Yeni Üyelik
36.
Bölüm

36. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 19 Ekim 2024..

36. Bölüm;

 

Asansör kata geldiğinde indim ve odama girip kapıyı kapadıktan sonra Ares'in ne diyeceğini beklemeden o cümleyi söyleyip telefonu kapadım.

 

"Bugün sorduğun soruya gelirsek eğer. Soruyu yılbaşı gecesi cevaplayacağım. Kendine iyi bak."

 

2 HAFTA SONRA...

 

"Bunlar ne? Bu notlar ne? Sırf derslerinize iyi çalışıp yüksek not alacağınıza dair söz verdiğiniz için yılbaşı kutlaması yapmaya karar verdik ve bir yerde rezervasyon yaptık ama buna rağmen şunlara bakın. Biz böyle anlaşmadık bu notların hâli ne? Bana cevap verin."

 

Babamın sinirle bağırışıyla yutkundum.

 

Yani biz de her öğrencinin arada yapabildiği gibi birkaç düşük not almıştık, ne olmuş yani?

 

" Fizik 45, biyoloji 40, matematik 50 , Allah'tan bir kimyan yüksek Defne o da 70. Erim ve Emir sizin de geri kalır yanınız yok hiç Defne'ye gülmeyin. Maşallah geçtiğiniz ders sayısı yaşınızın çeyreği bile değil ikinci notlarınızda." Babam sinirle söylenmeye başladığında dudağımı ısırdım.

 

Sıçmıştık değil mi? Evet , evet hem de büyük sıçmıştık.

 

" Ama babacım genel olarak baktığımızda bütün derslerden geçtik." Dediğimde babam sinirle bana baktı.

 

"Baba söz ikinci sınavlara çok çalışıp çok yüksek alacağız, diyen de sizdiniz ! Defne sizin yüksek not anlayışınız bu mu?"

 

Babam sinirle bana bakarak konuştuğunda yutkundum.

 

"Ders çalışmadınız ki. Şurası güzelmiş , burası güzelmiş, şuraya rezervasyon yaptırın diye başımızın etini yiyip yer aramaktan başka hiçbir şey yapmadınız geçen hafta. Sınav haftanızda da aynı şey." Bu sefer annnem konuştuğunda tekrar yutkundum.

 

"Size ceza yılbaşı kutlamasına gelmeyeceksiniz. Siz üçünüz evde tek başına kalacaksınız. Anladınız mı?!"

 

Gözlerim kocaman olmuş şekilde babama bakarken yutkundum. Hayır, olamazdı bu!

 

O yılbaşı kutlamasında Ares de olacaktı ve benim orada olmam lazım.

 

"Baba olmaz "

 

Sözümü kesip konuştu

 

"Bunu bize söz vermenize rağmen sözünüzü tutmamanıza ceza olarak görün ve hayır hiçbir itirazınızı kabul etmeyeceğim. Cevabım belli evde kalacaksınız!" Dediğinde dişlerimi sıktım.

 

Resmen kendi ayağıma sıkmıştım?

 

"Baba yapma. Bak söz ikinci dönem çok çalışacağız." Ben konuştuğumda babam yüzüme tip tip bakıp güldü.

 

"Dalga mı geçiyorsun benimle? Aynı şeyi ikinci sınavlar için dediniz ama gördük. Hayır, gelmiyorsunuz." Babam sinirle gülerek konuştuğunda ayağa kalktım.

 

"Nereye?"

 

Annem hemen konuştuğunda ona baktım.

 

"Odama." Dedikten sonra hiçbir şey demelerini beklemeden salondan çıktım.

 

Yarın yılbaşı gecesiydi ve mükemmel bir şekilde ben yarın kutlama yapılacak yere gidemiyordum.

 

Odama girip kapımı kapadıktan sonra kendimi yatağıma attım. Yastığımı elime alıp yüzüme bastırdım ve çığlık attım.

 

Uzun süre sonra ilk defa bir şeye bu kadar heves etmiş ve istemiştim ama her zamanki gibi onun da önüne engel çekilmişti.

 

Yatakta sırt üstü yatıp tavanıma bakarken derin bir nefes aldım.

 

"Ben yoruldum hayat, gelme üstümeeee." Melodisiyle bağırdığımda içeriye Erim girdi.

 

"Diz çöktüm Dünya'nın namert yüzüne." Bana eşlik ettiğinde yatakta oturur pozisyona geldim.

 

"Gözümden gönlümden düşen düşene." Erim'in arkasından giren Emir devam ettiğinde güldüm.

 

"Bu öksüz başıma gözdağı verme."

 

Üçümüz beraber bağırarak söyledikten sonra kıkırdadık.

 

"Of ya, ne demek biz gelemeyiz?" Oturduğum yatağımda ayaklarımı sinirle yatağa vurarak konuştuğum Erim ile Emir homurdanıp yatağıma oturdular.

 

"Ben gitmek istiyorum." Dedim somurtarak.

 

"Ben de." Erim'in söylediğine Emir de katıldığını belli edercesine başını salladığında derin bir nefes aldım.

