Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. BÖLÜM

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 1 Ekim 2024...

 

4. Bölüm;

 

Başımı sağımda duran Erim ve Emir'e çevirdim.

 

"Müdürün odasına gidip sınıfımı öğreneceğim." Dediğimde ikisi de omuzlarını silkmişti.

 

Hızla yanlarından ayrıldığımda okulun bahçesindeki kişilerin bize baktığını fark ettim.

 

Ayı oynuyordu sanki, mallara bak.

 

Hop kardeşim watty kitaplarındaki aşırı ilgi odağı olan, güzel olmasına rağmen kendini çirkin sanan, saf gibi duran ama salak kızların çektiği ilgiyi çekiyormuş gibi hissediyorum. Hoşuma gitmedi.

 

Müdürün kapısını çaldığımda içeriden gelen komut ile kapıyı açtım.

 

"Hocam, sınıfımı öğrenmek için gelmiştim." Dediğimde beni görünce eli ayağına dolandı birden.

 

"Buyrun Defne Hanım. Hemen bakıyorum."

 

Kaşlarımı çattım. Defne Hanım mı?

 

"Hanım mı? Her öğrencinize Hanım ya da Bey diye mi hitap ediyorsunuz, hocam?" Dediğimde bana baktı.

 

"Hayır ama siz okulun sahibinin kızısınız."

 

"Şaka mı yapıyorsunuz hocam? Gülmem falan mı lazım? Hangi gizli kameraya el sallamam gerekiyor acaba? Bu çok saçma. Siz okulun müdürüsünüz ve ayrım yaparsanız okulda nasıl otoritenizi koruyacaksınız? Bir dakika, yoksa okulda zengin ya da burslu öğrenci ayrımı falan mı var? Öğrencileri sınıflandırıyor musunuz?" Dediğimde başını hayır manasında salladı.

 

"Yok hayır. Neyse haklısın." Diye mırıldanırken bilgisayardan bir şeyler yapıyordu.

 

"Sınıfın 11A Defne." Başımı sallayarak müdürü onayladıktan sonra kısaca teşekkür edip odadan çıktım.

 

Şaka gibi resmen. Ne kadar hayır dese de eminim ki okulda böyle bir ayrım yapılıyordu ve benim en sevmediğim şey böyle ayrım yapılması. Nefret ediyorum o olaydan. Burası okul sirk alanı değil.

 

11A'nın önüne gelince ders başladığı için kapıyı çaldım ve içeri girdim.

 

"Gel dememiştim evladım." Diyen kadın hocaya baktım.

 

"Gel diyerek dersinizin huzurunu ve akışını bozmayın istemiştim hocam." Tatlı tatlı tebessüm ederek konuştuğumda kadının kaşları havalanmıştı sınıftaki birkaç kişi de sessizce gülmüştü.

 

Komik bir şey de demedim ki. Ne alâka?

 

"Yeni öğrencisin galiba?" Gözlüğünü burnunun ucuna indirirken gözlüğünün üzerinden bana baktı ve tek kaşını kaldırarak konuştuğunda başımı salladım.

 

"Evet hocam yeni öğrenciyim."

 

"Tamam, tanıt kendini." Dediğinde bakışlarımı sınıfa çevirdim.

 

Hay böyle işin ama yani. Erim ile aynı sınıftaydık! Paşa hazretleri her zamanki gibi kaşlarını çatmış bir şeklide bana bakıyordu. Ayh ne kadar da korktuk ne kadar da şaşırdık. Korkudan ve şaşkınlıktan titriyorum şu an (!)

 

"Adım Defne İlda Marsis, Defne ismimi kullanıyorum. 17 yaşındayım." Diyip sustuğumda hoca bana baktı ve konuştu.

 

"Bu kadar?"

 

"Evet."

 

Başını salladıktan sonra sıraları başı ile işaret etti.

 

"O zaman boş bir sıraya oturabilirsin Defne. Bu sırada ben matematik öğretmeninim." Dediğinde başımı salladım.

 

Boş sıralara bakarken Erim'in yanı ve arka sırası boş olduğunu gördüğümde oraya ilerledim. İlerlerken de kulağıma sınıftan fısıltılar dolmaya başladı.

 

"Marsis mi?"

 

"Erim ve Emir ile bir alâkası olabilir mi?"

 

"Marsis dedi soyadı için değil mi? Yanlış duymadım ben."

