Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 20 Ekim 2024..

38. BÖLÜM;

 

"Ha sen bizi hesaba çektin yani az önce?" Güney abim sorgular gibi konuştuğunda Kuzey abimle bakıştılar ve ben ne olduğunu anlamadan beni kolumdan çekip yatağa yatırdıktan sonra zaman kaybetmeden beni gıdıklamaya başladılar.

 

Kahkahalarımız karışırken mutluluğumuz da birbirine karışıyordu.

 

~~~~~

 

"Bir sevgi çemberi ışıklar arasında

İyiliğe adanmış bir yaşam ortasında

Na na na na Selena na na nana na

Na na na na Selena Selena

Birleşti ellerimiz çarpıyor kalplerimiz

Heyecanlıyız hepimiz

Geliyor geliyor Selena

Na na na na Selena na na na na-"

 

Şarkıya devam edecekken kulağıma Lodos abimin kahkahası dolmuştu. Lodos abimin kahkahasına eş zamanlı olarak çevresine battaniyemi sarmış Emir dönerek önüme gelmiş ve üzerindeki battaniyeyi atıp konuşmuştu.

 

"Selam kızlar." Dediğinde söylediğim şarkının bölünmesini önemsemeden kahkahayı bastım.

 

"Selenaaaaa." Gülerken bağırıp Emir'in üzerine atladığımda ikimiz de yere kapaklanmıştık. Tabi o bir Güney Marsis değildi dengesini sağlayamazdı.

 

"Ulan. Dengede dursana."

 

Kafasına vurarak konuştuğumda üzerinden kalkmıştım.

 

"Ulan, sen üzerime atlamasaydın." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Sus bücür. Ablayım ben. Benim dediğim doğrudur."

 

Konuştuğumda Emir gözlerini kıstı.

 

"Gıcık." Dediğinde yatağımdaki yastığı yüzüne fırlattım.

 

"Kes sarı sıçan." Gözlerimi kısarak konuştum.

 

"Sen Selena mı izliyordun?" Erim konuştuğunda ona baktım.

 

"Küçükken izlerdim. Hatta siz nelerle büyüdünüz bilmem ama ben sihirli annem, selena, bez bebek falan izliyordum hatta tam konusunu falan hatırlamıyorum ama kayıp prenses diye bir şey de izliyordum. Dizi olarak yani. Güzellerdi." Dediğimde odaya giren Kuzey abim kendini yatağıma attı.

 

"Bunlar da izledi onları." Emir ile Erim'i gösterirken konuştuğunda Emir sırıttı.

 

"E bizim yanımıza oturup bizimle beraber izleyen de sen değil ebemdi zaten abi." Dediğinde Kuzey abim başının altına koyduğu yastığı alıp Emir'e fırlattı.

 

"Kes sesini bücür." Dedikten sonra beni kolumdan tutup yatağa çekti ve başını karnıma koydu.

 

Yastık yaptı lan beni.

 

"Ben bu olayı niye iki kez yaşadım ya? Eve bir Kuzey yetiyordu niye kız ve ondan küçük bir hâli daha var evde." Dediğinde Emir'e dil çıkardım.

 

"Beğenemediysen kapı orada kulbu da orada koçum. Hadi yaylan." Söylendiğimde Kuzey abim kahkaha attı.

 

"İşte benim kardeşim ya." Dediğinde sırıttım.

 

"Tamam, yeter bu kadar şamata gırgır. Kalkın annemler bizi kahvaltıya bekliyor." Lodos abim hepimizi susturup otoriter bir şekilde konuştuğunda Kuzey abim ikiletmeden başını karnımdan kaldırdı.

 

İşte, abi korkusu.

 

Ben de yataktan zıplayarak kalktım ve yine zıplayarak odadan çıktım.

 

Asansöre doğru ilerlerken asansör gelmişti ve Lodos abim içeri girmiş bizim gelmememizi bekliyordu. Hepsi asansöre bindiğinde tebessüm ettim.

 

"Siz asansör ile gidin ben merdivenlerle ineceğim." Dediğimde Kuzey abim kaşlarını çattı ama bir şey demesini beklemeden koşarak merdivenleri inmeye başladım.

 

Yemek odasının bir üst katına geldiğimde asansör daha oraya gelmemişti. Şeytani bir şekilde gülüp düğmeye bastım ve koşarak aşağıya inmeye başladım.

