Yeni Üyelik
42.
Bölüm

42. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 26 Ekim 2024..

42. Bölüm;

 

Koşarak abimin yanına gidip arkasından sarıldığımda elimdeki çiçeği önünde görebileceğini düşündüğüm bir şekilde tuttum.

 

"Abilerimin an zarif, en anlayışlı olanıııı. Ben geldiiiim." Dediğimde elimdeki çiçek alınmıştı.

 

"Hoş geldin." Dediğinde sesi ılımlı geliyordu.

 

Sırıtarak yüzünü görmek için arkasından çıktığımda karşımda gördüğüm kişiyle yüzümdeki gülümseme dondu.

 

Çünkü karşımda o vardı.

 

O kim mi?

 

Gürkan...

 

"Defne güzelim. İyi misin?" Abim bana bakarak konuştuğunda gözü arada sırada Gürkan'a kayıyordu. Bir şeyler mi çakmıştı yoksa?

 

"İyiyim abiciğim." Boğazımı temizleyerek ifademi toplamaya çalışırken konuştum.

 

Bu Allah'ın cezası burada mı çalışıyordu?

 

"Neden gelmiştin?" Abim tebessüm ederek konuştuğunda ona baktım tam karşısındaki Gürkan'ın varlığını unutmaya çalışarak.

 

"Kendimi affettirmeye." Dediğimde güldü ve bana sarıldı.

 

"Ben sana kırgın ya da küs değilim ki güzelim. Fark etmiştim zaten Adar ile sevgili olduğunu. Bize söylemeni bekliyordum. Hem belliydi en başından tekrar birlikte olacağınız." Dedikten sonra benden ayrıldığında sırıtmaya çalıştım.

 

İşte boşuna mı anlayışlı abi diyorum ben?

 

"Kardeşin mi?" Gürkan'ın sesi kulağıma dolduğunda yutkunup ona baktım. Abim onu onaylar mırıltılar çıkardı.

 

"Tanıştırayım sizi. Bu Gürkan meslektaşım. Gürkan bu da kardeşim Defne." Abim ikimizi tanıştırdığında tekrar yutkundum.

 

Biz birbirimizi tanıyorduk ki zaten. Hem de çok iyi bir şekilde. Çocukluktan beri.

 

Gürkan elini bana uzattığında ellerimi yumruk yaptım. Ona tek dokunma sebebim dövmek olurdu.

 

"Ah müvekkilim. Siz bekleyin tanışın ben geliyorum." Derken elindeki buketi elime tutuşturup yanımızdan gitti.

 

"Nasılsın?" Gürkan konuştuğunda ona bakmak yerine her yere bakmaya başladım.

 

"Görüşmeyeli daha bir güzel olmuşsun ya da sana özlemim büyüdüğü için bana daha bir eşsiz geldin." Dediğinde dişlerimi sıkmaya başladım.

 

Bu tarz cümleler sadece Ares söylediğinde güzel oluyordu sen söylediğinde değil iğrenç varlık.

 

"Hediyemi beğendin mi? Ekrem'i." Dediğinde bu sefer kayıtsız kalamadım ve o mide bulandırıcı yüzüne baktım.

 

Gözlerim sizden özür dilerim bunun gibi bir şeye bakmak zorunda kaldığınız için...

 

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen!?" Dediğimde sırıttı.

 

"Aslında onu aileye sokmaktaki asıl amacım seni bana getirmesiydi ama başaramadı. Neyse çok geç de olmadan sen geldin buraya. Kendi ayaklarınla. Bana." Söylediği şeyler sertçe nefes aldım.

 

"Ben buraya senin için falan gelmedim. Abimi görmek için geldim. Ben senin burada çalıştığını bile bilmiyordum!" Dediğimde kendimi dövmemek için zor durdum. Niye açıklama yapıyordum ki !? Kendini önemli biri zannedecekti şimdi.

