Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. BÖLÜM

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 6 Ekim 2024...

9. BÖLÜM;

 

"Defne?"

 

Şaşkınca başımı kapıya çevirdiğimde gördüğüm kişiyle kaşlarım havalandı ve şaşkınca konuştum.

 

"Eda abla?"

 

Biri bana bu sefer bunun gerçekten şaka olduğunu söyleyebilir mi?

 

Cidden mi?

 

Gerçekten karşımdaki kişi o mu? Beni kurtaran kadın mı? Eda abla mı? Teyzem o mu?

 

Şaşkın bir şekilde gözlerine bakarken hatırladığım anıyla yutkundum.

 

20 Aralık 2015

 

Acı içinde duvardan destek ala ala evden çıktığımda yaşlar gözlerimden düşüyordu.

 

Ben daha çok küçüktüm, ben daha 11 yaşındaydım. Ben babama ne yapmıştım ki? Ben ona ne yapmıştım? Ne yapmıştım da beni böyle dövüyordu?

 

Apartmandan çıktığımda bedenime çarpan soğuk hava inlememe sebep oldu. Soğuk hava bedenimde hâlâ açık olan ve kan sızan yaralarımı sızlatmıştı.

 

Soğuk hava bir yandan bedenimi üşütürken bir yandan yaralarımın alev almasına sebep oluyordu. Bedenim hem yanıyor hem de donuyordu.

 

Düşe kalka eve yakın olan parka ilerlediğimde bedenimdeki acı gözlerimin kararmasına sebep oluyordu.

 

Yola çıktığımda bana doğru gelen arabayı fark ettiğimde adımlarımı hızlandırmak istedim lakin bedenimde vuku bulan acı gözlerimin daha çok kararmasına ve yere düşmeme sebep oldu.

 

Yere düştüğümde gözlerimi kapadım ve gelen arabanın bana çarpmasını bekledim ve her gün yaptığım gibi bugün de ölmeyi diledim fakat araba son anda fren yapıp durdu.

 

Arabanın açılıp kapanma sesini yanıma gelen adım sesleri takip ettiğinde zar zor gözümü açtım.

 

Bakış açıma siyah mat bir çizme girdikten sonra onun ardından o çizmenin sahibi kadının eğilmesiyle birlikte yüzü girmişti.

 

"Sana ne oldu böyle?" Dolu gözler ve acı dolu bir ses tonuyla konuştuğunda hiçbir şey demedim.

 

Ellerini yanağıma koyduğunda soğuk ve bedenimdeki acıya daha fazla direnemedim ve bilincimi kaybettim.

 

Günümüz.

 

Eda abla o gün beni ölümden kurtaran kadındı. 1 hafta boyunca yanında durduğum ama sonradan yanından gittiğim kadındı.

 

Hayır yanlış okumadınız doğru okudunuz gittim. Daha doğrusu kaçtım çünkü o beni bırakmayacaktı ve ben başkasına yük olmak istememiştim.

 

O gün beni orada kurtarmıştı, o yüzden o benim kurtarıcımdı.

 

"Defne, sen. Kocaman olmuşsun." Dedikten sonra bana sarıldığında ben de ona sarıldım.

 

Belki size garip gelebilir ama o bir haftada ben kendi annemde görmediğimden daha çok şefkat görmüştüm Eda ablada. O yüzden sadece bir hafta dahil görmüş olsam kendisini o benim için çok değerli biri.

 

"Sen de hâlâ çok gençsin Eda abla." Dediğimde tebessüm ederek geri çekildi.

 

"O gün niye gittin Defne?"

 

"Gitmem gerekti Eda abla. Boş ver sebebini. Hem şu an karşındayım ya. Hem de yeğenin olarak." Dediğimde iç çekti.

 

"Siz tanışıyor musunuz?" Konuşan anneme baktığımda Eda abla nasıl tanıştığımızı anlatır korkusuyla ben atıldım.