 

Yarın yılbaşı gecesiydi , Aras yarın yılbaşı olduğu için bugünden evine dönmüştü ve bizimde yarın o restorana gidebilmek için bir şey bulamamız lazımdı.

 

"Düşünün. Düşünün. Düşünün. Bir şey düşünün. Yarın gitmemiz lazım bizim de." Erim ve Emir'e bakarak konuştuğumda başlarını salladırlar ve oturdukları yerden kalkıp yanıma geldiler , benim gibi oturup sırtlarını yatak başlığına dayadılar.

 

"Bulacağım , inat değil mi abi? Bulacağım yarın oraya gitmenin bir yolunu ve yarın o yılbaşı kutlaması yemeğine gideceğiz."

 

Hırslı bir şekilde konuştuğumda Erim ve Emir'e bakarak sırıttığımda onlar da bana bakarak sırıttı.

 

Bulacaktım. Bundan sonrası tamamen inada binmişti ve söz konusu benim inadımsa o olurdu.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

"Hadi kaaaalk." Erim başımda şarkı açmış söyleyerek tepinirken şarkı sözleri arasında bağırdığında sinirle çığlık attım.

 

Cidden baya çığlık attım.

 

"Sabah sabah beynimin içine sıçtın bok böceği. Odamdan ikile." Bağırarak konuştuğumda biri boğazını temizledi.

 

Tek gözümü açıp baktığımda odada annemin olduğunu gördüm.

 

Bastım faka bastım. Ben bal gibi de yanıldım...

 

Bu sözden Emir'in ne açtığını da anlamışsınızdır.

 

"Annecim." Tatlı tatlı gülmeye çalışarak anneme baktığımda derin bir nefes aldı.

 

"Şu evde 6 erkekle uğraşıyorum 6 erkekten 4'ü nerede olduğunu umursamadan her yerde küfür edebilme potansiyeline sahip. Ne güzel kızım küfür etmeyen hanım hanımcık bir kız diye seviniyordum ki onun da aslında evdeki erkeklerden geri kalır bir yanı yokmuş." Dedikten sonra derin bir nefes verip başını olumsuz manada salladı ve odamdan çıktığında alt dudağımı ısırdım.

 

Lodos abim kapının kenarından odama baktığını görünce kocaman gülümsedim.

 

"Abiciğim acaba hâlâ başımda o karga sesiyle susmadan şarkı söyleyen senden 15 yaş küçük kardeşinin başımdan alır mısın?" Lodos abime bakarak konuşurken elimi kaldırıp hâlâ şarkı söyleyen Emir'i gösterdim.

 

Yalnız Lodos abim Emir'in iki kat yaşındaydı lan.

 

Emir 15 Lodos abim 30 yaşındaydı.

 

Ben niye bunu yeni fark ettim ki?

 

"Hadi aslanım çıkalım." Lodos abim Emir'e bakarak konuştu. Emir'in elindeki ses bombasında middle of the night şarkısı çalmaya başladığında yataktan fırladım.

 

Şarkının sözlerinin anlamını değil de kadının söyleyiş biçimini ve şarkının melodisini çok seviyordum be.

 

"Durun. Anlamını boş verin." Dedikten sonra nakarat kısmı girdiğinde bağırarak söyledim ve Emir'in ellerini tutup şarkıya uygun dans etmeye çalıştığımda güldüler.

 

"Şarkının sözlerini değil de melodisini seviyorum bana ne." Dedikten sonra yine nakarat kısmı gelince aynı şekilde söyledim ama bu sefer Lodos abimle dans ettim.

 

Evet, dans ettim hatta ettik. Lodos abim bana ayak uydurdu.

 

"Kahvaltıdan sonra müzik odasına inelim mi abla?" Emir konuştuğunda ona baktım ve yanına gidip yanağından makas aldım.

 

"İnelim koçum." Dediğimde sırıttı.

 

"Bugün yılbaşı kutlamasına katılmayacak birine göre çok mutlusun güzelim."

 

Kuzey abimin sesini duyduğumda söylediği şeyle somurtup ona baktım.

 

"Gıcık mısın be adam? Ne güzel unutarak güne güzel başlangıç yapmışım niye hatırlatıp morelimi bozuyorsun?" Dediğimde sırıttı ve kollarını göğsünde birleştirip kapı pervazına yaslandı.

 

"Çünkü benimle dans etmedin." Omuz silktikten sonra konuştuğunda gözlerimi devirdim. Kıskanç bir böcekten başka bir şey değildi ya! Ama sevimli bir böcek.

 

"Peh!" Dedikten sonra odamdaki bonyaya ilerlerken cırladım.

 

"Odamı boşaltın!"

 

Ben banyoya girmeden önce göz ucuyla onlara baktığımda odadan çıkıp kapıyı kapattılar. Banyoya girip kapımı kapattım ve yıkanmak üzeri üzerimi çıkarmaya başladım sonuçta akşam yılbaşı kutlamaya gidecektim değil mi? Erkenden hazırlanmaya başlayayım.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Yıkanıp üzerimi giydikten sonra giyinirken dinlediğim şarkı dilime dolanmıştı.