 

"Erim'in yanına mı oturacak acaba?"

 

Gözlerimi devirip Erim'in arkasındaki sıraya kuruldum.

 

Vay anasını arkadaş Wattpad kitabından fırlamış bir hayat yaşıyorum şu an, dizi de olabilir ama neyse. İçgüdülerim daha çok wattpad kitabı diyor.

 

Bakışlarımı hocaya çevirip ders anlatışını izlerken çantamdan da not almak için defterimi ve kalemimi çıkardım.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

En sonunda bulduğum kantine sırıtarak girdim. Resmen 2 teneffüstür kantini arıyorum. Yanıma su almamışım resmen bilim damağım kurudu. Dilimi damağıma yaslayınca yapışıp kalıyor resmen.

 

He, ben derse girdikten sonra ne mi oldu? Hiç bir şey. Dediğim gibi ne onlar beni tanıyor ne de ben onları. İkisiyle de konuşmadım. Onlar da zaten altı kişilik bir arkadaş grubu ile durdukları için benim varlığımı bile unuttular.

 

"Merhaba. İki tane su alabilir miyim lütfen? Soğuk olsun." Dediğimde kantinci teyze gülümseyip başını salladı.

 

Suyu önüme koydu. "8 lira kızım" dediğinde başımı sallayıp parayı verdim.

 

Çüş, bir su dört lira ne lan. Oha. Ben 8 lira ile bimden 6 su alırım 6.

 

Hemen masaların yanındaki sandalyelerden birini çekip aldığım iki sudan birini içtim.

 

Çok susadım diyorum, Allah Allah.

 

Elimde biri boş biri dolu su şişesi ile masadan kalktım ve boş şişeyi çöpe atarken duyduğum ses ile durdum. Ses demek biraz doğru olmazdı, resmen biri öküz gibi bağırıyordu.

 

"Bu kahve niye soğuk burslu? Sana ben sıcak olsun demedim mi? Değiştir şunu!" Bahçeden gelen sese doğru ilerledim.

 

Bahçedeki herkes bankta oturan 3 kıza ve önünde başı eğik kıza bakıyordu.

 

"A-ama az önce soğuk istediğini söylemiştin." Dediğinde önündeki kız kahkaha attı.

 

"Şimdi de canım sıcak olsun istiyor burslu. Çabuk, al , ve , gel." Son kelimeleri tane tane dediğinde gözlerimi devirdim.

 

Size okulda zengin fakir ayrımı var, hissediyorum demiştim.

 

"Kalk kendin al." Kapının dibinden kızların duyacağı bir ses tonuyla konuştuğumda sesimi duyan herkes bana dönmüştü.

 

Uuuu ezik kızı koruyan yeni kız. Verin bakayım bana ilgiyi.

 

Kız tek kaşını kaldırıp beni süzerken kapının yanından ayrılıp yanlarına doğru gittim ve önlerindeki kızı tutup yanıma çektim.

 

"Sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun?" Dediğinde sıkıntılı bir nefes aldım.

 

"Sana ne." Söylediğim şeyle hızla ayağa kalktığında bakışlarımı bahçeye yönelttim. Bazıları şaşkın, bazıları alaycı, bazıları ise memnun bir şekilde bakarken Emir ve Erim kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.

 

Ne kadar da şaşırtıcı ama.

 

Annelerinin karnından kaşları çatık bir şekilde çıktılar herhalde.

 

"Bana bak kızım! Düzgün konuş benimle! Ben müdürün kızıyım, haddini bil!" Dediğinde gözlerimi aheste bir şekilde yüzüne çevirdim.

 

"Yani?" Tek kaşımı kaldırıp hiçbir mimik oynatmadan yüzüne bakarken dişlerini sıkıyordu.

 

Bakın gençler size tüyo, birini sinir etmek istiyorsanız o kişiyi hiç umursamıyormuş gibi davranın.

 

"Seni bu okuldan attırırım canım. Yanisi o." Dediğinde güldüm.

 

"Güzel espriymiş. Ama tanımadığın kişiler ile bu tarz konuşma bence ." Elimle omzuna iki kez pat pat vurdum ve yanımdaki kızı tutup oradan uzaklaşmaya başladım.

 

"Burslu kahvemi al dedim sana!" Bana olan sinirini bağırarak çıkardığında yanındaki kız durmuştu.