 

"Evet, 6 sene önce karşılaşmıştık. Bana bir konuda yardım etmişti, hangi konu olduğunu boş verin. Ama tanışıyoruz Eda ablayla." Dediğimde Eda abla koluma vurdu.

 

"Ne ablası kız teyze diyeceksin teyze." Söylediği şeyle güldüm.

 

"Neyse oğlum Aras." Dediğinde bakışlarımı Aras'a çevirdim.

 

Onlarda kaldığım o bir haftalık süreçte Aras'ı sadece birkaç kez görmüştüm ben. Yaralarımdan dolayı Eda abla yani Eda teyzem girmesine izin vermiyordu. Etkilenmesin diye herhalde ama Aras bir şekilde odaya girmeyi başarıyordu. Öyle 5-6 kez odaya girmiş bana arkadaş olmuştu. İlk arkadaşım orada olmuştu ya zaten. Ama bir gün Eda abla odada Aras'ı görünce onu bir yere yollamıştı. O günden sonra da Aras'ı görmemiştim.

 

"Değişmişsin." Dediğimde sırıttı.

 

"O zaman 11 yaşındaydım şimdi 17 yaşındayım 6 sene geçti değişmem çok normal değil mi?" Söylediği şeylere güldüğümde bana sarıldı.

 

"6 sene önceye nazaran daha çok gülüyorsun anlaşılan." Sessizce sadece benim duyacağım şekilde konuştuğunda iç çektim.

 

Geri çekildiğinde Ekin enişteme döndüm. Elini uzattığında tokalaştıktan sonra yanıma gelen Emir kolunun altına aldı beni.

 

"Ben çok yoruldum ablamı alıp odama çıkıyorum annem uyku düzenini size anlatır teyze. He hoş geldiniz ve iyi uykular." Kolunu çekmeden beni de peşinde sürükleyerek yürüdüğünde bu hâline güldüm.

 

Şapşikti ya.

 

"Eeee ablacığım ikinci kez beraber uyuyacağız. Hazır mısın?"

 

"Ben seninle uyumayacağım dedim diye hatırlıyorum." Dediğimde yüzüme tip tip baktı ve beni asansörün içine çekti.

 

"Allah Allah, uyku başına mı vurdu abla? Ben hiç hatırlamıyorum öyle bir şey. Bence sen uykusuzluktan yanlış şeyler düşünmeye başladın."

 

Sustuğunda asansör de ikinci kat geldiği için durmuştu ve Emir tekrar beni de peşinden sürükleyerek yürümeye başladı.

 

"Ulan veled. Peşinden sürükleyip durma beni." Dediğimde gülerek bir odanın kapısını açtı ve bir prens edasıyla bi eliyle içeriyi gösterirken bir elini sırtına koyup öne hafif eğilmişti.

 

"Odama geçer misiniz, leydim?"

 

Bu hareketin güldükten sonra odaya geçtim.

 

"Ah! Kıyafet almayı unuttum." Diyerek kapıya yönelmiştim ki Emir önüme geçti.

 

"Benden giyersin abla ya. Tişört veririm sana elbise gibi olur zaten." Dediğinde gözlerimi kıstım.

 

"Ya ama kızma." Homurdanarak beni kıyafet odasına götürdüğünde ben de bir yandan gülüyordum.

 

Kıyafet odasına girdiğimizde bana siyah tişörtlerinden birini uzattığında alıp odasındaki diğer kapıya yana banyoya gittim ve orada giyindikten sonra banyodan çıktım.

 

Kapının yanında dururken esnediğimde yatakta oturmuş bana bakan Emir gülmüştü.

 

Kollarını açtığında bu hareketine güldüm ve yatağa gidip sarıldığımda ikimizi de yatakta yatar pozisyona getirdi.

 

Başımı göğsüne yaslayıp ellerini belime doladığında tebessüm ettim.

 

Böcek ya.

 

"İyi uykular abla." Dediğinde esnedim.

