Yeni Üyelik
35.
Bölüm

35. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 19 Ekim 2024..

35. Bölüm;

 

"İlda, niye gelmedin? Yurt dışına çıkınca gelmeni çok bekledim. Sen niye bizimkileri reddettin ve yanıma gelmedin?" Diyerek sustuğunda kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

 

Ne gelmemesi? Nereye gelmemesi? Ne reddetmesi? Ben kimseyi yurt dışına gitmek konusunda reddetmesi ki...

 

"Ne beklemesi? Ne gelmesi? Neyden bahsediyorsun?" Çatık kaşlarımla konuştuğumda Ares'in de kaşları çatıldı.

 

"Benim yurt dışına gitmemin sebeplerinden biri senin de gelecek olmandı. Bizimkiler senin i-"

 

Bir anda susup dişlerini sıktı. Ellerini kolumdan çektiğinde yeşil gözleri koyulaşmıştı.

 

Şaşkınlık, hayal kırıklığı ve öfke. Gözlerindeki duygular bunlardı. Biliyordum , çünkü o duygular yuva yapmıştı benim gözlerime.

 

Bana bir şey demeden hızla yanımdan geçtiğinde peşinden gitmeye başladım. Zemin katta olan asansörü beklemeden merdivene ilerlediğinde ben de onu takip ettim.

 

"Ares! Dur. Ne oluyor?"

 

Onun hızlı adımlarının aksine ben ona yetişmek için koşarken ayağım kaydığında şaşkınlık ile çok sesli olmayan bir çığlık attım.

 

Allah'tan merdivenin son basamağındaydım da yere düşmüştüm.

 

Ares durup bir yemek odasına bir bana baktığında hemen yanıma gelip diz çöktü.

 

"Dikkat etsene güzelim." Derken sesi gergin ama bir o kadar da endişeliydi.

 

İkimiz de dizlerime bakarken yemek odasında biri sesimi duydu mu acaba diye seslere kulak kesildim.

 

"Ayla hastaneye yatırılmış. Şizofreni tanısı konulmuş. Hastalığı o derece ciddiymiş." Babamın sesi kulağıma dolduğunda Ares ayağa kalkmıştı.

 

"Bir şey yok ,iyisin." Gözlerime bakarak konuştuktan sonra yemek odasına gitmek için döndüğünde kolunu tuttum.

 

"Ares, sorun ne? Neye sinirlendin?" Dediğimde ellerini yumruk yaptı.

 

"Çünkü ben yurt dışına gitmeyi ailemin seni ikna edip yanıma okumaya gönderme şartıyla kabul etmiştim." Bana dönmeden konuştuktan sonra kolunu elimin arasından çekti ve yemek odasına sertçe girdi.

 

Ben de koşarak peşinden gittiğimde hâlâ şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım.

 

"Ares ne oluyor?" Esin abla şaşkınca konuştuğunda Ares'in arka çaprazında durdum ve masadakilere baktım.

 

"Neden? Anne, bana neden yalan söyledin?" Ares kırgınlığının ve kızgınlığının yansıdığı sesiyle konuştuğunda Esin ablanın kaşları havalandı.

 

"Ne yalanı oğlum?" Dediğinde Ares sinirle güldü.

 

"İlda'nın yurt dışına gelmeyi kabul etmediğini söylediğin o yalandan bahsediyorum. Kızın bırak reddetmeyi tekliften bile haberi yok!" Sesi git gide yükseldiğinde yutkundum.

 

Aile faciasına sebep oluyorum resmen.

 

"O sesini annene yükseltme Adar." Kutay abi konuştuğunda yutkundum.

 

Tamam annesi ne kadar yalan söylemiş olsa da anne yani. Sesini yükseltmeme konusunda Kutay abi haklı.

 

"Evet teklif etmedim." Dediğinde bakışları , duruşu , ses tonu, her şeyi bir anda değişti.

 

Kadının içinden ikinci bir kişilik çıktı şu an.

