Yeni Üyelik
4.
Bölüm

PARTİ

@yazdostum

Çalışma odamda ve masamda Barış'ın çıkardığı dosyalara bakıyordum, Barış Rüzgar Morgan'ın genel bilgilerini çıkarmıştı, elime ilk o dasyayı aldım

'Londrada doğumlu Rüzgar Morgan 1995 de dünyaya gelmiştir.

'Babası William Morgan 1965 de Cambridge de doğmuştur.

Falan filan, bütün ailesinin geçmişi, annesi, babası kendisi ve kardeşi, bir kardeşi varmış, erkek, o da yirmi yaşındaymış, ailesinin geçmişi beni ilgilendirmiyordu bana Rüzgar'ın geçmişi lazımdı, dosyaları karıştırmaya başladım ama bulamadım "Rüzgar Morgan'ın geçmişinin yazılı olduğu dosya var mı?" Barış hemen dosyaları karıştırıp önüme bir dosya koydu, kapağını açtım ve okumaya başladım...

BİR KAÇ SAAT SONRA

...

"Of yeter, öldüreceğim bir adama göre fazla araştırma yaptık!" ani çıkışımla Barış'ı korkutmuş olabilirim, elini kalbinin üstüne koyup "Korkuttun abla" dedi. Sesli bir şekile ofladığımda önümdeki dosyaları kapattım "24 saat doldu mu, bir haftamız başladı mı?" Barış bileğindeki saate baktığında hızlıca bana döndü "Başlamış hatta iki buçuk saat geçmiş" tedirgin bir şekilde söylemişti ve tepkisi çok komikti "İyi, ben o zaman sekiz saatlik bir uykuya gidiyorum" ayağa kalktığımda Barış da benle beraber kalktı ve önüme geçti "Mavi uyumanın sırası mı şimdi! Plan yapalım ya da adamı gözlemleyelim ne yapıyor nasıl davranıyor, adamları neler yapıyor?" sabırla konuşmasını bitirmesini bekledim "Yarın yaparız, gecenin bir yarısı yatağında yatarken mi adamı gözlemleyelim" gece saat bilmem kaçtı ve bu saatte insanlar genellikle uyurdu "Adam uyumuyor, sekreterinin bilgisayarını hekledim, şu an bir parti de olmalı." Gözlerimi belertip "Adam parti de ve sen bana bunu söylemedin mi! Daha önce söyleseydin partiye girebilirdim!" o partiye girseydim planım gayet basit olurdu, hatta başarılı olsaydım bir kaç saate bu iş bitmiş olurdu "Şey ben öyle hemen gitmeyiz diye düşünmüştüm" hatalı olduğunu biliyordu "Buna ben karar veriyorum Barış senin üzerine düşen görev benim adıma karar vermek değil" bağırmıyordum ama ciddiydim çünkü belki de bu bizim tek şansımızdı, herkes Rüzgar Morgan'ın zeki olduğundan bahsediyordu, zeki olduğunu uyduruyor olsalaradı birileri buna karşı çıkardı aksine herkes zeki derken küçücük bir ihtimali bile gözümüzden kaçırmamalıyız.

