@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 13 Ekim 2024... 30. BÖLÜM;
Elindeki suyu bana verdikten sonra yatağa girdi ve suyu içmemi bekledi. Suyu içtekten sonra bardağı alıp yere koydu. Beni kendine çekip sarıldı ve göğsüne yatırdı.
"Uyu bebeğim biraz. Uyandığında ağrın hafiflemiş olur hem." Dediğinde derin bir nefes aldım.
Patlatıyorum bombayı. Bismillahirrahmanirrahim.
"Tamam, abi. Teşekkür ederim."
Kuzey abim hızla beni kendinden uzaklaştırdıktan sonra yüzüme şapşal şapşal baktı ve düşünsem böyle bir tepki alacağımı hayal etmeyeceğim bir tepki ortaya koydu.
"Ha? Hadi lan oradan. Gaipten sesler mi duymaya başladım ben?" Kendine kendine konuşurken başını yukarı kaldırıp sağa sola baktı. Gülmemek için kendimi kastığımda bana döndü.
"Ne dedin sen az önce?"
"Teşekkür ederim, dedim." Dediğimde kaşları çatıldı.
Ben de az değilim ha.
"Kızım onu mu soruyorum ben? Abi mi dedin onu soruyorum." Konuştuğunda sırıttım ve çenemi sıvazlarken ben de yüzüne baktım.
"Haaaa, onu mu soruyordun?" Derken yüzüne bakıyordum. Ben düşünür gibi mırıltılar çıkartırken gözlerini devirdi.
"Hint dizilerinde on saatlik bakışmayı mı yapacağız Defne? Sen Hamdi bey misin Defne? En heyecanlı yerinde reklama giren dizi misin sen Defne? Söylesene kızım, abi dedin mi demedin mi?" Dediğinde kahkaha attım.
"Abi dedim abiciğim." Söylediğim şeyle sırıttı.
"He iyi." Şapşal şapşal gülerek yataktan kalktı ve kapıya doğru ilerlerken ona seslendim.
"Abi, bardak." Dediğimde sırıtarak bana baktı.
"Haaa, bardak. Evet." Konuşarak yanıma geldi ve bardağı alıp şapşal bir hâlde odadan çıktığında güldüm.
Kuzey abim aklını yitirdi. Bir abi kelimesinin buna yol açacağını bilseydim daha önce söylerdim ya da söylemezdim. Hıçkırmaya ne gerek var canım?
Kapım açılıp Kuzey abim başını içeriye soktuğunda gülerek ona baktım.
"Bana abi dedin , değil mi? Kesin yani?" Dediğinde kahkaha attım.
Ulan keşke daha önce deseydim. Şuna bakar mısınız? Tam vura vura sevmelik oldu. Şebek herif.
"Evet, abi dedim." Dediğimde başını salladı ve kafasını geri çekip kapıyı kapadığında ben de kıkırdayarak yatakta yatar pozisyona geldim ve ağrımın hafiflemesi için hapın etki etmesini beklerken uyuyakaldım.
👨👨👦👦👨👩👧👦
"Defne hadi kalk güzelim." Güney abim başımda beni kaldırmaya çalışırken bir yandan da saçımı okşuyordu.
E saçımı okşarsan ben daha çok uyurum.
"Ama uyumak güzel." Dediğimde güldü ve elini saçımdan çekip alnımı öptü.
"Hadi güzelim kalk. Yarım saate yemek hazır olacak." Dediğinde derin bir nefes alarak gözlerimi açtım.
Ama ben uyumak istiyorum. Uyku istiyorum. Uykuuu. Ama yemek de söz konusu şimdi.
"Ama bu yapılmaz ki! Yemek ve uyku çok önemli şeylerdir. Beni niye bu en sevdiğim iki önemli şey arasında bırakıyorsunuz? Kırk satır mı , kırk katır mı? Sorusunun güzel hâli ama bu. Seçim yapamıyorum. Bu seçeneklerin arasında uyuyarak yemek yeme var mı?" Diye söylendiğimde abim güldü.
"Bu kadar konuşabiliyorsan uykun dağılmış demektir güzelim. Hadi kalk." Alnımı tekrar öperek konuştuğunda gülümsedim.