 

"Evet teklif bile etmedim çünkü babası çok paracı biriydi. Sen buradayken Defne'yi sevdiğin için seni kırmamak amaçlı bir şey demiyorduk ama o adam evimize kadar gelip kızını bahane ederek bizden çok para aldı." Dedikten sonra derin bir nefes aldı.

 

"Daha fazla o adama para yedirmek istemedim. Evet, Defne'ye yurt dışına gitme olayını teklif etmedim." Son cümlesini de söyledikten sonra sustu.

 

"O yüzden yani? O yüzden mi Defne'ye kırılmamı sağladın? Sırf o yüzden mi gittiğim yerde acı çekmeme sebep oldun?" Şaşkınca konuştuğunda Ares'in bileğini tuttum.

 

Ares başını yana çevirip bana baktığında burukça tebessüm ettim.

 

Esin ablaya kızmadım. Haklıydı. Ailesini hem maddi hem de manevi olarak korumakla yükümlüydü bir anne baba ve o da kendince doğru olanı yapmıştı. Kızgın değildim o yüzden.

 

"Gel gidelim." Derken Ares tamamen bana döndü.

 

Ben kızgın değildim ama Ares kızgındı.

 

Babama izin ister gibi baktığımda başını aheste bir şekilde aşağı yukarı salladı.

 

Ares'in bir şey demesini beklemeden yemek odasının çıkışına doğru ilerlerken onu da peşimden sürükledim.

 

Erim, Emir ve Güney abim de bizim peşimizden çıktığında durdum ve onlara döndüm.

 

"Gelme-" Ares elimi sıkınca susup ona baktım.

 

"Gelsinler." Dediğinde derin bir nefes alıp başımı salladım.

 

"Benim arabama geçin."

 

Güney abim konuşurken Audisini gösterdiğinde arabanın yanına ilerledik.

 

Abim kapıları açınca hemen bindik.

 

"Nereye?" Dikiz aynasından bana bakarak konuştuğunda düşünmeden cevap verdim.

 

"Haliç sahiline götürür müsün abi?" Dediğimde Ares başını bana çevirdiğinde ben de ona baktım.

 

Bana bakarken tebessüm ettiğinde ben de tebessümüne karşılık verdim.

 

Orası benim evden kaçıp kaçıp gezdiğim, kafamı dinlediğim yerdi ve ben Ares ile okulda tanışmadan önce ilk orada karşılaşmıştım.

 

14 OCAK 2014

 

Yine bizimkilerden azar yemiş ve yine can sıkıntımı gidermek için sahile inmiştim. Denize girmekten korkardım, yüzme bilmezdim ama en sevdiğim şey de sahil kenarına gelerek oturmak ve denizi seyretemkti. Denizin kıyıya vuruşu ve vurarken çıkardığı ses ile koku benim için en güzel şeydi.

 

İnsanlar kuş olmak isterdi ama ben deniz olmak isterdim. Onun kadar uçsuz bucaksız, belirsiz, büyük ve bir o kadar da sevilen.

 

Gördüğüm tek boş banka oturup denizi izlerken kış ayının verdiği soğukluk vardı. rüzgar öyle bir esiyordu ki artık yüzüme gelen saçlarımı himayem altına almaktan vazgeçmiştim. Ben özgür olamıyorum bari saçlarım özgür olup savrulsunlar, diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi.

 

Yanımda hissettiğim hareketlilik ile başımın sol tarafıma çevirdim. Benim yaşlarımda duran bir erkek çocuğu yanıma oturmuştu. Bana bakıp tebessüm ettiğinde ben de ona tebbessüm ederek karşılık verdim.

 

Elindeki simidin kokusu burnuma geldiğinde midemden büyük bir ses yükseldi. Sabah kahvaltısı bile yemeden evden kaçtığım için doğal olarak açtım ama midemin şu an bana bu kalleşliği yapmasına hiç gerek yoktu.

 

Canım midem, sonra da guruldayabilirdin.

 

Yanınmdaki çocuk elindeki simidin yarısını bölüp bana uzattığında tebessüm etim.

 

"Teşekkür ederim ama gerek yok." Dediğimde midem sanki beni daha çok rezil etmek ister gibi tekrar guruldadığında ben yutkunurken o gülmüştü.

