@yazarnunur
|
Yayımlanma tarihi; 4 Ekim 2024... 8. BÖLÜM;
Bakışlarımı kapıya çevirdiğimde gördüğüm kişiler ile gözlerim kocaman oldu.
Yok artık, gerçekten mi? Şaka mı bu?
"Şaka?" Düşüncelerimi dile getirdiğimde ailenin en önünde sırıtarak duran Şule ve Atakan'a şaşkınca baktım.
"Yooo, şaka değil." Neşeyle bağırdıktan sonra Şule eve girip üzerime atladığında kahkaha attım.
Şu eve geleliden beri ilk kahkahamı atmıştım. Demek ki kahkaha atmak için bizimkileri görmem yeterliymiş.
"Yeni kuzenine merhaba de bebek." Neşeyle şakıdıktan sonra geri çekildiğinde kaşlarım havalanmıştı.
Şimdi Şule benim kuzenim miydi? Oha.
"Cidden mi?" Dediğimde gözlerimin parladığına adım kadar emindim.
Gülüp göz kırtıktan sonra başını sallamıştı. Gülerek bakışlarımı Atakan'a döndürdüğümde o da hızla bana sarıldı.
"Maviş, özledim kız seni. Ay bak birkaç gün görmedim burnumda tüttün." Dediğinde güldüm.
"Küçük atta civcivler yesin yavrum." Dediğim şeyle güldükten sonra geri çekildiğinde şüpheyle ona baktım.
"Sen de mi kuzenimsin?"
Kurduğum cümleyle güldüğünde başını sağa sola salladı.
"Yok kanka ben senin dayının karısının ablasının oğluyum." Dediğinde güldüm. İlla uzatacak lafı.
"Yani kısacası yengemin yeğenisin."
"He işte ondan." Dediğinde yana itildiğinde kaşlarım havalandı.
"Çık sen bir kenara canım yeğenim, ben de yeğenimle tanışayım."
Karşıma uzun boylu yapılı genç duran kahverengi gözlü kahverengi saçlı bir adam geçtiğinde yüzüne baktım.
"Merhaba güzel yeğenim ben en küçük dayın Atakan'ın teyzesinin kocasıyım. Çok yakışıklıyımdır gördüğün üzere. Adım Anıl." Cümlesini bitirdikten sonra göz kıptığında gülmemek için dudağımı ısırdım.
"Bu da eşim Alya. Daha geçen sene evlendik." Diyerek cümlesini devam ettirdiğinde eşini inceledim.
"Defne, hatırlamadın beni anlaşılan. Görüşmüştük biz." Dediğinde kaşlarımı çatıp düşündüm. Hatırladığım anı ile kaşlarım havalandı.
"Hatırladım, Atakan'ı bir sebepten dolayı Sevda abla alamadığı için siz almaya gelmiştiniz." Dediğimde başını sallayarak beni onayladı ve sarıldı. Geri çekildiğinde Anıl dayı da sarıldı.
"Yaşınız kaç? Çok genç duruyorsunuz?" Dedim dayıma hitaben.
"30 yaşındayım güzellik." Dediğinde kaşlarım havalandı.
Oha, Lodos ile yaşıt.
Gülmemeliyim, gülmemeliyim.
Anıl dayı önümden çekilince karşıma başka bir adam geçti.
"Ailenin en küçüğü Anıl. Ben de hem en büyük dayınım hem de 2. Çocuğum. Adım Akın. Annenle aramızda 3 yaş var. Eşim Suna. Bu da çocuklarımız Bartu seninle yaşıt, Selim daha 4 yaşında." Dediğinde tebessüm ettim. Akın dayı Anıl dayımın aksine kumral saçlıydı ama gözleri aynı renkti, kahverengiydi.
"Tanıştığıma memnun oldum." Dediğimde Akın dayı bana sarılmıştı. Geri çekildiğinde eşine baktım. Bana kınayıcı ve şeytani bakışlar attığında annemin dediği kadar olduğunu fark ettim. Suna yenge kumral tenli, siyah saçlı ve açık kahverengi gözlüydü.
Heh, sıçarsam bu kadın yüzünden olur. Adım kadar eminim.
Elini uzattığında elini sıktım. Kaşları havalandı bu hareketimle.
