Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. BÖLÜM

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 2 Ekim 2024...

6. BÖLÜM;

 

"Baba, abimler mi geldi?" Emir'in aşırı heyecanlı bir şekilde konuştuğunda babam kafasını salladı.

 

Arabayı durdurunca Emir ve Erim hızla arabadan inip eve koştular.

 

Arabadan sakince indim ve babama baktım.

 

Babam yanıma gelip gözlerini kapatıp açtı ve güven dolu bir şekilde bana baktığında başımı salladım ve kapıya doğru ilerledim.

 

Kapının önüne geldiğimde anlık durdum ve derin bir nefes alıp kapıdan içeriye girdiğimde babam da peşimden gelmişti.

 

"Oooo abi, şunlar baksanıza. Kızları etkilemek için yaptın değil mi? Seni gidi seni."

 

Emir siyah saçlı ve mavi gözlü uzun baya baya uzun birinin kolunu sıkarken konuşuyordu. Biz de babamla salonun kapısında durmuş içeriye bakıyorduk.

 

Ben gergin olduğum için giremiyorken babam da sanırım yanımda olmak için girmiyordu.

 

"Siktir lan. Benim kasa ihtiyacım yok şu yakışıklılık varken." Emir'in konuştuğu adam konuştuğunda 'yakışılılık' dediği yerde eliyle yüzünü göstermişti.

 

"Güney! Küfür etme diyorum sana!" Annemin kızgın bir sesle ama güler yüzlü bir şekilde söylediği cümle ile Güney olduğunu anladığım kişi konuştu.

 

"Ne yapacaksın anneciğim? 15 yaşında ki gibi ağzıma acı biber sürmekle mi tehdit edersin? Ama güzelliğim o 10 sene önceydi ya." Göz kırparak ve flörtöz bir şekilde konuştuğunda kaşlarım havalandı.

 

25 mi yaşında bu? Oha.

 

Ulan anana da yürümezsin. Ben yürümem yani.

 

Hıçkırdığımda içerdeki bütün bakışlar bana döndü. Bu sendromdan nefret ediyorum.

 

Tamam , tamam. Yürürüm ama yani tam bu kısımda hıçkırmak zorunda değildim ya...

 

Annem gülümseyerek yanıma geldi. Ellerimi tuttuktan sonra bana sarıldığında sarılışına karşılık verdim.

 

"Hoş geldin kızım. İlk günün nasıl geçti?" Dediğinde tam konuşacaktım ki Erim girdi araya.

 

"Mükemmel (!) geçmiştir kesin. Hatta annem ilk günden 2 tartışmaya girecek kadar mükemmel geçmiştir." Dediğinde sinirle dişlerimi sıktım.

 

Çok çabuk sinirlenmek yorucu da böyle parazit bir ikize sahip olmak daha yorucu. Bu ikizim olacak veled hâlâ bana bir gıcık gibi bir şey. Az kaldı göstereceğim ben ona anyayı konyayı.

 

"Ne!?" Annem hızla geri çekilip bana baktı.

 

Ben gözlerimi kısmış bir şekilde Erim'e bakarken sonra aklıma gelen şey ile şeytanca sırıtıp Erim'e göz kırptım.

 

"Şimdi a-" Biran durdum ama sonra kendimi toplayıp devam ettim.

 

" Leyla Hanım şöyle oldu. Ben ayrımcılık hiç sevmem. Okulunuzda da maşallah ayrımcılığın dibine vuruluyor. Müdürün kızı olduğu için bursluları ezen, onları köle gibi kullanan biri var. Katlanamam buna. Yaşıtlarının zorbalığına uğramanın nasıl berbat bir his olduğunu bilirim çünkü. Ben de kızın zorbalığa uğradığını görünce dayanamadım olaya el attım. Ama Erim'in aksine tartışmaya girmedim. Yani en azından boş beleş bir sebepten tartışmaya girmedim. Tartışmaya girmeyi ondan iyi yapabilecek birinin olduğunu sanmıyorum zaten. Hoş onlar saçma sapan bir tartışmaya girmeselerdi ikinci tartışmamı yaşamadan tatlı tatlı eve gelicektim ben." Tatlı tatlı ama sinirli bir yüz ifadesiyle konuştuğumda annem şok olmuş bir şekilde bana baktı.

 

Yalnız az önce az daha anne diyecektim. Acaba kendimi durdurmasa mıydım?

 

"Siz niye tartışma çıkardınız!?" Evde annemin bağırışı yankılandığında gözlerim kocaman oldu.

 

Oha, o ne biçim bir bağırıştır , o ne biçim bir ses tonudur be kadın. Altıma sıçıyordum. Ciddiyim şu an kulağım çınlıyor.

 

Emir ve Erim bana 'iyi bok yedin' bakışı attığında sinirle ofladım.