 

"Al, açsın işte. içinde kötü bir şey yok korkma. Zaten seninle birlikte ben de yiyeceğim aynı simitten."

 

Sırıtarak elindeki simidi bana daha çok yaklaştırdığında elinden aldım.

 

"Teşekkür ederim." Dediğimde başını salladı.

 

"Afiyet olsun." Dedikten sonra simidini yemeğe başlayınca ben de ona eşlik etim ve bana verdiği simidi yemeğe başladım.

 

GÜNÜMÜZ.

 

İlk karşılaştığımız yere gitmek belki ona iyi gelebilirdi.

 

Sahile geldiğimizde hepimiz arabadan indik. Ares banklardan birine oturduğunda yanına oturdum. Erim, Emir ve Güney abim bizim yanımızdaki banka oturdular.

 

"Uzun zaman olmuştu."

 

Ares mırıldandığında ona baktım.

 

"Evet, uzun zaman oldu." Dediğimde bana baktı.

 

Onun için uzun zaman olmuştu ama benim için de olmuştu çünkü ben Ares gittikten sonra zorunda kalmadıkça buraya gelmemiştim.

 

"Senin için olmamıştır. Gelmişsindir sen."

 

Gözlerime bakarak konuştuğunda gülümsedim. Başımı denize çevirirken konuştum.

 

"Hayır, sen gittikten sonra zorunda kalmadıkça gelmedim buraya. Kendi isteğimle gelemedim. Ayaklarım getirmedi." Dediğimde sesli bir şekilde nefes aldı.

 

"Niye?"

 

Adlandıramadığım bir ses tonuyla konuştuğunda ona bakmadım.

 

"Çünkü burası sen demekti ve sen gitmiştin." Dediğimde ellerini yumruk yaptı.

 

He salak Defne. Tam da yerinde söyledin cümleyi. Mal. Daha çok sinirlendi ailesine.

 

Kocasıyla ailesinin arasını bozan haset gelin gibi hissettim kendimi ,tek fark ben Ares'in karısı değilim ha bir de haset değilim.

 

Tatlış ,minnoş, cillop gibi kızım be! Nerem haset?

 

"Hayır, annene sinirlenme."

 

Başımı yüzüne çevirirken yumruk yaptığı elini tuttum.

 

Acaba abimleri falan şey mi yapsaydım ya gönderse miydim? Utandım da.

 

Bakışlarım Ares'in yan bankında oturan abim, Erim ve Emir'e baktım.

 

Güney abim bakışlarımı anlamış olmalı ki ayağa kalktı ve Erim ile Emir'i de yanında sürükledi.

 

Kral ya.

 

Bakışlarımı Ares'in yüzüne çevirdim.

 

"Çünkü o senin annen ve bir anne ailesini ve çocuklarını düşünür. Annen seni düşündüğü için ona kızma." Dediğimde gözlerime baktı.

 

"Beni düşünseydi seni yanıma gönderirdi."

 

"Ares, eskiden babam olacak şerefsiz bak dediğim gibi şerefsizdi işte. Eğer bana teklifi sunsalardı o herif ne benim peşimi ne de ailenin peşini bırakmazdı. Ben o teklifi kabul etmezdim aileni daha fazla zor durumda bırakmamak için ve ben kabul etmeseydim bu sefer de benim canım çok yanacaktı. Aslında bakınca annen en doğru kararı vermiş." Dediğimde yutkundu.

 

"Bilmiyorum." Çaresiz bir şekilde konuşurken omuzları düştü.

 

Ellerimi ellerinden çekip ona sarıldığımda zaman kaybetmeden ellerini belime sardı. Oturduğumuz yerden olabildiğince birbirimize sıkı sıkı sarıldık.

 

"Simit alayım mı?" Gülerek konuştuktan sonra geri çekildiğimde Ares 'de güldü.

 

Başını olumsuz manada salladığında ikimiz de denizi seyretmeye başladık.

 

Bir anda hafif hafif kar yağmaya başlayınca kaşlarım havalandı.

