@yazbulutlari
|
" KATİLLER ASLA KATİL DEĞİLDİR ONLARI KATİL YAPAN ONLARI SÜREKLEYEN NEDENLERDİR. "
Sorduğu soruyu duyar duymaz, başımdan kaynar sular dökülmüş gibiydi. Beni tanıyordu böyle bir şey yapmayacağımı bilmesi lazımdı. Yanıma geldi, oturdu elimi tuttu. Gözlerine baktım zorda olsa, gözlerinde aşık olduğum adam yoktu. Onun yerine sinirden ölmek üzere olan biri vardı. Gözlerini kaçırdı benden, sanki bakınca yenileyecek gibiydi bana. Tuttuğu elimi bıraktı, saçlarıma dokunmaya başladı. Canım yanmaya başlamıştı, o manyağın tenime dokunduğu anı hissetirmişti. Gözlerimden bi iki damla gözyaşı döküldü. Ve bunu bile bile yapmaya devam etti. Elini tuttum, 'yapma ' der gibi baktım. Ama yine umursamadı. Elini yavaşça tenimde gezdirmeye başladı.. Ayağa kalktım, yapamazdı bu kadarını da yapamazdı. Benle beraber o da kalktı, karşıma dikildi.
" Ben dokununca mı rahatsız oldun, o pislik dokununca bi şey olmuyor ama. Nasıl bir insansın sen ya sırf yaşamak için o adamın koynuna girdin. Sözde bana aşıksın ya meğerse hepsi yalanmış"
Sustum, gözlerimi kaçırdım. Arkamı döndüm, onunla konuşacak halim yoktu. Neye inanmak istiyorsa ona inansın.
" İnkar etsene olmadı öyle şeyler desene"
Sesi ilk kez bana gür çıkmıştı. Yüzümü ona çevirdim..
" Gerçekleri söylesem inanacak mısın söyle? Geldin ne halde olduğumu da gördün. Yaralarımı sarmak,beni anlamak yerine kırıp döktün. Az önce benim sana olan sevgimden şüphe etmek yerine kendinin aşkından şüphe et. Susuyorum çünkü konuşunca hiçbir şey değiştirmiyor. "
Elimi sıkıca tuttu. Elimi geri çektim.
" Bana tecavüz etti, çok karşı koydum ama yapamadım. Gücüm yetmedi, bana inan.."
Bana sarıldı, bende ona sımsıkı sarıldım.
" Özür dilerim.."
Bir şey söylemedim. Özür dilemek ile hiç bir şey geçmiyordu sadece lafta geçip gidiyordu.
" Özür dileme."
Tek bir kelime yetmişti kırgınlığımı anlatmaya, onu bu da anlamış olacak ki benden uzaklaştı. Bende onu umursamadan odama geçtim. Yatağa uzandım,üstüme lila olan yorganımı üstüme örttüm, yorganın altında iki büklümdüm.Kapı açıldı galiba giren, Taha'ydı. Yanıma yattı, hareket bile etmedim, ona arkam dönüktü o yüzden ne yapıyor bilmiyorum. Yorganımı üstümdem çekti ve bana sarıldı. Sarılışı çok farklıydı böyle her şeyden korur gibi sanki hiçbir şey olmamış yaralarımı sarıyordu. Bedenimi kendi bedenine çekti, ruhuma iyi geliyordu bedenini ruhu şuan. Gözlerimi kapattım, o ise saçlarlımla oynamaya başladı. Huzur veriyordu sanki hiçbir şey yaşanmamış gibiydi.. Ama her şey yaşanmıştı. Saçlarımla oynamayı bırakıp, parmak uçlarıyla tenime dokunmaya başladı. Az önceki gibi acıtmıyordu aksine mutluluk veriyordu. İyice mayışmaya başladım.
