Yeni Üyelik
45.
Bölüm

45. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 27 Ekim 2024..

45. BÖLÜM;

 

Güney abim filmi başlattığında bizim kardeşler gecemiz de başlamış oldu.

 

Ve bu gece hayatımız boyunca hepimizin aynı anda eğlendiği ilk belki de son geceydi.

 

〰〰〰

Burnumu çektikten sonra Lodos abimin bana uzattığı peçeteyi alıp yarınlar yokmuşçasına sümkürdüm.

 

"Kızım niye ağlıyorsun ki şimdi?" Kuzey abim gülerek konuştuğunda ona baktım gözlerimi kısarak.

 

Duygusuz herif.

 

"Ne demek niye ağlıyorsun? Orada nasıl da 'nooooo' diye haykırıp atladı. Az daha aynısı oluyordu pis şerefsiz Harry yüzünden. Kızı kurtarınca nasıl da ağlamamak için kendini zor tuttuu." Sona doğru sesim titrediğinde tabiri caizse höykürerek ağlamaya başladım.

 

Adetim yaklaşıyor arkadaşlar bu duygusallık normal.

 

"Kızım senin şu aylık resetlenme zamanın mı geliyor? Ne bu duygusallık?" Erim gülerek sorduğunda bir anda ağlamamı kesip hışımla ona döndüm.

 

"Ulan öküz. Aylık resetlenme ne ya? Onun bir adı var adı. Cahil. Adet dersin olmadı regl dersin en olmadı periyot dersin. Aylık reset ne ya!?" Elimdeki sümüklü peçeteyi sinirle ona attığımda gözleri kocaman oldu.

 

"Evet yaklaşmış." Derken iğrenerek kucağına düşen peçetenin kuru tarafını işaret ve baş parmağının ucuyla tutup bana attı.

 

"Peh! Sen sanki sümkürmüyorsun. Paşaya bak." Dediğimde bizimkiler gülmekten kırılıyordu.

 

"Ulan. Sümkürünce benim sümkürüğüm oluyor. Ben kendi sümüğümden niye tiksineyim. Seninkinden tiksinebilirm çünkü benim değil. Benim burnumdan çıkmıyor." Sinirle konuştuğunda başımı salladım.

 

"Mantıklı." Dediğimde gülerek bana baktı.

 

Bu da bipolar herhalde. Saniyeler önce sinirliydi bu. İkizler burcu da değil ki.

 

"Tamam. Yeter bu kadar şamata. Devam edelim. "Lodos abim konuştuğunda aklıma gelen sahneyle yine iç çekmeye başladım.

 

"Andreeeeeeeeeeeeew." Adını küçük çaplı bir şekilde bağırarak söylediğimde Kuzey abim eliyle alnına vurdu.

 

"Defne ağlamayı keserken sana istediğin çikolatadan alırım." Kuzey abim konuştuğunda yüz ifademi değiştirmeden ona döndüm.

 

"İstediğim kadar alacaksın ama tamam mı?" Dediğimde başını salladı.

 

"Tamam. Yeter ki ağlama ve filmi bitirelip uyuyalım." Söylediği şeyler hemen sırıtıp abimin elini tuttum ve sallamaya başladım.

 

"Anlaştık." Dedikten sonra elimi abimin elinden çekip gözyaşlarımı sildim.

 

"Bunu mu bekliyordun abla?" Emir kahkahalarının arasında konuştuğunda ona döndüm.

 

"Beklemiyordum ama ne yapayım çikolata dedi can damarımdan vurdu hem çikolatanın zaafım olması benim suçum değil." Dediğimde güldüler.

 

"Hadi devam ettiriyorum." Güney abim konuştuğunda başımı salladım.

 

Filmi kaldığımız yerden devam ettirdi. Film biterken en son hatırladığım şey kararan ekranla beraber kapanan gözlerimdi.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

Burnumda hissettiğim saç gibi bir şeyle burnumu kıpırdattım. Burnum kaşındı be.

