@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 26 Ekim 2024.. 41. BÖLÜM;
Kaşları havalanmış ya da çatılmış bir şekilde bana bakan Lodos abim, Güney abim , Kuzey abim , Erim ve Emir'i gördüğümde yutkundum.
Hassiktir arkadaşlar. Sıçtık. Helvam dondurmalı olsun lütfen...
Erim'in odasına ilerlerken derin bir nefes aldım.
Kapısını tıklattım ve içerden komut gelmesini bekledim. Şimdi ne olur ne olmaz komut gelmeden girmeyeyim.
"Gel. Defne sensen gelme." Odanın içinden gelen Erim'in sesiyle gözlerimi devirdim.
Evet arkadaşlar trip yiyordum. Baya ağır trip yiyordum. Hani bana sataşmadan duramayan Kuzey abim var ya ondan bile trip yiyordum. Basbayağı beni gördüğü zaman yolunu değiştiriyordu ya da 'hıh' diyip kafasını benim tam tersim tarafa çeviriyordu.
Bayağı ağır trip yiyordum.
Benim dediğim şeylerden sonra bana hiçbir şey demeden yanımızdan gitmişlerdi ve ben onların yanına gitmeye çalıştığımda bana engel oluyorlardı.
TRİP YİYORDUM YA. ŞAKA GİBİ!
Kapıyı açıp başımı içeriye soktum ve tatlı tatlı gülümsedim.
"Defne sensen girme dedim." Dediğinde altı dudağımı sarkıttım.
"İlda geldi. Defne girme dedin. Defne İlda girme demedin ki." Dediğimde 'cidden mi?' der gibi bana baktı.
"Defne, çık." Derken telefonuyla oynamaya geri döndü.
Sanki bana içeriye gir demiş gibi odaya girdim ve kapıyı kapatıp yanına gittim ve yatağa oturdum.
Gözünün ucuyla bana baktığında tatlı bir şekilde gülümseyip başımı yana eğdim.
"Erim, bugün beraber uyuyalım mı?" Gözlerimi kırpıştırarak konuştuğumda yüzüme hiçbir tepki vermeden baktı.
"Hayır, şimdi odamdan çıkabilirsin." Dediğinde derin bir nefes alıp ayağa kalktım.
Güney abimin odasından ve Kuzey abimin odasından kovulmuştum. Şimdi de Erim beni kovmuştu.
Ulan ayaklarına kadar gittim 'beraber uyuyalım' dedim. Bakın ben dedim ben. Bana 'hayır' dediler.
"Ulan bir gün illa benimle barışacaksınız. O zaman ben sizinle nah uyurum."
Erim'in odasından çıktıktan sonra Lodos abimin odasına doğru giderken kısık bir sesle söylendim.
Abimin odasına gelince durdum ve kapıyı tıklattım.
"Gel." İçeriden komut geldiğinde kapıyı açıp içeriye girdim.
Aynasının karşısında saçını yapan Lodos abimi görünce tebessüm edip hızla yanına gittim ve ayna ile önüne geçip sarıldım.
Sarıldığım zaman bana karşılık vermediğinde derin bir nefes aldım.
Anlıyorsunuz değil mi? Trip yiyorum.
Sırtına hafifçe vurup duyacağı şekilde söylendim.
"Sarılsana."
Dediğim şeye rağmen sarılmadığında geri çekildim ve aynaya yaslandım. Kollarımı göğsümün altında toplayıp yüzüne baktım.
E bu takım elbise giymişti.
"Nereye gidiyorsun?" Tek kaşım havalanmış bir şekilde sorumu sorduğumda aynadaki bakışlarını bana çevirdi.
"Söylemem mi gerekiyor?" Dediğinde derin bir nefes aldım.
Ama abicim yapmayın işte şunu. Yapmayın işteeeee.
"Niye söylemeyesin ki? Ben senin kardeşinim." Dediğimde güldü sinir karışık bir alayla.
"Ben de senin abinim ama ne var ki senin hakkında bir şey bilmiyorum." Dediğinde derin bir nefes aldım.