"Elimi öpmeyecek misin?" Dediğinde gülümsedim.
"Çok gençsiniz elinizi öpüp sizi yaşlıymış gibi hissettirmek istemedim ama eğer öpmemi istiyorsanız -" cümlemi bitirmeme izin vermeden konuştu.
"Ayh tamam öpme." Dedikten sonra elini çekti ve eşinin yanına ilerlediğinde önümde biri durdu. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda Bartu olduğunu gördüm. Elini uzattığında elini tuttum. O da babası gibi uzun ve kahverengi saçlıydı, göz rengi de annesininkine benziyordu.
Elini çekip uzaklaştığında pıtı pıtı yürüyen Selim önümde durdu.
"Merhaba." Dediğinde gülüp dizilerimin üzerine çöküp aynı boya gelmemizi sağladım.
"Merhaba." Dediğimde hiç beklemeden kollarını boynuma sardı.
Selim görünüş olarak Bartu'nun küçülmüş haliydi.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum." Dedim tebessüm ederek ve yanaklarını öptüm.
Selim geri çekilip giderken biri boynuma atladı.
"Defne abla." Abla kelimesinin son harfini uzatarak bağıran Şeyda ile güldüm.
"Bebeğim." Dedikten sonra omzunu öptüğümde kıkırdadı.
"Ben çeni çok öşledim."
2 yaşında olduğu için çarpık çurpuk olan Türkçesiyle konuştuğunda kıkırdadım.
"Ben de seni çok özledim çiçeğim." Dediğimde tekrar kırkırdadı ve geri çekilip pıtı pıtı Selim'in yanına gitti.
Şeyda gittiğinde ayağa kalktım ve önümde duran Lale teyzeye baktım.
"Lale teyze." Dediğimde gözleri dolu bir şekilde bana baktı.
"Önceden sevdiğin için teyze derdin şimdi gerçekten de teyzen oldum ya Defne." Dediğinde ben de tebessüm ettim ve sıkıca sarıldım.
"Çok sevindim. Gerçekten artık ablam ve ailesinin mutlu olacağını bilmem beni çok mutlu etti. Tekrardan İrem gibi birinin gelmemiş olması beni çok mutlu etti güzel kızım." Sustuğunda geri çekildim.
Lale teyzem yeşil gözlü ve kahverengi saçlıydı, eşi Murat abi sarı saçlı mavi gözlüydü.
Murat abiyle tokalaştıktan sonra önüme anneannem olduğunu düşündüğüm kadın geçti.
Çok tatlı ve güler yüzlüydü. Elini uzattığında öpüp alnıma koyduktan sonra bana sarıldı.
"Ailemize hoş geldin torunum. Ben anneannen Ayşe, bu da deden Faruk." Demeden önce geri çekilmişti. Sustuğunda dedemin elini öptüm, o da bana sarıldı.
"Şükür artık saygılı bir kız torunum var." Dediğinde Şule'nin homurdanmasını duydum.
"Aşk olsun dede. Ben saygısız mıyım?"
Dedem güldü ve lafını değiştirdi.
"Şükür artık Leylamın saygılı bir kızı var."
"Heh şimdi oldu bak." Şule tekrar konuştuğunda güldüm.
"Hadi içeriye geçelim kapının önünde kalmayalım." Diyen annemi herkes onayladı ve salona geçtik.
Odaya en son ben girdiğim için araları boş olan Güney ve Emir'in ortasına oturdum. Allah'a şükür ikisinin yanı boştu düşünsenize Lodos ve Kuzey'in ortasına oturduğumu. Düşünecisi bile tüylerimi diken diken oldu.
Şule ve Atakan yerdeki minderlere oturmuştu ve bir şeyler fısıldaşıyorlardı.
Dışlandım ulan.
"Eee torunum. Alıştın mı ailene?" Konuşan dedeme döndüğümde herkes dedemin konuşmasıyla susmuş benim cevabımı bekliyordu.
Gerildim şu an ama ben. Birçok bakış üzerimde. Ay çok korkunç.
"Alışmaya çalışıyorum efendim. İnşallah kısa süre içinde alışırım." Dedim güler yüzlülükle.
"İyi çok şükür, bizim uşaklar seni üzüyor mu peki?" Dediğinde gözlerimi yan koltukta oturan Lodos, Erim ve Kuzey'de gezdirdim.
