@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 18 Ekim 2024.. 32. Bölüm;
Sırıtarak kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişiyle gözlerim kocaman oldu ve dudaklarımdan ismi döküldü.
"İrem?"
Bugün çok da eğlenmiştik ha. Belliydi bir bokluk olacağı.
"D-defne. Ben." Dediğinde kocaman olmuş gözlerimle morluklar dolu ellerine ve kollarına baktım.
Hadi lan oradan. Baba olacak o herif kıza bunu yapmış olamaz lan. O kadar 'kendini İrem'le bir tutma sana yaptığımı ona yapacağımı mı sanıyorsun?' diye ahkam kesiyordu bu adam. Yapar mı lan?
"Defne bir şey mi oldu?" Babam salondan seslendiğinde hiçbir şey demedim.
Benden ses gelmeyince birkaç adım sesinin ardından arkamdan babam şaşkınca konuştu.
"İrem? Senin ne işin var burada? Bu hâlin ne?" Hızla yanımdaki boşluktan İrem'e doğru uzandığında ben hâlâ şaşkınca İrem'in yüzüne bakıyordum.
"Ben. Beni. D-dövdü. Baş-ka gid- gidecek yerim y-yoktu." Bir anda hıçkırarak ağlamaya başladığında kesik kesik konuştu.
"Tamam gel." Babam İrem'in kolunu acıtmayacak şekilde tutup eve soktuğunda kenara çekildim.
Oturma odasına giderken peşlerinden şaşkınca baktım.
Şaşkınlığı hemen üzerimden atıp peşlerinden gittim.
Oturma odasına girdiklerinde odaya bir sessizlik çöktü.
"Bunun burada ne işi var?"
Kuzey'in aşırı soğuk ve nefret dolu sesi kulağıma dolduğunda yutkundum.
Welcome to bad boy.
Yok bu olmadı.
Hoş geldin buz tutmuş yosun.
Yok ya bu da olmadı.
Ay neyse burada olay var benim düşündüğüm şeye bak.
"Kuzey dur bir oğlum." Babam konuşurken İrem'i onlardan çok da olmasa da biraz uzakta olan tekli koltuğa oturttu ve önünde diz çöktü.
"Baba niye önünde diz çöküyorsun?" Erim sinirle konuştuğunda yanlarına gittim.
Saçmalıyorlardı şu an. Kızın hâlini görmüyorlar mıydı bunlar?
"Kesin sesinizi. Kızın hâlini görmüyor musunuz?! İrem ne oldu? Anlatmak ister misin?" Babamın bizimkilere kızgın çıkan sesi İrem'e yöneldiğinde kısılıp yumuşamıştı.
"Beni dövdü. İlk başlarda bana iyiydi ama. Ama sonradan birden anlamadığım bir sebepten kızıp dövmeye başladı. Ben artık. Artık dayanamadım." Ağlamamak için kendini zor tutar gibi konuştuğunda babam elini tuttu.
"Tamam sakin ol. Buradasın artık. Dövemez seni." Babam sakinleştirici bir ses tonuyla konuştuğunda Kuzey ve Güney abim, Erim ve Emir sinirle soluk verdiler.
Ne oluyor ya?
"Baba." Güney abim sinirli bir ses tonuyla konuştuğunda gözlerim kocaman oldu.
Hani Güney. Hani beni ilk gördüğü zaman en ılımlı yaklaşan abim. Hani mantıklı olan abim var ya. Hani o bile sinirli bir şekilde konuştu.
"Ne var? Kör müsünüz siz? Kızın hâlini görmüyor musunuz?" Babam bir anda sinirle kalkıp onlara döndüğünde korkuyla yutkundum.
E bu adam ponçik bir şeydi ne ara kızgın boğaya döndü?
"Hâlini görüyoruz ama bize yaptıklarını da unutmuyoruz. Zerre acımadım. Umrumda da değil. Defolup gitsin bu evden." Erim bağırarak konuştuğunda gözlerim kocaman oldu.
Oğlum yavaş gel. Karşında baban var baban.