 

"Kar yağıyor. Senenin ilk karı yağıyor. " Gülerek konuştuğumda elimi açtım.

 

Ares'de benim gibi elini açtığında ilk onun avucuna kar düşmüştü ardından da hemen benim avucuma.

 

Çok küçük yağıyordu ama çok güzeldi.

 

"Ortaokulda Kore dizilerine takıktın. İlk karı da çok önemserdin. Hâlâ aynısın demek ki?" Gülerek konuştuğunda ona baktım.

 

"Evet, hâlâ çok severim ve manyak diyebilirsin ama hâlâ inanıyorum ona. Türk'üm Koreli değilim ama olsun." Diyerek güldüğümde o da denize bakarak tebessüm etti.

 

"Koreliler, eğer yılın ilk karı yağarken dışarıda olursanız ve bunu sevdiğiniz kişiyle görürseniz aranızda büyük bir aşk olacağına inanırlar, demiştin bana. Bunu da hatırlıyorsundur o zaman." Kendinden emin konuştuğunda başımı salladım.

 

Derin bir nefes alıp gözlerini yavaşça kapatıp açtıktan sonra başını aynı yavaşlıkta bana çevirdi ve konuştu.

 

"Seni seviyorum." Dediğinde yutkundum.

 

Ne kadar bilsem de beklemediğim anda gelen itirafla şaşkınca gözlerimi kapatıp açtım.

 

"Büyük aşkımızın başlangıcının ilk günü bugün olsun mu? Senenin ilk karının altında, benimle sevgili olur musun?" Dediğinde gözlerim kocaman oldu.

 

İşte tam olarak bu en beklemediğim şeydi.

 

Ne? Baya baya bana sevgilim olur musun mu dedi o?

 

Hani basbayağı? Baya baya.

 

Baya.

 

Dedi lan.

 

Oha.

 

Çüş.

 

Hadi be! Yanlış duymadım değil mi?

 

Gerçekten de dedi.

 

Yüzüne şaşkınlık içinde bakarken Erim'in sesiyle ona döndüm.

 

"Aras sana otel ayarlamış." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Sebep?"

 

Kendimi tutamayıp konuştuğumda Erim'in Ares 'deki bakışları bana döndü.

 

"Ailesiyle kavga etti gibi bir şey oldu. Kafasını toplaması lazım. Biraz kafasını dinlesin bir gece de olsa düşünsün taşınsın her şeyi kafasında toparlasın diye." Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

Vay be. Kafa toplamak için otele gidiyor.

 

Gerçekten de zenginiz ha.

 

Zengin olmak böyle bir şeymiş işte.

 

"Eyvallah. Oraya gideyim o zaman ben."

 

Ares Erim'e bakarak konuştuktan sonra bana döndü.

 

"Sen de düşün taşın ve bana haber ver olur mu ?" Dediğinde başımı salladım.

 

"Ne düşünecek?"

 

Emir araya girdiğinde sırıttım ve omuzlarımı kaldırıp indirdim 'bilmiyorum' der gibi.

 

"Bilmem." Dedikten sonra hıçkırdığımda Emir kaşlarını çattı.

 

"Ama abla yaaa!"

 

İsyan eder gibi söylendiğinde güldüm.

 

"Sana taksi tutalım Ares." Güney abim konuştuğunda Ares onu başını sallayarak onayladı.

 

Banktan kalkıp yolun kenarına gittiğimizde gelen taksiye el yaptık.

 

Taksi durduğunda Ares bana bakıp gözlerini yavaşça kapatıp açtıktan sonra taksiye bindi.

 

"Ares sana ne dedi?"

 

Bu sefer Erim sorduğunda ona düz bir şekilde baktım.

 

"Sana ne kardeşim." Dedikten sonra abimin arabasına ilerlediğimde arkamdan homurdandı.

 

Arabaya bindiğimde başımı ön koltukların arasından sokup Güney abime çevirdim.

 

"Ağabey ağabey. Beni senin bir büyüğün olan ağabeyime götür." Dediğimde başını bana çevirdi.

 

"Kuzey abime mi?"

 

"Senin bir büyüğün Kuzey değil mi ki zaten?" Dediğimde başını salladı.