 

Burnumu kıpırdatınca burnumdan çekilen şey daha sonra tekrar değdirilince bu sefer elimi kaldırıp burnuma götürdüm.

 

Acaba burnumda örümcek mi vardı be? Yok be. Bizim evde örümceğin ne işi var.

 

"Defne." Gülerek biri adımı söylerken tekrar burnuma aynı şey değdirildi, bu sefer elimi sertçe yukarı kaldırdığımda parmağım ıslak bir şeye değmiş ve elim bir şeye çarpmıştı.

 

"Ah, gözüm!" Kuzey abimin sesine benzeyen bir ses duyduğumda bir anda kahkaha yükselince yerimde hoplayarak kalktım.

 

Ay noluyor noluyor?

 

Gözlerimi ovup yanımdaki Kuzey abime baktığımda elini gözüne götürmüş sağ gözünü kapatmıştı. Bana kötü kötü baktığında kaşlarımı çattım.

 

Lan an önce rüyada değil miydim yani ben?

 

"Gözümü çıkardın gözümü." Kuzey abim bana pis pis bakarken konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

"Sen de burnuma bir şey sürmeseydin Allah Allah. Hem ne sürüyordun burnuma?" Sinirle konuştuğumda Kuzey abimin yanındaki Emir abimin saçını gösterdi.

 

"Saçını burnuma sokuyordun he? Keşke sümkürseydim be." Dediğimde Kuzey abim yüzünü buruşturdu.

 

"Ne kadar iğrenç bir kız oldun sen böyle?" Dediğinde gözlerimi kıstım.

 

Yanımda yatan Lodos abim güldüğünde ona bakıp hemen başımı göğsüne yasladım ve sarıldıktan sonra yüzüne baktım.

 

"Abiiii kardeşine bir şey söyle bana iğrenç dedi. Asıl iğrenç o. Pis kaka biri o." Çocuk gibi Kuzey abimi ispiyonladığımda Lodos abim kolunu belime doladı ve Kuzey abime kaşlarını çatarak baktı.

 

"Kuzey niye benim biricik kız kardeşime öyle diyorsun. O iğrenç mi hiç?" Yalandan bir sinirle gülmemeye çalışarak konuştuğunda belimde elini ittim ve abimdan uzaklaştım.

 

"Ya abi. Al işte dalga geçiyor. Al kırdın kırdın." Lodos abime homurdanıp yatağa yattım ve yorganı başımın üzerine kadar çekip kendimi yorganın altında gizlediğimde abime trip atmış oldum.

 

Benim yaptığım hareketle hepsi güldüğünde gözlerimi devirdim.

 

Ha ha ha çok komik. Öldük falan gülmekten o denli komik yani.

 

Biri yorganı açmaya çalışınca yorganı sıkıca tuttum.

 

"Defne, güzelim aç yorganı hadi." Güney abimin sesi kulağıma dolduğunda yorganı bıraktım ve açmasına izin verdim.

 

Güney abim bakış açıma girdiğinde kollarımı iki yana açıp abime baktım.

 

"Abi beni şu iki hainin arasından alır mısın lütfen?" Dedikten sonra hemen gözlerimi kırpıştırdığımda Güney abim Lodos ve Kuzey abime sırıtarak ayağa kalktı ve kollarımdan tutup beni ikisinin arasından kaldırdı.

 

"Siz kaybettiniz oğlum. Bugün zaten bu güzellik benimle bir de şimdi onu kızdırdınız. Oh mis." Dedikten sonra bana döndü. "Güzelim beraber bunları görmezden gelelim." Diyerek sözüne devam ettiğinde kahkaha attım ve başımı sallayarak hevesle abimi onayladığımda odadan homurtular yükseliyordu.

 

"Prenses hanım sizi odanıza götüreyim ve trip atmanın ilk adımını atalım." Güney abim sırıtarak konuştuktan sonra beni kucağına alıp odadan çıktığında arkamızdan söylemiyorlardı.

