@yazarozgekarail
|
Babası ile beraber annesinin hazırladığı yemekleri ısıttılar. Babası oldukça iştahla yerken Chris yiyemedi. Bir kaç lokma ile geçiştirirken gün içinde ne yaşadıkları hakkında kısa bir sohbet ettiler. Chris bunun içtenlikle olmadığını biliyordu. Babası arkadaş edinip edinmediğini öğrenmek istiyordu. Chris yeni arkadaşlarından bahsedince babasının keyfi iyice yerine geldi. Yemekten sonra dalgın bir şekilde babasıyla akşamını geçiren Chris rahatlamak için duşa girdi. Uzunca süren duşun ardından birazda olsa rahatladığını hissetti. Giyindikten sonra banyodaki baharın azalması için kapıyı açtı. Koyu kestane rengi saçlarını kurularken uzamış olduklarını fark etti. "Yarın okul dönüşü kuaföre uğramalıyım baba. Burada iyi bir yer biliyor musun?" Babasından cevap gelmedi. Banyodaki içini bitirdikten sonra salona geçtiğinde babasının koltukta uyuyakaldığını gördü. Uyandırıp uyandırmamak arasında gidip gelirken televizyonu kapattı. Sakince babasına seslendi. Cevap gelmedi. Koltuğun yanına diz çöktü. Babasının sert kavisli yüzü uyurken çok sakin ve yumuşak görünüyordu. Yavaşça babasının koluna dokundu. " Baba, baba." Ufak bir kımıldamadan başka tepki almadı. Onların odasından kalın bir battaniye aldı ve babasının üzerini örttü. Odasına gitmek için salondan çıkarken aklından atamadığı şeyler yine gün yüzüne çıkıyordu. Soğuk kalebodur çıplak ayağına değince kendini tuhaf hissetti. Salon ve odaların zeminleri parkeydi ama mutfak ve hol kalebodurdu. Evi incelemediğini fark eden Chris kafasını dağıtmak için evi detaylı turlamaya karar verdi. Salondan çıkmamışken önce salondaki duvarları, yerleri, pencereleri ve kapıyı inceledi. Ardından en yakın olan mutfak için aynısını yaptı. Mutfağa girmişken midesinin kazındığını hissetti. Lara'nın verdiği kekten bir kaç dilim yedi. Su şişesini doldurdu ve odasına götürmek için yanına aldı.Mutfaktan çıkınca holde elini duvara sürterek yürürken kendi odasının kapısına gelince elini çekti. Odasını geçerek ebeveynlerinin odasına yöneldi. Yine yerleri,duvarları, pencereleri dikkatle inceledi. Sırayla devam etti. Banyo, tuvalet derken geri sadece kendi odası kaldı. Derin bir nefes alarak odasına girdi. Işığı açınca oda gayet normal göründü. Odasını diğer odalar gibi incelemedi. Su şişesini komodinin üzerine koyarken gözü prizde takılı olan gece lambasına kaydı. Tekrar açmayı denedi ama yanmıyordu. Işığı kapatmadan yatağına girdi. Biraz telefonuyla vakit geçirdikten sonra uykusu gelene kadar kitap okumaya karar verdi ama çantasını odasına almamıştı. Ayağa kalktı ve çantasını almaya giderken kapı pervazında bir şey fark etti. Daha önce olmadığına emin gibiydi. Evet eski bir evdi bakıma ihtiyacı vardı. İyice yaklaşıp incelendiğinde kazınmış bir yazı olduğunu gördü ama kapı boyandığı için tam okunmuyordu. Hızlıca çantasını aldı ve kalemliğinden bir kurşun kalem çıkarttı. Yavaşça yazının olduğu yerin üstünü karalamaya başladı. O karaladıkça yazı ortaya çıkmaya başladı. Bir çizgi vardı ve yanında Teresa yazıyordu. Biraz daha inceleyince çizgilerin aşağı doğru da olduğunu ama sadece T harfinin kazındığını gördü. Gülümsedi. "Bu odada kim varsa boyu ölçüldü demek ki. Benden kısaymış." Yaşıtlarına göre boyunun biraz uzun olmasını sevmiyordu ama bu sefer hoşuna gitmişti. Elini yazının ve çizgilerin üzerinde gezdirmeye başladı. Gezdirdikçe sanki parmalarina minik elektrik akımları değiyor gibiydi. Çizgiler bittiğinde elini