@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 26 Ekim 2024.. 40. Bölüm;
Kuzey abim Ekrem'in kolunu sıkıca tutup büktükten sonra konuştu.
"Nereye gidiyorsun çakma abiciğim?(!) Bize cevap vermem gereken çok sorumuz var oysaki?"
"Bırak beni!" Ekrem inlemeden önce Kuzey abimden kolunu kurtarmaya çalıştığında abim kolunu daha çok büktü.
"Yürü!" Kuzey abim Ekrem'e emir vererek ileriye doğru ittirdiğinde canının acısından mecbur yürümeye başladı.
Ekrem'i tekli koltuğa oturttuğunda Kuzey abim Ekrem'in başında dikilmeye başladı.
"Seni kim tuttu? Planınız neydi? Defne'yi okuldan niye kaçırmaya çalıştın?" Kuzey abim tane tane konuştuğunda Ekrem cevap vermedi.
Kuzey abim sinirle dişlerini sıkıp yumruğunu havaya kaldırdı. Tam indirecekken Ekrem koluyla yüzünü sakladı.
"Dur tamam, tamam anlatacağım." Dediğinde abim yumruğunu Ekrem 'e indirmemiş geri çekmişti.
"İlk soruyla başlıyorum. Amacın neydi?" Kuzey abim sakince konuştuğunda konuşmasının aksine bedeni tam tersi sinir yüklüydü.
"Benim amacım kalp nakli bekleyen babama para bulmaktı." Dediğinde kaşlarımı çattım.
Ne? Ne diyordu bu?
Kuzey abim kaşlarını çattı.
"Ne saçmalıyorsun sen? Doğru düzgün anlat." Dediğinde Ekrem derin bir nefes aldı.
"Babam kalp hastası. Babama uyumlu bir kalp bulundu fakat ameliyatın fiyatı çok yüksek. Birkaç gün önce biri çıktı karşıma Gürkan'ın adamı mı öyle bir şey. Bana eğer bu aileye verdiği belgeyle gelirsem Özgür'ün gayrimeşru çocuğu olduğumu söylersem ve ortalık karıştıktan bir sonraki gün Defne 'yi okuldan alıp Gürkan 'a götürürsem eğer ameliyatın parasını ödeyeceğini söyledi. Ben yapmak zorundaydım. Özür dilerim..." Dedikten sonra ağlamaya başladığında başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibiydi.
Gürkan 'ın benden istediği neydi ki? Bana karşı bir takıntısı olmuştu onun artık. Takıntılı bir sapığımdı o benim. Ares ile sevgili olduğumuzu görüp fark edecek kadar sapık, kardeşlerimin beni ilk başta dışladığını bilecek kadar da takıntılıydı.
Bedenim korkuyla buz kestiğinde Kuzey abim dışında hepsi bana baktı.
"Doğru söylüyor. Onlarca senelik bir avukatlığım yok ama stajım dahil yüzlerce insan gördüm. Rol yapmıyor. Doğru söylüyor." Güney abim şok ve dehşet içinde konuştuğunda bacaklarımda derman kalmamıştı.
Ben çok korkuyordum...
Lodos abim bacaklarımda derman kalmadığını anlamış olmalı ki hemen yanıma gelip beni tuttu ve salondaki herhangi bir koltuğa oturttu.
"Ne yapacaktı ki Defneyle?" Kuzey abim sesinden belli siniriyle konuştuğunda Ekrem başını olumsuz manada salladı.
"Bilmiyorum. Bana sadece Defne'yi yanına götürmemi söyledi. Ne yapacağını söylemedi. Ben özür dilerim ama babamı kurtarmak için buna mecburdum." Dediğinde Kuzey abim sinirle Ekrem'in oturduğu koltuğa tekme attı.
Yüzümü ellerimin arasına gömdüm ve dirseklerimi dizime yasladım.
Allah'ın cezası ne istiyordu benden!?
"Çık. Evden kaybol. Hemen! Yoksa elimden bir kaza çıkacak." Kuzey abim sinirle Ekrem'e bağırdığında Ekrem hemen ayağa kalktı.
Babamın yanından geçerken babam onu durdurdu ve cebinden kart çıkarıp ona uzattı.
"Burada numaram var. Babanın ameliyatı için beni ara. Masrafları ben öderim." Dediğinde kaşlarım havalandı.
Yufka yürekli babam ya.
Ekrem mahçupça babama baktı ve bana bakamadan evden çıkıp gitti.
