Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. BÖLÜM

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 2 Ekim 2024...

5. Bölüm;

 

Kantinden çıktığımda önüme çıkan Beste'yle durdum.

 

"Nereye gidiyorsun somurtuk somurtuk?" Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

Beste'ye göz devirmedim az önce olanlar aklıma geldiği için göz devirdim.

 

"Erim ve Emir'e sinirlendim. Bahçeye çıkıyorum." Başını sallayarak beni onayladıktan sonra koluma girip bahçeye doğru sürüklemeye başladı.

 

"Ne oldu? Niye sinirlisin onlara?"

 

"Paşalar geldiğimden beri beni bir tersleme bir bana laf sokma çabasındalar. Sinirim bozulmaya başladı artık. Tamam bazen laf atışı yaparken eğleniyorum ama bazen de çok can sıkıcı oluyorlar. Özgür Bey 'onlar İrem yüzünden biraz sana karşı tuhaf davranabilirler' demişti de ne bileyim işte. Sabırlı bir insan değilim ben. Çabuk sıkılırım." Sinirden hızlı hızlı konuştuğumda o da başını sallayarak beni dinliyordu.

 

"Babana Özgür Bey mi diyorsun?" Dediğim şeylerde takıldığı tek kısım bu olmasıyla bir an durdum ve gülmeye başladım.

 

"Cidden onca dediğim şeyde buna mı takıldın?" Dediğimde mahçup olmuş gibi bana baktı.

 

"Evet, Özgür Bey diyorum. Bana çok iyi yaklaşıyorlar Leyla Hanım'la Özgür Bey ama bir anda anne baba demem biraz nasıl desem tuhaf geliyor bana. Hemen öyle diyemem. Arada içimden anne baba derken yakalıyorum kendimi ama dışımdan söyleyecek cesareti bulamıyorum daha." Anladığını belirten mırıltılar çıkardıktan sonra tekrar koluma girip beni yürütmeye başladı.

 

"Marsis kardeşler İrem'den çok çekti zamanında. İrem onları hem çok dışlıyor, yüzlerine bakmıyor hem de onların hiç istemediği şeyler yapıyordu. Unutmam Erim İrem'in üzerine titrerken İrem'in onu köpek gibi azarladığı zamanı. Onlar İrem'e karşı yönelttikleri her sevgi anında kalpleri kırılarak geri döndüler. Belki de bunun tekrar olmasından korktukları için sana karşı bu kadar serttirler?" Sustuğunda derin bir nefes aldım.

 

"Beste, tek acı çeken onlar değildi. Benim süper bir aile yaşamım yoktu. Benim de canım çok yandı, kalbim çok kırıldı, verdiğim sevgiler hep geri döndü ama ben onlara karşı böyle değilim işte. Onlar bana nasıl geliyorsa ben de onlara öyle gidiyorum. Nasıl muamele görürsem öyle muamele gösteriyorum. Of, neyse boş ver." Sustuğumda hiçbir şey demeden yürümeye devam ettik.

 

Bahçede otururken önümden sabah konuştuğum kızlar geçti ve yan banka oturdular.

 

Onlar kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı ki bahçeye bir kız koşa koşa çıktı ve onların yanına gitti.

 

"Marsis kardeşler ve Bulut kardeşler karşı karşıya, kavga edecekler gibi duruyor." Nefes nefes konuştuğunda başları olan (müdürün kızı) nefeslenmesini beklemeden ayağa kalktı ve konuştu.

 

"Niye?"

 

"Sanırım bir kız yüzünden, Defne mi Duru mu bilmiyorum ama baş harfi D olan bir kız ile alâkalı konuşuyorlardı." Dediğinde başımı hemen Beste'ye çevirdim.

 

"Düşündüğüm şeyi mi düşünüyorsun?" Diye sorduğumda onaylar manada mırıltılar çıkardı.

 

"Seninle alâkalı olabilir mi?" Diye mırıldandığında ayağa kalktım ve okul binasına giren kızların peşinden hızla ilerlemeye başladığımda Beste de beni takip etmeye başladı.

 

Kalabalığın olduğu kısma yaklaştığımızda bir kişinin sesini duydum.

