Yeni Üyelik
37.
Bölüm

37. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 20 Ekim 2024..

37. BÖLÜM;

 

"Teklifini kabul ediyorum. Belki ilk karda değil ama yeni yıla sevgilin olarak girerim." Dediğimde Ares çarpıkça güldü . Ben susunca bir anda gökyüzünden havai fişekler patlamaya başladığında Ares ellerimi tutup beni kendine çekti. Ellerini belime koydu ve alınımı öptükten sonra bana sıkıca sarıldığında ben de ona sarıldım.

 

Birbirimize sarılırken ikimiz de birbirimizin kulağına aynı şeyi fısıldadık.

 

"İyi seneler, sevgilim."

 

"Seni, senden de yakın, yalnız ben tanıyorum,

Sana, seni en sıcak bir ben anlatıyorum.

Kimse varamaz senin ben kadar yakınına;

Çok zamanlar kendimi sanki sen sanıyorum.

 

Sana seni anlatsam, anlatırım kendimi.

Sende seni ararken kendimi arıyorum."

 

Ares'in kulağıma fısıldadığı diziler ile yutkundum.

 

"Özdemir Asaf mı olmaya karar verdin?" Söylediği dizelere kendimi kaptırmamak için konuştuğumda güldü.

 

"Özdemir Asaf 'ı hâlâ seviyorsun anlaşılan, şiirlerini unutmadığına göre." Konuştuğunda tebessüm edip derin bir nefes aldım.

 

"Hâlâ sevdiğim çok şey var aslında. Özdemir Asaf gibi, sen gibi..." Dedikten sonra sustuğumda benden biraz uzaklaşıp yüzüme baktı.

 

Alnımı öpmek için yüzüme yaklaşmıştı ki birinin ikimizi itmesiyle birbirimizden uzaklaştık.

 

"Ulan ayrılın. Güzelim on saattir seni arıyorum. Yeni yıla sana sarılarak girecektim sen yoksun. Bu kardeşime göz koymuş hıyarla birliktesin."

 

Bizi ayıran Kuzey abim konuştuktan sonra beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

"Mutlu yıllar bebeğim." Derken ben de bir yandan gülüyordum.

 

"Kardeş kucaklaşması." Bize bağırarak ve koşarak gelen Emir sıkıca sarıldığında Lodos abim, Güney abim ve Erim'de bize katıldı.

 

"Uzaklaşsana oğlum benden yapıştın iyice."

 

Kuzey abim Güney abimi bacaklarıyla ittirirken hepimiz onların girdiği sözlü tartışmaya gülmeye başladık.

 

Boyum sağ olsun ufak tefek küçük aralıklardan Ares'e baktığımda elleri ceplerinde bize tebessüm ederek bakıyordu.

 

Belki bundan önceki senelerim tam bir sifonu bozulmuş tuvalet gibi olsa da bundan sonrakiler bir çiçek bahçesinden hallice olacaktı. Öyle hissediyordum.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

"Defne İlda Marsis." Sınıf öğretmenimiz elinde karnelerde benim sıram geldiğinde bana seslendi.

 

Ayağa kalkıp yanıma gittiğimde karnemi aldım.

 

Yılbaşının üzerinden 2 hafta geçmişti ve bizim 1. Dönemimiz bitmiş yarıyıl tatiline girecektik. Tabi karneleri aldıktan sonra.

 

Elimdeki karneye baktım. Hoca teşekkür belgesini de verdiğinde tebessüm edip baş selamı verdim ve Ares'in yanına sırama oturdum.

 

"Çek şu takdirini gözüm görmesin." Ares'in karnesini elimle kışkışlar gibi yaptığımda gülerek karnesini katladı ve montunun cebine koydu.

 

O, az önce takdir belgesini mi katladı? Manyak.

 

"Deli manyak. Takdir belgeni katladın. Farkında mısın?" Ben şaşkın şaşkın yüzüne bakarken o güldü ve parmağıyla canımı acıtmadan burnuma vurup konuşmaya başladı.

 

"E güzelim. Kaldır gözüm görmesin ,dedin." Dediğinde gülmemek için yutkundum.

 

"Kaldır dedim katla da cebine koy demedim."

 

"Çantam yok tek öyle yapabilirdim güzelim." Dediğinde başımı salladım.

 

Elimdeki karnemi yanımda getirdiğim küçük sırt çantama rulo hâline getirip koydum.

