@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 7 Ekim 2024... 16. BÖLÜM;
Yarım bıraktığım uykuma devam edeceğim zaman Lodos uyuduğumu sanmış olmalı ki alnımı öpüp kulağıma fısıldadı.
"İyi uykular kendisi minik acıları büyük kardeşim."
~~~~~
"Defne"
Birinin elleri saçımda dolanırken aynı zamanda bana seslendiğinde yatağımda daha da yayıldım.
"Güzelim, hadi kalk. Birazdan annem gelip geç kaldık diye bağırmadan uyan." Gülerek konuştuğunda gözlerimi hafifçe aralayıp yatağıma oturmuş saçımı okşayan Kuzey'e baktım.
Bunun burada ne işi vardı ya? Evde insan mı bitti , bu niye uyandırıyor beni?
Gözlerimi ovuşturup yatakta oturur pozisyona geçtim.
"Saat kaç?"
"Saat daha 8 ama annem birazdan odana damlar." Dediğinde başımı sallayarak onu onayladım ama gözlerim kapanıp duruyordu.
Gözlerim kapanıp başım sağ tarafa düştüğünde başım Kuzey'in omzuna düşmüş oldu.
Biraz hareketlenip başımı göğsüne yasladığında uykulu olmanın verdiği etkiyle hiçbir tepki vermeden uykuya dalmaya çalıştım.
Ama tabiki de bugün bana uyumak yasak o yüzden dalamadım uykuya.
Annem içeri girip konuşmaya başladığında elimle kulağımı kapatmıştım.
"Defne, kalk kızım. Kalk, kalk, kalk. Akşam saat 8'de evden çıkmamız lazım. 12 saat var. Ay yemek yiyeceksin yıkanacaksın, makyaj ve saç yapacaksın, giyineceksin. Ay çok işimiz var çok." Dediğinde başımı Kuzey'in omzundan kaldırdım ve anneme baktım.
"Anne, bu kişiler aile dostu değil mi? Niye bu kadar süslenmek zorundayız? Adı üstüne dost. Dost olduğun kişinin yanında en doğal halinde nasılsan öyle olursun." Kuzey dediğim şeyle beni alkışladığında ona baktım.
"Çok doğru bir şeye parmak bastın küçük kardeşim. Ben de 27 senelik hayatım boyunca bir türlü bunu çözemedim. Evet anne sen cevap ver. Büyük bir merakla seni dinliyoruz." Dediğinde anneme baktım.
"Çünkü canım öyle istiyor." Dedikten sonra odadan çıktıktan sonra tekrar sesini duydum.
"Kalkıyorsunuz ve aşağıya iniyorsunuz, çabuk olun!"
Bağırdığında başımı arkaya yasladım.
Bu kadına benziyorum ben ya. Canı istediği şeyleri yaptırıyor falan. Ama bunu ben yaptığım zaman güzel oluyor başkasının bana yaptığı zaman değil.
"Erim uyandı mı?" Kuzey'e bakarak konuştuğumda başını sallayarak beni onayladı.
"Tüh erken uyanma sinirimi ondan çıkaramayacağım ve bu siniri senden çıkartmamı istemiyorsan yandan yandan seni odamın dışına alalım." Dediğimde sırıttı ve aniden alnımı öpüp odadan çıktı.
Ulan hem öpüyor hem kaçıyor. Tuhaf bu da ha.
Yatağımdan kalkıp banyoya gittim ve işimi halledip yemek odasına indim.
Yine her zamanki gibi en son ben geldiğim için beni bekliyorlardı.
"Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun hanımefendi. Şükür sonunda teşrif edebildiniz." Konuşan Aras'ın yanından geçerken kafasına yavaşça vurdum ve Erim'in yanındaki boş sandalyeye oturdum.
"Sizin de sabah-ı şerifleriniz hayrolsun beyefendi yine her zamanki gibi beyhude sözler söylüyorsunuz." Dediğimde Emir bana baktı.
"Beyhude sözler ne demek ya?" Sorduğu soruyla güldüm.
"Boş söz, zamanın gençlerinin dediği biçimi boş yapmak hem yavrum hiç muhteşem yüzyıl izlemedin mi?" Dediğimde kaşları çatıldı hafif.
"Hayır, izledim de ne alâka?"
"Bu tarz kelimeleri orada çokça duymuş olman lazım." Dediğimde alt dudağını sarkıtıp omzunu silkti.
İkimiz de sustuğumuzda babam bize gülümseyerek bakıyordu.
"Başlayalım artık. Çok zamanımız gitti ,çok." Annem konuştuğunda istemsizce güldüm.
"Anne saat daha 9 bile olmadı." Dediğimde bana baktı.
