Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 6 EKİM 2024...

 

15. BÖLÜM;

 

Ben Arda'yla yüzleşmemek için ondan kaçıyorum ne demek aile dostlarıyla aynı yemek yemek. Onu geçtim Adar'ın ailesi aile dostumuz. Ben 3 sene sonra onları görmek için hiç hazır değilim ki...

 

~~~~~

 

"Güzel kızım, hadi kalk. Kıyafet bakmaya gideceğiz hadi." Birinin elleri saçımda dolanırken aynı zamanda konuşuyordu.

 

Yattığımda yerde biraz kıpırdanıp yastığıma sıkıca sarıldığımda konuşan kişi iç çekmişti.

 

"Meleğim yarın akşam yemek var bugün senin kıyafetini bulmamız lazım. Hadi kalk." Az önce konuşan kişi tekrar konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

Ulan sabah sabah bu kim kuş gibi susmadan konuşuyor? Uykum var benim, uyuyacağım ben.

 

"Ayh, Defne." Başımda konuşan kişi en sonunda sinirlenmiş olalı ki bağırmıştı.

 

Titreyerek gözlerini açtım ve başımda duran anneme baktım.

 

Demek ki kuş gibi öterek uyumama izin vermeyen kişi annemmiş.

 

"Anne ben uyuyayım. " Sesim yalvarır gibi çıktığında gözlerini devirdi.

 

"Uyudun uyuyacağın kadar kızım. Saat öğlen bir." Dediğinde omuz silktim.

 

Daha erkendi...

 

"Ama uyumak istiyorum."

 

"Hayır, kalk. Bir şeyler ye. Kıyafet bakacağız sana." Oturduğu yatağımdan kalkarak konuştuğunda esnedim.

 

"Koskoca bir oda kıyafet dolu anne. Elbet oradan bir kıyafet bulunur." Dediğimde başını sallayarak beni reddetti.

 

"Üstündeki kıyafetlerden gündelik tarzını tahmin etmiştik fakat bu tarz yemek ya da davetlerde nasıl giyinmek hoşuna gider bilmediğimiz için bir şey almadık. Yani alışveriş yapmamız lazım."

 

"Anne her zaman nasıl giyiniyorsam öyle giyinirim işte." Dediğimde kaşlarını çattı.

 

"Hayır." Cırladığında var olan azıcık uykum da kaçmıştı. Bu kadın 50 yaşında ulan nasıl sesi bu kadar cırtlak olabilir?

 

"Kalk. Dediğim yapılacak. Giyin, karnını doyur. Hemen!" Dediğinde ağlamaklı sesler çıkararak yataktan kalktım ve banyoya gittim.

 

Banyoda işimi hallettikten sonra giyinme odasına gidip çıkartması kolay olsun diye bir tane crop gömlek ve siyah dar paça pantolon giydim.

 

Odamdan çıkıp mutfağa indim ve Esma ablayla Ayşe teyzenin oturup bir şeyler yediği masaya oturdum.

 

"Defne hanım, hemen ben size yemek odasına hazırlayayım." Ayşe teyze ayaklanacakken elini tuttum.

 

"Burada yerim Ayşe teyze tek benim için zahmet etme. Hem hanım ne ya. Ben senden yaşça küçüğüm kızın sayılırım. Sen hanım dedikçe kendimi yaşlı bir bunak gibi hissediyorum, olmaz böyle." Dediğimde tebessüm etti. Ben de tebessümüne tebessüm ederek karşılık verdim ve hemen karnımı doyurmaya başladım.

 

Karnımı doyurduktan sonra mutfaktaki lavabo da elimi ağzımı yıkadığımda ellerini beline koymuş bana kaşları çatık bir şekilde bakan annemle göz göze geldim.

 

"Mutfaktaki lavaboda ağız yıkanmaz Defne!" Dediğinde dudağımı sarkıttım. Elimi ağzımı havlu peçeteye silip kuruladıktan sonra annemin yanına gidip yanaklarını öpmeye ve konuşmaya başladım.

 

"Bir kerecikten bir şey olmaz annecim." Son kez yanağını öpüp geri çekildiğimde tebessüm ediyordu.

 

"Anne biz hazırız hadi gidelim." Anneme seslenen Erim, Aras ve Emir'e baktım.

 

"Onlar da mı gelecek?" Anneme bakara konuştuğumda başını salladı.