 

Salona girdiğimde salonda Erim ve Emir vardı. Kendimi tutamayıp şarkıyı söyleyerek salona girdim.

 

"O tüm gece yıldızlarca güler

Deliler deli derdi halime

Onu gören bir anıda ben

O yarın olmasın istemem

Aynısı dün bi' günün cürümü

Beni bi' yakar ki yine zaman

Beni bana bırak"

 

Erim ayağa kalkıp yanıma geldi ve elimi tutup bana eşlik ederken slow şarkıda dans eder gibi dans etmeye başladık.

 

"Olmazlara inat elimi tut

Bak bize zaman ilaç

Dünü unutup da bir oluruz yarına

Ya bu yalana kim inanacak

Olmazlara inat elimi tut

Bak bize zaman ilaç

Dünü unutup da bir oluruz yarına

Ya bu yalana kim inanacak"

 

Göz ucuyla Emir'e baktığımda bizi çektiğini gördüm. Buna gülüp Erim 'den uzaklaştım.

 

"Hadi bir şeyler yiyip müzik odasına inelim." Emir ellerini çırparak ayağa kalktığında onu başımı sallayarak onayladım.

 

Yemek odasına gidip sofrada olan kahvaltılıklardan birkaç şey yiyip karnımızı doyurduktan sonra ayağa kalktık.

 

Aslında birkaç şey yemedik arkadaşlar. En azından ben yemedim. Baya masayı silip süpürdüm. Birkaç şeyle benim bilmem kaç dönümlük arazi gibi olan midem doymazdı çünkü.

 

Müzik odasına ilerlerken Emirin koluna girdim.

 

"Ne söyleyeceğiz yavrum?" Dediğimde bana bakıp tebessüm etti.

 

"Sana bir şarkı söylemek istiyordum da ben onu söyleyeceğim. Sen dinlersin sonra istediğini söylersin olur mu?" Söylediği şeyle kaşlarım havalandı.

 

"Olur." Gülerek konuştuğumda ne kadar 32 dişi olmasa da 32 diş sırıttı.

 

Müzik odasına girdiğimizde kolundan çıktım.

 

Odada bir yere gidip televizyon tarzı bir şeyi açtı ve mikrofon çıkardığında gözlerim kocaman oldu.

 

"Hadi be karaoke sistemi mi var burada?" Balık gibi bakarken konuştuğumda Erim kahkaha attı.

 

"Evet var şaşkın. Tipe bak." Yüzümü eliyle kapattığında başımı geri çektim. Ben başımı geri çekince iki eliyle canımı acıtmayacak şekilde yanaklarımı sıktı.

 

Alec Benjamin 'in if we have each other şarkısı çalmaya başladığında Emir de söylüyordu.

 

Bu şarkıyı biliyordum ve aynı şekilde sözlerini de.

 

Bu şarkıda Bu yüzden ablama teşekkür borçluyum.Bazenleri kavga ettiğimizde bile, lise kolay geçmediğinde o beni hayata bağlayan sebep.Beni asla yalnız bırakmayacağını biliyorum.Ve onun ağladığını görmekten nefret ediyorum.O yüzden bu dizeleri, daima onun tarafında olduğumu söylemek için yazdım. Diyordu.

 

Sanırım duygulandım.

 

Şarkıyı söyleyip sustuğunda gözlerim doldu.

 

"Ağlayayım mı buzağı?" Dediğimde gülerek yanıma geldi ve bana sarıldı.

 

"İyi ki gerçek ablam sensin, iyi ki geldin abla. Hem ben burada sana tatlılık yapıyorum sen gelmiş bana buzağı diyorsun. Oldu mu bu şimdi?" Söylediği şeyle kahkaha attım.

 

"Of , şapşalsın işte. Duygulandım. İlk defa kardeşim bana bunu yapıyor." Dedikten sonra elimi gerdanıma koyarken diğer elimin parmaklarını da göz pınarlarıma bastırdım ve ağlıyormuş gibi yaptım.

 

"Neyse şimdi ben şarkı söyleyeyim." Kestiğim rolden hemen çıkıp ellerimi çırptım ve mikrofona ilerlediğimde güldüler.

 

Evdeki Saat - Uzunlar (V1) açtığımda Erim ve Emir sandalyelere oturmuştu.

 

"Senin müzik zevki niye bu kadar güzel?" Şarkıyı söylemeye başlamadan Erim konuştuğunda ona dönüp öpücük attım. Sırıtıp göz kırptı.

 

Sözler geldiğinde şarkıyı söylemeye başladım. Hafif yerimde sallanarak tempo tuttuğumda şarkının sonuna gelmiştim.

 

Şarkı bittiğinde bir alkış sesi duydum. Başımı kapıya çevirdiğimde annemle babamı gördüm.

 

"Biz gidiyoruz. Abileriniz de yolda restorana geçiyor. Sizi böyle eğleniyor görmek güzel. Dikkat edin. Evi falan yakmayın. Birbirinize zarar vermeyin. Mutfağa girip ocakta bir şeyler yapmayın şimdi ne olacağı belli olmaz."