Kuzey abim Ekrem'in kalktığı yere çöktü. Aslında herkes bulunduğu yere çökmüş ve ne yapacağını düşünüyordu.
"Kim?" Güney abim konuştuğunda ona baktım. Bana bakıyordu.
"O Gürkan denilen herif kim? Soyadı ne?" Dediğinde yutkundum. Başımı olumsuz manada salladım.
"Söyle Defne. Kim!?" Kuzey abim bağırdığında istemsizce yerimden zıpladım.
"Öğrenseniz ne yapacaksınız? Dövecek misiniz? Dava mı edeceksiniz?" Kuzey abimin bana bağırmasının verdiği sinirle konuştuğumda Güney abim atıldı ortaya.
"Dava edeceğiz."
"Döveceğiz de." Kuzey abim Güney abimin sözünü devam ettiğinde kahkaha attım sinirle.
"Döveceksiniz? Amacınız ne? Eline delil verip hapse girmek mi? Dövseniz ne olacak söyleyeyim mi? Şikayetçi olacak. Delil de bulur. Kamera kayıtlarını alır bir şey yapar bulur!" Dediğimde Güney abim yüzünü sıvazladı.
"Dava açarız güzelim o zaman. Soyadını söyler misin lütfen?" Güney abim sakin bir ses tonuyla konuşunca gülümsedim burukça.
"Dava edersiniz? Elimizde bir delil yok. O annem olmayı bile becerememiş Ayşe denilen kadın şahitlik etmez. Ekrem etse bile yalancı şahit derler. Hem adalet sistemi bir avukata mı inanır yoksa birkaç sene önce intihara teşebbüsten hastanede kaydı olan ergen bir kıza mı?" Hiddetle konuştuğumda evde büyük bir sessizlik oluştu.
"Sen, intihara mı kalkıştın?" Lodos abim titreyen sesiyle konuştuğunda yutkundum. İlk defa sesinin bu denli net bir şekilde titrediğini duymuştum.
Bakışlarımı yere sabitledim ve aklıma gelen anıyla elim istemsizce boynumdaki ize gitti.
Demek ki artık bu izin hikayesini anlatmanın zamanı gelmişti...
"O izin sebebi intihara kalkışman mıydı?" Erim konuştuğunda ona baktım.
"İntihara kalkışmadım." Sesim kısık çıksa da duyulabilecek kadardı.
"Ne?" Kuzey abim kaşlarını çatmış bana bakarken soru sorduğunda derin bir nefes aldım.
"İntihara kalkışmadım. Öyle gösterildi." Dediğimde Lodos abim oturduğu yerde öne gelip bana bakmak için yüzünü yana ve aşağıya eğdi.
"Nasıl?" Sorduğu soruyla derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım.
"Gününü tam hatırlamıyorum ama birkaç sene önce yine Akif ile her zamanki kavgalardan birini ediyorduk. Yine çok sinirlenmişti ama bu sefer ötekilerden farklı olarak elinde bardak vardı. " Derin bir nefes aldım ve gözlerimi açıp başımı kaldırdım.
Ben başımı eğecek bir şey yapmamıştım.
"O sinirle bardağı bana doğru fırlattı. Bardak yanımdaki duvara çarptı ve parçalarına ayrıldı. Duvardan doğru sıçrayan parca boynuma saplandı. Derine girmişti hissetmiştim. Sonradan ani korku mu dersiniz bilemem ama o cam parçasını tutup çektim. Çekince kan akmaya başladı. Kan görünce bayılmam ama baya akıyordu. Elimdeki camı ve kanı görünce bilincim kapandı. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Beni intihara kalkıştı diye getirmişler. İntihara teşebbüsten kaydım var işte hastanede. Sonuçta herif sinirle bardak fırlattım o boynuna girdi demez. Bile istiye sevmediği bir kızı için hapise girmeyi göze alamadı o da suçu bana atmayı tercih etti." Dedikten sonra hepsinin gözlerinin içine baktım.
"Ben intihar etmedim ama kayıtlara öyle geçti işte." Derin bir nefes alıp son cümlemi de söyledikten sonra sustum. Ben susunca salonu büyük bir sessizlik kapladı.
Salonda sessizlik hakim olduğu müddetçe gerginlik artarken derin bir nefes aldım.
"Neden gitmedin o evden?" Emir bana bakarak daha çok boynumdaki ize bakarak konuştuğunda tebessüm ettim. Sevgiden çok uzak bir tebessümü bu. Sevgiden uzak acıya yakın bir tebessüm.