 

"Abin." Sırıtarak abime baktı sonra bakışlarını bana çevirip bir adım yaklaştı ve konuşmaya başladı.

 

"Güney iyi biri ama biraz saf gibi. Bazı şeylere çok çabuk inanıyor ve dibine girmeme rağmen benim kim olduğumun farkında değil ya da sen evdekilere beni anlatmadın. Ama sebebi ne olursa olsun benim kim olduğumun farkında değil. Yanlış mesleği seçmiş. Bu gidişle çok dava kaybeder , barınamaz bu meslekle ama sorun yok babasının şirketi var , olmadı orada işe başlar." Sırıtmaya devam ederken o iğrenç gözleriyle göz kırptı.

 

"Evine gelmeme az kaldı gibi duruyor. Beni her an evinde misafir olarak görebilirsin. Belki Ekrem seni bana getirmedi ama ben sana gelecek gibi duruyorum. Özledin değil mi benimle aynı evde uyumayı?" Dediğinde dişlerimi sıktım.

 

Allah'ın belası. Senden nefret ediyorum!

 

Bence şu an bunu öldürsem ceza falan almam hatta bana plaket falan verirler hoş ceza alsam da takım elbise giyerim kravat takarım beni tahrik ettiğini ama pişman olduğumu söylerim -pişmanlığım tamamen yalandır olur orası ayrı bir konu- cezamda indirime gidilir birkaç ay yatar çıkarım. Çok kârlı görünüyor. Acaba yapsam mı?

 

"Seni özleyeceğime az daha ölümüme sebep olacak o Akif'i özlerim daha iyi. Bu Dünya'yı bırak herhangi bir gezegende , galakside ya da ölünce gideceğimiz ahirette bile özlemem ben seni." Aklımdaki düşünceleri kovup sinirle konuştuğumda iç çekti.

 

"Ah be güzelim. Bana böyle sinirli bir şekilde konuşmanı o kadar özlemişim ki." Dediğinde dişlerimi sıktım.

 

"İnkâr ediyorsun ama özledin beni biliyorum. Çünkü kızlar nazlı varlıklar değil mi? İstedikleri şeyleri istemiyormuş gibi söylerler. Naz yaparlar ama aslında istiyorlardır. Senin 'seni özlemedim' demen gibi. Beni aslında özledin ama naz yaptığın için özlemedim diyorsun. Ama bana açık olabilirsin bebeğim." Söylediği şeyler ile çığlık atmak istedim.

 

"Bana bak şerefsiz, puşt. Bir kadın ya da senin ve senin gibi mal şahsiyetlerin ikinci anlamlarına takılı kaldığı için ayrım yaptığı bir kız hayır diyorsa hayırdır, istemiyorum diyorsa istemiyordur, özlemiyorum diyorsa özlemiyordur. Kadın ne diyorsa o anlamdadır. Ters anlamda değildir ki sen naz yapmamı gerektirecek biri değilsin ve ben naz da yapmam. O yüzden o olmayan beynine bunu soksan iyi olur. Bir kadın ya da kız ne diyorsa o dediği, dediği anlamdadır başka bir anlamda değil!" Hiddetle konuştuğumda alayla güldü.

 

Allah'ın cezası! Öldürmek günah olmasaydı dinimce gözümü kırpmadan öldüreceğim ilk insandı.

 

"Tekrar sevgili olmuşsun ama söyle ona çok sevinmesin çünkü senin benim olman yakın." Diyip göz kırptığında tam ağzımı açıp küfredecekken abim yanımıza geldi.

 

"Defne güzelim. Benim işim kalmadı istersen gidelim. Gürkan sen de ben gelene kadar kardeşimle konuştuğun için teşekkür ederim. " Abim konuştuğunda Gürkan o iğrenç sırıtışıyla başını salladı.

 

"Önemli değil." Gürkan ikimize de sırıtarak konuştuğunda abim elini belime koydu ve elimdeki çiçekleri aldı.

