@yazarperest
|
Arabadan inip, akşamın hafif esintisi eşliğinde evin yolunu tuttum. Kafamda dönüp duran düşünceler, adımlarımı ağırlaştırırken, kapının önünde duran babamın kocaman gülümsemesiyle karşılaştım. Yorgun zihnime inat, onu görmek içimi ısıttı. Hiç tereddüt etmeden kollarına sarıldım, babam her zamanki gibi güvenli ve sıcak hissettiriyordu. Ancak içimde bir fırtına kopuyordu ve babam, benim sessizliğimdeki ağırlığı hemen fark etmiş olmalıydı ki, merakla sordu.
"Neyin var?"
Sesi her zamanki gibi yumuşak ve anlayışlıydı. Kollarından nazikçe ayrılıp derin bir nefes aldım, göğsümdeki bu yükü artık onunla paylaşmalıydım. Joon'u ona anlatmalıydım, çünkü sadece o bana yol gösterebilirdi.
"Baba, ben birisine aşık oldum... Ama sorun şu ki, o Katolik Hristiyan."
Sözlerim dökülürken, sesimin titremesine engel olamadım. İçimdeki korku ve endişe yüzüme yansımıştı. Çünkü Joon Müslüman olmazsa, bu aşkın sonu kaçınılmazdı. Babam, yüzümü ellerinin arasına alarak nazikçe öptü. Sesi, her zamanki gibi güven verici ve sıcaktı.
"Anlıyorum," dedi, gözlerimin içine bakarak. "Kuralları biliyorsun, değil mi?"
Başımı hafifçe salladım. Biliyordum. İçimde bir umut, Allah’ın bize doğru yolu göstereceğine dair bir dua vardı. Aksi takdirde, bu aşk, ilk sert rüzgarda devrilecekti. Babamın derin bilgeliğiyle, beni nazikçe ama kararlılıkla uyarması beklediğim gibiydi.
"Müslüman kadınlar, gayrimüslim biriyle evlenemez," diye devam etti. "Evlilik ancak karşı tarafın Müslüman olmasıyla mümkün olur."
Sözlerinin ağırlığı, yüreğime bir taş gibi oturdu. Babam haklıydı, ama içimdeki sevgi ve inanç arasında bir yol bulmaya çalışmaktan başka çarem yoktu. Gözlerimi kapattım, dua ettim; umarım Joon da bu yolda bana eşlik ederdi. |
0% |