Ah benim minnoş abim.En minnoşu Güney abim. Canım abim benim.
"Hey dingil. Kalksana." Odanın kapısının sertçe açılmasıyla odaya girdiğini tahmin ettiğim Kuzey abimin sesini duyduğunda yüzünü buruşturdum.
Sanırım abi demek için erken davrandım.
"Abi demedim ki ben sana ya ne bu samimiyet?" Kuzey'e söylenmemin ardından hıçkırdığımda gülüşme sesleri doldu kulağıma.
"Güzelim ya kalkarsın ya da kafandan aşağıya soğuk mu soğuk bir su dökerim." Dediğinde yatağımda tepindim.
Sizce bunu kim demiştir?
Hadi tahmin edin.
Kuzey dediniz değil mi? Evet, Kuzey abim!
"Ya senden nefret ediyorum abi!" Gözlerimi açıp yataktan kalkarken söylendikten hemen sonra hıçkırdığımda Kuzey abim sırıtarak yatağıma yayılmış Güney abim ise gülmüştü.
"Hı-hımm, eminim öyledir yavrum." Kuzey abim konuştuğunda göz devirip odadaki tuvalete gittim.
"Odamdan çıkın. Çabuk. Hemen. Şimdi." Kapıyı kapanmadan konuştuğumda bana baktılar ve büyük ihtimalle akıllarına geldiğini tahmin ettiğim şeyle odadan çıktılar.
Odadan çıktıları zaman hızla tuvalette işimi halletmeye başladım.
Ayrıntı vermeyeceğim çünkü kızıryorsunuz sonra sanki siz hiç yapmıyormuş gibi. Hıh, lafımı da soktuğuma göre işime devam edebilirim.
GÜNEY'DEN;
Defne'nin bizi odasından kovmasıyla odadan çıktığımızda Kuzey abimle yüz yüze geldik.
"Şu şerefsizi hâlâ bulamadın mı?" Kuzey abim dişlerinin arasından büyük bir hırsla konuştuğunda iç çektim.
"Köye gitme mevzusu çıktı biraz yol kat ettim. Burada da yapamıyorum. İnternet çekmiyor." Dediğimde başını salladı.
"Şu adamı bul Güney. Dayanamıyorum artık. Avuçlarımın içi çok fena kaşınıyor." Başımı sallayarak abime katıldığımı belli ettiğimde elini omzuma koydu.
"Bul, bul ki cezasını verelim." Dediğinde cümlesini düzelttim.
"Suçsuzken suçlu duruma düşmeyeceğimiz bir şekilde cezasını verelim."
Omuz silkip elini omzumdan çekti ve salonun bulunduğu giriş kata gitmek için merdivenlere yöneldiğinde başımı Defne'nin odasının kapısına çevirdim.
Sana söz veriyorum küçük kız kardeşim. Ailemizden hiç kimse suçlu olarak çıkmadan o adama gününü göstereceğim. Çok mükemmel olmayacak belki ama intikamını alacağım, alacağız. Söz veriyorum.
DEFNE'DEN;
Tuvaletten çıktıktan sonra odamdan çıktım. Karnımda çok olmasa da var olan hafif ağrıyla yavaş yavaş merdivenlere ilerlemeye başladığımda Ali'nin odasından bir takım sesler duydum ve oraya yaklaştım.
Hafif aralık olan kapıdan içeriye fark ettirmeden bakarken odada Erim, Emir, Gaye, Derin ve Ali'nin olduğunu gördüm.
Vay hainler dışladılar beni.
"Yarın akşam Defne'ye korku şakası yapıyoruz o zaman?" Ali konuştuğunda kaşlarımı çattım.
Ne? Ne? Ne?
Korku şakası mı yapacağız dedi o? Defne'ye mi yapacağız dedi?
Bana bana bana, Defnelerine? Pü hainler.
Bana bana bana Bihterine, diyen Bihter Ziyagil gibi hissettim kendimi. Bihter'in yaşadığını yaşamak istemezdim. Kötü durum. Neyse konumuz bu değil.
Konumuz bana korku şakası yapacak olmaları!
Tekrar ediyorum, pü hainler.
"Abi ben sizden değilim. Defne ile zaten aramız yeni yeni düzelmiş. Tekrardan kötüleştiremem." Erim konuştuğunda Emir de başını sallayarak ona katıldığını belli etti.
