Yeni Üyelik
50.
Bölüm

50. Bölüm (Final)

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 2 Kasım 2024..

50. Bölüm (FİNAL);

 

Gözlerimi yavaşça açıp kapatırken üzerime kapaklanmış Ares'e çevirdim ve kısık sesle konuştum.

 

"Seni daha erken affetmediğim ve daha fazla vakit geçiremediğimiz için özür dilerim." Dediğimde başını olumsuz mânada salladı.

 

"Asıl ben sana daha erken gelemediğim için özür dilerim." Sesi kulaklarıma dolduktan sonra bedenim yaşadığı acıyı daha fazla kaldıramadı ve bilincim Ares'in bana bağırışları ardında kapandı.

 

EMİR'DEN

5 SENE SONRA;

 

Kravatımı bağladıktan sonra yandan kendime bakarken buruk bir tebessüm ettim.

 

Her zamanki gibi yakıyordum yine.

 

Ben aynadan kendime bakarken biri kapımı çalmadan pat diye odama girmişti.

 

"Ya amca Ayça'ya bir şey söyle ya!" Kapımı çalmadan odaya giren Asel kollarını göğsünde bağlamış somurtarak yanıma gelmişti.

 

5 yaşına gelmişti ama hâlâ eve ilk geldiği zamanki kadar tatlı bir kızdı ve günler geçtikçe çok güzelleşmişti. 5 yaşında bu kadar güzelse ben ilerisini düşünemiyorum çünkü bir sinir ve kıskançlık yükleniyor.

 

Aynı boyda olmak için dizlerimin üstüne çöktüğümde bana baktı.

 

"Ne oldu amcacığım?" Dediğimde omuzlarını silkti.

 

"Ayça yine en sevdiğim oyuncak arabamı kırdı." Dediğinde gülmemek için kendimi kastım.

 

Evet oyuncak bebeğimi değil oyuncak arabamı dedi. Ne yapsın kız 5 erkeğin arasında? Biz çocukken en çok hangi hediyeleri seviyorsak onları alıyorduk hep ve annemden de sürekli azar işitiyorduk 'onlar kız anlayın artık bunu erkek değil. Sürekli erkek oyuncağı alıyorsunuz' diye. Bence oyuncakların da cinsiyeti yoktu ama neyse anne diye bir şey demiyorduk. Ama oyuncak bebekleri olmasına rağmen Ayça ve Asel en çok oyuncak arabaları seviyordu.

 

İşte kimin yeğenleri? Tabii ki de benim.

 

"Tekrar alırız bebeğim." Dediğimde omuzlarını tekrar kaldırıp indirdi.

 

"Ama o oyuncağı geçen sene babam doğum günümde almıştı." Dediğinde yutkundum.

 

Geçen sene doğum gününde abim Asel'e gerçekleri anlatmıştı çünkü Asel sürekli 'annem nerede?' diye soruyordu ve Asuman ablayı da annesi sanıyordu. Abim de bu yüzden uygun bir dille kırmadan, canını yakmadan anlatmıştı. Hiç unutmam Asel de 4 yaşında olmasına rağmen 'olsun babacığım. Sen benim babamsın. Sonuçta annelik babalık çocuğunu sevmek , korumak değil mi? Sen bana öyle davranıyorsun. O yüzden sen benim babamsın.' demişti.

 

Herkesten daha zeki bir çocuktu Asel.

 

"Ya aşel abya acü dileyim." Odaya paytak paytak yürüyerek ve konuşmaya çalışarak giren Ayça ile gülümsedim.

 

Yanımıza geldiğinde Asel'i kolunu tutup boncuk boncuk Asel'e baktı.

 

"Bak Ayça hep yapıyorsun sonra da özür diliyorsun. Bu son bir daha yapma tamam mı ?" Asel kızgın gibi konuşmaya çalışsa da onun da kızgınlığının geçtiği belli olan sesi ve yüz ifadesiyle konuştuğunda iç çektim.

 

Çok tatlılardı...

 

"Tamam. Biy daha omayacak." Ayça Asel'e sarılırken konuştuğunda kıkırdadım.

 

"EEEE amcaya yok mu bir öpücük." Dediğimde ikisi de birer yanağıma öpücük kondurdu.

 

Bir kolumu Asel'e bir kolumu Ayça'ya sardıktan sonra ikisini bir koluma alıp ayağa kalktım.

 

"Çok güzel olmuşsunuz hanımlar. Bakıyorum da amacınız gelini gölgede bırakmak sanırım." Dediğimde ikisi de ellerini ağızlarına götürüp kıkırdamıştı.

 

"Oğlum sen ne yapıyorsun ikisini bi kucağına niye alıyorsun? Düşüreceksin şimdi." Beni gören Kuzey abim hızla yanıma gelirken konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

"Babacııııım." Ayça beni unutmuş gibi Kuzey abime kollarını uzattığında burun kıvırdım.