 

Abimin yanağından makas aldığımda bana göz kırptı.

 

"Bu sabah daha bir yakışıklısın prensim." Dediğimde oyununa ayak oydurduğum için güldü.

 

"O sizinle uyuduğum için prensesim." Dediğinde kıkırdadım.

 

"Ve 4 prensinle beraber uyuduğun için." Arkamızdan gelen Erim , Emir , Lodos abim ve Kuzey abimden Erim konuştuğunda güldüm.

 

"Ulan beraber mi uyudunuz?" Aras'ın sesi kulaklarıma dolduğunda ona baktım.

 

Ulan! Biz Aras 'ı yine unutmuştuk ya!

 

"Ulan beni yine mi unuttunuz hayırsızlar!" Aras imayla konuştuğunda başımı Güney abimin omzuna yasladım.

 

"Ay ben uyanamamışım ya." Dedikten sonra yalandan esnedim ama hemen ardından hıçkırdığımda gözlerini sıkıca kapadım.

 

Hepsi güldüğünde homurdandım.

 

Ulan yine rezil olduk iyi mi?

 

Başımı abimin göğsünden çektikten sonra kucağından atladım.

 

"Ay benim canım kuzenim. Biricik kuzenim. En yakışıklı kuzenim. Şu evdeki babamdan sonra yakışıklı erkek oranını çok çok yükselten en baştaki erkek. Aman Allah'ım şu endama, şu karizmaya, şu saça başa, boya posa bakar mısınız ya? Yollar gülüşüne kızlar bakışına hasta be kardeşim." Dediğimde Aras gülüyordu.

 

"Yağla bacım yağla." Aras gülerek konuştuğunda ona dil çıkardım. Ulan çocuğu övüyoruz yine yaranamıyoruz ya.

 

"Az önce yakışıklı olan bendim." Güney abim konuştuğunda ona döndüm.

 

"Abi bir dur ya şunu halledeyim bir. Hem biliyorsun en best yakışıklım sensin." Dediğimde Lodos abim, Kuzey abim, Erim ve Emir ciğerlerini ortaya atmak ister gibi öksürdüklerinde güldüm.

 

Yani şimdi Güney abim en best yakışıklımdı evet ama benim en best yakışıklım hiçbir zaman bir tane değildi. Hepsi en best yakışıklımdı.

 

"Neyse açım ben ya hadi." Dediğimde Güney abim başını salladı.

 

"Evet Defne giyinelim ve çıkalım abi kardeş günü yapacağız bugün." Güney abim sırıtarak konuştuğunda Kuzey abim homurdandı.

 

"Ne yapalım yani? Bize ne." Somurtuk somurtuk konuşan Kuzey abime gülüp hiç takmadan yanlarından geçtim ve odama gittim.

 

Bugün hava sıcaktı.

 

Tabiat ananın sanırım menopoz zamanı gelmişti. Bir yanıyoruz bir donuyoruz resmen ya.

 

Allah'ım çok tövbe Allah'ım. Öyle demek istemedim Allah'ım. Beynimde o herkeste olan küçük götü boklu şeytan dedi onu Allah'ım ben demedim.

 

Odama çıkıp üzerime sıcak olan havaya uygun bir şeyler giymeye karar verdim.

 

Çok ince olmasın hava her an soğuyabilir diye düşünerek ne çok ince ne de çok kalın bir boğazlı kazağımı elime aldıktan sonra dar paça siyah pantolonumu da aldım. Askıda gördüğüm deri ceketi de aldığımda tamamdı.

 

Hemen üzerimi giyinip aynada kendime baktım ve göz kırptım.

 

Allah'ım yarabbim ya. Bir insan Allah'ın her günü bu kadar mütüşemmel olabilir mi ya?

 

Mütüşemmel mütiş ve mükemmel kelimelerinin karışımı. Siz o ne demeden diyeyim dedim.