Hiçbir şey demeden hızla odadan çıktım ve kendi odama gittim.
Giyinme odama girip üzerime hemen bir kazak bir pantolon geçirdim ve odamdan çıktığımda Lodos abim de odasından çıkmıştı.
Tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Nereye?" Dediğinde sırıttım ve ellerimi birbirine vurdum.
"Seninle geliyorum." Ellerimi iki yana açıp konuştuğumda tek kaşı havalandı.
"Benim niye haberim yok." Dediğinde kıkırdadım.
"Var ya. Az önce söyledim işte." Kıkırdadıktan sonra konuştuğumda ellerini ceplerine soktu ve asansöre ilerledi.
"Gelemezsin Defne." Dediğinde peşinden ilerledim.
Dinleyeceğimi kim söylemişti?
Gelen asansöre binip bana baktığında binecektim ki eliyle durmamı sağladı.
"Madem bize hayatınla alâkalı önemli kararlarını söylemiyorsun bari bizim isteklerimize saygı duy. Benimle gelmiyorsun. Gelmeni istemiyorum." Dedikten sonra elini çektiğinde omuzlarım düştü. Asansörü binmedim ama gözlerimi de abimden çekmedim.
O bana ben ona bakarken asansör kapandı ve aşağıya doğru hareket etmeye başladı.
Ama ben üzüldüm şu an...
Odama gidip üzerimi değiştirdim ve pijamalarımı giydikten sonra odamdan çıktım.
Emir'in odasının önüne geldiğimde kapıyı tıkladım.
"Gel." İçerden komutu gelince kapıyı açıp beş karış suratım ile odasına girdim.
"Abla? Niye geldin?" Emir sorgular bir şekilde bana bakarak konuştuğunda yanına gidip yatakta ayakucuna oturdum.
"Beraber uyuyalım mı?" Dediğimde durdu. Ne cevap versem diye düşünürken bana bakıyordu.
"Tamam." Dediğinde tebessüm ettim ve yatakta emekleyerek yanına gidip yorganın altına girdim.
"Sen bana küs değil misin?" Yüzüne bakarak sorumu sorduğumda o da bana baktı.
"Küsüm ama sen benimle uyumak istemişken bunu kaçırmak istemedim hem de üzgün duruyordun. Gönlüm el vermedi." Dediğinde kocaman gülümsedim.
Ama ben bu çocuğu yerim ki.
"Ben size söyleyecektim." Yüzüne bakarken konuşmaya başladım.
"Ama tepkiniz ne olur kestiremedim." Dediğimde Emir derin bir nefes alıp tebessüm etti.
"Seni dövmezlerdi. Bu senin kararın sonuçta. Kimi sevip sevmeyeceğini ya da sevgilin olup olamayacağını biz karar veremeyiz ki. Zamanında hepsinin sevgilisi olmuşken gelip sana senin sevgilin olamaz demezlerdi. Anlayışsız değiller. Tamam Lodos abim serttir, Kuzey abim ise aşırı kıskançtır ama bir şey demezlerdi." Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Bilmiyorum." Kendi kendime mırıldandım.
O evde zamanında Ares ile sevgili olduğumu Akif öğrendiğinde yediğim dayaktan sonra korkmuştum işte. Belki saçma bir korkuydu bilmiyorum ama korkmuştum işte. Hiç mi tanıyamadın demeyin. Dayak yemeyeceğimi biliyordum ama cesaret edememiştim sadece.
"Böyle öğrenmenizi istemezdim ben karşınıza geçip söyleyecektim." Dedim Emir'e bakarak.
"Zamanla geçer kırgınlığımız. Ama bence zamanla geçer diyip salma. Biraz uğraş." Gülerek konuştuğunda başımı hevesle salladım.
"Yarın sana ne yapmamı istersin küçük paşam. Çikolata alayım mı?" Dediğimde gözlerini devirdi.
"He al. Al da sonra hepsini sen ye." Dediğinde kahkaha attım.
