Yeni Üyelik
5.
Bölüm

AKŞAM YEMEĞİ

@yazdostum

Oylarını ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalarrr...

 

İki gündür evden dışarı çıkmamıştım çünkü Rüzgar da dışarı çıkmamıştı, iki gündür evden işe, işten eve gidiyordu ama üçüncü gün yani bugün bir akşam yemeğine davetliydi. Bunu da sekreterinin önceden heklediğimiz tabletinden öğrenmiştik

Deri siyah bir pantolon ve üstüne de boğazlı bir kazak giymiştim ve şu an bir restorantta sipariş ettiğimiz yemeği bekliyorduk, evet, yalnız değildim, iki tane iş arkadaşım da yanımdaydı, önceden beraber yemek yiyelim diye sözleşmiştik.

Garson siparişlerimizi alırken gözüm hep kapıdaydı, bu davranışım iş arkadaşım olan Deniz'in gözünden kaçmamıştı "Birini mi bekliyorsun?" bakışlarımı kapıdan Deniz'e çevirdim, omuz silkerek "Hayır, beklemiyorum neden sordun?" dedim, cevabı ise çok bekletmeden geldi "Bakışların sürekli kapıda da ondan sormuştum." kafamı olumsuz anlamda salladım ve bakışlarımı bir diğer iş arkadaşım olan Pusat'a çevirdim.

Pusat benim için farklı bir arkadaştı, buraya ilk geldiğimde hiç kimse benimle konuşmuyor ve kötü davranıyordu ama Pusat tam tersi bana çok içten davranmıştı bu yüzden Pusat benim için farklıydı.

"Seni tatilde diye biliyorduk ama görevdeymişsin." diyen Pusatla beraber Deniz de tüm odağını bana çevirmişti, bu konuyu herkesin merak ettiğini biliyordum ama maalesef olaylar çok karmaşık olduğu için anlatmakla kendimi yoramayacaktım "Öyle olması gerekti diyelim... Ayda yılda bir kere dışarı çıkmışız onda da iş konuşmayalım" meraklı bir şekilde "Anlatın beyler, hayatınızda biri yok mu?" Deniz gururlu bir şekilde oturmaya başladığında bir kız arkadaş edindiğini anladım "Bu yakışıklı abiniz tabi ki boş kalamazdı." Pusat dirseğiyle Deniz'in koluna vurduğunda Deniz acımış gibi kolunu tuttu "Gerçeği anlatsana Miray'a, bakalım o sana ne diyecek?" merakla Deniz'e baktım, ne halt yemişti acaba, Deniz bakışlarıyla Pusat'a kızarken restoranın kapısı açıldı, açıldığı gibi içeri siyah takım elbiseli adamlar restorantın etrafına dağıldılar, bakışlarım camdan dışarıya kaydığında aynı takım elbiseli adamların dışarıda da olduğunu gördüm, korumaların ardından içeri giren kişinin üstündeki paltoyu alan çalışan onu oturması gereken yere kadar eşlik etti, tam yanımızdaki masaya oturan Rüzgarla beraber masadaki sohbeti dinlemeyi bıraktım. Tam sol çaprazımda oturan Rüzgar henüz beni fark etmemişti.

Önüme konulan tavuk şinitzelle beraber garsona teşekkür ettim, çok yüksek bir tonda söylememiştim ama masalar birbirine yakın olduğu için duymuştu, başını çevirip bana baktığını hissedebiliyordum ama ben sanki onu fark etmemişim gibi yemeğimi yiyordum.

"Suçlu değil mi Miray, yaptığı şey marifetmiş gibi anlatıyor bir de?" ağzımdaki lokmayı çiğnerken "Kim suçlu?" dedim, Pusat dikkatli bakışlarla beni incelerken "Dinlemedin mi?" dedi, ağzımı peçeteyle sildim, cidden dinlememiştim "Dinledim aslında, bence Deniz burada haklı" konu daha fazla uzamasın diye yalan söylemiştim. Pusat çatal ve bıçağını bırakıp gözlerini belerterek bana baktı "Gerçekten dinlememişsin Miray, dinleseydin Deniz'e hak vermezdin çünkü yaptığı şeyin iyi bir yanı yok!" Deniz dönüp Pusat'a baktığında "Yaptığım şeyin iyi yanı yok mu, herkes aşık olur Pusat, senin gibi platonik değilim en azından, sevdiğimi elimde tutumak için her şeyi yapıyorum!" duyduğum şeylerle birlikte içtiğim su boğazımda kalmıştı, öksürmeye başlayınca Rüzgar'ın bakışlarını yine üstümde hissetmeye başladım, Pusat ayağa kalkıp yanıma geldiğinde sırtıma vuruyordu çünkü çok şiddetli bir şekilde öksürüyordum.

