Yeni Üyelik
39.
Bölüm

39. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 20 Ekim 2024..

39. Bölüm;

 

Eve benden izinsiz giren ve kanımın hiçbir şekilde ısınmadığı pis adam sırıtarak konuştuğunda olduğum yerde tam manasıyla donmuştum.

 

"Yeni çocuğuna merhaba demeyecek misin babacığım?"

 

"Ne diyorsun lan sen?" Lodos abim hiddetle ayağa kalktığında babamın sinirden boynundaki damarlar belirginleşmişti.

 

Ay noluyo noluyo?

 

"Bu ne demek!?" Annem sinirle ayağa kalktığında bir yandan da ağlıyordu.

 

"Sen, beni aldattın mı Özgür?" Annem kırgın ama bir o kadar da kızgın ses tonuyla konuştuğunda yutkundum.

 

"Hayır, güzelim. Sana yemin ederim öyle bir şey yok." Babam annemin yanına gidip ellerini tuttuğunda annem babamın yüzü dışında her yere bakıyordu.

 

"O zaman bu belgeyi de yalanla baba." Kanımın kaynamadığı pislik herif tekrar konuştuğunda elindeki zarfı babama doğru uzattı fakat babam ona bakmıyordu bile.

 

Lodos abim hemen yanına gidip zarfı sertçe aldı ve okumaya başladı.

 

"Baba. Bu belge oğlun olduğunu söylüyor." Lodos abimin omuzları düşerek duyulabilir bir sessizlikte konuştuğunda şaşkınca babama baktım.

 

Bunu yapmış olamazdı değil mi? Bu eve geldiğimde annemle babamın aşkına hayran kalmıştım ben. Bu, olamazdı.

 

Annem babamın elindeki ellerini sertçe çekip babama bir tane tokat attı.

 

"Sana yazıklar olsun. Sana 6 tane evlat verdim ben. Seni sevdim ben. Senin için her şeyi yaptım ben." Bağırdığında derin bir nefes aldım.

 

Sanki annemin içindeki acı bendeydi. Annemin gözlerindeki acı yakmıştı canımı.

 

"Leyla. Yemin ederim öyle bir şey yapmadım. Ben senden başka kadınlara bakamıyorum bile ne çocuk yapması Allah aşkına." Dediğinde annem sinirle güldü.

 

"Peki çocuğun elindeki o belge ne olacak? O da mı yalan?" Dediğinde babam belgeye göz ucuyla baktı.

 

"Ben olduğum kesin değil. Ben bu çocuğu hayatımda ilk kez görüyorum. Ne malum benim adımı kullanıp başkasının dna'sını kullanmadığı." Babam annemin gözlerine bakarak konuşmaya çalıştığında annem gözlerini sürekli babamdan kaçırıyordu.

 

"O zaman bu belgeyi yok sayıp DNA testi yaptıralım." Kuzey abim konuştuğunda bakışlarım hâlâ adını öğrenemediğimiz abimiz olduğunu söyleyen herife kaydı.

 

Bakışlarında geçen anlık bir duyguyla kaşlarım çatıldı. Sadece saniyelik de olsa yüzünde tuhaf bir ifade geçti. Korku muydu bilmiyorum ama eminim başka bir ifade geçti yüzünden.

 

"Benim belgem üzerinde oynandığını düşünüyorsunuz. Peki sizin belge üzerinde oynamayacağınızı nereden bileyim ben?" Herif kaşları havalanmış bir şekilde konuştuğunda annem çocuğa doğru ilerledi.

 

"Bu ailede bu gerçeği öğrenmeyi en çok isteyen kişi benim. O belge üzerinde oynanmasına izin vermem. O yüzden benim istediğim hastanede yapılacak. Gerçeğin ne olduğunu en çok öğrenmek isteyen kişi ben olduğum için o belge üzerinde oynanmaz." Son kısmı sesi kısılarak söyledikten sonra sustu ve derin bir nefes aldı.