Yerdim valla. Çözmüş beni bu velet.
"Uyuyalım abla sadece." Dediğinde başımı salladım.
Kolunu açtığında tebessüm edip başımı göğsüne yasladım ve sıkıca sarıldım.
Kardeşe sarılmak da ayrı bi güzelmiş...
👨👩👧👦👨👨👦👦
"Defne, git başımdan." Tepesinde dikildiğim Erim bugün zibilyonuncu kez duyduğum cümleyi kurunca derin bir nefes alıp ofladım.
Dilimi ısırarak kafasına vuruyormuş gibi hareket yaparken Emir hâlime gülüyordu.
Hain Emir beni affetmişti ama diğerlerinin affetmesinde hiç yardımcı olmuyordu.
"Görüyorum Defne." Erim ruhsuz ruhsuz konuştuğunda elimi çekip tatlı bir şekilde sırıtırken gözlerimi kıstım.
Oturduğu koltuğun arkasında olan bedenimi koltuğun sırtından destek alıp koltuğa attım.
Evet yanından dolaşıp koltuğa oturmak zor geldi. Böylesi daha kolaydı.
"Erim." Gözlerimi kırpıştırıp başımı görüş alanına soktuğumda anlık gözlerime bakıp başını hemen başka bir yere çevirdi.
Sabahtan beri Erim'in peşinde kuyruk gibi geziyor yakasını bırakmıyordum ama inat etti ulan bir türlü affetmiyor. En sonunda kafasına duvara sürte sürte zorla kendini affetttireceğim o olacak.
Başını başka yöne çevirince ayağa kalktım ve mutfağa gittim. Eskiden yaptığım sıcak çikolatayı yapmaya başladım.
Emir, Erim ve bana olmak üzere 3 tane sıcak çikolatayı hazır edince küçük tepsiye kupaları koyup salona gittim.
Tepsiyi salondaki sehpaya koyup bir tane kupayı aldım ve Emir'e verdiğimde sırıtarak elimden aldı. Diğer kupayı elime alıp Erim'in önüne geçip ona doğru uzattım.
Göz ucuyla kupaya baktıktan sonra sanki önünde değilmişim gibi telefonuyla oynamaya devam etti.
Kupayı burnunun dibine soktuğunda ofladı.
"Defne , içmeyeceğim. Git." Dediğinde gözlerimi kıstım.
"Bak iç şunu yoksa üzerine foşurt diye dökerim yanman zerre umrumda olmaz." Dedikten sonra hıçkırdığımda tek kaşını kaldırıp gülerek bana baktı.
"Ulan tamam umrumda olur. Ya al işte bak sabahtan beri kuyruğun gibi peşindeyim. Ne yapalım? Bir türlü affetmiyorsun. Gel pes atalım?" Dediğimde başını olumsuz manada salladı.
"He iyi kabul etmedin. Pes oyanamayı bilmiyordum zaten. Neyse. Boks maçı yapalım sinirini at?" Dediğimde bu sefer gözlerini devirdi.
"Sinirli değil kırgınım." Yüzüme bakarak konuştuğunda kupayı gözlerine sokmak ister gibi yüzüne yaklaştırdım.
"İşte bu sıcak çikolatayı iç kalbin erisin ve o kırıklar yapışsın biz de barışalım." Dediğimde güldü ve elimdeki kupayı aldı.
Allah'ım sonunda bir tepki aldım!
Ben de kupamı alıp yanına oturduğumda üçümüz de sıcak çikolatayı içiyorduk.
Bardaklar boşaldığında sırıtıp başımı yana eğdim ve Erim'e baktım.
"Barıştık mı?" Dediğimde bana bakıp gülmeye başladı.
"Şu hâline bak. Her yerin çikolata olmuş. Bak dudağının kenarında olsa anlarım da. Yanağında çikolatanın ne işi var?" Derken eliyle yanağımda bir yeri sildi.
"Barıştık mı?" Gözlerimi kırpıştırarak sorduğumda güldü.