 

"Aslında o da okulda olan bir şerefsiz yüzünden, gelmiş bana benim ikinci adımla sesleneceğini söylüyor, hadsiz. Yine sinirlendim. Ciddiyim yarın okula gidince bir pataklasam mı?" Son cümlemi Emir'e bakarak söylediğimde güldü.

 

"Defne! Küfür etme. Allah'ım 5 oğlanla başım küfür konusunda beladaydı, kızımda küfürbaz çıktı. Ne bu çektiğim çile!?" Diye hayıflanarak odadan çıktığında şaşkınca onlara baktım.

 

"Ne yaptım ki şimdi?" Masum masum sorduğum soruya odadaki 6 erkek de gülmüştü.

 

Yalnız babam başta olmak üzeri hepsi çok güzel gülüyor. Öldüm de cennete mi geldim acaba? Bunlar da hurularım. Evet huri değil huru. Erkekler ya. Ondan. Ben buldum. Tamam saçmaydı.

 

"Otur kızım abilerinle tanış." Babam elini sırtım koyup beni koltuklara doğru itelediğinde tekli koltuğa ilerleyip oturdum.

 

Sağımdaki üçlü koltukta Güney, Emir ve Erim vardı.

 

Ulan bence Emir ve Erim ikiz, benimle Erim ikiz olamaz abi. Bence bu da karışmış. Şu ikisi yapışık ikizler gibi hiç ayrılamıyorlar resmen. O yüzden yanlış, karıştırılmışlar.

 

Üçlü koltuğun karşısındaki üçlü koltukta da iki adam oturuyordu. Birinin saçları benim gibi sarıya çalıyorken benim aksime gözleri yeşildi ve kalıplı biriydi. Tahminen 30'a yakın bir yaşı vardı ve bana gülümseyerek bakıyordu. Hemen yanında siyah saçlı ve benim gibi mavi gözlü biri oturuyordu o da bir 30 yaşında vardı. Yanındaki kardeşinin aksine gülümsemeden düz bir şekilde bana bakıyordu. Sanki bakışlarıyla karakterimi çözebilecek gibi inceliyordu beni.

 

GERİLDİM.

 

"Demek ki sen de çok çabuk sinirleniyorsun aynı Lodos abim gibi? Neyse boş ver onu biz tanışalım güzelim. Ben en küçük abin Güney. 25 yaşındayım. Avukatım." Diyip göz kırptığında duyduğum meslek bedenimde bir ürpertiye sebep oldu.

 

Yüzümdeki tebessümüm donduğunda kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

 

Defne, hiçbir avukat aynı değildir. Bu avukat senin abin. O değil. O değil , korkma. Sakin ol. Kimse aynı değildir. Sakin ol.

 

Gözlerimi kırpıştırıp tebessümümü büyülttüm.

 

"Ben Defne İlda, ilda'yı değil Defne'yi kullanıyorum. Defne'yi kullanın o yüzden. Erimle ikiz olduğumuzdan dolayı bilirsiniz ama 17 yaşındayım. Öğrenciyim." Dediğimde verdiğim cevap güldürmüştü onu.

 

Güney ailenin asla büyümeyen, haylaz , çapkın çocuğuydu anlaşılan.

 

"O Kuzey, 27 yaşında, doktor. Yanındaki da Lodos, 30 yaşında ve mimar." Eliyle bahsettiği kişileri gösterirken kaşlarım havalandı.

 

Hasbiptir lan, bir doktor ile aynı evde kalacağım. Sendromumu farketmese bari. Yoksa sıçarım. Yalan söyleyip söylemediğimi anlarlar.

 

Bana gülen çocuğun adı Kuzey ,sanki gözleriyle bütün kişiliğimi anlayacakmış gibi bakan da Lodos'tu ama şaşırdığım şey Lodos'un mimar olmasıydı. Çünkü benim hayalim de mimar olmak.

 

"Mimar mı? Ben de mimar olmak istiyorum. Çok zor diyorlar ama zor mu?" Oturduğum yerde dikleşip heyecanlı heyecanlı Lodos'a bakarak konuştuğumda o hiçbir mimik oynatmadan bana bakıyordu. Bir doktor ile aynı odada olmuş olmanın verdiği gerginliği atmaya çalışırken aslında daha da gerileceğim bir şey yapmıştım.

 

Aha, sıçtık. Bu benim ağzıma sıçar.

 

"Mimarlık severek yaptığın sürece zor değil ama biraz sabır gerektiriyor." Sakin bir şekilde konuştuğunda başımı salladım.

 

"Bende hiç sabır yok ama alışırız ya. Sıkıntı değil." Diye mırıldandığımda babam duymuş olmalı ki gülmüştü.