 

"Elin ayağın ve biraz ama çok az da aklın olduğunu varsayarsak, kantine gidip kahveni alabilirsin." Durmadan kızı da yanımda götürürken konuştum.

 

Okula girdiğimizde durup kıza baktım.

 

"Teşekkür ederim. Ama bunu niye yaptın? O müdürün kızı. Seni de beni de okuldan attırır. Yapmadığı şey değil. Yapar." Dediğinde güldüm.

 

"Hiçbir şey yapamaz boş ver de sen niye buna izin veriyorsun?" Konuşmam ile omuzları düştü.

 

"Annem ve babamın maddi durumu pek yok buraya gelmek için çok uğraştım , çabaladım. Bu okula gelmeyi ve ders işlemeyi seviyorum. Bu okuldan gidemem. O yüzden." Dediğinde başımı salladım.

 

"Ama artık dediklerini yapma." Dediğimde itiraz etmek için dudaklarını araladığında devam ettim. "İtiraz istemiyorum. Neyse tanışalım. Adım Defne İlda. Soyadım Marsis. 11A'da okuyorum. Sen?" Soyadımı bile isteye vurguladığımda kaşları havalandı.

 

Okulun ilk günü biri ile arkadaş olayım. Hem kız çok şirin seversem Arda'ya ayarlarım. Yakışırlar da ha.

 

"Marsis mi? Okulun sahibini tanıyor musun?" Heyecanlı heyecanlı konuşmasıyla güldüm.

 

"Kendini tanıtmayacak mısın?" Gülerken konuştuğumda dudağını sarkıttı.

 

"Beste Narin. 11B sınıfındayım." Dediğinde başımı salladım.

 

"Tanıştığımıza memnun oldum Beste." Elimi uzattığımda elimi sıktı.

 

"Evet şimdi söyle. Okulun sahibini tanıyor musun?" Dediğinde başımı salladım.

 

"İşler biraz karışık ama tanıyorum. Babam olur kendisi. Ama bunu şimdilik kimseye söylemek yok." Hemşiler gibi dudağımın önüne işaret parmağımı koyup 'şşşşh' dediğimde başını salladı ama şaşkındı.

 

"Ama İrem?" Dediğinde kuruyan dudağımı yaladım.

 

"Hastanede karışıklık olmuş bebekler karışmış ve bunu 17 sene sonra fark ettiler. Yani olay bu. Bence anladın. Zeki bir kıza benziyorsun." Başını sallayarak beni onayladığında ders zili çaldı.

 

"Neyse iyi dersler Beste. Dediğim gibi bunlar en azından şimdilik aramızda." Diyip göz kırptığımda o da gülümseyip asker selamı verdi ve sınıflarımıza gittik.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Zil çaldığında önümdeki Erim'in masasına biri oturdu ve konuşmaya başladı.

 

"Hadi kanki öğle arasına girdik kantine gidelim. Kurt gibi acıktım. Seni bile yiyebilirim." Dediğinde istemsiz tebessüm ettim.

 

Onlar ayağa kalkıp gittikten bir süre sonra ben de acıktığım için çantamdan para alıp kantine indim.

 

Kantine girdiğimde gördüğüm sıra ile iç çektim ve bana göre daha kısa olan kuyruğun sonuna gittim ve beklerken de yukarda yazan yiyeceklere ve fiyatlarına baktım.

 

Goralı 17 ₺

Sosisli 16₺

Döner 16₺

Kaşarlı tost 7₺

Karışık tost 8₺

Pizzatost 15₺

 

Öh, okul ulan burası. Şu fiyatlara bakar mısınız? Ağlayacağım...

 

Sıra en sonunda bana geldiğinde kantinci teyzeye gülümsedim. "Bir karışık tost bir de ayran." Dediğimde başını salladı ve ayranı önüme koyup tostu makineye koydu.

 

"13 lira." Dediğinde parayı verdiğimde aldı ve arkamdaki kişinin siparişini alıp onunda ekmeğini ısıtmak için tost makinesine koyduktan sonra benim tostumu alıp kese kağıdı gibi bir şeye koydu ve bana uzattı.

 

Tostu alıp sıradan çıktım ve sınıfta yemek istemediğim için kantine göz gezdirdim.

 

Sucuklu tost yiyecektim yani sınıfa gidip orada yedikten sonra insanların vıdı vıdılarını hiç çekemem ya.