 

Kapılar açıldığında bir üst katta inmiş olacaklardı. NİHAHAHAHAHAH yaşasın kötülük.

 

Yemek odasına geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Kendimi masadaki Güney abimin yanına attığımda bana bakıyorlardı.

 

Dolu su bardağını alıp içmeye başladığımda üst kattan sesler gelmeye sonra da sesler odaya yaklaşmaya başladı.

 

"Bücürüğün niye asansöre binmediği belli oldu. Seni şeytaaaan." Kuzey abim parmağını bana saklayarak konuştuğunda kıkırdadım.

 

Hepsi masada yerlerini aldıklarında kahvaltı yapmaya başlamıştık.

 

"Canım sıkıldı bugün ne yapalım?" Emir ve Erim'e bakarak konuştuğumda Güney abim konuştu.

 

"Ben bugün izinliyim. Sizi kafeye götüreyim?" Dediğinde başımı salladım.

 

"Olur." Hep bir ağızdan konuştuğumuzda kıkırdadım.

 

"Olmaz." Kuzey abim konuşamaya atladığında kaşlarımı çattım.

 

"Sebep?" Dediğimde sırıttı.

 

"Çünkü ben hastaneye gideceğim işim var. Bensiz gidemezsiniz. Bu avukat parçası sizi koruyamaz." Dediğinde hoşnutsuzca babama baktım.

 

"Babacığım gidebilir miyiz?"

 

Babam bana baktı ve başını salladığında sırıtmıştım Kuzey abim ise somurtmuştu.

 

"Hadi çabuk yiyelim o zaman." Dediğimde kıkırdadılar.

 

Hepimiz kahvaltımızı bitirdiğimizde hemen odama çıktım ve üzerime giyecek kıyafet bakmaya başladım.

 

Dışarısı soğuktu. Baya soğuktu. Kaba tabirle doşarı çıktığımda götüm donuyordu o derece bir soğuktu o yüzden kalın bir şeyler giymek istiyordum.

 

Elime geçen beğendiğim ve güzel kombin olur dediğim şeyleri üzerime geçirdim ve derin bir nefes aldım.

 

Bunlar beni mis gibi sıcacık tutardı.

 

Saçımı toplamak yerine saldım ve taramak yerine ellerimle düzelttim. Dudağıma nemlendirici sürdüğümde hazırdım.

 

Odamdan çıkıp salona indiğimde Erim, Emir ve Güney abim de hazırdı.

 

"Gittiler mi?" Lodos abim, babam ve Kuzey abimi kastederek sorduğum soruyla başlarını aşağı yukarı salladılar.

 

"Biz de gidelim hadi." Güney abim ayağa kalktığında konuştu.

 

Emir ve Erim ayağa kalktığında salona annem girdi.

 

"Gidiyor musunuz çocuklar?" Şıkır şıkır bir halde karşımızda duran anneme kaşlarımı havalandırıp baktım.

 

E bu kadın taş gibi olmuştu.

 

"Evet, gidiyoruz da annem sen nereye gidiyorsun?" Erim konuştuğunda annem tebessüm etti.

 

"Ben de Esinlere gideceğim. Siz de akşam oraya gelirsiniz. Belki Adar da yanınıza gelir." Dediğinde gülümsememek için kendimi zor tuttum. Annem bana bakıp göz kırptığında yanımdaki erkekler gözlerini kısmış bana bakıyordu.

 

Al anne kırdın kırdın.

 

"Adar ne alâka ki? Niye geliyor? Gelmesin." Erim kıskançlıkla konuştuğunda tekrar gülmemek için dudağımı yaladım.

 

"Arkadaşınız niye gelmesin? Adar ile siz yakın arkadaştınız Erim. Ne oldu?" Annem kaşlarını çatarak konuştuğunda Erim kollarını göğsünde bağladı.

 

"İkizime sarkmadan önceydi o." Diyip sustuğunda Emir devam etti.

 

"Ama ablam da meyil veriyor şimdi. " Dediğinde gözlerimi kıstım.

 

"Sizene be. Sussanıza." Cırladığımda Güney abim boğazını temizledi.

 

"Sizce abiniz olarak ben buradayken bu konu hakkında konuşmanız ne kadar doğru?" Dediğinde annem güldü.

 

"Senin de sevgili olaylarını unutmadık Güney. Kardeşin hakkında konuşunca ne olmuş? Senin yanında olursa ne olurmuş?" Annem kaşlarını kaldırmış şekilde konuştuğunda sırıttım.

