@yazarpapatya01
|
Merhabalar canlarımmm. Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın. Kontrol etmeden atıyorum. Şimdiden bir yanlışım varsa kusuruma bakmayın. Yanlışlarımı düzeltebilirsiniz. İyi okumalar... Yazardan: Ömer karşısında ki üçlü koltukla yaklaşık yarım saattir bakışıyordu. Bence karısı ona kıyamazdı. Onun kokusu olmadan uyuyamayacağını bilmiyor muydu Tomris? Görevlere bile çıktığın da Tomris olmadığı için, en fazla bir kaç saat dalabiliyordu. Onda da dinlenebildiği söylenemezdi. Mutfakta, Murat'ın ortaya attığı bomba sonucu, Tomris sinirli olsa bile sonra konuşacaklarını söylemiş ve kahvaltı yapıp erkekleri mutfaktan göndermişti. Şimdi Nazlı ve Tomris mutfaktaki bulaşıkları kaldırmış ve kahve yapıyorlardı. Nazlı abisini korumak için bazı şeyler söylemiş, onun suçsuz olduğunu belirtmişti. Ama Tomrisin kulağında ki çınlama sayesinde bu sözler bir kulağından girmiş, diğerinden çıkmıştı. Biliyordu Tomris. Bu kıskançlık çınlamasıydı. Ne zaman böyle kıskançlık anları yaşasa hep aynı şey olurdu. İçeride ki dörtlü de ise Ahmet, Murat ve Ali'nin bakışları, boynu bükük şekilde koltuğu izleyen Ömer de idi. Murat boş boğazlığından dolayı sinirli idi. O Ömer'in bu olayı Tomrise söylediğini düşünmüştü. Çünkü biliyordu ki abisi, karısından hiç bir şey saklamazdı. O da buna güvenerek konuşmuş, Tomrisin bildiği sandığı olayları abartarak anlatacaktı. Sadece abisi ile uğraşmak isterken, olaylar nasıl buraya gelmişti bir türlü anlamıyordu. " Abi..." Murat'ın mırıldanarak söylediği şey ile Ömer, baktığı koltuktan bakışını çekip kardeşine döndü. " Efendim kardeşim." Murat mahçuplukla gözlerini kaçırdı. " Abi ben özür dilerim. Ben söylemişsin sanıyordum. Böyle olduğunu bilseydim, baştan hiç konusunu açmazdım." Ömer sıkıntı ile saçlarını dağıttı. Alnına dökülen bir kaç tutamla, Tomrisin hayran gözlerle ona baktığını görmeden konuştu. " Önemli değil kardeşim. Aslında Tomrise söylemem gerekirdi. Sen de benim söylemeyeceğimi bilemedin. Senin bir suçun yok. Tüm suç bende. Tomrisi o kadar çok özlemiştim ki, onu gördüğüm an koca hafta da yaşadıklarım aklımdan silindi gitti. Sonradan da, önemsemediğim durum hiç aklıma bile gelmedi." Bir süre salonda sessizlik sürmüştü. Daha sonra ise iki kız ellerinde ki tepsilerle salona girmişti. Tomris kahveleri dağıtırken, Nazlı da tatlıları veriyordu. Bir süre sonra önüne koyulan kocaman kupa ile, Ömer kaşlarını çattı. Önünde ki nescafe miydi, yoksa o yanlış mı görüyordu? Yok canım! Herkesin önünde türk kahvesi varken, onun önünde neden nescafe olsundu ki? Ağzını açmış soracakken, Tomrisin ona bakan gözlerini gördü. Daha doğrusu sinirden kısılmış, kapanmak üzere olan gözleri. Anlaşılan cezasını kademe kademe çekecekti. Bu bile ona işkence gibi gelirken, Tomrisin başka ne yapabileceğini düşünmeye başladı. Salonda ki herkesin bakışları Ömer de, büyük bir dikkatle içmesini bekliyorlardı. Görende kız istemede olduklarını sanırdı! Ömer söylenmemek için büyük bir çaba vererek bardağı eline aldı. Allah aşkına bu nasıl bardaktı?! Bir insan neden hokka gibi bardak yapardı ki? Küçük bardaklar nelerine yetmiyordu? Ömer ağzına yaklaştırdığı bardaktan aldığı koku ile yüzünü buruşturdu. Sevemiyordu şu nescafe denen illeti. Güzelim türk kahvesi varken, ne diye böyle bir meret çıkarmışlardı ki ortaya? En iyisi tek nefeste içmekti. Yoksa, bir saniye durmadan bardağı fırlatacaktı. Derin bir nefesi içine çekerek, bardağın içindeki tüm kahveyi tek nefeste içti. Ömer, bardağı ağzından çektiğinde yüzü kıpkırmızı idi. Erkekler kahve sıcak olduğu için böyle olduğunu