Ona doğru döndüm, bu oydu. Hemen yataktan fırladım, olamaz bunun burda ne işi var. O ise,o lanet maskesinin altından gülüyordu. Nasıl girmişti eve, ne zamandır burdaydı. Taha neden görmedi bunu? Elimi sıkıp tırnaklarımı elime geçerdim. Yataktan doğruldu, yanıma geldi önüme düşen saçlarımı geriye attı, ben ise gözlerimi kapattım.
" Neden"
Söylenecek o kadar çok şey vardı ki ama dudaklarımdan sadece neden kelimesi dökülmüştü.Gözlerimi açtım, o ise benden bir kaç adım uzaklaşmıştı
" Yaşamak istiyordun bende sana yaşaman için şans verdim.."
" Bu mu yaşamak"
" Nefes aldığın sürece yaşarsın küçük hanımefendi"
Hayır, yaşamaya değer bi hayatın varsa yaşarsın. Nefes almak kolaydı zaten. Neden gelmişti peki? Ona baktım ne kadar bakmak istemesemde gözlerimle sorguladım ama bir türlü cevabını bulamadım.
" Niye burdasın istediğini almadın mı benden."
"Özledim. "
Sustum, gözlerimi kaçırdım. O ise konuşmaya devam etti
" Özledim, kokunu sesini varlığını bedenini. Katilim ama bi tek sana yenildim. "
Kullandığı kelimeler o kadar içtenlikle söylemişti ki etkilenmemek elde değildi..
" Bunları söylememi bekliyorsan yanılıyorsun küçük hanımefendi. Sadece tadını ve acı çektirmeyi özledim o kadar."
Beni öldürüyordu kelimeleri ile ve bunu biliyordu. Ama yinede kalbimi kırmıştı nedeni bilmediğim bir şekilde.
"Peki neden öldürmedin beni hani senin kimseye merhametin yoktu. "
" Sen benim merhametimin siyah tarafısın"
Ne demekti bu şimdi. Onun için ne ifade ediyordum.Hala neden yaşadığımı bilmiyordum.Yutkundum, en iyisi çıkmak bu odadan. Odadan dışarıya çıktım, kolumdan tuttu. Kolum bu gidişle benden önce ölecekti.
" Yapma" Sesim çok kısık ve aciz çıkmıştı. Kolumu bıraktı geri çekildi. Biraz düşündükten sonra etrafa baktı, her yerde kırık eşyalar vardı. Galiba toplamam lazım. İçerden çöp poşeti aldım ve hemen toplamaya başladım. O ise boş boş etrafa bakıyordu. Çok fazla şey kırmışım galiba. Yanıma geldi elindeki kırık parçaları bana uzattı. Çöp poşetini uzattım bende, içine attı. Benle beraber toplamaya başladı. Çok ironik oldu onun sayesinde kırdığım eşyalara onunla beraber topluyordum. En sonunda etrafı toplama işi bitmişti. Ayağa kalktım etrafa göz gezdirdim, başka bir şey kalmış mıydı diye. Kalmamış gibi gözüküyordu. Elimde çöp poşetini dışarıya çıkardım. İçeriye geri geldiğimde o yoktu.