 

"Ne oldu kuzen, istemiyor musun yoksa bizi?" Aras kolunu omzuma atıp beni kapıya ilerletirken konuştuğunda güldüm.

 

"Tövbe hâşâ paşam, öyle demek benim ne haddime?" Dediğimde sırıttı.

 

Evden çıkıp arabaya bindiğimizde başımı yanımdaki Aras'ın omzuna yasladım.

 

Alışveriş merkezine geldiğimizde arabadan indim. Annem yanıma gelip koluma girdi ve beni hızlı hızlı alışveriş merkezinin içine soktu.

 

"Hemen işimizi halledelim hemen. Çok geç kaldık çok." Söylenerek beni bir mağazaya sürüklediğinde derin bir nefes aldım.

 

Daha şimdiden gerildim ve sıkıldım ama ben.

 

Eline birkaç tane elbise alıp beni soyunma kabinlerine ittiğinde benim için aldığı kıyafetlere baktım.

 

Daha doğrusu ultra ultra kısa, giymemin imkansız olduğu elbiselere baktım.

 

Bu ne ulan? Ben daha askılı giremiyorum bunları nasıl giyeyim? Tabi giyip gezebilen kişilere bir şey diyemem ama ben bunları giyemem ki. Hadi annem şimdi üzermde görsün diye giyerim ama hayatta orada burada şurada gezemem...

 

Kırmızı şort tulum tarzı kıyafeti elime aldım ve oflaya puflaya üzerime geçirdim.

 

Abi ben bununla dışarı çıkamam ki...

 

Tulum aşırı güzeldi, bedenimi çok güzel sarmıştı fakat o şerefsiz herifin sözleri kulaklarımdan gitmiyordu işte.

 

Kulaklarımda yankılanıyordu o sesi.

 

"Kısa giydiğin için oluyor bunlar."

 

"Kısa giymesene orospu mu olacaksın başımıza?"

 

"Bu kadar kısa giyersen bu olur işte. Acımıyorum sana keşke daha da ileri gitseydi de görseydin gününü."

 

"İnanmıyorum sana. Sen istemişsindir. Hem böyle ortalıkta dolaşsan ben de istediğini düşünürüm. Az usturuplu giyin de birileri seni aranıyor sanmasın."

 

Kabinin kapısı tıklanınca kulaklarımda ki o sesler yok olduğunda yutkundum.

 

O ses kime mi aitti? Babam olduğunu sandığım kişiye...

 

"Kızım, giyinmedin mi? Yardım etmemi ister misin?" Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"Giyindim anne , çıkıyorum ama şimdiden söyleyeyim ben bunu almam. Giyemem çünkü." Derken kapıyı açmıştım.

 

Kabinden çıktığımda Erim bana bakarak öksürmeye başladı. Aras bu haline gülüp sırtına vurduğunda bakışlarım beni elleriyle beğendiğini belli eden haraketler yapan Emir'e döndü. Emir'e gülüp anneme baktığımda eliyle dönmem için işaret yaptı. Derin bir nefes alıp hafif kollarımı açtım ve etrafımda yavaşça döndüm.

 

"Çok güzel olmuşsun aslında. Niye giyemezsin ki güzel kızım?" Annem konuştuğunda durup ona baktım.

 

"Rahat hissetmiyorum anne." Sesim kısık çıkmıştı.

 

Yalan söylemedim sadece eksik söyledim bu yüzden de hıçkırmadım, rahat hissetmiyorum bu doğru ama dediğim gibi bütün sebebi söylemedim.

 

"Peki, bütün kısa kıyafetlerde böyle mi hissediyorsun?" Bana biraz korkarak baktığında derin bir nefes aldım. Kim anlamazdı ki? Şu dönemde sanki çok sevilen bir dizinin rövanşta olması gibi taciz ve tecavüz de rövanştaydı. Sanki çok güzel bir şeymiş gibi...

 

Annemi başımı sallayarak onayladığımda yutkundu ve bana üzüldüğünü belli etmemek için tebessüm ettiğinde ben de ona tebessüm edip kabine girdim.

 

Birkaç tane daha aldı koyduğu kıyafet denedikten sonra en sonuncu kıyafeti giymeye başladım.

 

Giydikten sonra kalbindeki aynadan kendime baktığımda beğeni dolu mırıltılar çıkardım.

