@yazarruhluadam
|
Gece karanlığı, Londra’nın sokaklarında esiyor. Kamera, sessiz bir arka sokağa odaklanır. Islak kaldırımlara yansıyan sokak lambalarının sarı ışıkları, bir siluetin hızlı adımlarla uzaklaştığını gösterir. Siluetin elinde eski bir deri çanta vardır. Çantadan, ince bir kan damlası süzülüp yere düşer. Siluet bir kapının önünde durur, çantayı yere bırakır ve üzerine dikkatlice bir not iliştirir: “Sona yaklaşıyorsunuz, ama bu sizi kurtarmaz.” Kapı, dedektiflerin kaldığı bir otele aittir. Dedektif Ethan ve Gloria, gece yarısı otelde gelen acil bir telefonla uyandırılır. Otel görevlisi, kapıya bırakılan çantayı bulmuştur. Polisler çağrılır ve çanta açıldığında içinden bir kurbanın kesilmiş eli çıkar. Elin üzerindeki tırnaklara kazınmış harfler dikkat çeker: “L.O.N.D.O.N.” Ethan, sinirle: "Bu... bu adam sadece bir seri katil değil, aynı zamanda bizi oyununa çekiyor." "Harfler bir şifre mi, yoksa bir mesaj mı? Bir sonraki kurbanı Londra’da mı aramalıyız?" Grup üyeleri, kafeteryada toplanmıştır. Haberlerde, seri katilin son kurbanından bahsedilmektedir. Olivia hırçın bir şekilde konuşur: "Bu kimse, bizi hedef alıyor olabilir! Belki birimiz sıradaki kurbanız!" "Panik yapma, bu sadece bir teori... Hepimiz dikkatli olursak hiçbir şey olmaz." "Ya olmazsa? Ya aramızda bir hain varsa? Belki biri, onunla iş birliği yapıyor!" Grup arasında kaos büyürken, kamera yavaşça arkada sessiz duran Audrey'ye odaklanır. Gözleri, sanki bir şeyler saklıyormuş gibi, grup arkadaşlarından kaçar. Ethan ve Gloria, çantadaki kesik elin izini sürmeye çalışır. Elin sahibi, iki hafta önce kaybolmuş bir mimara aittir. Kurbanın ofisinde yapılan aramada, eski bir Londra haritası bulunur. Harita üzerinde belirgin şekilde işaretlenmiş bir alan vardır: "Blackwell Ormanı" Ethan, haritaya bakarken mırıldanır: "Katil, bizi buraya yönlendiriyor. Ama neden?" İki yüzlü bir maske. Ethan ve Gloria, polislerle birlikte Blackwell Ormanı’na gider. Ormanın derinliklerinde, bir ağacın altına gömülmüş başka bir ceset bulurlar. Cesedin yanında bir şişe parfüm ve eski bir saate iliştirilmiş şu mesaj vardır: “Zaman tükeniyor. Kim olduğumu çözemezseniz, bir sonraki ölüm çok yakında.” Ethan, parfüm şişesini tanır: Bu, Audrey’nin kullandığı bir marka. Grup eve döndüğünde, Ethan ve Gloria kapılarını çalar. Dedektifler, Audrey’yi sorgulamaya başlar. Audrey başlangıçta sakince konuşurken, dedektiflerin ellerindeki delilleri öğrenince paniğe kapılır. "Bunu bana yapamazsınız! Ben masumum! O parfüm, sadece bir rastlantı..." Gloria: "Bize doğruyu söyle, Audrey. Yoksa bir sonraki kurban sen olabilirsin." Audrey’nin gözleri yaşlarla dolar. Bir şey sakladığı açıktır, ama itiraf etmekten kaçınır. Ethan, fısıltının geldiği yöne döner. Ancak sokak lambaları titrer ve karanlık çöker. Gözlerini kısmaya çalışırken bir gölge hızla arkasından geçer. Ethan belindeki silahını çeker ve bağırır: "Kim var orada? Çık ortaya!" Ancak cevap bir kahkaha olur. Alaycı, tiz bir kahkaha. Ethan, karanlıkta Audrey’ye doğru gider ve nabzını kontrol eder. Audrey yaşıyordur, ama