"Daha yeni yeni birbirimizi tanıyoruz, olur arada öyle şeyler." Dediğimde hem yalan söylemediğim için hıçkırmamış hem de tam cevap vermemiştim.
Pırıltı.
Allah'ım çok zekiyim ya.
"Şule ve Atakan'la arkadaşsın sanırım." Bu sefer konuşan anneanneme baktım.
"Evet, lisenin başında tanışmıştık." Tebessüm ederek konuştuğumda o da benim gibi tebessüm etti.
"Nasıl tanıştınız peki?" Sorduğu soruyla yüzümdeki tebessüm solduğunda bakışlarım Şule ve Atakan'a döndü. Onlar da benimle aynı şekildeydiler. O günü hatırlamak dördümüz için de işkenceydi.
"Amaaaaaan canım ne önemi var nasıl tanıştığımızın sonuçta şu an birbirimizi tanıyoruz değil mi? İlk nasıl olmuş ne önemi var." Ortaya atlayan Atakan'a minnetle gülümsedim.
"Sen niye her şeye atlıyorsun Atakan? Hem senin burada ne işin var? Aile tanışması bu."
Bakışlarımı konuşan Bartu'ya çevirdiğimde söylediği sözler ile hem kaşlarım çatılmış hem de bedenim kasılmıştı.
Sevmedim seni Bartu, döverim seni Bartu, sen kardeşime nasıl laf atarsın Bartu.
"Aile tanışması olduğu için burada zaten." Dediğimde Bartu Atakan'da olan bakışlarını bana yöneltti.
"Ama aileden biri değil." Dediğinde kaşlarım havalandı.
"Hayır aileden biri. Benim kardeşim ve burada. Aileden biri olarak burada. Var mı itirazın?"
Tek kaşımı havaya kaldırarak sorduğum soruyla yanımdaki Emir homurdandı.
"Bana kardeşim demeden Atakan'a dedi iyi mi?" Mırıldansa da yanında olduğum için duyduğum cümle ile gülmemek için yanaklarımı ısırdım.
Şapşik şey ya. Minik civciv. Yerim bunu ben.
"Üf, kimin kardeşi be." Diyen Atakan'ı Şule karnıma dirseğini geçirerek uyardığında buna istemsiz güldüm.
"Bir ailen var madem niye başka bir ailenin içine giriyorsun?"
Bartu tekrar konuştuğunda dudağımı yaladım ve sırıtarak ona baktım.
"Sana ne. Seni ilgilendiriyor mu bu konu? Seninle alâkalı olmayan şeylere burnunu sokma." Derken gülümsememi bozmamış ve dalga geçer bir tonda söylemiştim.
Karşımda sinirle kızarırken keyifle gülümsedim. Sağ tarafımdaki Güney gülmemek için kendini kassa da hafif titreyen bedeniyle güldüğünü anladım.
"Aferin kız." Kısık sesle konuştuğunda arkama yaslandım ve tek kaşını kaldırıp Bartu'ya baktım.
Hey, her şeyi o başlattı. Babaannesi ve dedesi yanında öyle konuşmasaydı ben de konuşmazdım. Pardon ama o bana laf yetiştirirken benim elim armut toplayacak değil ya, ben de laf yetiştiririm.
"Tamam gençler sakin olun." Diyen Anıl dayıma baktım.
"Defne nerede?" Diyen anneme baktım.
"Buradayım anne." Dediğimde herkes gülmeye başladı.
Ne oldu lan? Niye gülüyorlar?
"Güzel kızım Defne Anıl dayından birkaç yaş büyük olan küçük teyzen." Babam konuştuğunda kaşlarım havalandı.
"E her Defne denildiğinde bu böyle tepki mi verecek?" Bartu'ya baktım.
Bu nedir ulan, seni bir bularım görürsün gününü. Mal.
"Defne buradayken onun için bu demen hoş değil Bartu. Defne'nin ikinci adı var onu söyleriz."
Bu sefer bakışlarımı konuşan Kuzey'e çevirdim.
O beni mi korudu?
Ulan hasbiptir ikinci adımı kullanmaktan bahsediyor.
Olmaz, katiyen olmaz. Asla izin vermem.