 

Bütün masalar doluyken Erim ve Emir dahil 6 kişinin oturduğu masada boş olan sandalyeyi gördüm.

 

Sınıfa çıkmak istemiyorum diğer masalardaki kimseyi de tanımadığıma göre el mecbur oraya oturacağım.

 

Ne güzel 'ne siz beni tanıyorsunuz ne de ben sizi tanıyorum' kuralına uyuyorum değil mi?

 

Masaya gittim ve masanın önünde durmadan direk sandalyeyi çekip oturduktan sonra elimdekileri masaya koydum ve sandalyemi masaya yaklaştırdım.

 

Hayır, yüzsüz değilim sadece onları çıldırtmak çok keyifli.

 

6 çift göz beni izlediği için tostumu elime alırken onlar baktım.

 

"Merhaba, gençler. Ben varım diye susmanıza gerek yok konuşun bir şey olmaz." Dedikten sonra tostumdan koca bir ısırık aldım.

 

Acıktım diyorum abi. Minnacık bir ısırık alacağımı düşünmediniz herhalde.

 

"Oha, tostun 1/6'i gitti lan." Karşımda kıvırcık kafa az önce sınıfta Erim'in yanına oturan çocuk konuştuğunda ona baktım.

 

"Hani okulda sen bizi, biz seni tanımıyor olacaktık?" Hafif alay ve sinir ile konuşan Erim'e bakarken inadına ağzımdaki tostu yavaş yavaş çiğneyerek ona bakmaya devam ettim.

 

Lokmamı yuttuktan sonra konuştum.

 

"Kantin dolu ve gerçek manada tanımadığım kişilerin değil de rol icabı tanımıyorumuş gibi yaptığım iki kişinin oturduğu masaya oturmak daha mantıklı geldi. Sence de mantıklı değil mi Erimciğim?" Gıcık bir şekilde ismini telaffuz ettiğimde tek kaşı havalanmıştı.

 

"Kalk masadan Defne." Dediğinde kıvırcık dahil masada Erim, Emir ve adını bilmediğim sarı saçlı hariç hepsi şokla bana baktı ve kıvırcık kafa konuştu.

 

"Oha, sen bunların gerçek kardeşi olan Defne misin?" Dediğinde çarpık bir şekilde gülüp Erim'e döndüm.

 

"Vaaay, demek ki arkadaşlarınıza benden bahsediyorsunuz."

 

Şimdi biz neyiz?

 

Erim ve Emir'in tepkisini izlemeden tostumdan tekrar koca bir ısırık aldım.

 

"Sen o tostla doyacak mısın ya?" Dalga geçerek konuşan kişi bu sefer kıvırcık kafanın yanındaki çocuktu.

 

Bu bizden küçük duruyordu. Kesin Emir'in arkadaşı.

 

"Evet." Ağzım doluyken konuştuğumda güldü.

 

Doyarım çünkü doymak zorundayım. Klasik Wattpad kızları gibi ne yersem yiyeyim kilo alamayan biri değilim. İçime çektiğim hava bile kilo yapıyor abi. Az yemem lazım. Çok kilolu değilim ama zayıf da değilim. Formumu korumam lazım. Yolda yürürken ya da merdiven çıkarken nefes nefese kalmak istemiyorum. Hiç güzel olmuyor çünkü.

 

Bir de şey diyeceğim. Bu kadar wattpad kızlarına sallarken bir de başka bir evrende wattpad kızı oluyormuşum... Ay çok gülerim.

 

Masanın üzerindeki peçetelikten bir tane peçete alıp ayranımın üzerini sildikten sonra ağzımdaki lokmayı yutup dişlerimi ayran paketine batırıp paketin üzerinde hilal biçiminde bir kesik açmış oldum.

 

Ne!? Üşengeç bir insanım böyle yapınca daha kolay oluyor.

 

"Babam sana para ne zaman verdi?"

 

Masaya oturduğumdan beri ilk kez konuşan Emir'e döndüm.

 

"Vermedi." Dedikten sonra tostumun yarısından fazlasını yemiştim ve bir ısırık daha almıştım.

 

Yani verdi de ben almadım ama bu detayı bilmelerine gerek yoktu.

 

"Tostu nasıl aldın o zaman?" Tekrar soru yönelttiğinde tam da tostumdan ısırık alacaktım. Bir şey demeden tostumdan ısırık almak yerine 3-4 yudum ayranımdan içtim.

