Yeni Üyelik
6.
Bölüm

3.Bölüm

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarım.

Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfeeen.

İyi okumalar...

Yazardan:

Bütün mahalle bir telaş içindeydi. Herkes evlerinde ki tencerelerle dolu yemekleri uzun masaya taşıyorlardı. Bugün mahalle yemeği vardı.

Normalde bu soğukta yapmazlardı. Ama bu gün Urfa'nın tepesinde şaşırtıcı şekilde her tarafı yakan bir güneş vardı.

Bu havanın güzelliğine dayanamayan mahalleli, iki aydır soğuktan yapamadıkları mahalle yemeğini yapacaktı.

Mahalle yemeği dense de, tüm mahalleli gelmiyordu. Çünkü bazı insanlarla anlaşamıyorlardı. Şimdi ise toplasan iki üç sokak evdekiler anca vardı.

" Aynur, ben yemeği çıkarıyorum. Siz de hadi artık gelin."

" Tamam Mustafa, biz de şimdi çıkıyoruz."

Mustafa Bey, elinde büyük iki tencere ile evlerinin az ilerisinde olan kurulu uzun masaya ilerledi.

Masanın bir kenarına bıraktığı tencereler ile oturan erkeklerin yanına gitti. Yemekleri nasıl olsa hanımlar yerleştirirdi.

" Annecim hadi artık. Bak herkes toplanmış. Geç kalıyoruz."

" Tamam anne." 

İlk başta merdivenlerden Çınar görüldü. Direkt annesinin yanağını öpüp, bugün için açtığı baklavaları dolaptan çıkarmak için mutfağa gitti.

Arkasından görünen ise Mert oldu. Gözlerinin altında hafif morluklar vardı. İki gündür nöbetteydi ve sabahın erken saatlerinde eve gelmişti. Geldiği gibi de yatsa da bir türlü uykusunu alamamıştı. Annesinin yanına geçip kafasını Aynur Hanımın omzuna koydu. Aynur Hanım oğlunun saçlarını okşayıp bir öpücük kondurdu.

" Yorgunsan gelmeseydin annem. Ben sana yemek ayırırdım."

" Yok annem, biraz temiz hava alsam iyi olur."

Merdivenlerden gelen seslerle oraya dönen ikili tebessüm etmeden duramadılar.

Gelenler Oğuz ve beş aylık hamile yanakları tavşana benzeyen Beyza idi.

Oğuzun desteği ile yavaş yavaş aşağıya indi ikili.

Evlendiklerinden beri aynı evde kalıyorlardı. Beyza ben aile sıcaklığı hiç görmedim, siz de isterseniz burada kalalım demesi ile birlikte beş yıldır aynı evde kalıyorlardı.

" Hadi oğlum siz durmayın, önden gidin. Kızım daha fazla ayakta durmasın."

" Tamam annem." 

Onlarla birlikte giden Mert ve Çınarla, Aynur Hanım Nisayı beklemeye başladı.

Yıllar önce yaşanan şeylere rağmen o yaştaki bir kızı, özellikle de yıllarca büyüttükleri kızlarını göndermemişlerdi. Gerçi Tomrisi de göndermemeye çalışmışlardı ama Tomris 18 yaşında olduğundan dolayı hiç bir şey yapamamışlardı.

Aynur Hanımın aklına gelenler ile içi burkuldu. Kızının, evinden ayrılmadan önce yüzlerine son kez bakıp söyledikleri...

' Ne ölüm ölünüze ne dirim dirinize. Hakkım haram olsun size.'

Aynur Hanım, merdivenden duyduğu adım sesleri ile hızlıca gözlerini sildi.

" Hadi gidelim anne, ben hazırım."

" Tamam kızım, gidelim."

Kızım... Bu kelimeyi kullanmayı istediği bir kişi daha vardı oysaki...

Nisa, annesinin koluna girdi ve uzun masaya doğru ilerlediler.

Onların da gelmesi ile kadınlar kısaca yemekleri dağıtmış ve herkes yerlerine geçip bol sohbetli bir yemeğe başlamıştılar.

O sırada bu keyifli sohbeti, mahallenin büyüklerinden Serhat dedenin sözleri kesmişti.

" Eee Mustafa, Tomris kızım nasıl?"

ÇELİK ailesi büyük bir ihtiyaçla Mustafa Beyin ağzından çıkacak kelimeleri bekliyorlardı. Nisa hariç... O gözlerini devirmiş ve önüne dönmüştü.

Tomris, Mustafa Beyle konuşmasına rağmen aralarında bir anlaşma vardı. ÇELİK ailesine sadece iyi olduğunu söylemesini istemişti. Yani mesleğini, evliliğini gibi önemli şeyleri bilmiyorlardı. Mustafa Bey de her ne kadar ailesinden bir şey saklamak istemese de kızını dinlemiş ve sadece iyi olduğunu söylemişti her zaman.

" Çok şükür iyi amca."

Mustafa Beyin ağzından yine aynı lafı duyan ÇELİK ailesi umutsuzlukla omuzlarını düşürdü.

" İyi bakalım. Neler yapıyor? Çalışıyor mu, evli mi?"

Mustafa Bey ne diyeceğini bilememiş bir şekilde ağzını açmışken, çalan telefon ile çaktırmadan derin bir nefes verdi.