 

Tuvalete gidip işimi hallettikten sonra odamdan çıktım ve aşağıya salona indim.

 

Salona gittiğimde Kuzey abim ayağa kalkmış Lodos abime ilerliyordu.

 

"Ah bebeğim ya. Şu yakışıklılığa bakar mısınız? Yeşil gözlerin olayım yeşil yeşil bak bana, o siyah saçların olayım dağıt beni Lodosuuuum. Çok yakışıklısın beeeee. Aşko. Bebeğim. Bir tanem. Hayatımın anlamı. " Kuzey abim Lodos abime yapışmış bir şekilde yüzünü severek konuştuğunda gözlerim kocaman oldu.

 

"Seni yıkamacı yağlamacı." Şarkının melodisiyle konuştuğumda hepsi bana döndü.

 

Lodos abim Kuzey abimi yavru köpek gibi ensesinden tutup kendinden uzaklaştırdı daha doğrusu uzaklaştırmadı fırlattı.

 

"Ulan. Yapışma pezevenk. Ne istiyorsun? Uzatma da söyle." Lodos abim homurdanarak konuştuğunda Kuzey abim sırıttı.

 

"Arabanı." Dediğinde Lodos abimin kaşları havalandı.

 

"Sebep?" Tek kelimelik sorusunu dile getirdiğinde Kuzey abim sırıttı.

 

"Sevgili yapma aşamasındayım abiiii. Senin araba daha ağır ya. Ağır erkek izlenimi verir işte. Benim araba ile fırlama gibi dururum." Dediğinde Lodos abim yarım ağız güldü. O az önce Lamborghini'ye fırlama mı dedi? Çarpılacak...

 

"Zaten fırlamasın." Lodos abim konuştuğunda gülmemek için elimle ağzımı kapadım.

 

"Ya abi. Hadi be. Gözünün yağını yediğim. Hadi bir arka çık şu gariban doktor kardeşine." Kuzey abim Lodos abime ayak yaparken Güney abimin yanına gittim.

 

"Tamam al arabayı. Kime bu hazırlık?" Lodos abim sorusunu sorarken cebinden çıkardığı anahtarı Kuzey abime fırlattı.

 

"Zeynep'e."

 

Kuzey abimin dediği şeyle gözlerim kocaman oldu.

 

"Oha siz o kadar yakın oldunuz mu?" Dediğimde Kuzey abim gülerek bana baktı ve göz kırptı.

 

"Tabi kızım. Bu yakışıklılığa kim karşı koyabilir." Derken eliyle yüzünü göstermişti. Bu hareketiyle yüzümü buruşturdum.

 

Egoist. Aynı ben. Kime çektiğim baya belli değil mi ya?

 

Ulan gide gide Kuzey abime çekmişim. İnsan gider Lodos abime çekerdi be. O zaman belki karizmanın kadın hâli olurdum falan işte...

 

"Ne yapacaksınız?" Dediğimde sırıttı.

 

"Sana ne kızım. Allah Allah." Dediğinde koltuktaki yastıklardan birini ona attım.

 

"Ne yapacaksınız dedim be! Söyle bana ne." Sinirle konuştuğumda kahkaha attı.

 

"Kahvaltıya gideceğiz. Sonra gezeriz işte. Dondurma falan yeriz. Yüzüne falan bulaşır. Sonra-" Sözünü devam ettirmeden Lodos abim başına vurup abimi susturdu.

 

"Sus şerefsiz. Yarın gece sahura kalkacağız herifin konuştuğu şeye bak. Az imana gel kâfir." Güney abim gülerek konuştuğunda gülmemek için kendimi sıktım.

 

"Kes sen zevzek. Abiyle düzgün konuş." Kuzey abi gözlerini kısarak Güney abime karşı konuştuğunda kıkırdadım.

 

"Hadi abi gidelim çok acıktım. En sonunda kendi kendimi yemeye başlayacağım yamyamlar gibi. " Dediğimde Emir bana baktı.

