@yazarozgekarail
|
Durgunca geçen akşam yemeğinden sonra herkes bir köşeye dağılmış ve sessizliğini korumuştu. Bu sessizlik Chris'i korkutuyordu. Sürekli içinden ''Evet ailemden uzak olmak üzücü ama bunu istiyorum.'' Diyordu. Bu sessizliğe dayanamayarak odasına gitti ve uzandı. Bir yandan Teresa'nın ne demek istediğini ve ne yaptığını düşünüyordu. Teresa ise havanın kararması ile sırayla anne ve babasından öfkesini almaya çalışıyordu. Ertesi sabah herkes erkenden uyanmış ve hazırlanmıştı. Agatha hepsinden önce çıkarak önce Dina'yı alarak hastaneye sonra kiliseye gitti. Her şeyin ayarlamış olduğu gibi gittiğini görünce sevindi. Çok geçmeden Dedektif Dave ile Sam yanlarında Alex ile geldiler. Peşlerinden Dina Clara ile William'a destek olarak Chris ise kucağında kardeşi ile geldi. Hafifçe yağmaya başlayan yağmur ile Jelly kucağında büyük bir buket ile geldi. Agatha'nın planına uygun geçen törenden sonra papaz bir konuşma yaptı. Alex'in hâline üzülüselerde tedavisini tamamlamak adına Dedektif Dave ve Sam onu hastaneye geri götürdüler. Buruk bir hüzünle evlerine dönerlerken Jelly Chris'e seslendi. " Hey Chris bakar mısın ?" Chris sakince geri dönüp gözlerini silerek yanıtladı. " Efendim. " '' Peki şimdi ne olacak? Yani artık özgür mü ?'' Chris umarım dercesine başını eğerek dudaklarını sıktı. Jelly iyice meraklandı. '' Neden öyle tepki verdin?'' Chris huzursuzca '' Özgür olmalı evet ama öfkesi dinmedi bunu biliyorum.'' '' Yani tehlike henüz bitmedi doğru mu anladım?'' '' Bizim için bitti ama anne babası için devam ediyor.'' Jelly ile vedalaşmasından sonra arabalarına binerek eve gittiler. Dina Agatha'nın ısrarı ile akşam yemeğine kalmayı kabul etti. Hızlanan yağmur ve oldukça kapalı hepsini karamsarlığa itiyordu. Hepsi salonda bir köşeye oturmuş kendilerince vakit geçiriyorlardı. Agatha artık dönmesi gerektiğini biliyordu bu yüzden '' Evet, karar verdiniz mi? '' Diyerek ortaya soru sormuştu. Bir müddet cevap alamasada sonra Clara ve William'ın bakışmaları üzerine '' Susarak bir yere varamayız.'' Dedi. Clara hüzünlü sesiyle '' Aslında herhangi bir şey konuşmadık ama sonuç olarak bu Chris'in hayatı. Onun karar vermesi daha mantıklı olur.'' Gözler Chris'in üzerindeydi. Bir an cevap vermede tereddüt etse de '' Aslında denemek istiyorum sonuç olarak siz buradasınız ve herhangi aksi bir durum olursa geri dönebilirim. Derslerimi aksatmayacağımdan emin olabilirsiniz.'' Diyebildi ve gülümsemeye çalıştı. Hepsinde buruk bir mutluluk oluştu. Yarımda olsa gülümseyerek karşılık verdiler. '' Ne zaman gitmemiz gerekiyor anane?'' Agatha heyecanla '' Sen ne zaman hazırım dersen. Sıkıştırmak gibi olmasın ama çok uzun sürmezse sevinirim.'' Chris başını onaylar bir şekilde salladı. Klasik geçen günün ardından akşam yemeği için mutfakta toplanmışlardı. Yemeğe başladıklarında Clara'nın telefonu çaldı. Telefona bakan Clara heyecanla telefonu yanıtladı. Arayan Dedektif Dave'ydi. Ana haberleri açmasını istiyordu ve sonraki haber için özellikle beklemelerini rica etti. Hepsi salona geçip televizyonun önünde ekrana bakıyorlardı. Salona girdikleri andan itibaren Chris Teresa'nın varlığını hissetti ama göremiyordu. Sıradaki haber başlayınca bu heyecanın nedenini anladılar. Ekranda telefonla çekilmiş bir görüntü vardı. Bay Revis yerde acı ile kıvranıyordu. Üzerindeki kıyafetler kesik ve kan içerisindeydi. Videoyu çeken '' Sana bunu kim yaptı?'' Diye bağırıyordu. Bay Revis kameraya döndüğünde yüzü neredese tanınmayacak bir haldeydi. Yüzü şiş ve morluklar ile doluydu. Söylediği ve tekrar ettiğ tek şey '' O öldü ama burada ! O yapıyor uzak tutun onu benden ! Yalvarırım!'' Kameraya alan kişinin ayaklarına sarılmaya çalışırken görünmeyen bir darbe alarak bir kaç metre ileri gitti. Kameradaki adam '' Neler oluyor?'' Diyerek kamerayı kapattı. Spikerin konuşmaya başlaması ve görüntünün ekranın yanında başa sarması ile biraz kendilerine geldiler. Gardiyanın kameraya çektiği görüntülerin yetkililer tarafından inceleneceği cezaevi içi şiddet mi yoksa paranormal bir olay olup olmadığı incelenecekmiş. Spiker Bay Revis'in hastaneye kaldırıldığını