 

"Lodos aile şirketimizde çalışıyor. Desene sana yardımcı gelecek bir 5 sene sonra Lodos"

 

Bu sefer gerçekten sıçtım. Eğer şu Lodos'un gözü beni tutmaz ve sevmezse adım kadar eminim şirkette cıvkımı çıkarır, canıma okur canımaaaa.

 

Amaaaan ona mı boynumu eğeceğim. Hiç umrumda olmaz.

 

Hıçkırdığımda dilimi ısırdım. TAMAM, olur.

 

"Lodos abime dayanabileceğini hiç sanmıyorum." Odaya girdiğimde beri ilk kez konuşan Kuzey'e baktım.

 

"Bence çok ağır kapışırlar. Sinir konusunda Defne ablam ile Lodos abim çok fena kapışırlar yani. İkisinde de aynı sinir var. Hem çabuk sinirleniyorlar hem de sinirlenince çevrelerinde onları tutacak biri olmazsa kavga edecekler. Bugün Kerim ablamı tutmasaydı ciddi ciddi Burak'ın gözünü oymaya gidecekti." Emir'in konuşmasıyla ona şok içinde baktım.

 

Oha abla dedi lan. Sevinmedim değil ha. Ulan SEVİNDİM. İçim bir tatlı oldu. Demek ki beni kabul etti paşa. Hadi hayırlısı bakalım.

 

"Erim bana bundan bahsetmedi. Olay ne kızım?" Dediğinde babama baktım.

 

"Bir şey yok aslında baba. O adını ağzıma almamı bile hak etmeyen şahsiyet gelip bana gereksiz gereksiz şeyler söyledikten sonra göz kırptı da olay o yani. Hoş Kerim beni tutmasaydı gözlerini oyamazdım ama pataklardım." Son cümlemi sinirle ve kısık sesle söylediğimde babamın şaşkınlık ve sevinç içinde bana baktığında ona baba dediğimi fark ettim.

 

Ulan işte ne dedim ben onlara dışımdan anne baba demem uzun sürmez demedim mi? Al işte kaçtı, ağzımdan kaçtı. Neyse sıkıntı değil. 17 yıllık hayatım boyunca gerçekten bir babam varmış gibi hissettiğim kişiydi o. Bir baba demek fazla değildi.

 

Ayağa kalkıp koltuğumun önünde durdu , ellerimden tutup beni de ayağa kaldırdı ve sıkıca sarıldı.

 

"Teşekkür ederim, kızım." Dediğinde başımı olumsuz manda salladım.

 

"Asıl ben teşekkür ederim bana baba sevgisinin nasıl bir şey olduğunu şu birkaç günde öğrettiğiniz için" dediğimde beni daha sıkı sarmaladı ve ben de elimden geldiğince babama sarılmaya çalıştım.

 

Geri çekildiğimde gözleri yaşlı bir şekilde bana bakıyorkem aynı şekilde annem de kapıda bana öyle bakıyordu. Lodos ve Erim çözemediğim bir yüz ifadesiyle bana bakarken Kuzey, Güney ve Emir gülümseyerek bakıyordu.

 

"Odanı görmek ister misin kızım?" Annemin titreyen sesini duyduğumda bakışlarımı tekrar ona çevirdim ve kafamı salladım.

 

Babamın yanından geçip annemin yanına gittim ve sonra da salondan ayrıldık. Asansöre binip tekrar 3. Katın düğmesine bastı annem.

 

İrem'in eski odasına girdiğimizde odanın tamamen değiştiğini gördüm.

 

Duvarların rengi soft bir maviye boyanmıştı. Yatak daha da büyümüş ve üstünde açık mor renginde düz çarşaf vardı. Odadaki balkona çıkan kapının önü siyah bir perdeyle kapatılmıştı.

 

Odaya hayran bir şekilde bakarken anneme döndüm.

 

"Teşekkür ederim anne, çok güzel olmuş." Anne dediğimde yine gözleri dolmuştu ve bana sarılmıştı.

 

Evet, onları anne ve babam olarak kabul ettim artık. İnşallah bir şey olmaz.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Annem odadan çıktıktan sonra üstümü değiştirmek için giyinme odasına girdim.

 

İrem'in kıyafetleri atılmış benim eski kıyafetlerim ve ona benzer birkaç kıyafet yerleştirilmişti.

 

Siyah eşofman altımı ve beyaz kısa kollu Arda'dan çorduğum tişörtü üzerime geçirdim.

 

Hırsız değilim sadece sevdiğin insanlardan kıyafet almayı seviyorum. Zaten onlar da hangi kıyafetlerini aldığımı bilirler. Söylerim yani.

 

Saçlarımı ellerim ile taradıktan sonra odadan çıktım ve merdivenleri inerken çalan telefonumu açtım.

 

"Güzellik?" Arda'nın sesi kulağıma dolduğunda devamında bizimkilerin sesi de gelmişti.

