@yazarrs
|
İhanet ne demekti?
Sana güvenen kişileri arkadan vurmaktı. Ve sen Selin Öztürk, bunu yapıyordun. Sen sana güvenen insana ihanet ediyordun.
Ah, hayır Selin. Sadece paranın derdindesin. Aç kalsan süt çocuğun ne kadar umrunda olurdu ki? Fazla saf olmasaydı, güvenmezdi bile sana. Akıllı olman ihanet değildi.
Sigaramı çıkarıp, yaktım. Güvenlik olmak kolay işti. Şu anlık pek sorun yoktu. Ama benim işim, bu değildi ki. Ben onları mahvetmeye gelmiştim. Ne kadar üzücü!
Kendini kandırma Selin, bundan hiç hoşlanmıyorsun. Ama naparsın ki? Her koyun kendi bacağından asılır derlermiş.
Etrafa baktım. Bana doğru gelen Miraç’ı gördüm. “Süt çocuk,” dedim gülümseyerek. “Selin, nasıl gidiyor?” Daha başlamadık bile süt çocuk. “İyi gidiyor.” Çalışmak nasıl iyi gidebilirdi ki? Kesinlikle gitmezdi.
Sigarama baktı. “İş içi sigara içmek yasak.” Bir duman çekip, yere attım. Ayağımla ezip, ateşini yok ettim. “Pardon süt çocuk. Daha yeni geldiğim için, pek hakim değilim.” Sigara içerken kesinlikle gelmemeliydi.
O lanet patronunun, koyduğu salak kurallardan biriydi. Ağzını bile toplamayı bilmiyordu o. Bayan nedir ya? Canımı sıkacağı belliydi. Bende onun canını yavaş yavaş sıkacaktım.
Yalan söylemeyi ben babamdan öğrenmiştim.
Bunları düşünür iken, bir ses duydum. “Kurallara hakim olmazsan, burada işin olmaz.” Gözlerimi devirdim ve bunu sadece Miraç gördü. Gelmişti ego prensi! Salak herif.
Mahçup bir gülümsemeyle ona baktım. “Özür dilerim Alaz Bey. Daha dikkat ederim.” Gerçek cevabımı duymak bile istemezdi. Ama napalım, güvenini kazanmamız gerekiyordu. Herşeyi öğrenip, işime yarayacak bilgileri Efeye yollayacaktım.
Mantığım ile kalbim arasında bir seçim yapmam gerekiyordu. Ben ise seçimimi akıldan yana kullanmıştım. Belki değişirdi, kim bilir?
“Odama gel,” diyen tok sesiyle, gitti. Arkasından onu taklit ettiğimde, Miraç güldü. “Merak etme, alışacaktır sana. Ben ilk geldiğimde çok çektirmişti. Sana iyi bile davranıyordu.” İyi davranışı bu ise, çoktan yanmıştık canım!
“Ya,” dedim ona dönerek. “Neler yapmıştı?” Hadi Miraç, herşeyi anlat bana ki Efeye söyleyecek birşeylerim olsun. Merak etme, yemeyeceğim sizi. En fazla o patronun ölür. Abartma canım.
“İlk geldiğimde, herkes gibi güven testinden geçirmişti. Yapmadığı test, iş yoktu. Canımızı çıkarırdı. Eğer yanlış yapsaydık,” derken sustu. Devamını getirmekten korktu. Ben ise hafif şaşkın bir tedirginlikle ona baktım.
Ondan korkmuyordum ama öyle görünmem gerekiyordu.
“Ne yaptı,” diye sordum meraklı gözükerek. Gülümseyerek, yavaşça belimden itti beni. “Patronu kızdırma derim Selincik. Git bakalım, anlarsın belki.” Kaşlarımı çattım. Sen anlatmazsan bile anlayacaktım ben süt çocuğu.
Ama dediğini yaptım. “Pekala,” diyerek, ilk geldiğimde gösterdikleri odanın yanına gittim. Ses yoktu. Kalp krizi geçirip ölmüş müydü acaba? Abart Selin! Adam daha gencecik, niye ölsün canım? O ölmez, öldürür be!
Uyuz adam!
Kapıyı tıklattım. “Gir.” Gir! Emir mi alacağım senden be! Ah, evet Selin. Şu anlık emir alman gerekiyor. Kızdırdığında, içinden şarkılar mırıldan. Öyle sinirim geçer.
Çocuk iken yaptığın gibi.
Girdiğimde, “Gel,” dedi. Bak yine emir veriyor. İçimden, “git gide trajedi olmuş rotası,” diyerek, sözler şerefsiz oldu şarkısını söyledim düşünmemek için.
“Bir sorun var Alaz Bey?” Dilini damağına vurdu. “Şu anlık yok. Ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor değil mi?” Ve solmuş renkler, içinde çiçekler... “Bir sorun yaratmayacağımdan emin olabilirsiniz.” Olmaması gerekiyordu iyiliği için. Çünkü kesinlikle sorun çıkaracaktım.
Ayağa kalkıp, yanıma geldi. Geldiğinde, vanilya kokusu burnuma doldu. “Ben hiçbir şeyden emin olmam. Gözüm senin üzerinde, bunu bil Selin Öztürk.” Gülümsedim. “Benimki de sizin üzerinizde Alaz Bey. Malum, güvenlilik için değil mi?” Birgün de olsa mutlu kelebekler...
Ah, lanet olsun! Şu adama katlanmak zorunda kalıyordum! Şarkı söylemek şuan bile etki etmiyordu.
Cebinden anahtar çıkarıp, bana attı. Refleks olarak tuttum anahtarı. “Yan odam artık senin odan Selin Öztürk. Şimdi gidebilirsin.” Bilerek yapmıştı, güvenmiyordu bana. Ama ben o güveni kazanmayı iyi bilirdim.
Odadan çıktığımda, ellerimi yumruk yaptım. “Sana yemin ediyorum, seni bitireceğim Alaz! Bunu severek yapacağım.” Tekrar işime geri dönmek için bahçeye indim... |
0% |