 

Satıldık.

 

Evet yanlış duymadınız. Baba dedi çünkü Ayça Kuzey abimle Zeynep yengemin kızı. Kuzey abim ve Zeynep yengem evleneli 3 sene olmuştu hatta yengem şu an ikinci çocuklarına hamileydi, Ayça'da 2 yaşındaydı.

 

"Babası yesin balını." Kuzey abim Ayça'yı kucağına alıp yanağını hafifçe ısırdıktan sonra Asel'e baktı.

 

"Nasılsın amcacığım?" Asel'in yanağından makas alırken göz kırparak konuştuğunda Asel sırıttı.

 

Asel'i Ayça'dan, Ayça'yı da Asel'den ayırmıyordu kimse. Onların ikisi de Marsis ailesindendi.

 

"İyiyim amca." Asel Kuzey abime cevap verirken başını başıma yaslamıştı.

 

"Güney abim nerede? Geldi mi?" Kuzey abime bakarak konuştuğumda başını salladı.

 

"Heyecandan bayılacak resmen. Ben 3 sene önce böyle değildim herif hiç bana çekmemiş." Kuzey abim sırıtarak alayla konuştuğunda güldüm.

 

Bugün Güney abimin düğünü vardı. Ezgi yenge ile evlenecekti sonunda.

 

Yavaş adımlarla Güney abimin odasına giderken hiç aklımdan çıkmayan ablam aklıma düşmüştü.

 

Çok özlemiştim. Adar'ı bile özlemiştim yani ben söyleyeyim siz anlayın ne derece özlediğimi.

 

Keşke onlar da burada olsaydı...

 

"Baba ne şaman şakalayını keşecekşin?" Ayça abimin sallarıyla oynarken konuştuğunda ona baktım.

 

Abim burukça gülümsedi.

 

"Sen sakallarımı kesmeyi öğrenince." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

Önceden Defne kesince derdi...

 

Güney abimin odasına girdiğimizde sırıttım. Odanın içinde volta atıyordu resmen herif.

 

"Sakin olsana oğlum ya biraz beni örnek al." Kuzey abim gülerek konuştuğunda sırıtmam gülmeye dönüştü.

 

"Kapa çeneni sen ya." Güney abim Kuzey abimi terslediğinde kucağımdaki Asel ile yatağa oturdum.

 

"Kesin. Düğün günü kavga mı edeceksiniz bir de?" Lodos abim odaya girer girmez konuştuğunda Asel kucağımdan atlayıp Lodos abime doğru koştu.

 

Yine satıldım ulan.

 

Lodos abim Asel'i kucağına alıp yanağını öptükten sonra hafif kaşlarını çatarak Asel'e baktı.

 

"Asel hanım? Niye bu kadar güzel oldunuz acaba? Bu kadar güzel olmamanız gerektiğini ben size söylememiş miydim?" Lodos abim hafif çatık kaşlarına rağmen gülmemeye çalıştığı belli olan dudakları ve eğlenir ses tonuyla konuştuğunda Asel kıkırdadı ve başını babasının boynuna gömdü.

 

"Ben naşılım amça?" Ayça konuştuğunda hepimiz ona baktık.

 

"Her zamanki gibi yine çok güzelsiniz Ayça hanım." Lodos abim gülerek konuştuğunda Ayça tatmin olmuş gibi sırıttı.

 

Erim abim pat diye odaya girdiğinde hepimiz ona baktık.

 

"Abi araba, süslemeler..." Erim abim nefes nefese ve telaşla konuştuğunda hepimiz odadan çıkıp hızla bahçeye arabanın yanına indik.

 

Arabada hiçbir sorun olmadığını hatta istediği gibi olduğunu gören Güney abim gözlerini kısarak Erim abime döndü.

 

"Biraz hava alıp heyecanını at istedim." Erim abim sırıtarak konuştuğunda güldük.

 

Kuzey abim kitlenmiş gibi bize doğru gelen Zeynep yengeme baktığında sırıttım.

 

3 senedir evliler ama her Zeynep yengemi gördüğünde böyle büyülenmiş gibi kalıyor.

 

"Güzelim çok güzel olmuşsun ama hem hamilesin hem de kızımız var yani şimdi hareket ederken olsun dışarı çıktığımızda soğuk hava olsun bir şeyler olur bence sen daha uzun bir şey giy." Kuzey abim yanına gelen yengemin hafif şişmiş karnını okşarken konuştuğunda gülmemek için dudaklarımı ısırdım.

 

Ulan kısa giymesini engellemenin de böylesi!

 

"Dışarısı yanıyor hem dediğin gibi hamileyim yani kızımızla sen ilgileneceksin.O yüzden başka sorun yoksa ben böyleyim. Ve böyle de iyiyim hayatım." Zeynep yengem sırıttarak konuştuktan sonra abimin yanağını öptüğünde abim derin bir nefes aldı.