 

"Teşekkür belgesi rulo hâline getirdin farkında mısın?" Ares az önce benim yüz ifademin benzerini yapmaya çalışarak konuştuğunda güldüm.

 

Onun gibi ben de onun burnuna vurdum ve konuşmaya başladım.

 

"Senin gibi katlamadım, rulo hâline getirdim onu düzeltmesi daha kolay yakışıklım." Dedikten sonra göz kırptığımda Ares'in kaşları havalandı.

 

Ön sıradan Erim öksürmeye başladığında derin bir nefes alıp ona baktım.

 

"Ne var Erim?" Dediğimde gözlerini kıstı.

 

"Ona yakışıklım, bana ne var Erim. Adalet istiyorum. Hem siz ne ayak ya? Daha birbirinize küstünüz falan. Ne bu samimiyet?" Dediğinde sırıttım.

 

Evet, onlara söylemedim Ares ile sevgili olduğumu. Sadece annem biliyor.

 

"Sana ne kardeşim. Sana ne." Dediğimde kaşları havalandı.

 

"Ulan, yoksa sevgili misiniz?" Sorduğu soruyu duymamış gibi ayağa kalktım.

 

"Hocam karnesini alan çıkabilir mi?" Dediğimde hoca beni başıyla onayladığında Ares 'de ayağa kalktı.

 

Sınıftan çıktım. Erim ve Ares beni takip ederken diğerleri sınıfta kalmıştı.

 

"İlda." Ares konuştuğunda ona baktım.

 

"Ben direk eve geçeceğim güzelim. Biliyorsun bizim akrabalar geliyor. Siz Emir'i beklersiniz büyük ihtimalle ama ben bekleyemeyeceğim. Sonra görüşürüz." Dediğinde tebessüm edip onu başımı sallayarak onayladım.

 

Alnımdan öpüp Erim'e başıyla selam verip yanımızdan hızla gitti.

 

"Sevgili misiniz?" Erim dibime gelip konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

"Erim, Emir'in yanına gidelim hadi kardeşim. Hadi." Dediğimde gözlerini kıstı ama ben onun bir şey demesini beklemeden Emir'in sınıfının önüne doğru ilerledim.

 

Sınıfın önünde Güney abimi gördüğümde yanına koşup hemen üzerine zıpladım ve sarıldım. Abim hafif yalpalasa da dengesini sağlayıp bana sarıldığında güldüm.

 

"Güzelim, beni bu kadar özlediğini bilmiyordum." Dediğinde kıkırdadım.

 

Beni kucağından indirildiğinde sırıtıp yanaklarını sıkmaya başladım. Ben yanaklarını sıkarken Emir'lerin sınıfının kapısı açıldı ve onların sınıf öğretmeni olan Ezgi hoca sınıftan çıktı. Güney abim ellerimi tutup yanaklarından çekti ve konuştu.

 

"Kızım bir dur ya! Evde sıkarsın."

 

Söylediği şeyle kaşlarım havalandığında baktığı yere baktım. Ezgi hocayı gördüğümde kaşlarım havalandı.

 

"Hadi be! Sende mi?" Diye mırıldandığımda Güney abim beni dinlemeden Ezgi hocaya doğru ilerledi.

 

"Merhaba Ezgi hanım." Derken elini uzatıp tebessüm ettiğinde Ezgi hoca da aynı şekilde elini tutup tebessüm etti.

 

"Merhaba Güney bey." Abime karşılık verdiğinde kaşlarım havalandı.

 

"Abimin adını nasıl hatırlıyor?" Erim'in yanında kısık sesle konuştum, gülüp bana baktığında ben de ona baktım.

 

"Ah benim zeki ikizim. Hani abim de okulun sahibinin oğlu ya. Hani ondan dolayı biliyor olabilir mi?" Dediğinde gözlerimi devirip Ezgi hoca ve abime baktım.

 

"Bence öyle değil." Kaşlarımı hızlı hızlı kaldırıp indirirken konuştuğumda Erim de çarpık bir şekilde güldü.

 

Abim ile Ezgi hocanın yanına gittiğimde ikisi içinde bulundukları konuşmayı kesip bana baktılar.

 

"Nasılsınız hocam?" Dediğimde Ezgi hoca gülümseyip konuştu.

 

"İyiyim Defne. Sen nasılsın?"

 

"Tatile girdik daha iyi oldum hocam." Sırıtarak konuştuğumda abim koluyla beni dürttü. Ezgi hoca dediğim şeye kısık sesli bir kahkaha attı.