"Erim. Haddini bil. O sesinin tonuna sahip çık. Karşında arkadaşım yok senin baban var." Babam normal bir ses tonuyla konuşsa da sesinde belli olan tehdit ve sinirle yutkundum.
Bana demedi ama ben korktum şu an.
"Abim haklı baba. Benim de zerre içim acımadı. Umrumda bile değil. Bize çektirdikleri yanında eminim az şey yaşamıştır." Emir sinirle konuştuğunda yanına gidip kolunu tuttum.
Oğlum sussana. Şu gerilimde gümbürtüye gideceksin.
"Ben size bir şey yapmadım ki!" İrem titreyen sesiyle konuştuğunda Emir kahkaha attı.
"Bir şey yapmadın mı? Şaka mısın kızım sen? Bana daha 6 yaşlarındayken gelip gelip 'seni öcülere veririm onu yap, şunu yap.' diye emir verip bütün istediğin kötü şeyleri bana yaptırıp sonradan azar işitmeme sebep olmuyor muydun sen? Ulu orta yerde olmayacak an ve zamanda tikimle oynayıp rezil etmiyor muydun? Karabibere alerjim olduğunu bile bile gerek zorla gerek de gizlice bana karabiber yedirip kaşıntımın tutmasını sağlayıp her yerimin kanamasına sebep olmuyor muydun? Karabiber yedirmesen bile onun kokusunu almama neden olmuyor muydun? Bana psikolojik baskı uygulamıyor muydun? 'lodos abin seni sevmediği için sana bu kadar sert. Sen yanımızda olmadığın zaman benimke kahkaha atıyor eğleniyor.' diyerek bana zibilyon tane yalan söylemiyor muydun? Ulan benim psikoloğa gitmeme sebep olmadın mı sen? Gelmiş size bir şey yapmadım diyor. Ve gelmiş bize onca şey yaptıktan sonra buraya sığınmaya çalışıyor. Defol git evimizden. Ne halt edersen et." Emir sinirle bağırarak konuştuğunda gözlerim kocaman oldu.
Emir'in karabibere alerjisi mi varmış?
Cidden bunca şeyi yaşattı mı bu kız? Niye bu kızı sevmediğini ve geldiğim zaman bana ye önyargılı olduğunu anladım.
"Emir şu an konuşulacak şey değil bunlar." Annem ortaya atladığında Emir sinirle oturma odasından çıktı. Kuzey abim, Güney abim ve Erim annemle babama başlarını olumsuz manada sallayarak baktıktan sonra Emir'in peşinden gittiler.
"Ben de yanlarına gideyim." Dedikten sonra bir şey demelerini beklemeden peşlerinden gittim.
Niye böyle yapıyorlardı ki? Annemle babam İrem'i korurken onlar niye bu kadar sertlerdi? Tamam Lodos ve Emir'i anladım da ötekiler? Onlara ne yapmıştı da annemle babama yapmamıştı? Bir taraf korurken diğer taraf neden korumuyordu? Ne olmuştu ki bu evde?
Emir'in odasına girdiğimde Emir ellerini başına dayamış yatağının ucuna oturmuştu.
"Ne oluyor? Siz niye bu kadar sert çıkışıyorsunuz?"
Teker teker hepsine bakarken konuştuğumda hepsi ofladı.
Kuzey abim sırtını duvara yaslayıp başını duvara yasladı ve ellerimi ceplerine soktu.
"Hepimizin canını yaktı çünkü." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Emir'e ve Lodos abime yaptıklarını öğrendim. Size ne yaptı ki? Anlatmak ister misiniz?" Temkinli bir şekilde konuştuğumda Güney abim kendimi odadaki tekli koltuğa attı. Eliyle yüzünü sıvazladı.
"İyi. Ben başlayayım o zaman." Dedikten sonra gözlerini gözlerime dikti.
GÜNEY'DEN, 2 SENE ÖNCE;
Telefonumun sesiyle gözlerimi aradım. Bugün duruşma vardı.
Avukat olalı 1 sene olmuştu ama ben hâlâ her duruşmadan önce deli gibi heyecanlanıyordum.