 

"Bu elbiseyi evde yalnızken üzerinde görmeyi tercih ederdim yavrum ama sen bilirsin." Dediğinde yengem abimin koluna vurdu.

 

"Kuzey!" Yengem sus der gibi abimin adını söylerken bir yandan da kızarmıştı.

 

Biz onların bu hâline gülerken erim derin bir nefes aldı.

 

Bakışlarımı ona çevirdiğimde o gözlerini yere dikmişti.

 

Bilirdim bu hâli. Ablamı özlemişti.

 

"Keşke ablam da burada olsaydı." Erim abimin içinden geçirdiği şeyi ben dile getirdiğimde bakışlar bana ardından da arkamda bir yere bakmışlardı.

 

"E ama yavrum niye dilek hakkını bende kullanıyorsun? Başka şey istesene." Arkamdan gelen ablamın sesiyle hemen arkama döndüm.

 

Gözlerimi kırpıştırıp geldiğine inanamamış gibi yüzüne bakarken koşarak yanına gittim ve sıkıca sarıldım.

 

"Sen bu Dünya'daki en güzel dileksin başka ne diliyebilirim ki?" Dediğimde kıkırdadı.

 

Kıkırdaması derin bir nefes almama sebep olmuşken burnuma dolan kokusu bir anda beni 5 sene öncesine götürmüştü.

 

5 SENE ÖNCE DEPONUN ÖNÜNDE SİLAH SESİ DUYDUKLARI ZAMAN;

 

"Abla?" Dediğimden sonra hepimiz koşarak içeriye girdiğimizde gözlerim gördüğüm şeylerle dolmuştu.

 

Sandalyede bağlı ve gözleri kapalı ablamın üzerinde üzeri kan içinde olan Adar abi adını haykırıyor tam karşılarında da elleri tek bir silahın üzerinde olan Alya abla ve Gürkan şerefsizi vardı.

 

Alya ve Gürkan bizi görünce aynı anda ellerini silahtan çekmişler ve silahın yere düşmesine sebep olduktan sonra kaçmaya başlamışlardı.

 

Polisler ikisinin ardından onları yakalamak için koşarken Melih abi ve Kuzey abim ablamla Adar abinin yanına gitti.

 

"Beni , beni sadece sıyırdı İlda'ya bakın! O bir şey demiyor. Konuşmuyor. Ona bak Kuzey abi!" Adar abi bağırırken Melih abi onu ablamdan uzaklaştırmıştı.

 

"Adar'ın yarısına temiz bir şey bastır. Çok kan kaybetmesin." Kuzey abim ve Lodos abim Defne ablamın ellerini ve ayaklarını çözerken Kuzey abim bağırarak konuşmuştu.

 

Defne ablamı çözdükten sonra yere yatırdıklarında babam ambulansı aramıştı bile.

 

Abim ilk yardımı yaparken Melih abi birini arıyordu.

 

"Neva, biz bulduk ama. Ama yaralılar. Buraya en yakın hastane senin çalıştığın hastane. Ambulans gelince orayı söyleyeceğim. Lütfen yardım et." Melih abi titreyen sesiyle konuştuktan sonra karşıdan aldığı cevabın ardından telefonu kapatmıştı. Telefonum kapanmasıyla eş zamanlı olarak hem yakalanmış Gürkan ile Ayla hem de ambulans gelmişti.

 

5 SENE SONRA YANİ ŞİMDİKİ ZAMAN;

 

Gelen ambulansla Melih abinin dediği hastaneye gitmiştik o gün de Neva dediği kişi kapıda bizi karşılamıştı. Ablamı hemen ameliyata almışlardı. Kuzey abimin yaptığı ilk yardımın çok etkisi olmuştu.

 

Adar abi de ablam da başından bu belayı ölmeden ve bir sakatlık yaşamadan atlatmışlardı.

 

O günün ardından ablamın avukatı olarak Güney abim Gürkan'a dava açmıştı.

 

Adam yaralama, reşit olmadan kaçırma gibi bir çok sebepten en ağır cezaları almıştı.

 

Belki cinsel istismardan ceza alamamıştı ama onun misliyle ceza almış ve böylece hapsi boylamıştı. Her sene de başına bir şey geliyordu sonuçta suçlu suçsuz bakmadan insanların hapse girmesine sebep oluyorken o girdiği delikte onu çok da güzel şeyler beklemediği belliydi.

 

Alya ise kaçamayacağı şekilde bir kliniğe kapatılmıştı.

 

Ablam o sene sonra üniversiteye geçtiği zaman başka bir şehire gitmişti hem psikolojik destek almıştı hem de okumuştu. Şimdi de işte buradaydı

 

"Bebeğim? İyi misin?" Ablam bana hitaben konuştuğun geri çekilip ona baktım ve başımı salladım.