 

"Gidiyoruz." Babama ve o abimiz olduğunu söyleyen herife bakmadan odadan çıktığında babam da hemen peşinden gitti.

 

"Bu sırada sormadınız ama adım Ekrem." Babamın ardında konuştuğunda Kuzey abim omzuna omuz atıp yanından geçti.

 

"İsmini soran olmadı zaten dediğin gibi." Söylenerek odadan çıktığında peşinden Güney abim, Lodos abim, Emir ve Erim çıkmıştı. O herif ile başbaşa kalmıştık.

 

"Sen benim kız kardeşimsin." Derken beni süzdüğünde kaşlarımı çattım.

 

"Test yapılana kadar hayır." Dediğimde omuzlarını düşürdü.

 

"İlk bu aileye geldiğinde birkaç ay önce sana da senin bana davrandığın gibi davranmamışlar mıydı abilerin?" Üzgün bir yüz ifadesiyle konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

"Sen, nereden biliyorsun?" Şaşkınca konuştuğumda sırıttı.

 

"Sadece içine üye olacağım aileyi takip ettim. Bu sırada Adar denilen o çocuğu hiç sevmedim. Hiç yakışmıyorsunuz. Ayrılın." Dediğinde korkuyla yutkunup geriye bir adım attım.

 

Bu çocuk manyaktı! Psikopat. Bizi takip etmişti!

 

"Sen benim hiçbir şeyim değilsin. Eminim bundan." Dediğimde kaşları alayla kalktı.

 

"Nasıl eminsin?" Alaycı bir şekilde konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

"Çünkü babam anneme bunu yapmaz eminim." Dediğimde kısık bir kahkaha attı.

 

"Babanı(!) nereden tanıyorsun da bu kadar eminsin? Kaç aydır bu ailedesin ki?" Alay ederek konuştuğunda sinirle nefes aldım.

 

"Seni tanıdığımdan daha çok tanıyorum. Senin gibi nereden geldiği elindeki belgenin ne kadar gerçek olduğu belli olmayan birine hiç güvenmeyeceğimi düşünürsek eğer babama bin kat daha çok güveniyorum." Dedikten sonra sinirle salonun çıkışına giderken durup ona döndüm.

 

"Ve seni de hiç sevmedim." Konuştuktan sonra salondan çıktım.

 

Benim ardımdan geldiğini adım seslerinden anladım.

 

Bahçeye çıktığımda hemen abilerim yanına gittim.

 

"Ben bu herifi hiç sevmedim. Bizim hakkımızda çok şey biliyor. Benim birkaç aydır burada olmam gibi. Bizi takip etmiş." Kısık sesle konuştuğumda Lodos abimin çenesi seğirdi.

 

"Ve hiç sevmedim onu. Bir his var içimde. Bize yalan söylediğine dair bir his. DNA testi yapalım denildiğinde yüzünde saniyelik de olsa bir değişim oldu. Gördüğüme eminim." Diye sözüme devam ettiğimde Kuzey abim başını salladı.

 

"Ben de gördüm o saniyelik değişimi. Bir şey var da. Bakacağız." Dediğinde başımı salladım.

 

Hepimiz arabalara yerleşip annemin dediği hastaneye gitmeye başladık. Kimseden çıt çıkmıyordu.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Hastaneye geleli yaklaşık yarım saat olmuştu babamla Ekrem kan vermek için odaya girdiklerinde peşlerinden Lodos abim de girmişti.

 

Elinde birkaç tüp ile odadan çıkan kadın bize baktı.

 

"Yarına testin sonucunu öğrenirsiniz. Yarına çıkar sonuç." Dedikten sonra yanımızdan ayrıldı ve gitti.

 

Babam, Lodos abim ve Ekrem denilen herif odadan çıktığında annem ayağa kalktı.

 

"Ben Edalara gideceğim. Lodos oğlum, beni Eda 'ya bırakır mısın? Hem yarın okul açılacak Aras'ı da alır eve gidersin." Annem konuştuğunda babam anneme ilerledi.

 

"Leyla, Leylam. Evden gitme." Dediğinde annem babama kötü kötü baktı.