"Ne partisi bu, nerede, ben dışarıdan girebilir miyim? Anlat" elimle hızlı olmasını işaret ediyordum. Barış bilgisayarının başına geçip birkaç sayfa açıp kapadı, birkaç tuşa da bastığında ekranda yazanları okumaya başladı "Partiyi Koray Yılmaz düzenlemiş, kendisi Rüzgar'ın çocukluk arkadaşı ve Koray'ın doğum gününü kutlamak amacıyla düzenlenmiş, görebildiğim kadarıyla girerken kimlik kontrolü yapıyorlar" yanına gidip bilgisayara baktım, kamera kayıtlarına bakıyordu, ileri sarmaya başladı ama içeri halen insanlar giriyordu "Kaçta başladı bu parti?" kolumdaki saate baktım on bir buçuk olmak üzereydi "İnsanlar saat onda çoğunlukla girmiş" parti onda başladıysa tam on ikide pasta keserler "Bu partide ki herkesi tanıyorlardır ben çok şüphe çekerim" Barış da beni kafasıyla onayladığında aklıma gelen fikirle masamın arkasına geçtim "Tabi ya!" Barış endişeyle bana baktı "Ne oldu?" bir çekmeceyi açıp içinden kimlik çıkardım, bu kimlik benim değildi, sahteydi "Eğer içeri girersem çok dikkat çekerim, sonuçta kim doğum gününe tanımadığı insanları çağırsın ki, bu yüzden oraya gideceğim" şarzdaki telefonumu çıkarıp yatak odama doğru ilerledim, arkamdan da Barış geliyordu "Mavi, diyelim ki bir şekilde içeri girdin ki hiç sanmıyorum, dikkat çekmen bizim işimize gelmez, adamın sürekli peşinde olduğumuzu anlaması işimize gelmez!" Giyinme odama girdiğimde kıyafetlerime göz attım "Onu ölürecek kişi dikkat çekmek istemez." elime aldığım abiyeye bir bakış attım ve kapının orada bekleyen Barış'a döndüm "Koray'a uygun bir doğum günü hediyesi getir bana, mümkünse gördüğünde çığlık atacağı bir şey olsun" üstümdeki kazağı çıkardığımda Barış halen kapıda dikiliyordu "Barış!" onu kendisine getirmek için bağırmıştım ve bu onu kendisine getirmişti, içeri gitti ve sonrasında dış kapının kapanma sesini duydum, üstümdeki herşeyden kurtulurken telefonumla birini arayıp hopörlere almıştım "Mavi?" uykulu bir ses beni karşıladığında olabildiğince bağırarak "Uyumanın sırası mı şimdi uyan ve sana atacağım kişinin kimlik kartını çıkar." üstüme buz mavisi bir etek ve aynı renkte uzun kollu bir kazak geçirdim ve saçımı taramaya başladım "Ne diyorsun Mavi ya uykum var" telefonu elime alıp "Biz sana iş yap diye para ödüyoruz yatıp uyu diye değil, ne diyosam o sadece yarım saatin var!" sert ses tonumla karşıdan birkaç cızırtı duydum "On dakikaya hazır" elime telefonu alıp hızlıca çalışma odasına geçtim, dosyalardın birini elime aldım ve birkaç sayfa çevirdim, istediğim sayfaya gelince fotoğraf çekip attım, telefonu hala kapatmadığım için konuştum "Kızın bilgilerini sana attım, olabildiğince fotoğrafı bana benzet." attığım mesajı gördüğünde "Oldu bil, ben bitince senin eve getiririm evdesin dimi?" tekrar giyinme odama girdiğimde "Evdeyim bekliyorum." dedim ve kapattım, altıma kalın siyah bir kilotlu çorap geçirdim, saçlarım küt olduğu için taramak bile düz olmasını sağlamıştı, birkaç köpük ve krem sürdükten sonra makyaj masamın önüne geçtim, siyah renginin ağırlıkta olduğu bir makyajdan sonra takılarımı taktım o sırada kapı çaldı, koşarak kapıyı açtığımda elinde kimlik kartıyla bekleyen Berkan'ı gördüm, kimliği alıp kontrol ettim, gerçeğinden farksız kimlik hoşuma gittiğinde Berkan'a teşekkür edip kapıyı kapattım, siyah botlarımı ve siyah montumu vestiyere bıraktım, elime siyah renkte bir çanta alıp içine telefonumu ve kimliğimi koydum, hazır olduğumda kapıdan çıktım ve Barış'ı aradım, ilk çalışta açtı "Alo Mavi şimdi sana bir iyi bir kötü haberim var" asansörün düğmesine bastığımda montumu giyiyordum "Koray denen zengin bebesinin istediği şeyi buldum ama fiyatı dudak uçuklatır." şu an para umurumda değildi, planım işe tarayacaksa dolarlarımı bile harcarım "Sıkıntı değil al" telefonu kapatıp arabama bindim, kar durduğu için hava esiyordu, kapalı otoparktan çıkarken Barış aradı "Mavi neredesin ben parti yerinin bir sokak önündeyim." "Geliyorum" diyerek yolların kaygan olmasını önemsemeden hızlı gitmeye başladım, saat on ikiye geliyordu ve benim şu an orada olmam lazımdı, Barış'ı ve elindeki şeyi gördüğümde ani bir firenle durdum, ön kapıyı açıp elindeki şeyi koydu "Koray'ın yıllar önce açık arttırmada kaybettiği antika" kafamı salladım "Seni ne yapacağız?" dedim "Sen git ben başımın çaresine bakarım" boynumdaki kolyeye ve küpeye ayrıca yüzüğe bakışları değdi "Takip ederim seni" tebessüm edip "Tamamdır ben kaçar" arabanın kapısını kapattığında vakit kaybetmeden arabamı tam partinin önündeki kaldırımın üzerine park ettim, araban inip hediyemi elime aldım, adamları umursamadan ilerlerken beni durdurdular "Pardon hanımefendi içeri girmeniz için kimliğinize bakmalıyım" küstahça bakıp "İçeri girmek için kimliğimi vermeme gerek yok!" sabırla konuştu "Davetli listesinde olup olmadığınıza bakacağız" kaşlarımı çatıp "Bige Yılmaz'ın davetli listesinde adı yazmaz yalnız, adım sadece göklerde yazar" adam derin bir nefes alıp "Bakın Hanımefendi sizin gibi onlarca insan ben şuyum buyum deyip içeri girmeye çalıştı, ya kimliğinizi verin ya da lütfen uzaklaşın." adamın sabrı dağı çaklatırdı resmen, çantamın içinden kimliğimi çıkarıp adama verdiğimde adam dikkatle kimliği inceledi, davetli listesine baktı en sonda bir kimlikteki fotoğrafa bir de bana baktı, kimliği bana uzatıp önünü ilikledi "Buyurun Bige Hanım hoşgeldiniz." saçımı savurup içeri girdiğimde kulağımda bir ses yükseldi "Direkt kimliği uzatsaydın ne gerek vardı bunca zahmete" etrafıma bakıp kimsenin olmadığına kanağat getirince konuştum "Bige denen kızın da öz geçmişini okudum ve Bige gibi davrandım, anladın?" aynı şekilde kulağımda onaylama mırıltıları duyduğumda içeri doğru ilerlemeye başladım, burası bir bardı ama şu an özel olarak kapatılmıştı ve her zamankinin aksine biraz daha aydınlıktı.