 

İşte kadın gibi kadın, anne gibi anne. Kadın dayanışması. Ye-hu.

 

"Sevgili mi? Sevgililer mi ki?" Erim merakla sorduğunda anneme baktım.

 

Anne ya kırdın kırdın.

 

"Siz kafeye gitmeyecek miydiniz? Gitsenize. Benim işim var çıkmam lazım. Oyalamayın beni." Annem azarlar bir tonda konuştuktan sonra bir şey dememizi beklemeden arkasını dönüp odadan çıktığında kıkırdadım.

 

"Az önce annemde Defne ablamı gördüm." Emir şaşkınca konuştuğunda sırıttım.

 

"Tabi koçum ne demişler? Anasına bak kızını al." Dediğimde Erim yerinde kıpırdandı.

 

"Seni kimse alamaz yavrum. Turşunu kur sen bence. Yemez yani 3 abi, bir erkek ikiz , bir tane erkek kardeş bir de baban var he zaten kuzenin olmasına rağmen kardeşinmiş gibi davranan Aras'ı da sayarsak eğer çevrende toplam 7 tane erkek var. Seninle sevgili olmak yemez yani." Güney abim konuştuğunda gülmemek için kendimi sıktım.

 

Yemezmiş. Yedi bile koçum.

 

"O zaman siz de turşunuzu kurun. Ben evde kalırsam siz de kalırsınız canlarım." Dedikten sonra öpücük attım ve göz kırptım. Bir şey demelerini beklemeden salondan çıktım.

 

Evden çıktığımda peşimden gelmişlerdi.

 

"Aklıma geldi. Bize hiç söylemediniz. Yılbaşı gecesi evden nasıl kaçtınız?" Güney abim konuştuğunda Erim ve Emir ile bakıştıktan sonra güldüğümüzde omuz silktim.

 

"O da bizde kalsın." Dediğimde arabasının kilidini açtı.

 

Koşarak ön koltuğa gitmeye başladığımda benimle birlikte Erim de koşuyordu.

 

"Höst, ben oturacağım öne." Kapı kulbuna tuttuğum an Erim de tuttuğunda başımı ona çevirip konuştum.

 

"Oldu güzelim. Erkeklere öncelik. Hadi." Dediğinde kahkaha attım.

 

"Kadınlara öncelik olmasın o? Mankafa." Dediğimde saçımı hafif bir şekilde çektiğinde çığlığı bastım.

 

"Abi al şu Erim'i saçımı çekiyor." Annesine kardeşini şikayet eden çocuk gibi abime Erim'i şikayet ettiğimde abim Erim'i çekip arkaya oturttu. Erim arkaya oturur oturmaz kapıyı açıp ön koltuğa oturdum.

 

Emir ve Güney abim gülerek koltuklara oturduklarında Güney abimin yanağını öptüm.

 

"Teşekkür ederim kahramanım." Sırıtarak konuştuğumda Erim arkada homurdanıyordu.

 

"Hepiniz kızcısınız ulan. Hiç Erim'i koruyalım diyen yok. Yalan söyledi. Çekmedim saçını." Dediğinde güldüm.

 

"Erim unuttun mu? Ben yalan söyleyince hıçkırıyorum ama az önce hıçkırmadım." Erim'e bakarak göz kırptığımda Erim gözlerini devirdi.

 

Sırıtarak önüme döndüğümde abim arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı.

 

"Hadi bakalım. Şansımıza ne çıkacak radyodan." Derken radyoyu açtım. Arabaya dolan evdeki saat- sarmaşık çaldığında sırıttım. Bu aralar arkadaşım sayesinde deli gibi dinlediğim ve çok beğendiğim bir şarkıydı. Hoş ben zaten evdeki saat'in dinlediğim şarkılarını çok beğeniyordum zaten. Dinlemediklerim vardı o yüzden dinlediklerim diyorum.

 

Yerimde sallanarak şarkıyı mırıldanmaya başladım.

 

"Sesli söylesene." Emir arkadan konuştuğunda sırıtıp ona baktım ve başımı salladım.

 

"Ve sonra çok şey yaşandı.

Yaşandı çok yeni durumlar.

Bak hala aynı korkular.

Bir insan kaç kez sorgular."

 

Nakaratı söylediğimde Erim uzanıp kanalı değiştirdi.