 

Annem öğütlerini sıraladığında somurttum.

 

"İlk olarak anne ben yemek yapmayı bilen biriyim önceden her gün yemeği ben yapardım. Yani ocak ile haşır neşir bir insanım mutfakta bir işimiz olsa emin ol sıkıntı çıkmaz. İkinci olarak siz orada eğlenirken bizim burada pek eğlenceğimizi sanmıyorum ama peki öyle olsun size iyi eğlenceler. Biz de işte ayrı ayrı girelim seneye. Yeni seneye nasıl girersen öyle geçermiş ya. Biz de bütün sene ayrı kılarız o zaman." Son cümlelerimi üzgün bir şekilde söyledikten sonra hıçkırdım.

 

Aişş tamam ulan yalan söyledim. Of! Biliyorum ayrı olmayacağımızı.

 

Annemle babam güldüğünde homurdandım. Annem öpücük attığında babam göz kırptı.

 

"Hadi iyi eğlenceler çocuklar." Annemle babam aynı anda konuştuktan sonra gittiklerinde Erim ayağa kalktı.

 

"Amaaan be kardeşim boş ver bu sefer de ben şarkı söyleyeyim." Dediğinde başımı salladım.

 

Konuya Fransız 'ın hallice halim şarkısını açınca kaşlarım havalandı.

 

"Anaaa, biliyor musun sen konuya Fransız grubunu?" Şaşkınca sorduğumda gülerek başını salladı ve sözlere girdi.

 

Emir'in yanına gidip başımı omzuna koydum ve Erim 'i dinledim.

 

Erim şarkısını bitirdikten sonra yanımıza geldi ve bir süre boş boş birbirimize baktık.

 

Ellerimi bacaklarıma vurup ayağa kalktım.

 

"Hadi akşam çökmeye başladı giyinelim." Dediğimde Erim 'in kaşları çatıldı.

 

"Niye?" Erim'in sorduğu soruya sırıttım.

 

"Gitmiyor muyuz?" Dediğimde Emir söze atıldı.

 

"Gidiyor muyuz ki?"

 

"Evet. İnadıma bindi. Bana güvenin. Var bir planım. Hadi hazırlanın." Dedikten sonra göz kırptım ve hoplaya zıplaya müzik odasından çıkıp odamdaki giyinme odama ilerledim.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Altıma giydiğim ten rengi yünlü taytım üzerine siyah ince külotlu çorabımı giydikten sonra kenara koyduğum şifon üzeri dantelli beyaz gömleğimi giyip uçlarını taytımın içine soktum ve altıma kenara koyduğum tül siyah eteği giydim. Bacaklarıma siyah botlarımı da geçirip aynadan kendime baktım.

 

 

 

"Heh annemin istediği gibi hanım hanımcık oldum." Dedikten sonra güldüm ve yaptığım saçım ile makyajımın son rötuşları yaptım.

 

Saçıma maşa yapmıştım sonra onları ellerimle dağıtıp doğal bir görünüm vermiştim. Makyajımı ise çok ağır yapmamaya çalışmıştım. Son olarak şeftali rengi nude rujumu dudağıma sürdüm ve yerine koyduktan sonra aynadan kendime göz kırpıp öpücük attım.

 

"Hey maşallah. Bugün de taş gibiyim beee." Dedikten sonra sırıtıp yine kıyafetlerimi koyduğum kenardaki kabanımı elime aldım.

 

Odamdan çıkıp kapının oraya indiğimde Erim ve Emir beni görünce öksürmeye başladılar.

 

"Aralık ayındayız hava buz gibi. Üşümez misin?" Erim sorusunu yönelttiğinde kabanımı giydim.

 

"Sanmıyorum, hadi gidelim." Dedikten sonra dışarı çıkacakken bir anda durdum.

 

"Ay durun." Çok sesli olamayacak şekilde cırladıktan sonra kabanımı çıkarıp onlara verdim.

 

"Bakın şimdi dışarı çıkınca sol tarafa kapının yakınına ağaçlık kısma gidiyorsunuz. Korumaların göremeyeceği şekilde saklanıyorsunuz. Ama sessiz ve yavaş gidin." Dediğimde başlarını salladılar.

 

Koridorun ışığını kapadığımda yavaşça kapıyı açtım ve geçmelerini elimle işaret ettim. Dediğimi yapıp evden çıktıklarında kapının arkasından nereye gittiklerine baktım. Dediğim gibi saklandıklarında kapıyı kapadım ve birkaç saniye sonra ışığı açıp hızla evden çıktım.

 

Korumaların yanına gittim. Ben korumaların yanına gider gitmez hazırladığım düzenekteki olay gerçekleşip arka bahçe tarafında büyük bir ses duyuldu. Tamam zamanında koptun be gözünü sevdiğimin ipi!

 

"A-arka taraf." Koşmaktan nefes nefese kalmış gibi davranak konuştuğumda korumalar birbirine telaşla bakıp hepsi beraber arka tarafa gittiler.