"Olsun, hazırlanmanın uzun sürer. Hemen kahvaltını yap ve yıkan. Hadi Defne." Dediğinde hiçbir şey demeden kahvaltımı yapmaya başladım. Benim ardımdan herkes karnını doyurmaya başladı.
Karnım doyunca ayağa kalktım.
"Hepinize afiyet olsun." Dedikten sonra yemek odasından çıktım ve odama gittim.
Oyalanmamak için hemen banyoya girdim ve iyice yıkandıktan sonra bornozuma sarıldım.
Banyodan çıktım ve giyinme odasına gittim. Şimdiden üzerime akşam giyeceklerimi giymek istemediğim için kolayca çıkarabilmek adına bir gömlek ve pantolonu üzerime geçirdim.
Üstümü giyindikten sonra aşağıya salona indim.
Erkekler salonda otururken annemi göremediğim için kaşlarımı çattım.
"Annem nerede?"
"Odasında, hazırlanmaya başlayacaktı." Erim konuştuğunda başımı sallayıp salondan çıkacaktım ki bu sefer Kuzey konuştu.
"Ve senin odanda kendisini beklemeni iletmemizi istedi." Dediğinde Kuzey'i başımı sallayarak onayladıktan sonra odama geri çıktım.
Yatağıma oturup annemi beklerken oyalanmak için telefonumdan oyun açıp oynamaya başladım.
Bir süre sonra kapımın önünde birkaç tıkırtının ardından odaya annem elinde kocaman bir kutuyla girdiğinde hemen yataktan kalkıp ona yardım ettim.
Ellerini beline koyup dikeldi.
"Evet, şimdi seni hazırlayabiliriz." Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Tamam anne, hazırlayalım beni." Biraz bıkkın bir şekilde konuştuğumda yanıma geldi ve beni yatağıma oturttu.
"Şimdi yavrum yemek için saat 9'da buluşacağız ve bu demek oluyor ki saat 8'de evden çıkmamız lazım. O yüzden saat 8'e kadar seni hazırlamalıyız." Dediğinde başımı salladım.
"Neyse ilk saçını yapacağım." Dedikten sonra eline maşayı aldı ve saçlarımı yapmaya başladı.
Saçlarımla işi bittikten sonra makyajıma geçti.
"Fondöten süreyim mi ?" Dediğinde başımı olumsuz manda salladım.
Fondöten sürmeyi sevmiyorum ben. Sanki yüzümde maske var gibi hissettiriyor ve ben terleyen bir insan olduğum için çabuk akıyordu. O yüzden ne gerek var canım? Rezil mi olayım?
"Tamam o zaman." Dedikten sonra yüzüme far, eyeliner, rimel ve ruj sürdüğünü anladım.
Yüzüme nemlendirici sürdükten sonra gözlerimin altına hafif kapatıcı sürdü ve dağıttı , kontür de çekip geri çekildi ve yüzüme baktı.
Sen geçenlerde ben makyaj yapmam diyordun bunları nereden biliyorsun? Diyorsanız hemen söyleyeyim.
O ailem olduklarını sandığım kişilerden ablam ve kardeşim çok fazla makyaj yaparlardı. Yani çoğu şeyi biliyorum fakat yapmaya üşeniyorum. Onu yapacaksın olmayacak silecek tekrar yapacaksın ve bunu içine sinene kadar tekrar ettireceksin sonra gün sonunda o kadar uğraştığın makyajı bir de silmeye uğraşacaksın falan. Üşengecim diyorum size kendime yemek hazırlamaya bile üşeniyorum. Bununla mı uğraşayım?
"Oldu oldu." Annem konuştuğunda ona baktım sonra da saate.
"Anne saat daha 10. Ben bu saatten akşama kadar nasıl duracağım." Dediğimde bana baktı.
"O saate kadar saçın daha doğal bir dalgaya dönüşür. Makyajının da son bir saat kala üzerini giydikten sonra üstünden geçeriz. Şimdi bana yardım edeceksin. Bana kıyafet seçmeye yardım edeceksin." Dediğinde derin bir nefes verdim.
"Ama önce aynaya bak." Dediğinde kalktım ve banyomdaki aynaya gidip kendime baktım.
Oha, acaba ben de mi makyaj yapsam ulan. Çok güzel olmuş, çok güzel olmuşum.
Gözlerimin mavisini annem hafif dumanlı bir far sürerek belli etmiş eyeliner çekerek ve rimel sürerek de gözlerimi büyültmüştü. Yani gözlerimin mavisi ben buradayım diyordu. Dudağıma da şeftali tonunda mat bir ruj sürmüştü.