 

Beni çıkışa doğru yönlendirdiğinde yutkundum. Eve gidene kadar bu konuşmayı üzerimden atmam lazımdı.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Eve vardığımızda arabadan indim ve eve girdim.

 

"Hoş geldiniz." Esma abla bana tebessüm ederek konuştuğunda ben de aynı şekilde ona tepki verdim ve sonra odama çıktım.

 

Biraz yalnız kalıp kafamı toparlamam lazımdı.

 

GÜNEY'DEN;

 

Defne bize hiçbir şey demeden gittiğinde derin bir nefes aldım. Ne konuşmalardı da bu hâle gelmişti bu kız?

 

"Esma. Çiçekleri suya koyar mısın?" Esma'ya seslenip elimdeki çiçekleri ona uzattığımda başını sallayıp elimden çiçekleri aldı.

 

Salona girdiğimde annemi gördüm.

 

"Neredeler?" Sorumu sorduğumda başını televizyondan bana çevirdi.

 

"Babanın çalışma odasındalar oğlum." Dediğinde başımı sallayıp hemen babamın çalışma odasına doğru ilerledim.

 

Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde Lodos abim, Kuzey abim, babam, Emir ve Erim'i oturmuş konuşurlarken buldum.

 

"Bir şey buldun mu ?" Kuzey abim oturduğu yerde dikleşerek sorduğunda derin bir nefes aldım.

 

"Evet." Dedikten sonra babamın çalışma masasının önündeki koltuklardan birine oturdum.

 

"Ne buldun? Anlat." Babam hızlı bir şekilde konuştuğunda ona baktım.

 

"Gürkan'ı buldum ama bundan emin olmamız gerekiyor." Dedim.

 

"Nasıl yani?" Erim sorgular bir ses tonuyla konuştuğunda ona baktıktan sonra telefonumu cebimden çıkardım.

 

"Defne adliyeye geldiğinde Gürkan ile konuşuyordum. Onu görünce yüzündeki gülümseme bir anda soldu. Ben de müvekkilimi gördüğüme dair bir yalan söyledim ve ses kaydını açtığım telefonumu Defne'nin eline çiçekleri verirken sıkıştırdım. O kadar dalgındı ki çiçek ile birlikte telefonu verdiğimi bile fark etmedi. Şimdi o ses kaydını dinleyeceğiz." Dedikten sonra telefonumdan ses kaydını açtım.

 

Adliyenin hafif gürültüsünün ardından Gürkan konuşmuştu.

 

Gürkan'ın konuşmalarına Defne cevap vermiyordu ki Gürkan Ekrem'i ağzına alana kadar.

 

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen!?" Defne'nin sert ve hafif titreyen sesi kulağıma dolduğunda dişlerimi sıktım.

 

Normalde Defne'nin sesi titremezdi ama o an titremişti.

 

"Ses titredi..." Emir üzgünce konuştuğunda göz ucuyla üzgün yüzüne baktım.

 

"Aslında onu aileye sokmaktaki asıl amacım seni bana getirmesiydi ama başaramadı. Neyse çok geç de olmadan sen geldin buraya. Kendi ayaklarınla. Bana."

 

Gürkan konuştuğunda ses tonundaki fark ile kaşlarımı çattım ve ses kaydını durdurdum.

 

"Piç. Benimle konuşurken ses tonu böyle değil bunun. Benim yanımda Defne ile konuşurken de değildi. Resmen ben olmayınca yön çevirdi. Şu ses tonuna bak." Sinirle solurken konuştuğumda Lodos abim bana baktı.

 

"Devam ettir." Dediğinde sinirle ses kaydını devam ettirdim.

 

"Ben buraya senin için falan gelmedim. Abimi görmek için geldim. Ben senin burada çalıştığını bile bilmiyordum!"