 

"İyi uykular kardeşim."

 

Söylediğim şeyle bir süre hareket etmeden hatta nefes almadan durduğunda başımı kaldırıp yüzüne baktım.

 

"Emir, iyi misin? Pişt, oğlum." Elimi yanağına götürüp dokunduğumda sudan çıkmış gibi titredi.

 

"Sen beni affettin mi? Kabullendin mi? Gerçekten kardeşim dedin değil mi? Kardeşin olarak kabul ettin yani beni?" Heyecanla ve sevinçle hızlı hızlı konuştuğunda güldüm.

 

"Evet Emir. Seni affettim ve kardeşim olarak kabul ettim." Dedim gülerek.

 

"Teşekkür ederim." Dedikten sonra bana sıkıca sarıldığında güldüm ve sarılışına karşılık verdim.

 

Ne yapayım yufka yüreğim bu şapşalın çırpınışlarına daha fazla dayanamadı.

 

👨‍👨‍👦‍👦👨‍👩‍👧‍👦

 

"Ahtapot gibi sarmış kızı şu sarı kafaya bak."

 

Kulaklarıma dolan sesle yerimde hafif kıpırdandığımda ses kısılmış ama konuşmaya devam etmişti.

 

"Fırsatçı bücür, hemen nasıl da kabul etti berbar uyumayı."

 

Bilincin yavaş yavaş yerine gelirken konuşan kişilerin Erim ile Güney olduğunu anladım.

 

"Ne oldu Erim Bey, kıza öyle davrandığın için pişmanlık mı yaşıyorsun yoksa?"

 

Güney. Erim'e sorusunu yönelttiğinde merakla cevabını bekledim.

 

"Sana ne abi." Dediğinde bir ses sonra da Erim'in inlemesini duydum.

 

"Kafama niye vuruyorsun?"

 

"Abiye sana ne denmez mankafa."

 

Güney'in dediği şeyle gülmek istesemde kendimi tutup yerimde kıpırdandım ve gözlerimi aralamadan konuştum.

 

"Vıdı vıdı kafamda konuşup duruyorsunuz bir çenenizi kapayın ya."

 

"Sen uyanık mısın?" Erim'in sorusu ile gözlerimi açıp yüzüne baktım.

 

"Yok ben uyurken konuşur sonra da uyuduğumu kanıtlamak için gözlerimi açarım. Bilmiyor musun ben normal insanlar gibi uyumam. Benim uyuyan hâlim bu. Tövbe estağfurullah. Uyanık olmasam nasıl böyle düzgün bir cümle kurayım? Ya sabır." Dedikten sonra Emir'e sarılı kollarımı çektim. Hareketlenmem ile Emir kollarını bana daha sıkı sarıp kendine çektiğinde saçlarını karıştırdım.

 

"Ben uyandım sen de uyanmak zorundasın civciv. Kalk lan." Kafasına hissetmeyeceği şekilde vurduğumda kaşlarını çattı.

 

Evet ben uyanıyorsam o da uyanacak kardeşim.

 

"Abla ya, uyuyayım biraz daha." Dediğinde yanaklarını sıktım.

 

"Oldu paşam, başka isteğin? Hadi ablasının civcivi kalk. Yoksa o civcivin tüylerini ablası yolacak." Son cümlemi tehditkar bir tonda söylediğimde tek gözünü aralayıp yüzüme baktı.

 

"Ablası kardeşine kıyamaz?" Dediğinde alayla güldüm.

 

"Hele o kardeş ablasının dediğini yapmasın bak bakalım kıyamaz mı? Kıyma bile yapar ne kıyamaması?"

 

Söylediğim cümleyle Emir biraz durdu ve yaptığım o soğuk ve iğrenç espriyi anlamış olmalı ki bir anda kollarını bedenimden çekip yataktan çıktı. Eş zamanlı olarak Erim bana tiksinir gibi bakmaya Güney de gülmeye başladı.

