Yeni Üyelik
9.
Bölüm

6.Bölüm

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarımmm.

Bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfeeeeen.

İyi okumalar...

Yazardan:

" Duydun mu kız Aynur?"

" Neyi duydum mu Melahat?"

" Şu sizin karşı ev hani bir ara satılmıştı ya, onların sahipleri bugün geliyormuş işte. Burada yaşayacaklarmış."

Aynur Hanımın, neden olduğunu bilmediği bir şekilde kalbinde sızı oluştu. Ama çokta umursamadı.

" İyi Melahat taşınsınlar. Bundan bize ne?"

Sesi biraz aksi çıksa da bunu da umursamadı. Bugün kendini kontrol edemiyordu. İçinde bir şeyler taşmak istiyordu.

Melahat Hanım, burun kıvırıp ters ters baktı Aynur Hanıma. Bu kadınla da iki dakika dedikodu yapılmıyordu. Mert ile kızını evlendirmek istemese gelmezdi ya yanına, neyse!

Bir süre sonra araba sesleri duyulmaya başladı.

Önde siyah range rover, arkasında yük kamyonu girdi mahalleye.

Mahalledekiler gelenlerin yeni komşular olduğunu anlamaları ile merakla arabalara bakmaya başladılar.

Arabalar iki katlı evin önünde durması ile siyah range roverın kapıları açıldı.

Çıkan kadını görüp tanıyan herkesin gözleri şaşkınlıkla açılıyordu.

Elinden tuttuğu adamla işçilere yol gösterirlerken, acılı bir annenin sesi duyuldu.

Aynur Hanım, gördüğü yavrusunu hemen tanımıştı.

" Tomrisim, yavrum..."

Tomris ve Ömer kısa bir an sesin geldiği tarafa baksalar da umursamadan işlerine geri döndüler.

Sonuçta yeni yuvalarını kurmak gibi önemli işleri vardı.

" TOMRİS!" 

Duydukları bağırış sesi ile herkes oraya dönerken, Tomris Ömerden aldığı destek ile en büyük abisine döndü.

Oğuz, iş yerinden aldığı izin ile Beyzayla birlikte dışarıya çıkmaya karar vermişlerdi. Tam dışarı çıkarken görmüştü Tomrisi.

Tanımak ister gibi gözlerini kısıp bir süre inceledi Tomris.

" Çıkaramadım. Kimsiniz?"

Ömer, sırıtmamak için dudaklarını biribirine bastırdı.

" Yavrum kim bu adam? Tipinden bile gereksiz biri olduğu anlaşılıyor. Boş yere konuşarak zaman harcama."

Bu sefer de Tomris, sırıtmamak için dudağını dişleyip başka tarafa baktı.

" Onunla tanıştığım için kendime lanetler ettiğim biri hayatım. Yani kısaca dediğin gibi gereksiz biri."

( Burada küçük bir hatırlatma yapıyorum. Oğuz, Tomrise 'senin gibi kardeşim olduğu için lanet olsun' demişti. Tomriste buna atıfta bulunuyor.)

Oğuz sersemleyerek geriye doğru bir adım attı. O gerçekten de Tomristi.

Sokakta ki herkes büyük bir merakla izliyordu, bu yaralı aileyi.

O sırada hıçkırarak ağlayan Aynur Hanım, Tomrise doğru bir adım atmışken Ömer konuştu.

" Yavrum, mutfak eşyalarına bir bak istersen sen. Kırılma falan olmasın."

Tomris, Ömer'in ne yapmak istediğini anlayıp ona uyum sağladı.

" Tamam canım."

Tomris evin içine girip gözden kaybolunca Ömer, ağlayarak Tomrisin arkasından bakan Aynur Hanıma döndü.

" Siz bir annesiniz diye size yüklenmek istemiyorum. Ama size söyleyeceğim bir laf var. Bence onca lafa söze de eş değer. İyi ki Tomrisi doğurmuşsunuz Aynur Hanım. Doğurmuşsunuz da rabbim bana eş eylemiş onu. Bazı insanların keşke lafları yerine benim iyikim Tomris. Çok şükür ki iyikim."

