Yeni Üyelik
15.
Bölüm

12.Bölüm

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarımmm.

Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.

Kontrol etmeden atıyorum. Şimdiden bir yanlışım varsa kusura bakmayın. Yanlışlarımı da satır arası yorumlarda düzeltebilirsiniz.

İyi okumalar...

Yazardan:

" Cidden inanamıyorum sana Ömer! Bir sivili döversen başına ne geleceğini bilmiyor musun sen? Bu kadar sorumsuz bir insan mısın sen?"

Ömer sinirle çene kaslarını sıkarken, karşısında ki kişinin karısı olduğunu hatırlattı kendine. Yine de ters konuşmasını engelleyememişti.

" Ne yapmamı bekliyorsun Tomris? Sen benim ne yapmamı bekliyorsun? Yıllarca karıma yaptıkları onca şey yetmemiş gibi, bir de onlara kucak mı açsaydım? SANA ONCA YAPTIKLARINDAN SONRA BEN NE YAPSAYDIM? SÖYLE BANA! NE YAPSAYDIM?"

" BAĞIRMA BANA!"

Ömer ellerini yüzüne getirip yüzünü kapattı. Sakinleşmek için derin bir nefes alırken konuştu.

" Tamam sakinim Tomris. Hem bağırmıyorum da. Şimdi sakince konuşalım tamam?"

Tomriste sakinleşmek için derin derin nefesler alıp verirken başını salladı.

Biraz önce tek yumrukla bayılıp, gözü mosmor bir şekilde ayılan Oğuz'u ve Beyzayı göndermişlerdi.

" Bak Tomris! Bu itlerin sana yaptıkları her şeyi biliyorum. Ve ben onca yaptıklarını rağmen, bu kadar dayandım. Sende biliyordun bir yerde patlayacağımı ve birilerini pataklayacağımı. Şimdi lütfen şu insanlar için daha fazla tartışmayalım."

Ömer ılımlı bir şekilde konuşurken, Tomris inanamazca karşısında ki adama baktı.

" Sence bu ne idüğü belirsiz insanlar umrumda mı? Benim sana bağırmamın sebebi, bu gereksiz insanlar gibi mi görünüyor?"

Ömer sessiz kaldığında, Tomris çıldırmış gibi saçlarını karıştırıp konuştu.

" Senin bir mesleğin var Ömer. Hem de yıllarca çabalayarak buraya geldiğin, ömrünü adadığın bir meslek. Sence bir sivile vurduğun duyulursa, ne kadar daha o meslekte devam edebilirsin? Söylesene! CEVAP VER BANA!"

Ömer sessiz bir şekilde dinlemeye devam ederken, tekrar konuştu Tomris.

" Bu kanı bozuk için mesleğini yakmaya değer mi Ömer?"

" Değmez biliyorum ama senin onca yaşanmışlığına, sana yaşattıklarını daha fazla sessiz kalamazdım."

" Gerekirse kalacaktın Ömer. İşin içinde mesleklerimiz varsa, gerekirse sonsuza kadar susacağız. Bunu en iyi size, bize öğrettiler. Ben bir polisim. Hadi ben yapsam yine belki bir uyarı alır biraz görevden uzaklaştırılırım. Ya sen Ömer? Senin bu yaptığın duyulsa ne olur? Sen bir bordo berelisin. Senin hata yapma hakkın yok. Bunu en iyi sen biliyorsun. Bu olay duyulursa en iyi ihtimalle uzun bir süre uzaklaştırma alırsın. Zaten kaç tane dilekçen var. En son Burağı dövdüğün için bir dilekçe de yediğinden de haberim var. Daha ne kadar dilekçe alırsan meslekten atılırsın Ömer? Söyle de, ne kadar kaldıysa onun bir azında duralım."

Sinirle başlayıp, sonunu hafif alayla bitirdi cümlelerini Tomris.

Ömer sinirle yumruklarını sıkmış bir şekilde, gözleri kapalı bekliyordu. Sakinleşmesi lazımdı yoksa karısını kıracaktı. Tomris haklı olabilirdi ama neden onun için yaptığını da düşünmüyordu? Neden Tomris için yaptığı küçücük de olsa bir şey yok sayılıyordu.