Aferin böyle adam olun.
"Abi hepimiz birbirimize yaptık bu korku şakasını. İyi siz olmayın ama biz yapacağız." Ali devam ettiğinde Emir ve Erim omuz silkti ' ne yaparsanız yapın' der gibi.
Öyle olsun Ali bey. Ama bu korku şakası ters teperse korkmayın.
Şeytani bir gülümsemeyle odadan ayrılıp aşağıya inmeye başladım.
Aklıma çok fena bir şey geldi. Çok fenaaaa. Yaktım çıranızı. Nihahahahah kötü kadın kahkahası.
Salona indiğimde sırıtarak Kuzey abimin yanına ilerledim.
"Abi bir benle gelsene." Dediğimde herkes bir anda sustu.
Ay noluyo, noluyo?
"Abi mi dedin?" Babam konuştuğunda ona dönüp başımı salladım.
Annem ve babam bize tebessüm ederek bakarken Kuzey abimin elini tutup evden dışarıya çıkardım.
Bedenime çarpan soğuk havayla titredim. Amma da soğukmuş ha.
"Ne oldu çabuk şöyle üşümeden içeri geçelim. Benim de üzerimde hırka yok ki sana vereyim." Söylendiğinde kıkırdadım. Minnoş kalpli fırlama.
"Ali, Deren ve Gaye bana korku şakası mı ne yapacaklarmış. Konuşurlarken duydum. O yüzden Kuzeyciğim benimle var mısın şunlara asıl korkutmak neymiş gösterelim?" Dediğimde kaşlarını kaldırıp indirdi.
Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.
"Niye be!?"
"Çünkü abi demedin." Dediğinde gözlerimi devirip koluna vurdum.
"Var mısın abiciğim!?" İmalı bir şekilde konuştuğumda sırıttı ve başını salladı.
"Tamam o zaman yarın akşam korkutacaklarmış beni. Merak ettim ne yapacaklar. Biz de yarın öğlen gibi Kastamonu merkeze gidelim. Aklımda çok fena bir şey var. Almam gereken şeyler var yani." Sırıtarak konuştuğumda sırıtması daha da çoğaldı.
"Tamam yavrum. Gideriz." Kolunu omzuma koyup beni içeri sürüklediğinde sırıttım.
"Ne planlıyorsun anlat bakalım." Dediğinde eve girmeden planı anlatmaya başladım.
İntikamımı alacağım. Nihahahahahahaha
👨👩👧👦👨👨👦👦
Telefonum çaldığında elimdeki kitabı yatağa koyup telefonumun yanına camın dibine gittim.
Ares'in aradığını görünce kaşlarım havalandı. Hayırdır inşallah?
Açar açmaz konuşmaya başladığında kaşlarım havalandı.
"Sen niye şu telefonu açmıyorsun? Kaç kez aradım seni ya çalmadı ya da açmadın. Kaç gündür köydesin İlda meraktan öldüm burada. Bir mesaj atsaydın bari. Atakanla falan konuşmuşsun ama bari bana da dönseydin be güzelim. Biliyorum bana hâlâ kırgınsın ama korktum." Bağırarak başladığı konuşmasını titreyen sesiyle sonlandırdığında yutkundum.
"Ben telefonu elime sadece geldiğimde aldım. Çekmiyor diye telefonu elime almamıştım ki. Aradığını görmedim yani." Kendimi açıkladığımda derin bir nefes alma sesi duydum.
"Özledim." Dediğinde ses tonundaki özlemi hissettiğim an nefes alamadım.
Ben de özlemiştim...
"Nasılsın?" Diye sorduğumda kısık bir kıkırdama duydum.
"İyiyim güzelim sen nasılsın?" Sorduğu soruyla tebessüm ettim.
"İyiyim ama ölümden döndüm." Dediğimde bir hışırtının ardından bağırtısını duydum.
"Ne? Nasıl?"
Gülerek ayıyla karşılaşma anımızı ve sonrasını anlattım.
"Dikkat etsenize ya güzelim. Dikkat et." Dediğinde istemsiz başımı salladım sonra bu halime gülerek cevap verdim.