 

"Niye değiştiriyorsun ya?" Derken eline vurduğumda pis pis sırıttı.

 

"Çok eğleniyor gözüküyordun. Bozayım dedim." Dediğinde gözlerimi kıstım.

 

"Vıdı vıdı vıdı. Pis lağım faresi." Derken hâlâ koltuğumun yanında olan kafasına bir tane yapıştırdım.

 

Geriye çekilip kafasını ovuştururken gözlerini kısıp bana baktı.

 

Aynadan ona bakarken dil çıkardığımda o da bana dil çıkardı.

 

"Ateşkes imzalayın. Yeter. Bugün ters tarafınızdan mı kalktınız siz?" Güney abim azarlar tonda konuştuğunda omuz silktim.

 

"İlk o başlatıyor. Kaşınıyor ben de kaşıyorum bu kadar." Dediğimde Emir güldü.

 

"Kaşınıyor sen de kaşıyorsun ha ? Seni gibi bad girl seniii." Dediğinde güldüm.

 

Manyak çocuk.

 

Şaka bir yana kötü kız olduk durup dururken. İyi mi?

 

Abim biraz daha arabayı sürdükten sonra bir kafenin önünde durdu.

 

"Geldik. Siz inin bir masaya oturun ben de arabayı park edip geleyim." Dediğinde başımızı salladık ve arabadan indik.

 

Erim yanıma gelip kolunu omzuma attığında omzumdaki elini tuttum.

 

"Siz az önce didişmiyor muydunuz?" Emir kaşlarını kaldırmış bize bakarken sırıttım.

 

"İkiziz oğlum biz. Didişiriz de didişmeyiz de." Dediğinde Emir boştaki elime uzanıp tuttu.

 

Kafeye girdiğimizde cam kenarındaki masalardan birine oturduk. Abim yanımıza geldiğinde eş zamanlı olarak bir garson menüleri getirdi.

 

Menüden ne yiyeceğime bakarken herkes karar vermişti. Sadece ben kalmıştım. Beni bekliyorlardı. Beklesinler, bana ne.

 

"Tamam seçtim." Dediğimde Güney abim garsona seslendi.

 

Siparişleri verdikten sonra tuvaletim geldiği için ayaklandım.

 

"Nereye?" Erim'in sorduğu soruyla ona baktım.

 

"Tuvaletim geldi. Tuvalete gideceğim." Dediğimde sırıtarak cıkladığında ben de sırttım.

 

"Sana soran olmamıştı zaten." Dedikten sonra göz kırptım ve tuvalete gittim.

 

Kabine girdiğimde oturmadan önce peçeteyle klozeti iyice temizledim. Şimdi ne olur ne olmaz? Ne olacağı belli olmaz sonuçta.

 

Elimi peçeteliğe uzattığımda peçete olmadığını gördüm.

 

"Hadi be! Şaka mı yapıyorsun?" Kendi kendime söylenirken gözlerimi kapattım sinirle.

 

Ulan peçeteyi tamamen klozeti temizlemek için harcamışım. Kaba tabirle götümü silecek peçetem kalmadı. Şaka gibi!

 

Tuvaletin kapısı açıldığında seslendim.

 

"Merhaba." Dediğimde kısa bir sessizliğin ardından güzel bir ses bana cevap verdi.

 

"Merhaba?"

 

"Acaba diğer kabinlerde peçete var mı? Bana verebilir misiniz varsa?" Utana sıkıla sorduğum sorunun ardından birkaç ses duydum.

 

"Kapının altından veriyorum. " Az önce bana cevap veren sesi tekrar duyduğumda eş zamanlı olarak kapının ardından bir el peçete uzatmıştı.

 

Peçeteyi alıp işimi hallettikten sonra tuvaletten çıktım. Elimi yıkarken kabinden kadın çıktığında tebessüm ederek ona baktım.

 

"Teşekkür ederim." Dediğimde o da bana tebessüm etti.

 

"Bir şey değil." Dedi ve yıkadığı elini kurutup bana uzattı.

 

"Hazen Neva." Adını söylediğinde ben de elimi kurulayıp bana uzattığı elini tuttum.

 

"Defne İlda." Dediğimde tekrar tebessüm etti.

 

Uzun boyundan dolayı kıçını lavabonun mermermerine yasladı.

 

Uzun boylu olmasıyla ne alâka, derseniz diye diyorum. Lavabonun mermeri benim belime onun kıçının hizasına geliyor o yüzden dedim.