 

"Ah be güzelim. Niye açıklama yapıyorsun? Kendini bir bok sanacak." Kuzey abim iç çekerek konuştuğunda başımı salladım. Doğru söylüyordu kendini bir şey sanacak.

 

"Bok zaten." Erim sinirle söylediği şeyin ardından Gürkan 'ın sesi duyuldu telefondan.

 

Benim hakkımda söylediği şeylerle sinirle güldüm. Demek ki onun gözünden öyle gözüküyordum ama bu iyiydi. İstediğim izlenimi vermiştim demek ki.

 

"Hangi eve geliyormuş bu puşt? Hem kim kimi özlüyormuş?" Kuzey abim hiddetle konuştuğunda ona baktım.

 

Defne konuştuktan sonra Gürkan hâlâ Defne'nin kendisini özlediği konusunda diretirken hepimiz gerilmiştik.

 

"İnkâr ediyorsun ama özledin beni biliyorum. Çünkü kızlar nazlı varlıklar değil mi? İstedikleri şeyleri istemiyormuş gibi söylerler. Naz yaparlar ama aslında istiyorlardır. Senin 'seni özlemedim' demen gibi. Beni aslında özledin ama naz yaptığın için özlemedim diyorsun. Ama bana açık olabilirsin bebeğim."

 

"Kadınların kendi düşüncelerinin ve kararlarının olduğunu düşünmeyen bir mal daha var karşımızda." Erim sinirle konuştuktan hemen sonra Defne 'nin sinirli sesi doldu kulağımıza.

 

"İşte bu be. İşte kimin kardeşi. Yürü be kızım." Kuzey abim Defne'nin dediği şeyler ile gaza geldiğinde istemsiz güldüm.

 

Sinirlerim iyice gerilmişti ve bu gülmeme sebebiyet vermişti.

 

"Tekrar sevgili olmuşsun ama söyle ona çok sevinmesin çünkü senin benim olman yakın."

 

"Siktir puşta bak. Kim kimin oluyo lan? Sen bir gel de bak bakalım kim kimin oluyor. Seni bir elime geçireyim var ya!" Gürkan'ın söylediği şeyle Kuzey abim sinirle sesini yükselttiğinde babam susmasını söyledi.

 

Ses kaydını ben geldiğim için durdurduğumda bizimkilere baktım.

 

"Kim olduğunu öğrenmiş olduk. Ne yapıyoruz?" Hırsla konuştuğumda Kuzey abim yanıma geldi.

 

"Dinlene dinlene dövelim." Dediğinde Lodos abim boğazını temizledi.

 

"Şimdi hiçbir şey yapmıyoruz." Lodos abim konuştuğunda herkes ona baktı.

 

"Aklında bir şey mi var oğlum?" Babam abime bakarak konuştuğunda abim babama baktı ve tehlikeli bir şekilde sırıttı.

 

"Evet, bir planım var." Dediğinde ben de sırıttım. O sırıtışı biliyordum. Gürkan'ı hiç de güzel şeyler beklemiyordu.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

DEFNE'DEN;

 

Üzerimdeki bornozumla banyomdan çıkıp giyinme odama ilerledim. Biraz rahatlamak için duş almaya karar vermiştim ki çok iyi bir karar vermişim. Duş iyi gelmişti bedenim gevşemişti.

 

Ellerimi belime koyup dudağımı sarkıttım ve kıyafetlerimin karşısında derin düşüncelere daldım.

 

Ben ne giyeceğim oğlum? İnsanın seçeneği çok olunca bulamıyormuş cidden.

 

Gülsem mi ağlasam mı bilemedim şimdi.

 

Havalar tekrar soğuduğu için kısa beyaz kazağımı ve lacivert İspanyol paça pantolonumu aldım.

 

Kar yağacak diyorlar ha. Mart ayında. Ocak ayında yağmaz Mart ayında yağar. Mevsimler iç içe giriyor resmen.