Luna'nın Manyak'ının Ağzından
Yanına gittiğimde hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Aksine her şey daha berbattı. Aklımı karıştırıyordu. İnsanların acısından zevk alan ben, onun acısından zevk almayı bırak ölmekten beter oluyordum. Oysa bunu yapmak zorundayım. Sigaramdan bir dal daha aldım. Keşke şuan şu sigara dumanı gibi geçip gitsen benden. Sigaramı söndürdüm işlerim vardı çünkü. Ayağa kalktım, sigarayı her zaman ki gibi yere attım. Son kez arkama baktım taa düne kadar bana burda sorular soran kız yoktu şimdi. İçeriye geçtim, üyeler her zaman ki gibi siteye gelen mesajları inceleyor önemli bir şey olursa bana haber veriyorlardı. Kaan'ı gördüm, elimle selam verdikten sonra odama geçtim. Bilgisayarımın başına geçtim, bu site hariç güzel bir kariyerim vardı. Ama kabul ediyorum insan öldürmek daha çok para kazandırıyor. Bi sürü gelen mailler vardı hepsini tek tek cevap vermek zor olacaktı. Maskemi çıkaracakken kapı çaldı. " Gel " dedim. Dememle beraber içeriye Elif girdi, cidden bu kız cani olmasa burda bi saniye bile tutmam. Elinde iki fincan kahve vardı. Birini bana uzattı ama almadım. O da masaya koydu. Karşımdaki 'L' koltuğa oturdu. Onu hiç umursamadan işime devam ettim. Arada sırada ona baktığım giydiği mini eteğini yukarı çekiyordu. Çok gülünç bir durum. Ayağa kalktı, yanıma geldi. Önce ne yaptığımı anlamaya çalıştı. Sonra ise kucağıma oturmaya çalıştı. Bedenimi geri çektim. Benden pas alamayınca oflaya oflaya odamdan dışarıya çıktı. Elif cidden seks bir kadındı ama benim için üyelerden farkı yoktu. Elif gider gitmez, yüzümdeki maskeyi çıkarttım. Çok uzun süre takınca bunalıyordum. Sonunda işim bitmişti derin bir oh çektikten sonra geriye rastlandım.
İçeriye anında Kaan girdi.
" Sen mal mısın? Kapı çalmak diye bir şey var ben belki çıplağım "
" Çıplak olmayacağını biliyorum. Ayrıca Luna' nın yanına gitmişsin."
" Evet gittim sorun mu var Kaan?"
" Yooo sadece merak ettiğim şey nasıldı "
" Ölü gibiydi "
Gerçekten ölmüş gibiydi içinde bir yerlerde. Bakışlarında sadece acı vardı. Bedeni ve ruhu her zamankinden daha çok acı çekiyordu.
" Bu kadar fazla üstüne gitmesek mi kızda bizden biri sayılır "
" Kaan sinirlendirme beni. Neden onu seçtiğimi biliyorsun, evet o bizden biri sayılır ama bizden birinin canını yaktı"
" Olum yinede de fazla. Sen kıza tecavüz ettin mi peki"
" Sence "
Güldü bende güldüm. İçeriye Nur girdi, sinirliydi neden sinirli olduğunu anlamak zor değildi. İkimize baktı, sonra yüzüme baktı. İlk kez yüzümü görüyordu. O az önce sinirinin yerine şaşkınlık almıştı. Kaan' a baktı. Sonra bana yaklaştı yüzüme dokundu. Tepkileri beklediğimden daha sakindi. Benden uzaklaşıp Kaan'ın yanına gitti.
" Ee, ne demek oluyor bu şimdi? "
Masaya doğru kendimi çektim. Ellerimi kavuşturdum.
" Ne oluyormuş"
"Ben beklemiyordum bunu. "
Aslında bende bu kadar çabuk olacağını bilmiyordum. Ama yapacak bir şey yok zaten görecekti, şimdi görmüş çok mu? Nur Kaan'ın gözlerine baktı anlamak için ama gözlerini kaçırdı Kaan.
"Tamam neyse, Luna' nın yanına gitmişsin. Neden gittin kızı mahvetmek için mi? En son görmek isteyeceği kişi sensin zaten. Biliyorum intikam derdindesin ya. Emin ol fazla tamam mı fazla. Siz nereden bileceksiniz ki değil mi?"
Sinirliydi, ama haklıydı küçük hanımefendi ile hemen hemen aynı şeyleri yaşamışlardı. Onu anlayabiliyordum. Bu yüzden üstüne çok gitmeyecektim..