 

"Yamyamlar kendini değil başkasını yer abla." Dediğinde yüzüne tip tip baktım.

 

"Yani Emir sorun bu mu ablacım?" Yüzüne tip tip bakarak konuştuğum omuz silkti. Bu hareketine güldüm.

 

"Neyse gençler biz kaçtık." Güney abim herkese el sallayıp beni peşinden sürükledi ve evden çıkardığında güldüm bu hareketine.

 

Sanırsınız yangından mal kaçırıyor.

 

Yangın benim bu sırada çünkü mal olamayacak kadar zekiyim.

 

"Eeee nereye gidiyoruz?" Dediğimde bana baktı ve sırıttı.

 

"CNR'e." Dediğinde olduğum yerde durdum ve çok sesli olmayacak şekilde çığlık attım.

 

Şaka yapmıyordu değil mi?

 

"Şaka değil , değil mi?" Dediğimde gülerek bana baktı.

 

"Şaka değil." Dediğinde elini bırakıp kıçımı sallayarak saçma sapan hareketlerle dans etmeye başladım.

 

"Ne yapıyorsun deli?" Güney abim gülerek konuştuğunda ona baktım.

 

"Seviniyorum." Dediğimde kahkaha attı.

 

Abi CNR'e gidiyoruz dedi. CNR'de şu an kitap fuarı var. Ne demek sevinmemek!?

 

Ya sizce de Güney abim şu an bir başka yakışıklı değil mi ya?

 

"Kitapları bu kadar sevdiğini tahmin edebiliyordum." Dediğinde ellerimi çırptım ve bileğini tutup arabaya sürüklemeye başladım.

 

"Hadi hadi hadi. Bir an önce gidelim. Alacak çok kitap var çok çok çok." Dediğimde gülerek arabayı açtığında hemen içinde girdim.

 

Abim arabaya çalıştırdığında resmen yerimde duramıyordum.

 

Abim durgunlaştığında kaşlarım çatıldı.

 

Ne olmuştu ki şimdi?

 

"Ne oldu abi?" Dediğimde bana baktı göz ucuyla.

 

"Hiç." Verdiği cevap ile duramayıp ısrar ettim.

 

"Ya bir şey oldu durgunlaştın. Söyle lütfen." Dediğimde başını salladı.

 

"Bir kere büyük bir heyecanla İrem'i kitap fuarına götürmek istemiştim de. O gün beni terslemesi geldi aklıma işte." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"Vıy abi. O zevksizi boş ver ya. Akıl olsaydı onda zaten." Dedikten sonra İrem aklıma geldikçe aklımı kurcalayan şey tekrar düştü aklıma.

 

✨Bir cümlede kaç kez aklıma kelimesi kullanılır oynat bakalım.✨

 

"Abi." Kısık çıkan sesimle konuştuğumda bana baktı saniyelik olarak.

 

"Ne oldu güzelim?" Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"İrem'in size yaptıkları ortada. Sağlam bir psikolojisi yok belli ki. Asuman ablayı öldürmüş o derece kötü. Asuman ablanın olayından sonra onu polise vermediniz mi? Bir de psikolojisi için bir tedavi uygulanmasını istemediniz mi?" Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"Asuman öldüğünde o olayı sadece Lodos abim görmüştü. Olayın olduğu yerde kamera yoktu başka görgü tanığı da yoktu. O yüzden polise bildirsek de bir ceza alamazdı yani. Sonradan bize itiraf etti ben öldürdüm diye. Ondan sonra zaten biz onu tedavi olmaya ikna etmeye çalıştık. Beraber kliniklere gittik her seferinde kaçtı. Kaçamasa da tedavi olmadı. Doktor ile konuşmadı. Kabul etmedi tedavi olmayı. Aslında bizim gerçek kardeşimiz olmadığını öğrenene kadar biz onu tedavi olmaya ikna etmeye çalışmıştık. Sonradan işte gerçekler ortaya çıkıp İrem gerçek ailesinin yanına gittiğinde annem onlara her şeyi anlatmış ama inanmamışlar sanırım. Öyle yani. Biz tedavi ettirmeye çalıştık ama başaramadık işte." Dediğinde derin bir nefes aldım. Üzücü bir olaydı. Üzülmüştüm.

