Yeni Üyelik
32.
Bölüm

27.Bölüm

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarımmm.

Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.

Lütfen okuyun!!!

Arkadaşlar geçen bölüm de hatırlarsanız, Beyza'nın Ömer'in kasları için 'Ömer abinin çok iyi kasları varmış' dediği bir söz geçmişti. Çoğu kişi bunu yanlış bulmuş ve Beyzaya hakaret etmiş. Burada bu konuyu son kez bir açıklık getirmek istiyorum. Bir daha da anlatmayacağım. Beyza, ailesi tarafından şiddet gören ve bir adama satılmaktan son an da kurtulan çok güçlü bir kadın. Ömer de geldiği mahalledeki herkesi araştırdı ve geçmişlerine ulaştı. Beyza'nın geçmişine üzüldüğü için onun yanında bir abi gibi davranıyor ve bu durum da yanlış bir şey yok. Asıl konu ise Beyza o sözü söyledikten sonra zaten kısa bir an gözüm kaydı diyor. Ben neden başkasının kasına bakayım diyor. Yani yanlışlıkla olduğunu belirtiyor ve sadece fazla kaslı biri olduğunu belirtiyor. Tamam bu yaptığı yanlış ama lütfen iğrenç imalar yapmış veya kötü şeyler yapmış gibi hakaret etmeyin karakterime. Nisa'nın onca sözüne ve yaptıklarına bile sessiz kalan çoğu kişi, Beyza'nın bir sözüne ayaklandı. Ben bu konuyu anlamadım ve anlamak istemiyorum. Nisa'nın onca yaptığı alçaklık kitabımda normalleşiyor da, Beyza'nın tek bir sözü mü sorun oluyor? Ayrıca bu sözü herkes üstüne alınmasın lütfen. Ben Beyza karakterine aşağılık biriymiş gibi davrananlardan bahsediyorum ve öyle yorumlar yazan kişilerin yorumları, an itibari ile silinecektir.

Umarım üstte dediğim laflar için alınmazsınız. Ben bunca zaman Nisa karakterine hangi hakaret edilse sustum ama Beyzaya bir şey denmesine izin vermiyorum. Umarım beni anlayışla karşılarsınız. Sizi fazla tuttuysam özür dilerim.

İyi okumalar dilerim...

Yazardan:

Motorunu son hız sürüyordu Nazlı. Gitmesi gereken yere, her an biraz daha yaklaşıyordu. Albayın verdiği dosyayı, karakol amirine götürmesi gerekiyordu.

Normal de bu dosyayı direkt Ömer abisi alır, koşarak karakola giderdi. Ama bugün Tomris ve Ömer yarım gün izinli olduğu için, albay onun gitmesini istemişti.

Eh, onun da bariz işine gelmişti. O kadar çok incelemesi gereken dosya varken, o dosyaları Murat'a yıkıp dışarıya çıkmak gayet keyif verici bir aktiviteydi.

Görünen karakolla, daha da gaza yüklenip hızlandı. Karakolun önünde hafif kaydırarak durdurduğu motordan inerken, bir kaç kişi ona bakıyordu.

Kafasındaki kaskı çıkarıp, kolunun altına alarak diğer elindeki dosyayla karakola giriş yaptı. Üstündeki askeri üniforması, balık sırtı örülü kızıl saçları ve büyüleyici güzelliği ile oldukça dikkat çekiyordu.

Karakolun içindeki klimaya teşekkürlerini iletirken, bir yandan da saçını ördüğü için Ahmet abisine de teşekkür ediyordu. Yoksa bu sıcakta açık saçla duramazdı. Kendi de örmeye üşeniyordu zaten.

Kendinden emin adımlarla amirin odasına ilerleyip, dosyayı sahibine verdi. Önceki karakol maceralarından dolayı, içini biraz da bildiğin karakolda etrafına bakındı.

Sağ taraftan giderse istediği yere ulaşacağının bilincinde, hızla o tarafa doğru ilerledi. Biraz ilerleyip döndüğünde, üç dört metre ilerisinde sırtı dönük bir şekilde duran Selim'i gördü.

Bir an geçen gün ki konuşma aklına gelse de, hemen düşüncelerini dağıtmayı çalıştı. Sonuçta şaka yapmış olabilirdi Selim. O da onunla şaka yollu flört etmiş olmalıydı. Evet, kesinlikle öyleydi.