 

Gözden kayboldukları an Erim ve Emir'e gelmelerini işaret ettim ve hemen demir kapıyı itip evin bahçesinden çıktım. Erim ve Emir yanıma geldiğinde hep beraber koşmaya başladık. Bu kadar çabuk atlatacağımı düşünmemiştim.

 

Nefes nefese kaldığımızda yavaşladık.

 

"Ne yaptın?" Emir nefes nefese sorduğunda güldüm.

 

"Sadece odamın balkonundaki parmaklıklara ipinin sadece çok az bir kısmı tutan saksıyı aşağıya doğru sarkıttım. O da koptu ve ses oluştu." Dediğimde güldüler.

 

Erim elindeki kabanımı bana uzattığında alıp giydim.

 

"Bazen çok kurnaz olabiliyorsun." Dediği şeyle sırıttım.

 

"Bu o kadar da kurnazca değildi yavrum ama neyse."

 

"Şimdi o kadar yolu yürüyecek miyiz?" Emir konuştuğunda ona baktım.

 

"Taksi?" Soru sorar bir tonda konuştum.

 

"Bilmiyorum. Yılbaşı bugün belki geçmez." Erim soruma cevap verdiğinde derin bir nefes aldım.

 

"Yürüyeceğiz artık."

 

Yürürken bir süre sonra karşımıza çıkan benzinlikte sesi tanıdık birinin bağırışlarını duydum.

 

"Amca ne demek veremem? Vereceğim diyorum ya parasını!"

 

Bakışlarımı o tarafa çevirdiğimde arabasından bir şey alan bir adam gördüm.

 

Başını hızla arabadan çıkarıp elinde çikolata tutan amcaya uzatarak konuşmaya devam ettiğinde o kişiyi tanımıştım.

 

"Amca bak bu da para. Sen ver o çikolatayı bana. Amca bak içerdeki son çikolatayı almışsın o benim en sevdiğim çikolata." Dediği şeye gülerek oraya koşmaya başladım.

 

"Defne!"

 

"Abla!"

 

Emir ile Erim aynı anda bağırdığında ben de bağırdım.

 

"Bora abi!"

 

Hâlâ adamın elindeki çikolatayı almak için pazarlık yapan Bora abi bana döndüğünde yanına gidip arabasına tutundum ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

 

"Seni karşıma Allah çıkardı." Büyük bir hevesle konuştuğumda bana baktı.

 

"Anaaa kız Defnoş." Dediğinde güldüm.

 

"Bora abi şu arkamdan gelen iki veletle beni bir restorana atman lazım. Biz ailemizi yılbaşı kutlamak için zar zor ikna ettik ama sonradan ceza yedik ve onların yılbaşı kutlayacağı yere gitmemize izin vermediler. Bizi evde yalnız aç bi aç bıraktılar ve gittiler. Biz de çok acıktık ve dedik ki boş verin evden kaçıp oraya gidelim yoksa ne olur bize? Açlıktan gideriz böyle hık diye. Yolda da taksi falan geçmiyor. Bu aç kardeşlerini atarsın değil mi ailelerinin gittiği restorana?" Bir solukta hızlı konuştuktan sonra peşpeşe birkaç kez hıçkırdım.

 

Ailemiz bizi aç bırakmamıştı o kısım yalandı ama olsun. Bora abiyi az çok çözdüm. Kırmızı çizgisi yemekti ve yemekten girmek işi daha kolay sonuca vardırırdı.

 

"Anaaa. Atlayın kız o zaman arabaya. Amca sana da aşk olsun be. Hiç yakıştıramadım. Hem yaşından başından utan gelmişsin 80 yaşına vardır şimdi senin şeker hastalığın ama gelmiş hâlâ çikolata yiyorsun be!" Dedikten sonra adamın bir şey demesini beklemeden arabaya bindiğinde adam arkasından cıkcıklıyordu.

 

"Defne ,ne yapıyorsun?" Erim konuştuğunda ona baktım.

 

"Korkma korkma. Güven bana. İyi biri o." Dediğimde bir şey demesini beklemeden arabaya bindiğimde mecbur onlar da bindi.

 

Tamam Bora abiyi pek tanımıyordum ama ne bileyim iyi biri gibi geliyordu bana.

 

"Nereye gidiyorsunuz?" Bora abi bana bakarak sorusunu sorduğunda gideceğiniz restoranı söyledim.

 

"AAAA tesadüf. Ben de oraya gidiyorum."dedikten sonra arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

 

Bir süre sonra Bora abi arabayı durdurduğunda ona baktım.

 

"Geldik." Dediğinde başımı sallayıp arabadan indim. Bizimkilerle birlikte Bora abi de arabadan indi ve arabayı kilitledi.

 

"Allah razı olsun. Allah gani gani yemek versin sana Bora abi." Dediğimde elini göğsüne koyup hafif öne eğildi ve konuştu.

 

"Eyvallah kardeş."

 

Söylediği şeye güldüm ve restorana ilerledim.

 

İçeriye girdiğimde içerde sadece bizimkileri, Demir abi ve Deva ablayı bir de onların yanında arkadaşlarını gördüğümde ellerimi iki yana açıp sesli bir şekilde konuştum.