 

"Defne, ha? Yeni kardeşinizin adı. İrem ile karışmışlar. Niye saklıyorsun Erim ikizini? Yoksa o da İrem gibi seni sevmediği için mi? Defne İlda Marsis. İyi ki de aynı sınıfta olduğunuz bir arkadaşım var. Hımmm, neydi? İlda ismini kullanmıyormuş , değil mi? Benimle başlar o zaman kullanmaya. İrem gibi beraber takılırız. Sonuçta sizin kardeşiniz, o da İrem gibi benim yanımda olur."

 

Konuşması bittiğinde kalabalığı yarmış iki kardeş takımı görüş açıma girmişti.

 

Erim sinirle ellerini sıkırken Emir'in dişlerini sıktığını gördüm.

 

Ulan, cidden şu İrem denilen kız bunların çok canını yakmış sanırım.

 

"Kapa çeneni ve Defne'nin adını ağzına alma, ona yanaşma!" Sesi saf sinir ve nefret dolu bir şekilde çıkan Erim'e baktığımda sinirini gözlerinde görebiliyordum.

 

"Defne demeyeceğim zaten, Erim. İlda diyeceğim. İkinci ismini benimle kullanmaya başlayacak." Az önce konuşan çocuk tekrar konuştuğunda sinirle dişlerimi sıktım.

 

"İkinci ismimi sadece benim izin verdiğim kişiler kullanabilir." Ellerimi ceplerime soktuktan sonra konuşmaya başladığımda Emir ve Erim'in yanına ilerledim. İkisinin arasındaki boşlukta durdum ve o adını bilmediğin çocuğa döndükten sonra konuşmama devam ettim.

 

"Ve sen ikinci ismimi kullabilecek kişilerden sonuncusu bile olmazsın." Dediğimde kaşları havalandı ve beni baştan aşağıya süzdü.

 

"Ne olacağı belli olmaz güzelim, büyük konuşma." Yavşak bir şekilde konuşurken çarpıkça gülmüştü.

 

"Anlaşılan aptal ve kişiliksiz olduğun gibi yavşak biriymişsin. Sen kesinlikle benim ikinci adımı kullanmasına izin vereceğim kişilerden biri olamazsın." Tiksinir ve iğrenir gibi yüzüne bakarken konuştuğumda Erim ve Emir'in güldüğünü duydum.

 

"Hem siz ergen misin birader? Karşı karşıya gelmeler, kavga etmeye başlayacağınıza dair sözlerin yayılması, herkesin etrafınıza doluşması, bad boyumsu havalar sergileyip 'ikinci adını benimle kullanmaya başlayacak' diye itici itici konuşmalar falan. Dizi mi çekiyor ya da kitap mı yazıyoruz abi? Kaç yaşındasınız? 10 falan mı?" Onu taklit ederken sesimi kalınlaştırmam ve yüzümü buruşturarak konuşmam yine Emir ve Erim'i güldürmüştü.

 

Karşımdaki benim hakkımda konuşan çocuk da en son bu dediklerim ile sırıtması silinmiş yüzü asılmıştı.

 

Ne oldu paşam? Geldiniz mi yola? Gerzeğe bakın abi. Şu kadar özgüvenim olsa yeter lan. Valla ha.

 

Tam bir şey demek için ağzını aralamıştı ki okul tarafından bir kadın sesi geldi.

 

"Ne oluyor burada?"

 

Başımı o tarafa çevirdiğimde kısa boylu ama topuklu giydiği için bu kısalığı belli olmayan, tatlı olduğu kadar sert duran, çok güzel aşırı güzel taş gibi bir kadın gördüm.

 

"Oha, kadın taş gibi." Mırıldandığımda hayran bir şekilde kadın bakıyordum. Emir'in gülme sesini duyduğumda dirseğimi karnına geçirdim hafifçe.

 

"Bir şey yok hocam." Yine aynı çocuk konuştuğunda ona baktım.

 

Ulan çocuğun adını da bilmiyorum sürekli böyle demek de yordu ha.

 

Ha çocukla dikleşiyorum ama veled yakışıklı. Simsiyah saçları, kavruk bir teni ve açık kahverengi gözleri vardı. Yüz hatları sert ve spora gittiğini belli eden hafif kaslı fit bir vücuda sahip. Ulan bunlar nasıl lise öğrencisi ulan? Bunların böyle olması normal değil abi. Hormonlu bunlar hormunlu ya da ben ergen bir kızın rüyalarındaki saf , salak baş karakterim diyeceğim de saf ya da salak da değilim ki.