İçeride normal bir müzik çalıyordu ve insanlar oturup bir şeyler içiyorlardı, gözleri birini ararken arkamda bir ses işittim "Hanımefendi montunuzu alayım." burada çalışan adam montumu aldığında ortada kaldığımı anladım, aradığım kişiyi bir görseydim güzel olacaktı ama göremedim, o zamana kadar barların önüne oturdum, elimdeki hediyeyi de hediye köşesine koymuştum, cidden tam üç yaşındaki çocukların kutladığı doğum günü yeriydi hediye köşesi.

Ortama uyum sağlamak için bir şarap istedim, bu sırada sırtımı bara dönüp etrafa bakmaya başladım, her tarafı karış karış incelerken kulağımda yine ses yükseldi "Hedef saat on yönünde ve bakışları senin üzerinde" etrafı incelemeye devam ettim, tekrar bar kısmına döndüğümde şarabımdan bir yudum aldım.

Etraf bir anda karardı ve ortaya bir pasta çıktı. Üstündeki mumlarla beraber Koray'ın yanına gidiyordu o sırada arkamda bir ses duydum "Merhaba" bir hevesle arkamı döndüğümde tanımadığım bir adamla karşılaştım "Merhaba?" kulağımdaki Barış yine konuştu "Saat bir yönünde bütün bakışları üzerinde muhtemelen bu adamı kim olduğunu öğrenmek için gönderdi" "Ben Koray'ın bütün arkadaşlarını tanırım siz hangisisiniz?" saçlarımı arkaya atıp "Çok uzaktan bir tanıdık diyelim" adam anladığını belirtti ve o da bir içecek alıp yanımdan kalktı, bakışlarım anında saat bir yönüne çevrildiğinde onu gördüm

Dosyada yazdığı gibi 1 90 boyu vardı, siyah saçlı ve siyah gözleriyle yakışıklı duruyordu. Bariz belli olan omuz ve kol kasları vardı.

Şimdi daha iyi anlıyordum çoğu kızın neden bu adamı arzuladığını, yakışıklıyı, en azından benim kriterlerime uyuyordu ama küçük bir sıkıntı vardı, bu adam bir hafta içinde ölecekti.

Soğuk bakışları hala benim üzerimdeydi ve benim de bakışlarım onun üzerindeydi, göz temasını kesmiyorduk, birbirimize boş bakıyorduk ama benim gözlerimde onu beğenmişlik ve dişisini etkileme çalışan hayvan bakışları vardı.

Sahneye arkam dönük olduğu için orada nelerin olduğunu bilmiyordum ama mikrafondan yükselen "Biricik dostum Rüzgar Morgan'ı sahneye davet ediyorum!" ikimizin de bakışları sahneye çevrildiğinde Rüzgar sahneye doğru ilerledi, Koray'ın yanına gidip bir şeyler konuştular. Onları izlerken bileğimde bir el hissettim "Vaov bu ne güzellik böyle" sarhoş olduğu her halinden belli olan adam dibime kadar sokulup konuştuğunda yüzüne bir tane yumruk çakmak için hazırlanıyordum ki yine kulağımda Barış'ın sesini duydum "Sen şu an Mavi değil Bige adı altındaki Miraysın sakin ol ve bu durumu sorunsuz hallet" Barış yapacağım hatadan beni çevirdiğinde adamı itekleyip uzağımda durmasını sağladım ama bir eli hala bileğimdeydi "Uzaklaşır mısınız lütfen?" adam yanıma oturup sandalyesini dibime kadar çekti "Çok güzel gözleriniz var mavi mavi, bu aydınlık ortamda bile parlıyor" konuşurken yüzüme üflediği alkolle beraber iğrenmiştim, bileğimi çekmeye çalıştığımda daha da sıktı "Beyefendi lütfen gider misiniz yoksa elimden bir kaza çıkacak!" adam gülmeye başladığında bir diğer eli benim sandalyeme uzandı, kendisine biraz daha çekecekken kolumu kurtarıp kalktım ve başka bir köşeye gittim, elimde olsa liğme liğme doğrayacağım adamı bulunduğum yer dolayısıyla öldüremiyordum.