 

"Dürtmene gerek yok. Her öğrenci şu an tam manasıyla bu düşüncede zaten. Zamanında ben de öyleydim." Gülerek konuştuğunda Güney abim Ezgi hocayı hayran hayran izliyordu.

 

Güney abimi kaybettik...

 

Emir yanımıza geldiğinde Ezgi hoca ona da tebessüm etti.

 

"İşiniz , planınız vardır. İyi günler size." Dedikten sonra baş selamı verdiğinde abim de derin bir nefes alış baş selamı verdi. Biz de Ezgi hocaya baş selamı verdiğimizde yanımızdan gitti.

 

"Abi?" Dediğimde abim bana baktı ve tek kaşını kaldırdı.

 

"Defne?" Dediğinde omuz silktim.

 

"Neyse bana ne ya." Konuştuktan sonra hoplaya zıplaya çıkışa doğru ilerledim.

 

"Babamla Lodos abimin yanına gidelim." Dediğimde arkamdan gelen bizimkilerin gülüşme sesi doldu kulaklarıma.

 

"Peki prenses. Emredersin." Güney abim konuştuğunda sırıtarak arabaya doğru ilerlemeye başladım.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Şirketin oraya geldiğimizde abim arabayı park edince hemen arabadan indim ve onları beklemeden ilerlemeye başladım.

 

"Güzelim bizi bekleseydin ya." Erim kolunu omzuna atarken konuştuğunda gülümsedim.

 

"Bak gerek kalmadı yetiştiniz bana." Dediğimde bana bakıp göz kırptı.

 

Serseri şey seni. Serseri ama yakışıklı.

 

Acun abimizin dediği gibi. Heoy maşallah.

 

Şirkete girdiğimizde korumalara baş selamı verip asansörün önüne geçtiklerinde ben de mecbur onları takip etmiş oldum. Çünkü Erim hâlâ bana vantuz gibi yapışmış ve bırakmıyordu.

 

"Erim kolunu çeksen mi artık ikizim?" Dediğimde başını olumsuz manada salladı.

 

"Hayır böyle iyiyiz." Dediğinde derin bir nefes alıp güldüm.

 

"Belki ben iyi değilim." Söylediğim şeyle gözlerini kısıp bana baktı.

 

"Kızım benim kolumun altındasın. Ne demek iyi olmamak? Duymamış olayım." Dediğinde elimi alnıma vurdum.

 

Asansörde birini arıyormuş gibi bakmaya başladım.

 

"Kuzey abim nerede?" Dedikten sonra durup Erim'e baktım ve devam ettim. "Haaa anladım Erim 'in içine kaçmış."

 

Sustuğumda Güney abim ve Emir kahkaha attığında omzumdaki Erim'in kolunu ittim böylece kolunun altından çıkmış oldum.

 

"Ulan bak. Kafamı karıştırıp duruyorsun. İyi ki aklıma geldi. Ares ile siz hayırdır? Ne iş?" Göz kırpıp sorduğunda bastıkları kata gelmiştik.

 

"Aha kata geldik. Hadi çıkalım."

 

Yine Erim'in sorduğu soruyu duymamış gibi yapıp kapısı açılan asansörden çıktım. Hoş asansörün kapısı açılmasa çıkamazdım zaten.

 

"Ne taraftan?" Derken başımı sağa çevirdiğimde gördüğüm Lodos abimle sırıtıp oraya ilerlemeye başladım.

 

"Abicim?" Dediğimde abim ilk önce bakışlarını sonra bedenini bana çevirdiğinde koşup yanına gittim ve sıkıca sarıldım. Bu yaptığım şeye güldüğünde ben de tebessüm ettim.

 

Her şeye gülüyoruz. Maşallah bize.

 

"Hoş geldiniz." Lodos abimden ayrıldığımda abim bize bakarak konuşmuştu.

 

"Hoş bulduk. Defne dedi beni Lodos abime götür diye. Bayadır da gelmiyorduk. Gelelim dedik." Güney abim konuştuğunda abim başını salladı.

 

Kolunu omzuma attığında Erim'in gözlerinin içine bakarak sırıttım ve abime o şekilde sarıldım.

 

Ben de az pislik değilim haaa.

 

Erim gözlerini kıstığında Lodos abim yürümeye başlamıştı.

 

Odasına girdiğimizde Lodos abimin kolunun altından çıktım ve odadaki ikili koltuğun üzerine atladım.

 

"Ay uykum gelmiş benim ya." Dediğimde Emir koltukta beni ittiğinde ona baktım.

