Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Sonsuz Mücadele

@yazarozgekarail

Clara'nın geldiğini fark edince meraklı gözlerle ona baktı. Dina otele dönmek için evden çıktığında William merak içerisindeydi. Clara anlatması gerektiğini biliyordu ama bu durumun Chris'in eğitimini nasıl etkileyeceğini bilmiyordu. " Sanırım anlatma zamanı geldi." Agatha konuşmaya başlayınca William televizyonun sesini kıstı ve dinlemeye başladı. Clara'nın tereddütünü ikisi de hissetmişti.


" Bu anlatacağım Chris hakkındaki düşüncelerini değiştirmesin. Chris çok akıllı bir çocuk ve ben onun hata yapmayacağına garanti veriyorum.


William bu işin riskli olduğunu biliyordu ama bu kadar emin konuşması onu daha çok meraklandırmıştı. '' Kolay olmayacağını biliyorum ama nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?'' Agatha bu soruyu bekliyormuşcasına cevap verdi. '' Bazı önlemler almayı öğrendim diyelim. Her neyse gelelim konumuza. Duncan benim oğlum. Clara'nın abisi. 2 kız 1 oğlum var. Duncan en büyükleriydi, aramızda değil o yüzden dile getirmiyoruz. ''


William şaşırmıştı. Öldüğünü sanarak " Nasıl yani öldü diye yok mu sayıyorsunuz?" Agatha yarım tebessümle yanıtladı " Hayır, ölmedi. Aramızda değil derken anlatmamız gerekende bu kendisi de doğuştan yetenekliydi. Onu ben eğitmedim babası eğitti ve ona çok güvendiği için gerekli önlemleri almadı. Eğitimlerde boyutlar arası yolculukta yapıyoruz ve Duncan bunu keşfettiğinde geri dönmek istemedi. Ne yaptıysak vazgeçiremedik. "


William anlıyorum dercesine başını salladı. Neden korktuklarını anlamıştı. Herhangi kötü bir tepki vermeden dinledi. Agatha'nın kendinden emin konuşması kendini bir nebzede olsa rahat hissettirmişti. Geç saatlere kadar süren sohbetin ardından uyumak için odalarına gittiler. William tüm olan bitene hâlâ inanamıyordu.


Uyandıklarında Chris'in mutfakta olduğunu ve kahvaltı hazırladığını gördüler. William banyoya girdiğinde Clara Lisa'yı mama sandalyesinde oturtup yardım etmeye başladı. Annesinin uyandığını biliyordu. Telefon konuşma sesleri geliyordu. Agatha konuşmasını bitirip mutfağa geldiğinde herkes masada yerini almıştı. Agatha Chris'e bakarak " Dün gece Teresa'yla iletişime geçtin mi ? " Chris şaşkınlıkla ananesine bakıyordu.


" Aslında emin değilim. Eskisi gibi varlığını hissetmedim ama garip bir rüya gördüm." Agatha anlatmasını işaret etti. Chris anlatmaya başladığında Clara ve Agatha birbirlerine bakıyordu.


" Uykuya daldım mi tam emin değilim gerçi dalmasam rüya göremezdim neyse yatağa geçtim ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. Yine odamdaydım ama biraz soğuktu yine ve tüm renkler biraz soluktu. Dolabın önünde Teresa'yı gördüm. Yataktan doğruldum ve ona bakmaya başladım. Bu sefer eskisine göre daha net bir görüntüsü vardı o da beni izliyordu. Bana burada işinin bittiğini artık tamamen özgür olduğunu ve öfkesinin dindiğini söyledi. Ne demek istediğini tam anlamadım. Ona bir daha onu görüp göremeyeceğimi sorduğumda gülümseyerek aslında hep yanımızda olacağını ama onu hissetmek yada konuşmak için farklı bir yol kullanacağımızı söyledi. Ve hatta şuan yaptığın gibi dedi sonra uyandım etrafa baktığımda her şey eskisi gibiydi anlamadım."


Agatha hafif bir gülümsemeyle " Eğitimine biran önce başlamamız lazım evlat seyahat etmeye başlamışsın. Ve bende bir haber aldım o yüzden sordum. Dün gece Bay Revis hastanede ölmüş ve aynı saatlerde Bayan Revis intihar etmiş. Sanırım Teresa intikamını aldı bu yüzden işinin bittiğini söyledi." William şaşkınlıkla " Seyahat mi ? Bu dün gece bahsettiğiniz şey mi yani Astral seyahat mi?"


Clara evet anlamında başını salladı. Chris heyecanlanmıştı. Agatha " Çok dikkatli olmalısın bu yüzden biran önce başlamalıyız. " Chris tamam dercesine başını salladı.


İlerleyen saatlerde Dina gelmişti ve Agatha ile ne zaman döneceklerini ve ne yapacaklarını konuşmaya başladılar. Chris'in önerisiyle yarın okula annesi ile gidip nakil işlerini ayarlayıp sonrasında akşam yola çıkmaya karar verdiler. Evde Hem sevinç hem hüzün vardı. Chris eşyalarını toplamaya başladığında içinde bir tereddüt oluştu ama merakı ağır basıyordu. Kıyafetlerini valize dizerken dolabı daha farklı geldi gözüne. Kitaplarını da valize koymaya karar verdi çok fazla yer vardı. Kitaplarını dizerken basucundaki okuduğu romanı eline aldı. Henüz bitirmemişti ama sonunu tahmin edebiliyordu. Bir an önce ertesi gün olsun istiyordu.