 

Eteği çok kısa değildi bacaklarımın geri kalanını çizmeyle örtebilirdim ve içine siyah ten çorabı giysem çok hoş dururdu. Bacaklarımı kapatabilirdim yani.

 

Giydiğim elbise siyah beyaz yatay ve dikeye çizgileri olan kalın askılı bir elbiseydi. İçine de gömlek ile kombinlemişti annem ve gerçekten de çok hoş bir görüntü meydana çıkmıştı.

 

Kabinden çıkıp anneme bakıp baş parmağımı kaldırdığımda bana baktı gülümseyerek ve yine parmağını döndürerek olduğum yerde dönmemi işaret etti.

 

"Şey yaparız, siyah ten çorabı ve çizme ile kombinleriz bunu. Çok güzel olur." Dönerken konuştuğumda annem ona baktığımda başını salladı.

 

"Evet, güzel olur öyle. Siz ne diyorsunuz çocuklar?" Son cümlesinde Erim, Emir ve Aras'a hitaben konuştuğunda bakışlarımı onlara çevirdim.

 

"Çok güzel oldu."

 

"Hepsi yakışmıştı zaten mükemmel oldu."

 

"Haklısınız çok güzel oldu."

 

Üçü beraber konuştuklarında sırıttım ve ellerimi bibirine çarpıp kabine geri girdim. Üzerimi çıkarıp kendi kıyafetlerimi giydim ve denediğim kıyafetlerimi elime alıp çıktım.

 

Annem bütün elbiseleri alıp kasaya gittiğinde kaşlarım havalandı.

 

"Anne hepsini mi alacaksın?" Şaşkınca konuştuğumda başını salladı.

 

"Hepsi çok güzel oldu sana, hem kim bilir belki ileride bunların hepsini giyebilirsin bebeğim." Dediğinde yutkundum.

 

Giyebilir miyim ki?

 

Annem elbiseleri alırken biz de onu alışveriş merkezinin dışında beklemek için çıktık.

 

Annem geldiğinde önümüze gelen arabamıza binip eve gittik.

 

Bahçeye girdiğimizde Emir'in koluna girip onu minderlere çekeledim.

 

"Erim, Emir'e bana ve Aras'a birer tane su olmak üzere dört bardak su getir koçum." Dediğimde Erim homurdamıştı.

 

"Birkaç gündür senden bir şey istemiyorum diye köleliğin bitti mi sandın? Seni affetmedim bu kölelik bitmeyecek Erim. Ha sen 'beni affetme istemiyorum' dersen orası ayrı. O zaman ben seni affetmeden biter, kölem olmazsın ama seni affetme ihtimalimi de kaybedersin." Konuştuktan sonra ona göz kırptığımda yüzünü sıvazladı.

 

"Tamam getiriyorum 4 bardak su. "Dedikten sonra ayaklarını yere sertçe vura vura eve gittiğinde arkasından kıkırdadım.

 

Minderlere otururken bahçeye giren arabalar ile başımı oraya çevirdim.

 

Güney abim, Kuzey, Lodos ve babam gelmişti.

 

Arabalarından inip bizim yanımıza geldiler ve yanımıza oturduklarında Erim de gelmişti.

 

Aras ve Emir'e sularını verdikten sonra bana da uzattığında suyu aldım ve tepsideki son bardağı da alıp Erim'e uzattım.

 

"İç, bu senin. Sen de susamışsındır." Dediğimde kaşları havalandı.

 

"Yoksa birileri beni affetmeye mı başladı?" Muzipçe gülerek konuştuğunda gözlerimi devirip suyumu içtim. Tamam, kabul ediyorum hafif hafif Erim'e ısınmaya başlamıştım.

 

"Yarın akşam yemeğinde toplanıyoruz. Kenanlar, Selimler ve Kutaylar olacak." Babam konuştuğunda ona baktım.

 

Kenanlar dediği kişiler Kenan abi, Filiz abla ve Arda büyük ihtimalle. Selim dediği kişiyi tanımıyorum ama Kutay dediği kişi onun babası olma ihtimali vardı.

 

"Kutay ve Esin Faris mi?" Babama bakarak konuştuğumda kaşları şaşkınca havalandı.

 

"Evet de sen nereden tanıyorsun onları?" Dediğinde yutkundum.