( Burada size küçük bir hatırlatma daha yapıyorum. Aynur Hanım, Tomrise 'keşke seni doğurmasaydım' dedi. Ömer de bu yüzden öyle konuştu.)

Demiş ve başka bir şey söylemeden evin içine doğru adımlamıştı. Sonuçta karısı ile evini düzenlemek gibi önemli bir işi varken, daha fazla gereksiz insanlarla vakit kaybedemezdi.

Aynur Hanım, duyduğu sözler ile daha fazla ağlamaya başlamıştı. Kalbi bir anda parçalara ayrılmıştı sanki. Ömer'in o sözleri bir kez daha gerçekleri haykırmıştı. Tomrise yaşattıkları gerçeklerini. Sahi; şimdi bile kalbi böyle ağrırken, Tomrisin zamanında kalbi nasıl parçalanmıştır?

Aynur Hanım, yere çökmüş ağlarken Oğuz annesinin yanına sarsak adımlarla gidip onu yerden kaldırdı.

Şu an ikisinin de umrunda değildi mahalleli. Büyük ihtimalle buradan ayrıldılar mı, arkalarından konuşan çok olacaktı ama bunu düşünmediler bile.

" Oğuz, gel-miş yav-rum. Bir-bir-az daha gör-sey-dim yüzünü ol-maz mıy-dı?"

" Anne sırası değil. Eve gidelim, iyi değilsin."

" İyiyim be-ben. Yav-rumu göreceğim. TOMRİSİM! KIZIIIM!"

Aynur Hanım öne doğru atılırken, Oğuz sıkıca annesini tutup kendine doğru çekti.

" Bırak! Nolursun bırak Oğuz. Gideyim bir kere sarılayım yavruma. Kokusuna hasretim ben Oğuz. Bırakta hasret gidereyim kızımla. TOMRİİİİS! YAVRUUUM, EVLADIM!"

Tomris, duyduğu sesler ile daha fazla dayanamazken evin şu an en boş yerine yani lavaboya gitti.

" Kardeşim siz bunları yerleştire durun, ben geliyorum hemen."

" Tamam abi."

Ömer hızla Tomrisin arkasından üst kata çıkmıştı. Lavabonun kapalı kapısının ardından duyulan ağlama sesi ile hızla o tarafa gidip kapıyı açtı.

" Yavrum."

Hızla öne atılıp, ağlayan Tomrise sarıldı.

" Yapma ama böyle bebeğim. Konuştuk seninle. Hani ağlamayacaktın."

Tomris, kafasını Ömer'in göğsüne gömüp boğuk sesi ile konuştu.

" Olmuyor Ömer. İki adım uzağımdayken, sarılamamak çok koyuyor. Niye yaptılar ki böyle? Bana inansalar olmaz mıydı? Bir kez olsun ben de ailem tarafından sevilsem olmaz mıydı? O kıza verdikleri sevginin, küçük bir parçasını olsun bana verselerdi olmaz mıydı Ömer? Niye benim aileye karşı sevilebileceğime dair inancımı bitirdiler? Niye Ömer niye?"

Ömer, Tomrisin saçlarını okşarken sinirle konuştu.

" Sana yeminim olsun Tomris. İntikamımızı en acı şekilde alacağız. Senin her bir göz yaşın için, onlar on binlerce göz yaşı dökecek. Dünyada ki cehennemi yaşatacağız onlara. Bizimle yeniden karşılaştıklarına pişman olacaklar. Pişman edeceğiz onları birtanem."

" Yapacağız değil mi?"

" Yapacağız yavrum, yapacağız."

****************************************************

" Hatun, sen in ben yapayım."

" Ne demek istiyorsun sen Ömer? Ben işe yaramaz, gereksiz biri miyim?"

Ömer hayretle kaşlarını kaldırdı.

" Yok yavrum ben niye öyle diyeyim? Sadece perde asarken daha fazla kolların ağrımasın diye demiştim."