" İntikam için herşeyi yaparım bilirsin. Sırf bu intikam duygusu için kuruldu bu site. Soruna gelecek olursak onun benim canımı yaktığı kadar ben onun canını yakmadım. İkimizi kıyaslama, o ruh öldürdü ben ise binlerce beden"
Hiç kimse hak etmediği ölümü yaşamazdı. Herkes ölümü hak eder, yaşamak ise bilinmezlikti. Şimdi biz o bilinmezliğin içinde kayboluyoruz.
" Pekii öyle olsun ama zamanı gelince Luna'nın ruhunda açtığın yaralar için çok pişman olacaksın"
" Ben pişman olmam oldurturum. Bunu sakın unutma Nur".
Pişman olmak benim doğama aykırı olan bir şeydi. Şu zamana kadar tek bir pişmanlığım yoktu. Evet keşkelerim belkilerim vardı ama bunlar sadece kısa süreliğineydi. Nur sustu, aslında çok şey derdi de yaraları açılırdı. O eski günlere dönmek istemiyordu.
" Her neyse size iyi sohbetler, ben gidiyorum. Yukarda tutulan insanı öldüreceğim daha bekliyorum sizi de."
Kaan bunu söyler söylemez odadan dışarı çıktı. Nur ile aynı ortamda bulunup onun aşkını görmezden gelmesini dayanamıyordu.Nur da kapıya yöneldi..
" Nur seninle şu Kaan işini konuşmamız lazım* Bi şey söylemeden odadan dışarı çıktı. O istemese de benim konuşmam lazım. Çünkü biliyorum Nur da Kaan' a âşık ama onu alıkoyan yaşanmışlıklarıydı.
Bilgisayarımı açtım, küçük hanımefendi' yi izledim. Evine kamera koyduğumu öğrense ne olurdu acaba. Kesin kıyameti koparırdı. Ve ben bundan zevk alırım. Elindeki fincandan bi yudum daha aldı acaba ne içiyordu? Gözlerini kapattı , ağlamaya başladı. Vücuduna dokundu bu ona daha çok acı çektirmiş olacak ki haykıra haykıra ağladı. Sonra içeriye Taha girdi. Bu çocukta nasıl polis daha sevdiğini koruyamadı. Bi de gelmiş yanında duruyor. Kucağına aldı, bir kaç bir şey söyleyip yatıştırdı. Küçük hanımefendi ise ona sarıldı. Bunu görür görmez bilgisayarımı kapattım. Saatte baktım, az önceki Kaan' ın dediği adamın ölmesine az kalmıştı. Ayağa kalktım, sinirimi o adamdan çıkartmam lazımdı.
Onların olduğu yere gittiğimde çoktan hazırlıklar başlamıştı. Üyeler bir yerden her şeyi kayıt almak istiyorlardı, bir yandan da adam öldürmenin zevkini alıyorlardı. Herkes merak ediyordu bunu hangi üyenin öldüreceğini. Bu zamana kadar içindeki katili görmediğim birine adam öldürtmemiştim. Kaan,Nur, Elif ve ben genelde öldürürdük insanları, eğer içinde katil olan üyeyi fark edersek ayda bir kez bir o üye öldürürdu. Kaan yanıma geldi.
Etrafa baktım, her şey hazır gibi gözüküyordu. Adamın yanına gittim ayaklarını elleri bağlıyd. Bana yalvarır gözlere baktı. Ama benim merhametim yoktu. O kıza acımamıştı bende de acıma beklemesi saçmalıktı. Arkadan " kayıtayız, başlıyoruz " dediler. Güldüm zevkli bir ölüm olacaktı. Arkamı döndüm.
" Bu kadar mı korkaksın? Yüzünüzü göstermeyecek kadar acizsin. Beni öldürmüş olacaksın ama elbet bir gün seni bulacaklar işte o zaman senin sonun timarhane olacak."
Bu lafları beni güldürmüştü.