" Tomris-"

" Tomris falan deme bana! Benim kocam bu kadar düşüncesiz biri değil. Ben böyle bir adamla evlenmedim. Benim sevdiğim adamın, ne olursa olsun mesleğini düşünmesi lazımdı."

Ömer artık daha fazla sakin kalmayacağını anlayınca, hızla öne atılıp Tomrisin canı yanmayacak şekilde belinden kendine çekti. Burunları birbirine değerken, ikisi de hırslı soluklar alıyordu.

" Söylediğin laflar ağır oluyor Tomris. Sırf o ite bir yumruk attığım için, seninle daha fazla kavga etmek istemiyorum. O yüzden artık dur. Lütfen dur."

Tomris sinirliyken, ağzından ne çıktığını bilmeyen biriydi. Sonradan söylediklerinden pişman olsa bile, her şey için çok geç olurdu.

" Nereye duracağım Ömer? Konu mesleği-"

" SIÇACAĞIM MESLEĞİNE! YETER LAN! YETER ARTIK! SENDEN ÖNEMLİ DEĞİL DUYDUN MU BENİ? HİÇ BİR ŞEY SENDEN ÖNEMLİ DEĞİL! BUNU KAFANA SOK!"

Demiş ve Tomrisin daha fazla bir şey söylemesine izin vermeden evin kapısından çıkıp bahçe de turlamaya başladı. Ne kadar kavga ederlerse etsinler, onu evde tek başına bırakamazdı.

Aklına gelenle, cebindeki telefonu çıkarıp Nazlıyı aradı. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı.

" Alo, efendim abi."

" Nazlı bize gelebilir misin abim?"

Nazlı uzandığı yataktan hızla doğruldu. Tim ile ortak bir evde kalıyorlardı ve o şu an kendi odasındaydı.

" Bir şey mi oldu abi?"

" Tomrisle tartıştık Nazlı. Evde daha fazla duramayacağım. Gelecek misin?"

" Hemen geliyorum abi."

Demişti Nazlı ve telefon kapanmıştı.

Salonda bir o tarafa bir o tarafa giden Tomris, ne yapacağını bilemiyordu. Sinir anında ağzından çıkan şeylerden şimdiden pişman olmuştu.

Ama o da bir yerde haklı değil miydi sonuçta? Ömer'in meslek aşkını, bu mesleğe senelerini harcadığını biliyordu. Ondandı bu kadar büyük tepkisi. Tepki göstermekte haklı olsa da, Ömer'e bunu sakin bir şekilde anlatmalıydı. Kalbini kırarak değil.

Hatasının farkındaydı ama şu an Ömerle konuşmanın bir yolu yoktu. Bahçe de beklediğini biliyordu. Şimdi yanına gitse, biraz önceki kavganın daha kötüsünü edebilirlerdi. İkisininde siniri, inadı yarışır cinstendi. Bu yüzden de sakinleşmeyi, hem de Ömer'in sakinleşmesini beklemeliydi.

Pencereden bahçeye baktığında Ömer'in arabaya bindiğini ve Nazlı'nın bahçe kapısından girdiğini gördü.

Buruk bir tebessüm etti. Ne olursa olsun, Ömer onu düşünüyordu. Yalnız başına kalmasın diye Nazlıyı göndermişti.

İster istemez gözlerinden birer tane yaş döküldü.

Sanırım hiç bir zaman Ömer kadar sevemeyecekti. O Ömer'in kalbini kırmadan duramıyordu. İster istemez sürekli kalbini kırıyordu. Ama Ömer, sırf onun kalbini kırmamak için her şeyi yapıyordu. Kafasının içinde bir ses yükseldi o an.

Sen gerçekten Ömer'i hak ediyor musun, Tomris?

Kalakaldı öylece pencerenin önünde. Kafasının içinde sesler susmazken, Ömer'in gidişini izledi. Ardından da çalan kapı ile, sarsak adımlarla kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açtığı anda ona sıkıca sarılan bedenle, daha fazla kendini tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladı.

Nazlı sıkıca sarıldığı bedeni, içeriye doğru çekip kapıyı kapattı. Sıkıca ona sarılıp ağlayan kızla birlikte, salona doğru ilerledi.

Bir şey sormayacaktı. Ne kadar merak ederse etsin karı-koca arasına girecek değildi. Hem isterlerse anlatırlardı zaten.