 

"Bebeğim, kalbimi kırıyorsun amaaaaa." Atakan'ın Arda'ya dediğini düşündüğüm cümleden sonra birkaç hareket sesi sonra da Atakan'ın küçük çaplı bağırışını duydum.

 

"Arda Atakan'ı dövüyor değil mi?" Sesimi duymayacaklarını düşünsem de sorumu yönelttiğimde Şule sorumu cevapladı.

 

"Evet. Arda bırak sevgilimi!" Bana cevap verdikten sonra onlara söylenirken güldüm.

 

"Ne oldu siz niye aramıştınız?"

 

"Seni merak ettik. Nasılsın?" Bu sefer Atakan konuştuğunda tebessüm ettim.

 

"İyiyim ben, iyiyim. Siz ne zaman okula nakil aldırıyorsunuz?"

 

"Birkaç güne oradayız maviş." Şule konuştuğunda onaylar manasında mırıltılar çıkardığımda karşımda Kuzey'i gördüm.

 

"Herkes sofrada seni bekliyoruz." Diye konuşan Kuzey'i başımı sallayarak onayladım ve telefondaki arkadaşlarıma hitaben konuştum.

 

"Yavrularım ben yemek yemeye gidiyorum. Dikkat edin. Şule dikkat et ikisi birbirini pardon Arda Atakan'ı öldürmesin." Gülerek konuşurken yemek odasına girmiştim.

 

Hepsi bana baktığında telefondaki arkadaşlarım ile vedalaşıp telefonu kapadım.

 

"Beklettiğim için özür dilerim." Dediğimde Erim alayla güldü.

 

"Sevgilinle konuşarak girdiğin odaya bu sebepten mi özür diliyorsun?" Dişlerimi sıkıp Erim'e baktım.

 

"Erim, sabrımı zorlamaya başladın. Haberin olsun." Dediğimde Kuzey'in kaşları havalanmıştı.

 

"Ne yapabilirsin? Sabrını zorluyorsa ne yapabilirsin?" Kuzey konuştuğunda ona baktım.

 

Ulan bu daha az önce bana gülmüyor muydu? Dengesiz şerefsiz.

 

"Yeter, susun. Yemek yemek için toplandık buraya. Hem bulunduğunuz ortamda hem anneniz hem babanız hem de sizden kat ve kat büyük olan abiniz yani ben varım. Kapayın o çenenizi."

 

Konuşan Lodos'a baktım.

 

Paşaya bak sen. Sanki babam.

 

"İstersem konuşurum, ne zaman susacağımı ne zaman konuşacağımı ya da ne diyeceğimi siz karar veremezsiniz." Sinirle konuştuğumda Lodos sinirle yüzüme bakmıştı. Kuzey de sinirle bana bakıyordu. Erim de.

 

Ulan resmen 6 erkekten 3'ünü kendime düşman yaptım. Hani alkışım? Lütfen alkışların sesini duyayım.

 

Malım ben mal.

 

"Tamam, sakin olun lütfen. Rica ediyorum. Hem size bir haberim var. En çok da seni alâkadar ediyor bu haber Defne." Konuşarak hepimizi susturan anneme başımı çevirdim.

 

"Otur ilk önce." Derken eliyle Lodos ile Kuzey'in arasındaki boş sandalyeyi gösterdi.

 

E ama yani. Kaderin bana götüyle gülmesi mi bu? Bana iki gıcık olan adamın orasına oturacağım ha bir de karşımda bana gıcık olan üçüncü adam var. Şaka gibi.

 

Sakin bir şekilde sandalyeye oturdum ve anneme baktım.

 

"Kızım ailem yani teyzelerin, dayıların, anneannen ve deden seni çok merak ediyorlar. Ben de onları yarın bize davet ettim. Yarın ailem ile tanışacaksın." Dediğinde gözlerim kocaman oldu ve yüzüne şaşkınlık dolu bakışlarımı yönelttim. Bir anda pat diye söylemeseydin ya anam.

 

Ulan daha yeni gelen abi tayfasından ikisi ile bok gibi geçiniyorum, daha yeni birileri ile tanışmışım ne bu ikinci tanışma merasimi.

 

Boku yedik gençler. İçimizden geçicekler kesin.

 

Yandım ulan, bittim ben. Hissediyorum...

 

BÖLÜM SONU...

 

Defne sonunda anne ve baba dedi. Ne düşünüyorsunuz bunun hakkında?

 

Kuzey, Güney ve Lodos hakkında ne düşünüyorsunuz peki? Şöyle aşağıya isimlerini bırakayım da düşüncelerinizi yazın.

 

Kuzey.

 

Güney.

 

Lodos.

 

Emir'in abla demesi? Sizce erken mi oldu?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere (yani yarın)

 

Allah'a emanet olun.

Kendinize iyi bakın.

Loading...
0%