Duruşmanın saati yaklaştıkça gittikçe heyecanlanıyor ve bu kafamın karışmasına sebep oluyordu.
" Annem ben çıkıyorum. Dua et de alalım davayı." Anneme seslendikten sonra bir şey demesini beklemeden evden çıktım ve arabam bindim.
Mahkeme salonuna girip yerime gittim ve müvekkilime baş selamı verdim. O da benim gibi erkenden gelmişti.
" Her şey tamam mı avukat bey?" dediğinde onu başımı sallayarak onayladım.
" Hazır Duru Hanım. Bu duruşmayı alacağız. Onların aleyhine olan bütün her şeyi topladım. Bu duruşma son duruşma olacak ve biz kazanacağız."
Bana tebessüm ederek baktı ve başını salladıktan sonra yavaş yavaş salon dolmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra hakim de içeriye girdiğinde durşuma başlamış oldu.
Karşı tarafın avukatı benim onlar hakkında bulduğum şeyleri Duru hanım yapmış gibi anlatmaya başladığında gözlerim kocaman odu.
Ama bu nasıl olabilirdi onların hepsi benim dosyamdaydı.
Hızla dosyamın kapağını açıp içine baktığımda boş A4 kağıtlarını görünce sertçe yutkundum. Bu nasıl olabilirdi ki? Bunu bana kim yapmıştı?
ŞİMDİKİ ZAMAN;
"Sıra bana geldiğinde müvekkilimi koruyacak hiçbir sözüm ya da kanıtım olmadığı için duruşma karşı tarafın kazanmasıyla bitmişti. duru hanımın onun kurtarmam ve bir şeyler yapmam için ban yalvardığı anları hala unutamıyorum. birde şeyi unutmuyorum. Duruşma bittikten sonra karşı tarafın avukatı yanıma gelip kulağıma dediği şeyi. ' kardeşine teşekkürlerimi iletir misin? o olmasaydı bu davayı alamazdık. İrem'e teşekkürlerimi ilet avukat Güney' demişti."
Derin bir nefes alıp gözlerimi gözlerine diktim.
"İşte bana bunu yaptı. sadece bana değil benim yanımda masum bir kişiye de bunu yaptı. o kişi de tamamen suçsuzdu hatta madur biriydi. Madur birinin hapse girmesine sebep oldu. Tabi ben daha sonra bunun böyle sonlanmasına dayanamadığım için peşini bırakmayıp deliller elde ettim ve hem o adamı hem de avukatı hapse yollayıp Duru hanımı hapisten çıkardım ama Duru hanım sonuçta birkaç ay hapiste kaldı."diyip sustğumda Defne şaşkınca bana bakıyordu.
Gözlerimi başını duvara yaslamış bir şekilde olan kuzey abime çevirdim.
"Abi, sıra sende." dediğimde başını duvardan kaldırıp ilk bana sonra Defne'ye bakmaya başladı.
"Tamam anlatayım o zaman."
KUZEYDEN 9 SENE ÖNCE;
"Annecim kalk sınava geç kalacaksın."
Annemin başımda beni uyandırmaya çalışmasıyla gözlerimi açtım. Sonunda bir sene boyunda deli gibi çalıştığım sınava girebilecektim. Bir sene boyunca sürekli çalışmıştım. Odamdan çıkmamıştım sırf ders çalışmak için uzun süre yemek yemediğim bile olmuştu ama sonunda o günler geride kalmış ve sınav günü gelip çatmıştı. Şu sınava girip tıpı kazandıktan sonra adım kadar emindim ki bu sene yaşadığım yorgunluk kendini çok güzel bir mutluluğa bırakacaktı.
Biliyorum tıp da çok zor onda da çok çalışmam lazım ama yeter ki doktor olayım. Doktor olduktan sonra uyumamam bile gerekse yaparım. Zaten ders çalışıcam diye uyku düzenim yeterince bozuldu.
"Anne İrem nasıl? Dün biraz gergindim ona istemsiz bağırdım, küsmemiş, kızmamıştır bana değil mi?" dediğimde bana tebessüm etti.