 

"Kaç yaşındasın?" Sanki tuvaletten çıkmak istemiyor gibi konuştuğunda tebessüm ettim tekrar.

 

"17 yaşındayım. Sen?" Dediğimde gülümsedi. Gülümseyince çakır rengi gözleri kısılmıştı.

 

Kadın çok güzeldi. Sanırım hayran kaldım...

 

"29 yaşındayım." Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

"Daha genç duruyorsun." Şaşkınca söylediğim şeye kıkırdadı. Omuz silkti.

 

Konuşmak için ağzını açmıştı ki tuvaletin kapısı tıklandı daha sonra da bir erkek sesi duyuldu.

 

"Neva? Nerede kaldın?" Dediğinde Hazen abla gözlerini devirip yaslandığı yerden uzaklaşıp kapıyı açtı.

 

Kapıdan gördüğüm kadarıyla sert yüz hatlarına sahip biri Hazen ablaya düz bir şekilde bakıyordu.

 

"Tuvalette de mi rahat yok?" Hazen abla benimle konuştuğu ses tonunun aksine tam tersi bir tonla yani sert bir ses tonuyla konuştuğunda kaşlarım havalandı.

 

Önündeki abi Hazen ablanın başının üzerinden içeriye baktığında göz göze geldik.

 

Adamın gri gümüş arasında olan açık renk gözleri içime bir ürperti saldığında gözlerimi kaçırdım.

 

Lodos abim gibi uzun boyluydu. Bıraksanız Eyfel kulesine kafa tutacak bir boydaydı ve kalıplıydı. O görünüşüyle birlikte bir de o gözleriyle bakınca bir an korkmadım desem yalan olurdu şimdi. Bakışları da sertti zaten. Yeni tuvaletten çıktım ama altıma edecektim yani.

 

"Uzun sürdü." Dediğinde gülmemek için kendimi sıktım.

 

Biz de zaten uzun sürdü çabuk çık diyorduk ya tuvaletimize.

 

"Şah." Dedikten sonra başka bir şey demeyip derin bir nefes verdi , eliyle abiyi geriye doğru itti ve başını bana doğru çevirdi.

 

"Tanıştığımıza memnun oldum Defne." Dedikten sonra başıyla bana selam verip tuvaletten çıktı ve kapıyı kapadı.

 

Değişiklerdi. Tuhaftı. Ne bileyim? Bir garip geldiler bana.

 

Zaman kaybetmeden ben de tuvaletten çıktım ve masaya gittim.

 

"Bir an deliğe düştün sandık." Erim yine bana takıldığında yapmacık bir şekilde güldüm.

 

"Ha ha ha çok komikti. Boşa gitmesin de güleyim bari." Dediğimde sırıttı.

 

"İlkokul 3 cevapları." Sırıtarak konuştuğunda ben de sırıttım.

 

"Karşımdaki kişinin zeka seviyesinde konuşayım diyorum, anlaşalım diye. Kötü mü ediyorum?" Dediğimde gözlerini kıstı.

 

İşte paşam öyle değil böyle laf sokulur.

 

Siparişler geldiğinde kimseden ses çıkmadı. Yani daha doğrusu benden ses çıkmadı çünkü ben tatlıma ve sıcak çikolatama gömülmüştüm.

 

Bunlar çok güzel ama...

 

"Yavaş ye yavaş." Güney abim gülerek konuştuğunda tebessüm ettim.

 

Başımı kaldırıp abime baktığımda kahkaha attı. Yanındaki peçetelikten bir tane peçete alıp ağzımı sildi.

 

"Düzgün yesene güzelim şunu." Hâlâ gülerek konuştuğunda elindeki peçeteyi aldım ve tatlımı bitirdim. İçeceğimi de bitirdiğimde abim hesabı istedi.

 

Kafeden çıkıp arabaya bindiğimizde Erim homurdanıyordu.

 

"Şimdi Adarlara mı gidiyoruz?" Homurdanarak konuştuğunda gülümsedim.

 

"Evet." Dediğimde gözlerini devirdi.

 

"Bakıyorum da çok mutlusun. Ne bu mutluluğunun sebebi?" Erim imayla konuştuğunda sırıttım.

 

"Sana ne kardeşim." Dediğimde gözlerini devirdi.

 

"Anca azarla zaten , anca tersle." Dediğinde kıkırdadım.