 

"Sınavın vardı, gelemiyordun?" Yanımıza gelen abilerimden Güney abim soru sorar gibi konuştuğunda ablam sırıttı.

 

"Biraz çok az yalan söylemiş olabilirim sürpriz yapmak için. Hem şey diyeceğim mesajlaşırken yalan söylemek çok iyi. Ben hıçkırıyorum ama siz görmüyorsunuz." Dedikten sonra kıkırdadı.

 

"Neyse tutmayın beni ben gideceğim giyineceğim, makyaj yapacağım daha. Birazda Ares'de gelir ailesiyle." Dedikten sonra gitmeden hepimize sıkıca sarıldı daha sonra da koşarak eve gitti.

 

DEFNE'DEN;

 

En son Kuzey abimin düğünü için geldiğim eve girerken derin bir nefes aldım.

 

İyi kötü bir çok şey yaşamıştım ama her şey geçmişti ve ben artık hiç olmadığım kadar daha iyi ve mutluydum.

 

Artık 22 yaşına gelmiştim ama sanki hâlâ 17 yaşında gibiydim. Hayır o sıkıntı ya da mutsuzluk yoktu içimde. 17 yaşında gibi hissetmemin sebebi içimdeki o kendini yenilemiş çocuktu.

 

"Defne?" Annem 20'lik çıtır gibi karşımda giyinmiş dururken bir ıslık çaldım.

 

Annemle babam da sınavım var diye gelemeyeceğimi düşünüyordu.

 

Böyle aileye mesaj üzerinden yalan söylemek kolaymış ha. Kimse fark etmiyor yalan söylediğini. Ama siz yapmayın. Yalan söylemek kötü , kaka.

 

"Anne. Çok güzel olmuşsun." Anneme sarılırken konuştuğumda annem de bana sıkıca sarıldı.

 

Valla annem nasıl benden daha güzel ve genç durabiliyor ben anlamıyorum.

 

"Bebeğim?" Babamın sesini duyunca annemden uzaklaşıp babama baktım.

 

Hey maşallah. Anneme diyorum ama babamın da annemden geri kalır yanı yok ki.

 

"Baba. Damatla yarışmaya mı çalışıyorsun?" Gülerek konuşurken yanıma gelen babama sıkıca sarıldım.

 

İkisini de çok özlemiştim.

 

Babam kahkaha attıktan sonra saçlarımın üstünü öptüğünde derin bir nefes aldım.

 

"Ayyyy sen hazır değilsin. Özgür bırak hemen hazırlayayım." Annem beni babamdan ayırırken konuştuğunda anneme baktım.

 

"Anne düğüne daha var ya." Dediğimde kaşlarını çattı.

 

"Bir buçuk iki saat sonra gelin almaya çıkacağız yürü bakayım." Annem benim elimdeki poşetli alıp odama sürüklerken gülerek arkasından ilerledim.

 

Annemin şu hâllerini bile özlemiştim ya.

 

Odaya çıktığımızda annem hemen kıyafetimi çıkarıp baktı ve başını onaylar manada salladı.

 

"Bence çok sade ama sen abartı şeyler sevmiyorsun. İyi, güzel." Dediğinde gülmemek için kendimi sıktım. Yüz ifadesinden o kadar belliydi ki fazla beğenmediği.

 

"Neyse hemen başlayalım." Beni yatağıma oturttuktan sonra saçlarımı yapmaya başladı.

 

"Ben de geleyim yardım edeyim." Aralık kapıdan içeriye giren Zeynep yengem odaya girdikten sonra yanımıza geldi ve makyaj malzemelerini yatağıma döktü.

 

"Yenge benim var." Dediğimde makyaj çantamı aldı ve içine göz attı.

 

Çoğunlukla benim malzemelerimden yararlanarak makyajımı yaptıktan sonra geri çekilip yüzüme bakarken annnem de saçımı bitirmiş ve geri çekilip yüzüme bakmıştı.

 

İkisi de onaylar mırıltılar çıkardıklarında tebessüm ettim.

 

Zaten güzeldim en fazla daha da güzel olmuşumdur.

 

"Hadi biz çıkalım sen giyin." Annem konuştuğunda yengem yataktaki makyaj malzemelerini topladı. İkisi bir odadan çıktıklarında derin bir nefes alıp kıyafetimi aldım ve giyinme odasına gittim.

 

 

 

Aynadan kendime bakarken sırıttım.

 

Dediğim gibi güzelliğime güzellik katılmıştı.

 

Odadan çıkıp salona indiğimde herkesi bir arada görmenin verdiği etkiyle tebessüm ettim.

 

"Hala şok güşel olmuşsun." Yanıma koşarak ve konuşarak gelen Ayça ile kıkırdadım ve eğilip onu kucağıma aldım.