bilinci kapalıdır. Elindeki "Son" kelimesini görünce içinden fısıldar: "Bu bir uyarı mı, yoksa mesaj mı?" Arkasındaki ses bir kez daha yankılanır: "Zaman daralıyor, Ethan. Herkes bir gün maskesini düşürmek zorunda kalır." Audrey’nin başına gelenlerden haberdar olan grup, güvenli bir yerde toplanır. Bu sırada Gloria, Ethan’ı arayıp Audrey’nin geçmişini araştırmak için birkaç belge bulduğunu söyler. Ancak grup arasında gerginlik artmaya başlar. Olivia, şüphe dolu bir sesle: "Belki de Audrey hepimizi kandırıyordur. Dedektifleri bile." "Ya o değilse? Eğer o kurbansa, onu suçlayarak daha fazla tehlikeye atıyoruz." Bu sırada Friedrich, Emily’nin yazdıklarını fark eder ve fısıldayarak sorar: "Bir şey biliyor musun, Emily? Eğer bir şey varsa söylemelisin." "Sadece... birkaç gece önce birini gördüm. Penceremin önünden hızla geçti. Ama emin değilim..." Grup bu bilgiyle daha da paranoyak hale gelir. İçlerinden biri, "Peki ya katil gerçekten aramızdaysa?" der ve bu soru havada asılı kalır. Ethan ve Gloria, Audrey’yi sorgulamaya devam eder. Audrey, kendine geldikten sonra ağlamaya başlar ve şunları söyler: "Bir şeyler hatırlıyorum… O sesi… Daha önce de duymuştum. Bir tiyatro gösterisindeydik, hepimiz maskeliydik... Orada bir adam vardı. Bana ismiyle seslenmişti. Ama yüzünü göremedim." Ethan, bu sözler üzerine tiyatroya dair şehirdeki eski dosyaları karıştırır ve 5 yıl önce maskeli bir baloda işlenen bir cinayeti bulur. O zamanlar, kimse şüpheliyi yakalayamamış, ama şüpheler bir tiyatro çalışanına yönelmiştir. İsmi: Dorian Kane. Gloria: "Dorian Kane kayıplara karışmıştı, değil mi? Şimdi geri döndüğünü mü söylüyorsun?" "Ya hiç kaybolmadıysa? Ya hep buradaysa ve maskesinin arkasında saklandıysa?" Dedektifler, Audrey’nin bahsettiği tiyatroya giderler. Tiyatro artık terk edilmiş durumdadır. Duvarlarda eski afişler, sahnede tozla kaplanmış kostümler ve her köşede örümcek ağları... Ancak Ethan bir şey fark eder: sahnenin ortasında, sanki yeni bırakılmış gibi duran bir maske vardır. Maskenin altına iliştirilmiş bir not: “Bu bir oyun, Ethan. Kimin sahte olduğunu çözebilecek misin?” Bu sırada sahnenin arka planından bir gürültü duyulur. Ethan ve Gloria silahlarını çeker ve dikkatlice sesin geldiği yere ilerler. Kapıyı açtıklarında, karanlık bir koridorda büyük bir aynanın karşısında duran birini görürler. Ancak kişi bir anda kaybolur. Aynanın üzerine kırmızı harflerle bir mesaj kazınmıştır: “Gerçek yansımalar asla yalan söylemez.” Eve dönen grup, bir kez daha şok edici bir olayla karşılaşır. Giriş kapısına kanla yazılmış bir cümle vardır: "Sıradaki sensin." Kamera, Olivia’nın yüzünde donup kalan korkuya odaklanır. Onun odasına giren Ethan, yerde açık bir kutu bulur. Kutunun içinden bir maske çıkar. Maskenin yanında bir fotoğraf vardır: grup üyelerinin tamamı. Ama birinin yüzü kırmızı bir çarpı ile çizilmiştir: Olivia’nın. Ethan’ın sesi endişe doludur: "Artık eminim. Katil, hepimizin tanıdığı biri." Kamera Olivia’nın korkuyla Ethan’a bakışını gösterir. Kapının önündeki gölgeler uzar ve bölüm burada sona erer. |
0% |