"İkinci adımı kullanmayın, küçük Defne büyük Defne mi dersiniz ne dersiniz bilmiyorum ama ikinci adımı kullanmanızı istemiyorum."
Çünkü ikinci adım benim için değerli. Herkes söyleyemez.
"Ya, öyle mi? Niye ikinci adımı kullanmayalım İlda?" Dediğinde dişlerimi sıktım. Bu Bartu benim ikinci adımı nereden biliyor?
"İnsanların kırmızı çizgileri vardır ve o çizgiyi aştığın zaman başına gelen şeyler için yakınmamalısın çünkü hak etmiş olursun. O yüzden Bartu kırmızı çizgimi aşma yoksa başına gelen şeylere katlanmak zorunda kalırsın çünkü acımam." Dedim sinirle.
Döverim ulan ben bunu. Parçalarım. Bilmem kaç parçaya böler Dünya'ya yayarım. Sinirlendim. Paşaya bakın? Salak.
"Tamam sakin olun, burada ben ve dedeniz var. Hemen tartışmaya başladınız. Kızım Defne'nin de ikinci adı var. Eda deriz ona. Torunum Defne'ye de Defne deriz sorun ortadan kalkar. Siz de sürekli tartışıp durmayın."
Otoriter bir ses tonuyla konuşan Ayşe Hanım'a baktım ve başımla kendisini onayladım.
"Tartışmayı torununuz Bartu çıkarıyor Ayşe Hanım. Bana sataşmadığı sürece karşılık vermem ama biri bana sataştığı zaman durup da beklemem cevap veririm." Diyerek kendimi ifade ettiğimde bana baktı ve hiçbir şey demedi.
Sanırım hoşuna gitmedi. Ama umrumda mı? Tabiki de hayır. Burada görücüye çıkmış bir kız değilim kendimi beğendirmeye çalışmıyorum.
Atarlı ergen damatım tuttu şu an. Tamam kendime geliyorum dağılın.
"Neyse ben Eda'yı arayayım ne zaman geleceklerini öğreneyim belki ona göre yemek yeriz."
Annem konuyu dağıtmak ister gibi konuştuktan sonra ayağa kalktı ve salondan telefonla konuşmak için çıktığında Güney kulağıma doğru eğildi.
"Korkma, korkma. Anneannem seni sevmiştir. Kendine güveni olan, kendini koruyabilen, ayakları üzerinde duran kişileri sever. Sessizliğimin sebebi ona hanım dememdir anneanne demeni ister çünkü biliyorum. İrem anneane desin çok isterdi ama İrem demezdi." Dediğinde yutkundum.
"Ama geri cevap verdim?"
"Geri cevap vermedin kendini ifade ettin." Dediğinde başımı salladım.
"Heh iyi geri cevap verdiğim değil de kendimi ifade ettiğim belli oluyor demek ki."
Sustuğumda yanağımdan makas alıp uzaklaştığında yüzüne baktım. Ona baktığımı anlamış gibi bana bakıp göz kırptığında Emir tarafından kendisine doğru çekildim.
"Göz kırpma ablama." Homurdandığında güldüm.
"Kıskanç civciv." Dedikten sonra yanağını sıktığımda heyecanlı bir şekilde bana baktı. Tam konuşmak için ağzını aralamıştı işaret parmağımı dudağıma götürüp hemşilerin yaptığı o hareketi yaptım. Onu yaptığımda somurtup konuşmadığında güldüm.
Onu affedip affetmediğimi soracaktı. Evet affettim ama şu an bunu bilmesine gerek yok. Azıcık burnu sürtsün bücürün.
Bücür diyorum ama benden uzun. Nalet olsun kısa boy diyeceğimi falan düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ben boyumu severim. Hatta kısa kız uzun erkek çifti de fav çiftlerimdir. Aşırı tatlı, minnoş ve şirin durmuyorlar mı ama ya? Hem kısa boy ve ideal kilo insanı hep genç gösterir.
17 yaşında olabilirim ama küçük durmayı seviyorum. Ne yapayım? Manyağım ben.
Başımı Emir'in göğsüne yaslayıp Atakan ve Şule'ye baktığımda bana gülümseyerek baktıklarını gördüm.
