Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yazarranaa

(Yazardan)


Osmanlı sokaklarında tatlı bir telaş vardı. Helal lokma peşinde koşan insanlar sabah namazı ile kalkıp tefekkür ve tesbihat yapar yapmaz işlerinin başına gitmişlerdi. Öğle ezanına kadar çalışıp ahirinde namaz molası vereceklerdi. Sünnete uygun şekilde kaylule saatinde biraz istihare eden insanlar dinlendikten sonra tekrar işlerinin peşinde koşturacaktı.


Öğle ezanı okunduğunda dışarıdaki sesleri hanelerden duyulan insanlar sükunete büründü


Yazmasını bağlayıp evin mescit olarak ayrılan odasına gitti Dilruba. Öyle ya, her evde ilim, irfan öğrenmek için mescit olarak kullanılan bir oda var. İnsanlar dünyalarını ahiretlerine göre düzenlemiş. Her ev bir mektep gibi görülüyor. Peder ve valideler evlatlarının Allah yolunda yetişmesi ve bu yolda büyüyüp çürümesi için her şeyi yapıyorlar. Bu sebeptendir ki mescitten, Kur’an’dan, sünetten mahrum kalmış ev yok. Herkes hayatını Kelamullah’a ve sünnete göre şekillendirmiș. Ve herkes bunu kendilerine nasip ettiği için Alemlerin Rabbine her an şükrediyor.


Dârül İslam'dı Osmanlı. Diğer ülkeler kıskanarak bakardı Osmanlı'ya. Halk Terbiye-i İslamiye ile yetişmişti sonuçta. Allah korkusu vardı hepsinde. Cenab-ı Hak' ta dinlerinin şereflerini her koşulda koruyup, insanlara İslam'ı sevdiren bu mübarek insanlara hem dünya hayatlarında hem de ahiret hayatlarında mükafatlar vermişti. Dünyanın dört bir tarafındaki İslam ülkeleri, Osmanlı'dan hüküm dinlerdi. Gayri Müslim insanlar ise onlara bakıp yaşamlarını ve onlara bu yaşamı veren inancı imrenirdi.


Dilruba Sultan huşu ile namazını kıldı. Kendisini en iyi anlayan zatın huzurunda durmak herkes gibi ona da huzur veriyordu elbette. Ayetlerin hakkını vererek okuyor, ruku ve secdede bir müddet bekliyordu.


Yaşadığı bölgede nâm salmıştı Dilruba. Küçük çocuklara Kur’an-ı Azimüşşanı öğretiyor, durumu olmayan ama dini kitapları okumak isteyen insanlara gerekli kaynakları sağlıyordu. Cenab-ı Hak yolunda hizmet etmek istiyordu. Bir gün kara toprağa gömüldüğünde Münker ve Nekir ona hayatını tebliğ ile geçrdin mi diye sual ettiklerinde gençliğini Allah yolunda hizmetle geçirdiğini söylemek istiyordu.


Selam verip tesbihata başladı Dilruba. Tesbihat biter bitmez tefekkür ve şükürle zaman geçirmeye başladı. O anki ibadetleri bitince mescitten çıkıp dış kapıya doğru ilerledi. Yerde bir zarf vardı. Eğilip yavaşça açtığında özenle yazılmış bir mektup karşıladı onu. Ağır ağır okumaya başladı.


Ey Dilber-i Râna, ey tesadüf-i müstesna, o mahrem yüzünüzü görünce size lahza-i kalpten sarsıldım. Niyetim acizane-i taciz etmek değildir. Bilakis efkâr-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet zevci izdivacınıza talibim.


Size meftun olan acizan bir insan...


Klasik Osmanlı komedyası şimdi de Dilruba Sultanı bulmuştu.


Loading...
0%