 

Bana sıkıca sarıldığında bizimkilerin yanına gittim.

 

"Evet çok güzel olmuşsun hadi üstünü değiştir." Kuzey abim konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

"Abi bak giderim düğünden sonra buradan daha da geri dönmem ha." Diyerek Kuzey abimi tehdit ettiğimde sırıttı.

 

"Sen gitmeden bineceğin bütün ulaşım araçlarına binmeni engelleyecek şeyler yaparım böylece gidemediğin şehire geri de gelmeme ihtimalin yok olur. Ne dersin güzelim mantıklı mı ?" Kuzey abim sırıtarak konuştuğunda göz devirdim ve daha sonra ona dil çıkardım. O da bana dil çıkararak karşılık verdiğinde güldüm.

 

Evet 32 yaşına gelmişti ama gram büyümemişti. Hâlâ aynı çocuktu.

 

"Çocuk çocuk hareketler. Biriniz 20 biriniz 30 yaşını geçti şu hâle bakın." Emir konuştuğunda gözlerimi kısarak ona baktım.

 

"Sus sen moruk. Biz senin gibi içimizdeki çocuğu gömmek yerine yaşatmayı seçtik. O yüzden sonuna kadar çocuk kalmak çok eğlenceli." Dedikten sonra bu sefer Emir'e dil çıkardım sonra da Kuzey abime elimi çakması için uzattığımda o istediğimi yapmıştı.

 

"Evet 30'u geçtim yani bacaksız sen 20 yaşında olsan dahil senden büyüğüm ve bu demek oluyor ki bana söylediğin şeylere dikkat et. Ben senin abinim. Kaç yaşında olduğun önemli değil." Kuzey abim sırıtarak konuştuğunda Emir ikimize omuz silkerek karşılık verdi.

 

Ay terbiyesiiiiz.

 

Ares abilerimin yanında elleri cebinde bana tebessüm ederek bakarken ben de ona çevirdim bakışlarımı. Ona baktığımı fark edince bana göz kırptı.

 

Ayh kalbim. Ölüyorum sanırım.

 

"Eeee genç. Heyecanlı mısın?" Güney abime bakarak konuştuğumda abim bana bakmaya başladı.

 

"Evet." Yerinde duramadığı her hâlinden belliyken bana cevap verdiğinde tebessüm ettim.

 

Ay bu da evlenip yuvadan uçacaktı ya. Bakın duygulandım.

 

"Sen şimdi evleneceksin ha? Ben eve geldiğim zaman seni göremeyecek miyim şimdi?" Dediğimde Güney abim tebessüm etti.

 

"Ben bu eve evlendim o da bu eve evlenseymiş o zaman. Biz ona git başka eve mi evlen dedik? Paşa hazretleri kendi evi olsun istedi sanki şu koskocaman ev kendinin değil gibi." Kuzey abim homurdandığında gözlerimi devirdim.

 

Ayı ya bu.

 

"Allah Allah. İster bu evde yaşar karısıyla isterse de karısıyla beraber başka bir evde yaşar. Paşaya bak. Sen burada yaşıyorsun diye yaşayacak değil ya. Hem gitsene sen bu evden. Kendi evini al. 2 çocuğun da oldu işte mis gibi ailesiniz. Hem dedemiz evi de kocaman ona bakarsan onlar niye o kocaman evde kalmamış. Belki Güney abimin gözü yükseklerde. Mesela evlenince ben de bu evde kalmayacağım." Dediğimde Kuzey abim kaşlarını çattı. Evet bir konuşmada nasıl zibilyon tane şey söylenip kafa yakılır oynat bakalım.

 

"Höst sen nereye evleniyorsun sen?" Kuzey abimin dediği şeyle gözlerimi devirdim.

 

Biri şunun kafasına birkaç tokat atabilir mi?

 

"Bak şimdi yavrum şöyle bir şey var. Senin evli ve 2. Kez baba olacak biri olduğunu göz önünde bulundurursak benim evlenip evlenmeme konumda söz hakkına sahip olmadığını fark etmiş oluruz. Evliler sussun bekarlar konuşsun, değil mi yenge?" Zeynep yengeme bakarak son cümlemi söylediğimde kıkırdadı.

 

"Evet haklı hem Kuzey sen niye karışıyorsun. Sana mı soracak kız evlenirken ha?" Dediğinde sırıttım.

 

Yengeme bak be! Görümcesini de korurmuş.

 

"Aaaa yenge Çimen nasıl?" Dediğimde tebessüm etti.

 

Çimen yengem ile abimin tanışmasına neden olan yengemin kardeşiydi ve o da bu evde onlarla beraber yaşıyordu çünkü yengemin anne babası vefat ettiği için Çimen 'in annesi de bir nevi yengemdi.

 

"İyi iyi. Liseyi teyzemlerin yanında kazandığı için oraya gitmişti ya." Dediğinde başımı salladım.