"Tabi ki kızmamıştır oğlum. Anlamıştır senin gergin olduğunu. Hem kardeşin daha küçük unutmuştur bile" tebessüm ederek yatağımdan kalktım ve yemek odasına gittim. Masada bizi bekleyen İrem'e gülümseyip yanağını öptüm ve masaya oturup kahvaltımı yaptım. Ben kahvaltımı yaptıktan sonra hemen evden çıktık ve sınava gireceğim okula geldiğimizde arabadan indim. Benim ardımdan annem Lodos abim ve İrem indi. Güney, Emir, Erim evde uyuyor babam da çok önemli bir toplantısı olduğu için şirketteydi.
"Abicim şu giriş belgemi tutar mısın ben kendime hemen şuradan su alıp geleyim." açık olduğunu gördüğüm bakkala gitmeden elimdeki belgeyi İrem'e verdim ve bakkaldan suyumu alıp yanlarına gittiğimde irem gülerek bana bakıyordu.
Elimi İrem'e doğru uzattığımda İrem elindeki sınava giriş belgemi hiç beklemediğim bir anda 4 parçaya ayırıp avucuma koyduğunda gözlerim kocaman oldu.
Ben giriş belgesi olmadan sınava giremezdim ki.
Sinirli bakışlarımı İrem'e çıkarttığımda sırıtarak yüzüme bakıyordu.
"Bana bağırma diye seni çok uyarmıştım abi." dediğinde gözlerim doldu.
"İrem sen ne yaptın." annemin bağırışı kulağıma dolduğunda devamını duyamadım çünkü bilincim kapandı. Bayıldım.
ŞİMDİKİ ZAMAN;
"Köpek gibi çalıştığım sınava girmemi engelledi. O yüzden hala asistan doktorum. 3 senedir doktor olmak yerine 2 senedir doktorum."dedikten sonra sustuğumda Defne derin bir nefes aldı.
"Sıra bana mı geldi? Beni es geçsek?" Erim sıkılgan bir şekilde konuştuğunda yanına gittim. O da kötü bir anı yaşamıştı. O kız hepimizde acı yaralar bırakmıştı.
Kimilerimizin sevdiğini elinden almış, kimilerimizin emeklerine el koymuş, kimimizin de hastalık ve korkularından yararlanmıştım. Tam da kötülerin yapacağı şeyleri yapmış ve bizi yıpratıp üzmekten vazgeçmemişti.
"Sen bilirsin?" Defne konuştuğunda Erim'in sırtına babacan bir tavırla dokunup destek olurcasına vurdum.
"Anlat paşam. Belki rahatlarsın." dediğimde başını salladı ve elleriyle yüzünü sıvazladıktan sonra dikleşti.
ERİM'DEN , 1 SENE ÖNCE;
Elimdeki çiçek ve kolyeye tebessüm ederek bakarken araba bizim evin önünde durmuştu.
"Geldik erim bey." şöfor amca bana seslendiğinde başımı sallayıp arabadan indim ve derin bir nefes alıp eve ilerlemeye başladım. Yarın Ece ile ilişkimizin 1. senesi olacaktı. Ah benim güzel isimli, güzel karakterli sevgilim.
Evin kapısını açtığımda karşımda Ece'yi görünce hemen gülümseyip elimdeki kolye kutusunu cebime koydum.
"Güzeli-" sözümü bitiremeden yanağıma inen tokatla başım yana yattı.
Otamatik olarak gözlerim kapandığında kaşlarımı çattım.
Ben şu an niye tokat yemiştim ki?
"Bana güzelim deme. Ben senin güzelin falan değilim! Benimle birlikteyken başkalarıyla birlikte olabiliyorsan eğer ben senin hiçbir şeyin değilim. Ne oldu bana bunu yaptın da? Adam mı oldun şimdi? Ben artık yokum Erim. Benimle beraberken yanında olduğun kişilerin sevgilisi ol sen." Dedikten sonra omzuyla bana vurarak bir şey dememi beklemeden evden çıktı ve gitti.