"Ederim." Dedikten sonra biraz durdum ve devam ettim. "Sen de dikkat et."
"Sen dikkat ettiğin sürece ben de ederim. Sen iyiysen iyiyim." Dediğinde derin bir nefes aldım.
Kapının pat diye açılmasıyla bulunduğum yerde zıpladım.
"Az yavaş , öküz." İçeriye giren Ali'ye hitaben konuştuğumda sırıttı.
"Ah niye? Sen nasılsın ben de öyle davranıyorum." Dediğinde gözlerimi devirdim.
"Sana kaç kez o elinde tuttuğun aynayı yüzünden çek de önünü ve karşındakini gör diyeceğim Ali?" Söylediğim şeyle Ali göz devirirken telefondaki Ares gülmüştü.
"Ares , İstanbul'a gelince konuşuruz." Dediğimde iç çektiğini duydum.
"Tamam güzelim. Görüşürüz." Dediğinde "Görüşürüz." Diye cevap verdim ve telefonu kapadım.
"Ne vardı Ali?" Ali'ye dönerek konuştuğumda sırıttı.
"Hiiiiç. Salona çağırıyorlar." Dediğinde derin bir nefes alıp başımı salladım.
Yanına gittiğimde beraber salona girdik.
Salona girdiğimizde Lodos abimin boş olan yanına doğru koştum ve kendimi Lodos abimin yanına attığımda abim sırıtarak beni kolunun altına aldı.
Allah'ım abilerim bu kadar güzel gülmek zorunda mıydılar?
Tü maşallah. Aralarında çürük yumurta benim resmen ulan.
"Köyde son 2 gecemiz kaldı. Bu 2 geceden sonra yola çıkacağız." Babam konuştuğunda bakışlarım hemen Kuzey abimi bulduğunda gözlerini kapatıp açtı 'yarın Kastamonu merkeze gideceğiz, korkma' der gibi.
"Biraz daha durun demek isterdim ama okullar açılacağı için siz de haklısınız oğlum." Dedem konuştuğunda ona tebessüm ederek baktım.
Tatlı, minnoş dedem benim ya.
Minnoş dediğimi duymasın. Ehehehe
"Baba biz yarın Defneyle Kastamonu merkeze gitmek istiyoruz." Kuzey abim konuştuğunda babama bakmaya devam ettim.
Başını sallayarak Kuzey abimi onayladığında sırıttım.
Yarın büyük eğlence vardı.
"Neyse hadi uyuyalım." Kuzey abim ayağa kalkarak konuştuğunda Lodos abime baktım.
"Benim kalbimin en yakışıklı mimarı bugün beraber uyuyalım mı?" Tatlı tatlı sorumu sorduğumda babam boğazını temizledi.
Aha, babam da mimardı ya.
"Yani babamdan sonra en yakışıklı." Diye düzelttiğimde herkes güldü.
Lodos abim başını sallayarak beni onayladığında ayağa kalktım. Kuzey abim bana kötü kötü bakıyordu daha doğrusu bakmaya çalışıyordu.
"Surat asma asma. Yarın da senle uyurum." Diyerek yanına gittiğimde mor şeytan emojisi gibi sırıtıp göz kırptığımda o da çarpık bir şekilde güldü.
"Tamam güzelim. İyi uykular." Alnımı öptüğünde salondaki herkese öpücük atıp Lodos abimin koluna girdiğimde abim tebessüm ederek odaya ilerledi.
👨👩👧👦👨👨👦👦
"Güzelim kalk hadi. Dedem birkaç gündür müsamaha gösteriyordu ama kalk istiklal marşı okunacak." Güney abim tepemde konuştuğunda homurdanarak ayağa kalktım.
Tamam İstiklal Marşı'nı severim ama uykum var şu an. Hoş benim hep uykum var.
İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım ve çıktıktan sonra hoplaya zıplaya bahçeye çıktım.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra Kuzey abim ellerini çırptığında ona baktım.
"Hadi güzelim, gidelim biz." Dediğinde başımı salladım ve koşarak odama çıkıp sırt çantamı aldım.
Aldığımız şeyleri çantama doldurmak daha mantıklı.
Kuzey abimin yanına gittiğimde İstanbul'da yalvar yakar Lodos abimden zorla aldığı Range Rover'ın yanında görünce kıkırdadım.