"Nasıl gidebilirdim ki?" Dediğimde gözlerini kaçırdı.
Çok düşünmüştüm gitmeyi evin içinin dışarıdan farkı olmadığını hep hissetmiştim ama gidememiştim işte. En azından yemek yiyordum her gün. Yatıp uyuyacağım bir odam vardı. İyi yandan bakmaya çalıştım hep. Gidememiştim oradan ta ki çocukların karıştığı öğrenilene kadar. Şimdi kurtulmuştum orada fakat ruhumda ve bedenimde bıraktıkları anılardan kurtulamamıştım...
"Defne." Kuzey abim bana seslendiğinde ona baktım.
"Psikoloğa gitmek ister misin?" Ona baktığım an gözlerimin içine bakarak konuştuğunda başımı olumsuz manada salladım.
"İstemiyorum. O intihara teşebbüs olayından sonra bedavaya diye onlar psikoloğa gitmeme izin vermişlerdi fakat ne ben kendimi tanımadığım birine rahat açabiliyorum ne de o zaman psikolog tarafından güzel karşılandım." Dediğimde kaşları çatıldı.
"Nasıl yani?" Kaşları çatık bir şekilde konuştuğunda derin bir nefes aldım.
"İntihara teşebbüsden dolayı psikoloğa gitmiştim ve psikolog pek de bana sıcak yaklaşmadı." Gülerek konuştuğumda iyice kaşları çatıldı.
"Yargıladı beni büyük ihtimalle içinden ve bunu dışarıya az da olsa yansıtmaktan geri durmadı. İnsanlar başkalarını yargılamayı çok seven canlılardır. Mesleğin önemi yok bu konuda." Konuşmama devam ettikten sonra ayağa kalktım.
"Ben biraz bahçeye çıkacağım." Tebessüm ederek konuştuktan sonra salondan çıktım.
Kabanımı üzerime giydim ve bahçeye çıktım, derin bir nefes alıp bahçedeki minderlere ilerledim.
Artık kar yağmıyordu ama hava yine de soğuktu. Bu havada kabanını giymeden dışarıya çıkan manyaktır.
Minderlere oturup başımı arkaya attım ve bulutlarla dolu gökyüzünü izlemeye başladım.
Yanımdaki ve diğer minderlerin çökmesiyle başımı kaldırıp gelenlere baktım.
Arda , Atakan ve Şule gelmişti. Tabi onlarla beraber Aras'da. Onlara tebessüm ederek baktım.
"Okulun yarısı bensiz nasıldı? Çok çekilmezdi değil mi?" Gülerek sorduğumda Atakan hemen başını salladı.
"Kanka çok zordu." Diyerek baş sallamasını kuvvetlendirdiğinde güldüm.
"Ulan başını sallıyor bir de zordu diyor. Gün boyunca Şule ile vıcık vıcıktınız gelmiş zordu diyor. Ben bunlar yüzünden sevgililikten soğudum ya." Arda son cümlesini bana bakarak isyan eder bir ses tonuyla söyleyince kahkaha attım.
Deliydi bunlar ya. Her zaman bir şeklide yüzümü güldürmeyi başaran deliler...
"Eeeee kanki. Ne haber?" Atakan tek gözünü kırparak konuştuğunda alt dudağımı sarkıttım.
"Erim anlattı mı?" Hepsinin gözlerine teker teker baktığımda başlarını salladılar.
"Biliyorsunuz o zaman. Öyle işte." Dedikten sonra burukça tebessüm ettim.
"Eeee müneccim Atakan. İçine ne doğuyor söyle bakalım." Ellerimi birbirine vurarak konuştuğumda Atakan güldü.
"Hımm içime ne doğuyor? Dur bir düşüneyim. Şu an bir şey doğmuyor aslında." Dediğinde burun kıvırdım.
"Sıkıldım ya. Ne sıkıcısınız siz." Homurdanarak konuştuğumda Atakan gözlerini kıstı.
"Asıl sıkıcı sensin." Dediğinde sırıttım.
"İlkokul 3 tartışmasına mı girelim Atakan?" Sorduğum soruyla o da sırıttı.
"Bana uyar." Dediğinde gülüp başımı olumsuz manada salladım.
Güney'den.;
"Bir ipucu öğrenmiş oldun Güney." Babam Defne'nin arkasından bakarken konuştuğunda başımı salladım.