 

"E evet o ." Dedikten sonra güldüğümde kaşları havalandı.

 

"Niye? Bir şey mi oldu? İyi misin? Bir yerinde bir şey mi oldu güzelim?" Telaşla konuştuğunda başımı olumsuz manada salladım.

 

"İyiyim ben bir şeyim yok. Abimin yanına hastaneye gideyim dedim." Dediğimde başını salladı.

 

"Siz?" Erim ve Emir'e baktığında onlar başını olumsuz manada salladı.

 

Abim cevabını aldıktan sonra arabayı sürmeye başladı. Kuzey abimin çalıştığı hastaneye gelince durduğunda arabadakilere öpücük atıp arabadan indim.

 

Hoplaya zıplaya hastaneye girdiğimde Kuzey abimin odasına ilerledim aynı şekilde.

 

Kapıyı açıp pat diye içeri girdiğimde gördüğüm şeyle hemen odaya girip kapıyı kapadım ve abime arkamı döndüm.

 

"Abi sen deli misin ya? Gömleğini değiştireceksin madem kapını kilitlesene. Hastane burası her an herkes girebilir. Ne yapmaya çalışıyorsun sen hastanedeki hemşirelere karın kası şovu mu yapmaya çalışıyorsun? Keserim o gövdeni senin. Parça pimçik eder milyon parçalara ayırırım."

 

Hızlı hızlı konuştuğumda nefesim yetmediği için sustuğum zaman odayı abimin kahkahası doldurdu.

 

Ha ha çok komik.

 

Bir dakika bu niye gömleğini değiştiriyordu ki?

 

Ellerimi belime koyup ona döndüm ve üzerine yürümeye başladım.

 

"Hem sen niye gömleğini değiştiriyordun ki? Hı?" Gözlerimi kısarak konuştuğunda sırtını dolabına yaslayıp kollarını birbirine doladı.

 

"Hımmm belki güzel bir kız odama girer diye." Dediğinde gözlerimi kocaman açıp dövmeye başladım.

 

"Ne demek güzel bir kız gelir diye? Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Bizim namısımızı mı kirletmeye çalışıyorsun? Töremize aykırıdır bu. Ceza sana. Çalışamazsın. Hem adam dediğin evinde oturur ev işini yapar karısı çalışır. Senin amacın belli. İstifa edeceksin."

 

Söylediğim şeylerin üzerine benim kollarımı tutup kahkaha attığında kaşlarımı çattım.

 

"Ha ha ha. Sana söyleyince çok komik değil mi?" Sinirle konuştuğumda ciddileşti.

 

"Dalga geçiyorsun sandım."

 

"Evet dalga geçiyordum ilk başta ama ne bileyim söylerken de bir anda bu ayrımcılık aklıma geldi ve sırf çalışıyor, okuyor ,birini seviyor , birini sevemeyip konuşmak istemiyor ya da önceden sevdiği kişiye sevgisi bittiği için ayrılmak isteyen kadınların canice katledilmeleri geldi aklıma. Sinirlendim." Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"Anladım güzelim. Bazı zihniyetler değişmediği için yaşanıyor bunlar. Değişse her şey daha güzel olacak ama. Değişmiyor işte..."

 

Bana sarılarak konuştuğunda ben de ona sarıldım.

 

"Cidden niye üstünü değiştiriyordun?" Dediğimde yine güldü.

 

"Acil hasta gelmişti üzerime bir şeyler döküldü güzelim ondan."

 

Geri çekildiğimde söylediği şeyle başımı salladım.

 

"Abi ya." Dediğimde kaşları havalandı.

 

"He abicim."

 

"Acıktım ben ya. Bana para versene. Doktor abi parası yiyeyim." Dediğimde güldü.

 

Kişnek ya. Her şeye gülüyor.

 

Cüzdanında 300 lira çıkardığında gözlerim kocaman oldu.

 

Çizgi filmlerde gözlerinden dolar çıkan karakterler gibiyim şu an. Gözlerimden dolar simgesi fışkırıyor.

