Yeni Üyelik
5.
Bölüm

2.Bölüm

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarım.

Bölüme geçmeden, bir yıldız butonuna basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfeeen.

Bu bölümün içinde Tomrisin timi de geçecek. Ama tanıtımını yapmayacağım. Asıl timi Urfa da. Onların tanıtımlarını yaparım vakti gelince.

İyi okumalar...

Yazardan: 

Tomris karşısındaki dağ manzarasını izlerken, gelecek olan helikopteri büyük bir heyecanla bekliyordu.

Sonunda kavuşacaktı sevdiğine. Tam bir haftadır görevdeydi ve bu bir hafta içinde Ömer bir an olsun aklından çıkmamıştı.

Özlemişti sevdiği adamı, sevdalısını...

Birazdan helikoptere binecek ve sevdiği adamın onu karşılaması ile hasreti son bulacaktı.

O sırada aklına bir ihtimal düştü. Ve bu ihtimal tüm hayallerini, heyecanını ve mutluluğunu götürdü.

Ya Ömer göreve gittiyse. Bu ihtimali hiç düşünmemişti. Tamam göreve gitmesi gayet normal bir şeydi. Ama ya yaralanmışsa... Bütün ihtimaller tek tek aklından geçiyor, kafasının içindeki sesler susmuyordu.

O sırada yanında hissettiği hareketlilikle o tarafa döndü.

Gördüğü adamla istemsiz göz devirdi.

Burak Başkomiser... 

Üç yıldır birlikte çalıştığı timine yeni gelmişti Burak. Geleli daha bir hafta olmuşken, geldiği gün beraber göreve çıkmışlardı. O yüzden tam tanışamamışlardı. Ama Tomris, bu adam hakkında bir şey söyleyecek olursa kesinlikle söyleyeceği şey bu adamın yavşak olduğuydu.

Burak, mesleğini iyi icra eden biri olsa da, Tomrise karşı olan laubali tavırları tüm tim tarafından eksilere düşmesine sebep olmuştu.

Bir kaç defa bu halleri yüzünden timdekilerle kavga edecek olsa da, Tomris onları durdurmuştu.

Görevdeyken böyle şeyler çok riskliydi. Bu yüzden de üslerine geri dönünce halledecekti Tomris, Burağı.

Burak ise Tomrisin bir şey dememesinden cesaret alarak, daha da üstüne geliyordu.

" Ne öyle uzaklara daldınız Başkomiserim?"

" Sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum Başkomiserim."

Burak duyduğu yanıtla bocalasa da vazgeçmeye niyeti yoktu.

Bu güzel kadını eninde sonunda elde edecekti.

" Bence beni de ilgilendireceği günler yakındır diye düşünüyorum."

Tomris sabır çekerek derin bir nefes aldı.

Keşke görevlerde yüzüklerini çıkarma zorunlulukları olmasaydı da, bu yavşağın gözüne yüzüğünü soksaydı.

Aslında direkt evli olduğunu söyleyebilirdi ama Ömer'i kendi gözleri ile görmesini ve kaybedişini izlemeyi istiyordu.

" Sizi ilgilendireceği günleri rüyanızda bile göremezsiniz başkomiserim."

" Neden böyle yapıyorsun? Sana bir yanlışım mı oldu? Bir haftadır iyi anlaştığımızı düşünüyordum."

" Bir haftadır anlaştığımız falan yok başkomiserim. Ben sadece görevdeyiz diye laflarınıza bir karşılık vermedim. Ama üse geri dönünce aynı şeyin olmayacağını belirtirim."

Diyip yerinden kalkmış, uzaktan gözüken helikopterin iniş yerine doğru ilerlemişti. Arkasında timi ile.

Gelen helikoptere binmeleri ile ikili arasındaki gerginlikten dolayı kimse konuşmuyordu.

Mehmet bu ortamı en azından biraz dağıtmak için konuştu.

" Eee başkomiserim, Ömer abi ile nasıl gidiyor?"

Tomris, duyduğu isim ile gülümsedi.

" Çok şükür bir sıkıntımız yok."

Burak, merakla kaşlarını çattı. Kimdi ki bu Ömer?

" Abiniz falan mı başkomiserim?"

Tomris, duyduğu soru ile sinirle dişlerini sıktı. Bu adam kesinlikle sınırlarını aşıyordu. Ama sakin olmalı ve üsse dönene kadar sabretmeliydi. İllaki biri bu herifin yüzünü dağıtacaksa bu kocası olmalıydı. Zira hem kocası hem de kendisi, karşı cinsleri ile görev dışında temas etmemeye özen gösterirdi. Bir kere haram denen bir şey vardı ve onlar karı koca olarak bir tek helallerine, yani birbirlerine dokunurken rahatsız olmuyorlardı.

" Hayır başkomiserim, abim değil."

Büyük bir sükunetle cevap vermişti Tomris.

Burak duyduğu cevapla rahatsızca yerinde kıpırdandı. Acaba yakın bir akrabası olabilir miydi?

" O zaman yakın bir akrabanız falan mı?"