 

"Kafamı toplamam ve yarına kendimi hazırlamam lazım Özgür. Bu süreçte de yüzünü görmek ve sesini duymak istemiyorum." Annem sertçe konuştuğunda derin bir nefes aldım.

 

Annem de babam da çökmüş görünüyordu. Üzgün bakışlarımı Güney abime yönelttiğimde elini koluma koydu ve okşadı.

 

Lodos abim ile annem yanımızdan gittiğinde arkalarından baktık.

 

"Eeee. Eve mi gidiyoruz?" Ekrem konuştuğunda iğrenç bir şeye bakar gibi yüzüne baktım.

 

Bakın benim altıncı hissim kuvvetlidir. Bu var ya bu yalancının önce gideni. Bir şey planlıyor bu. Babamın oğlu falan değil bu.

 

"Biz eve gidiyoruz sen de bizi bulmadan önce nerede düşüp kalkıyorsan oraya gidiyorsun." Kuzey abim sinirle konuştuğunda sırıttı.

 

"Abinle düzgün konuş istersen kardeşim. "

 

"Kardeşim deme bana. Daha testin sonucu çıkmadı sen benim için bir hiçsin." Kuzey abim koruduğu siniriyle konuştuğunda Ekrem tekrar sırıttı.

 

"Tamam küçük bey. Sakin olun. Ben her zaman kaldığım yerde kalırım. Nasılsa yarın her halükarda görüşeceğiz. Neyse. Görüşürüz güzellik." Son cümlesini bana bakarak söyledikten sonra göz kırptı. Yanağımdan makas almak amaçlı elini kaldırdığında elini benden önce Kuzey abim tutarak engelledi.

 

"O. Elini. Kardeşimden. Uzak. Tut." Ekrem'in elini sertçe iterken her kelimeyi vurguluyarak konuştu.

 

Bir saniye. Karizmaya focus lütfen.

 

Tamam şu an çok önemli bir ortamdayız farkındayım ama Kuzey abimin şu hâline bir düşmedim değil yani.

 

Ekrem gülerek başını sağa sola salladı ve yanımızdan gittiğinde babama baktım.

 

"Ben böyle bir şey yapmadım. O benim oğlum değil." Babam kızarmış gözleriyle çaresizce bize bakarak konuştuğunda çaresizlik sesine de yansımıştı.

 

Babamın yanına gidip sarılmak istedim ama testin sonucuna kadar bu tarz bir atak yapmamaya karar verdim.

 

"Eve gidelim babam." Güney abim babamın yanına giderek konuştuğunda babam başını salladı.

 

Eve gitmek için arabalara adımlarken aslında hepimiz içinde verdiği savaş ile uğraşıyorduk.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Gözlerimi açıp telefonun alarmını kapattığımda derin bir nefes aldım. Gece gözüme uyku girmemişti ve neredeyse birkaç saatlik bir uykuylaydım.

 

Zombiden farksızdım şu an.

 

Yataktan kalkıp ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim ve işimi halledip giyinme odasına geçtim. Üzerimi giyindiğimde odamın kapısı çalındı. Giyinme odamdan çıktım.

 

"Gel." Kapıdaki kişiye seslendiğimde içeriye Lodos abim girdi.

 

"Kahvaltı hazır yavrum hadi gel." Dediğinde yanına gittim.

 

"Abi. Babam , böyle bir şey yapmış mıdır?" Abimin elini tutmadan önce sorduğum soruyla abim saçımı okşadı.

 

"Yapmamıştır güzelim. Eminim." Dediğinde başımı salladım.

 

Yemek odasına indiğimizde masada sadece Erim, Emir ve Aras vardı. Aras da sanırım her şeyden haberdardı ki çıtını bile çıkartmadan kahvaltı yapıyordu.

 

Masaya geçip birkaç bir şey yedim ve yemek yemeye devam edemediğimde geriye yaslandım.

 

"Doydunuz mu?" Lodos abim konuştuğunda onu başımı sallayarak onayladım.