Şu 3 senede bütün acılarıma, ağlamalarıma şahit olmuşlardı. Bu halim onları mutlu ettiğinin farkındaydım. Lodos, Kuzey ve Erim ile biraz sürtüşmelerimiz olsa da yine de güzel bir aileydik. En azından canım yanmıyordu, acıdan bayılmıyordum ya ona bakın.
"Biz yemek odasına geçelim. Çok trafik varmış birkaç saate anca gelirlermiş bu yüzden yemek yiyip geleceklermiş. Bizi beklemeyin yiyin siz dedi Eda." Annem odaya girip konuştuğunda herkes ayaklandı ve yemek odasına gittik.
👨👩👧👦👨👨👦👦
"Ulan ben Aras'la uyumam. Selim ile uyurum Aras'la uyumam. O çok fena uyuyor. En son onla uyuduğumda uyandığımda zaman burnumun dibindeki ayağıyla bakıştım. Ayağıyla." Odada sinirli sinirli konuşan Bartu'yu büyük bir zevkle dinliyordum.
Şu an çok sinirli ve onun sinirlenmesi beni mutlu ediyor. Gıcık oldum ya, ondan.
Ha Aras kim mi? Eda teyzemin oğluymuş. Eda teyzenin tek çocuğu varmış o da bizimle yaşıt olan Aras'mış.
Bunlar da durmuş durmuş aynı anda hamile kalmış maşallah, nasıl denk getirdilerse. Sözleştiler mi acaba ne yaptılar?
"Tamam sen Selim'le kal. Ama o zaman oda kalmıyor. Aras'da sizinle kalmalı." Annem konuştuğunda ona baktım.
"Hala olmaz, valla olmaz." Dediğinde gülmemek için dudağımı yaladım.
Şu an ne oluyor diye mi soruyorsunuz? Söyleyeyim.
Anıl dayım ve Lale teyzemler gitti. Akın dayımlar bizde kaldı. Anneannemler de bizde. Eda teyze ve ailesi daha bize gelemediği için onlar da bu akşam bizde kalacak ve biz de bir uyuma planı yapmaya çalışıyoruz. Ama Bartu tutturdu Aras'la aynı odada kalmam diye.
"Tamam o zaman şöyle yapalım. Akın dayım ve Suna yenge bir misafir odasında, Eda teyze ve Ekin enişte bir misafir odasında, Bartu ve Selim bir misafir odasında kalsın. Anneannem ve dedem zaten Lodos'un odasına kalacak. Ben de Emir ile kalırım benim odada da Aras kalır." Son cümlemi söylerken tek kolumu kaldırıp Emir'e doğru uzalttığımda Emir sırıtarak yanıma geldi ve elimi tuttuktan sonra kolunu omzuma attı.
Herkes beni onaylarken kaşlarımı çatıp Emir'e baktım.
"Bak veled ben kolumu senin omzuna atmalıydım sen benim değil. Ben senden büyüğüm." Dediğimde alayla güldü.
"Ama güzelim atladığın bir şey var sen kolunu benim omzuma atabilmen için benim eğilmem lazım." Dediğinde omzumdaki kolunu attım.
"Vazgeçtim. Ben Emir ile uyumayacağım." Kollarımı göğsümün altında topladığımda evdekiler gülmüştü. Ah pardon Bartu, Suna yenge, Kuzey, Lodos ve Erim hariç evdeki kişiler güldü.
"Hey ama şaka yaptım ablam." Dediğinde kolunu belime koyup beni kendine çektiğinde zil çalmıştı.
Elini belimden itip saçımı savurduktan sonra kapıya doğru ilerlerken konuştum.
" Şakaymış. Şaka ha? Uyumayacağım seninle, çek cezanı." Dalga geçer bir tonla konuşurken kapıya gelince beklemeden açtım. Kapıyı açarken Emir'e bakmış ve göz kırpmıştım ki duyduğum sesle şok oldum.
"Defne?"
Şaşkınca başımı kapıya çevirdiğimde gördüğüm kişiyle kaşlarım havalandı ve şaşkınca konuştum.
"Eda abla?"
BÖLÜM SONU...
Bartu'ya siz de gıcık oldunuz mu?
Bölüm nasıldı? Düşüncelerinizi şuraya alabilir miyim?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Kendinize iyi bakıııın. ✨✨✨ |
0% |