Bakışlarım eve döndüğümde kapının karşısında elinde fotoğraflarla bana sırıtarak bakan İrem'e kaşlarımı çattım.
"A-a ikiz hiç yakıştıramadım sana. Sen sözde Ece'yi çok severdin. Niye aldattın onu? Sen böyle biri miydin? Hiç tanıyamamışım seni." Dediğinde hızla üzerine yürüdüm ve elindeki fotoğrafları aldığımda bırak adını bilip konuşmayı yüzünü bile tanımadığım kızlarla aşırı samimi fotoğraflarımı gördüğümde gözlerim şokla açıldı.
Bunu da yapmış olamazdı? Ya da Lodos abime onu yapan bize her şeyi yapardı.
"Sen ne yaptın?!" Dediğimde omuz silkti.
"Beni sevgilimden ayırmasaydın. Sevgilimi tehdit etmeseydin sen de şu an sevgilin ile mutlu mesut yaşardın ama sen ne yaptın? Haddin olmayan şeylere burnunu soktun. Peki ben ne yaptım o burnunu kökünden kestim. Artık bana karışmazsın." Söylediği şeyle yumruklarımı sıktım.
"Salaksın kızım sen. Salak. Hani şu fotoğraflarla oynayıp yapmadım şeyi yaptım gibi gösterdin ya. Bu benim yapmadığım şeyleri senin o sevgilin sandığın kişi sana yapıyordu. Salaksın sen. Ben seni ondan kurtardım. Ama haklısın niye kurtarıyorsam. Ne halt ederse etsin diyecektim. Niye düşündüysem? Git ne halt edersen et çünkü artık seni koruyup kollayacak bir ikizin yok." Dedikten sonra sinirle İrem'in yanından geçip odama gittim.
GÜNÜMÜZDEN.
"Yani sırf onu sevgilisinden ayırdım diye üstüme iftira atıp beni sevdiğim kişiden ayırmıştı. Ece'yi sonra çok aradım bulduğumda ise şehir değiştirmişti ve mutlu gözüküyordu. Ben de karşısına çıkıp üzmek istemedim onu. Belki beni arkada bıraktı belki bırakamadı bilmiyorum ama her ihtimalde de üzülecek gibi hissettim beni gördüğünde. Ben de çıkmadım karşısına." Konuştuktan sonra Defne'ye döndüğümde derin bir nefes aldı.
"Ben üzüldüm." Kendi kendine mırıldandığında omuz silktim.
Ben de çok üzülmüştüm ama geçmemişti.
"Çocuklar. Salona gelin." Annem kapıyı bir anda açıp konuştuğunda hepimiz birbirimize baktık ve ayaklandık.
Defne'den;
Salona indiğimizde babam İrem'in yanında kolunu omzuna koymuş ona teselli veriyordu.
Bu kıza gittikçe gıcık olmam normal mi?
"Bir süre İrem bizimle yaşayacak çocuklar. Yaralarını görüyorsunuz. İyileşene kadar burada kalacak. Sonrasına bakacağız. O eve göndermeye niyetli değilim. Kendisi istemediği sürece. Tekrar gidip şiddete uğrasın istemiyorum." Babam konuştuğunda yanımdaki bedenlerdeki sinir dalgasını hissetmeye başladım.
Buyrun cenaze namazına. Bir şeyler olacak kesin.
Bugün ya da daha sonra ama bu İrem bu evden gidene kadar kesinlikle bir sorun olacak. Hissediyorum içime doğdu.
"Baba. Yardım et tamam çok güzel bir şey bu ama. Niye bizim evde kalıyor? Gidelim polise verelim tutanak tutulsun. Niye bizim evde kalıyor?" Kuzey abim sinirle konuştuğunda babam da ona aynı sinirle baktı.
"Size fikrinizi sormadım. Sadece aldığım karardan sizi haberdar ettim o kadar." Dediğinde kaşlarım havalandı.
"Ben teşekkür ederim." İrem'in kısık sesini duyduğumda ona baktım.