 

Giyindikten sonra aynadan kendime bakıp sırıttım.

 

 

 

Cillop gibi olmuştum be.

 

Allah'ım Yarabbim ya. Şu endam, şu boy, şu güzellik başka kimde var ya?

 

Yine mükemmelim. Canım kendim.

 

Kendi kendime gülüp odamdan çıktığımda karşımda Kuzey abimi gördüm.

 

"Saçların niye ıslak senin?" Kaşlarını çatıp yanıma gelirken konuştuğunda omuz silktim.

 

Şu hayatta en üşendiğim şeylerden biri saç kurutmaktı. Sevmiyordum abi ne yapabilirim?

 

"Üşendim ve sevmiyorum." Dediğimde kolunu omzuma atıp bizi odasına götürdü.

 

"Ben kuruturum o zaman." Dedikten sonra beni kendine banyosuna sokup saçımı kurutmaya başladığında aynadan ona bakıp sırıttım.

 

Saçımı kurutması bittikten sonra aynadan bana göz kırptı.

 

"Bizimkiler nerede?" Dediğimde sırıttı.

 

"Dışarı çıktılar. Başbaşa kaldık. Abi kardeş günü yapalım." Hevesli hevesli konuştuğunda kıkırdadım.

 

"Yapacaklarımızı ben seçerim bak." Dediğimde başını salladı.

 

"O zaman ilk istikamet mutfak." Dediğimde kaşlarını çattı.

 

"Kek yapacağııııız." Banyonun kapısına doğru giderken neşeyle bağırdığımda Kuzey abim arkamdan güldü.

 

Gül sen güüüül. Son gülen iyi güler bebeğim.

 

Mutfağa girdiğimizde yaptığı yemeğin altını kapatan Esma ablayı görünce tebessüm ettim.

 

"Esma abla siz dinlenin biz abimle biraz mutfakta zaman geçireceğiz." Dediğimde Kuzey abim sırıttı.

 

"Yani mutfağı batıracağız." Kuzey abim konuştuğunda ona baktım.

 

"Yoooo öyle bir şey olmayacak." Dediğimde Esma abla da Kuzey abim de güldü.

 

"Ya niye gülüyorsunuz?" Sorduğum soruyla Esma abla ile abim bir anlık bakıştılar. Abim başını sallayarak Esma ablayı onayladığında kaşlarımı çattım. Ne onayladı bu şimdi?

 

"Kuzey pek bilmez Defne yemek yapmayı." Dediğinde tek kaşım havalandı.

 

Kıskançlık damarım attı şu an.

 

"Sen nereden biliyorsun ki?" Dediğimde tebessüm etti.

 

"Çünkü ben bir nevi bu evde büyüdüm." Esma abla konuştuğunda Kuzey abim mutfaktaki küçük masanın çevresindeki sandalyelerden birini çekil oturdu.

 

"Esma ile büyüdük biz. Kardeş gibiyizdir yani." Dediğinde aydınlandım.

 

"Heeee, anladım."

 

Zeynep hocayı görene kadar ben Esma abla ile Kuzey abimi shipliyordum çok yanlış bir shipmiş.

 

"Neyse siz yapın keki. Ne ima ettiğimizi anlayacaksın Defne." Esma abla konuştuktan sonra bize el sallayıp mutfaktan çıktığında ellerimi birbirine vurup abime döndüm.

 

"Kuzey beyefendiciğim oturmaya gelmedin kalk." Nazik başlayıp kaba bir şekilde sözümü bitirdiğimde gülüp ayağa kalktı.

 

"Ne yapıyorum?" Dediğinde bir kase ve 4 yumurta çıkardım.

 

"Kır ve çırp ben de şekeri hazırlayayım." Dediğimde güldü.

 

"Yumurtaların ziyan olmasını istemiyorsan sen kır yavrum." Söylediği şey homurdanıp yumurtaları kırdım.