düşünse de, işin aslı farklı idi. Kahvenin içinde olan, beş yemek kaşığı tuz ve pulbiber... Ömer ağzında ki kahveyi püskürtmemek için büyük bir çaba sarf ederken, Tomrisle göz göze geldi. Tomrisin tek kaşını kaldırmış ona baktığını gördüğünde ise, kızın güzelliği ile yutkundu ve tüm kahveyi yutmuş oldu. Yüzünü ekşitmemek için dilini ısırırken, ağzına gelen kan ve tuz tadı ile dilini serbest bıraktı. Ömer sıkıntı ile elini ensesine atıp, ağzında ki tadı yok sayarak konuştu. " Tomris bak bunca zaman senden en ufak bir şeyi bile saklamadım. Nefes alsam sana haber verme derecesindeyim ben. Hatta bizim çocuklarda biliyor. Onlar da konuşsun. Ben senin her ne kadar üzülmeni istemesem bile, üzüleceğin bir şey olduğunda yine de söylüyorum. Buna uzun yıllardır olan ilişkimiz de dahil. Sen benim hiç bir zaman yalan söylediğimi gördün mü? Veya duydun mu?" Ömer konuşmaya dalmışken, karı-koca odada ki diğer kişileri unutmuş durumdalardı. Bu meselenin daha fazla içine girmek istemedikleri için sessizce salondan ayrıldılar. Tabi televizyonun üstündeki tozları gören Ahmet'i, evden çıkarmak oldukça zor olmuştu. Evde tek başlarına kaldıklarında, salonda derin bir sessizlik hakimdi. Ömer, Tomrisin hemen önüne eğilip ellerini tuttu. Ellerinin arasında küçücük elleri öptü. Başını kaldırıp, dalgın bakışlarla ona bakan karısına baktı. O sırada Tomrisin durgun sesi duyuldu salonda. " Ben evlenmeden önce aramızda en ufak bir yalan olmayacağına dair senden söz almıştım. Tabi onca zaman bana hiç yalan söylememiştin ama, kendimi garantiye almak istemiştim. Farkındayım unuttun, bana o yüzden söylemedin. Ama ne bileyim işte... offf! Kıskandım işte! Hem de deliler gibi! Hayatımda iki elin parmağını geçmeyecek kadar kişi var. Belki bencil diyeceksin ya da açgözlü-" " Tomris yok öyle bir şey. Bir daha kendin için sakın öyle şeyler söyleme!" " Tamam söylemem. Ama bir dinle önce. Dediğim gibi, hayatımda az kişi olunca, birileriyle sizi özellikle de seni paylaşmak istemiyorum." Ömer suçlulukla başını eğdi. Başını hiç bir şey yere eğdiremezken, Tomrisin tek bir sözüne başını değil eğmek, canını bile verecek hâle geliyordu. " Özür dilerim misket gözlüm. Seni hiç bir zaman üzmek istememe rağmen, üzdüğüm için çok özür dilerim. Ne desen, ne yapsan hakkın. Senin güvenini sarstım, farkındayım. Çok özür dilerim. Ne istersen yaparım. Yeter ki daha fazla, canı için kendi canımı vereceğim kalbin acımasın. Söyle misket gözlüm, ne istersin?" Tomris gülmemek için dudağını ısırarak konuştu. Bu işi oyuna dökmezse, daha fazla duramayacak ve bu sevgi karşısında ağlayacaktı. " Ne istersem yapar mısın?" Ömer kararlılıkla başını salladı. " Yaparım! Ne istersen yaparım." **************************************************** Ömer bu hayatta hiçbir şeyden pişman olmamıştı bugüne kadar. Yetimhanede kardeşlerine babalık yapmıştı, pişman olmamıştı. Kardeşlerine giyecek yeni şeyler almak için gece geç saatlere kadar çalışmıştı, pişman olmamıştı. Asker olmak istemiş ve olmuştu, pişman olmamıştı. Tomrisi görmüş senelerce onu gizlice sevmişti, yine de sevdiği için bir an olsun pişman olmamıştı. Komutanlarının canı için, kendi canını önlerine koymuş, çok kez vurulmuştu, pişman olmamıştı. Tomrisle tekrardan karşılaşmış ve evlenmişti, bir an olsun pişman olmamıştı. Şimdi de Tomrise 'ne istersen yaparım' demişti, ve pişman olmamıştı. Bu yaptıklarını başka biri şu an yapıyor olsa, büyük ihtimalle pişman olmuştu. Ama o, hayat eşine bir kere bile of demeyecek biriydi. Şimdi de bir şey demeyeceğini belli ederek, halıyı fırçalamaya devam ediyordu. Ömer'in o