Yeni Üyelik
16.
Bölüm

5.Bölüm

@yazarperest

 

 

Böge

 

Enkazın yanına koşarak yaklaştığımda gözlerim Dolunay'a takıldı. Karnına saplanan dev cam parçası, çaresizliğimi daha da derinleştiriyordu. Onu bu durumdan kurtarmanın bir yolunu bulmalıydım. Etrafı hızlıca inceleyip bir çözüm ararken, koluma hafif bir dokunuş hissettim. Dönüp baktığımda, gözleri ışığını kaybetmiş, teni solgunlaşmış olan Sakura'yı gördüm.

 

"Beni bırakın," dedi, sesi titrek ve zayıftı. "Sizi yavaşlatırım."

 

Kararlı bir sesle cevap verdim, "Ben bugüne kadar hiçbir askerimi geride bırakmadım, şimdi de bırakmayacağım. Seni bir şekilde kurtaracağız."

 

Hızlıca kıyafetimin kolunu yırtarak, camın saplandığı yerin etrafına tampon yaptım. Kanamayı yavaşlatmak için elimden geleni yapıyordum. Sakura'nın yüzünde acı dolu bir ifade vardı ve ben ona yardım etmek için bir yol bulmak zorundaydım.

 

Bu şekilde devam edemezdi, onu kucağıma alıp revire götürmem gerektiğine karar verdim. Etrafımıza bakan Dikişsiz'i gözlerimle aradım ve onu yanıma çağırdım.

 

"Dikişsiz, çabuk buraya gel! Camın olduğu yerdeki tamponu tut, revire gitmemiz lazım," diye seslendim. Dikişsiz hızla yanımıza geldi ve tamponu dikkatlice tuttu. Ben de Sakura'yı kucağıma alarak hızla revirin yolunu tuttum.

 

"Komutanım, revir çok uzakta. Arabayla gitmeliyiz," dedi Dikişsiz. Onayladıktan sonra Sakura'yı ve Dikişsiz'i arabanın arkasına bindirdik, biz de öne geçtik.

 

Revire kadar dayanmalıydı, onu bekleyen hayalleri vardı. Daha yaşayacak günleri vardı. Arabayı sürerken arka koltuktan gelen zayıf bir sesle irkildim. Sakura, sitemli ve hayal kırıklığına uğramış bir ses tonuyla konuşuyordu.

 

"Beni hatırlamadınız, nasıl hatırlamazsınız? Oysaki benim çocukluğumda sizin ayak izleriniz vardı."

 

Bu sözler beni derinden sarstı. Arabayı sürmeye devam ederken şok içinde kalakaldım. Sakura'nın yüzünün neden tanıdık geldiğini şimdi anlıyordum. Ne yazık ki, geçirdiğim kaza nedeniyle hafızamın yarısını kaybetmiştim. Geçmişimin büyük bir bölümü artık anılarımda yer almıyordu.

 

"Ben sadece seni değil, çocukluğumu da hatırlamıyorum," dedim, gözlerim yolda, zihnim geçmişin gölgelerinde kaybolmuş halde. "En sevdiğim oyuncak neydi? Hangi çizgi filmi severdim? Bunları bile hatırlamıyorum. Kazadan sonra geçmişimin büyük bir bölümü silindi..."

 

"Bu vatanı korumak için ödediğim bedellerden en küçüğüydü belki de," dedim iç çekerek. "Kaza geçireli tam 15 yıl oldu. Hafızamdaki anılar hâlâ silik ve buğulu. Geçmişi unutmak istersin ya, ben hiç istemedim. Geçmiş beni ben yapan şeydi çünkü."

 

Arabanın motoru uğuldayarak çalışmaya devam ederken, yolda hızla ilerliyorduk. Sakura'nın sitemli sözleri kafamda yankılanırken, hafızamın kayıp parçalarını bulmak için derinlere daldım. 15 yıl önceki kazadan sonra hayatım tamamen değişmişti. O zamanlar genç ve cesurdum, vatanımı korumak için her şeyi göze almıştım. Ancak bu uğurda ödediğim bedel, hafızamın büyük bir kısmını kaybetmek olmuştu.

 

O anıları silmek hiç istememiştim, çünkü onlar beni ben yapan şeylerdi. Şimdi ise her şey buğulu ve karışıktı. Sakura'nın çocukluğunda bıraktığım izlerin hatırası, hafızamın derinliklerinde bir yerlerde saklıydı.

 

"Düşündüğüm şey doğru mu komutanım? Yani, siz aslında Astsubay Sakura ile çocukluğunuzdan beri tanışıyorsunuz?" diye sordu Dikişsiz, şaşkınlıkla.

 

"Öyle görünüyor Dikişsiz," dedim derin bir nefes alarak. "Her ne kadar ben hatırlamasam da tanışıyormuşuz."

 

Gözlerim yolda, zihnim ise geçmişin gölgelerinde dolaşırken, Sakura'nın yüzü ve sesi zihnimde yankılanıyordu. Arabada ilerlerken, içimdeki karmaşık duygularla baş etmeye çalışıyordum. Dikişsiz'in gözleri dehşetle açılmıştı; bu yeni bilgi onun için de bir şoktu. Sakura'nın çocukluk anılarında bir yerim olduğunu bilmek, hafızamın kayıp parçalarını daha da önemli kılıyordu.

 

Loading...
0%