Defne farkında mıydı bilmiyorum ama az önce o şerefsizin avukat olduğunu söylemişti.
"Demek ki eve ilk geldiğinde sen avukat olduğunu söylediğin zaman o yüzden biraz irkilmiş ve korkmuştu." Emir üzgünce konuştuğunda ona baktım.
Haklıydı. O yüzdendi demek ki.
"Ne kadar yakınlaştın? Avuçlarımın içi artık çok fena kaşınıyor. Kim olduğunu bul bir an önce." Kuzey abim büyük bir sinirle konuştuğunda bakışlarımı Defne'ye çevirdim.
"Bütün Gürkanları teker teker araştırıyordum artık sadece avukat olanlara bakacağım." Dedim.
Az kalmıştı. O herifi bulacak ve cezasını çektirecektim.
"O Akif'e de bir şey yapmalıyız." Erim sinirle konuştuğunda gözlerimi kapadım.
"Yaptık zaten." Defne odadan çıkalı ilk kez konuşan Lodos abime çevirdim bakışlarımı. Hepimizin aksine çok sakindi ve bu sakinliği sesinden de oturuşundan da belliydi.
"Nasıl?" Kuzey abim kaşları havalanmış bir şekilde Lodos abime bakarken aklımızdaki soruyu dile getirmişti.
"Akif'in şu an bir işi yok. Uzun süre de bulabileceğini sanmıyorum." Gözlerini sakince kapayıp açarken konuştuğunda tek kaşım havalandı.
"İrem babasının işten atıldığını söylemişti ama-" Lodos abim konuşmamı kesti.
"Ama onun işten atılmasının sebebi yaptığı yolsuzluk ve zimmetine para geçirmekti. Biz bunu çalıştığı yerde ortaya çıkmasına sebep olduk. Ama ben bununla yetinmedim. Onları yaydım. Şu an büyük ihtimalle polisler Akif'in evine doğru onu yakalamak için gidiyordur." Dediğinde kahkaha attım.
Abimin Defne salondan çıkalıdan beri telefonunda ne yaptığı belli olmuştu.
"Polis nasıl bu kadar çabuk duydu?" Kuzey abim kaşlarını çatarak konuştuğunda Lodos abim alayla güldü.
"Melih'i unuttun sanırım, onun çalıştığı kişiyi de ve o adamın emrinin altında kimlerin olduğunu da. " Lodos abim Kuzey abime bakarak konuştuğunda sırıttım.
Hepimizin aklına aynı kişi geldiğinde sırıttık.
"Ares ve ailesinin varlığı bir işe yaradı en azında." Erim alayla konuştuğunda güldüm.
Defne ile Ares'in yakınlığını o kadar kıskanıyordu ki bu beni güldürüyordu.
"Ve Ekrem'in gitmesini engelledim. Bence hâlâ konuşacak çok şey var." Lodos abim ciddileşerek konuştuğunda oturduğum yerde dikeldim.
"Gelsin o zaman içeriye. Defne eve girmeden bir an önce konuşalım." Babam da Lodos abim gibi sakince konuştuğunda abim başını salladı.
Lodos abim telefonunda bir şey yaptıktan kısa süre sonra Ekrem odaya girdiğinde odada tekrar hissedilir bir gerginlik doldu.
Ayağa kalktım.
"Otur." Kalktığım yeri göstererek konuştuktan sonra koltuğun önündeki sehpanın kenarına oturup kollarımı göğsümün altında topladım.
"Konuş." Kuzey abim konuştuğunda ona baktım.
"İlk önce soru soralım. O belgeye nasıl ulaştın?" Annem konuştuğunda gözlerimi Ekrem'den ayırmadım. Tek bir hareketini kaçırmamalıydım.
"Gürkan verdi." Dedi.
"Gürkan ile nasıl irtibata geçiyordun?" Dediğimde bakışlarını bana çıkardı.
"Bir telefon numarası vermişti. Onunla."
"Numarayı söyle." Lodos abim telefonunda bir şey yaparken Ekrem'e bakmadan konuştuğunda Ekrem cebindeki telefonunu alıp abime numarayı söyledi.
"Gürkan'ın soyadını hatırlıyor musun?" Babam konuştuğunda Ekrem'in bakışları babama döndü.
"Hiç sormadım. Soyadını bilmiyorum." Dediğinde babam derin bir nefes aldı.