" Ha yani ben yaşlandım, hiç bir iş yapamam öyle mi?"

Tomrisin gözlerinin dolması ile Ömer ne yapacağını bilemedi. Ne olmuştu ki bir anda?

" Zaten canım çikolata çekiyor. Sen de bana hiç çikolata almıyorsun. Yaşlanmışım ya ben, şimdi çikolata da yiyemem değil mi?"

Ömer, anladığı şey ile büyük bir aydınlanma yaşadı. Gülmemek için dudaklarını biribirine bastırırken, kollarını göğsünde birleştirip salonun en uzak köşesine küsen karısına yaklaştı.

" Benim güzel karım, bugün hassas gününde miymiş? Benim bebeğimin canı çikolata mı çekmiş? Bu yakışıklı, kaslı kocası ona çikolata alsın mı?"

Tomris nazlı nazlı omuzlarını silkti.

" Almak istersen al, ya da almada göreyim! BEN senin karınım. Tabi ki de her istediğimi alacaksın!"

Tomrisin ani yükselmesi ile Ömer bir an sıçrasa da, alışık olduğu durum karşısın da karısını kucakladı hemen.

" Tabi ki de ne istersen alırım bebeğim. Sonuçta kocanım, her istediğini yapmak benim görevim."

Tomris duyduğu sözler ile hemen kollarını Ömer'in boynuna sardı.

" Yiaaa karısının her istediğini de yaparmış. Oyşş tatlış kocam benim."

Diyip, Ömer'in yanaklarını sıkmaya başladı. Ömer, hiç kızmadan gülerek karşılık vermiş ve üst katta ki yatak odalarına girmişti. Çift kişilik yatakta ki yeni serilmiş yorganın içine bırakmıştı Tomrisi.

" Sen burada dinlen bebeğim. Ben sana bir sıcak su torbası ile papatya çayı yapıp getireyim. Ardından gidip çikolatalarını alırım. Kalan işleri de kafana takma. Bir tek perdeler asılacaktı. Onları da ben asarım."

Tomris yaşadığı sevgi patlaması ile üstüne eğili vaziyette duran kocasının yüzünün her tarafına öpücük kondurdu.

" Ayyy çok seviyorum ya ben seni. Canım kocam benim. Oyşşş."

Tomris tam Ömer'in dudaklarına kısa bir öpücük bırakıp geri çekilecekken, Ömer'in öne atılıp öpmesi ile geri çekilemedi. Tam karşılık verecekken dışarıdan duyulan ses engel oldu.

" TOMRİS ÇIK DIŞARI! NE İŞİN VAR SENİN BURADA! TOMRİS ÇIK DEDİM SANA!"

Nisa'nın bağırarak söyledikleri ile duyan herkes pencereden dışarı bakıyordu.

O sırada mahalleye yeni dönen Mustafa Bey, Mert ve Çınar duydukları ses ile hızla o tarafa doğru ilerlediler.

Tomris ve Ömer hızla ayaklandığın da ,Ömer anladığı kişi ile gitmemesi için Tomrisin kolunu tuttu.

" Gitme Tomris, akşam akşam keyfimizi kaçıracak boş yere. Başka zaman konuşursun."

" Gitmem lazım Ömer. Yüzleşeceksek de daha fazla kaçmadan halledelim bu işi."

Diyip, Ömer'in daha fazla bir şey demesine izin vermeden hızla odadan çıkıp aşağıya indi.

O sırada kendi kendine mırıldandı.

" Konuşalım Nisa Hanım, konuşalım da bir daha haddini aşmamayı öğren. Hadi bakalım...

Eveet bir bölüm daha bitti. Nasıldı?

Meraklı Melahat teyzesiz kitap mı olurmuş?

Aynur Hanım?

Oğuz? 

Sizce ikisi, Ömer ve Tomrisin sözlerini hak ettiler mi?

Alıngan Tomrisimiz?

Anlayışlı ponçik Ömerimiz?

Nisaya sövme satırımız?

Bir sonra ki bölüme kadar hoşça kalın canlarım...


Loading...
0%