 

"Çok iyiydi bu. Allah'ım evde benim bücür hâlim mi dolaşacak şimdi?" Güney konuştuğunda kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

 

"Hayır ya, bu ev bir tane daha Güney gibi espriler yapan birini kaldıramaz." Emir konuşunca bu sefer ona baktım.

 

"Öyle mi? Tamam, gideyim o zaman ben." Tavırlı bir şekilde konuşup yataktan çıktığımda hızla yanıma geldi.

 

"Şaka, şaka yaptıııım." Dediğinde omuz silktim.

 

"He sen de her şeyi söyle sonra da şaka yaptım de. Gidiyorum ben." Gülerek konuşup kapıya doğru yürüdüğümde önüme geçti.

 

"Oğlum çıksana, odama gidip üstümü değiştireceğim." Dediğimde sırıttı.

 

"Evden gitmiyorsun yani?" Sırıtarak konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

"Yavrum uyurken kafanı falan bir yere mi vurdun sen? Evden nasıl gideyim. Reşit değilim ya hani."

 

"Reşit olunca gidecek misin yani?" Sesi korku dolu çıktığında derin bir nefes aldım.

 

"Yavrum, kafanı falan kesim vurdun sen. Sence ben ilk defa anne baba sevgisi görmüşken gider miyim? Yapıştım yakanıza kurtulamazsınız benden." Son cümlemi gülerek söyledim ve hemen ardından Emir'in yanağından makas aldım.

 

Yanından geçip odadan çıktım ve kendi odama girdiğimde hâlâ uyuyan Aras'ı gördüm. Anlaşılan odamda giyinemeyeceğim.

 

Ses çıkarmadan giyinme odasına gittim, üstüme kıyafet alıp odadan çıktım ve geri Emir'in odasına gittim.

 

Tam odaya girecekken duyduğum konuşmalar ile durdum.

 

"Gerçekten de çok kötü zamanlar mı geçirmiş acaba?"

 

Bu konuşan Erim'di. Kim kötü zaman geçirmiş lan?

 

"Az önce duymadın mı? 'anne baba sevgisini tattım bırakır mıyım sizi?' dedi. Ne yaşadı ki bu kız? Ne yaşattılar?"

 

Güney'in konuşması ile bahsettikleri kişiyi anladım.

 

Benmişim.

 

Neyse, yaşadık işte bir şeyler. Kolay olmasa da yaşadım ve hâlâ da yaşıyorum. Hoş yaşıyor muyum orası da kesin değil ya.

 

"Sorsak?" Emir konuştuğunda alaycı bir gülüş peşinden de Erim'in sesini duydum.

 

"Hemen anlatırdı ya. Kendi yaşadığı şeyleri anlatmayı seven biri değil. Dün gece çok belli etti bunu. Eda teyzem geldiğinde gördünüz ya. Ortaya atıldı her seferinde. Teyzemin bir şeyler anlatmasını engellemek için. Nereden nasıl tanıştılar bilmiyorum ama kesin o tanışmada bir olay var ve teyzem bazı şeyleri biliyor."

 

Şu Erim şerefsiz falan ama zeki çocuk.

 

Benim ikizim, tabiki de zeki olacak.

 

Daha fazla konuşmalarına izin vermeden odaya daldım.

 

"Hadi, hadi ben sizi dışarıya alayım."

 

"Sebep?" Erim bana bakarak konuştuğunda göz devirdim.

 

Ulan bu salak, az önce meraklı meraklı endişeli bir şekilde konuşuyordu. Beni görünce yüz ifadesi komple değişti.

 

Değişik ulan bu.

 

Vazgeçtim bu benim ikizim olamaz.

 

Önyargısını biptiğim.

 

"Yıkanıcam."

 

"Odanda banyo yok mu?"

 

"Odamda Aras var."

 

"Eeee, kapıyı kilitlediğin zaman sıkıntı olmaz." Dediğinde dişlerimi sıktım.