 

"Ben geldiiiiim. Bensiz parti olur mu be?! Aşk olsun. Alındım gücendim ama size acıdım ve geldim." Dediğimde bizim aile üyeleri kaşlarını çatarak bana baktı.

 

Yalnız Kuzey ve Güney abimin bir de Ares'in Demir abi ve Deva ablayla birlikte arkadaşlarının olduğu masada ne işi vardı?

 

"Bensiz de parti olmaz." Benim ardımdan Bora abi de atladığında kıkırdadım.

 

"Defne, sizin ne işiniz var burada?" Babamın konuşmasıyla kırkırdamam yarıda kesildiğinde tatlı bir şekilde gülümsedim ve ellerimi önümde birleştirdim.

 

"Evden kaçtım, geldim." Arsızca konuştuğumda babamın kaşları daha çok çatıldı.

 

"Ya başınıza bir şey gelseydi. Bu saatte hele de bu günde sizin başınızda bir büyük olmadan dışarıya çıkmaya ne cürretle kalkışırsınız!" Babam sinirle konuşmaya başladığında yutkundum.

 

E bu celallendiiii.

 

"Ama babacığım şu an bir şey olmadan burada mıyız? Evet buradayız. Azar ve kızma işlemini yarın yapsan olmaz mı? Bugün eğlensek? He?" Tatlı tatlı konuştuğumda derin bir nefes alıp başını sallayarak beni onayladı.

 

Babama tebessüm edip Kuzey abimler ve diğerlerinin oturduğu masaya ilerledim ve kendime sandalye çekip Kuzey abimle Ares'in arasındaki boşluğa koydum. Üzerimdeki kabanı çıkarıp sandalyemin sırtına asıp sandalyeme oturdum.

 

"Defne." Gergin bir şekilde konuşan Güney abime baktım.

 

"Efendim abiciğim?" Kuzey abimin yanında oturduğu için başımı hafif öne doğru götürerek Güney abime baktım .

 

"Ne halt yemeye buraya , bu saatte ve tek başınıza geldiniz?" Diye sözüne devam ettiğinde hemen elimle Bora abiyi gösterdim.

 

"Tek gelmedik Bora abi getirdi." Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"Tanıyor musun ki sen Bora abini?"

 

Bora abini derken üzerine basa basa konuşmuştu.

 

"Evet." Diyerek karşılık verdiğimde sinirle güldü.

 

"Ne kadar tanıyorsun?"

 

"Çok az." Seri bir şekilde cevap verdiğinde konuşmasına izin vermeden devam ettim.

 

"Tamam az tanıyorum, tamam güvenli değil çok tanımadığım birinin arabasına binmek. Tamam , tamam, tamam ama Bora abi iyi biri ki bizi buraya getirdi. Başkasının arabasına binmedim. Sağ salim döndük. Bu yüzden gecemizi zehir etmesek olur mu? Ben geceyi zehir etmek için değil eğlenmek için geldim buraya." Dedikten sonra sustuğumda herkes sustu.

 

"Ona niye kızıyorunuz kız açlıktan ölmesin bayılmasın diye yollara düştü bende onu getirdim. Konu yemek sonuçta, şakaya gelmez." Bora abi sessizliği bozduğunda Kuzey abim bana baktı ve gülerek konuştu.

 

"Ne evde aç kalması? Evde buzdolabı yemek diğer dolaplar da atıştırmalık dolu." Dediğinde Bora abi şok içinde bana baktı. Ben de sırıtıp migros içinden ona baktım.

 

"Kız Defne hani sen bana 'Bizi evde yalnız aç bi aç bıraktılar ve gittiler. Biz de çok acıktık ve dedik ki boş verin evden kaçıp oraya gidelim yoksa ne olur bize? Açlıktan gideriz böyle hık diye.' demedin mi?" Dediğinde dudağımı ısırdım.

 

"Dedim ama ne yapayım Bora abi gerçeği söylesem almazdın bizi dedim Bora abi aynı ben kırmızı çizgisi yemek yürü kızım oradan dedim öyle oldu yani." Söylediğim şeyler ile iyice gözlerini kıstığında masadaki neredeyse herkes kahkaha attı.

 

"Defne Bora'yı benden önce çözmüş." Demir abi konuştuğunda elimi saçıma götürüp saçımı savurdum.

 

"Sen ne kadar da sinsi bir kızsın." Bora abi bana gözlerini kısmış bir şekilde bakarak konuştuktan sonra hemen yüz hâlini değiştirip sırıttı ve devam etti. "Aynı benim gibisin sevdim seni."

 

Söylediği şeye kıkırdadım ve geldiğimizden beri aklımda olan soruyu sordum.

 

"Yalnız sizin alerjisi olduğunu bile bile sevgilisine sarkıntılık yapan adama isot yediren abi ve onun sevgilisinin, kannımca da onların arkadaşının olduğu masada ne işiniz var?"

 

Bir Kuzey abime bir Güney abime bir de Ares'e bakarak konuştuğumda yüzüme tip tip baktılar.