sözünden sonra, Tomrisin aklına yıkamayı gönderecekleri beş halı gelmişti. E kocası da ne istersen yaparım dediği için, o da halıları yıkatmaya karar vermişti. Ömer şubat ayında olmalarına rağmen sıcak olan Urfa ile alnında ki terleri sildi. Daha fazla dayanamayacağını anlayınca, tişörtün ensesinden tuttuğu gibi çıkartıp bir kenara attı. Şimdi üstünde, siyah şortu ve siyah atleti ile kalmış oldu. Evin arka bahçesinde halıyı yıkadığı için, onu Tomristen başka gören yoktu. Tomris elinde limonatası ile kocasını izlerken, çıkarılan tişörtle yerinde dikleşti. Hayır bu adam zaten kısa kolluyla durmuyor muydu? Ne gerek vardı şimdi, tişörtü çıkarıp Tomrisi düşürmeye! Tomris, Ömer'in her halıyı fırçalamasın da kasılan kol kasları ile yutkunmakta zorlandı. Bir sıcak mı basmıştı ne? Elinde ki limonatayı tek seferde içti ama hiç bir faydası olmamıştı. " Yavrum bu halı bitti. Nereye koyayım?" Ömer'in üstündeki atlete yüzünü silerek Tomrise dönmesi ile, gördüğü görüntü karşısında durdu. Tomrisin bakışları bir yere sabitli haldeyken, Ömer de başını eğip Tomrisin baktığı yere baktığında, karın kasları ile karşılaştı. Hafif başını kaldırıp tekrardan Tomrise baktığında, hâlâ Ömer'i duymamış şekilde, kaslarına baktığını gördü. Gülmemek için dudağının kenarını ısırarak, atletini düzeltip boğazını temizledi. Tomris bir rüyadan uyanmış gibi irkilirken, boğazını temizleyip hayali silkelendi. Bir an önce kendine gelmeliydi! Bu kadar çok yelkenleri suya indirmemesi lazımdı! " Du-duvarın üstüne ser." Lanet olsundu! Resmen kekelemişti. Ömer'in ayran budalası gibi sırıtan ağzına, iki çakmak istemesi normal miydi? Pardon! İki öpmek istemesi normal miydi? Ömer, Tomrisin dediğini yapıp halıyı duvarın üstüne serdi. Ardından sırada ki yıkayacağı halı yerine, ağır adımlarla Tomrise yaklaşmaya başladı. " Ne-ne geliyorsun Ömer? Halıyı yıkasana sen!" Ömer dilini damağına vurarak, başını iki yana doğru salladı. " Benim halıyı yıkamaktan, senin de beni izlemekten daha iyi aktivitelerimiz olabilir. Ne dersin karıcım?" Ömer'in sesinde ki imayı anlamamak mümkün değildi. Ama Tomrisin de hemen yenilmeye niyeti yoktu. " Daha iyi ne aktivitemiz olabilir ki kocacım? Uyuyalım desem, onda da zaten sen koltukta uyuyacağın için, pek birlikte bir şey yapmış olmayacağız." Ömer'in gözleri dehşetle açılırken, ışık hızında Tomrisin dibinde bitti. Daha itiraz için ağzını açamadan, evin içinde zil sesi duyuldu. Anlamaz bir şekilde kaşları çatılırken, bir kez daha zil sesini duydular. " Birini mi bekliyorduk?" " Yok, kimseyi beklemiyorduk." Tomrisin bocalamış sesi ile ikili evin içine girip, kapıya doğru ilerlediler. Ömer, portmandonun orda ki silahını alırken, Tomris kapı deliğinden baktığın da gördüğü kişiler ile göz devirerek geri çekildi. " Kimmiş?" " Gereksizler." Ömer anladım manasında başını sallayıp, her ikisininde silahını alıp çekmeceye koydu. O sırada kapıyı açan Tomris, gördüğü kişi ile yüzünü buruşturdu. " Buyurun?" " Konuşmamız lazım Tomris... Eveet bir bölüm daha bitti. Nasıldı? Ömer'in nescafe aşkı(!) ??? Ahmet'in titizliği her an gösteriyor. Aramızda böyle olan var mı??? Tomrisin evlenmeden önce Ömerden istediği söz? Ben olsam bende isterdim diyor musunuz? Ömerimin kasılan kol kasları 🫣 ben düştüm. Siz??? Gelen sizce kim? Size bir soru sormak istiyorum. Sizin ben şöyle bir kitap okumak isterdim, ya da şöyle bir kitap yazmak isterdim diyeceğiniz bir kitap var mı? Varsa kısaca buraya konusunu anlatır mısınız? Nasıl şeyler çıkacak, çok merak ediyorum. Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın canlarım... |
0% |