ekleyerek diğer habere geçti. Hepsi arkalarında bir kahkaha sesi duyarak sese doğru döndüler. Karşılarında oldukça mutlu görünen Teresa 'yı görünce bir tepki veremediler. Chris bir şeyler söylemek üzere harekete geçtiğinde Teresa '' Sus, ne diyeceğini biliyorum. Az kaldı.'' Diyerek yok oldu. Yemek masasına döndüklerinde aslında böyle bir şeyi hakettiklerini düşünüyorlardı. Sessizliği bozan Dina oldu. '' Bay Revis bu haldeyse Bayan Revis nasıl acaba? O da haberlere çıkar mı?'' Ciddi bir şekilde sormuştu ama Chris'in içten içe gülmeye başlaması hepsini güldürdü. Gülmeleri durulduktan sonra William '' Bende Alex'i düşünüyorum. Sonuçta her şeyin şahidi. Ona bir şey yapar mı?'' Chris hayır anlamında başını salladı ama babasının meraklı bakışları hala devam ediyordu. '' Teresa onu çok seviyor. Günlüğünde de yazmıştı. Okurken sen yoktun ama sonrasında abisinin onun için uğraştığını öğrendi. Ben ona bir şey yapacağını düşünmüyorum.'' William yemeğine devam ederken anladım dercesine başını salladı. '' Alex'e ne olacak peki? Yani tedavisi bitince ne yapacak acaba?'' Clara sorusunu sorarken Lisa her yemekte yaptığı huysuzluğunu yapmaya başlamıştı. Kimse Clara'ya cevap veremedi. Lisa'nın daha çok hareketlenince Chris onu mama sandalyesinden indirdi. Koşarak mutfaktan çıkan Lisa salonun önünde durup içerisini izlemeye başladı. Chris yine Teresa'yı hissetti. Gözü hala kardeşindeydi ağır ve ürkek adımlarla salona girmesini izledi. Biraz sessizlikten sonra Lisa'nın kahkaha sesleri tüm evi doldurdu. Clara meraklı bakışlarla etrafa bakıyordu. '' Teresa ile yıldızları barıştı artık merak etmeyin.'' William şaşkınlıkla '' Ne yani ? Nasıl ? Lisa'da mı görüyor.'' Chris gülümseyerek ve kendinden emin bir şekilde '' İlk geldiğimiz günden beri.'' Dediğinde William neden Lisa'nın o odaya girmediğini anladı. Gülümseyerek Agatha'ya '' Becerilerinizi tebrik ederim. En küçüğümüzün kanında bile medyumluk dolaşıyor desenize.'' Agatha gülümseyerek yanıtladı. '' Köreltilmezse oldukça işe yarar." Masadan kalktıklarında Lisa hâlâ oyun oynuyordu ama bu sefer tekti. Agatha ve Clara mutfağı topluyordu. Bir süre sessizlikle işlerini yaptılar ama Clara dayanamadı. " Nasıl bir eğitim olacak anne?" "Bunu biliyorsun Clara." Clara gözlerini devirerek konuşmayı sürdürdü. İçinde oluşan korkuyu belli etmemeye çalışıyordu. " Biliyorum. Bu yüzden endişeleniyorum. Ruhları iyice tanıyabilmek için yapacağı seyahatler... " Agatha ne demek istediğini anlamıştı. Kendinden emin bir ses tonuyla " Korkma. Duncan'ın başına gelenler bir daha tekrarlamayacak. Chris'e tüm olanları uygun olduğu derecede anlatıp ona göre eğiteceğim. " Clara dolan gözlerini gizleyerek bir kaç yudum su içip boğazını temizledi. " Senin eğitiminden yana bir korkum yok ama o, Chris çok benziyor ona. " Agatha derin bir iç çekip " Farkındayım. Bu yüzden onu ben eğitmek istiyorum. Duncan'ın yaptığı hataları yapmasını engellemek için." Hüzünle birbirlerine bakarken duydukları " Duncan da kim ?" Sorusuyla toparlanmaya çalıştılar. Willam'ın sesi oldukça meraklıydı. " Neyse ki Chris değildi. Müsait bir zamanda anlatacağım." Clara heyecanla cevap vermişti. William " Pekala. Kahve yapar mısın ? " Diyerek uzatmadan salona geri döndü. Agatha kaşları çatık halde " Ona anlatmadın mi?" Dedi şaşkınlıkla. Clara hayır dercesine başını salladı. " Zaten inanmıyordu ki saçma yorumlar yapacaktı ama şimdi anlatabilirim artık inanıyor." Kahveleri yapıp salona geçtiklerinde Lisa'nın koltukta uyuyakalmak üzere olduğunu gördüler. Clara saate baktığında vaktin nasıl geçtiğini anlamadı. Usulca Lisa'yı alıp yatağına götürdü ve uyumasını bekledi. Kısa süre sonra uyuyan Lisa'ya bir öpücük kondurup salona geçmek için koridora çıktı. Chris'i karşısında görünce bir an korktu. Chris gülümseyerek " Bende yatıyorum anne. Çok yorgun hissediyorum." Clara gülümsemesine karşılık vererek " İyi geceler tatlım." Diyerek yanağına bir öpücük kondurdu. Chris kısa bir sarılma sonrası odasına girdi. Clara ağır adımlarla salona geçip soğumak üzere olan kahvesinden bir yudum aldı. William haberlerin tekrarlarını izliyordu. |
0% |