Sahneye doğru baktığımda insanların dans ettiğini gördüm, dans eden insanların içinde Rüzgar yoktu çünkü kendisi tam arkamdaydı, arkamdaki nefes alışverişini bariz bir şekilde duyabiliyordum, "Karanlıkta saklanamayacak kadar büyüdünüz yalnız" arkamı dönüp Rüzgar'a baktım, onu fark ettiğim için hafif şaşırmışa benziyordu "Kimsin sen?" sesindeki sert ton tamda ona yakışır bir sesti "Yanıma gelen adamınıza bunu kim olduğumu söymiştim" verdiğim cevap yetmemiş gibiydi "Adamımı kandırabilirsin ama beni asla" omuz silkeleyip piste döndüm, insanlar Koray'a hediyelerini verirken bir çalışanın elinde benim hediyem ve mikrafonla gördüm, çalışan "Bu hediyenin sahibini buraya davet edebilir miyim?" saçlarımı omzumun arkasına attım, Rüzgar'a göz ucuyla bakıp sahneye doğru yürüdüm, herkes hediyesini vermiş, bir çoğunun bakışı benim üzerimdeydi, hediyemi alıp Koray'ın yanına ilerledim, beni görünce göz ucuyla süzdü, hemen hediyeyi uzatıp "Doğum gunün kutlu olsun" dedim, gözü hediyeye değdiğinde her şeyi unutmuş ve hemen hediyeyi alıp açmıştı, açtığı gibi bir çığlık attı "İnanamıyorum bunu nereden buldun?" paketten çıkardığı silahı ışığa doğru tutup üstüneki desenleri inceledi, beğenmiş olacak ki beklemediğim bir anda bana sarıldı, omzuna iki kere vurduğumda aynı hızda geri çekildi "Çok teşekkür ederim" ağzıyla söylemeseydi gözleriyle teşekkür ettiğini anlardım, tekrardan eski yerime geçtiğimde Rüzgar yüksek masanın üzerinde sigara içiyordu "Kaç para verdin bu antika için?" elindeki sigarayı alıp dudaklarıma koydum "Değersiz bir mebla" elimdeki sigarayı aynı şekilde benden alıp kendisi içti ve sigarasını içmemi sıkıntı etmedi "Çoğu kadın benimle birlikte olmak için kırk takla atar ama hepsi başarısız olur o yüzden illegal bir şekilde girdiğin bu partiden normal bir şekilde çık" tebessüm edip ona baktım "Sizinle birlikte olmak için burada değilim, öyle olsaydı şimdi çoktan yataktaydık" dediklerimle beraber gözlerimin içine baktı "Ateşle oynadığının farkında değilsin" bitmek üzere olan sigarayı yine elinden aldım, son nefesi çekip küllüğe attım "Neyse ki ateşle oynamayı severim."

Onu geride bırakıp yürümeye başladığımda yanına yaklaşan adamın söylediklerini duydum "Araştırayım mı abi?" Rüzgarın verdiği cevapsa çok hoşuma gitmişti "Hayır, zaten bir daha karşıma çıkmayacak"

Mekandan çıkmış arabama doğru ilerliyordum, arkamdan da biri geliyordu, durdum ve dırtımı arabama yasladım "Bu geceyi benim evimde geçirmek ister misin?" ağzını gere gere konuşan, beni barda rahatsız eden adamdı "Hayır, istemem" bir eli boğazıma gitti ama sıkmıyordu daha doğrusu sıkamıyordu, o kadar içmiş ki gücü kalmamıştı, "Benimle geleceksin yoksa seni öldürürüm." boğazımdaki elini tutup ters çevirdim ve hiç acımadan kırdım, acı dolu bir inleme bıraktığında saçından tutup kulağına yaklaştım "Eğer bir daha bir kadını evine götümek için tehdit ettiğini görürsem bu sefer elini kırarak kurtulamazsın." adamı itip yere düşmesini sağladım ve olayı en başından beri izleyen korumalara baktım, şaşkınca ne yaptığıma bakıyorlardı göz kırpıp "Şunu bir hastaneye götürün" dedim ve arabama binip evime doğru gitmeye başladım

 

Loading...
0%