 

"Güzelim ben doktorum, Demir ve Deva ile hastanede tek sen değil ben de tanıştım ya. Onlar da burada yılbaşı kutlamaya gelince selam verdik birbirimize sonra beraber oturmaya karar verdik." Kuzey abim beni cevapladığında başımı salladım.

 

"Alerjisi olduğunu bile bile isot yedirmek mi?" Emir söylediğim şeyde takıldığı noktayı dile getirdiğinde herkes ona baktı.

 

"Bence ilk önce tanışalım sonra soruları cevaplarız. En azından adlarımızı öğrenelim." Masada Deva abla ile mavi gözlü bir abinin yanında oturan turuncu saçlı kadın konuştuğunda ona baktım.

 

Mantıklı konuştu. Sevdim seni. Gözüm tuttu seni. Hem de güzel. Beğendim .

 

"Ben Esma Işık." Turuncu saçlı abla kendini tanıttığında yanında oturan mavi gözlü abi ona gülümseyerek bakıyordu.

 

"Deniz Ilgaz." Bakışlarını Esma abladan alıp hepimize bakarken konuştu mavi gözlü abi.

 

"Demir Aren."

 

"Deva Ilgaz."

 

Demir abi ve Deva abla kendini tanıttıktan sonra masada onlardan en uzak köşede oturan kara kaşlı kara gözlü yapılı abi söze atladı.

 

"Derman Ilgaz."

 

"Aaaa sen şeysin. O gün hastanede Deva ablanın çok sinirli olan abisi için sakinleştirici aradığı abisin." Dediğimde Derman abi kaşlarını alayla kaldırıp Deva ablaya baktı.

 

"Sakinleştirici? Virüs olduğu için önlem ilacı ne zamandır sakinleştirici olarak veriliyor? Bende niya sabaha kadar kütük gibi uyudum diyordum. Nedeni belli oldu demek." Dediğinde kırdığım pot ile tekrar dudaklarımı dişledim.

 

Deva abla bana 'sen ne yaptın Defne?' der gibi baktığında alt dudağımı sarkıttım.

 

"Ay sus be. Şurada birbirimizi tanıtıyoruz hemen yapıyorsun laf kalabalığı." Derman abinin yanında oturan sarımsı saçlı ve yeşil gözlü abla Derman abiye bakarak cırladığında gülmemek için kendimi sıktım.

 

"Kızım senin benimle zorun ne?" Derman abi o ablaya bakarak konuştuğunda abla hiç umrunda değilmiş gibi gülümseyip bize baktı ve konuştu.

 

"Ben de Aslı Aren."

 

"Gülce Polat." Deva ablanın yanında oturan kara kaşlı kara gözlü abla konuştuğunda ona baktım.

 

"Bora Eroğlu." Bora abi Gülce ablanın peşinden hemen lafa atıldığında tebessüm ettim.

 

"Kuzey Marsis."

 

"Güney Marsis."

 

"Defne İlda Marsis."

 

"Ares Adar Faris."

 

"Erim Marsis."

 

"Emir Marsis."

 

Biz de kendimizi tanıttığımızda masada kısa bir sessizlik oldu.

 

"Ben soru sormuştum." Emir ortaya atladığında Deva abla Demir abiye baktı.

 

"Kuzey ve Defne ile karşılaştığımız gün Orkun adlı bir meymenetsizin alerjisi olduğunu bilerek ağzına isot dökme olayımdan dolayı hastaneye gitmiştik. Onlarla da orada karşılaştık. Kendisi Deva'nın-yani sevgilimin- beşik kertmesi olduğunu söyleyip yılışık yılışık hareketlerde bulununca eh bu hareketleriyle benimde Deva damarıma basınca iş ağzına isot dökmeme sebep olacak raddeye geldi." Demir abi konuştuktan sonra kısa bir süre sonra sustu ama hemen ardından devam etti.

 

"Aslında biraz daha sürünmesini beklerdim ama mide yıkanması ile kurtuldu meymenetsiz." Dediğinde Deva abla gülüp Demir abinin elini tuttu.

 

Derman abi bütün iç organlarını ortaya sermek ister gibi öksürdüğünde ona baktım , onun bakışları ise Demir abi ve Deva ablanın ellerindeydi.

 

"Helal, helal. Gözüne ay pardon boğazına durdu."

 

Aslı abla konuşurken aynı zamanda kurbanlık danaya girişen amcalar gibi bütün gücünü kullanarak Derman abinin sırtına vurmaya başladı.

 

Derman abi eliyle Aslı ablanın vurmalarını bertaraf ederken ona baktı.

 

"Senin benimle cidden bir zorun var ama ne olduğunu zamanla öğreneceğiz hayırlısıyla."

 

"E çocuklar siz okuyor musunuz?"

 

Deniz abinin Emir, Erim, Ares ve bana bakarak konuşmasıyla boğazımı temizledim.

 

"Evet. Okuyoruz. Lise öğrencisiyiz. Erim , Ares ve ben lise 3, Emir lise 1." Dediğimde başını salladı.

 

"Bir hedefiniz var mı?" Deniz abi sohbeti devam ettirdiğinde bütün laubaliliğiyle Emir konuştu.