 

Yanında kardeşi olduğunu düşündüğüm yüz hatları ve vücud hatları bir de göz rengi ondan farklı ama saç ve ten rengi aynı olan kendisinden birkaç santim kısa bir oğlan çocuğu vardı.

 

Hem zaten kız o kızlara haber verirken de Bulut kardeşler demişti. Bunlar kesin onlar olmalı.

 

ALLAH'IM YARABBİM YİNE ÇOK ZEKİYİM TÜ MAŞALLAH.

 

Ayh resmen hem zeki hem de güzelim. VİP kulum resmen.

 

"Niye herkes buraya toplandı o zaman? Ben demedim mi size bir daha kavga istemiyorum diye!" Tekrar hoca konuştuğunda ona döndüm.

 

Ulan bu kadın niye bu kadar güzel. Dolgun dudakları, kocaman kahverengi gözleri, koyu kestane rengi uzun saçları ve kumral teni ile tam elenmelik kadındı.

 

Abi lezbiyen de değilim ki. Ben bu kadına niye bu kadar düştüm?

 

Amaaan ben daha güzelim. Peh!

 

Hıçkırdığımda gözlerimi devirdim. İyi, tamam ,kadını daha çok beğendim. Oldu mu pislik sendrom.

 

"Hocam biz de neden toplandıklarını bilmiyoruz. Burak ve Buğra ile konuşuyorduk sadece. Onlara sormak lazım niye toplandıklarını." Bu sefer konuşan Erim'e başımı çevirdim.

 

Hımm, demek ki o veledlerin ismi Burak ve Buğra.

 

"Tamam o zaman, dağılın hadi. Birazdan zil çalıcak zaten."

 

Kalabalık dağılmaya başladığında Burak ve Buğra önümüzde durdu o sırada da Erim ve Emir'in arkadaşları bir de Beste yanımızda gelmişti.

 

"Tekrar görüşeceğiz güzelim." Diyip göz kırptı şu büyük olan sonra da yanımızdan ayrıldığında yüzümü buruşturdum.

 

"Güzelim mi dedi o? Iy, resmen kelimeden soğudum. Beste göz kırpmadı değil mi? Ben yanlış gördüm. O gözünü oysam ceza alır mıyım? Bence aşırı sinirliydi cinnet anını geldi dersiniz. Çok mantılı. Hadi gözünü oyayım." Sinirle çocuğa doğru gidecekken kıvırcık kafa Kerim beni gülerek tutmuştu.

 

"Abi sen çok kafa kızsın ha." Dediğinde gözlerimi kısıp ona baktım.

 

"Bırak beni marul kafa sinirliyim, şunun gözünü oyup geleyim." Dediğimde gülerek kolumu tutmaya devam etti.

 

"Sen , gerçekten İrem gibi değilsin." Konuşan Erim'e döndüm.

 

Az önce sinirli miydim ben? Hayır arkadaşlar değilmişim. Çünkü asıl sinir şu anda yükleniyor bana da.

 

"Erim oğlum sen salak mısın? Ben ne diyorum kantinden beri. Bak bana, bak ama gör. Anladım mı? Bakmak için değil görmek için bak. Kim var karşında? İrem mi var yoksa Defne mi? İrem'e benzer bir yanım mı var benim lan? Takmışsınız İrem'e. Bipeceğim İrem'inizi. Yeter be. Boğaldum." Sinirle konuşup son kelimede saçıma elimi geçirdim.

 

Ellerimi saçlarımdan çekip ceplerime soktum ve sakinleşmek için gözlerimi kapadım.

 

Ulan bu kadar çok çabuk sinirlenmek beni aşırı yoruyor. Vallaha ha.

 

Derin bir nefes alıp gözlerimi açtım.

 

"Kimdi onlar?" Dediğim Erim ve Emir'e bakıyordum.

 

"İrem'in eski sevgilisiydi bizimle konuşan. Burak Bulut. Bizimle yaşıt. Günahım kadar sevmem şerefsizi. Pezevengin önde gidenidir. Yanındaki de kardeşi Buğra. Emir ile yaşıt. O da abisinin yolundan giden biri. O da şerefsiz." Sinirle konuşan Erim'i dinledim.

 

"Anladım, nefret ediyorsun ikisinden de."

 

"Artık sen de nefret ediyorsun kanki. Aslında hepimiz nefret ederiz. Pek sevilecek biri değil zaten." Kolunu omzuma atıp konuşan Kerim'e baktım.