Tam Mehmet evli olduklarını söyleyecekken, başkomiserinden aldığı sessiz uyarı ile susup, helikopterde ki herkes gibi ikiliyi izlemeye geri döndü.

" Hayır başkomiserim, akrabam da değil."

Burağın, duyduğu cevapla iyice kafası karışmıştı. Bu sefer de aklına sevgililik ihtimali düştü. Sevgilisi olabilir miydi ki acaba? Gerçi sevgilisi olması çokta önemli değildi onun için ya! Bir şekilde ayrılabilirlerdi sonuçta değil mi ama?

" Sevgili falan mısınız peki?"

" Hayır başkomiserim. Sevgili kelimesi gibi basit bir kelime ile anlatamayacağım biri kendisi."

Deyip konuşmayacağını belirtmek için, kafasını cama döndürüp dışarıyı izlemeye başladı.

Burak, Tomrisin bir şey söylemeyeceğini anlayınca ekip arkadaşlarına baksa da onlar da hiç bir şey söylemediler.

Bir süre sonra üsse iyice yaklaşmaları ile, Tomris heyecanla camdan helikopter pistine baktığında gördüğü sevdiği ile hızla Aslıya döndü.

" Aslı yüzüm temiz değil mi? Dur hatta şu kaskı da çıkarayım da saçlarıma da bak bir."

Tim, Tomrisin her zaman ki bu heyacanına küçük bir tebessüm ile bakarken, Burak ne olduğunu anlamamıştı.

" Çok güzelsiniz başkomiserim, merak etmeyin."

Tomris bir cevap vermeden, hızla helikopterin tam inmesini bekliyordu.

Sırtında ki çantayı, elindeki silahı ve kaskı helikoptere bırakıp, helikopterin tamamen yere inmesi ile hızlıca kapıyı açtı.

Karşısındaki amiri bile o an gözü görmezken, kendisine koşarak gelen sevdiğini aynı şekilde karşılık verdi.

Ortada buluşmaları ile Ömer hızlıca kızı kucağına alıp etrafında döndürdü.

Bir yandan da başını, misket gözlüsünün boynuna gömmüştü.

Bir süre sonra döndürmeyi bıraksa da, sarılmaya devam etti Ömer. Aynı şekilde de Tomriste.

Biraz geri çekildiklerinde, Ömer alnını Tomrisin alnına yasladı.

Gözünden bir yaş akarak konuştu Ömer.

" Seni çok özledim misket gözlüm."

Aynı anda Tomrisin gözünden de bir yaş düştü.

" Bende... Bende seni çok özledim çakır gözlüm."

Ömer, Tomrisin belinde olan ellerini çözüp yanaklarından tutarak alnına upuzun bir öpücük bıraktı.

" Teşekkür ederim misket gözlüm. Bana sağlam döndüğün için çok teşekkür ederim."

Tomris, Ömer'in dediği ile sesli bir şekilde kıkırdayıp, tekrardan sımsıkı sarıldı sevdiğine.

O sırada ise bu duruma alışkın olan tim ve Amir, onlara mahremiyet sağlamak için gitmişlerdi.

Bir tek Burak kalmıştı. Elleri yumruk olmuş, sinirle karşısındaki görüntüyü izliyordu.

" Sence de emanetin yerine tekrardan yerine gelmesi lazım değil mi?"

Tomrisin sorusu ile, Ömer biraz geri çekilip, Tomrisin boynunda ki zinciri çıkardı.

Zincirin tam ortasında bir alyans vardı. Tomrisin alyansı...

Bu aralarında ki sözsüz bir anlaşma idi. İkisi de göreve gittikleri zaman, alyanslarını zincir ile boyunlarına takarlardı.

Döndüklerinde ise eşleri o alyansı çıkarıp, takardı.

Ömer çıkardığı alyans ile, zinciri cebine koyup eline aldığı alyansı Tomrisin ince ve uzun, hafif silah tutmaktan sertleşen parmağına taktı.

Daha sonra da hafif bir öpücük bıraktı eline.

" Emanette yerine ulaştığında göre, evimize gidelim mi karıcım?"

" Gidelim kocacım."

Burak duyduğu kelimeler ile bir adım geriye gitti. Nasıl yani Tomris evli miydi?

Tomris ve Ömer gitmek için arkalarına döndüklerinde, birleşmiş ellerine kitlenmiş bir şekilde bakan Burağı görmüşlerdi.

Ömer anlamsızca kaşlarını çatarken, Tomris gözlerini devirdi. Bir de şimdi bu yavşakla uğraşacaklardı. Aslında Ömer birinin yanlarında olduğunu anlamıştı ama amirin olduğunu düşünmüştü.

" Hayırdır, kimsin birader sen?"

" Be-ben Burak Başkomiser. Time yeni geldim."

Ömer anladım manasında başını salladı. Ama bu adamın bakışından da bir kere kıl kapmıştı. Bir daha da ısınamazdı zaten.

" Ben de Ömer, Tomrisimin eşiyim."

" Anladım, o zaman izninizle görevden yeni döndüm. Ben gideyim."

