@yazarruhluadam
|
3. Sezon 7. Bölüm: Uçurumun Kenarı Prologue: Karanlık bir gecede, New York'un soğuk rüzgarları eski binaların arasından uğuldayarak geçiyordu. Şehir, her zamanki gibi uykusuz ve hareketliydi, ancak bazı köşelerde derin bir sessizlik hâkimdi. Bu sessizlik, Patrick ve Ellie'nin hayatlarını bir kez daha altüst etmek üzereydi. Bir Hafta Önce: Ellie ve Patrick, Nancy'nin saldırısından sonra hala toparlanmaya çalışıyordu. Ellie, mutfakta bir fincan kahve yaparken gözleri istemsizce dışarıya kaydı. Cam kapıdan içeri atılan yanmış bebek ve sandalye görüntüsü zihninde tekrar canlandı. Her şey sanki yeniden yaşanıyordu. Ellie: (Fısıldayarak) "24 yıl önceki olay yine gerçekleşiyor, Patrick." Patrick, çocukları uyuttuktan sonra Ellie'nin yanına geldi. Onun endişesini hissedebiliyordu. Ellie'nin omuzlarına dokundu ve onu kendine çekti. Patrick: "Bu sefer daha hazırlıklıyız, Ailemizi korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. Ellie, Patrick'in bu güven verici sözlerine rağmen huzursuzdu. Gözleri, eski günlerde yaşadıkları dehşeti hatırlatıyordu. Ancak şimdi, birbirlerine daha da sıkı sarılmak zorundaydılar. Şimdi: Bir hafta geçmişti. Patrick, küçük oğlu Leo ve kızı Megan'la balkonda oturuyordu. Hava sıcak ve nemliydi. Patrick, çocuklarına eskiden yaşananları anlatıyordu. Patrick: "Biliyor musunuz çocuklar, 2001 yılında büyük bir mücadele verdik. O zamanlar sizin gibi küçükken, hayatımız altüst olmuştu." Theo Merakla sordu. Theo: "Ne olmuştu baba?" Patrick, derin bir nefes alarak devam etti. Patrick: "Kötü bir kadın, Nancy, bize musallat olmuştu. Birçok insan zarar gördü. Ama biz, her şeye rağmen ayakta kaldık." Linda, babasının yüzündeki derin düşünceleri fark etti. Linda: "O zaman neden şimdi yine tehlikedeyiz baba?" Patrick, kızının bu keskin sorusuyla irkildi. Tam o anda telefon çaldı. Ellie, telefonu açarken endişeli bir şekilde Patrick'e baktı. Arayan numara tanıdıktı. Nancy: (Telefondan) "Merhaba Patrick, beni hatırladın mı?" Patrick'in yüzü kasıldı. Ellie, telefonu kapatması için ona yalvaran gözlerle baktı ama Patrick, kararlılıkla konuşmaya devam etti. Patrick: "Ne istiyorsun Nancy?" Nancy: "Oyun henüz bitmedi, Patrick. Yakında tekrar görüşeceğiz." Telefon kapandıktan sonra Ellie ve Patrick, birbirlerine baktılar. Bu sefer daha da kararlıydılar. Nancy'nin oyununa bir kez daha gelmeyeceklerdi. Başka Bir Yerde: Sally, Jack ve Leo'nun evindeydi. Jack ve Leo, Ellie ve Patrick'in yakın arkadaşları olarak olaylardan etkilenmişlerdi. Sally, camdan dışarı bakarken içindeki huzursuzluğu atamıyordu. Sally: "Gerçekten 24 yıl sonra mı?" Jack, Sally'nin yanına gelerek onu teselli etmeye çalıştı. Jack: "Bu sefer farklı olacak Sally. Nancy'yi durduracağız." Tam o sırada, dışarıda bir hareketlilik fark ettiler. Kapının önünde kırmızı maskeli iki adam belirdi. Silahlarını çekerek içeri girmeye çalıştılar. Sally ve Jack hemen saklanarak polisi aradılar. Bir Arbede: Patrick ve Ellie, Nancy'nin peşindeydi. Eski bir depoda izini bulmuşlardı. Patrick, içeri girdiğinde Nancy'yi karşısında buldu. Aralarında şiddetli bir arbede başladı. Ellie, Nancy'nin kafasına bir şişe vurdu. Nancy yere yığıldı, ama kısa süre sonra kendine gelerek kaçmaya başladı. Patrick: "Polisler geliyor Ellie, çıkmamız lazım!" Ellie ve Patrick, hızla olay yerinden uzaklaştılar. Nancy ise karanlık sokaklarda kayboldu. Sorgu Odasında: Patrick ve Ellie, polis karakolundaydılar. Polis