Lamborghini ile köye geleceğini düşünmüyordunuz herhalde? O arabayla köye gelse arabanın altı perte çıkardı.
Arabanın kapısını açıp ön koltuğa oturduğumda abim de şoför koltuğuna oturup arabayı sürmeye başladı.
"Merkeze ne zamana varırız?"
"1 saate varırız yavrum." Dediğinde sırıttım ve telefonumu elime alıp interneti açtım.
"Niye sordun?" Sorduğu soruyla ona döndüm.
"Çünkü şurada olduğumuz bütün günleri yarım kalan dizimi aşırı merak ederek geçirdim. Merkeze gidene kadar en azından bir bölüm izleyeyim yani, değil mi?" Dediğimde güldü.
Bir süre sonra telefonum internete bağlanınca hemen yarım kalan dizime devam etmeye başladım.
👨👨👦👦👨👩👧👦
"Şuraya da girelim. Boya alacağız."
Kastamonu merkeze geleli bilmem kaçıncı mağazaya girdiğimizde Kuzey abim en sonunda çığlık atıcak raddeye gelmişti.
Peki bundan aşırı mutlu olan kişi kim? Hadi , hadi biliyorum doğru tahmin ettiniz. TABİKİ DE BEN.
Dedim doğru tahmin ettiniz diye.
"Üç beyaz yüz boyası bir de kırmızı boya alabilir miyim lütfen?" Girdiğimiz yerde direk konuştuğumda kadın başını salladı ve istediğini getirdiğinde Kuzey abim parasını ödedi.
"Bitti mi?" Kırtasiyeden çıktığımız an bıkkınca konuştuğunda kıkırdadım.
"İki tane şu gözün beyazına kadar örten siyah lenslerden bulmanı istiyorum. Ondan sonra her şeyi almış olacağız." Dediğimde iç çekerek başını salladığında tebessüm edip sırtımdaki çantayı açtım ve elindeki poşetlerin yarısını çantama sığdırdım.
"Hadi ben seni şu parkta bekliyorum. Tamam mı?" Koluna pat pat vururken konuştuğumda güldü ve başını salladığında tebessüm ettim ve parka doğru gittim.
Bankalardan birinde oturup gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım. Yorulmuştum.
Şimdi ne mi yaptık? Hemen anlatayım. İlk önce simsiyah elbise gibi bir şey aldık. Ruh emicilerin kıyafeti gibi yapacağım onları çünkü yeterince bol ve uzun. Sonra saçlı iskelet maskesi aldık. Bir tane plastik , oyuncak olan ama gerçek gibi duran bir bıçak, bir tane aynı bıçağın özelliklerine sahip çekiç, bir tane kuru kafa, iki tane de küçük sis makinesi aldık. Az önce zaten kırtasiyeden aldıklarımızı ve Kuzey abimden ne istediğimi de biliyorsunuz.
Nasıl bir şey yapacağımı anladınız değil mi?
Ödlerini koparacağım ödlerini! Nihahahaha.
"Şey, bakar mısınız?" Utangaç, ince ama çok tatlı bir kızın sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi açıp sesin geldiği tarafa baktım.
Turuncu saçlı, kahverengi gözlü, benden ya bir yaş büyük ya da benimle yaşıt duran bir kızı gördüğümde ayağa kalktım.
"Merdivenden geçemedim de. Yolda da durmak istemiyorum ışıklar yandı. Yardım edebilir misin? Abimin gelmesi biraz uzun sürecek gibi de." Mahçupça konuştuğunda yanına gittim ve tebessüm ettim.
"Tabi, yardım ederim." Kızın tekerlekli sandalyesinin arkasına geçip merdivenlerin hemen yanındaki tekerlekli sandalye ve bebek arabaları geçsin diye yapılan mini yokuştan çıkarttım.
Evet, kız tekerlekli sandalyedeydi.
"Zahmet verdim size de, özür dilerim ama ellerim iyice acıdı oradan çıkaramazdım kendimi." Derken ellerini gösterdiğinde içim kötü olduğu için yüzüm buruştum. Elleri soyulmuştu. Ağğğ için gitti ama.