 

Bak işte onu unutmuştum.

 

"Ne zaman yola çıkacağız ya?" Güney abim sabırsızca konuştuğunda kıkırdadım.

 

Ay bu da evlenmeye meraklı.

 

"Babama soracağım." Güney abim dayanamayıp yanımızdan ayrıldığında Ares ve ben hariç herkes peşinden gitmişti.

 

Ares tek eli cebinde önüme geldikten sonra boştaki eliyle önce önüme gelen saçımı arkaya attı sonra elini belime indirip beni kendine çekti.

 

Burnunu açıkta kalan boynuma götürüp derin bir nefes aldıktan sonra geri çekildi.

 

"Çok güzel olmuşsun." Gözlerime bakarak konuştuğunda tebessüm ettim.

 

Arkadaşlar ben elendim siz devam edebilirsiniz...

 

"Sen de çok yakışıklı olmuşsun. Her zamanki gibi." Ceketinin omuz kısmını düzeltirken yüzüne bakmadan konuştum.

 

Sürekli onu görüyor olmam utanmamın geçtiği anlamına gelmiyor arkadaşlar. Hâlâ kalbim pır pır yani.

 

"Biliyorum güzelim. Her zamanki hâlim." Sırıtarak konuştuğunda güldüm ve omzuna canını yakmayacak şekilde yumruk attım.

 

"Hadi içeri geçelim." Dediğimde başını salladı ve kolunu omzuma atıp yürümeye başladık.

 

"Şu an seninle evliymişim gibi hissediyor olmam ne kadar normal?" Sorduğu soruyla ona baktım hafif bir tebessümle.

 

Öhöm evlilik diyor. Ay aman Allah'ım Ares Bey neler diyorsunuz?

 

"Ulan kaç kez diyeceğim sana kardeşimden uzak dur diye." Yanımıza gelen Kuzey abim Ares'in kolunu omzumdan ittirirken konuştuğunda sırıttım.

 

Seneler geçti evlendi bu hâlâ kıskanç hâlâ kıskanç.

 

"Abi ben şeyi merak ediyorum da. Beni bu kadar kıskanıyorsun ya 20-25 sene sonra Ayça evlenirken ya da işte aşık olduğu, sevgili yaptığı zaman ne yapacaksın?" Dediğimda kaşlarını çatarak bana baktı.

 

"Öyle bir şey olmayacak çünkü Ayça evlenmeyecek de sevgili de yapmayacak. Koruması gibi dolanıp erkeklere korku salacağım." Sırıtarak konuştuğunda kahkaha attım.

 

"Ya ya yengem de öyle diyordu zaten. Neyse abi sen bunları unutma rüyanda falan gerçekleştirirsin. İçinde kalmaz en azından." Dediğimde gözlerini kısarak bana baktı.

 

"Ha ha ha." Yapmacıktan güldüğünde kıkırdadım.

 

"Hadi gidiyoruz." Abim anahtarı Ares'e atarken konuştuğunda Ares anahtarı havada kapmıştı.

 

Ares'in arabasıyla gidecektik. Gelin arabası onun arabasıydı.

 

Nasıl onun arabası dediğinizi duyar gibiyim. Bizimkilerin Ares'in geleceğini benim gelmeyeceğimi sanıyorlardı ve Ares'in arabası da güzel araba olunca onun arabasını gelin arabası yapmaya karar verdiler daha çok Ares bu teklifi sundu bizimkiler de kabul etti.

 

Ares şoför koltuğuna geçtiğinde ben de yanındaki yolcu koltuğuna oturdum.

 

Yola çıktığımızda telefonumu arabaya bağladım. Şimdi gelin almaya gidiyoruz şarkı açmayalım mı yani?

 

"Ne açayım?" İlk Ares'e sonra Güney abime baktığımda abimin gergin yüzüyle tebessüm ettim.

 

O şu an çalacak şarkıyı duymayacak kadar heyecanlıydı.

 

Acaba evlenince ben de bu kadar heyecanlı olacak mıydım lan?

 

" Ebru Gündeş - Deli divane aç. Aynı sana olduğum gibi." Ares konuştuğunda ona baktım.

 

Bakın işte sürekli beni böyle düşürüyor. Ah hoş bundan memnunum ama neyse.

 

"Heyecanlı olabilirim ama konuşmaları duyabiliyorum." Güney abim homurdandığında kıkırdadım.

 

Bunların da hepsi kıskanç ama yani bu ne ya?

 

Abime gülerken telefonumdan Ares'in dediği şarkıyı açtım.

 

"Sen sus, hiçbir şey söyleme

Sen sus da gözlerin konuşsun

Öldür beni sen öldür ki

Aşkın kalbimde hapsolsun

Hiçbir şey söyleme

Sen sus da gözlerin konuşsun

Öldür beni sen öldür ki

Aşkın kalbimde hapsolsun."