Mükemmelim arkadaşlar şu an. Hiiiiiç kendini beğenmemezlik yapamayacağım Allah var , şimdi güzel olmuşum.
"Güzel yapmışsın anne heee." Dediğimde güldü. Eşyaları toplamaya başladığında yardım ettim ve annemin odasına gittik.
👨👩👧👦👨👨👦👦
Giyinme odamın aynasından kendime bakarken derin bir nefes aldım. Olmuştum bence. Dün seçtiğimiz kıyafeti giymiştim , annem birkaç dakika önce makyajımı tezelemişti ve saçlarımın kıvırcıklığı sönmüş yerine doğal görünümlü dalgalara bırakmıştı.
Boy aynasının yanına koyduğum çizmeyi aldım ve giydim.
Kendime aynada son bir kez baktım ve odamdan çıktım.
Salona indiğimde sakince salona girdim. İlk babam beni fark ettiğinde bana tebessüm ederek baktı. Babamın ardından herkes bana baktığında derin bir nefes aldım.
"Acaba gitmesek mi ya?" Kısık sesle konuştuğumda herkes gülmüştü. Kuzey yanıma gelip reverans verdi ve elini bana uzattı.
"Hanımefendi benimle arabaya kadar yürür müsünüz?" Dediğinde kaşlarım havalandı. Ben seni daha affetmedim birader bu ne şiddet, cellal?
"Daha seni affetmedim ama teklifini de niyeyse reddetmek istemiyorum. Tatlı minnoş kalbim bunu istemiyor. İyi arabaya kadar beraber yürüyelim." Dedikten sonra elini tuttuğumda sırıttı ve dikeldi.
"Bu güzel kızı ben çaldım. Size vermem bugün." Dediğinde gözlerimi devirdim.
"Hı, hı. Kesin." Verdiğim tepkiye herkes güldükten sonra arabalara binmek için evden çıktık.
Ben , Erim, Emir, Aras, annem ve babam bir arabaya ötekiler de kendi arabalarına binmişti.
Erim, ben ve Aras yan yana oturmuş karşı koltuğumuza da annem, babam ve Emir oturmuştu.
"Suat, gidebiliriz." Babam şoför abiye seslendiğinde araba çalıştı ve gideceğimiz yere gitmeye başladık.
Deniz kenarında bir mekana geldiğimizde babam ve annem önden biz de arkadan ilerlemeye başladık.
İçeriye girdiğimizde mekanın tamamen boş olduğunu gördüğümde kaşlarım havalandı.
"Mekan mı kapattılar?" Yanımdaki Erim'e sorduğumda beni başını sallayarak onayladı.
"Biz o kadar zengin miyiz?" Dediğimde Erim gülmüştü.
3 ailenin önüne geldiğimizde durduk.
Babam bana dönüp elini uzattığında elini tuttum ve beni yanına çekmesine izin verdim.
Beni yanına çektikten sonra elini belime koydu.
"Güzel kızım aile dostlarımızla tanış." Dediğinde gözlerim bana en yakın olan Esin ablaya döndü.
"Çok güzelleşmiş ve çok büyümüşsün İlda." Dediğinde tebessüm ettim ve yanına gidip ilk önce elini öptüm sonra da sıkıca sarıldım.
Evet yanlış duymadınız. İlda dedi. Ares Adar ve ailesi bana İlda derdi. İşte bu yüzden kimseye İlda dedirtmiyorum.
"Siz 2 sene önce nasılsanız öylesine. Yani hâlâ çok genç ve güzelsiniz." Dediğimde kıkırdadı. Evet 2 sene dedim çünkü Ares gittikten sonra bir sene tekrar görüştük ama sonra devam edemedik görüşmeye.
Esin abladan uzaklaşıp Kutay abiye yöneldim. Onun da elini öpüp sarıldığımda bana önceden nasıl bir baba edasıyla sarılıyorsa aynı şekilde sarıldı.
"Çok büyümüşsün." Benim duyacağım bir ses tonuyla konuştuktan sonra geri çekildiğinde tebessüm ettim.
"Kız çırpı bacak. Özledin mi biricik abini?" Melih abi bana gelirken konuştuğunda güldüm. Yanıma gelip bana sıkıca sarıldığında ben de ona sarıldım. Melih abi Ares'in abisi, Melis abla da ablasıydı. İkisi de buradaydı.
"Höst ulan burada 3 abisi var ne biricik abisi." Kuzey konuştuğunda onu takmadım ve Melih abiye cevap verdim.
"Özledim." Gülerek konuştuğum sırada ondan da ayrıldım ve yanındaki Melis ablaya sarıldım.