"Tamam fındık faresi tamam." Dediğinde sırıttım ve Erim'e sarıldım.
"Bak beni yeni affettin diye fındık faresi demeni ciddiye almıyorum ama tekrar olmasın." Dedikten sonra yanağından öpüp koltuktan kalktım. Emir'e öpücük atıp hızla salonun çıkışına ilerledim.
"Nereye?" Erim hafif sesli bir şekilde sorusunu sorduğunda sırıttım.
"Abilerimin gönlünü almaya." Asansöre doğru ilerlerken bağırarak ona cevap verdiğimde asansörün kapısı açıldı.
Odama çıkıp giyindim ve hızla evden çıktığımda karşıma bir adam çıktı. Bizi her zaman okula götüren Selim abiydi bu.
"Defne hanım nereye gitmek istiyorsanız sizi oraya bırakayım." Dediğinde başımı salladım.
"Lodos abimin yanına gitmek istiyorum." Dediğimde başını salladı.
Selim abi beni şirkete bıraktığında hızla abimin odasının katına çıktım.Asansörden inip abimin odasına ilerlerken abimin asistanı bana tebessüm etti.
"Abim odasında mı ?" Masasının önünde durup tebessüm ederek konuştum.
"Hayır Defne hanım. Şu an önemli bir toplantıda kendisi." Dediğinde başımı salladım.
"Ben abimi odasında bekleyeceğim ama ona haber vermeyin buraya geldiğimi ve odasında olduğumu." Dediğimde başını olumlu manda salladı.
Abimin odasına gidip koltuğuna oturdum ve can sıkıntısından odadaki A4 kağıtlarından birini aldım. Telefonumdan şarkı açarak kendimce binalar çizmeye başladım.
Kapının açılıp kapanmasıyla başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Lodos abim tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Müziği durdurup ayağa kalktım.
"Hoş geldin abiciiiiiim." Neşeyle şakıdığımda bir şey demeden yanıma geldi.
"Çıkarsan oturacağım." Dediğinde derin bir nefes alıp önünden çıktım.
Demek ki birileri hâlâ bana kırgındı.
Ay boğaldum.
Aklıma gelen şeyle sırıttım ve hiçbir şey demeden hızla odadan çıktım.
"Sevil abla mutfak nerede?" Dediğimde tebessüm etti.
"Çay ocağı hemen bu katın sonunda." Soruma cevap verdiğinde hemen oraya gittim.
Abime şekersiz türk kahvesi yapmaya başladım. Evde sürekli şekersiz türk kahvesi içerdi. Demek ki seviyor değil mi?
Kahve hazır olduğunda yolda gelirken Selim abiyi durdurup aldığım cam kalemiyle fincanın tabağının hem arkasına hem de önüne bir şey yazdım. Fincanı tabağına koyduktan sonra onları tepsiye koydum ve yanına da suyu koydum. Tepsiyi elime alıp abimin odasına gittim ve kapıyı çalmadan içeriye girdim.
Tepsiyi abimin önüne koydum ve ellerimi birbirine kenetleyip başında dikilmeye başladım.
Göz ucuyla kahveye baktıktan sonra elinin tersiyle ittiğinde kaşlarımı çattım.
"E tamam bana kızgınsın ama o nimet yani. O kadar yapmışım gitmişim de el insaf insan bir içer." Dediğimde bana baktı ve kahve fincanını kaldırdığında tabağın önüne yazdığım yazı ortaya çıktı.
Arkayı oku.
Abim göz ucuyla bana bakıp kahvesinden bir yudum alırken tabağı eline aldı ve arkasını çevirdi.
Bir kahvenin kırk yıllık hatrı varmış. Sen şu an bu kahveyi içtiğine göre kırk yıllık hatrımız oldu. Bu kırk yılın hatrına beni affeder misin? Lütfeeeeen.
Yazıyı okuduktan sonra yarım ağız güldüğünde sırıttım.
Sanırım başardım. Eheheheh. Kötü kadın kahkahası.