 

"Bugün sizi okula ben götüreceğim. Doydunuz madem , hadi kalkın." Dediğinde ayağa kalktım.

 

Hepimiz odamızdan çantalarımızı alıp geri indiğimizde Lodos abim bizi bekliyordu.

 

Arabaya binip okula geldiğimizde derin bir nefes aldım.

 

"Abi bizi sen mi alırsın?" Dediğimde başını sallayarak beni onayladı.

 

Saçımı sonra da yanağımı okşadı ve konuştu.

 

"Sizi ben , Kuzey ya da Güney alır. Sizi alınca da hemen hastaneye gideriz." Dediğinde başımı salladım.

 

"Hadi okula geç kalmayın." Kapının kilidini açarken konuştuğunda uzanıp abimin yanağını öptüm ve arabadan indim.

 

Erim, Emir ve Aras da arabadan indiğinde yan yana dizilip okula doğru ilerledik.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

"Defne İlda Marsis. Müdür seni çağırıyor." Sınıfa giren nöbetçi öğrenci konuştuğunda kaşlarım çatıldı. Ezgi hoca niye beni çağırıyordu ki?

 

Ares sıradan kalkıp bana yer verdiğinde ben de sıradan kalktım ve nöbetçi öğrencinin yanına gittim.

 

Müdür odasının önüne gittiğimizde bana tebessüm edip yanımdan gitti.

 

Kapıyı çalıp içerden gelecek komutu bekledim. Beklediğim komut gelince içeriye girdim.

 

Odaya girdiğimde gördüğüm kişiyle kaşlarım çatıldı.

 

Ekrem'in burada ne işi vardı ?

 

"Defne. Abin olduğunu iddia eden bu beyefendi seni okuldan almak için gelmiş. Bir yere götürecekmiş seni. Babanız istemiş." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

Af buyur? Beni bir yere götürmek için gelmişti ve bunu babam mı istemişti? Çok pardon da karşısında 5 yaşında bir çocuk var falan mı sanıyordu bu herif?

 

"Ben gitmek istemiyorum hocam." Dediğimde başını salladı.

 

"Öğrencimiz gitmek istemiyor ve belgede abisi olduğunuza dair bir kayıt olmadığı için öğrencimizi size teslim edemem beyefendi." Ezgi hoca sakince ve tane tane konuştuğunda Ekrem ayağa kalktı.

 

"Anladım güzel bayan ama ben izin almamıştım." Dedikten sonra ne olduğunu anlamadan beni bileğimden tutup çekiştirerek odadan çıkardığında kolumu elinden kurtarmaya çalışıyordum.

 

Ulan, o kadar dövüş eğitimi almıştım ben ! Şu an ne oluyordu da bir elimi kurtarmıyordum!

 

"Beyefendi, bunu yapamazsınız!" Ezgi hoca bağırarak peşimizden koşarken bahçeye çıktığımızda bu sefer karşımıza Zeynep hoca çıktı.

 

Ne yaptığını anlayamadığım bir şekilde beni Ekrem'in ellerinden kurtarıp arkasına aldığında Ekrem'in bileğimde tuttuğu yeri ovaladım.

 

Ezgi hoca da hemen yanımıza gelip önüme geçtiğinde yutkundum.

 

"Burası okul! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Buranın okul olmasını geçtim siz nasıl birini zorla yanınızda götürmeye çalışırsınız!?" Zeynep hoca bağırdığında Ezgi hoca telefonunda bir şeyler yapıyordu.

 

Telefonu kulağına götürdükten kısa bir süre sonra konuştu.

 

"Alo Güney. Ekrem adında birisi Defne'yi zorla okuldan götürmeye çalışıyor." Dediğinde Zeynep hoca da telefonunu kulağına götürmüştü.

 

"Kuzey. Ekrem diye birisi Defne'yi okuldan götürmeye çalışıyor."

 

Zeynep hoca da Ezgi hocanın dediği cümleye benzer bir cümle söylediğinde yutkundum.