Omzunda ağlayan kızın saçlarını okşarken, endişesi git gide artıyordu. Daha önce hiç böyle bir olay yaşanmamıştı. Tamam arada tartıştıkları oluyordu. Ki o her karı-koca da olan bir şeydi. Ama şimdi dışarı da yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş abisi, burada da hıçkırarak ağlayan Tomris işlerin daha kötü olduğunu söylüyordu.

Omzunda ağlayışlarının iç çekişlere dönen kızın kafasını, ellerini iki ağlamaktan kıpkırmızı olan yanaklara koyarak kaldırdı. Elleri ile ıslak yanakları silerken, kıpkırmızı gözlere ve ağlamaktan kızarmış tene üzülerek baktı.

" Anlatmak ister misin canım?"

Tomris, Nazlı'nın sorduğu sorunun cevabından çok başka bir şey söyledi.

" Ben Ömer'i hak etmiyorum, değil mi Nazlı?"

Nazlı anlamazlıkla kaşlarını çattı. Ne diyordu bu kız Allah aşkına.

" Ne saçmalıyorsun sen Tomris? Nereden çıktı öyle saçma bir şey?"

Tomris omuzlarını yorgunlukla indirip kaldırdı.

" Yoruyorum ben onu. Söylemese de farkındayım ben. Hem ben onu çok kırıyorum. Biraz önce neler neler söyledim ona. Ama ben onu ne kadar çok kırsam da, o beni kırmamak için gitti. Beni düşündü, her zamanki gibi. Benim aksime."

Nazlı, Tomrisin ıslak yanaklarını silerken sakince konuştu.

" Sen abimi hiç bir şekilde yoramazsın Tomris. Abimin seni ne kadar çok sevdiğini, aynı şekilde seninde onu ne kadar çok sevdiğini hepimiz biliyoruz. Kavga etmiş olabilirsiniz. Bu gayette normal bir şey. Her evlilikte olabilecek bir durum bu. Ama senin gidipte bir kavgadan sonra 'ben hak etmiyorum' lafların hiç doğru değil. Her ne kadar kavga etmenizi istemesem de olan olmuş. Şimdi bundan sonra yapılacak olanlara bakmak lazım."

" Ne yapacağım ki?"

" Önce kendini toplayacaksın. Daha sonra abim geldiğinde, karşısına geçip sakin bir şekilde konuşacaksın. Aynı şekilde abimde. Ondan sonra zaten her şey yavaş yavaş düzelir."

Tomris göz yaşlarını silerek, hevesle dikeldi oturduğu koltukta.

" Düzelir, değil mi?"

Nazlı hafif gülümseyip başını salladı.

" Düzelir elbet. Sen yeter ki kendini salma."

Tomris, içinden düzelecek diye tekrar ede ede sakinleşmeye çalıştı.

****************************************************

Ömer yıllar sonra tekrar geldiği balıklı gölü izliyordu, büyük bir sükunetle.

Hiç bir şey yoktu aklında. Hiç bir şey düşünmüyordu. Aklında şu an Tomris bile yoktu.

Elinde ki yem poşetinden biraz daha yem alıp, eğildiği yerden bir avuç daha yem attı balıklara.

Balıklarının hemen yemi attığı yere doluşmaları ile, Tomrisin sesini duydu zihninin içinde.

" Ömer."

" Söyle ömrüm."

" Urfaya gidince beraber balıklı göle gider miyiz?"

" Olur yavrum gideriz. Sen yeter ki iste."

" Beni ilk gördüğün yere peki. Oraya da gider miyiz?"

" Oraya da gideriz bitanem. Hatta o zaman gezdiğim yerleri tek tek beraber gezeriz. Ondan sonra da sen beni gezdirirsin gittiğin, senin nefesini soluyan yerlere."

" Oluuur. Ama ben en çok balıklı gölde seninle birlikte, balıklara yem atmak istiyorum. Onu da yaparız değil mi?"

" Yaparız yavrum. Senin istediğin her şeyi yaparız."

Gözünden bir damla döküldü Ömer'in. Tomrisle birlikte gelecekti güya buraya. Ama olmamıştı.

Ağzını kırdığının sinirinin önüne geçememişlerdi ikisi de. Becerememişlerdi sakince konuşup, anlaşmayı.

