Yeni Üyelik
37.
Bölüm

32.BÖLÜM

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarımmm.

Nasılsınız birtaneciklerim???

Beni sorarsanız; iyiyim, güzelim ve tabiki de harikayım. Tıpkı sizler gibi :)

Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.

Bölümü kontrol etmeden atıyorum. Şimdiden bir yanlışım varsa affola.

İyi okumalar dilerim...

Yazardan (2 ay sonra):

Tomris sırtına giren ağrı ile yüzünü buruşturarak, yatakta sağ tarafına döndü. Bu seferde bir anda sağ tarafına giren ağrıyla, oflayarak yavaşça yerinden doğruldu.

Terden ensesine yapışan saçları bileğindeki toka ile toplarken, yüz ifadesi oldukça huysuzdu.

Ekim ayının sonlarına gelmelerine rağmen bir türlü soğumayan havaya oldukça kinliydi. Yani soğumayacak yılı bula bula, Tomrisin hamile olduğu zamanı mı bulmuştu?

Düşündüğü şeyler arasında hamilelik lafı ile, yüzündeki huysuz ifade pılını pırtını toplamış ve oldukça uzaklaşmıştı.

Yüzündeki gülümseme ile başını eğip, karnındaki kavuna baktı. Evet dört buçuk aylık hamileydi ama karnında şimdiden bir kavun kadar büyüklük vardı. Anlaşılan evlatları da, babası gibi iri ve büyük olacaktı.

Öyleki her gören, kaç aylık olduğunu duyunca kesin sen erken doğum yaparsın diyordu. Tomris için, erken veya geç doğum önemli değildi. Tek önemli olan bebeğinin sağlıklı olmasıydı. Gerekirse onu iki yılda karnında taşırdı, iki ayda.

Elini karnına değdirip, yüzündeki gülümseme ile konuştu.

" Günaydın annecim."

Yüzündeki gülümseme ile yatağın boş tarafına bakıp, buruk gülümsemesi ile tekrardan bebeğine döndü.

" Bugün de babasız uyandık. Ama olsun, baban bir süper kahraman. Vatanımız için savaşıyor. O yüzden sızlanmıyoruz."

Sözlerinin aksine gözünden bir damla düşen yaşla, dudakları büzüldü.

" Yiaaa, ben ağlamak istemiyorum ki."

Gözünden peş peşe düşen yaşlarla, yatağın yanındaki komidinin üstündeki peçete kutusunu karnının üstüne koyup, içinden çektiği peçeteleri yüzüne bastırdı. Bir yandan da hönkürerek ağlıyordu, bu işi yaparken.

Bağıra çağıra ağlarken, çalan telefonu ile gözlerindeki çekmediği peçeteyle, telefonu eline aldı.

Yüzündeki peçeteleri çekerken, aramada gördüğü kişi ile ağlamasını devam ederken telefonu açtı.

Ekranda gördüğü yakışıklı yüzle, ağlaması daha da arttı.

Ömer karısının ağlayan yüzü ile, endişe içinde oturduğu koltuktan kalktı.

" Yavrum! Ne oldu Tomris? Niye ağlıyorsun sen?"

Tomris tıkanan burnunu yüksek bir sesle silip, telefondaki Ömer'e konuştu.

" Ben seni özledim. Sen niye yine evde değilsin ki? Neden çocuğumla beni yalnız bıraktın ki? Hem çokta yakışıklısın! Sen niye dışarıda bu kadar yakışıklı oluyorsun? Zaten göreve de çıkamıyorum! Sen bana inat mı göreve gidiyorsun? Yazıklar olsun sana! Göreve giderek karını imrendirmeyi ve kendini özletmeye utanmıyor musun? Bana cevap ver Ömer!"

Ömer yüzündeki şefkatli gülümseme ile koltuğuna tekrar otururken, Tomrisin sorularına tek tek cevap verdi.

" Bende seni özledim yavrum. Öğlen doktor randevumuz olduğu için, dün akşam sana da söyleyip bugün işe geldim. Çocuğumuzla seni yalnız bırakmadım, Selim iti evde. Ayrıca yakışıklı olmamın tek sebebi, kendimi senin yanına yakıştırmak istediğim için. Bebeğimiz olduğu için, maalesef bir süre göreve çıkamayacaksın. Ayrıca sana inat göreve çıkmak gibi bir şey asla yapmam. Hem farkındaysan zaten, bebeğimizi öğrendiğimizden beri, sadece günü birlik bir göreve çıktım. Ve göreve giderek karımı imrendirmek gibi bir şey yapmak istemiyorum. Son olarak ise, sen iki adım benden uzaktayken bile ben seni özlerken, senin beni özlemene sadece çok sevinirim. Asla utanmam!"