 

Keşke tedavi olmayı kabul etseydi. Bu onun hayatını iyileştirdi başkasının değil.

 

İkimiz de bunun üzerine hiçbir şey konuşmadığımızda CNR'e gelmiştik.

 

Arabadan inip içeriye girdiğimizde içimde deli danalar gibi koşma isteği vardı.

 

"İlk klasikler." Abim beni klasiklere doğru ilerlerken onu durdum.

 

"İlk Ephesus yayınları. 200 TL üzeri alışverişlerde istediğimiz bir kitap hediye. O yüzden ilk orası." Dedikten sonra oraya koştum.

 

Evet koştum cidden.

 

Kitaplara bakıp merak ettiklerimi kucağıma doldurdum. Ablaya uzattığımda bir kitap seçebileceğimi söyledi. Aklımda olan kitabı söylediğimde Güney abim yanımdaydı.

 

"Niye bu kadar boş, kendine bir şey katmayacak kitaplar alıyorsun güzelim?" Dediğinde cıkcıkladım.

 

"Bak bunu sana yakıştıramadım pikaçu. Bir kitap hiçbir zaman boş ya da insanlara bir şey katmayan bir şey değildir. Boş dediğin bir kitabın bir cümlesi, bir kelimesi, baş karakterinin bir düşüncesi bile insana bir şey katar. Yeni bir bakış açısı katar mesela insana. Ben niye böyle düşünmedim, diyebilirsin mesela. Hem sürekli kendine bir şeyler katan kitaplar okumak sana her zaman bir şey katmaz ki. Yani kafan doluyken o kitapları okuduğunda bir verim almazsın. O yüzden kitaplığında senin tabirince boş birkaç kitabın olması lazım. Canım sıkıldığında, bunaldığında okuyacağın sana bir şey öğretmekten çok kafanı boşlatmanı sağlayıp eğleneceğin kitaplar." Dedikten sonra sırıttım ve göz kırptım.

 

"Hem niyeyse asıl klasiklerin yayınlandığı yayınları getirmemişler. Sinir oldum şu an. Ne demek Türkiye iş Bankası kültür yayınları ve yapı kredi yayınları yok. Kriz resmen ya." Dediğimde bu halime gülüp beni can yayınlarına doğru götürdü.

 

"Ben sana kitap önereyim o zaman." Can yayınlarının önüne geldiğimizde konuştuğunda onu başımı sallayarak onayladım.

 

Abim bana kitap önermeye başladığında ben de onu sakince dinlemeye başladım.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

"Defne güzelim. Hadi kalk." Biri saçımı okşarken konuştuğunda ağzımı şapırdattım.

 

Şu an uyuyordum beni rahat bırakır mıydınız lütfen?

 

Ah dün ne mi oldu? Abimle CNR'in altını üstüne getirdikten sonra eve gelmiştik ve ben yemek yiyip odama gitmiş pestil gibi yatmıştım. Yatış o yatış bir uyumuşum arkadaşlar var ya müthiş bir şeydi ya.

 

"Güzelim 12 saattir uyuyorsun hadi ama." Dediğinde tek gözümü açıp başımda dikilen Lodos abime baktım.

 

"Oldu mu o kadar ya? Azmış. Biraz daha uyuyayım." Dediğimde güldü.

 

"Ya uyan ya da ben seni gıdıklayarak uyandırayım." Lodos abim gülerek konuştuğunda derin bir nefes alıp gözlerimi açtım .

 

"Abi biz bence bugün uyuyalım. Boş ver ya uyuyalım bugün. Ne plan yaptın bilmiyorum ama bence uyumak en iyisi." Dediğimde güldü.