O sırada aklına Tomrisin bir kaç ay önceki sözleri doldu.

" Sen benim bu hayattaki en doğru seçimimsin Ömer. Seni çok seviyorum."

Ardından ise bir kaç saat önce Tomrisin söylediği sözler kulağına doldu.

" Benim kocam bu kadar düşüncesiz biri değil. Ben böyle bir adamla evlenmedim."

Değişmiş miydi yani bir kaç ayda düşünceleri?

Bu kadar basit miydi? Bu kadar kolay mıydı?

Değildi...

Derin bir nefes aldı. Ne bu kadar basitti. Ne de bu kadar kolay.

Tomris onları sadece sinir anında söylemişti. Normalde öyle şeyler söylemezdi. Buna emindi.

Dalgınlıkla balıkları izlerken, iki balık çarptı gözüne. Balığın biri önden ilerliyor, diğeri de hemen ona ulaşmaya çalışıyordum. Bir sürü izledi bu kovalamacayı. Derken kaçan balığın, diğerine yaklaştığına gördü. Bu seferde birlikte, yan yana yüzmeye başladılar.

Zamanında aynı şeyi yaşamışlardı Tomrisle. Uzun bir süre Tomrisin peşinden gitmiş aşkına inandırmaya çalışmış, bir süre sonra ise Tomris ona gelmişti. Daha sonra da, bu zamana kadar hep aynı yolu yürümüşlerdi.

Yerinde dikeldi Ömer. Bu zamana kadar aynı yolda yürüdülerse, bu saatten sonra da başka yolları yoktu.

Kararlılıkla başını sallayıp, hızla yerinden doğruldu. Onlara başka yol yoktu.

Şimdi eve gidecek ve bu saçma küslüğü bitirecekti.

Bu kadar saçmalık, dram yeterdi onlara bir ömür.

Kararlı adımlarla arabasına doğru ilerledi. Arabayı çalıştırıp evin yolunu tutması uzun sürmedi.

Yolda son hız ilerlerken duyduğu sesle, araba ani bir fren yaptı.

Sesi tekrar duymak için camı açmış, dikkatlice dışarıyı dinliyordu. Derken yine aynı sesi duydu.

" YARDIM EDİN! İMDAAAAT! DOKUNMA BANA!"

Ömer duyduğu sesle hızla arabadan inip, sesin nereden geldiğini anlamak için etrafına bakındı.

O sırada tekrar duyduğu sesle, hızla o yöne doğru koşmaya başladı.

Girdiği ara sokakla, seslerin daha net duyulması ile daha da hızlı koştu.

Ara sokağın hemen diğer girişinde gördüğü görüntü, aklını bulanıklaştırdı.

Adamlara doğru yaklaşırken kendi kendine homurdandı.

" Ben bugünun hayrı olmayacağuni biliydum da."

20'li yaşlarda ki bir kızı sıkıştırmış üç şerefsize tiksinerek bakıp konuştu.

" BIRAKUN ULA KIZI!"

Sesi duymaları ile adamlar o yöne dönerken, fırsattan istifade kız hızla önünde ki adamları itebildiği kadar itip hızla uzaklaştı oradan.

" İşine bak lan! Gece gece bizim asabımızı bozma! Zaten karıda kaçtı."

Ömer duyduğu sözler ile boynunu çıtırdatıp gülümsedi.

" SİZİN ASABUNUZUN TERÖRİSTİNİ SATAYUM LAN!"

Demiş ve Allah ne verdiyse girişmişti adamlara.

Hıncını çıkaracak yer bulma sevinci ile hepsi ile ayrı ayrı özel dakikalar geçirmişti. Hiç birinin bir daha unutamayacağı özel anlar. Ta ki polisler gelene kadar.

Ömer polis arabasına binerken, ağzından tek bir cümle çıktı.

" Tomris benum ağzuma edecek...

Eveet bir bölüm daha bitti. Nasıldı?

Tomrisi kavga da haklı bulanlar?

Ömeri kavga da haklı bulanlar?

Kavgayı abarttılar diyenler?

Tomris gibi sinirliyken siz de her ağzınıza geleni söyler misiniz?

Nazlı kuşum?

Üç şerefsize sövme satırımız >>>>>

Ömerimin Trabzon ağzı online kmfhgjxhf

Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın canlarım...


Loading...
0%