Ömer'in her cümlesinde biraz daha sakinleşen Tomris, son cümleler ile yanakları ısındı.

" Yiaaa çok mu özlüyorsun sen beni?"

Tomrisin nazlı sesi ile Ömer'de sırıttı.

" Özleminden dağı taşı bile delebilirim Tomrisim. Sen anla artık."

Ömer iç çekerek bunları söylerken, bir an nerede olduğunu unutmuştu. Kendisine bakan bakışlarla, hızla yerinden doğruldu. Bu adamlar daha biraz önce, toplantı odasından çıkmamışlar mıydı? Ne ara albayla birlikte geri dönmüşlerdi?

" Tomris benim kapatmam lazım. Kendine ve bebeğimize iyi bak. Selim itine iyi bakmayı bırak, bakma bile."

Demiş ve Tomris son sözleri ile telefonu kapatmıştı. Boğazını temizleyip, kendisine bakanlara kısa bir bakış attı. En sonunda albaya dönüp, sertleşen sesi ile konuştu.

" Nerede kalmıştık komutanım?"

**********************************

Ömer küçük ekrandan gözlerini ayırmazken, hızlı hızlı ileri geri yürüyordu. Ekranda yanacak her yeni isimde heyecanla oraya bakıyor, Tomrisin isminin yanmaması ile hayal kırıklığıyla adımlamaya devam ediyordu.

Bugün doktor randevuları olan çift, heyecandan iki saat önce gelmişlerdi hastaneye. Tabi bu yüzden de bayadır bekliyorlardı.

Doktor odasının kapısı açılıp çıkan bir çiftin ardından, ekranda sonunda Tomrisin ismi çıkmıştı. Heyecanla doktorun odasına doğru adımlayan Ömer, gerisinde bıraktığı iki kişiyi hatırlayıp hemen geri döndü. Tomrisin ters bakışları içerisinde ona yardım ederek yerinden kaldırıp, birlikte doktorun odasına girdiler.

Karısını direkt ultrasonun yanındaki yatağan yönlendiren Ömer, Tomrisin ve doktorun hiçbir şey demesine kalmadan, Tomrisi yatağa yatırıp karnını açtı. Ardından da doktora döndü.

" Emine Hanım, biraz hızlı olabilir misiniz? Tomrisin karnını açtığım için, bebeğim ve karım üşüyebilir."

Ömer'in sözleri ile gülerek yanlarına adımladı Emine Hanım. Bir yandan da alayla konuştu.

" İsterseniz jeli de vereyim. Tomris Hanım'ın karnına sürüp, kendiniz bakın bebeğinize."

Ömer'in gözleri parlarken, hızlı hızlı başını salladı.

" Jel hangisi? Hemen bakayım bebeğime."

Emine Hanım ve Tomrisin gözleri açılırken, Tomris Ömer'in koluna uyarı anlamında sıktı.

" Şaka yapıyor Emine Hanım, şaka. Ömer biraz şakacıdır da."

Tomrisin uyarısı ile Ömer'de uysalca başını salladı. Doktor, Tomrisin karnındaki jeli sürüp bir süre ultrasonun ekranından baktı. Bir süre sonra eli ile ekranda bir yeri gösterdi.

" Bakın bebek burada. Gayet sağlıklı görünüyor. Sadece dört buçuk aylık değil de, altı aylığa yakın bir büyüklükte bebeğimiz. Her hangi bir sorun olacağını düşünmüyorum ama yinede sizden bir kan alalım. Erken doğum olabilir ama bebeğin büyümesinde bir sorun olmazsa gayet doğal. Geçen sefer cinsiyetini göstermemişti değil mi?"

" Göstermedi Emine Hanım."

Tomrisin sözleri ile daha dikkatli bir şekilde ekrana baktı Emine Hanım.

" Bu sefer gösterecek gibi."