 

Elinden parayı alıp omzundan tuttum ve parmak uçlarımda kalkıp yanaklarını öptüm.

 

"Allah razı olsun abimdeeeen. Allah daha çok versin abime." Derken odanın çıkışına ilerlediğimde gülerek konuştu.

 

"Bana da bir şeyler al."

 

Başımı sallayıp onu onayladıktan sonra odadan çıktım.

 

Hoplaya zıplaya hastanede kantine inip üç tane sucuklu tost iki tane ayran bir tane albeni, laviva, karam, karamio ve canga alıp parayı ödediğimde kantindeki kişi tostlar hariç hepsini poşete koydu.

 

Paranın arta kalanını cebe indirip abimin odasına giderken tostları burnuma yaklaştırıp gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım.

 

Ah, çok güzel kokuyor! Bu beni daha çok acıktırdı.

 

Tostu koklayarak giderken birine sertçe çarpmam ile yere düştüğümde ellerimdekiler de fırlamış ve yeri boylamıştı.

 

Şokla yere düşmüş tostlara ve düştüğü için patlamış her yere yayılan ayranlara baktım.

 

"Yemeklerim!" Koridorda sesim yankı yaptığında benimle beraber yere düşmüş yirmili yaşlarındaki oğlanı gördüm.

 

"Bebeklerim, iyi misiniz?"

 

Emekleyerek yere düşen yiyeceklere ilerlediğinde ben de yiyeceklerin yanına yerde sürünerek gittim.

 

Kalçam aramızdan ayrıldı da az önce.

 

Ellerini tost ve ayranlara uzatırken ellerine vurdum.

 

"Niye bakmıyorsun önüne! Gitti yemeeeek. Kuzey abime aldığım bahanesiyle yarısının üzerine konacaktım ben!" Diyerek karşımda eline vurduğum oğlana çemkirdiğimde bana baktı.

 

"Gitti yemekler. Gittiiii. Ahey ahey aheeey. Anneeeeeeğm. Yemekler gitti anneeeeeeğm." Dizlerine vura vura yere düşen yemelerin arkasından ağıt yakmaya başlayınca ben de ona uydum.

 

"Sizleri ben daha yiyecektiiiim. O az da olsa kaşarın içinde az da olsa olan sucukların ekmeğin arasındaki tadı ağzımda yayılacak sonra da üzerine ayran gelerek büyük bir şölen yapacaktııııı. Gittiler gittileeeeer."

 

Karşımdaki kişi gibi ağıt yaktığımda durdu ve bana baktı. O durunca ben de durup ona baktım.

 

"Sevdim seni." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Höst. Benden büyüksün ağabey ne sevmesi." Söylediğim şöyle gözleri kocaman oldu.

 

"Kız ben pedofili olan iğrenç varlıklardan değilim. Ay tövbe hâşâ. Kafa yapımız aynı seni kardeş olarak sevdim , kardeş olarak."

 

Korkarak kendini düzelttiğinde "haaa" diyerek başımla onu anladığımı belli etmek amaçlı salladım.

 

"Biz burada hastanelik olmuşuz sen hâlâ boğaz derdindesin bir de kızı düşürmüşsün. Az dur bir ya. Seni bir daha bir yere çağırmayacağım Bora."

 

Karşımdaki oğlanın çaprazına gelen bir başka oğlan konuştuğunda ona baktım. Oğlan değil daha çok bir abiydi bu. Kıvırcık saçlı yakışıklı bir abi. Peh, benim abilerim daha yakışıklı bir kere, tamam mı ?

 

Kıvırcık saçlı abi önümde oturup benimle aynı kafada olan abiye bakarak konuştuğunda karşımdaki az öce bana çarpıp düşmeme sebep olan abinin adının Bora olduğunu anladım.

 

Güzel isim.

 

Bora kaşlarını çatarak kıvırcık saçlı abiye baktı.