Öksürmem bittiğinde yanımda oturan Pusat'a dönüp "Birini mi seviyorsun, bana neden söylemedin ben senin en yakın arkadaşın değil miyim?" dedim, Polat gözleriyle yüzümü incelerken bakışları en son gözlerimde kaldı, sanırım platonik olduğunu hatırlamış olacak ki yanımdan kalktı ve geri yerine oturdu "Bu aralar fazla yoğundun" yemeğini yemeğe başlamıştı ve bana bakmıyordu, hatırlayınca üzülecek kadar mı çok seviyordu bu kızı? "Ben tanıyor muyum o kızı, tanıyorsam ağzından seninle ilgili laf almaya çalışırım" yemeğinden kafasını kaldırıp gözlerime baktı "Hayır, tanımıyorsun." dudaklarımı büzüp yemeğimi yemeye geri döndüm, çatalla ağzıma tavuk götürürken Rüzgar'a baktım, bana bakmıyordu ama sanırım baktığımı anlayıp bana bakmıştı, kaşlarımı sanki şaşırmışım gibi havaya kaldırdım, o ise hiç bir tepki vermeden bakışlarını benden alıp masadaki birine çevirdi, bakışlarını takip ettiğimde Pusat'a baktığını gördüm, tekrar ona baktığımda önüne dönmüştü.

Masadaki sohbet benle Deniz arasındaydı, Pusat o konuşmadan sonra pek sohbete dahil olmadı, yan masamızdaki Rüzgargilde ise Rüzgar hariç herkes konuşuyordu, ara sıra bakışlarının bana değdiğini hissetsemde uzun süre bana bakmadığı sürece ona bakmıyordum, ha birde ara sıra Pusat'a da bakıyordu, Pusat'ı tanıdı mı acaba?

"Tatlı mı sipariş etsek?" uzun zaman sonra Pusat konuşmuştu "Olur, sipariş ettikten sonrada ben tuvalete giderim" Deniz garsona seslendi. Pusat telefonuyla ilgilenirken konuştu "Sen tuvalete git ben sipariş ederim senin yerine." ayağa kalkıp çantamı açtım "Ne sipariş edeceğimi biliyor musun?" bakışlarını iki saniye bana çevirdiğinde soğuk bir şekilde "Evet" dedi, kafa salladım ve çantamı omzuma takıp tuvaletin olduğu yere doğru yürümeye başladım, kadınlar tuvaletinin kapısını açacakken bir el koluma dolanıp beni loş bir ışığın aydınlattığı odaya soktu, sırtım soğuk duvarla buluştuğunda sanki kendimi korumaya çalışıyormuşum gibi ellerimi karşındakinin göğsüne koyup itmeye çalıştım "İM-" bir el duvara dayanırken kolumdaki eli dudaklarımın üstünde yer aldı, çırpınmaya başladım ama gözlerim bir çift siyah gözle buluştuğunda çırpınmayı bıraktım, Rüzgar'ı gördüğümde şaşırmış gibi yapıp kaşlarımı çattım, elini yavaşça dudaklarımın üstünden çektiğinde hiç beklemeden konuştum "Ne yaptığını sanıyorsun!" ellerimle tekrar onu itmeye çalıştığımda gram kıpırdamadı "Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun, takip mi ediyorsun beni?" alaycı bir gülümseme dudaklarımda peydah oldu "Takip? Hadi ama biraz yaratıcı ol" kaşlarını çatma sırası ondaydı "Anladık benden hoşlandın kadın ama benim senin gibi sürtüklerle işim olmaz" dedikleri ağıza alınacak laflar değildi, herhangi bir kadına sürtük dendiğinde sert tepki görmemen imkansızdı ama sırf ona istediğini vermemek için ellerimi boynuna çıkardım "Sürtük olmadığımı kanıtlasam benimle işin olur yani" yakınlığımızdan dolayı nefesi yüzüme çarpıyordu, zaten aramızdaki on beş santimlik boy farkından dolayı eğilmek zorunda kalmıştı.

