Yeni Üyelik
1.
Bölüm

MESAİ

@yazdostum

Hepinize merhaba arkadaşlar, yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyoru, keyifli okumalar...

 

 

Ellerimde ki kanlı eldivenleri çıkarıp üstümdeki ceketin cebine sıkıştırdım, geriye doğru bir adım atmadan önce önümdeki ateşe baktım, gözüme çevredeki kanlar ve ateşin içindeki kemik çarptı.

Arabama doğru ilerlerken kanıtları temizleyen çocukları gördüm, umursamayıp ilerlemeye devam ettim. Beni gören çocuklar göz teması kurmamak için olağan üstü bir çaba harcıyorlardı. Arabama ulaştığımda anahtarla kilidini açmıştım tam o sırada bir ses duydum "Gidiyor musun abla?" bu da az önceki çocuklar gibi(çocuklar diyorsak lafın gelişi) delilleri yok eden biriydi "Evet, bir sorun mu?" hemen iki elini önünde bağlayıp "Yok, abla estağfirullah." kafamı salladım ve arabama bindim, anahtarı taktığımda hızla bu ormanlık alandan uzaklaştım, hedefim belliydi.

Yine o tekin olmayan ara sokaktayım, içip bayılan mı dersin, sarhoş sarhoş dolanan mı, ya da köşede kendi halinde takılanlar mı. Kendimden emin attığım adımlarla herhangi bir sarhoşun yanıma gelmemesini umuyordum çünkü bu gece birini daha öldürmek istemiyordum. Kendi mekanımıza geldiğimde tabelasına bir göz attım, 'KEHRİBAR' yazan tabela bu sokaktaki diğer tabelalar gibi sönük ve eskimişti, neyseki içi öyle değildi. Hava soğuk olduğu için daha fazla beklemeden içeri girdim ve hiç kimseyle iletişim kurmamaya çalışarak partorunun odasına doğru ilerlemeye başladım. Hızlıca üst kata çıktım, dümdüz koridorun sonuna geldiğimde beni iki tane cüsseli koruma karşıladı, onları umursamadan geçecekken birbirlerine doğru bir adım attılar ve böylelikle önümü kesmişlerdi "Patron rahatsız edilmek istemediğini söyledi." istifimi bozmadan "Çekilin önümden" dedim korumalar birbirlerine baktılar "Bakın M-" kafamı kaldırıp sol taraftaki korumanın sözlerini kestim "Bana adımla seslenebilirsin demedim!" özellikle benim gibi kiralık katiller için adlarının herhangi bir yerde geçmesi çok tehlikeliydi ama birileri bunu onlara öğretmemişlerdi belli ki. Adamlar ne yapsak dercesine birbirlerine bakarken hızlıca kapının kulpunu kavradım ve kapıyı açtığım gibi içeri girdim.

İçeride masanın üzerinde sırtı bana dönük bir şekilde oturan bir kadın vardı, kapının açılmasıyla ani bir hareketle bana bakmıştı, arkamda kalan korumalarsa içeri girmemişlerdi, kadından dolayı yüzünü göremediğim patronumun sesi kulaklarıma ilişti "Rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim!" ses tonundaki serzenişi duymamak elde değildi, "Rahatsız etmek istemezdim acil olmasaydı" kafasını hafif yatırıp yüzü görüş açıma girdi ve yüzünde ki şaşkınlık ve bıkmışlık ifadesi bugüne özel değidi.

Daha fazla ayakta durmamak için masanın önündeki koltuklardan birine kendimi bıraktım, "Sen içeri geç ben hemen geleceğim." "я жду" bu konuşmadan da kadının rus olduğunu anlamış oldum.

Kadın üstünü düzelttikten sonra eline öpücük koyup üfledi, kusma isteği yavaş yavaş midemi sararken olaya el attım "Anlaşıldı vıcık vıcık sevginizi gidin başka bir yerde yaşayın." aynı zaman da ayağa kalkmış ve kadını kapının dışına koymuştum. Tekrar eski yerime bu sefer düzgünce oturduğumda patron konuştu "Ne oldu, neden geldin? Çok önemli değilse işim var benim!" udaklarımı büzük sesime üzgün bir ton kattım "Ya! Ama sen nasıl unutursun bugünkü yevmiyemi" bu tavrım onu sinirlendirmiş olacak ki sesli bir şekilde nefes aldı ve bıraktı, sakin olmaya çalışıyordu "Lafı uzatma ve gevezelik yapma!" yapmacık bir korku ifadesi takındım bu seferde suratıma "Çok korktum!" ellerini yüzüne götürüp ovmaya başladı, bu haline acıyıp eski halime geri döndüm, genzimi temizleyip konuşmaya başladım "Mesaiye kaldığım için mesai paramı istiyorum." ellerini yüzünden çekip anlamaya çalışarak bana baktı "Mesai parası mı?" evet anlamında kafamı salladım "Herhalde normal iş saatinden daha geç çıktım, ayrıca adamı da yaktığım için adamın anca külünü bulurlar tabi külü de kim bilir şimdi hangi rüzgarla nereye gidiyordur." ayaka kalktı ve kasasına doğru ilerledi, kazandım, kasayı cüssesiyle gizleyip şifreyi girdi, önümdeki sehpaya bir tomar bıraktığında elime alıp hızlıca saydım "Ne yani sadece beş bin lira mı?" saat bilmem gecenin kaçıydı, sadece o da değil adam prestijli biriydi, risk almıştım ve bunun karşılı bu kadarmıydı "Daha ne istiyorsun?" kafamı olumsuz anlamda salladım "Yaptığım işin karşılığı bu değil, anlatamıyorum herhalde prestijli adam prestijli!" bastıra bastıra söylediklerimle göz devirdi ve bir tomar daha çıkardı, iki tomarı da alıp bel çantama koydum "Size de zahmet oldu ama çok önemli değil" ayağa kalkıp kapıyı açtım ve odadan çıktım, arkamdan patronun korumalara kızdığını duyabiliyordum, Merdivenleri indiğimde mekanın hala kalabalık olduğunu gördüm, adım atacak yer yoktu, bu yüzden arka kapıdan çıktım, arabama bindiğimde önümüzdeki beş gün boyunca izinli olduğum aklıma geldi, ayaklarımı uzatıp kahve içecektim normal insanlar gibi...

Loading...
0%