"Ve özür dilerim sizi hemen bıraktığım için. Ben çok salaklık yaptım. Özür dilerim baba." Dediğinde gözlerim kocaman oldu.
"Baba mı?" Benim sesimle beraber abilerimin, Erim'in ve Emir'in de sesi kulağıma dolduğunda başımı onlara çevirdim.
Höst ulan. Bu kız umursamadığı ailesini nasıl bir anda bu kadar benimsiyordu?
"Tamam kızım önemli değil." Babam cevap verdiğinde şokla ona baktım.
Kızım mı dedi?
Neredeyim ben kötü bir kabusta mı?
"Uyumak ister misin biraz?" Babam sakin ve tatlı bir ses tonuyla konuştuğunda İrem başını olumsuz manada salladı.
"Ben korkuyorum. Biraz, biraz daha sizinle otursam olur mu?" Dediğinde babam hemen başını salladı ve İrem'i göğsüne yatırdığında İrem bana baktı.
Bakışlarında gördüğüm o şeytani ve dudaklarında gördüğüm o anlık sırıtışla kaşlarım çatıldı. Bizimkilere baktığımda İrem'e değil şaşkınca babama baktıklarını gördüm.
Bu kız bir şeyler çeviriyordu ama hayırlısı.
👨👩👧👦👨👨👦👦
"Benim uykum geldi. Ben uyuyabilir miyim?" İrem'in korka korka söylediği cümleler ile gözlerimi devirdim.
Rol yaptığı yüzünü geçtim ses tonundan bile belliydi ama annem ve babam bunu fark etmeyecek kadar da kördüler.
Ulan yeni yeni fark ediyorum da. Beni bile bu kadar benimsemediler. Hoş 17 sene boyunca evinde olduğum insanlar sevmemiş beni , daha birkaç aydır evinde olduğum insanlar mı sevecek?
"Tabi kızım. Uyu." Dediğinde derin bir nefes aldım.
Bana bile bu kadar çok kızım demiyordu ulan.
İrem ayağa kalktığında anne ve babam da kalktı.
"Ben buradaki eskiden benim olan odada kalabilir miyim?" Dediğinde kaşlarımı çattım.
Bu şimdi benim odama mı göz dikmişti?
"Olur kızım. Defne sen de misafir odasında yatarsın. Tamam mı?" Babam bana başını çevirerek konuştuğunda gözlerimi kapadım ve başımı salladım.
Demek ki yanlış hissetmişim.
Ben hiçbir zaman bu evin kızı olamamışım. Zaten ne sanmıştım ki? Salaklık bende.
İrem yanımdan geçerken şeytani bir şekilde bana sırıttığında gözlerimi devirdim.
Tam yanımdan geçip giderken kolunda gördüğüm morluklardaki gariplikle kaşlarım çatıldı.
O evde çok dayak yemiştim ben, morlukların nasıl bir şey olduğunu iyi biliyordum ve bu morluklar gerçek morluk değildi.
👨👨👦👦👨👩👧👦
"Defnem hadi kalk babam bizimle konuşmak istiyormuş." Kuzey abim başımda dikilmiş beni uykumdan uyandırmaya çalışırken konuştuğunda tek gözümü açıp yüzüne baktım.
"Saat kaç?" Uykulu bir ses tonuyla konuştuğumda güldü.
"Saat gece yarısı 3" dediğinde gözlerim kocaman oldu.
"Bu saatte ne konuşacakmış ya?" Mırıldanırken yataktan kalktım ve tek gözüm kapalı tek gözüm açık yürümeye başladığımda arkamdan gelen Kuzey abim beni kucağına aldı.
"Ben taşıyayım bari seni yoksa sen düz yolda yürürken yere düşeceksin." Dediğinde kıkırdadım ve başımı göğsüne yasladım.
Ay abi göğsünde uyuklamak da ayrı güzelmiş. Kıskanın.
Böyle abi gibi abi bulmuşum bir zahmet kıskanın be. Az hava atayım.
Salona girdiğimizde abim beni koltuğa bıraktı ve yanıma oturdu.