 

Şaka gibi ama az önce resmen okuldan kaçırılıyordum ben değil mi?

 

Bir okuldan kaçırılmadığım kalmıştı arkadaş.

 

Lan, Ezgi hocada Güney abimin, Zeynep hocada Kuzey abimin numarası vardı. Bir de isimleriyle hitap ediyorlar. Ne ayak bu?

 

Ben kendi içimde takılmam gereken en son şeye takılırken Ekrem hepimizin yüzüne baktıktan sonra ellerini yukarıya kaldırıp geri geri birkaç adım attı.

 

"Tamam, tamam , tamam. Pek sevgili öğrenciniz olan kardeşimi almıyorum. Okay. " Dedikten sonra hızla yanımızdan uzaklaşıp okuldan çıktığında şaşkınca arkasından bakmıştık.

 

O, az önce Kuzey abim ve Güney abimle iletişime geçildi diye okuldan mı gitmişti?

 

Bir şeyden korkmuştu. Bu adam neyin peşindeydi ki?

 

"Defne gel oturalım biraz." Zeynep hoca elini koluma koyup bana baktığında gösterdiği yere baktım. Başımı salladığımda beraber o banka gittik. Bankta ben ortada sağıma Ezgi soluma ise Zeynep hoca oturduğunda derin bir nefes alıp yüzümü sıvazladım.

 

"Tanıyor musun o kişiyi?" Zeynep hoca konuştuğunda Erim'in adımı bağırmasını duydum.

 

Başımı okulun kapısına çevirdiğimde Erim ve Ares'in buraya doğru koltuğunu gördüm.

 

"O herif sana bir şey mi yaptı?" Erim önüme gelip diz çöktüğünde konuştu.

 

"Sadece okuldan götürmeye çalıştı. " Dediğimde kaşlarını çattı.

 

"Niye?" Soru sorar gibi bana bakarken konuştuğunda derin bir nefes aldım.

 

"Bilmiyorum." Dediğimde okula peşpeşe giren iki arabayla oraya baktım.

 

Kuzey abimle Güney abim gelmişti sonunda.

 

Hızla yanıma geldiklerinde yutkundum.

 

"Ne oldu?" Güney abim telaşla konuştuğunda Kuzey abim Erim'i önümden kaldırmış onun yerine kendisi önümde diz çökmüştü.

 

"Ekrem bey geldi ve Defne 'nin abisi olduğunu onu bir yere götürmesi gerektiğini. Bunu da babasının dediğini söyledi. İzin kâğıdı yazmadan Defne 'ye sormak istedim. Odama çağırdığımda Defne istemediğini söyledi. Ailenizde Ekrem isimli bir kardeşiniz olmadığını bildiğim için izin vermeyeceğimi söyledim. Ben öyle diyince izin istemediğini söyledi ve Defne'nin kolunu tutup bahçeye kadar sürükledi." Ezgi hoca konuştuktan sonra sustuğunda bu sefer Zeynep hoca konuştu.

 

"Onlar bahçeye çıkarken Ezgi bana haber verdi ben de önlerini kesip Defne'nin kolunu elinden kurtardım ve Defne'yi arkama aldım. Ezgi de Defne'yi arkasına aldıktan sonra sizi aradık işte. Sizi aradığımızı duyunca Defne'yi götürmeyeceğini söyleyip hiçbir şey dememizi beklemeden yanımızdan geçip gitti. Zaten birkaç dakika oluyor gideli. Siz geldiniz zaten sonra." Diyip sustuğunda Güney abim de Kuzey abim de sinirlenmişti.

 

Bu işte bir bit yeniği vardı ama. Neydi bilmiyorduk işte...

 

"O herifi hiç gözüm tutmamıştı zaten. Bu da tuzu biberi oldu. Ne karıştırıyor bu adam?" Kuzey abim mırıldandığında ona baktım.

 

Bileğimdeki kızarıklığı görünce elini oraya götürüp okşadı.

 

"Çok yandı mı güzelim canın?" Dediğinde başımı olumsuz manada salladım.