 

Ebru Gündeş ile birlikte ben de söylediğimde şarkının devamını Ares söylemeye başladı.

 

"Ben sanki ben değilim

Gözüm bir şey görmez oldu

Delirdim, aşkına çıldırdım

Aklım, fikrim hep sen oldu

Ben sanki ben değilim

Gözüm bir şey görmez oldu

Delirdim, aşkına çıldırdım

Aklım, fikrim hep sen oldu."

 

Bana dönüp göz kırptığında istemsizce sırıttım. Sırıtırken gelen nakarak ile ellerimi birbirine çarparken bir yandan da oturduğum koltukta dans etmeye çalıştım ve bunları yaparken de şarkının nakaratını söylemeye başladım.

 

"Yoksa ben deli miyim

Deli mi divane miyim

Bir haber uçursan yeter

Sana yine koşa koşa gelirim

Yoksa ben deli miyim

Deli mi divane miyim

Bir haber uçursan yeter

Sana yine koşa koşa gelirim."

 

Biz böyle şarkılar dinleyerek gelin evine geldiğimizde çoktan davul zurna oraya gelmişti bile.

 

Böyle şeylere ne gerek var diye başlamayın herkesin kendi tercihi bizim aile gelin almaya davul zurna ile gidermiş Ezgi yengem de olur dedi sıkıntı olmaz dedi. O yüzden yargılamayın. Hoş umrumda da değil ama neyse.

 

"Oh biy de böyle." Ayça davul zurna çalan kişilerin arasında Kuzey abimle dans ederken kıkırdadım.

 

Kuzey abim şimdiden başlamıştı anlaşılan.

 

Ailede köçek yetiştirecekti sanırım.

 

Emir ve Erim'de Kuzey abimlere katıldığında Lodos abim Asel'i ve gerginlikten ve heyecandan çatır çatır çatlayan Güney abimi de alıp yanlarına gitmişti.

 

Beni almadılar. Dışlandım... Peki ben bunu takar mıyım? Hayır.

 

Hızlı bir şekilde yanlarına gidip ben de onlarla beraber oynamaya başladım.

 

"Kız git. Zaten normal durarken bile dikkat çekiyorsun." Kuzey abim kulağımın dibinde bağırdığında sinirle bir nefes aldım.

 

Tamam bir iki güldük ama yeter.

 

"Abi be sus ya. Yeter. Tamam bir iki güldük ama yeter yani. İstanbul'dan gidene kadar seninle konuşmamamı istiyorsan devam et ama aksini istiyorsan sus çünkü sıkıldım. Sıktı." Kendimi tutamayıp neredeyse cırladıktan sonra gözlerimi devirip Kuzey abimin yanından ayrılıp Lodos abimin karşısına geçtim.

 

Ama cidden sıkıldım. Her şeyde kıskanıyordu ki bu kıskançlık da değildi ki bu kısıtlamaydı. Hoş ben takmıyordum ama bir yerden sonra da duymak bayıyordu.

 

Bizimkiler neredeyse bütün Kastamonu türkülerini şarkılarını ezbere biliyorlardı ve bana da en çok dinlenenleri dinleterek ezberletmişlerdi ha bir de sürekli açıp açıp oynamayı da öğretmişlerdi. Deliler ya.

 

Yalnız iyi hoş da bu şarkıların bazıları niye bu kadar edepsiz?

 

Kuzey abimin niye bu denli fırlama olduğu belli oldu sanırım.

 

"Sen orada ben burada elimizden ne gelir elimizden ne gelir ah elimizden ne gelir." Güney abim camdaki Ezgi yengeme, Kuzey abim kenarda bizleri izleyenlerin arasında olan Zeynep yengeme , Lodos abim de Asel'e bakarak bağırarak şarkısının melodisiyle beraber sözleri söylediğinde kahkahayı attım.

 

Bizimkilerin en iyi yapabilecekleri romantiklik bu arkadaşlar. Ne yapalım elimizde bu var. Böyle kabul edeceğiz artık.

 

Gözlerim Ares'e kaydığında elleri ceplerinde gülerek bizi izliyordu.

 

Babam eliyle bizi yanına çağırdığında hepimiz babamın yanına gittik. Onlar kız almak için konuşurlarken ben de sessizce dinledim.

 

Hep beraber kız almak için yukarı çıktık.

 

Dualar okunup Ezgi yengemi aldıktan sonra düğün salonuna aynı Ezgi yengemi alana kadar nasıl gittiysek o şekilde gittik ama bu sefer tek bir fark vardı o da Güney abimin gerginliğinin yok olmasıydı.

 

Resmen adamın gerginliği kız almakmış. Hoş şu an ikisi bir duble heyecan yapıyordu ama olsun.

