Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Bayrama Özel

@yazarpapatya01

Merhabalar canlarımmm.

Öncelikle hepimizin Ramazan Bayramı mübarek olsun diyerek başlamak istiyorum.

Eh her bayramda herkes birbirine şeker verir. Bende şeker niyetine size bir bölümle geldim. Umarım okurken keyif alırsınız. Açıkçası ben yazarken çok keyif aldım.

O zaman lafı uzatmadan bölüme geçelim. Bu arada bölüme geçmeden önce yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayııın.

Kontrol etmeden atıyorum. Şimdiden bir yanlışım varsa affola.

İyi okumalar dilerim bayram şekerlerim...

Yazardan (1 yıl önce - Ramazan Bayramı) :

" Ömer."

" Hı."

" Aşkım."

" Hıı."

" Bitanem."

" Hımm."

Ömer sarıldığı bedeni biraz daha kendisine çekti.

Tomris biraz kilo mu almıştı acaba?

Normalde kolları belini kolaylıkla kavrardı oysaki.

Burnuna dolan koku ile kaşları çatılırken, uykusundan yavaş yavaş ayıkıyordu.

" Tomris?"

" Efendim aşkım?"

Duyduğu ses biraz kalın mıydı ne? Tomrisin, yeni uyandığı için mi acaba böyle geliyordu sesi.

" Sen kilo mu aldın?"

" Yok aşkım. Hâlâ 145 kiloyum."

Ömer, duyduğu rakam ve ses tonu ile hızla gözlerini açıp yataktan doğruldu.

" LAAAAANNN!"

Ömer yatakta yatan Selim'i görmesi ile, sonrasını düşünmeden sırıtan yüzünün ortasına yumruğu geçirdi.

Bu seferde bir haykırış Selim'den kopmuştu.

Kabul! Böyle bir hamle beklemiyordu.

Ömer, Selim'in yeni ütülendiği belli olan gömleğini yakalarına yapışıp, Selim'i sarsmaya başladı.

" Senin bizim yatağımızda ne işin var lan ırz düşmanı?"

Ömer bir an aklına gelenle daha da delirip, elinin altındakiler bedeni daha da sarstı.

" SENİN BU ŞEHİRDE NE İŞİN VAR LAN?!"

Selim, hiç bir bordo bereli tarafından boğulmuyormuş gibi sırıtarak konuştu.

" Enişteciğimin hasretine daha fazla dayanamadım, geldim. Sen de kayınçonu özlemedin mi, enişteciğim?"

" Bak hâlâ. Öldürürüm lan seni. Ne işin var senin burada."

Selim oyunbaz bir tavırla dudaklarını büzdü.

" Bugün bayram enişteciğim. Bende büyüklerin eli öpülmeli diye, senin elini öpüp harçlık almaya geldim."

Ömer, sinirli bir ifade ile dişlerinin arasından konuştu.

" Aynı yaştayız biz, it herif."

" Olsun ama enişteciğim. Sonuçta sen yaşlısın, ben gencim."

Ömer'in iyice delirdiğini fark edince, ben suçsuzum dercesine ellerini havaya kaldırdı.

" Ben demiyorum oğlum, doğum saatim diyor."

" Senden sadece iki saat önce doğdum. İnan ki bu nasıl denk geldi bilmiyorum. Ama çok ısrar edersen, şu an seni öldürüp, aramızdaki bu tarih eşitliğini bozabilirim."

Selim bu tehtidden hiç etkilenmemiş bir şekilde sırıtmaya devam ederken, acıyan burnu ile tekrardan konuştu.

" Yaşlı olduğunu kabul etmek neden bu kadar zor, anlamış değilim açıkçası. Baksana! Benim odaya girdiğimi bile fark edemeyecek kadar, bordo bereli yetilerin körleşmiş. Belki de emekli olmalısın, ' yaşlı ' enişteciğim."

" Üç aylık görevden daha dün döndüm. Ve TAM 8 GÜNDÜR UYUMADIM."

Ömer bunları tane tane söylerken, eline aldığı yastığı bir an da Selim'in yüzüne bastırdı.

Hazır onları kimse görmüyorken, burada şu amip beyinlinin canını alsa kimse fark etmezdi.

Selimden boğuk sesler gelirken, kurtulmak için çabalıyordu. Ama bir bordo berelinin onu boğması, kurtulması konusunda hiç yardımcı olmuyordu.

" Ömer, canım kalkmadın mı se- hiyhh!"

Tomris odaya girdiğinde gördüğü görüntü ile hızla öne atılıp, Ömer'i geri çekmeye çalıştı. Bir yandan da konuşuyordu.

" Ömer, bırak abimi canım."

" Görevden yeni döndüm Tomris. Sekiz gündür uyumuyorum ben. Uyandığımda senin nur yüzünü görmek varken, bu iğrenç varlık beni uyandırdı. Yani boğmamam için bir sebep söyle bana."

" Ya abi ben sana, kocamı kaldırma demedim mi? Ben uyandıracaktım onu."