 

Seviyordum bu keratayı ya. Didişmesi de eğlenceli hem.

 

Abim arabayı çalıştırıp yola koyulduğunda bir süre sonra Areslerin evinin önüne gelmiştik.

 

Arabadan inip eve doğru ilerlediğimde bizimkiler de beni takip etti.

 

Eve girdiğimizde Ares bana gülümseyerek bakıyordu. Herkese baş selamı verip boş olan bir yere oturdum.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Akşam yemeğini yemiş salonda oturuyorduk.

 

Ares ile Erim'in arasında otururken başımı cam tarafına çevirdim. Beyaz beyaz taneler gördüğümde sakince ayağa kalkıp cama ilerledim. Kar yağıyordu.

 

Tebessüm ederek karın yağışını izlerken yanıma Ares geldi.

 

"Kar yağıyor." Mırıldandığında onu başımı sallayarak onayladım.

 

Yerler tutmuştu bile ve kar lapa lapa yağıyordu. Çok güzel bir görüntüydü ve ben artık duramayacaktım.

 

"Ben dışarı çıkıyorum." Sesli bir şekilde konuşup bizimkilere döndüğümde babam oturduğum yerden arkamdan dışarıya baktı.

 

"Çık güzelim." Gülümseyerek konuştuğunda hemen yerimden hareket ettim ve salondan çıktım. Montumu giyip dışarı çıktım.

 

Evin bahçesinin ortasında durup ellerimi iki yana açtım, başımı geriye atıp etrafımda dönmeye başladım.

 

Biri elimi tutup beni kendine çekti ve bedenimi bedenime yasladığında gözlerimi açtım. Bakış açıma Ares girdiğinde gülümseyerek yüzüne baktım.

 

Şarkı mırıldanmaya başladığında aynı zamanda dans etmeye de başladık. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapadıktan bir süre sonra sırtıma gelen bir darbeyle Ares'den uzaklaştım.

 

"Ayrılın lan." Kuzey abim elinde sıktığı kartopunu Ares 'e attığında güldüm.

 

"Savaş mı istiyorsunuz, ha?" Arkasından gelen Güney abim, Erim ve Emir'e bakarak konuştuktan sonra yerden bir miktar kar alıp sıktım ve yerden kar almak için eğilmiş Kuzey abimin kafasına attım.

 

"Tam on ikiden. Askere gitsem keskin nişancı olurmuşum be!" Diye övünürken bu sefer Erim karnıma kartopu atmıştı.

 

"Abime kartopu atmak ha?" Dediğinde böylece kartopu savaşımız başlamıştı.

 

Attığım son kartopunu ardından az ilerimde olan Erim'e doğru koşup sırtından itip yere düşmesini sağladığımda kahkaha attım ama kahkaham yarıda kesilmişti çünkü ben de itilip yeri boylamıştım.

 

Başımı kaldırıp beni iten kişiye baktığımda Güney abimi gördüm.

 

"Hain abi." Dediğimde gülüp üzerime kar atmaya başladı.

 

O da yorulup yanımıza uzandığında Emir, Kuzey abim ve Ares de yan yana dizilip yanımıza uzanmıştı.

 

Hâlâ yağan kar yüzümüze düşerken derin bir nefes alıp gülümsedim.

 

"Eğlenceliydi." Dediğimde onaylayan mırıltılar çıktı hepisinden.

 

Kısa bir çığlık kulağımıza geldiğinde hemen oturur pozisyona geçtim.

 

"Bu ne hâl böyle!? Su gibi olmuşsunuz!" Annem üzerimize doğru gelirken konuştuğunda arkasından babam ve Lodos abim de geliyordu.

 

"Kalkın, kalkın , kalkın. Hemen eve gidiyoruz. Hasta olacaksınız yoksa. Şu halinize bakım ya." Derken eliyle kalkmamızı işaret etti.

 

Yerden destek alıp hemen ayağa kalktığımda bizimkiler de kalkmıştı.

 

Ares ile vedalaşıp arabaya bindiğimizde Lodos abim gülerek bana bakıyordu.

 

"Ne oldu?" Dediğimde burnumu sıktı hafifçe.

 

"Yanakların ve burnun kıpkırmızı olmuş güzelim." Arabayı çalıştırırken konuştuğunda tebessüm ettim. Arabayı çalıştırır çalıştırmaz klimayı açtığında elimi oraya götürüp ısıtmaya çalıştım.