Sırıtarak hızla ileri atılıp, önündeki adamına ensesine bir tokat geçirip yanına geçti.

" Laaan!"

Selim yanına döndüğünde gördüğü kızla, şaşkınlıkla donarken ne yapacağını bilememişti. Ne biraz önce kendisine aşk itirafı yapan önündeki kız, ne de nerede olduğu da dahil her şey aklından silindi gitti.

" Selaammm."

Nazlı tebessümle Selim'e bakarken, dikkatini Selim'in hemen önünde duran kız çekti. Kız onlara anlamaz bir şekilde bakarken, kim olduğunu bilmediği kızı çatık kaşlarla süzdü Nazlı.

Kendisine dalmış bir şekilde bakan Selim'e yandan bir bakış attığında, konuşmayacağını anlayıp elini uzattı karşısındaki kıza.

" Merhaba, Nazlı ben."

" Merhaba, Merve ben de."

Nazlı çok sıkmadan hemen elini çekip, yalandan bir tebessümle karşısındaki kıza baktı. Bir yandan da, fark ettirmeden Selim'i kendine getirmek için dürtüyordu.

Selim daldığı alemden, küçük dokunuşlarla kurtuldu. Hayali silkelenip kendine geldiğinde, karşısındaki kızı hatırlayıp konuştu.

" Dediğim gibi Merve, cevabım net. Ve hiç bir zaman değişmeyecek. Gidelim Nazlı."

Demiş ve hiç kimsenin bir şey demesine izin vermeden, Nazlıyı kolundan tutup ilerletmişti.

Nazlı gerilerinde kalan kıza bir bakış atıp, bir yandan da ilerlerken Selim'e doğru konuştu.

" Bu kız sana yanık, net!"

Selim durup yüzünü sıvazlayıp, Nazlıya bir bakış attı.

" Çok mu belli?"

" Çok ne demek, direkt anlaşılıyor zaten. Ama bu kızla olmana izin vermem."

Selim küçük bir tebessümle karşısındaki güzel kadına baktı.

" O niyeymiş?"

" Çünkü benle Tomris, sana en iyisini buluruz."

Selim'in ümitleri yine kırılsa da, gözlerini sürekli olarak Merve'nin olduğu tarafa döndüren Nazlı'dan dolayı umudunu kaybetmemeye çalıştı. Nazlıya doğru iyice yaklaşıp, yüzlerini aynı hizaya getirdi. Yüzlerinin arasında bir parmak kadar boşluk varken, Nazlı oluşan yakınlıkla yutkundu. Kalbi nedensizce hızlanırken, nefesleri sıklaşmıştı. Selim yüzünü vuran hızlı nefeslerle konuştu.

" Benim kalbimin sahibi uzun zamandır var zaten. Başkasını bulmanıza gerek yok."

Titrememesi için çabaladığı sesiyle konuştu Nazlı.

" Nasıl yani?"

" Şu demek yani Nazlı. Benim kalbim uzun zamandır senin avuçlarının içindeyken, kalbimin başka avuçlara geçmesi demek kalbimin ölmesi demek. O yüzden kalbimin sahibi beni görse de, avuçlarımın içindeki kalbim atsa. Olmaz mı?"

Nazlı öylece karşısındaki Selim'e bakarken, Selim yutkunarak tekrardan konuştu.

" Başkalarına bakarken parlayan gözlerin, beni de gördüğünde parlasa olmaz mı Nazlı? Ölünceye kadar, kaplerimiz birbirine bağlı yaşasak olmaz mı Nazlı?"

****************************************************

Yazardan:

" Komutanım, bu işin başka yolu yok mu?"

" Maalesef yok Ömer. Bunca yıldır hakkıyla askerliğini yaptın. Hâlâ da yapıyorsun ama yaşın ve rütben git gide ilerliyor. Bu yüzden de time yeni birini eklememiz lazım. Sen artık eskisi kadar sık göreve çıkamazsın. Yine görevlere gideceksin elbet, ama artık sıra gençler de. Sen yokken de timinden Ahmet komutanlığı öğrenecek. Onların da bir şeyleri öğrenmesi lazım. O yüzden ilk başta daha kolay operasyonlara tek başlarına gitmeye başlayacaklar. Zor ve büyük operasyonlara ise seninle birlikte gidecekler."