 

"Odamda birisinin olduğunu biliyorken kapıyı kilitlesem dahil yıkanamam. Şimdi odadan çıkın ve yıkanayım." Söylediğim sözlerle üçünün de kaşları havalandığında Güney gözlerini kısıp yüzüme baktı.

 

"Niye?" Güney beklediğim soruyu sorduğunda yutkundum.

 

"Var bir sebebi. Boş verin ve odadan çıkın." Dediğimde bir şey demeden odadan çıkmışlardı.

 

Allah'tan uzatmadılar.

 

Vardı işte bir sebebi. Hiç hatırlamak istemediğim bir sebep vardı işte.

 

Onlar odadan çıkınca hızla odadaki banyoya gittim ve kapıyı kilitledim. Yıkanıp çıktıktan sonra hemen üzerime getirdiklerimi giydim ve saçlarımı hızlı bir şekilde kurutup yukarıdan sıkıca topladım.

 

Banyoyu hızlıca temizledikten sonra çıktım.

 

Benimle beraber eş zamanlı olarak odaya annem girdiğinde ona baktım.

 

"Herkes aşağıda kızım, seni bekliyoruz." Dediğinde başımı sallayıp yanına gittim.

 

"İnelim balım." Diyip yanağını öptüğümde güldü.

 

"Gidelim kızım." Koluma girip odadan çıktık ve yemek odasına gitiğimizde içeriden gülüşme sesleri geliyordu.

 

İçeriye girdiğimizde bütün bakışlar bize döndü.

 

Masada Aras ve Emir'in arsındaki boş sandalyeye oturduğumda karşımda Kuzey vardı yanında da Lodos.

 

Niye bu değişik grubunun karşısına ya da yanına düşüyordum hep ben ya?

 

Biz gelince Suna yenge bana itici bir şekilde gülümsedi.

 

"Günaydın uyuyan güzel." Laf sokar bir tonda konuştuğunda ben de aynı Suna yenge gibi gülümsedim.

 

"Günaydın yengeciğim." Aşırı itici bir şekilde yengeciğim dediğimde kaşları hafif çatılmıştı.

 

Hemen yanında oturan Eda teyzeme baktığımda bana sıcacık gülümsedi. Ben de ona gülümsedim.

 

Büyükler kendi aralarında geçen konuşma dışında konuşma sesi yokken herkes karnını doyuruyordu.

 

Kahvaltı yaptıktan sonra herkes kalkmış salona geçmişti. Salona girdiğimde babam bana baktı ve tebessüm ettikten sonra konuştu.

 

"Gençler isterseniz bahçeye çıkın orada vakit geçirin." Dediğinde başımı salladım.

 

Vallaha temiz havaya hayır diyemeyeceğim.

 

Aras yanımdan geçerken kolunu omzuma atıp beni de kendisiyle birlikte yürümeye zorladığında yüzüne baktım.

 

"Ne yapıyorsun acaba Aras beyefendi?"

 

"Pek sevgili kuzenimi en sevdiği kuzeniyle beraber bahçeye çıkmasına yardımcı oluyorum." Dediğinde güldüm.

 

Aras'ı severdim ve değişmemiş olması da mutlu etmişti beni. 6 sene önce bana karşı nasılsa hâlâ öyleydi.

 

"E, iyi madem." Dediğimde sırıttı.

 

Bahçeye çıktığımızda beni bahçedeki minderlere götürdü ve büyük minderlerin birine oturmamızı sağladı.

 

Kolunu hâlâ omzumdan çekmemişken sırtımı göğsüne yaslamamı sağladı.

 

Ne oluyor, bu yakınlık nereden? Diye soruyorsanız hemen söyleyeyim.