Cebinden çıkardığı telefon ile gördüğü görüntülü arama onu heyecanlandırdı.

O an nerede olduğun bile unutup, eşinin yanından telefona baktığını fark etmeden açtı görüntülü aramayı.

" Babamm." 

" Baba nasılsın? Bu arada ev de değil misin? İstersen sonra arayayım."

Mustafa Bey, Tomrisin dediği ile nerede olduğunu hatırlamıştı.

" Burada havalar sıcak olunca mahalleli olarak toplanıp yemek yiyelim dedik kızım. İstersen sonra arayayım."

Tomris tam sonra ara diyecekken, eşinden aldığı destek ile konuştu.

" Yok sorun değil baba. Konuşalım."

Mustafa Bey rahatlamışlıkla derin bir nefes verirken, ÇELİK ailesi mutlu idi. Aynur Hanım ise telefon da zor da olsa gördüğü kızı ile gözlerinden sessizce yaşlar akmaya başlamıştı.

" İyi öyleyse kızım. Nasılsınız, ne yapıyorsunuz?"

ÇELİK ailesi duyduğu çok kişili sorular ile merakla kaşlarını çattı.

" İyiyiz baba. Ne yapalım. İşten daha yakın döndük biz de. Ömerle yemek hazırlıyorduk."

" İyi bakalım. Yoruldunuz mu?"

Tomris babasının gizli imasını anlayınca gülümsedi. Babası mesleklerini öğrenmelerini istemediklerini bildiği için böyle sormuştu.

" Çok yorulmadık baba, iyiyiz. Sen bizi merak etme."

" Sus bakalım merak ederim ben. Babayım ben. Ömer oğluma ver bakalım telefonu bir de onunla konuşayım."

Tomris, babasının dediği ile yalandan sinirli bir ifade takındı yüzüne.

" Aman vereyim Ömer oğluna da konuş."

Diyip telefonu onu sırıtarak izleyen Ömer'e verdi. Mustafa Bey alıştığı sohbetle gülerek Ömerle konuşmaya başladı.

" Nasılsın oğlum?"

" İyiyim baba, sen nasılsın?"

Baba lafını duyan herkes anladıkları şeyle şaşkınlıkla kalakaldılar.

" Ben de çok şükür iyiyim oğlum. İşten ne zaman geldiniz?"

" Bir haftalığına bu sefer Tomris gitti baba, ben kaldım."

Mustafa Bey biraz alay ve şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

" Sen Tomrisi yalnız bırakır mıydın yav?"

" Bırakmam normal de baba. Ama biliyorsun işte. İşine karışmaya hakkım yok. Ama şu bir hafta bana cehennem gibi geçti yani. Elimde olsa gidip yanıma alacak dizimin dibinden ayırmayacağım ama işte öyle bir şey yapacak olsam Tomriste beni ikiye ayırır."

Mustafa Bey şen bir kahkaha bıraktı ortaya.

" Bilmez miyim ben kızımı? Seni parçalara ayırır hem de. Neyse o zaman oğlum ben sizi daha fazla oyalamayım. Sen de kenardan telefona bakmaya çalışan kedinin gönlünü al bakalım. Önce Allah'a ardından da birbirinize emanetsiniz evlat."

" Tamam baba ben o kedi ile bir ilgileneyim. Emanetime sonuna kadar sahip çıkacağım baba. Sen de önce Allah'a ardından da sevdiklerine emanetsin. Hadi Allah'a emanet."

" Allah'a emanet oğlum."

Diyip telefonu kapattılar. Ömer sırıtarak, tekli koltukta ellerini göğsünde birleştirmiş kendisine yan yan bakan Tomrise doğru ilerledi. Anlaşılan birilerinin nazını çekecekti. Çeksindi zaten... Başı gözü üstüneydi.

Mustafa Bey, telefondan başını kaldırdığında çoğu kişi de meraklı bakışlar görmüştü. Buna kendi ailesi de dahildi. Özellikle de gözü yaşlı Aynur Hanım. Eşine her ne kadar kıyamasa da bu konu da sınırı kesindi. Tomrise onca yapılandan sonra bu öğrendikleri bile fazlaydı onlara.

Tomrise yapılanlar karşılıksız kalmamalıydı. Ki kalmayacaktı da zaten.

Ne Aynur Hanımın, seni keşke doğrumasaydım lafları...

Ne Oğuzun, senin gibi kardeşim olduğu için lanet olsun lafları...

Ne Mert'in, bunca yıl yetimhanede büyümenden belliydi zaten böyle iğrenç biri olacağın lafları...

Ne de Çınarın, böyle bir ablam olduğu için kendimden nefret ediyorum lafları...

Hepsi karşılık bulacaktı. 

Ömer, Tomrisi üzen herkesi kökten kazıyacak, karısının canını yakanın canını alacaktı gerekirse...

Eveeet bölüm bitti. Nasıldı?

Biraz kısa oldu ama bizim aileyi de biraz tanıyın diye yazdım bir nevi bu bölümü.

Mustafa Babam?

Kedi Tomris kgmhlvjfk?

Ömer, Tomris ve Mustafa babamın tatlış halleri şaka mı?

SİZCE Nisa bizim kıza ne yapmış olabilir?

Evet ailemize yapılacak işkenceler için önerileri alayım?

O zaman bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın canlarım...


Loading...
0%