 

"Arda benim arkadaşım ve Adar benim eski sevgilimdi. Kuzen olduklarını yeni öğrendim." Son cümlemi derken alayla güldüm. "Kuzen olduklarını öğrendikten sonra işte onların akrabalarından biriyle de aile dostu olduğunuzu bildiğim için kendimi tastiklemek istedim." Dediğimde babam kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.

 

"Sevgilin mi vardı?"

 

"Sevgisiz hayatımda sevgiyi hissettiğim tek bir kişi vardı, o da sevgilimdi baba. Ayrılmak zorunda kaldık zaten. 13 yaşında sevgili olmuştuk. Biliyorum çok küçük bir yaş ama o yaşa kadar hiç sevilmemişken ve sevilmenin nasıl bir şey olduğunu da öğrenince en dibine kadar tatmak istemiştim o duyguyu. Bir sene sevgiliydik. Sonra gitmesi gerekti. Gitmesini söyledim ve o da gitti."

 

Bakışlarımı bahçedeki ağaçlardan ayırmayarak konuştuktan sonra kimse hiçbir şey dememişti.

 

Lodos'un boğaz temizleme sesini duyunca onlara döndüm.

 

"Bu gece film izleme gecesi yapalım mı?"

 

"Ne izleyeceğiz ki?" Lodos'un sorusuna soruyla cevap verdiğimde herkes düşünmeye koyuldu.

 

"Film yerine dizi izleyelim bence. Şu herkesin dilinden düşürmediği Spuid game dizisini izleyelim." Erim konuştuğunda başımı sallayarak onu onayladım.

 

Herkes Erim'i onayladıktan bir süre sonra ayağa kalktık ve salona gittik.

 

Kuzey hazırlıkları yaparken ben de mutfağa gittim.

 

Patlamış mısır olsa güzel olur. O zaman patlamış mısır yapayım ya da durum ya ben niye yapayım ki? Erim yapsın.

 

"Erim bir gel." Salona doğru bağırdığımda bir hareketlilik duyduktan birkaç saniye sonra Erim mutfağa damlamıştı.

 

"Efendim?"

 

"Patlamış mısır yapsana." Dediğimde başını salladı.

 

Dolaplardan bir tane tencere alıp içine yağı ve cin mısırı koyduktan sonra üstüne de tuz koydu ve ocağı yakarak karıştırmaya başladı.

 

Mısırlar patlamaya başladığında kaşığı lavaboya attı ve arada sırada tencereyi sallayarak mısırların patlamasını bekledi.

 

Birkaç tane kase çıkardı ve patlamış mısırları kaselere boşalttı. İki tanesini bana iki tanesini eline alarak mutfaktan çıktığında arkasından baka kaldım.

 

E hiç itiraz etmedi ama bu. Çok kolay oldu.

 

Salona gittiğimde diziyi başlattılar ve ben de Güney abim ile Kuzey'in arasına oturdum. Elimdeki kaselerden birini Kuzey'e verdim birini de Güney abim ile arama koyup diziyi izlemeye başladım.

 

Dizinin dördüncü bölümünün başında gözlerim kapanmaya başladığında sonunu göremeden gözlerim tamamen kapanmıştı.

 

Oturduğum yerde havalandığımı hissettiğimde kulağıma Lodos'un sesi doldu.

 

"Ben yatırırım Defne'yi. Siz devam edin." Konuşurken yürüdüğünü bedeninin hareketinden anlamıştım.

 

Bir süre sonra sırtım yatağa değdiğini ve üzerime battaniyemin örtüldüğünü hissettiğimde tebessüm ettim.

 

Yarım bıraktığım uykuma devam edeceğim zaman Lodos uyuduğumu sanmış olmalı ki alnımı öpüp kulağıma fısıldadı.

 

"İyi uykular kendisi minik acıları büyük kardeşim."

 

BÖLÜM SONU...

 

EVEEET. Bittiiiiii.

 

Nasıldı?

 

Beğendiyseniz oy vermeyi ve yorumlarda düşüncelerinizi yazmayı ihmal etmeyin lütfeeeeen.

 

Neyse bir dahaki bölümde enişte bey geliyor enişte bey. Hazır mısınız? Smsmsms

 

Neyse bir dahaki bölümde görüşmek üzereeee.

 

Bu bölüm bugünün son bölümüydü kdnfkls

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet oluuuun.

 

 

Loading...
0%