 

Canım çok yanmamıştı ama hiç yanmadı diyemezdim.

 

"Acıttı ama canını?" Kendini doğrulatmak ister gibi konuştuğunda bu sefer başımı onaylar manada salladım.

 

"Ben yakacağım onun canını. Görecek o gününü." Nefretle konuştuğunda yutkundum.

 

"Daha fazla okulda durmayın. Eve gidelim Emir'i de alıp." Güney abim konuştuğunda Kuzey abim onu başıyla onayladı.

 

"Tamam ben o zaman izin kâğıdı yazayım çocuklara." Dediğinde zil çalmıştı.

 

"Biraz konuşabilir miyiz?" Ezgi hoca yanımızdan ayrıldığında Zeynep hoca abilerime hitaben konuştu. Ayağa kalkıp bizden uzaklaştıklarında sağıma ve soluma Erim ile Ares oturdu.

 

Ares parmak uçlarıyla bileğimdeki kızarıklığa dokunurken derin bir nefes aldı.

 

"İyi misin?" Diye sorduğunda başımı onaylar manada salladım.

 

Arda, Atakan, Şule , Aras, Kerim ve Asaf yanımıza geldiğinde benim hâlimi görmüşler ve kaşlarını çatmışlardı.

 

"Ne oldu burada?" Arda sakin bir şekilde konuştuğunda Ares ile Erim olayı anlattı.

 

"Kanka kaçırılmaktan kıl payı kurtulmuşsun resmen, dikkat et bak ikincisi olursa kurtulamazsın." Ortamı yumuşatmak için gülerek konuştuğunda tebessüm ettim.

 

"Sence kaçırılır mıyım peki Atakan?" Gülerek ona katıldığımda bana göz kırptı.

 

"Şimdi biricik best friend forever and everım. Sende bu bir kitap ve dizinin baş karakteri gibi olan hayat var olduğu müddetçe başına her şey gelebilir. Kaçırılanilirsin, ölümden dönebilirsin, mutlu olabilirsin, sevdiklerini kaybedebilirsin-" diye saymaya devam edecekti ki ayağımla bacağına vurdum.

 

"Ulan sen sus. Vazgeçtim ben sana sormuyorum. Sen şom ağızlısın." Dediğimde kahkaha attılar.

 

Ha ha ha çok komik!

 

Hıçkırdığımda dilimi ısırdım.

 

İRONİ! İRONİ ULAN İRONİİİİ.

 

"İçinden ne yalan söyledin yine?" Aras gülerek konuştuğunda göz devirdim.

 

"Yalan söylemedim ironi yaptım ama mal sendrom onda da hıçkırttı beni." Dediğimde tekrar kahkaha attılar.

 

Ders zili çaldığında Ares alnımdan öpüp bana sarıldı.

 

"Beni haberdar et. Kendine dikkat et güzelim." Dedikten sonra kazağımın üzerinde omzumu öpüp kalktı ve diğerleriyle beraber okula doğru ilerlerken hepsine el salladım.

 

Bir süre sonra Ezgi hoca ile Emir yanımıza geldiğinde ne konuştuklarını bilmediğim Kuzey abim, Güney abim ve Zeynep hocanın konuşması bitmişti.

 

"Abla iyi misin?" Emir hemen yanıma oturup bana sarıldığında tebessüm ettim.

 

"İyiyim bebeğim." Derken saçını okşadım.

 

"Hadi eve gidelim. Lodos abim annemi eve getirmiş. Babam hastanede testin çıkmasını bekliyormuş. Lodos abimin şirkette işi varmış ve annemi yalnız bırakmak istemiyormuş. Hemen eve gitmemiz lazımmış." Kuzey abim telefonuna bakarak konuştuğunda ayağa kalktık.

 

Zeynep hoca ve Ezgi hocaya bakıp kocaman tebessüm ettim.

 

"Teşekkür edemedim size hocam. Teşekkür ederim." İkisine hitaben konuştuğumda başlarını olumsuz manada salladılar.