 

"Sırtını koltuğun sırt kısmına yasla." Dediğinde dediğini yaptım. Ben dediğini yapar yapmaz o da koltuğa yattı ve bana sarıldığında kahkaha attım.

 

İkimiz iki kişilik koltuğa sığmıştık. Pardon ayaklarımız sığmamıştı sadece.

 

"Vay vay vay. Ayrılın ya." Erim'in gıcık çıkan sesi kulaklarıma dolduğunda Emir'i daha çok kendime çekip sarıldıktan sonra başımı kaldırdım ve Erim'e dil çıkardım.

 

"Sus sen bastı bacak." Dediğimde gülerek bana baktı. Dediğim şeye Güney abimle Lodos abim de gülmüştü.

 

"Ben? Bastı bacak? Bu bacaklar mı?" Elleriyle bacaklarını gösterdiğinde gözlerimi devirdim.

 

Boyum kadar bacağı var ama öyle diyesim geldi bana ne.

 

"Beni alâkadar etmez. Benim için bastı bacaksın." Dediğimde Emir'i tutup yanımdan çekip aldığında kaşlarımı çattım. Tam yanıma yatacaktı ki Güney abim önce davranıp o yanıma yattı.

 

"Hızlı ve çevik olacaksın aslanım. Hadi başka kapıya. Beni de Emir gibi kaldırmaya çalışma almayayım seni ayağımın altına."

 

Güney abim yanıma yatar yatmaz konuştuğunda kıkırdadım.

 

Aman Allah'ım paylaşılamıyorum. Ay nerelere geldik, nerelere geldik biz böyle?

 

"Tamam cıvımayın. Ciddileşin az." Lodos abim konuştuğunda başımı kaldırıp ona baktım.

 

Masasına oturmuş tahminimce proje çiziyordu.

 

Hey yavrum be! Şu endama şu karizmaya bakın.

 

Tabi siz göremiyorsunuz. NİHHAHAHAHHAHA.

 

"Sonra bakarsın boynun ağrıyacak." Güney abim elini başıma koyup koltuğa doğru bastırırken konuştuğunda başımı koltuğa yasladım. Elini başımdan çekmeyip yanağımı okşadığında bugün zibilyonunca kez olan tebessümümü edip gözlerimi kapadım .

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

"Güzelim hadi kalk." Lodos abimin sesi kulaklarıma dolduğunda yerinde kıpırdandım.

 

"Hadi kalk seninle bir planım var." Dediğinde tek gözümü açtım.

 

"Ne planı?" Uykulu uykulu sorduğumda güldü.

 

"Hadi güzelim kalk. Öğrenirsin gidince." Dediğinde elimi ağzıma kapatıp esnedim. Koltukta oturur pozisyona geldikten sonra gerindim ve Lodos abime baktım.

 

"Bizimkiler nerede?"

 

Güney abim, Erim ve Emir'i odada göremeyince sorumu yönelttiğimde yanıma oturup beni göğsüne çekti.

 

"Onları erken gönderdim. Benimle beraber bir yere gideceksin sonra da eve geçeriz." Dediğinde başımı salladım.

 

E ben merak ettim.

 

"Nereye gideceğiz?" Dediğimde güldü ve beni göğsünden kaldırıp ayağa kalktı.

 

"Gidince öğrenirsin yavrum."

 

Başımı salladım ve ayağa kalktım. Odadaki aynanın yanına gidip üzerimi düzelttikten sonra abime döndüm.

 

"Hadi gidelim. Gideceğimiz yeri çok merak ettim." Dediğimde sesli bir şekilde güldü.

 

Elini belime koyup kapıyı açtı ve ikimizin de çıkmasını sağladıktan sonra kapıdan çıkarken belimden ayrılan elini tekrar belime koydu. Asansöre gelip düğmeye bastığında hala açamadığım uykum yüzünden abime yaslanıp başımı göğsüne koydum.

 

Göğsünü oynatarak başımın hareket etmesini sağlarken konuştu.

 

"Uyuma. " Dediğinde homurdanıp başımı göğsünden kaldırdım.

 

"Ya ben ne güzel uyuyordum. Sen niye benim uykumu bölüyorsun?" Homurdandığımda güldü.

 

Lodos abim bir şey demeden asansör gelince bindik. Abim düğmelerden giriş katına bastığında asansör aşağıya doğru hareket etti.

 

Asansör durduğunda indik ve hızlı bir şekilde arabaya doğru ilerledik. Abim arabayı çalıştırınca ben kemerimi takmadan radyoyu açtığımda abim boğazını temizledi.