 

Kuzey abimle kim evlenecekse sabır diliyorum. Kek yapamıyorsa bu yemek de yapamaz.

 

Evlenmezse aç kalır. Dur ya kalmaz. Zenginiz biz istediği her yerden yemek sipariş edebilir.

 

"Al çırp." Yumurtaları kırdıktan sonra mikser çıkarıp eline tutuşturduğumda yumurtayı çırpmaya başladığında ben de fırını açtım.

 

Şekeri ayarlayıp yumurtayı çırparken yavaşça şekerin üzerine döktüm.

 

"Tamam artık yeter. Kolum ağrıdı." Dediğinde yüzüne tip tip baktım.

 

"Çırpmaya başlayalı 5 dakika bile olmadı abi. Bu çırpma yetmez. Çırp , çırp hem daha yağı, sütü, unu falanı fişmanı eklenecek. Ağrımasın bir zahmet kolun. Bu kadar güçsüz müsün sen?" Dediğimde kaşlarını hafif çatarken alaycı bir şekilde güldü.

 

"Güçsüz dedin kalbimi kırdın yer mantarı." Söylediği şeyle güldüm.

 

"Dua et abi. Mantar seviyorum." Dediğimde güldü.

 

Kekin yağını ve sütünü ekledikten sonra abim yüksek hızda hızlı hızlı çırpmaya başlayınca etrafa kekin harcından sıçramaya başladı. Küçük bir çığlık atıp abimin bileğini tuttum.

 

"Yavaş yavaş çevir mikseri ya. Fışırt fışırt fışırt diye değil." Dediğimde kahkaha attı.

 

Ha ha ha çok komik.

 

Unu çıkarıp eledikten sonra elediğim unu abime uzattım.

 

Elimdeki un olan tabağı alıp foşurt diye harcın içine döktüğünde 'dur' demek için geç kalmıştım çünkü mikser son hızda çalışırken harcın içine döktüğü un tozmuştu.

 

"Ya sen ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun?" Elimle uçan unları yüzümden bertaraf etmeye çalışırken aynı işlemi tek eliyle abim de yapıyordu.

 

"Unu döküyorum." Masum masum konuştuğunda istemsiz güldüm.

 

Allah'ım bir de tatlı tatlı konuşuyor!

 

"Öyle dökülmez işte tozar sonra. Bak her yer un oldu. Düşük hızda çırparken dökeceksin unu." Söylenirken harcın içine kabartma tozunu ve vanilini koydum.

 

Abim ses çıkarmadan harcı çırptıktan sonra mikseri durdurdu.

 

"Yeter." Dediğinde güldüm ve başımı salladım.

 

Harcı yağlı kağıt serdiğim fırın tepsisine döküp onu da fırına koydum.

 

"Alarm kur 40 dakika." Dediğimde başını sallayıp alarm kurdu.

 

"Kek olana kadar ben şu sakallarımı keseyim." Dediğinde ona baktım ve sırıttım.

 

"Ben keseyim." Hevesle söylediğim şeyle sırıttı.

 

"Tamam kes ama hazır sakallarımı kesiyorken boynumu da elden geçirme ha." Dediğinde koluna hafifçe vurdum.

 

"Allah korusun abi ya. Ne saçma saçma cümleler bunlar ya." Dediğimde gülüp beni kolunun altına aldı.

 

"Haydi senin boğa- ay pardon sakallarını keseliim." Ellerimi çırparak söylediğim şeyle yüzüme korkmuş gibi baktı. Bu hâline güldüm.

 

"Kolum ağrıdı beeee." Dediğinde yüzüne tip tip baktım. İki kek çırptı şu tavırlara bak.

 

"Sadece kek çırptın. Helva kavursan herhalde gün sonunda kolum yok diye dolanırsın evde." Dediğimde kahkaha attı.

 

Şaka yapmıyorum ciddiyim öyle dolanır.