 

Ben Eda teyzemde kaldığım o bir haftada Aras'la çok yakın arkadaş olmuştuk. Ben 11 yaşıma kadar kimseyle uyumamışken ilk kez Aras'la uyumuştum ki zaten Eda teyze öyle yakalamıştı Aras'ı. Yani Aras benim hem kuzenim hem kardeşim hem arkadaşım. 6 sene boyunca görüşmesek bile. Hani bazı insanlar olur ya ne kadar görüşmezseniz görüşmeyin ilk karşı karşıya geldiğinizde hep eskisi gibi olursunuz, yabancılık çekmez, çekinmezsiniz. Sanki yıllarca görüşmeyen siz değil gibi değil de sadece birkaç saat görüşmemiş gibi olursunuz ya. Aras da benim için öyleydi.

 

Belki size saçma gelebilir ama Aras benim için öyle.

 

"6 sene boyunca ne yaptın Defne? Başka, başka şeyler yaptılar mı sana?" Son cümlesini biraz duraksayarak söylediğinde iç çektim.

 

Bize doğru gelen Bartu, Emir, Erim, Kuzey ve Güney'e bakarken konuştum.

 

"Daha kötü şeyler yaptılar ama geçti. Yani geçmiştir umarım. Ama önemli olan burada olmam ve burada orada olduğumdan daha iyiyim. O yüzden boş ver Aras. Güzel günler gelmişken kötü günleri düşünmeye gerek yok."

 

Sustuğumda onlar gelmiş ve hepsi bir mindere kurulmuştu.

 

Emir'in pis pis Aras'a baktığını görünce gülmemek için dudağımı ısırdım.

 

"Ablamdan uzak dursana sen." Emir en sonunda sabredemeyip konuştuğunda güldüm.

 

"Ablan da memnun gibi Emir. Bence ablan memnunken bu kararı vermek sana düşmez." Bartu konuştuğunda gözlerimi ona diktim.

 

Gözlerimdeki alevi görüyor mu acaba? Görmeli çünkü biraz daha saçma sapan konuşursa o alev onu yakacak.

 

"Benimle ilgili konular da seni ilgilendirmez Bartu." Dediğimde bana baktı alaycı bir şekilde.

 

"Ama bu memnun olduğun gerçeğini değiştirmiyor."

 

"Ama bu benimle alakalı olan şeylerin seni alâkadar etmediği gerçeğini değiştirmiyor, o yüzden o çeneni kapa. Ben kapatmayayım."

 

"Kesin sesinizi, hem Bartu haklı Defne. Bu niye seni bu kadar rahatsız etti."

 

Bartu ile aramızdaki tartışmaya dalan Kuzey'e baktım.

 

"Siz ve sizin şu çok bilgili halleriniz ne kadar da acınası. Kendinize karşı olmayan öz saygınızı bana karşı önyargılı olarak bastırmaya çalışıyorsunuz ama bu hâlâ sizin bir salak olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor. Benim ve Aras'ın nasıl bir tanışıklığı ya da nasıl bir arkadaşlığı olduğunu bilmeden konuşmanız sizin beyninizi kullanmayı bile beceremeyen mallar olduğunuz gerçeğini gözler önüne seriyor ama." Sinirle ayağa kalktım.

 

Hiçbirinin yüzüne bakmadan eve doğru giderken Emir ve Aras'ın peşimden adımı seslenerek geldiklerinin de farkındaydım.

 

Eh yetti ama abi.

 

Açık olan bahçe kapısından içeriye girdiğimde bakışlar bana döndü. Ardımdan gelen Emir ve Aras yanıma geçtiğinde Eda teyzem gülümseyerek konuşmaya başladı.

 

"Gelmeniz çok iyi oldu çocuklar, biz bir karar verdik." Dediğinde kaşlarım havalandı. Eda teyzemin sözünü annem devam ettirdiğinde ona baktım.

 

"Aras zaten bizim koleje gelmek istiyordu. Eda ve Ekin de onun isteğini yerine getirme kararı aldı. Kısacası Aras da sizinle aynı okula gidecek."

 

BÖLÜM SONU...

 

Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi?

 

Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayıııın.

 

Loading...
0%