 

"En azından senin gibi sevgilimi istemeye gelen beşik kertmesine istemek için geldiği kadının sevgilisinin ben olduğumu söylediğimde 'hayır o benim beşik kertmem ben onların damadıyım' dediği için alerjisi olduğunu bilerek adamın ağzına isot dökmüyorum.Ben sadece benim sevgilim olan yemekleri koruyorum bu uğurda da kızı düşürdüm. Kazayla. Allah'tan yere alerjisi yokmuş , yaşıyor bir şeyi olmadı. Midesi temizlenmeside gerekmedi. Zaten hastanedeydi benim yüzümden hastanelik de olmadı." Tek bir nefeste konuştuğunda gözlerim kocaman oldu.

 

Tek nefeste o kadar konuşmasına mı şaşırsam, karşımdaki kıvırcık saçlı abinin birini hastanelik etmesine mi şaşırsam bilemedim.

 

Kıvırcık saçlı abinin yanına kumral saçlı bir abla geldiğinde ona bakarken Bora abinin dediği şeylere anca tepki verdim.

 

"Oha, alerjisi olduğunu bile bile sevgiline bir nevi sarkıntılık eden herifin alerjisi olduğu şeyi mi yedirdin? Tam psikopatça. Beni bile geçmişsin. Ölmediyse sıkıntı yok da. Yine de yapmayaydın iyiymiş." Konuştuğumda bana baktı.

 

"Ha bu sırada kıvırcık saçlı abinin konuşmasından çıkardığım kadarıyla adının Bora olduğunu öğrendiğim abi. Sayende kalçam artık aramızda yok. Yere nasıl düştüysem artık uyuştu." Dediğimde mahçupça bana baktı.

 

"Demir doktor bulmamız lazım. Derman tekrar kudurdu. Deniz abim sakinleştirmeye çalışıyor. Aslı şu an yanlarında değil ama yanlarına geldiğinde Derman hâlâ aynı halde olursa bu sefer Aslı'nın içinden çıkan aslan Derman'ı parçalar ki bu gidişle Aslı 'nın içinden değil Deniz abimin içinden çıkan aslan Derman 'ı parçalayacak. Çünkü abim son demlerinde." Kız bir kıvırcık saçlı abiye bakarak ve Bora abiye bakarak konuştuğunda kaşlarım havalandı.

 

"Tamam Devam. Ben de doktor bakmak için çıkmıştım ki şu dangalağın hâlini gördüm." Kıvırcık abinin yanındaki ablanın konuşmasından abinin adını Demir, Demir abiden de yanındaki ablanın adının Deva olduğunu anladığımda kaşlarım iyice havalandı.

 

Deva, Demir, Deniz, Derman ve Bora. Bunlar okuduğum bir kitapta da bir arada olan isimlerdi ha. Şansa gel.

 

"Defne, güzelim? İyi misin?"

 

Kuzey abimin sesini duyduğumda oraya döndüm. Yanıma gelip diz çöktüğünde tebessüm edip başımı salladım.

 

"İyiyim abiciğim sen onlara bak bence. Onların durumu benden daha kötü. Demir abi sevgilisi Deva 'nın beşik kertmesinin alerjisi olduğunu bile bile ona isot yedirmiş. Deva ablanın abisi ya da kardeşi olarak algıladığım Derman adlı kişi sebebini duymadığım bir sebepten dolayı kuduruyormuş. Yani onların durumu daha acil." Parmağımla bir Deva ablayı bir de Demir abiyi göstererek konuştuğumda abim onlara bakarak kafasını kaşıdı. Anlamamıştı sanırım. Ama şu an çok tatlıydı yüz ifadesi. İşte benim abim ya şu haliyle bile yakışıklı.

 

"Anladım ama anlamadım. "Derken beni yerden kaldırıp koltuğa oturttu.

 

"Doktor bey. Derman abim çok sinirli biridir. Şu an da aşırı sinirli. Bir uyuşturucu ya da sakinleştirici yapabilir misiniz insanlık namına?" Dediğinde hemen araya atladım.

 

"Abi yapıştır gitsin uyuşturucuyu." Söylediğim şeyle abim bana döndü.

 

"Defne!" Dediğinde kıkırdadım.

 

"Sakinleştirici babında şeeetmiştim yaaa." Gülerken konuştuğumda bana bir şey demeden Deva abla ile Demir abinin yanına gittiğinde Bora abi onların peşine takılmadan önce parmağıyla beni gösterip konuştu.