çekip yatağına geçti ve litabını alıp okumaya başladı. Arada bir yazılara bakıyor bir yandan da okumaya çalışıyordu. Kitabın son bir kaç sayfası kala uykusunun yeterince geldiğini hissetti. Annesine iyi geceler mesajı attıktan sonra ışığı kapatmadan yorganın altına girdi ve kısa süre içerisinde uykuya daldı. Rüyasında karanlık ve soğuk bir yerdeydi. Neresi olduğunu kestiremese de boş bir oda olduğundan emindi. Karşısında odada gördüğü kişi vardı. Yine uzun siyah saçları havada süzülüyor, eliyle bir yeri gösteriyordu. Chris onun gösterdiği yere baktığında duvar içinde bir dolap kapağı gördü. Kız konuşmaya çalışıyor ama sesi tam çıkmıyordu. Çatallı ses tonuyla bir şeyler mırıldanıyordu. Chris anlamadığını söyledikçe sesi yükseliyor ama daha anlaşılmaz bir hal alıyordu. Bir anda Chris'e doğru gelip kulağına "Teresa'ya yardım et!" Demesiyle Chris sıçrayarak uyandı. Yüzü ile hizalı karaltıyı gördü ama bir anda kayboldu. Nefes nefeseydi. Hızlıca yatakta doğruydu,yine güneş doğmak üzereydi. Korku ve öfkeyle yataktan kalkıp cama doğru ilerledi. Nefes almak istiyordu. Camı açtı ve sabahın soğukluğunu içine çekti. Kendine kızıyordu. Bu yaşadıkları gerçek mi yoksa kabus mu anlayamıyordu. Odasının ışığının kapalı olduğunu çok sonra fark etti. Tereddütle açmayı denedi. Gece lambası gibi bozuldu mu diye düşünüyordu ama lamba yandı. Bozuk değildi kapatılmıştı. Babasına bakmak için salona gitti koltukta yoktu. Odasına baktığında yatağına geçtiğini gördü. Babası odasına giderken kapatmış olmalı diye düşündü. Odasına geri dönmek istemiyordu. Salona giderek babasının uyumuş olduğu koltuğa uzandı ve battaniyeyi üzerine aldı. Gözlerini kapatmaya korkuyordu ama yorgunluğun verdiği ağırlıkla göz kapakları dayanamadı. Babası onu uyandırdığında kahvaltıyı hazırlamıştı. Chris'in sevdiği sebzeli omletten yapmıştı. Yarı uykulu halde yemeye çalışırken babası " Salona neden gittin evlat?" Chris gerçekleri anlatmayacaktı babası sakinleşmeye başladığı için moralini bozmayacaktı. " Sabaha karşı uyandım lavaboya gitmek için çıktım dönüşte sana bakayım dedim yoktun oda çok soğuktu bende senin yerine yattım." Babası normal bir şekilde cevap verdi, inanmıştı. "Senin odana ekstra bir ısıtıcı alalım." " Uzun süreli olacağını sanmıyorum. Elektriksel bir arıza var sanırım. Gece lambası bile 1 gece dayanmadan bozuldu. " Babası gözlerini devirdi. " Gece lambası için yeterince büyük değil misin?" " Biliyorsun baba. Küçüklüğümden beri karanlık beni tedirgin ediyor. Korkmuyorum ama yine de rahat hissetmemi sağlıyor. Hatta yatağımı pencere kenarına alsak olur mu en azından dışarıdan aydınlık gelir?" Chris'in masumca sorusuna kayıtsız kalamayan babası başını salladı. " İşten gelince hatırlat yapalım ama odanın soğuk olduğunu söylüyorsun pencere dibinde daha üşümez misin ?" Chris omuz silkti " Önemli değil. Başa çıkabilirim." Yapmacık gülümsemesiyle babasının gönlünü aldı ve babası işe gitmek için hazırlanıp evden çıktı. Babasının gitmesiyle Chris annesine mesaj attı. " Anne birazdan evden çıkacağım. Müsait olunca beni arar mısın?" Üniformasını giyerek evden çıktı. Lara'yı görmek için etrafına bakındı ama bu sabah yoktu. Ağır adımlarla okula gitti. Bayan Ellie koridorda bir öğrenci ile konuşuyordu. Chris güvenilir biri olduğunu hissediyordu. Yanlarına gitti ikisini de selamladı. Kısa bir konuşmadan sonra diğer öğrenci gitti ve rehber öğretmeni Ellie ile konuşmaya başladılar. " Nasılsın