 

Abimin odasındaki banyoya geldiğimizde elimi lavabonun kenarlarına koyup kendini yukarı çektim ve oturduğumda abim bana göz ucuyla bakıp gülerken dolaptan tıraş bıçağını ve tıraş köpüğünü aldı.

 

"Al bakalım." Dediğinde bana uzattığı bıçağı ve köpüğü aldım. Köpüğü çalkalayıp kapağını açtım ve elimdeki tıraş bıçağını yanıma koyup boştaki elime köpüğü sıktım.

 

Elime köpüğü yaydığımda Kuzey abim ellerini iki yanıma koyup bana doğru eğildiğinde görüş açıma giren yüzüne sırıtıp köpüğü yüzüne sürmeye başladım.

 

Köpüğü yüzüne yayma işlemi bittiğinde parmağımı burnuna vurdum hafifçe. Hareketime güldü.

 

"Hadi oyun yapma iş yap." Dediğinde sırıttım ve ellerimi yan dönüp yanımdaki lavabada yıkadım. Ellerimi kurulayıp tıraş bıçağını aldım ve abimin sakallarını kesmeye başladım.

 

"Boğazını da alayım mı? Nihahahaha." Tıraş bıçağını yüzünden uzaklaştırıp konuştuğumda yüzünde yalandan bir dehşet ile bana baktı.

 

"Yapma , etme kurbanın olayım." Dediğinde sırıttım ve göz kırptım.

 

"Zaten öylesin yavrum." Dediğimde bu serseri tavrıma kahkaha attı.

 

Sakallarını kesme işlemi bittikten sonra ellerimi birbirine vurdum.

 

"Şimdi bakım zamanııı." Dediğimde kaşlarını çattı.

 

"Ne zamanı ne zamanı?" Kaşları çatık bir şekilde konuştuğunda oturduğum yerden atladım.

 

"Sen bekle geliyorum." Dedikten sonra koşarak odadan çıktım ve kendi odamdaki banyoya gittim.

 

Banyomdan kil maskesini, yüz temizleme pamuğunu, yüz temizleme köpüğümü, yüz nemlendiricimi , toniği ve siyah nokta bandımı alıp abimin odasına dönerken sırıtıyordum.

 

Banyoya girdiğimde elimdekileri lavabonun kenarına koydum.

 

"Şimdi ilk önce yüzümüzü köpüklüyoruz." Derken saçlarımı tepemde sıkı bir at kuyruğu yaptım.

 

Yüz temizleme köpüğünü alıp elime sıktığımda abim bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Gülerek yanına gittim ve köpüğü yüzüne sürüp yüzüğünü ovalamaya başladım.

 

"Çitile çitile. İyi çitile kir kalmasın." Elimi yüzüne çok bastırdım sanırım abim dalga geçer gibi konuştuğunda kıkırdayıp daha yumuşak şekilde yüzünü ovuşturdum.

 

"Yıka şimdi." Derken elimi yıkıyordum. Ben elimi çekince abim yüzünü yıkamaya ben de yüzümü köpüklemeye başladım.

 

İkimiz de yüzümüzü yıkadığımızda elime kil maskesini aldım ve ilk önce kendi yüzüme sürdüm.

 

"Öcü gibi oldun." Kuzey abim aynadan bana bakarken konuştuğunda ona baktım. .

 

"Şimdi de sen ol diyeceğim de şu hâlinle bile öylesin." Dediğimde bana burun kıvırdı.

 

Yanına gidip yüzüne kil maskesini sürdüm.

 

"E bu yakıyor." Kuzey abim bana hafif korkuyla baktığında güldüm istemsiz.

 

"Korkma bir şey olmaz." Gülmemeye çalışarak konuştuğumda aynaya baktı.

 

"Bebek gibi yüzüm var bir şey olursa bozuşuruz." Dediğinde aynadan ona dil çıkardım. O da bana dil çıkardığında tebessüm ettim.