 

Göz kırpıp başımı sağa solu salladım 'hayırdır?' der gibi ama o da bana göz kırptı ve gülümsedi. Bu hareketiyle başımı olumsuz manada salladım ve güldüm.

 

"Tamam ağır pislik ama çocuk yakışıklı." Diyen Beste'ye baktığımda gruptaki erkekler ona kötü kötü bakıyordu.

 

"Hayır. Değil" homurdanarak konuştuktan sonra hıçkırdığımda dilimi ısırdım. Ulan sendrom. ULAN SENDROM. BIKTIM SENDEN.

 

"Öyleymiş." Homurdandığımda beni anlamadıkları yüzlerinden okunuyordu. Sadece Asaf'da öyle bir yüz ifadesi yoktu.

 

Bu çocuk bana tanıdık geliyordu ama nereden hatırlamıyorum. Neyse hayırlısı artık.

 

Zil çaldığında Kerim kolunu omzumdan çekmeden yürümeye başladı.

 

"Artık bir kız kankam var lan. Çok iyi." Dediğinde gülmesine ve sevincine güldüm ben de.

 

Kerim'e kanım ısınmıştı. Eğlenceli bir karakterdi. Samimiydi.

 

Gözüm tuttu seni kıvırcık kafa. Hadi yine iyisin.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Okuldan çıktığımızda kapıda arabasına yaslanmış bize bakan babamı gördüğümde tebessüm ettim.

 

Eveeeet gençler bir karar aldım. Artık içimden onlara anne ve baba diyeceğim kendimi tam manası ile hazır hissettiğim zaman da dışımdan diyeceğim. O da çok uzun sürmez zaten.

 

"Gününüz nasıldı?" Konuşan babama sağ elimi baş parmağımı kaldırıp 'beğendim' işareti yaptığımda güzel geçtiğini işaret ederek belli etmiştim.

 

"Üf, efsaneydi baba. Burak öğle arasında bize bulaştı Defne bir laflar söyledi bir kapak etti varya eminim kapak sesi şirkete kadar gelmiştir." Konuşan Emir'e baktığımda bana göz kırptı.

 

Eveeeeet aramızdaki buzlar erimeye başlamış anlaşılan. Hayırlı uğurlu olsun.

 

Göz kırpmasına göz kırparak karşılık verdiğimde sırıttı ve arabaya bindi.

 

Ben de arabaya binerken babam Erim'e olayı soruyordu. O da bana bakarak olayı anlatıyordu.

 

Erim, Emir'e nazaran daha temkinliydi. O daha buzları eritmemişti anlaşılan. Kendi bilir.

 

Onlar da arabaya bindiğinde babam dikiz aynasında bana baktı.

 

"Odan hazır artık kızım, annen çok heyecanlı. Odayı beğenip beğenmeyeceğini çok merak ediyor. İnşallah odayı beğenirsin, içine siner." Dediğinde tebessüm ettim ve "İnşallah" dediğimde o da bana içten bir tebessüm gönderdi.

 

Eve yaklaştığımızda arabayı gören bekçi abiler kapıyı açtı ve kapıdan içeri girdiğimizde evin bahçesinde park halinde olan üç arabayı görünce kaşlarım havalandı.

 

Çüş abi şu an karşımda bir Range Rover bir Lamborghini bir tane de Audi vardı.

 

ARABALAR YAKIYOR. YAKIYOR.

 

Tamam, arabalar hakkında pek bilgim yok ama arabaların dış görünüşleri beni aşırı cezbediyor. Ne yapalım ben de böyleyim işte.

 

"Baba, abimler mi geldi?" Emir'in aşırı heyecanlı bir şekilde konuştuğunda babam kafasını salladı.

 

Arabayı durdurunca Emir ve Erim hızla arabadan inip eve koştular.

 

Arabadan sakince indim ve babama baktım.

 

Hadi bakalım, gazamız mübarek olsun. Abilerim tarafından nasıl bir muamele göreceğim. Yaşayalım görelim.

 

BÖLÜM SONU...

 

Eheheheheh abiler de geldi işte. Bir sonraki bölümlerde tamamen abiler olacak. Bakalım neler olacak?

 

Bölüm nasıldı? Beğendiğiniz mi?

 

Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorumlarda düşüncelerinizi yazmayı unutmayıııın.

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeee.

Allah'a emanet oluuuuun.

 

Kendinize dikkat edin.

Loading...
0%