Chris?" " Teşekkür ederim Bayan Ellie. Siz nasılsınız?" " Sadece Ellie, lütfen. İyiyim nasıl gidiyor okul alıştın mı?" Chris nasıl söze gireceğini bilmiyordu. " Bugün görüşebilir miyiz? Sormak istediğim bir kaç şey var." Ellie sevinmişti. " Tabii ki. Ben seni ilk fırsatta çağıracağım." İkisi de gülümseyerek ayrıldı. Sınıfta yine herkes kendi halindeydi. Monoton geçen okul gününün bitmesine 20 dakika kala rehber öğretmeni Chris'i yanına çağırdı. Son ders olduğu için eşyalarını toplamayarak giden Chris Bayan Ellie'yi gülümseyerek buldu. Gülümsemesine karşılık veren Chris karşısındaki sandalyede yerini aldı. " Evet Chris bir şey soracaktın. Nedir o?" Chris söze nasıl gireceğini bilemedi. Masanın üzerinde kitabı göremedi. " Ruhlara inandığınızı söylemiştiniz. Bende meraklıyım bu konuya da sizce bizi etkiliyebilirler mi?"Ellie güldü. " Bu konular için yeterince büyük müsün? Korkmadığına emin misin?" Chris gülümsemesine karşılık verdi. " Tabii ki. Korkmuyorum ve hatta oturduğumuz binada hayaletli daire olduğu söylentisi var ve hatta sanırım bizim oturduğumuz ev." "Anladım tatlım. Aslında bitirmiş olduğum kitap bu konularla alakalı istersen sana verebilirim. Okursun ve çok detaylı olmasa da bir şeyler öğrenirsin. Bende araştırma aşamasında olduğum için seni yanıltmak istemem." Çekmecesinden çıkarttığı kitabı Chris'e verdi. Chris teşekkür ederek kitabı aldı ve havadan sudan sohbet ederek zil çalmasını beklediler. Zil çalınca odadan çıktı. Robert, Jack ve Darla kapının orada bekliyordu. Chris'in çıktığını görünce hemen yanına gittiler. " Ne oldu dostum? " ilk konuşan Robert'in peşinden Darla atladı. " Neden rehberlik servisine gittin?" Chris biraz sinirlenmişti. Ters bir bakış atarak konuşmaya başladı. " Bir şey yok. Okula alışıp alışmadığımı sordu. Rehberlik servisine gitmenin nesi var?" Bu tepkiyi beklemeyen arkadaşları yavaşça yürümeye başlayan Chris'in yanında yürüyerek konuşmaya devam etti. " Tabi ki bir şeyi yok dostum biz merak ettik sadece. Bir derdin varsa bizimle de paylaşabilirsin. Onun için öyle söyledik. " Chris sessizlikle yürümeye devam etti. " Sizde bu taraftan mı gidiyorsunuz?" Jack başını salladı. " Benim evim sana 2 sokak ötede bugün bana geleceklerdi istersen sende gel?" Chris gitmek istemiyordu. " Bugün işim var belki başka zaman." Diyerek konuyu kapattı. Onlar gülerek şakalaşarak giderken Chris'in evine varmışlardı. Robert başını kaldırıp binaya baktı. "Ne kadar kasvetli bir bina. Acaba hayalet hangi dairede?" Jack Robert'in omuzlarına atlayarak " İşte burada!" Hayalet sesi çıkartıp arkadaşının sırtına tırmanmaya çalışıyordu. Chris gülerek onlara veda etti ve binaya girdi. Bayan Lara asansör bekliyordu. Chris bir an sevindi. Konuşmanın tam zamanı diyerek lafa girdi. " Nasılsınız Bayan Lara?" Lara sessizdi. Üzgün gibi görünüyordu. " İyiyim canım sen nasılsın?" "Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Ben bir şey sormak istiyorum size." Lara'nın gözleri parladı. " Tabi ki dinliyorum." O arada asansöre binmişlerdi. " Nasıl söylesem bilemiyorum ama ben dün biraz utandım, korktum ve anlatamadım ama ben geldiğimizden beri bir şeyler yaşıyorum." Lara dolan gözlerini başka yöne çevirerek sordu. " Nasıl şeyler?" Chris kısaca anlatınca Chris'in inmesi gereken kata gelmişlerdi. Lara onu evine davet etti ve evde konuşmaları gerektiğini söyledi.Babasının gelmesine daha vakit olduğu için Chris onayladı ve Lara'nın evine gittiler.
|
0% |