 

"Hayır hanımefendi kalk. İlk önce eve sahur için alışveriş yapacağız ailecek. Sonra biz seninle yetimhaneye gideceğiz." Dediğinde hemen oturur pozisyona geçtim.

 

"Ne alışverişi?" Sorduğum soruyla tebessüm etti.

 

"Yemek." Dediğinde hemen yerimden kalktım.

 

Yemek dedi can evimden vurdu beni. Ne yapayım?

 

"O zaman hemen hazırlanıyorum." Dedikten sonra giyinme odama gittim hemen ve üzerimi değiştirdim.

 

Artık odamda biri varken odama açılan kapının bulunduğu bir alanda giyinmekten ya da yıkanmaktan korkmuyordum. Sanki atlatıyordum ha. Sizce de öyle değil mi?

 

Üzerimi giyinip hemen yemek odasına indim.

 

"Günaydın canım biricik ailem ve sürekli varlığını unuttuğumuz kuzenim." Aras'ın yanına otururken konuştuğumda güldüler.

 

"Günaydın beni sürekli unutan kuzenim." Aras bana katılarak cevap verdiğinde sırıttım.

 

Tabağımı doldurmaya başladım.

 

"Kahvaltıdan sonra çıkarız." Annem konuştuğunda ona baktım. Herkes annemi başını sallayarak onaylayınca ben de başımı sallayıp annemi onayladım.

 

Karnımızı doyurduktan sonra evden çıktık ve 2 arabayla beraber markete gittik.

 

"Bakın çocuklar. Şebeklik, makara gırgır yok. Uslu olun." Babam Kuzey abime, bana, Emir'e, Erim'e ve Aras'a bakarak konuştuğunda gülmemek için dudağımı yaladım.

 

Adam biliyor kimin fırlama olduğunu.

 

Kuzey abim hepimiz adına başını salladığında markete girdik. Hepimiz biliyorduk ki babamın önerisini dinlemeyecektik.

 

Kuzey abim çektiği bir market arabasının içine beni oturttuğunda sırıttım.

 

"Uçur beni bebeğim." Dediğim Kuzey abim sırıttı ve babamın bir şey demesini beklemeden arabayı son sürat sürmeye başladığında bir anda yaptığı için küçük bir çığlık attım.

 

"Ben ne dedim!?" Arkamızdan bağıran babamla kıkırdadım.

 

"Çikolata reyonunaaaaaa." Bağırmadan konuştuğumda abim bizi çikolataların olduğu kısma götürdü.

 

"Şimdi yavaşla." Dediğimde dediğimi yapmıştı.

 

Sevdiğim çikolatalardan yani hepsinden arabanın içine 5'er 10'ar tane atarken sırıttım.

 

"Şaka gibi lan. İnanamıyorum. Resmen şu an hayalimi yaşıyorum. İstediğim kadar çikolata alabiliyorum." Gülerek konuştuğumda abim gülüp saçlarımı öptü.

 

Bir el uzanıp birkaç tane daha çikolata arabaya attığında gelene baktım.

 

"Onlar da güzel oluyor." Erim konuştuğunda sırıttım ve göz kırptım.

 

Emir gelip çikolataları kenara itirdikten sonra zar zor arabaya oturduğunda gözlerim kocaman oldu.

 

"Ulan ayı. İkinizi bir nasıl tartsın araba. İn lan." Kuzey abim Emir'in kafasına hafifçe vurarak konuştuğunda kıkırdadım.

 

"Aman abi yaaaa. Bir şey olursa babam şey yapar işte. Öder." Dediğinde güldüm. Vay zengin bebesi.

 

"Zengin olmak işte." Gülerek konuştuğumda hepsi güldü.

 

Kuzey abim bizi babamların yanına götürdüğünde bizi gördüklerinde güldüler.

 

"Biz her şeyi aldık siz anca bunu mu yaptınız?" Annem gülerek konuştuğunda sırıttım.