 

"Senle var ya seninle kafalarımız aynı aynı. Ama şimdi seninle konuşamam çünkü olay var çünkü eğlence var. Hadi eyvallah." Diyerek onların peşinden koşarak gittiğinde arkasından güldüm.

 

Çok tuhaftı belki ama bunlar bana çok tanıdık gelmişlerdi.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Kuzey abimle eve gelince hoplaya zıplaya bizimkilerin yanına gittim.

 

"O kadar çikolatayı yersen böyle enerji patkaması yaşarsın işte. İlla ikâz edip yeme mi diyelim Defne!?" Kuzey abim arkamdan söylendiğinde duymamış gibi yapıp oturma odasına gittim.

 

"Merhaba canını sevdiğim pek sevdiğim , en sevdiğim, biricik Dünya üzerindeki en mükemmel aile."

 

Oturma odasının ortasından durup kollarımı iki yana açarak konuştuğumda güldürler.

 

"İyiyiz güzelim." Lodos abim bana tebessüm ettikten sonra konuştuğunda koşarak yanına gittim ve ona sarıldım.

 

"Nasılsın en bi yakışıklı en best abim. " Dediğimde Kuzey ve Güney abimin ciğerleri çıkarcasına öksürmesine güldüm.

 

"Pişt Kuzey abi ben bugün ne duydum?" Lodos abimin göğsüne yaslanıp yönümü Kuzey abime çevirdiğimde abim tek kaşını kaldırıp bana baktı.

 

"Sen tıpta uzmanlık sınavında genel cerrahi tutturmuşsun. Tamam bunu biliyordum da şeyi öğrendim. Sınavdan sonra 5 sene genel cerrahi asistanlığı yapılıyormuş ama senin öteki asistanlardan farklı olarak ayrı odan var. Vay seni vay vay vay. Vay seni vay vay vay. Seni gidi zengin züppeeeee. Babanın hastanesi diye ayrımcılık mı yaptılar sanaaa?" Dediğimde odadakiler gülerken Kuzey abim sırıttı.

 

"Evet öyle oldu. Farkımız tarzımız yavrum." Söylediği şeye gülüp Lodos abimden sırtımı çekip ayağa kalktım.

 

"Ben üzerimi değiştireyim." Dedikten sonra yine hoplaya zıplaya odadan çıkıp asansöre ilerledim. Asansöre binip katın düğmesine bastığımda telefonumu açıp rehbere girdim ve Ares'i aradım.

 

Ne yapmış bir bakalım.

 

Telefon ilk çalışta açıldığında tebessüm ettim.

 

"Cevabını söylemek için mi aradın güzelim?" Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"Hayır. Düşündün mü ne yaptın?" Sorduğum sorunun ardından kısa bir sessizlik oldu.

 

"Düşündüm. Yarın eve gideceğim. Haklıydın sen ama kırgınım onlara. Çünkü eğer benim yanımda olsaydın çoğu şey olmayacaktı." Söylediği şeyler ile derin bir nefes aldım.

 

"Bazı şeylerin olması gerekiyordur ve olur Ares. Kader bu ya işte." Dediğimde ikimiz de sessizce durduk.

 

Asansör kata geldiğinde indim ve odama girip kapıyı kapadıktan sonra Ares'in ne diyeceğini beklemeden o cümleyi söyleyip telefonu kapadım.

 

"Bugün sorduğun soruya gelirsek eğer. Soruyu yılbaşı gecesi cevaplayacağım. Kendine iyi bak."

 

BÖLÜM SONU...

 

Ares'in teklifi? Cidden aklımda yoktu yazarken gelişti fmdmdmd resmen ben yazmadım Ares dile geldi dmdmsm

 

Bu bölümdeki Bora, Demir, Deva onlar AsiyeMftolu arkadaşımın 17. Piyon; Demir kitabının karakterleri. Defne yanılmadı yani kitap karakteri onlar dmdmmdd. Hoş kendisi de kitap karakteri ama neyse smsmms

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%