Bu sözler ile nefesini tutan ikiliyle birlikte, Emine Hanım elindeki aleti bırakıp, Tomrise peçete uzattı. Kendisine beklenti ile bakan ikiliye dönüp, yüzündeki gülümseme ile konuştu.

" Tebrik ederim, bir oğlunuz olacak."

**********************************

Ömer elindeki tatlıları dağıtırken, iki adım ilerisinde cilveleşen ikiliyi bile umursamıyordu. Zira, Selim ve Nazlı'nın cilveleşmesini bile önemsemeyecek bir andaydı.

Erkek bebeklerinin olacağını öğrenen karı koca, herkese bebeklerinin cinsiyetini söylemişlerdi.

Ardından ise, Ankara'dan gelen Esma Hanım'ın yaptığı tatlıları dağıtıyorlardı.

Tomris ve Ömer'in ayakları yere değmiyordu adeta. Sürekli bebekleri ile konuşmaya çalışıyorlar, kalan boş zamanlarında ise internetten erkek bebek kıyafetlerine bakıyorlardı.

Sırıtarak bir eve daha tatlı veren Ömer, ileriye doğru bir adım daha atacakken, gördüğü görüntü ile elindeki tepsi yere yuvarlandı.

Gözleri seğirirken, Nazlı'nın parmağına takılan tektaştan gözünü alamıyordu. Selim ve Nazlı'nın sarılması ile görenler alkışlamaya başlamıştı.

Ömer'in kulakları uğuldarken, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Yere düşürdüğü tepsiden çıkan sesle, çoğu bakış ona dönmüştü. Selim Ömer'e sırıtarak bakarken, Nazlı gerginlikle abisinin kızaran yüzüne bakıyordu.

" Ben sana o parmağa yüzüğü takacam demedim mi lan?"

Selim'in sırıtarak söyledikleri ile Ömer'de korkunç bir şekilde sırıttı.

Yere eğilip eline aldığı tepsi ile ayağa kalkıp, yine sırıtarak konuştu.

" Ağzuna ettuğumun dangalağu! Senu dayağa doyuracağum! SAKUN KAÇMAAAAA!"

Ömer elindeki tepsi ile Selim'e doğru koştururken, Nazlı çığlık atarak Selim'in elini tutup koşmaya başlamıştı.

Ama sinirli ve özellikle şivesi kayık bir Ömer'i, Selim'den uzak tutmak imkansızdı.

Bunu da bir süre sonra kaçmalarına rağmen, Selim'in dayak yemesi ile anlamıştı Nazlı.

Selim'in sırtında parçalanan tepsiyle, bir süre dayak yemişti Selim. Ömer bağıra çağıra şivesi ile küfürleri yağdırmış, ardından ise Tomrisin yanına gelmesi ile anında sakinleşmişti.

Böylelikle herkes çok iyi bir şey anlamışlardı. Ömer'in sinirli hâli ile karşılaşmamak lazımdı. Ama asıl Tomrisle karşılaşmamak lazımdı. Çünkü böyle bir adamı varlığıyla bile sakinleştiren Tomristen korkmak lazımdı...

Veeeee bölüm bittiiiiii. Nasıldı?

Oğluşumuz olacaaaaaakkk 👶🏻

İsim tahminlerini buraya alalım >>>>>>>>

Kız isteyende gerçekten çok vardı. Ama açık ara farkla erkek cinsiyeti seçildi. Bu yüzden bana kırılmayın. Bu cinsiyeti ben değil, sizler seçtiniz ❤️

Ömer'in, Tomrisle ve başkaları ile konuşurken, aradaki fark 😍

Ömer'in ikinci ana dalı kadın doğum galiba 😅

Selim ve Nazlı evlenecekkkk 🤩

Ömer'in kanal değiştirme hızı, televizyon kumandasında bile yok 😂

Bence de Tomristen korkun! Çünkü o bir Asena 😎

WhatsApp kanalına katılmak isterseniz, YazarPapatya adlı instagram hesabımdaki sabitleşmiş linke ulaşabilirsiniz. Size buradan WhatsApp kanal linki atamıyorum. Size gönderiyorum linki ama anında geri siliniyor mesajlarım. Çok saçma ama olay bu. Hem bu link durumu da sadece WhatsApp linki için geçerli 😕

O zaman bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın canlarım...

 

Loading...
0%