memuru, 2001 yılında yaşanan olayları sorguluyordu. Polis Memuru: "2001 yılında yaşananlar hakkında ne söyleyebilirsiniz?" Patrick, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. Patrick: "Nancy James, o zamanlar da hayatımızı mahvetmişti. Birçok masum insan zarar gördü. Bu sefer onun peşini bırakmayacağız." Geçmişe Dönüş: 11 Eylül 2001 Ellie ve Patrick, Nancy'nin babasıyla ilgili ipuçlarını araştırırken, kendilerini Kuzey Kulesi'nin asansöründe bulmuşlardı. Nancy'nin babası, o zamanlar önemli bir iş adamıydı ve onun izini sürmek, Nancy'nin sırlarını çözmek için kritikti. Asansör hızla yukarı çıkarken, ikisi de gergindi. Bir anda, büyük bir sarsıntı hissettiler ve asansör durdu. Panik hemen yayılmaya başladı. Patrick: "Ne oluyor?" Ellie, asansörün düğmelerine basarak yardım çağırmaya çalıştı, ama hiçbir tepki yoktu. İçerideki diğer insanlar da paniklemeye başlamıştı. Ellie: "Sanırım bir şeyler ters gidiyor. Belki de elektrik kesilmiştir." O anda, asansörün duvarlarından gelen titreşimler ve dışarıdan gelen yüksek patlama sesleriyle korkuları daha da arttı. Patrick: "Bu normal değil. Bir şeyler çok fena yanlış gidiyor." Telefonlarını kontrol ettiler ama sinyal yoktu. Patrick, derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştı. Patrick: "Tamam, burada sıkışıp kalamayız. Bir çıkış yolu bulmalıyız." Asansörün içindeki acil durum kapağını açmaya çalışırken, Ellie'nin gözleri korkuyla büyüdü. Dışarıda olan biteni tam olarak anlayamıyorlardı ama bu, sıradan bir arıza değildi. Ellie: "Dışarıda bir felaket oluyor gibi hissediyorum." Asansörde mahsur kalmışken, dışarıdaki dehşeti tam olarak bilmiyorlardı ama hissettikleri korku, onları daha da tetikte tutuyordu. Zaman geçtikçe, içerideki hava ağırlaşmaya başladı ve panik dalgaları arttı. Sorgu Odasında: Patrick ve Ellie, sert metal sandalyelerde oturuyorlardı. Odadaki tek ışık, tepeden gelen parlak bir lambaydı. Karşılarında, yüzünde ciddi bir ifadeyle oturan Dedektif John Harris vardı. Harris, dosyasını açarak Patrick ve Ellie'ye baktı. Dedektif Harris: "2001 yılında neler olduğunu anlatmanızı istiyorum. Nancy James'le olan bağlantınızı ve yaşanan olayları açıklığa kavuşturmamız gerekiyor." Patrick, derin bir nefes aldı ve bakışlarını Ellie'ye çevirdi. Ellie, başını sallayarak ona destek verdi. Patrick: "2001, bizim için çok zor bir yıldı. İkiz Kuleler'in saldırısından sadece birkaç gün önce, Nancy James tekrar hayatımıza girdi. Ellie'nin eski sevgilisi Tina ve Tina'nın abisi, Nancy'nin hedefiydi." Ellie'nin gözleri doldu, hatıralar hala taze ve acı vericiydi. Ellie: 2002 yılında... "Nancy, Tina'yı öldürdü. O zamanlar Tina, benim yasak aşkımdı. Tina'nın abisi de aynı şekilde öldürüldü. Nancy, bu cinayetlerle yetinmedi. O gün başka bir cinayet daha işlendi. Megan yani eşim tina tarafında öldürüldü. Nancy'nin cinayeti bu sebeple işlediğini düşünüyorum. Dedektif Harris, dikkatle not alıyordu. Dedektif Harris: "Nancy'nin motivasyonu neydi?" Patrick, sıkıntılı bir ifadeyle devam etti. Patrick: "Nancy, psikopat bir katildi. Ellie'nin hayatına takıntılıydı. Ona göre, Ellie'nin hayatında olan herkes bir tehditti. Bu yüzden öldürmeye devam etti." Harris, dosyadaki notlara göz gezdirdi. Dedektif Harris: "Ve 11 Eylül 2001'de ne oldu?" Ellie, bu soru üzerine derin bir nefes aldı. Ellie: "O gün, Nancy'nin babasını arıyorduk. Kuzey Kulesi'ndeydi. Asansörde mahsur kaldık. Her şey o kadar hızlı gelişti ki ne yapacağımızı