 

"Ne oldu?" Dediğimde eliyle taktığı kemerini gösterdi.

 

"Takacaktım ya. Sadece radyoyu hemen açasım geldi." Derken bir yandan da kemerimi bağlıyordum.

 

Kemer takmak önemli, kemerinizi takın.

 

Kamu spotu bitmiştir, devam edebiliriz.

 

Abim sessiz bir şekilde arabayı sürerken gergin olduğunun farkındaydım.

 

Abimin bu kadar gerileceği nereye gidiyorduk acaba?

 

Arabada radyodan sızan müzik ve abimin hissedilir gerginliği dışında başka bir şey yoktu.

 

Bir yetimhanenin önünde geldiğimizde kaşlarımı çattım.

 

Lan yoksa artık beni sevmiyorlar ve bana katlanamıyorlar da o yüzden yetimhaneye mi bırakacaklar beni?

 

"Geldik." Dediğinde yüzüne baktım. Abim bana bakmak yerine gözlerini ayırmadan yetimhaneye bakıyordu. Elinin altındaki direksiyonu sıkarken kaşlarımı çattım. Şaka bir yana, cidden ne oluyordu?

 

"Abi iyi misin?" Dediğimde derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

 

"Asuman'ın çocuğu olmuyordu. Küçükken yaşadığı bir kaza sonucunda rahmini almışlar. Öyle demişti bana. Ve hep ' Küçükken rahmimin alındığını söyledikleri zaman hiçbir şey anlamamıştım. Ta ki büyüyene kadar. Anladığımda içimde oluşan eksikliiği ve boşluğu hiçbir şey dolduramadığı. Ben sana bir çocuk veremem Lodos.' derdi. Sesi kulaklarımdan gitmiyor aynı şekilde onları derken ki yüz ifadesi de. "Derin bir nefes alıp bana döndü.

 

"O zamanlar da babam bu yetimhaneyi yaptırmıştı. bunun üzerine Asuman'a 'illa bir çocuğumuzun olmasına gerek yok. O kadar aileye muhtaç çocuklar var. Biz de onlara aile oluruz.' Demiştim. O anki şaşkınlığı ve mutluluğunu da unutamam. Hoş ben onunla alakalı hiçbir şeyi unutamam. Bu yetimhane yapıldıktan sonra Asuman ile sürekli buraya gelirdik. Asuman öldükten sonra uzun süredir buraya gelemedim. Bu gelişimde yanımda birinin olmasına ihtiyacım vardı ben de en iyi karar sen olursun diye düşündüm." Sustuğunda yüzüne baktım. Sakince başımı salladığımda direksiyonu tutan elleri gevşedi ve bacaklarına düştü.

 

"O zaman hadi inelim." dediğimde başını salladı ve park ettiği arabadan inince ben de peşinden indim.

 

Yetimhaneye ilerlediğimizde çocuklar bize bakıyordu.

 

İçeriye girip müdürün yanına gittiğimizde müdür çocuklarla zaman geçirmemize izin vermişti.

 

Abim müdürün yanında kalırken ben odadan çıktım ve yetimhanenin arka bahçesine gittin.

 

İp atlayan 5-6 yaş grubundaki çocukları gördüğümde yanlarına ilerledim.

 

"Merhaba, ben de sizinle ip atlayabilir miyim?" Sakin bir ses tonuyla konuştuğumda bana baktılar.

 

"Niye ki?" İçlerinden biri konuştuğunda ona baktım.

 

"Çünkü ben de atlamak istiyorum. Atlayamaz mıyım?" Dediğimde bu sefer içlerinden bir başkası konuştu.

 

"Hayır ondan değil. Senin yaşındaki ablalar bizimle ip atlamıyor da." Söylediği şeyle başımı salladım.

 

"Ama ben onlardan farklıyım. Benim içimde bir çocuk var." Dediğimde içlerinden biri şaşırıp eliyle ağzını kapadı.

 

"Sen hamile misin?" Ağzını kapatan çocuk konuştuğunda kahkaha attım.

 

"Hayır öyle değil. Bedenim büyüdü ama içimdeki çocuk ruhum büyümedi. Ondan bahsediyordum." Gülerek konuştuğumda onlar da kıkırdadılar.

 

"Peki, sizinle atlayabilir miyim?" Dediğimde başlarını salladılar.