"Abim eczaneye gitti işte bu yüzden." Diye devam ettiğinde iç çekip onu oturduğum bankın yanına getirdim.
"Önemli değil. Geçmiş olsun." Dediğimde acı dolu bir tebessüm peyda oldu dudaklarında.
"Hangisi için?" Sorduğu soruyla yüzüne anlamamış bir şekilde baktığımda elini sallayarak " Boş ver." Dedi.
"Tanışmadık. Adım Müge Ayşıl. Senin ne?" Dediğinde tebessüm ettim.
"Defne İlda." Dediğimde Kuzey abimin ismimi seslenmesini duyduğumda abime doğru baktım. Parkın girişinde arabanın içinde eliyle beni çağırıyordu.
"Abim çağırıyor. Gideyim ben. Tanıştığımıza memnun oldum Müge. " Dediğimde başını sallayarak beni onayladı.
Hızla yanından uzaklaşıp arabaya bindiğimde abim Müge'ye bakıyordu.
Başını yola çevirip arabayı çalıştırırken konuştu.
"Kimdi o?"
"Bilmem, tatlı bir kız." Dediğimde kaşları hafif çatılsa da arabayı sürmeye başladığında ben de bir şey demeden telefonumu çıkarıp dizimde kaldığım yeri izlemeye başladım. En azından internet çekmemeye başlayana kadar izleyebilirdim değil mi?
👨👩👧👦👨👨👦👦
Eve geldiğimizde hemen bu gece Kuzey abimle kalacağım odaya çıktım ve çantamıla poşetleri oraya bıraktıktan sonra merdivenlerden inmeye başladım.
Ben merdivenlerden inerken bir anda ışıklar söndüğünde kaşlarımı çattım.
Geceler uzamaya başladığından dolayı erken saatlerde hava kararmaya başlamıştı ve biz de bu yüzden ne kadar erken dönmüş olsakta aslında hava kararmıştı ve ışıklar kapandığında her yer karanlığa bürünmüştü.
Demek ki şakanız başlıyor.
"D-defne. Oraya gitme." Arkamdan ilk önce bir ışık sonra da Ali'nin sesi geldiğinde merdivenin başında duran Ali'ye döndüm.
Eli boğazında elinde kırmızı bir şeyi tutuyordu. Kan efekti vermeye çalışmıştı ama hayır becerememişti.
Merdivenin üç tarafında bir hareketlilik duyduğumda oraya döndüm.
Gaye ağzı dikilmiş bir şekilde yaşlı gözlerle bana bakarken merdivene doğru koşmaya başlamıştı ki karanlıktan biri ayağından tutup çektiğinde kaşlarım havalandı.
Aslında iyi düşünmüşler ha. Bilmesem gerilip korkabilirdim sanırım. Hele de o karanlıktan bir el uzanıp tutup çekme anında.
Karanlıktan manyak gibi sırıtarak çıkan Deren'e baktım ve ofladım. Deren o yüz ifadesi olmadı ki yavrum. Becerememişsin.
"Eeee yapamadığınız şakaya daha ne kadar devam edeceksiniz?" Dediğimde şaşırmışlardı.
Sözlerimin ardından evin ışıkları tekrar yandığında bu sefer onlar ofladı.
"Nereden anladın?" Gaye ağzındaki bandı çıkardığında güldüm.
Evet dudağına dikiş atılmış gibi izlenim veren bir bant yapıştırmıştı. İnsan bari gerçekçi olsun diye makyajla yapardı onu. Sonuçta biz o kadar saat dışardaydık. Yapılabilirdi.
"Bir kere onu kan akıyor gibi yapmaya çalışmışsın ama eğer boynunda şah damarına yakın bir yer kesilseydi bence daha çok kan akardı. Yapay kanı daha fazla sürmeniz gerekiyordu." Ali'ye bakarak konuştuktan sonra Gaye'ye dönüp devam ettim.
"Sonra o yapıştırdığın şey baya belli oluyordu. Ağzındaki bant olduğu belliydi yani. Madem eve geldiğimde yapacaktınız şakayı ben gelene kadar makyajla yapsaydınız onu, o zaman daha gerçekçi olurdu." Dedikten sonra Deren'e döndüm.