"Çocuklar, İrem bir şey karıştırıyor. Bugün geldiğinden beri ona yakın davranmamızın sebebi o. Size kızdığım, bağırdığım ve davranışlarım için özür dilerim. " Dediğinde kaşlarım havalandı.
Hepsi oyun gibi bir şey miydi yani? Boşuna mı üzüldüm ulan ben şimdi?
"Nasıl yani?" Güney abim iç sesimin sorduğu soruyu dış sesim olarak sorduğunda babam derin bir nefes aldı.
"İrem en ufak ses yükseltmemizde bu evden çıkıp arkadaşların giden bir kızdı. Yani babası öyle bir şey yapmış olsaydı kesinlikle başka bir arkadaşına giderdi buraya gelmezdi. O , bu evden kaçmaya gitmeye çalışıyordu isteyerek buraya geri geliyorsa altında bir şey vardır. O yüzden ona inandığımızı sansın istedim." Dediğinde babama baktım.
"Zaten kolundaki morluklar gerçek değil." Konuştuğumda babam başıyla beni onayladı.
"Farkındayım. Bilerek morluk olan kısma dokundum çok bastırmadan ama ses çıkarmayı bırak yüzünde mimik bile oynamadı." Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Boya büyük ihtimalle." Annem söze atladığında Kuzey abim sinirle yerinde kıpırdandı.
"Bekleyin sabah anlarız neyin ne olduğunu. Tamam mı Kuzey?" Babam Kuzey abime bakarak konuştuğunda hepimiz başımızı sallayıp babamı onayladık.
"Şimdi yatabilirsiniz." Dediğinde gözlerimi kapatıp koltukta geriye doğru yattım.
"Yukarıya çıkmayı gözüm kesmedi. Burada uyuyayım ben." Mırıldandığımda havalanmıştım.
"O zaman benim küçük güzel kardeşim. Beraber uyuyalım. Ben seni taşırım." Güney abim konuştuğunda güldüm ve başımı göğsüne yasladım.
"Ulan ben getirdim buraya ben uyuyacağım Defne'yle." Kuzey abim söylendiğinde Güney abim omuz silkti. Nasıl mı anladım? Kucağındayım ya kolları kalkıp indi.
"Hızlı olsaydın abiciğim. Hızlı olan kazanır." Güney abim konuştuğunda güldüğümü anlamamaları için ellerimle yüzümü kapadım.
"Çok fazla ses yapmadan yatın. Tartışmanızı yarın yaparsınız." Babamın uyarı dolu sesi salonu doldurduğunda herkes sustu ve ilerlemeye başladılar. Ben de odaya çıkana kadar uyuyakaldım.
Uykum var diyorum anlamıyorsunuz ben ne yapayım?
👨👩👧👦👨👨👦👦
"Ablaaaaa, abiiiii. " Emir bağırarak üzerime atladığında inledim.
"Sarı kafa. O mavi gözlerinin içine sarı saçlarını doldururum ortalıkta denizin üzerine yansımış güneşe benzeyen gözlerinle gezersin. Lan sarı sıçan ne atlıyorsun üstüme." Diye çığırdığımda yanımdaki abim rahatsızca kıpırdandı.
"Emir üzerimizden kalkman için sadece 1 saniyen var." Dediğinde Emir hemen ayağa kalktı.
"Kalktım abiciğim ama uyanmanız lazım. " Konuşurken yatakta aramıza girdi ve dirsekleriyle bizi dürtmeye başladı.
"Aaaaaah. Yetti be." Dedikten sonra Emir'in kafasını tutup kendime çektim ve kafasına canını acıtmadan dişlerimi geçirdim. Başımı çektim ve Emir'in ters tarafına çevirip tükürdüm.
"Ay ağzıma sarı sıçan kılı doldu. Iyyyy." Diye söylenerek ayağa kalktım ve banyoya koşup ağzımı çalkaladım.
Şaka bir yana birini ısırdığım zaman ağzımı yıkamadan edemiyorum.