 

Yüzümüzdeki maske kuruduğunda ikimiz de maskeyi yıkadık.

 

"Dur yüzünü kurulama." Abim tam yüzünü kurulayacakken konuştuğumda bana baktı.

 

Bana bakınca hemen burnuna siyah nokta bandını taktım. Ardımdan da kendi burnuma taktım.

 

"Bu ne?" Dediğinde sırıttım.

 

"Siyah nokta bandı. 5 dakika sonra çıkarırız." Derken burnuma gelen kek kokusuyla gözlerim kocaman oldu.

 

"Kek yandı!" Diyip odadan fırladığımda abim de arkamdan geldi.

 

"Ama alarm çalma- telefonum kapanmış." Dediğinde homurdandım.

 

Mutfağa girip fırını kapadım ve kapağını açtığımda kekin çok da yanmamış olduğunu gördüm. Sadece üzerinin ortası karaydı yani. Yenirdi bence ya.

 

"Neyse bu böyle dursun sonra alırız." Fırının kapağını açık bırakıp tekrar abimin odasına doğru gittiğimde abim de beni takip etti.

 

Burnumuzdaki bantlar kuruduğunda bandı burnumdan aldım. Azıcık acımıştı ama çok acımamıştı.

 

"Lan! Bu acıyor." Kuzey abim daha yarısından azını kaldırdığı bandı çıkartmaya çalışırken konuştuğunda gülüp yanına gittim ve bandı tutup bir anda çektim.

 

Kötü kardeş mood: on.

 

"Defne!" Abim burnunu tutarak bana baktığında kıkırdayıp öpücük attım.

 

Yüz temizleme pamuğuna tonik sürüp yüzüme uyguladıktan sonra aynısını abime de yaptım. Toniğin ardından yüzümüze krem de sürdüğümde aynadan abime bakış sırıttım.

 

"Gençleştin resmen." Dediğimde gözlerini kıstı.

 

"Bana ne diyorsun yani sen şimdi ?" Dediğinde sırıtıp kapıya doğru ilerledim.

 

"Yaşlısın yaşlı." Dedikten sonra koşarak banyodan çıktığımda abim de peşimden geldi.

 

Dış kapının oraya vardığımda kapı açıldı ve içeriye annem , babam, abilerim, Erim ve Emir girdiğinde babamın arkasına saklandım.

 

"Kuzey yüzün parlıyor oğlum." Annem konuştuğunda kıkırdadım.

 

"Kardeşimle abi kardeş günü yaptık da." Nispet yapar gibi konuştuğunda annem ve babam dışında bütün kafalar bana döndü.

 

"Yarın da ben istiyorum." Emir mızırdanır gibi konuştuğunda sırıtıp yanına gittim ve sarıldım.

 

"Tamam bebeğim. Yarın abla kardeş günü yaparız." Dediğimde Güney abim atladı hemen.

 

"Sonraki gün benimlesin o zaman bebek." Derken burnumu sıktığında başımı salladım.

 

"Güney'den sonraki gün de benimlesin meleğim." Lodos abim saçlarımı öperken konuştuğunda onu da başımı sallayarak onayladım.

 

"Kıskançlar." Kuzey abim sırıtarak konuştuğunda güldüm.

 

"Yarın çok eğlenceğiz." Emir bana tebessüm ederek bakarken benim duyacağım şekilde konuştuğunda ona baktım.

 

"Evet." Diyip göz kırptıktan sonra sırıttım.

 

Yani inşallah güzel geçerdi yarın.

 

BÖLÜM SONU...

 

Gürkan dışında bölüm eğlenceliydi. Pis Gürkan. Sonunda seni buldular kork artık nihahahahaha.

 

Yalnız finale de az kaldı.

 

Bölüm nasıldı? Kuzey yine moodunda mdmdmdmd

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%