Kahvesinin ardından suyunu içip bana baktığında kocaman sırıttım.
"Affettin mi? Bak onca yıl hatrımız var ayıp olur affetmezsen." Dediğimde güldü.
"Affettim." Dediğinde sevinçle ellerimi çırptıktan sonra hemen abime sarıldım. O da bana sarıldığında tebessüm ettim.
"Emir tamam, Erim tamam, Lodos abim de tamam. Şimdi sırada Kuzey abim ile Güney abim kaldııııı." Lodos abimden ayrılıp konuştuğumda güldü.
"Onlara ne yapacaksın?" Dediğinde alt dudağımı sarkıtıp ellerimi iki yana açtım.
"Bilmiyorum. Bakacağım. Yolda düşünürüm." Konuştuğumda başını salladı.
"Neyse Selim abi bekliyor ben gidiyorum abicim." Dedikten sonra yanağını öptüğümde başını salladı.
"Dikkatli ol." Diyerek o da benim yanağımı öptüğünde bu sefer ben başımı sallayarak onu onayladım.
Abimin odasından çıktıktan sonra şirketten de çıktım ve beni arabanın önünde bekleyen Selim abinin yanına gittim.
"Selim abi dışarısı buz gibi. Arabada bekleseydin ya." Dediğimde tebessüm etti.
"Yeni arabadan çıktım Defne Hanım." Dediğinde başımı salladım.
Ben Selim abiye bana hanım deme demekten dilimde tüy kalmadı ama o hanım demekten bir türlü vazgeçmedi.
Arabaya bindiğimde o da arabaya bindi.
Araba hastanenin önüne geldiğinde Selim abiye teşekkür edip arabadan indim.
Kuzey abimin gönlünü nasıl alacağımı çok düşünmüş ama bir şey bulamamıştım.
Ben bu herifin gönlünü nasıl alacaktım ya?
Hastaneye girdiğimde Kuzey abimle konuşan bir kadın gördüğümde gözlerimi kıstım.
Hoşt ben Zeynep hoca ile shipliyorum Kuzey abimi yaylan kızım.
Kızı görünce hızla Kuzey abimin yanına gidip arkadan beline sarıldım.
Kuzey abim ilk irkilse de omzunun üzerinden bakarak benim olduğumu görünce hiçbir şey demedi. Abime sarılmayı bırakmadan sarılarak kolunu altına girdiğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı.
Gördüm gördüm. Yüzünde o gülmemek için kendini sıkma ifadesini gördüm. Kaçamazsıııın. Yakaladıııım.
AZ YUMUŞAMIŞ BU. SEVİNDİM.
"Benim yakışıklım. Hayatımın anlamı. Bir tanem. Çok özledim seni." Derken bir an abimin karşısındaki kıza yan yan baktım ama hemen bakışlarımı abime çevirdim.
Bıyık altından gülerken kaşlarını çattı.
"Ne yapıyorsun Defne?" Dediğinde dudağımı sarkıttım.
" Aaaa senin şu minik kız kardeşin bu mu?" Abimin karşısındaki kız konuştuğunda yüzümü buruşturdum.
"Ay bir de istersen gel kuçu kuçu de." Kısık sesle homurdandığımda abim beni duymuş olmalı ki eliyle burnunu kaşır gibi yaparak güldü.
"Aaaa canım evet benim kız kardeşi. Sen kimsin hiç bahsedilmedin de evde?" Kıza aşırı yapmacık bir şekilde gülümseyerek yine aşırı yapmacık sevimli sesim ile konuştuğumda tebessüm etti.
"Peri." Elini uzatarak konuştuğunda eline tuhaf tuhaf baktım.
"Defne." Derken elini tutmayacağımı abime daha çok sarılarak belli ettim.
Gülümseyerek elini indirdi ve abime baktı.
"Dediğin kadar var." Abime bakarak konuştuğunda gözlerimi kıstım. Abim de Peri'ye tebessümü ederek başını salladığında gözlerimi kıstım.