 

"Parayla aldım." Dedim ve tostumdan bir parça daha aldım ve geri kalan tostuma baktım. Heh, iyi ben bunu 2 lokmaya bitiririm.

 

"Hangi parayla aldın?" Bu sefer konuşan Erim'e baktım ve ayranımdan bir yudum alıp tost ile birlikte mideme gönderdim.

 

Şu sucuklu tostu bulan kişinin alnından öpeceğim ulan. Yalnız sucuklu tosta sucuklu tost değil de niye karışık tost diyorlar lan?

 

"Sizin aileye üye olmadan önce de bir ailede yaşıyordum ya ben hani. Orada da okula giderken bana para veriliyordu ya. O zamanlarda biriktirdiğim parayla aldım. Oldu mu? Tatmin etti mi cevabım?" Dedikten sonra tostumdan tekrar ısırık aldım.

 

Hiçbir şey demeden bana bakarlarken son lokmamı da ağzıma atıp ayranımı içtim.

 

"Bu sırada ben Kerim, bu Asaf, bu Murat, bu da Mete. Mete ve Murat Emir'in arkadaşları ayriyetten Murat benim Mete Asaf'ın kardeşi. Ben ve Asaf da sizinle yaşıtız ki biz aynı sınıftayız." Dediğinde tebessüm ettim.

 

Kerim isimleri tanıtırken eliyle de kişileri göstermişti.

 

Tahmin ettiğim gibi yanındaki kişi Emir ile yaşıt olan kişiymiş, adı da Mete. Mete kızıl saçlı açık kahverengi gözlü bir veletti. Murat da Kerim'in ve Emir'in ortasında oturan siyah saçlı siyah gözlü biriydi. Asaf Mete'nin yanında sarı saçlı mavi gözlü biriydi. Kerim ise kumral kıvırcık saçlı yeşil gözlü biriydi.

 

Şimdi Allah var yakışıklı çocuklardı. Şimdi kardeş, atalarımız yiğidi öldür hakkını yeme demişler yani. Kabul edelim şunu bir.

 

Ben onları incelerken yanımdaki Erim konuştu.

 

"Kerim, şuna bize tanıtma." Dediğinde bedenimi ona döndürdüm. Eh, yeter artık ha!

 

"Sorunun ne? Pardon siz iki kardeşin benimle tam olarak sorunu ne? Özgür Bey İrem'den dolayı sana biraz tuhaf davranabilirler dedi de siz abartıyorsunuz. Oradan bakınca İrem'e mi benziyorum ben? O kız bir kere benim kadar güzel olamaz. Sonra kişliğimizin de uzaktan yakından alâkası olmadığına adım kadar eminim. Peki, sizin bu tavırlarınızın sebebi ne Erim? Hayatımız alt üst oldu diyorsan benim hayatım sizden daha çok alt üst oldu. Evde tanımadığım bir kadın tanımadım üç erkekle yaşıyorum ki bu tanımadığın erkek sayısı yakında altıya çıkacak. Sizin bana karşı yaptığınız şu saçmalığı ben bile size yapmıyorken sizin yapma sebebiniz ne?" Dedikten sonra sinirle sandalyemi ittim ve tepkilerini ya da ne söyleyeceklerini umursamadan çöplerimi alıp masadan uzaklaştım.

 

Sırf böyle davranmalarının sebebi o İrem olacak mal ile aralarında olmayan kardeş bağıysa eğer artık çok sıkıcı ve saçma bir raddeye gelmişti. Devam ederse eğer ben de çok sinir bozucu bir hale gelecektim onlar için. Çünkü onlar da benim sinirimi bozuyordu.

 

Bakalım, sinir bozucu mu olacağız yoksa aramızdaki şu saçma sapan önyargı ortadan mı kaldıracağız?

 

BÖLÜM SONU...

 

Kantindeki fiyatlar tamamen hayal ürünüdür ndkdkdkdkd ve kendisi 2021 yılından olan hayal ürünü fiyatlardır (2021'de yazarken tahmin yürütmeye çalıştığım fiyatlar yani)


Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi?

Beğendiyseniz eğer oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi ihmal etmeyin lütfen.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

 

Kendinize iyi bakın.

Allah'a emanet oluuun.

Loading...
0%