bilemedik. Ancak Nancy, o kargaşa içinde bile bizi rahat bırakmadı. Bir şekilde, bize ulaşmanın yolunu buldu." Patrick, Ellie'nin omzuna elini koyarak onu teselli etmeye çalıştı. Patrick: "Nancy, bu trajediyi bile kendi lehine kullanmaya çalıştı. Ancak o adam kulenin altında ezilerek öldü. O gün, sadece teröristlerin değil, Nancy'nin de korkusuyla yüzleştik." Dedektif Harris, ciddi bir ifadeyle başını salladı. Dedektif Harris: "Bu çok ciddi. Nancy'nin şu anda nerede olduğunu bilmiyoruz. Ama size zarar vermeye devam edeceğini biliyoruz. Size güvenli bir yer sağlayacağız." Ellie ve Patrick, çaresizlik içinde birbirlerine baktılar. Dedektif Harris, odadan çıkarken onlara güven verdi. Dedektif Harris: "Bu işi çözmek için elimizden geleni yapacağız. Nancy'nin adalet önüne çıkarılması gerekiyor." Patrick ve Ellie, odadan çıkarken derin bir nefes aldı. Koridorda ilerlerken, Ellie sessizce Patrick'e döndü. Ellie: "Bunu başaracağız, değil mi?" Patrick, kararlılıkla başını salladı. Patrick: "Evet, Ellie. Bu kez, Nancy'yi durduracağız." Devam: Patrick ve Ellie, polis merkezinden ayrıldılar. Eve dönerken, gece yarısının serinliği onları karşıladı. Patrick, arabayı kullanırken düşüncelere daldı. Ellie, sessizce yan koltukta oturuyordu. Patrick: "Nancy bu kadarını nasıl başardı? Hala anlayamıyorum." Ellie: "O, bir şekilde her zaman bir adım önde oldu. Ama artık onun oyununu çözmemiz gerekiyor." Patrick, Ellie'ye dönerek kararlılıkla baktı. Patrick: "Bu kez onun sonunu getireceğiz. Ne gerekiyorsa yapacağız." Eve vardıklarında, çocuklar çoktan uyumuştu. Patrick ve Ellie, sessizce oturma odasına geçtiler. Ellie, yorgun bir şekilde koltuğa çöktü. Ellie: "Bazen her şey bir kâbus gibi geliyor. Bu kabusun bir sonu var mı?" Patrick, Ellie'nin yanına oturarak onu kucakladı. Patrick: "Bu kâbusu bitireceğiz. Nancy'nin sonu yaklaşıyor." Ellie, Patrick'in güven verici sözleriyle biraz rahatladı. Ancak, gözlerinin derinliklerinde hâlâ korku ve endişe vardı. Nancy'nin tekrar saldırma ihtimali, ikisinin de zihnini meşgul ediyordu. Bir Hafta Sonra: Bir hafta daha geçti. Patrick, sabahın erken saatlerinde çocukları okula bırakırken, Ellie evde kalmıştı. Telefon aniden çaldı. Ellie, endişeyle telefona cevap verdi. Nancy: "Günaydın, Ellie. Beni özledin mi?" Ellie'nin kanı dondu. Nancy'nin sesini duymak, onun içinde eski korkuları yeniden uyandırdı. Ellie: "Ne istiyorsun Nancy?" Nancy: "Oyun devam ediyor, Ellie. Hazır mısın?" Nancy, telefonu kapattı. Ellie, panikle Patrick'i aradı. Patrick, telefonu açar açmaz Ellie'nin sesindeki korkuyu hissetti. Ellie: "Patrick, Nancy aradı. O, geri döndü." Patrick, direksiyonu sıkarak cevap verdi. Patrick: "Tamam, Ellie. Eve geliyorum. Bu işi bu kez bitireceğiz." Devamı: Patrick ve Ellie, tekrar evlerinde toplandılar. Bu sefer, daha hazırlıklıydılar. Nancy'nin hamlelerine karşı tetikteydiler. Gece yarısı, bir ses duyuldu. Ellie ve Patrick, hemen sesin geldiği yöne koştular. Patrick: "Bu kez yakalayacağız seni, Nancy." Ancak beklemedikleri bir şey oldu. Cam kapıdan bir sandalye ve yanmış bir bebek içeri fırlatıldı. Ellie, dehşetle geri çekildi. Ellie: "24 yıl önceki olay yine gerçekleşiyor, Patrick." Nancy, gölgelerin arasından çıktı ve iki kırmızı maskeli adamla birlikte salona girdi. Maskeli adamlar, bıçaklarını temizleyerek sessizce kenara çekildiler. Nancy, soğuk bir gülümsemeyle Patrick ve Ellie'ye baktı. Nancy: "Bu kez kaçamayacaksınız. Oyun bitti." |
0% |