Zeynep hocam koşun yâriniz elden gidiyor.
"Hey! Ben de varım hani burda. Yokmuşum gibi konuşmayın." Dediğimde Kuzey abim ellerimi tutup beni kendinden uzaklaştırdı.
"Evet, sen niye geldin Defne?" Dediğinde ellerimi çenemin altına koyup başımı hafif yana eğdim ve gözlerimi kırpıştırdım.
"En bi çok sevdiğim abimi görmeye geldim." Dediğimde kaşları havalandı.
Ellerimi çenemden indirip yüzümü buruşturdum.
"Olmadı değil mi?" Başımı hafif geriye atarak konuştuğumda sırıttı.
Cıklayıp kaşlarını kaldırıp indirdikten hemen sonra konuştu.
"Olmadı." Dediğinde ofladım.
"Abi, valla bak çok kafa patlattım ama olmadı. Beni affetmen için ne yapayım?" Dediğimde sırıttı.
"Adar'dan ayrıl." Söylediği şeyle kıkırdadım.
"Başka bir seçenek lütfen." Dediğimde omuzlarını silkti.
"O zaman biraz daha kafa patlat." Dediğinde derin bir nefes verdim.
"Hastanede seni rahatsız ederim, işini yapamazsın. Ce-ee diye olmadık yerlerde yerden bitme mantar gibi biterim ha." Söylediğim şeyle gülmemek için dudağını yaladı.
"İnsanların tedavi olmak için geldiği hastanede tedavi olmalarını engelleyecek kadar düşüncesiz misin?" Dediğinde homurdanıp yanımızda gülerek bizi izleyen Peri'ye baktım.
"Bu kim hem? Gitsin." İşaret parmağımla Peri'yi gösterirken son cümleyi omzumu silkerek söylediğimde tam manasıyla 5 yaşındaki mızıkçı çocuklara dönmüştüm.
"Defne! Ne kadar ayıp." Abim kaşlarını çatarak konuştuktan hemen sonra devam etti.
"Hem ben Adar ile seni bir arada görünce öyle yapıyor muyum?" Dediğinde kahkahayı bastım.
"Evet hem de alâsını yapıyorsun." Dedikten sonra fark ettiğim detayla gözlerim kocaman oldu.
"Bir dakika bir dakika. Sen niye onu Adar ile aynı kefeye koydun. Adar benim sevgilim. Bu da senin mi sevgilin?" Elimle Peri'yi gösterirken konuştum. Bana 'bu mu' derken iyiydi. Oh canıma değsin. İntikam aldım.
"Hayır, kabul etmiyorum. Olmaz." Başımı hızla olumsuz mandana sallarken kaşları havalandı.
"Allah Allah. Sen bize sordun mu sevgili yaparken bu olur mu diye? Ben sana mı soracağım?" Dediğinde sinirle karnına vurdum.
"Hayır salak. Ben başkası ile flörtleşirken başkasıyla sevgili olmuyorum." Kaşlarımı çatarak konuştum.
Şu an çok sinirlendim.
Köpek o zaman niye hocam ile flörtleştin.
"Defne biz sevgili değiliz. Çocukluk arkadaşıyız." Peri konuştuğunda ona baktım.
"Hem ben evliyim." Derken elini kaldırıp yüzüğünü gösterdi. Heh tehlike ortadan kalktı.
Aklıma gelen şeyle şirince sırıtıp abime baktım.
Ehe, ben az önce abime salak dedim değil mi?
Sıçtık bir de sıvadık yani şu an.
"Defne." Dediğinde abime baktım sırıtarak.
"Bok ettin farkındasın değil mi?" Gözlerini yavaşça kapatıp açarken konuştuğunda yutkundum.
"Ama ben ki senin bir tanecik, dünyalar güzeli, Dünya üzerinde eşi benzerini bulamayacağın, harkülade kardeşinim. Dünya'nın şu birinci harikasını affetmeyecek misin?" Dediğimde güldü.