" Ölüleri kimse dinlemez, onlar sadece öldükten sonra gelen mutluluğu hisseder. "
Her zaman ki gibi yerime geçtim. Ona döndüm. O ise bana baktıkça küfür ediyordu. Küfür etmek çaresizlilerin işiydi. Ve şuan çaresizdi. Elif maskesini takıp adamın yanına gitti. Elindeki kendi hazırladığı kimyasal maddeyi içirdi. Bunu yeni yapmıştı, ve bende merak ediyorum açıkçası. Adam ilk başta kan kustu, kan olmadan cinayet olmazdı ne de olsa sadece ölü olurdu. Can çekemeye başlayınca, Elif yanına gitti, ellerini bacakları çözdü. Delirmeye başlamıştı, kendi vücuduna zarar vermeye başladı. Eliyle yanağını tuttu ve kopardı ve onu yemeye başladı. Mide bulandırıcı tek kelimede. Daha sonra, oturdu gözlerini gördüm gözü dönmüştü. Sonra Elif yanına bi bıçak bıraktı. Elif'in bıraktığı bıçağı aldı ve sol elini bilek hizasından kesti. Oluk oluk kan akıyordu. Akan kanı içmeye başladı. En sonunda vücudunda çürümeler başladı. Acı çığlıkları bu sefer daha güçlü ve zevkliydi. Uzandı dizlerini karnına kadar çekti. İki büklüm olan bedeni, yavaş yavaş ölüyordu. Bir iki dakika geçtikten sonra âdamdan ses seda çıkmamıştı. Galiba ölmüştü, Elif'e baktım.
" Bir dakika sefere daha iyi bir şeyler yap" başını sallamakla yetindi. Adamın cansız bedenin yanına gittim. Elinden akan kanlar her yeri kırmızıya boyamıştı. Kaan maskesini takıp yanıma geldi, elinde küçük benzin bidonu vardı. Benzini adamın üstüne döktü. Cebimdeki çakmayı yakıp üstüne attım. Böyle insanların mezarı olmamalıydı. Adamın bedeni yavaş yavaş yanmaya başladı, kokusunu insanı acıktırıyordu. Geri eski yerime gittim. Yarım saat bile sürmeden adamın sadece bir kaç kemiği falan kalmıştı. İçerden köpek getirip, kemikleri köpeğe yedirdiler. Ve galiba benim bir mezarım olmamalı çünkü ben bu dünyayı kendime ait bir yer görmüyorum.
" Bu ölü yeni üyemiz olan Luna DEMİR içindir. Başka bir ölü de görüşmek üzere. O zamana kadar bol ölümler diliyorum. "
Bunu bağırdım, kayıt bitmeden. Şimdi kıyamet kopsun bakalım. Arkamı döndüm ve gittim. Kimse yaptığım şeye anlam veremiyordu.
Luna DEMİR benim hiç olmayan merhametimin siyah tarafıydı. Hiç bir zaman aydınlık tarafım olmayacaktı. O karanlığa mahkumdu ve beni de karanlığa attı. Yaşıyorsun ama şimdilik küçük hanımefendi gün gelecek ve sende öleceksin ama öldüğünde bana aşık olacaksın. Seni öldüren âşık olduğun insan olacak. Ve ben sana ne kadar da merhametin siyah tarafı olsan bile acımayacağım. Çünkü sen acımadın zamanında ona...
Odama geçtim, koltuğuma oturdum. Kenarda kimse fark etmediği kitabımı aldım. İçindeki fotoğrafa baktım. İçtenlikle güldüğüm tek fotoğraftı. O zaman ben daha yeni üniversiteye başlamıştım. Kim bilirdi ki o çocuğun bir gün katil olacağı. Ama şunu anladım ki katil olmak seçilmezdi o seni seçerdi. Sen sadece onun senin seçmesini beklerdin. Herkesin içinde bi katil vardır bazıları sadece fazla ölümcüldür. Kitabı geri yerine koydum. Bu kitabı hiç bitirmedim, bitirmek gibi bir niyetim yok. O nasıl yarımsa bende yarımdım.
|
0% |