 

Düğün salonuna geldiğimizde derin bir nefes aldım. Kır düğünü gibi bir şeydi aslında. Gelin ve damadın odası kapalı alanda dans pisti olsun masalar olsun gelin ve damadın masası olsun bahçelik bir alandaydı. Tamam tamam gibi değil kır düğünüydü. Bence eğlenceli olacaktı.

 

En azından Atakan ve Kerim olduğu bir ortamın eğlenceli olmama gibi bir ihtimali yoktu.

 

Evet abim bizim çocukları da çağırmıştı.

 

Bu demek oluyordu ki aşırı eğleneceğiz.

 

"Ooooo kankiiiii yakıyorsun." Yanağımdan makas alarak konuşan Kerim ile ona baktım.

 

Bunlar hangi ara gelmişti lan? Tam da onlar üzerinden okunuşurken.

 

Şimdi bunlar hangi kısımdı? İti an çomağı hazırla mı, iyi insan lafın üstüne gelir mi?

 

"Her zamanki hâlim." Saçımı savururken konuştuğumda güldüler. Hepsiyle sarıldıktan sonra onları bir masaya oturttum.

 

Davetliler geldikten sonra düğün başladı.

 

Takı töreni, pasta yeme, oyun havalarının çalınması derken dibine kadar eğlenmiş ama bir o kadar da yorulmuştuk.

 

İp gibi sıralanmış Lodos ve Kuzey abim , Emir, Erim ve Ares'in yanına gittim. Onlar gibi pistte oynayan ailemi izlemeye başladım.

 

Bizim çocuklar, Asel, Ayça, yengelerim ve Güney abim ortadaki pistte hoparlörden gelen şarkılarla kopuyorlardı.

 

"Vay be. Bugün de bitti." Emir dalgınca konuştuğunda tebessüm ettim.

 

Evet bu gün de bitiyordu işte. Her şeyin sonu geldiği gibi bu günün de sonu geliyordu.

 

"Evet." Mırıldandıktan sonra derin bir nefes aldım.

 

Babamla annem yanımıza geldiğinde onlara tebessüm ederek baktık.

 

"Çocuklar size bir süprizimiz var." Annem heyecanla konuştuğunda kaşlarım havalandı. Ne bu heyecan?

 

"Ne? Hamile falan mısın?" Kuzey abim alayla konuştuğunda annem büyük bir heyecanla başını onaylar anlamda salladı.

 

"Ne?" Kardeşler olarak hepimiz neredeyse bağırdığımızda babam kahkaha attı.

 

"Şaka şaka siz burada sıkkın bir şekilde durunca size şaka yapalım dedik." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

Abi beni geçin düşünsenize 35 yaşında tekrar abi olduğunuzu yani Lodos abimin yerine koyun kendinizi. Ay komik olurdu.

 

"Yani baba bir zahmet yani. Bırakın da o işi Güney'le biz yapalım." Kuzey abim konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

Arsız ya. Anne babana da bunu söylemezsin yani.

 

"Sürpriz?" Emir soru sorar gibi konuştuğunda Kuzey abimin dediği şey havada kalmıştı.

 

"O da şakanın bir parçasıydı. Yok." Annem konuştuğunda başımızı salladık.

 

O sırada romantik dans şarkısı çaldığında babam annemi, Kuzey abim yengemi, Lodos abim Asel'i, Erim de Ayça'yı alıp dans etmeye başladıklarında tebessüm ettim.

 

"Bu dansı bana lütfeder misiniz hanımefendi?" Ares elini bana uzatarak konuştuğunda kıkırdadım ve elimi elinin üzerine koydum.

 

Beni piste ilerletip ne bizimkilerden çok uzakta ne de çok yakında olan bir köşede dans etmeye başladık.

 

"Eeee güzelim. Güney abi de sırasını saldı. Lodos abi evlenmeyeceğini söylüyor. Erim'in zaten sevgilisi yok. Emir de küçük daha erken. Bu durumda sıra sana gelmiş oluyor. Ne zaman geliyoruz seni istemeye?" Kulağıma eğilip konuştuğunda kıkırdadım.

 

Kollarımı boynuna dolayıp sarıldığımda sefer dansa birbirimize sarılarak devam etmiştik yani daha doğrusu birbirimize sarılarak salınmaya başlamıştık.

 

Gözlerine bakarken duyabileceği şekilde konuştum.

 

"Kim bilir?"

 

KİTAP SONU...

 

ŞAKA GİBİ AMA BİTTİ

 

Bir güzel serüvenin daha sonuna geldik arkadaşlar. Bu süreçte yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.

 

Ufak Tefek Karışıklıklar benim her zaman ayrı bir parçam olarak kalacak.

 

BU ARADA KİTAP BİTTİ AMA 3 TANE DE ÖZEL BÖLÜMÜMÜZ VAR.

 

Bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.

 

Kendinize dikkat edin.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.

Loading...
0%