 

"Üşüdün mü?" Arkadan Erim konuştuğunda ona baktım.

 

"Yani, biraz üşüdüm." Dediğimde başını salladı.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

2 HAFTA SONRA;

 

Yarın okul açılacaktı ve ben mutsuz mutsuz salonda ailemle birlikte oturuyordum.

 

Okul açılacaktı, bunun mutlu olacak yanı yoktu ki. Sıkıntıyla konuştum.

 

"Acıktım ben." Dediğimde annem gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana baktı.

 

"Kız ne acıkması? Daha yeni yemek yedik ya. Hem kilo aldın sen. Diyet yapıp zayıflasana. Kimse beğenmez yoksa seni." Dediğinde elimle 'amaaan' der gibi salladım.

 

"Beni seven sevmiş anne ya. Hem kilom iyi." Sustuğumda abilerim öksürmeye başlamış babam da tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.

 

Ben az önce pot kırmıştım değil mi?

 

Bakışlarımı anneme çevirdiğimde bana 'aferin gerizekalı' der gibi bakıyordu.

 

Aferin cidden bana. Malım çünkü. Hemen pot kırdım.

 

Alkış alabilir miyim şuraya bir yere?

 

"Kim beğenmiş seni?" Lodos abim tehlikeli bir ses tonuyla konuştuğunda ona baktım.

 

"Benim bir fikrim var ama." Bu sefer Erim konuştuğunda ona baktım gözlerimi belirterek.

 

"Kimmiş o?" Babam sorusunu yönelttiğinde ona döndüm bu sefer.

 

"Adar." Dediğinde babamın tek kaşı havalandı. Abilerim 'tahmin etmiştim' bakışı atarlarken anneme baktım.

 

"Sevgili misiniz?" Bu sefer Kuzey abim konuştuğunda ona baktım.

 

Ulan hayır dersem hıçkıracağım... Nalet olasıca sendrom.

 

"Cevap alamadık?" Bu sefer Lodos abim konuştuğunda ona baktım.

 

"Acaba şu an bir şey mi olsa? Ne bileyim kapı çalsa falan. Olmaz mı?" Sadece kendim duyabileceğim şekilde mırıldandığımda kapı çalmıştı.

 

Allah, bütün şansımı burada kullandım resmen!

 

"Kapı çaldı." Ayağa fırlarken konuştum ve koşarak salondan çıktım.

 

Kapıyı açtığımda karşımda 25-30 yaşları arasında bir adam vardı.

 

"Merhaba?" Dediğimde sırıtarak bana bakıyordu.

 

"Merhaba." Dedikten sonra izin istemeden eve girdi ve açık kapıdan salonda oturduğu görünen babama baktı.

 

"Hey! Ne oluyor?" Kolunu tutmak için uzanırken bağırdığımda kolunu benden uzaklaştırıp salona gitti.

 

Kapıyı kapatıp peşinden salona girerken kaşlarımı çattım.

 

"Merhabalar." Dediğinde herkes kaşlarını çatmış bir şekilde adama bakıyordu.

 

Lodos abim bana soru soracasına baktığında kollarımı iki yana açıp kim olduğunu bilmediğimi belli ettim.

 

"Kimsin sen?" Kuzey abim kaşları çatık bir şekilde konuştuğunda ona baktım.

 

"Ve evimize izin dahil almadan hangi hakla girersin?" Lodos abim Kuzey 'in sözünü devam ettirdiğinde bu sefer başımı adama çevirdim.

 

"Aaaaa ne kadar ayıp. İnsan abisiyle öyle konuşur mu hiç Kuzey?" Dediğinde ben dahil herkes şok olmuş bir şekilde yüzüne baktık.

 

"Ö-özgür?" Annem babama şaşkınca bakarak titreyen sesiyle konuştuğunda babam ayağa kalktı hemen.

 

"Ne diyorsun sen!?" Hiddetle üzerine yürürken konuştuğunda yutkundum.

 

Eve benden izinsiz giren ve kanımın hiçbir şekilde ısınmadığı pis adam sırıtarak konuştuğunda olduğum yerde tam manasıyla donmuştum.

 

"Yeni çocuğuna merhaba demeyecek misin babacığım?"

 

BÖLÜM SONU...

 

Sövmeyin lütfen dmmdmdmdm

 

Sizce bu herif kim? Cidden Özgür 'ün oğlu mu?

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%