"Daha sonra Deren o gülüşü yapamadın. Gözünde o manyak hissiyatını alamadım."
Sustuktan sonra üçünün yüzüne teker teker bakıp sırıttım.
"Ve son olarak eğer bir plan yapacaksanız bulunduğunuz odanın kapasının tam kapalı olduğundan emin olun. Ama her şeye rağmen güzel bir şakaydı. Bilmiyor olsaydım biraz gerilip şaşırır ve bunların etkisiyle de korkabilirdim. Ama olmadı. Şansınıza küsün." Dedikten sonra sırıtarak merdivenlerden inerek salona gittim.
Böylece kuzenlerin şakası 0 puan aldı.
👨👨👦👦👨👩👧👦
Saat gece yarısı üç olduğunda Kuzey abimle bakışıp sırıttık. Herkes yatmış ve yatalı da 3 saat olmuştu.
"Bence hazırlanmaya başlayalım." Dediğimde sırıtarak ayağa kalktığında ben de kalktım ve çantamdaki her şeyi yatağa döktüm.
"İlk lensleri takalım." Konuşurken lenslerin bir kutusunu bana attığında havada yakaladım ve odadaki banyoya gittim.
Bu kattaki odalı banyoyu Kuzey abim kapmıştı. Şanslı fırlama.
Banyoya gittikten sonra ilk ellerimi yıkayıp sonra güç bela zorla lensleri taktığımda aynada kendime baktım.
Evet, gözümün beyazı gözükmüyordu. Süper ama sıkıntı şu.
Ben bunu sonra nasıl çıkaracağım ulan? Takarken canım çıktı. Ayh, çıktığı zamanı sonra düşünürüz. Düşünürken bile gözlerim yaşardı.
Banyodan çıktığımda Kuzey abim gülerek baş parmağını kaldırdı beğenmiş gibi yaptı.
O da banyoya girdiğinde siyah elbiseleri elime alıp biraz kesikler yapıp şekil verdim. Ruh emicilerin kıyafetlerine benzemedi ama neyse. Bu da idare eder.
Kuzey abim banyodan çıkmadan elbiseyi kıyafetlerimi çıkarmadan üzerime geçirdim. Zaten siyah bol ve uzun olduğu için içimdekiler gözükmüyordu.
Kuzey abim de banyodan çıkınca elbiseyi alıp giydiğinde elime beyaz yüz boyasını aldım, iki parmağımı batırdım ve yanaklarıma iki çizik attıktan sonra Kuzey abime döndüm.
"Vakit intikam vakti." Dediğimde sırıttı ve yanıma gelerek diğer beyaz boyayı aldı ve yüzüne sürmeye başladı.
Yüzümüze boynumuza ve ellerimize beyaz boyayın sürdükten sonra birbirimize döndüğümüzde sırıttım.
Bence böyle bile hortlak gibi duruyorduk ve korkunçtuk.
Sonuçta bir anda karşınıza bembeyaz tenli siyah elbiseli ve gözleri tamamen siyah biri çıksa korkarsınız.
Şahsen ben korkarım.
Ellerimizdeki ve yüzümüzdeki boyaların kurumasını bekledikten sonra Kuzey abimin eline biraz kırmızı boya sürdüm ve ikiye ayırdığımız kafatasını eline bütün gibi duracak şekilde oturttuktan sonra diğer eline de yapay çekici verdim.
Yataktaki maskeyi saçından tutup elime aldıktan sonra maskenin boyun kısmına, yüz kısmına ve saç kısmına kırmızı boya sürüp bunların kan lekesi gibi görünmesini sağladım. Yani sanki boğazı kesilmiş gibi oldu.
Maskenin boyanmamış tarafı yatağa gelecek şekilde yatağa bıraktıktan sonra plastik bıçağı aldım ve ona da kırmızı boyayla kan lekesi verdikten sonra ellerime de biraz kırmızı boya sürdüm ve gözlerimi kapatıp yüzüme parmaklarımla boya sıçrattım.
"Manyaksın sen." Kuzey abim konuştuğunda ona dönüp sırıttım.
"O yüzden beni sakın karşına alma abiciğim." Dediğimde başını hemen salladığında kıkırdadım.
Bir elime maskeyi saçlarından tutarak diğer elime de bıçağı aldım ve Kuzey abime baktım.