" Müsade sizin başkomiserim."

Ömer'in son lafı ile bir an olsun durmadan oradan gitti Burak.

Ömer, Burağın iyice uzaklaşması ile hızlıca Tomrise döndü.

" Bu it sana yaklaşmadı değil mi?"

Tomris, bir an ne diyeceğini bilmese de yalan söylemeyecekti eşine. Bugüne kadar bir birlerine hiç yalan söylememişler, bundan sonra da söylemek istemiyorlardı.

" Bir hafta boyunca yaklaşmaya çalıştı. Görevdeyiz diye bir şey demedim. Ama dönüştü uyardım. Eğer böyle devam ederse sen halledersin. Ama baksana aşkım. Seni ve senin bu heybetli bedenini gördüğü gibi kaçtı."

Tomrisin sonunda hafif cilve ile söylediği sözler ile Ömer'in bedeni kas katı kesildi.

Kendine gelmek için boğazını hafif temizleyip, kafasını başka şeylere odaklamaya çalıştı.

" Biz eve gidelim yavrum en iyisi. Sen hadi git amirin ile konuş. Sonra da evimize gidelim. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacak."

Tomris, Ömer'in dediği ile hafif gülüp, Ömer'in boynuna ellerini doladı. Anında beline dolanan ellerle sırıtmamak için çabaladı.

Dudaklarını Ömer'in dudaklarına hafif sürtüp, nefesini vererek konuştu.

" Ne gibi şeyler olur mesela kocacım?"

Ömerden yüksek seste bir yutkunma duyuldu. Farkında olmadan ellerini daha da sıkılaştırıp, Tomrisi iyice kendine çekti.

" Hatun yapma... Dayanamayacağım yoksa."

Tomris hafif dudakların büzüp, gözlerini kırpıştırdı.

" Ben bir şey yapmadım ki hayatım. Neyse o zaman ben en iyisi amirimle konuşmaya gideyim."

Diyip, Ömer'in yanağına tüy hafifliğin de bir öpücük bırakıp geri çekilmeye çalıştı. Ama unuttuğu bir şey vardı ki, bu saatten sonra istese de geri çekilemezdi.

Daha o ne olduğunu anlamadan, Ömer onu omzuna atmıştı.

" Ömer ne yapıyorsun? Ömer indir beni! Herkese rezil oluyorum. Ömer kime diyorum ben!"

Bir yandan da ilerleyen Ömer'in sırtına yumruk atıyor, daha sonra da acıtmış olabilirim diyerek, vurduğu yerleri okşuyordu.

Ömer'in adımları hızlanmışken, gördüğü amir ile durmadan bağırarak konuştu.

" AMİRİM, TOMRİS YARIN GELİP SİZE GÖREV BİLGİSİNİ VERİR. HAYDİ İYİ GÜNLER."

Demiş, ardından ise onların her zaman ki haline gülen bir karakol bırakarak arabaya binmişlerdi.

Tomris araba da sinirle dizini sallıyor, ellerini göğsünde birleştirmiş, dışarıya bakarken Ömer'e cevap vermiyordu.

Hayır tamam o da özlemişti kocasını ama her seferinde de bu karakoldan böyle çıkmaları gerekiyor muydu?

Arabanın durması ile lojmanlara geldiğini anlayan Tomris, arabadan hızla inip kapıyı da aynı hızla kapattı.

Ömer kapanan kapı ile arabasının kaputunu okşadı.

" Acıdı mı canın babacım? Anne bugün biraz sinirli. Söz sonra seni cila yapmaya götüreceğim."

Diyip, kendisine sinirle bakan eşine doğru ilerledi. Birlikte çıktıkları iki kat sonunda ulaştıkları kapı ile, Ömer anahtarla kapıyı hızlıca açtı.

Tomrisin önden geçmesi için eline içeri doğru uzattı Ömer.

" Önden misket gözlüm."

Tomris, heyecanla dudağını dişleyip postalını çıkarıp içeriye doğru bir adım attı. Tamam anca buraya kadar kızgın kalabilmişti. Çünkü o da eşini çok özlemişti. Hele de Ömer'in boynuna kafasını koyup uyumayı çok özlemişti.

Ömer de içeri girip kapıyı kapatması ile kendisinden iki adım geri de olan Tomrise doğru bir adım attı.

" Beni kışkırtmayacaktın hatun. Bunu sen istedin."

Diyip, Tomrisin sözünü dinlemeden tekrardan omzuna attı.

Anlaşılan bugün çok uzun sürecekti...

Eveet bir bölüm daha bitti. Nasıldı?

Son sahnenin devamı gelmez bildirmiş olayım. Normalde böyle şeyler de yazmazdım ya. Evliler diye bu kadar yazdım.

Tomris ve Ömer aşkı?

Ömer'in Tomrisi sırtına alması ( Kudurdu bizimki şxhkfkfkdsh)

Burak? 

Bu ikiliyi yazarken duramıyorum. Çok güzel bir çiftler. Enerjileri çok hoşuma gidiyor.

Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın canlarım...


Loading...
0%