 

"Benim yok. Benim için daha çok erken ya."

 

Deniz abi bir şey demeden başını salladığında Erim konuştu.

 

"Benim de yok ama inşallah bulacağım lise 4'e kadar." Dediğinde Deniz abi aynı şekilde Erim'i de onayladı.

 

"Ben ve İlda mimarlık istiyoruz."

 

Ares konuştuğunda ona baktım.

 

"Aaa öyle mi? Demir ve ben de mimarlık okuyoruz." Deva abla tebessüm ederek şaşkınca ve heyecanlı bir şekilde konuştuğunda ona baktım.

 

"Gerçekten mi? Güzel mi peki?" Dediğimde gülümsedi.

 

"Güzel ama zor da. O yüzden isteyerek gitmek önemli." Dediğinde başını salladım.

 

"Peki sizler okuyor musunuz?" Güney abim masada diğer kişilere hitaben konuştuğunda onlara baktım.

 

"Ben tıp okuyorum." Bora abi konuştuğunda Gülce abla da ona katıldı.

 

"Ben de tıp okuyorum."

 

"Ben okumuyorum. Eczanem var. Eczacılık yapıyorum. Okulu bitirdim." Esma abla konuştuğunda ona baktım.

 

"Ben de savcıyım." Deniz abi konuştuğunda bu sefer bakışlarım ona döndü.

 

"Savcı mı? Ben de avukatım." Güney abim Deniz abiye bakarak konuştuğunda ona baktım.

 

Heyecanlanmış gibiydi bu?

 

"Ben güzel sanatlar okuyorum." Aslı abla konuştuktan sonra Derman abi devam etti.

 

"Ben de turizm okudum çalışıyorum."

 

"Ay tamam meslekleri de öğrendik ben çok açım yemek yiyelim yemek."

 

Sabırsızca konuşan Bora abiye baktık hepimiz.

 

Yemek önemliydi , yemek olmazsa olmazdı. Yemek ince çizgimiz.

 

"Evet , evet. Ben de çok acıktım." Dediğimde bu sefer herkes bana baktı.

 

Ne? Acıktım. Bana ne.

 

Garsonu çağırdıktan sonra herkes bir şey istediğinde Bora abi neredeyse menünün yarısını istedi.

 

Masada Demir abi ve ben hariç herkes ona şaşkınca bakmaya başladı.

 

"Koçum onların hepsini yiyebilecek misin?" Derman abi aynı şaşkınlıkla konuştuğunda Bora abi başını sallayarak Derman abiyi onayladı.

 

"E, ne var ki? Onları ben de yerim." Dediğimde bu sefer bana baktılar.

 

E az bir şeydi onları ben de yerdim ki.

 

"Hadi be?" Bora abi bana bakarak konuştuğunda ona baktım.

 

"Evet , yerim." Dediğimde sırıttı.

 

"Tamam o zaman başka bir gün aynı bu şekilde buluşalım ve ikimiz o yemekleri yemeye çalışalım. Ara vermeden. İlk pes eden yenilir. " Dediğinde hevesle sırıttım.

 

"Olur. Yapalım." Dediğimde masadaki herkes güldü.

 

Biz böyle gülerken yemekler gelmeye başlamıştı. Hepimiz sessizleşip önümüze gelen yemeklerimizi yemeye başladık.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Yeni yıla girmeye dakikalar kalmıştı hepimiz karnımızı duyurmuş ve sohbet ediyordu. Ares bir anda sessizce ayağa kalktı ve bahçeye çıktı. Ares'in bahçeye çıkmasından bir süre sonra ben de ayağa kalktım ve bahçeye çıktım.

 

Ares'in yanına gittiğimde başını bana çevirdi ve bana baktı.

 

"Çok güzel olmuşsun. Her zamanki gibi." Dediğinde tebessüm ettim.

 

"Yeni yıla son 10 saniye." Bora abinin bağırışı içerden dışarıya kadar taştığında kıkırdadım ve bedenimi Ares 'e döndürdüm.

 

"9, 8, 7, 6, 5, 4," içerden geri sayma sesleri gelirken derin bir nefes aldım.

 

"Teklifini kabul ediyorum. Belki ilk karda değil ama yeni yıla sevgilin olarak girerim." Dediğimde Ares çarpıkça güldü . Ben susunca bir anda gökyüzünden havai fişekler patlamaya başladığında Ares ellerimi tutup beni kendine çekti. Ellerini belime koydu ve alınımı öptükten sonra bana sıkıca sarıldığında ben de ona sarıldım.

 

Birbirimize sarılırken ikimiz de birbirimizin kulağına aynı şeyi fısıldadık.

 

"İyi seneler, sevgilim."

 

BÖLÜM SONU...

 

Deva, Demir ve onların tayfası için 'yine mi bunlar be!" Demeyin çünkü onları 1 ya da 2 kez daha göreceksiniz. Zaten en son finale yakın göreceksiniz ve orada da önemli bir rolleri olacak.

 

Bölüm nasıldı?

 

Artık Defne'nin sevdiceği var dmdmsm

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%