 

"Hadi o zaman başlayalım." Ellerini çırptıklarında ben de onlarla beraber ilk önce ip atladım sonra da ipi salladım. Yorulduklarında oynamayı bıraktık ve ben de benim yaşıma yakın yaşlarda olduğu belli olan çocukların yanına gidip onlarla konuşmaya başladım.

 

Karanlık çökmeye başladığında abim yanıma geldi.

 

"Hadi bebeğim gidelim." Dedi.

 

"Baban mı?" Asrın konuştuğunda başımı olumsuz manada salladım.

 

"Babam değil hem babam olsaydı 23 yaşında baba olurdu. Yalnız baba olabilirmişsin." Son cümlemi Lodos abime bakarak söylediğimde kaşları havalandı.

 

"Güzelim 23 yaşında mı baba olurdum? Sen 17 yaşındasın. 30'dan 17 çıkarınca kaç kalıyor?" Lodos abim gülerek konuştuğunda yüzüne boş boş baktım.

 

"E 23 işte." Dediğimde yanlarında oturduğum tayfa güldü.

 

"Yavrum ne 23'ü 13." Lodos abim başını olumsuz manada sallarken konuştuğunda kaşlarım havalandı.

 

"Aaaa evet. Neyse benim beynim yanmış gitmiş. Sen bana ne diyorsun abi ya." Dediğimde güldü.

 

"İyi o zaman eve gidelim az dinlensin o beynin." Dediğinde başımı sallayıp ayağa kalktım ve yanlarında oturduğum tayfaya el salladım.

 

Abimle yetimhanede çıkarken derin bir nefes aldım.

 

"Daha sık gelelim mi?" Arabaya bindiğimizde abime bakarak konuştum.

 

"Geliriz güzelim. Geliriz." Dediğinde başımı salladım ve kemerimi bağladığımda abim de kemerini bağlamıştı.

 

Arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladığında ikimiz de konuşmadık.

 

Eve geldiğimizde araban indim ve hoplaya zıplaya eve doğru ilerledim.

 

Bugün içimde bitmek bilmeyen bir enerji vardı ama hadi hayırlısı.

 

Eve girdim ve odama çıkmadan önce salona gittiğimde bizim ailenin güle oynaya zaman geçirdiklerini gördüm.

 

Ellerimi arkama koyup Güney abim ve Kuzey abimin önüne geçtim.

 

"Pişt. Beni bir takip edin. Sizinle konuşacak bir şeyim var." Dediğimde tek kaşlarını kaldırıp bana bakmışlardı ama ben bir şey demeden salonun kapısına ilerleyip odadan çıktım.

 

Peşimden geldiklerini adım seslerinden anladığımda asansörün önüne gelmiştim.

 

Düğmeye bastığımda zaten bulunduğumuz katta olan asansörün kapıları açıldı ve benimle beraber abimler de içeri girdiler.

 

"Ne oldu?" Kuzey abim konuştuğunda ona baktım.

 

"Bekleyin biraz." Dediğimde odamın bulunduğu kata asansör gelmişti. Asansörden çıkıp odama geldiğimde elimle yatağımı gösterdim.

 

"Oturun."

 

Dediğim şeyi yapıp yatağıma oturduklarında ellerimi göğsümde birleştirdim.

 

"Sen Ezgi hocayla sen de Zeynep hocayla flörtleşiyorsun." İlk Güney abimi sonra Kuzey abimi parmağımla gösterdikten sonra ellerimi tekrar göğsümün altında topladım.

 

"Siz hayırdır ya? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Öğretmenlerimi baştan çıkarıp onlarla sevgili olmak ve sonradan okulda benim adımı torpilliye mi çıkaracaksınız?" Dediğimde Güney abim ve Kuzey abim kahkaha atmaya başladılar.

 

"Ne gülüyorsunuz ya?" Dediğimde Kuzey abim kendimi durdurup konuşmaya başladı.

 

"Güzelim hani sen zaten okulun sahibinin kızı olduğu için torpillisin ya." Dediğinde alnıma vurdum.

 

Ben bazen bu gerçeği unutuyordum...

 

"Ha sen bizi hesaba çektin yani az önce?" Güney abim sorgular gibi konuştuğunda Kuzey abimle bakıştılar ve ben ne olduğunu anlamadan beni kolumdan çekip yatağa yatırdıktan sonra zaman kaybetmeden beni gıdıklamaya başladılar.

 

Kahkahalarımız karışırken mutluluğumuz da birbirine karışıyordu.

 

BÖLÜM SONU...

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%