@yazarroze
|
Yakıcı dudakları, benim cümlemi bölen şey oldu. bir anda beni altına çekti; ikimiz de ne olduğunu anlamadan dudaklarımız buluştu.
Bu yanlıştı, hem de çok; ama onu istiyordum. Yıllardır peşinde olduğum adam benim olabilirdi, hatta benim olacaktı. İkimiz de nefes nefese kalmıştık; ellerimi tutup,
Başımın üstünde birleştirdi. "Bunu yapma, küçük kız," dedi. Anlamıyordu ki, ben onda yanmak istiyordum. "Yüzümü biraz ona yaklaştırdım, nefesimi bilerek dudaklarına
üfledm. Gözlerini kapatıp, dudaklarımı araladığımda eminim ki şu anda onun olmamı istiyordu. "Ben demiştim ki dudağıma yapıştı," onun bana dayanamaması beni operken gülümsetti. Sorgulamadım neden diye, çünkü ben bunun hayaliyle
yaşıyordum. Belki saçmaydı, bilinmez, bir adamla öpüşmek ama ben tanıtacaktım kendimi ona; ama şimdilik ağırdan almam lazımdı. Bir anda üstüne çıktım. "Bunu yabancı bir adamla yapamam, Ateş Bey," sözlerime
afalamıştı. Bu belli oluyordu. Arabadan indim, inmeden öncede "teşekkür ettim; yapamazdım, çünkü onu kendime aşık etmem gerekti. Aşık olduğunda eminim ki
daha da güzel olacaktı her şey. Koltukta oturmuş şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. gülümseyerek. Kapıyı kapatıp eve doğru ilerledim. Yüzümde en güzel gülümsemem vardı. Arabası ve korumaları ben içeriye girdikten sonra gitmişlerdi.
İçeriye girdimde her yer karanlıktı. Odaya doğru adımladım. Koridordan geçerken Pelin’in odasından ağlama sesi geliyordu.
Odadan içeriye girdim; beni belki de en çok yıkan şeyle karşılaştım: Pelin ağlıyordu ama o küçük bir kız çocuğunun belki de son çırpınışları gibiydi...
Hemen yanına diz çöktüm. "Pelin, bana bak, iyi misin?" Ağlamaktan kızaran gözleriyle bana baktı. "Ailem," diye fısıldadı; "Neden yok Asena? Neden beni bıraktılar?" diye bağırdı.
Benim de gözlerim dolmuştu. Ben bilsem söylerdim ama bilmiyordum. Sarıldım; ağlaması şiddetlendi. Ben de kimsesizdim; bizim yaralarımız aynıydu. Bazen kanıyordu. Biz alışkındık; biz yaralı insanlardık hem de bir o kadar kimsesiz. Bizim bizden başka kimsemiz yoktu. Biz iki insan kardeştik; her ne kadar kan bağımız olmasa da...
Biraz sakinleşince lavaboya gidip ellerini yüzünü yıkadım. Yatmasına yardımcı oldum; ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Odama gittiğimde tükenmiştim. Hızla üzerimdeki gömleği sökercesine çıkarıp kenara attım. Artık dayanamıyordum kimsesiz olmaya. Herkesin bir kimsesi bile vardı ama bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Kendimi sırt üstü tek kişilik yatağımın üstüne bıraktım. Aklıma beni öpüşü geldi; belki de beni 15 yaşımdan beri zor zamanlarda bile gülümseten hayaliyle bile bambaşka yerlerde bulduğum adam beni hipnotize etti. Yüzümde gülümsememle ve hayallerimle uykuya daldım.
Gözlerime vuran ışıkla gözlerimi araladım. Kahretsin, güneş çoktan doğmuştu. Hızla ayağa kalktım, biraz sendeledim ama kendime geldim. Lavaboya gidip ellerimi yüzümü yıkadım. Hızla okul formamı giydim.
Bugün ilk iki dersimiz boştu ama gıcık müdürümüz geç kalmamıza kızıyordu. İçeriye girdiğimde Pelin yatağın üstüne oturmuştu. Yüzünde her zamanki gülümsemesi vardı. Burukça gülümsedim.
Tabi, ya biz hep gülümsemeliydik ki hayatın bize verdiği acılar biraz da olsa hafiflesin. Bir şey fark etmemiştim, dün geceyi unutmuş gibi yaptım. Hızla bir şeyler atıştırdık, sonra otobüs durağına yürümeye başladık. "Pelin," dedim. "Pelin efendim," dedi.
"Sen demiştim ki önümüzde bir motor durdu."
Bu da kimdi? Pelin sinirli bir şekilde motorlu çocuğa bakıyordu. "Ne işin var senin burada?" Motorcu çocuk yüzünde pişmanlık dolu bir ifadeyle Pelin'e bakıyordu. Pelin yürümeye başladı, ben onun arkasından ilerliyordum ki motosikletli çocuğun
arkasında, bir sürü araba geldi. Bu, Ateş'in arabalarıydı. Pelin önemliydi şu anda, sonra öğrenirdim Ateş'in burada ne işi olduğunu. Pelin, ne yetiştim?
"Pelin, ne oluyor?" Pelin hızla otobüse bindi. "Gel, sonra anlatırım." Arkama baktığımda Ateş ve motosikletli çocuk bize bakıyordu.
Bölüm sonu. Okuduğunuz için teşekkürler. |
0% |