"O gün Defne'yi kaçırsaydın eğer nereye götürecektin?" Lodos abim gergin bir ses tonuyla konuştuğunda sinirle gözlerim kısıldı ve Ekrem'e öyle bakmaya devam ettim.
"Okulun ilerisindeki parkta bekliyordu oraya götürecektim. Cidden ben özür dilerim." Dediğinde elimi kaldırıp onu susturdum.
"Özür dilemen bir şey ifade etmiyor bizim için. Boşuna laf kalabalığı. O yüzden sorduğumuz soruların cevabı dışında konuşmana gerek yok." Sinirle konuştuğumda bana baktı.
"Fotoğrafı falan var mı? Nasıl biri?" Babam konuştuğunda Ekrem'in omuzları düştü.
"Onunla konuşmadım hep bir arkadaşıyla konuşmamı sağladı. Adı dışında kendisiyle alâkalı hiçbir şey bilmiyorum." Dediğinde gözlerimi kapadım ve başımı sağa doğru yaptırdıktan sonra gözlerimi açtım.
"Tamam. Gidebilirsin." Babam tekrar konuştuğunda Ekrem hiçbir şey demeden sakince ayağa kalkıp gitti.
"Sen ne yaptın abi numarayı?" Kuzey abim konuştuğunda hepimiz Lodos abime baktık.
"Melih'e attım. Zor duruma sokmak için Gürkan'ı arkadaşı araştırabilir mi diye sormamıştık ama bunu araştırmasını istedim. Sorun olmayacağını söyledi." Kuzey abime bakarak konuştuğunda oturduğum masadan kalkıp Ekrem'in oturduğu yere oturdum.
Lodos abimin telefonu titrediğinde telefonu açıp hopörlere aldı.
"Alo, Lodos. Araştırıldı numara. Defne'nin ailesinden kimsenin üzerine kayıtlı değil o numara. Gürkan falan gibi bir şey yazmıştın ya. Aslında Güney konuşabilir aradığınız kişiyle. Onun çalıştığı yerde çalışıyor çünkü." Dediğinde gözlerim kocaman oldu.
Kardeşime tecavüz etmeye kalkışan şerefsiz benimle aynı adliyede mi çalışıyordu şimdi?
"Nereye gidiyorsun Neva? Şah'a haber verdin mi?" Sesi bir uzaktan geldikten sonra tekrar konuştu "Lodos kapatmam lazım görüşürüz." Dedikten sonra telefonu kapadığında elimle yüzümü sıvazladım.
Bizim adliyede tanıdığım sadece 3 tane Gürkan vardı. Bunu öğrenmem iyi oldu en azından ailesini araştıracağım Gürkan isimli kişi sayısı 3'e düşmüş oldu.
Defne'den;
"Ulan bir de bana sıkıcı diyorsunuz. Kös kös oturuyorsunuz ya. Bari gökyüzüne bakış bulutları bir şeylere benzetelim." Atakan en sonunda isyan eder gibi konuştuğunda kıkırdadım.
"Tamam yapalım bana çok uyar." Başımı sallarken konuştuğumda başımı geriye doğru atıp gökyüzüne baktım.
"Bak Atakan şu sen." Öküze benzeyen bulutu gösterdiğimde Arda kahkaha attı.
"Bakın şu da Ares." Kalbe benzer bulutu göstererek konuştuğumda Atakan homurdandı.
"Bana öküz Ares'e kalp. Adalet?" Dediğinde kıkırdadım.
"Tabi öyle olacak oğlum. Ne yapayım sevgilimi öküze mi benzeteyim tabi ki kalbe benzeteceğim. " Dediğimde hiçbirinden ses çıkmadı başımı Atakan'a çevirdiğimde arkamda bir yere bakıyordu.
Kaşlarımı çattım ve arkama baktığımda dudaklarımı birbirine bastırdım.
Kaşları havalanmış ya da çatılmış bir şekilde bana bakan Lodos abim, Güney abim , Kuzey abim , Erim ve Emir'i gördüğümde yutkundum.
Hassiktir arkadaşlar. Sıçtık. Helvam dondurmalı olsun lütfen...
BÖLÜM SONU...
Ehe mükemmel son dmsmsm.
Artık öğrenmeleri gerekiyordu.
Bölüm nasıldı?
Sizce Defne ile Ares'in sevgili olmasına nasıl tepki verecekler?
Size bir haberim var. 50. Bölüm final.
Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.
Kendinize dikkat edin.
Allah'a emanet olun.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee. |
0% |