Ömer içindeki üzüntüyü belli etmeden başını salladı.

" Emredersiniz komutanım. Komutanım peki ben ne yapacağım onlar göreve gittiğinde?"

Albay duyduğu soru ile gülümsedi. Gençliğini ona hatırlatmıştı Ömer. O da komutanı bunları kendisine böyle söylediğinde, boş boş etrafa bakıp ne yapacağını sormuştu. Kendisini boşlukta gibi hissetmişti.

" Şimdilik bölük içtimalarına girersin. Tamamiyle sahadan çekildiğinde ise, bordo bereli eğitimi vermek istersen dilekçe gönderebilirsin. Ya da askeriye de operasyon yönetimi için benimle kalıp, benimle birlikte operasyonları yönetmeye başlarsın. Seni benden sonraki komutan olarak yetiştirir, bildiklerimi sana öğretirim. Böylelikle de hem rütben yükselmeye devam eder, hem de timin de dahil bir çok askerin operasyonlarında ki durumunu görüp onları yönetebilirsin."

" Peki hemen karar vermem mi gerekiyor komutanım?"

" Şu an hâlâ görevlere gideceksin Ömer. O yüzden bu karar için erken. Dediğim gibi şimdilik içtimaları yaptırırsın. Bu kararı da vakti gelince verirsin."

" Emredersiniz komutanım."

" Şimdi çıkabilirsin, timin için yeni bir kişi seç. Çok rütbeli biri olmasın. Baştan güçlü bir şekilde eğiteceğin biri olsun."

" Emredersiniz komutanım."

Albayın odasından çıkan Ömer, duydukları ile oldukça üzgündü. Oysa bu odaya gelirken, acaba yeni bir görev mi geldi diye sevinmişti. Hayalleri darma dağındı şu an. Elbet bir gün bunun yaşayacağını biliyordu ama bugünün bu kadar çabuk gelmesini istemiyordu.

Bordo bereli olunca bunun getirilerinin farkındaydı. Bordo bere demek, bir nevi dağda çok askerlik yapamazsın demekti. Elbette yine görevlere katılırdı ama yaş geçtikte gideceği operasyonlar azalırdı. Bordo berelilere verilen operasyonlar normal operayonlar olmadığı için, yaş geçtikçe kas gücü ve yaşlanmadan dolayı beliren ağırlıktan dolayı görevleri kaldırmıyordu vücutları.

Şu anlık Ömer'in öyle bir sorunu yoktu ama rütbesi de yüksek olduğu için, albayın dedikleri doğruydu.

Sakin adımlarla odasına ilerledi. Albayın gönderdiği asker dosyalarının içinden asker seçerken, oldukça dikkatliydi. Her ne olursa olsun, timine yeni bir kişi gelecekti. Dikkatli olması lazımdı. Ne kadar bu durum çok sinirini bozsa da, askerlerin içinden de vatanına ihanet edenler çıkıyordu maalesef.

Yaklaşık iki saattir baktığı dosyalar arasından gözüne çarpan dosyayla, duraksadı. Okuduğu dosyadaki yazanlar, timinin yeni kişini belirlemişti. Hem bu vesileyle aşıkları da buluşturmuş olurdu.

Yandan bir gülümseme ile vesikalık fotoğraftaki sarışın kadına baktı. Ali'nin Sevdasına kavuşma vakti gelmişti.

Sevda ASLAN: > 23 Yaşında.

> Asteğmen.

> Telsiz ve harita uzmanı.

> Ali ile birbirlerini sevmelerine rağmen, anlaşamadıkları için ayrıldılar. Ama hâlâ Aliyi seviyor.

( NOT: Ali'de onu seviyor. Ama çaktırmayın. Siz böyle bir şey duymadınız. Aslında bu yazı yoğğğ.)

Ömer cebindeki telefonunu çıkarıp, dosyanın üstündeki numarayı aradı.

Bir süre çalan telefon açıldığında, karşı tarafın konuşmasını izin vermeden konuştu.

" Asteğmen Sevda ASLAN!"

Sevda duyduğu sesle hızla hazır ola geçerken, etrafındaki insanları umursamadan konuştu. Sonuçta Ömer Komutanı aramıştı. Kimseyi umursamaması en iyisiydi.