Günlük kendini övme konuşması; tamamlandı. ✅
"Beni övüp suyuma gitmen gerekiyor senin. Sen niye kendini övüyorsun?" Dediğinde sırıttım.
Günlük yapılması gereken bir şey olduğu için yavrum.
"Prensip meselesi." Dediğimde güldü tekrardan.
"Defne sen nasıl bir şeysin ya?" Abim gülerek konuştuğunda kaşlarımı çattım.
"Nasıl yani?" Dediğimde gülüşü tebessüme döndü.
"Sana kırgın, kızgın ya da küs kalamıyorum." Dediğinde ellerimi çırpıp yerimde zıpladım.
"O zaman affettin beni?" Sorduğum soruyla gülüp başını onaylar manada salladıktan sonra beni tutup kendine çekti ve sarıldı.
"Ares'den ayrılma şartını ortadan kaldırarak affettin değil mi?" Dediğimde homurdandı.
"Hatırlatma şu çocuğu. Affettim işte. Keyfim yerine geldi bozma." Homurdanır bir tonda konuştuğunda kıkırdayıp sıkıca abime sarıldım.
"Kuzey hadi ameliyat saatin yaklaşıyor." Peri abla konuştuğunda abim benden ayrıldı.
"Güzelim ben kaçar." Dedikten sonra alnımdan öptüğünde ben de yanağını öptüm.
Peri abla bana el salladıktan sonra ikisi beraber gittiklerinde ben de hastaneden çıktım.
Sırada Güney abim kalmıştı.
Şükür Yarabbi 5'ten 1'e düşürdük.
Selim abinin içinde beklediği arabanın yanına gidip bindiğimde gülümseyerek dikiz aynasında bana baktı.
"Affetmiş sanırım." Dediğinde hemen başımı salladım.
"Şimdi Güney Bey'in yanına?" Soru sorar gibi konuştuğunda başımı salladım.
"Ama ilk önce çiçekçiye gidelim." Dediğimde başını salladı.
Sonuçta hep erkekler mi kadınlara çiçecek alacak?
Bir çiçekçinin önünde durduğumuzda arabadan indim ve çiçekçiye girdim.
"Şakayık ve süsen var mı ?" Dediğimde içerdeki görevli abla başını salladı.
"Bir demet alabilir miyim?"
"Hangi renk?" Dediğinde çiçeklere baktım.
"İkisi de beyaz olsun." Tebessüm ederek konuştuğumda başını sallayıp buketi hazırladığında ben de parayı hazırladım.
Demeti uzattığında bir elime demeti alırken diğer elimdeki parayı uzattım.
"Hayırlı işler." Dedikten sonra çiçekçiden çıkıp arabaya bindim.
"Şimdi abimin yanına gidebiliriz." Dedikten sonra çiçekleri kokladım.
Ben yolu izlerken gelmiştik.
Selim abiye her zamanki gibi teşekkür edip arabadan indim.
Adliyeye girdikten sonra görevlilerden birine abimi sorduğumda hemen ilerimde bir yer gösterdi. Oraya baktığımda arkası bana dönük abimi görünce tebessüm ettim.
Koşarak abimin yanına gidip arkasından sarıldığımda elimdeki çiçeği önünde görebileceğini düşündüğüm bir şekilde tuttum.
"Abilerimin an zarif, en anlayışlı olanıııı. Ben geldiiiim." Dediğimde elimdeki çiçek alınmıştı.
"Hoş geldin." Dediğinde sesi ılımlı geliyordu.
Sırıtarak yüzünü görmek için arkasından çıktığımda karşımda gördüğüm kişiyle yüzümdeki gülümseme dondu.
Çünkü karşımda o vardı.
O kim mi?
Gürkan...
BÖLÜM SONU...
Şey sövmezseniz çok makbule geçer fmdndmdmdmmd
Nasılsınız?
Sizce çabuk mu affettiler? Smsmsms
Bölüm nasıldı?
Beğendiniz mi?
Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.
Kendinize dikkat edin.
Allah'a emanet olun.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee. |
0% |