 

"Bu herkesin yapması gereken bir şey Defne. Teşekkürün lüzumu yok." Zeynep hoca konuştuğunda Ezgi hoca elini koluma koyup kolumu sıvazladı.

 

"İyi günler hocam." İkisine de baş selamı verip abimlerin yanına gittiğimde Kuzey abim Zeynep hocaya bakarak çarpıkça gülmüş ve göz kırpmış, Güney abim de Ezgi hocaya sıcacık bir şekilde gülümseyip baş selamı vermişti.

 

E ama höst. Gözümüzün önünde.

 

"Gözümüzün önünde bir de." Güney abimin ve Kuzey abimin duyacağı bir şekilde konuştuğumda Kuzey abimin kaşları havalandı.

 

"Gözümüzün önünde Ares senin hem alnını hem de omzunu öpünce sıkıntı yok da biz bir göz kırptık diye mi sıkıntı var?" Kuzey abim konuştuğunda gözlerimi kaçırıp arabaya ilerledim.

 

İyi laf yemiştim şu an. Ama yani o sırada onlar Zeynep hoca ile konuşuyordu. Nasıl fark ettiler ki?

 

Güney abimin arabasına bindiğimde abim ve Erim de arabaya bindi. Kuzey abimin arabasına ise Emir bindi.

 

"Aras?" Güney abime bakarak sorduğumda tebessüm etti.

 

"O derslere girecek." Dediğinde başımı salladım.

 

Eve giderken en son konuşmamızın ardından arabada kimseden çıt çıkmadı.

 

Eve geldiğimizde arabadan indim ve eve girdim. Salona gittiğimde Lodos abim ayağa kalkıp hemen yanıma geldi.

 

"İyi misin meleğim?" Dediğinde bu soruyu bugün bilmem kaçıncı kez duymama rağmen bıkmadan başımı onaylar manada salladım.

 

"Ben iyiyim. Annem?" Dediğimde annem salona girdi.

 

"Ben de iyiyim güzel kızım." Yorgunca gülümserken pek de iyiymiş gibi durmuyordu.

 

Lodos abim ilk benim sonra da annemin alnından öptü.

 

"Sıkmayın canınızı. Geleceğim ben birkaç saate. Test de bir kaç saate çıkar hem. Test eve gelene kadar Ekrem bu eve giremeyecek korkmayın. " Dedikten sonra annemle bana göz kırpıp salondan çıktı.

 

Anneme baktığımda kollarını iki yana açtı. Yanına gidip kollarının arasına girdiğimde bana sıkıca sarıldı.

 

"Babamın öyle bir şey yapacağına inanıyor musun anne?" Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"Aslında inanmazdım ama o belgeyi görünce bilmiyorum bir şüpheye düştüm. Hem kim düşmez ki? O testin gerçek sonucunu çok merak ediyorum. İçimden bir ses Özgür 'ün öyle bir şey yapmadığını bas bas bağırıyor ama bunu sanırım gözlerimle görmeye ihtiyacım var bebeğim." Dediğinde başımı sallayıp anneme daha sıkı sarıldım.

 

"Bizi de alın." Emir konuştuktan sonra bizim yanımıza gelip sıkıca sarıldığında kıkırdadık. Emir'in ardından Erim, Güney abim ve Kuzey abim de bize sarıldığında kalbi buruk bir sevgi yumağı olmuştuk.

 

"Babam ne zamana gelir?" Emir konuştuğunda geri çekildik.

 

"Artık gelsin ve Ekrem denilen herifin kardeşimiz olmadığı ortaya çıksın da hesaba çekebilelim. Hem bugün ablama yaptığı hem de ailemize yaptığı şu şerefsizliğe bir son versin çünkü ben artık çok sıkıldım." Dediğinde ona baktım ve saçlarını karıştırdım.

 

"Paşa büyümüş de sıkılmış." Gülerek konuştuğumda saçındaki ellerimi tutup uzaklaştırdı.

 

"Birkaç saate çıkar test." Kuzey abim konuştuğunda ona baktık.