"Benim minik civcivim. Tekrar görüşebilecek olmamıza çok mutluyum." Melis abla benden ayrıldıktan sonra konuştuğunda gülümsedim ve onunla aynı hisleri yaşadığımı belli etmek adına başımı aşağı yukarı salladım.
Onlardan uzaklaşıp Filiz abla ve Kenan abiye sarıldıktan sonra Arda'ya bakmadan babamın yanına gittim ve oradaki diğer aileyle beni tanıştırmasını bekledim.
Ah söylemeyi unutmayayım, Filiz abla ve Kenan abi Arda'nın anne babası.
"Kızım. Selim abin, eşi Feride ablan ve kızları Ayla." Babam kişileri tanıtırken eliyle gösterdiğinde hepsiyle tokalaştım. Selim abi kahverengi gözlü kahverengi saçlıydı, eşi ve kızı da aynı onun gibiydi.
Filiz abla sarı saçlı yeşil gözlü, Kenan abi kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü Arda ise kahverengi saçlı ve yeşil gözlüydü. Benim gibi anne ve babasının karışımıydı yani.
Kutay abi simsiyah saçlı ve mavi gözlü, Esin abla doğal kızıl saçlı ve yeşil gözlü, Melih abi aynı babası gibi siyah saçlı mavi gözlü, Melis abla da aynı annesi gibi kızıl saçlı ve yeşil gözlüydü.
"Hadi masaya geçelim." Babam konuştuğunda karşımdaki kişileri incelemeyi bırakıp Masaya ilerledim.
Hepimiz uzun bir masaya oturduğumuzda ben Lodos ile Güney abim arasına oturmak zorunda kalmıştım. Karşımdaki sandalye boş, boş sandalyenin yanındaki iki sandalyede de Melis abla ve Melih abi oturuyordu. Yalnız o sandalye niye boştu?
"Birini mi bekliyoruz? Sandalye boş da." Benim aklımdaki soruyu Kuzey dile getirdiğinde masadaki kişilere baktım.
"Evet birini bekliyoruz ve ah, evet geldi." Esin abla başını kapıya çevirerek sustuğunda oraya döndüm.
Gözlerim yeşil gözlerle karşılaştığımda şok geçirmiş ve yutkunmuştum.
Burada ne işi vardı?
Değişmişti.
3 sene önce hafif de olsa olan yanakları erimiş çene yüz hatları belirginleşmişti. Boyu uzamış, kilosu gitmiş bedenini biraz olsa biçimlendirmişti. Sanırım değişmeyen tek şeyi göz rengi, saç rengi ve benim ona olan sevgimdi.
Yutkunup kapıdan doğru masaya gelen Ares Adar'ı daha fazla izlememek için bakışlarımı masaya çevirdim.
Evet gelen kişi Ares'di.
"Geç kaldığım için özür dilerim, malûm İstanbul trafiği bir de havaalanında bazı olaylar oldu."
Sesi kulağıma dolduğunda karşımdaki boş sandalyede yerini almıştı. Karşıma oturduktan birkaç saniye sonra kokusu burnuma dolduğunda kokusunun ve sesinin de değişmeyen özellikleri arasında olduğunu fark ettim.
Bakışlarımı masadan yüzüne çıkardığımda o da bana bakıyordu.
Ne vardı ki bakışlarında? Özlem, kızgınlık, kırgınlık? Hangisi? Hepsi mi yoksa hiçbiri mi?
"Okul ortasında dönmeni beklemiyordum." Ayla konuştuğunda ona baktım. Benim oturduğum hizada oturuyordu ve Ares'e hayran hayran bakışlar yolluyordu.
"Naklimi buraya aldırdım. O yüzden okul ortasında döndüm." Ares konuştuğunda başımı hızlı bir şekilde ona döndürdüm.
Dönmüş müydü yani? Ama niye?
Şaşkın bakışlarımla ona bakarken o Ayla'ya verdiği cevabın ardından bakışları tekrar bana dönmüştü.
Benim şaşkın bakışlarım onun daha anlamlandıramadığım bakışlaryla kesiştiğinde yutkundum ve bu sefer bakışlarımı çekmeden özlediğim gözlerine bakmaya devam ettim.
BÖLÜM SONU...
Bir dahaki bölüm yüzleşme olsun diye böyle bitirdim o yüzden bana laf yapmayın lütfen dkdmdmd
Kişilerin görünüşlerini merak edersiniz diye karakter tanıtımı yapar gibi onları anlattım mdmdmdmd komik oldu ama neyse dkndnd
Bölüm nasıldı?
ARES ADAR SONUNDA GELDİ YA.
Bölüme yorum yapmayı ve bölümü oylamayı unutmayın lütfen.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.
|
0% |