Selim'in boğuk sesi duyulurken, Tomris nerede olduğunu hatırlayıp tüm gücü ile Ömer'i geri çekti. Tabi bunda Ömer'in de büyük bir katkısı vardı. Yoksa nah çekerdi bu koca cüsseyi.

Tomris hemen öne atılıp, abisini kaldırdı. Kanayan burnunu görmesi ile abisine çaktırmadan sırıtıp konuştu.

" Abi sanki burnun mu yamulmuş?"

Sızlana sızlana yerinden doğrulan Selim, duyduğu laf ile hızla doğrulup koşarak odadan çıktı.

Eğer burnu yamulmuşsa, güzeller güzelinin karşısına nasıl çıkardı?

Söylenerek yatağa kendini geri attı Ömer.

" Meymenetsiz. İt herif. Oksijen fazlalığı. Beyinsiz. Sana oksijen veren yaprağın ben, gelmişini geçmişini, soyunu sopunu s-"

Ağzının içinde söylenirken, dudaklarının üstünde hissettiği dudaklar ile anında sustu.

Tomris kısa bir öpücük verip geri çekilirken, Ömer bu seferde kısa öpücük için söyleniyordu.

" Bu ne şimdi? Bu benim neyime yetsin?"

Tomris kıkırdayıp, kocasını yanağına kocaman bir öpücük bıraktı.

Yataktan kalkarken, hafif göz süzmeyi de ihmal etmedi.

" Şimdilik bununla idare edeceksin kocacığım. Ama uslu bir koca olursan, randevu defterimden sana uygun bir zaman ayarlayabilirim."

Yatakta dikleşmiş olan kocasının yüzüne iyice yaklaşıp, nefesini yüzüne vererek tekrar konuştu.

" Bu akşam gibi mesela."

Ömer yutkunarak karısını süzerken, Tomris göz kırparak son sözlerinin söyleyip odadan çıktı.

" Annem geldi canım. Onunla şimdi bayramlaş. Akşam da benimle."

Ömer yüzünü ovuşturarak yataktan kalktı. Yaklaşıp iki saat önce bayram namazı kılmak için kalkmış, namazını kılıp geri gelmişti eve.

Uykusu olduğu içinden biraz daha dinlenmek için geri yatmıştı.

Dağda taşta yorgunluk hissetmiyordu insan, ama eve gelince yorgunluktan ayağa kalkamıyordu.

Yüzünü yıkayıp odaya girdiğinde, karısının bir elbise giydiğini ve yatağın üstünde kendisine de kıyafet çıkarıldığını gördü.

Tomris makyajını yaparken, Ömer yataktaki kıyafetleri giyip karısına döndü.

Onun saçlarını taradığını görüp, Tomrisin elindeki tarağı aldı.

Tomris oturduğu pufta, dikkatlice saçlarının tarayan Ömer'e baktı.

Sanki çok önemli bir iş yapıyormuş gibi büyük bir özen gösteriyordu.

Önemliydi zaten Ömer için.

Tomrisin tararken koparmaktan çekinmediği saçlarını, Ömer bir teli kopmasın diye uğraşarak öpe koklaya tarıyordu.

Taramayı bitirdiği saçlar ile koklayarak narin bir öpücük bıraktı siyah urganlarına.

Tomris gülümseyerek ayağa kalkıp arkasına döndü.

Ömer'in bir şey demesine izin vermeden, eline uzanıp öptü ve alnına koydu.

" Bayramın mübarek olsun babam."

Ömer, hafif kaşlarını çatsa da bir şey demeden avuçlarının içine aldı narin yüzü.

Tomrisin alnına uzun bir öpücük bırakıp hafif geri çekildi.

" Bayramın mübarek olsun güzel kızım."

Tomrisin hafif gözlerinin dolması ile bu duygusal ortamı bozmak için sırıtarak konuştu Ömer.

" Bizim karı-koca bayramlaşma işini daha erkene mi alsak acaba?"

Tomris gülerek Ömer'in koluna ufak bir sille çaktı.

Sıkıca karşısındaki koca bedene sarılıp konuştu.

" Seni seviyorum çakır gözlüm."

Ömer de gülümseyerek sıkıca sarıldı sevdiği kadına.

" Seni seviyorum misket gözlüm...

Evet bir bölüm daha bitti. Nasıldı?

Selim?

Tomris?

Ömer?

Tomrisin, Ömer'in elini öpüp 'baba' demesi beni çok etkiledi. Ya sizi?

Bir şeyi asla unutmayın. Ne Tomris, bir tek Ömer'in karısı oldu. Ne de Ömer, Tomrisin bir tek kocası oldu. Onlar birbirlerine yeri geldi anne baba bile oldular.

Ömer göreve gittiği için bir süre bu ikili ayrı olacak bildiğiniz üzere. O yüzden bunların tatlış hallerini bir kez daha yazmak istedim umarım keyif almışsınızdır.

Hasılat iyi mi 💰? Bayramda topladığınız harçlıklarla ne yapacaksanız? Gönül isterdi biriktireyim. Ama bu yazarınız tüm gün gezecek. Paraları oradan oraya savuracağım yani jxvxjxgx.

Bir sonraki bölüme kadar hoşça kalın bayram şekerlerim...


Loading...
0%