 

"Anne bir şeyler yedin mi?" Güney abim anneme bakarak konuştuğunda annem başını olumsuz manada salladı.

 

"Ne demek yemedim anne? Hemen yemek yiyeceksin. Güçten mi düşmek istiyorsun? Hayır, kabul etmiyorum." Kuzey abim sinir ve telaşla konuştuğunda salondan çıktı. Büyük ihtimalle mutfağa gitmişti. Ayşe abladan yemek hazırlamasını isteyecekti.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Babam zarfı almış Ekrem ile birlikte eve doğru geliyordu ve annem girdiği stresten dolayı parmağının çevresindeki etlerini yoluyordu. O kadar dalmıştı ki yolduğu et fazla derinden olmalı ki inlediğinde bakışları parmaklarına kaydı. Yolduğu etinin olduğu yerden kan çıkmaya başladığında Lodos abim ayağa kalkıp peçete getirdi ve annemin önünde diz çöktü.

 

"Ah annem." Derken parmağına peçeteyi doladı.

 

"Soyma daha parmağını. Bak canın yanıyor." Derken başını kaldırıp anneme baktığında annem başını salladı.

 

Kapı çaldığında Ayşe abla bakacağını söyledikten sonra kapıyı açtığını Ekrem'in salona girmesiyle anladım.

 

Geldi yine salak karaktersiz. Hani internette bir söz var ya adını şifre olarak yazsam yetersiz karakter der diye. Heh o cümlenin vücut bulmuş hallerinden biri de bu karaktersiz varlıktı.

 

"Merhaba canım ailem." Salona girer girmez kollarını iki yanına açıp konuştuğunda Lodos abim ayağa kalktı.

 

"Zarfı açtınız mı?" Lodos abim konuştuğunda Ekrem başını olumsuz manada salladı.

 

"Hayır açmadık." Dediğinde Kuzey abim bıkkınca bir nefes verdi.

 

"O zaman ailen değiliz." Kuzey abim dayanamayıp konuştuğunda salona babam girdi.

 

Hiçbirimize bakmadan annemin yanına gitti ve önünde diz çöktü.

 

Annemin gözlerine bakmaya çalışırken annem gözlerini kaçırıyordu.

 

Kuzey abim , Güney abim ve Erim kapının tarafına gittiklerinde kaşlarımı çattım. Niye o tarafa gitmişlerdi ki? Ne iş çeviriyorlardı?

 

Babam derin bir nefes alıp elindeki zarfa baktı.

 

"O benim oğlum değil. Eminim bundan ve bunu bu zarf tescilleyecek. Sen de onun benim oğlum olmadığını biliyorsun Leylam. Biliyorum, sadece bunu gerçekliğinden emin olduğun bir belgede görüp içini ferahlatmak istiyorsun." Babam anneme bakarak konuştuğunda annem babamın elindeki dizine değen zarfa bakıyordu.

 

Babam yavaşça zarfı açıp içindeki kağıdı aldı ve bakmaya başladı.

 

Derin bir nefes alıp tebessüm etti ve anneme bakarken kâğıdı annemin okuyacağı bir biçimde kucağına koydu.

 

"Ben demiştim güzelim. Ekrem benim oğlum değil." Babam konuştuğunda Ekrem hiçbirimize çaktırmadan geri geriye salonun kapısına doğru gitmeye çalışırken sırtı Kuzey abime çarptı.

 

Demek ki Güney abim , Kuzey abim ve Erim Ekrem'in kaçacağını fark ettikleri için kapı tarafında duruyordu.

 

Kuzey abim Ekrem'in kolunu sıkıca tutup büktükten sonra konuştu.

 

"Nereye gidiyorsun çakma abiciğim?(!) Bize cevap vermen gereken çok sorumuz var oysaki?"

 

BÖLÜM SONU...

 

Sizce Ekrem 'in amacı neydi? Niye böyle bir şey yaptı ki?

 

Rahatladınız bir değil mi oğlu olmadığı için? Sösmsösl

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%