" Emredin komutanım!"

" İki gün içinde, Şanlıurfa Komutanlığına geleceksin. An itibari ile PUSAT timine atandın."

" Emredersiniz komutanım."

Ömer daha fazla konuşmadan telefonu kapatırken sırıtıyordu. Bu komutanlığın da bu durumunu seviyordu. Ondan kıdemli olmayan hiçbir asker hiçbir emrini sorgulayamaz, ne derse onu yapardı.

Hafif gelen keyfiyle sırıtarak odadan çıktığında, keyfinin kaçması uzun sürmemişti. Bu askerler de hiçbir işi onsuz halledemiyordu. Mesai çıkış saatine kadar, onlarca askere bağırarak geçirmişti vaktini. Bir ara hızını alamamış, ayağının altındaki taşa kızgınlığından ona da bağırmıştı. Ve sonuç olarak, bir taş için on iki tane askeri, tek ayak cezasını çarptırıp huzurla evini yolunu tutmuştu. Tabi arkasından sevgi(!) dolu sözcükler söyleyen askerlerin olacağını bilse de umursamadı.

İçindekileri dökmüşlüğün rahatlığı ile gitti eve. Eve gittiğinde yaşanacaklardan habersizdi. Oysa yaşanacakları bilseydi eğer, bu kadar huzurlu bir şekilde eve gider miydi? Asla gitmezdi. Ama bazı yaşanacaklardan kaçamazdı insan.

****************************************************

Ömer Tomrisi de işten almış evinin yolunu tutarken, oldukça keyifliydi ikili. Hatta o kadar mutluydular ki, bağıra çağıra şarkı söyleyerek tamamlamışlardı yolculuklarını.

Ömer arada üzülecek gibi olsa da, yanındaki kadının yanında üzülmek ona hakaret gibi geliyordu. O güzel yüzü ne zaman görse, aklındakiler uçup gidiyor ve mutluluğuna geri dönüyordu.

Ömer ve Tomris, el ele bahçeden geçip anahtarla kapıyı açtılar. Tam içeriye doğru bir adım atacaklarken, duydukları sesler onları durdurdu.

" Selim bir dursan mı artık? Bu kaç oldu ama."

" Duramam kızım. Ben bu anı ne kadar bekledim senin haberin var mı? Şimdi sana sarılmadan, öpmeden nasıl dururum?"

Ömer'in duydukları ile gözü seğirirken, Selim'in sesi tekrardan duyuldu.

" Hem senin de yüzünde gayet memnun bir ifade var. Hiç saklama. Sen de memnunsun bu durumdan işte. Hem sen bana deneyelim demedin mi? Yani sen benim sevgilimsin artık."

Tomrisin ağzı iki karış açılırken, Ömer'in kanal an itibari ile değişmişti.

" Ağzuna ettuğumun şerefsizu!"

Ömer'i o an tutamayan Tomrisle, tüm mahalleli karadeniz şivesi ile oldukça değişik küfürler tarafından sallanmıştı.

Sonuç olarak ise, bir bordo bere tarafından dayak yemeye doyamayan Selim yine dayak yemiş, Ömer ise gerçekten de adam döverken özellikle de Selim'i döverken ayrı bir enerjiye sahip olduğunu fark etmişti.

Bence emeklilik için oldukça erkendi...

Siz ne diyorsunuz???

Evet bir bölüm daha bitti. Nasıldı?

Selim'in, Nazlıyı her gördüğü yer de ayran budalasına dönmesi bir tek benim mi hoşuma gidiyor 😅

Merve sen nereden çıktın kız? Bizim Selim'in tapusu Nazlıda! Hadi başka kapıya 🤨

Selim senin kalbin neden benim elimde değil hı? Bende Selimden istiyom yaaaa 😍

Ömer ve emeklilik mi? İşte buna gülerim ama neremle gülerim 😁

Evet Ali'ye de bir yavuklu yaptığımıza göre, diğer bölüm final artık. Şaka lan şaka! Gülün diye dnxbxmxvxn

Ömer'in Karadeniz kanalı açıldı! Diğer bölüm biraz daha mı açık dursa ne? Bu kanal benim çok hoşuma gidiyor ndbxjxhxjjx

Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın canlarım...

 

 

Loading...
0%