 

"Anneciğim biz senin gibi hamarat değiliz ki. Senin eline su dökebilir miyiz biz?" Dediğimde annem bana tebessüm edip öpücük attığında sırıttım.

 

"E ama alışveriş çabuk bitti." Kasaya doğru giderken konuştuğumda güldüler. Lodos abim beni kollarımın altından tutup kaldırdı ve arabadan çıkardığında araba Emir'in üzerinde olacak şekilde ikisi bir yere düştü.

 

Emir arabanın kenarında oturuyordu ve ben kalkınca diğer kenardaki ağırlık kalkmış oldu böylece araba devrilmiş Emir yere düşmüş araba da onun üstüne düşmüştü.

 

"Lan." Kuzey abim Emir'in yanına gidip onu kaldırdığında kafasına falan bakarken gülmemeye çalışarak konuşmuştu.

 

"Ah Emir. Anneciğim niye dikkat etmiyorsun? Koca koca çocuklar oldunuz be evladım. Ne işiniz var arabada? 5 yaşında mı sanıyorsunuz kendinizi? " Annem Emir'in yanına gidip abim gibi kafasına bakarken konuştuğunda ben de yere dökülen çikolatalarımı arabaya geri koymaya başladım.

 

Bir şeyi olmamıştı yani çikolatalarımın derdine düşebilirdim.

 

"Abla düştüm yani benim yanıma gelmek yerine çikolatalarına mı gidiyorsun?" Emir alıngan bir sesle konuşunca elimdeki son çikolatayı da arabaya koyup yanına gittim.

 

"Ablacım bir şeyin yok diye." Dediğimde omuz silkti.

 

"Gel buraya koca bebeğim benim." Derken kollarımı açmıştım. Eğilip bana sarıldığında kollarımı boynuna sardım ve kafasını okşadım.

 

"Çok acıdı mı?" Vurduğunu tahmin ettiğim yeri nazikçe öpmeden önce sorduğumda başını salladı.

 

"Acıdı ama sen öpüp okşayınca geçti." Dediğinde güldüm.

 

Saçlarını tekrar öptüğümde bizimkiler bütün yiyeceklerin parasını ödemişti.

 

"Eve gidelim ben de iyice bakayım kafana Emir." Kuzey abim konuştuğunda başımızı sallayarak onu onayladık ve arabalara bindik.

 

Eve gidip bizimkileri eve bıraktıktan sonra Lodos abimle arabadan inmedik.

 

"Anne biz yetimhaneye gidiyoruz. Çok geçe kalmadan geliriz." Lodos abim anneme bakarak camdan konuştuğunda ben de anneme baktım.

 

"Anne haber ver bana Emir'le alâkalı. En ufak şeyi de haber ver olur mu?" Dediğimde başını sallayarak beni de abimi de onayladı.

 

"Tamam. Dikkat edin." Dediğinde anneme el salladım. Abim arabayı çalıştırıp yetimhaneye sürmeye başladı.

 

Yetimhanenin önüne gelince durdu.

 

"Güzelim geçende müdür uyardı. Arabayla içeri girmeyin çocuklar çok hareketli birinin başına bir şey gelmesin diye. O yüzden sen in arabadan içeriye gir. Beni bekle ben hemen arabayı park edip geleyim." Dediğinde başımı sallayıp arabadan indim.

 

Ben kapıya doğru ilerlerken abim de arabayı park etmeye gitti.

 

Tam bahçe kapısından girecektim ki gelen bebek ağlama sesiyle kaşlarımı çattım. Hadi lan oradan!

 

Başımı sese doğru çevirdiğimde az ilerimde duvarın dibinde bir tane bebek puseti gördüm.

 

Pusetin yanına gidip çöktüm ve üzerine kapatılmış battaniyeyi açtığımda gördüğüm bebekle kaşlarımı çattım.

 

Hadi canım. Yetimhaneye bırakılan bebeği ben mi bulmuştum şimdi?

 

BÖLÜM SONU...

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%