"Çok şanslıyız. Ali , Deren ve Gaye bugün aynı odada kalıyorlar." Dediğimde başını salladı.
"Sis makinesini fazladan aldık ama neyse." Dediğinde güldüm.
Bizim aile zengin ama içi fakir. Ben bunu anladım yani. Cimri desem cimri de değiliz. Garip.
Abim süs çekici bana verdi ve sis makinesini aldıktan sonra onların uyuduğu odanın önüne makineyi koydu ve kapılarını açtıktan sonra koridorun ışığını yaktı.
Sis makinesini açtı ve dumanın odaya dolmasını bekledik. Odaya duman dolduktan sonra makineyi odanın içine hâlâ sis verebilecek şekilde ama ayak altında olmayacak bir yere koyduk ve odaya girdik.
Odaya girdikten sonra telefonu gece mooduna alıp odada hepimizi görecek bir yere koydum ve videoya başladım.
"Ali bende. Fikir ondan çıktı çünkü." Dediğimde Kuzey abim başını salladı ve tek yatakta iki kişi yatan kızların baş ucunda dikilmeye başladığında sırıttım.
Ali'nin yanına gidip kulağına doğru eğildim.
"Ali, uyan. Yardım etmen lazım." Sesimi incelterek konuşurken Kuzey abim de kızları uyandırmak için çekici yüzlerine hafif hafif vuruyordu.
Ali yavaşça gözlerini açtığında karşında benim yüzümü gördü ve beni görür görmez gözleri kocaman oldu. Gözlerini açınca hemen dikleştim.
Ali'yle aynı zamanda kızlar da uyandığında çığlık attılar.
"Şşşhhhhh. Onları korkutuyorsunuz. Onlar çabuk pes etti ve sizden yardım istiyor. Kim yardım etmek ister?" Sesime korkutucu bir tını verip konuşurken gözlerimi pörtletmiş psikopat gibi sırıtmıştım , aynı zamanda elimde saçını tuttuğum maskeyi kaldırmış ve bıçakla maskeyi göstermiştim.
Ben konuşurken Kuzey abim çekici kafatasına sertçe vurmuştu ve önceden ayarladığımız şekilde kafatası ikiye ayrıldığında hepsi çığlık çığlığa odadan kaçtığında Kuzey abimle bakışıp kahkaha attık.
Videoya ilerledim ve sırıtarak konuştum.
"Şaka intikamı alınmıştır."
Göz kırpıp videoyu kapadıktan sonra gülerek koridora çıktık.
"İşte gençler. Şaka öyle değil böyle yapılır." Dedikten sonra Kuzey abimle kahkaha atmaya başladığımızda bütün ev ahalisi koridora doluştu.
"Tövbe bismillah. Bu ne lan?" Emir konuştuğunda ona döndüm ve göz kırptım.
"Nasıl, hâlâ çok güzelim değil mi bebeğim?" Gülerken konuştuğumda Deren, Gaye ve Ali derin nefes aldılar.
"Of. Ödümüz koptu ya!" Gaye söylendiğinde omuz silktim.
"Siz kaşınmıştınız."
Büyükler gülerek bizi dinlerken babam boğazını temizleyerek ona bakmamızı sağladı.
"Sabah yola çıkacağız. Bu kadar intikam yeter. Temizlenin ve yatın." Son cümlesini Kuzey abimle bana bakarak söylediğinde elimdeki maske ve bıçağı Kuzey abimin kollarına bıraktım ve odaya doğru koşmaya başladım.
"Odadaki banyo benimdir. Sakın odaya girme bozuşuruz." Dedikten sonra pat diye kapıyı kapattığımda koridordaki herkes güldü.
Şakayı iyi güzel yapmıştık ama şimdiki sorun ise ben şu lensleri nasıl çıkaracağım ulan?
BÖLÜM SONU ...
Bölüm nasıldı?
Defne'nin şakası mı yoksa kuzenlerinin şakası mı daha güzeldi?
Kuzey'in Defne ona abi dediğindeki tepkisi peki?
Bu bölümde başka bir kurgumun karakterini gördünüz.
Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.
Kendinize dikkat edin.
Allah'a emanet olun.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee. |
0% |