Yakınlığımızı kullanarak yüzlerimizi yaklaştırabildiğim kadar yaklaştırdım "Demek sürtük olduğunu kabul ettin" kafamı olumuz anlamda salladım ve sırf onu tahrik etmek için dudaklarına baktım "Yanılıyorsun, sen benim sürtük olduğumu düşünüyorsun, bense sana sürtük olmadığımı kanıtlayabileceğimi söylüyorum" yutkunduğunda bakışlarım adem elmasına kaydı, duvardaki bir eli çenemi bulduğunda kafamı kaldırdı "Sürtük olmadığını ilk karşılaşmamızda söylemiştin"

"Çoğu kadın benimle birlikte olmak için kırk takla atar ama hepsi başarısız olur o yüzden illegal bir şekilde girdiğin bu partiden normal bir şekilde çık"

"Sizinle birlikte olmak için burada değilim, öyle olsaydı şimdi çoktan yataktaydık"

Hatırladığım şeylerle beraber dudaklarımda küçük bir gülümseme oluştu, bakışları dudaklarımda kaldığında "Ben sana göre biri değilim" dedi, nasıl biri istediğimi bilmediğine göre beni kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu ve bunu kendini kötüleyerek yapabileceğini düşünüyordu, ne yazık çünkü ölene kadar peşindeyim,

"Zeki adamları severim ben ama bu dediğin hiç senlik değildi" dediklerimle beraber gözlerime boş bir şekilde bakmaya başladı, elleri ellerimi bulup boynundan indirdiğinde hiç bir şey demeden bulunduğumuz karanlık odadan çıktı.

Az önce ne olduğunu anlamaya çalışırken hızlıca bende odadan çıktım, malzeme odasına olduğumuzu odadan çıktığımda anladım, yerdeki çantamı alıp bizimkilerin yanına ilerledim, yanlarına giderken Rüzgar'ı yerinde göremedim, masaya oturduğumda Pusat'ın endişeli sesi kulaklarıma ulaştı "Bir an hiç gelmeyeceksin sandım, ben gelecektim yanına, bir şey mi oldu" ben konuşacakken Deniz araya girdi "Aynı annemsin var ya, kızı rahat bıraksana özel bir işi vardır, tuvalette sıra vardır hemen de olayları büyüt" Pusat öldürücü bakışlarıyla Deniz'e bakarken kavga etmesinler diye araya girdim "Sakin olun beyler sadece biraz sıra vardı, tatlılarımızı yiyip kalkalım mı?" Pusat biraz daha rahatlarken Deniz başını sallayarak beni onayladı.

Önümde bir adet magnolia duruyordu, şaşırmıştım çünkü Polat'ın benim sevdiğim tatlıyı bilmesine, şu an bunu sorgulayak durumda olmadığım için hızlıca tatlımı yemeye başladım.

"İstersen seni ben bırakayım, motorla gitmek tehlikeli olabilir." gülümseyerek "Motoru yıllardır kullanıyorum bir şey olmaz" dedim, sıkıntılı bir şekilde nefes verdi "Geçtiğimiz günlerde kar yağdı, yollar buzlu olabilir" elimi dostça omzuna koydum "Kış lastiklerini çoktan taktırdım, ben kaçar." Deniz'e el sallayarak motoruma bindim, kaskımı takmadan önce Pusat'a baktım "Bence siz dikkatli gidin, Deniz sarhoş olmadan da kaza yapabilir." Deniz üzerime doğru gelirken motoru çalıştırıp hızla oradan uzaklaştım, arkamdan bir şeyler demişlerdi ama duymamıştım...

 

Kitap hakkında yorumlarınızı alayım, verdiğiniz cevapları değerlendireceğim.

Loading...
0%