Elimi yüzümü de yıkayıp banyodan çıktığımda Emir beni yatağa itti ve gıdıklamaya başladığında kahkaha attım.
"Ulan kız ölecek ölecek. Kıpkırmızı oldu. Geri bas ulan." Kuzey abimin sesinin ardından Emir geri çekildiğinde derin derin nefesler aldım.
"Hadi yemek odasına inelim. Güney sonra gelir."
Kuzey abim konuştuktan sonra bir kolunun altına beni bir kolunun altına Emir'i alış odadan çıktı ve yemek odasına gittiğinde biz de normal olarak onu takip ettik. Normal olarak değil zorunlu olarak.
Odaya girdiğimde benim yerimde oturmuş İrem'i görünce göz devirdim.
Abi ne güzel ben bunu unutmuştum!
Bu dövülmemiş rolu kesiyor ya. Acaba hazır buraya gelmişken o rolü gerçeğe mi dönüştürsem ne yapsam? Sabrımı sınıyordu çünkü.
İnatla İrem'in yanına oturduğumda kolu dikkatimi çekti.
Morlukları dünkü yeriyle aynı değildi.
" Tuhaf." İrem'e bakarak konuştuğumda alayla bana baktı.
"Neymiş tuhaf olan şey?" Dediğinde koluna baktım.
"Morluklarının bir gecede yer değiştirmesi." Söylediğim şeyle hemen kazağının ucuyla kolunu örtmeye çalıştığında kolunu tuttum ve engel olduğumda sinirle bana baktı.
Masadaki peçeteyi önümdeki su bardağının içindeki suya bandırıp ıslattıktan sonra engel olmasına izin vermeden kolunu silmeye başladığımda hemen kolunu çekti ama çoktan morluklarının (!) boyası ortaya çıkmıştı.
"Ne planladınız da buraya geldin anlat İrem." Babam sert bir ses tonuyla konuştuğunda İrem gülerek arkasına yaslandı ve kollarını göğsünün altına topladı.
"Ne sanıyordunuz ben orada sefalet içinde yaşarken sizin burada güllük gülistanlık , mutlu mesut yaşamanıza göz yumacağımı mı?" Gözlerini üzerimizde gezdirdikten sonra bakışlarını babama dikti.
"Hem babamın işten atılmasını sağlamışken gerçekten hiçbir şey yapmadan , intikam almadan duracağını mı sandın ex babacığım?" Dediğinde yüzümü buruşturdum.
Çok tiksinç bir kızdı bu ya.
"Babanı işten attırmadım sadece patronunun gözünü açtım ve gerçekleri görmesini sağladım. " Babam konuştuğunda İrem tam alayla konuşacakken Lodos abimin sesi odayı doldurdu.
"O çeneni kapatıp buradan gitmen için sadece 1 dakikan var İrem. Yoksa seni yaka paça bu evden atmaktan çekinmem." Dediğinde İrem sinirle Lodos abime baktı ve nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde hiçbir şey demeden evden çekip gitti.
İrem gidince odaya bir sessizlik çöktü.
"Baba seninle çok önemli bir konu hakkında konuşmam lazım." Lodos abim konuştuğunda ona baktım.
Babam ayağa kalktığında Lodos abim odadan çıkmıştı. Babam da onu takip ettiğinde kaşlarım havalandı.
Ne bu gizemli havalar ulan? En fazla konuşacakları önemli şey iş. Ne bu tavırlar?
"Biz de okula geç kaldık ulan. Hadi hadi okulda yeriz yemeği." Erim hızla ayağa kalkıp odadan çıkarken konuştuğunda saate baktım.
Hadi be! Dersin başlamasına 15 dakika kalmıştı!
Azar yemesek iyidir.
BÖLÜM SONU...
Nasıldı bölüm? Beğendiniz mi? İrem'i çok tutmak istemedim zaten o aileden daha çok şey çekecekler. Opssss! Spoi verdim gibi bir şey oldu dmdmdmdmdmdm
Beğendiniz mi?
Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.
Kendinize dikkat edin.
Allah'a emanet olun.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee. |
0% |