Yemekte toplandıklarında Clara'nın gözleri dolu doluydu. Neşe içinde yemeklerini yediler. Chris Lisa ile bolca vakit geçirdi. Ertesi sabah okul için hazırlanan Chris ve annesi evden çıktılar. Asansöden inince Bayan Lara asansörün önünde duruyordu. Chris onunla vedalaşması gerektiğini hissetti. Ufak bir sohbet ve bolca sarılmanın ardından Bayan Lara evine onlarda okula gitti. Clara müdürle konuşmak için odasına gittiğinde Chris sınıfa gitti. Jelly heyecanla onu bekliyordu. Chris sıraya oturduğunda Jelly heyecanlı bir ses tonuyla " Akşam haberleri gördün mü? Gördün dimi ? Görmüş olmalısın. Onları Teresa yaptı değil mi ?"


Chris muzip bir gülümsemeyle " Evet ama sen diğer haberleri bilmiyorsun." Dediğinde Jelly daha da heyecanlandı.


" Ne haberi ? O zaman önce iyi haberden başla." Chris bir an gülümsemeyi bıraktı. " Şöyle yapalım ben haberleri söyleyeyim sen hangisinin iyi hangisinin kötü olduğuna karar ver. " Jelly istemsizce başını salladı.


" Ilk haberle başlayalım dün Bay ve Bayan Revis öldü. Biri hastanede diğeri cezaevinde intihar etti. İkinci haber ise bugün okulda son günüm ananem ile Lisaley'e gidiyorum. Onunla yaşayıp orada okuyacağım ve bir yandan onunla eğitimlere başlayacağım ve hatta dün gece istemsizce ilk astral seyahatimi yaptım daha doğrusu yapmışım bu yüzden acele etmemiz gerekiyor."


Jelly'nin gözlerinin dolduğunu gördüğünde " Merak etme seni her şeyden haberdar ederim ve ailem burada ziyarete geldikçe senide görürüm." Jelly yarım gülümsemeyle " Senin için çok sevindim ama yeni edindiğim arkadaşımla bu kadar çabuk ayrılacağımı düşünmemiştim." Karşılıklı gülümsemeler ile öğretmen sınıfa girince derslerine odaklandılar. Annesi işlemleri halledip eve geri dönmüştü.


Gün sonunda okulun bahçesinde uzun vedalaşmadan sonra evlerine dağıldılar. Evdeki karmaşık duygu hepsini kapsıyordu. Akşam yemeklerini yedikten sonra duygusal vedalaşma ile Agatha, Dina ve Chris'i otobüs terminaline bıraktılar ve yolculukları başladı. Agatha aklındaki planı henüz kimseye söylememişti.


- 2 ay sonra-


"Haydi çocuklar kalkın, Chris okula geç kalacaksın!" Seslenmesi üzerine Chris hızlıca odasından çıkıp mutfağa gitti.


" Alex' de geliyor anane, uyandı merak etme." Agatha yarı öfkeli yarı mutlu halde " Siz iki serseri kim bilir kaçta yattınız. Odanızı ayıracağım bu gidişle haberiniz olsun. "


Alex'in mutfağa girmesiyle gülümsemesini ona da geçirdi. " Aslında çok geç yatmadık Bayan..."


" Ben sana ne dedim Alex Agatha diyebilirsin yada daha ne bileyim daha samimi bir şey. Bu şekilde mesafeli hissediyorum. Sende benim çocuğumsun artık." Alex utangaç gülümsemesiyle " Teşekkür ederim Agatha her şey için. " Agatha ikisine birden sarılıp ellerine sandviçlerini tutuşturarak kapıya sürükledi.


" Haydi biriniz okula biriniz işe bir daha geç kalmanızı istemiyorum." Giden gençlerin arkasından bir süre izleyip eve girdiğinde telefonu çalıyordu. Hızlı adımlarla mutfak masasına bıraktığı telefona kapanmadan yetişebilmişti.


" Alo. Efendim Dina."


Dina heyecanlı ses tonuyla konuşuyordu. " Sana bir haberim var."


Agatha dinlediğini söylediğinde " Sam aradı bu sabah hani başta inanmayan ama ruhunda yara var dediğim dedektif çocuk." Agatha merakla " Eee." Dedi. Dina hızını kesmeden devam etti. " Anlatmak istediği, yıllar önce olan bir konu aklını ve kalbini kurcalıyormuş yardım edebilir miymişiz diye sordu ve bende evet dedim. Haftasonu buraya gelecek."


Agatha " Pekala o zaman neler olmuş öğrenmek için haftasonunu beklememiz gerekiyor. Neyse ki hafta ortasındayız uzun sürmeyecek."


Dina " Evet, Chris'i hazırla hissediyorum bu çocukta farklı bir gizem var." Diyerek telefonu kapattılar. Agatha Chris'in bir sonraki macerasına bu kadar çabuk kavuşacağına heyecanlanarak haberi vermek için okuldan gelmesini beklemeye başladı...


( Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.)


Loading...
0%