@yazimatik
|
Başlama tarihinizi buraya bırakın Güzel günlerden... Kraliçe doğum sancıları içindeyken neredeyse bilincini kaybetmek üzereydi. Rahminde hissettiği yoğun sancı, hareket etmesine bile izin vermiyordu. Ebe kadın biraz daha dayanmasını söylerken kraliçenin çığlığı odada yankılandı. ''Al artık şu bebeği kadın! Ne halde olduğumu görmüyor musunuz?'' Dışarıdaki şimşek tüm odayı aydınlatırken yağmur hızını artırdı. İlk başlarda bereket gibi görünen bu yağmurun, derelerin taşmasına yol açacağı belliydi. Özellikle iki ırmağın arasında kurulan bu krallık için bu son kaçınılmazdı. Bu ağzında gümüş kaşığıyla doğan bebek böyle iç karartıcı bir gecede dünyaya gelecekti. İhtiyar ebe kadına, yardım etmeleri için birkaç hizmetli kız göndermişlerdi. Kızlar kraliçenin terini silip onu sakinleştirmeye çalışırlarken ebe kadın da bebekle ilgilenip onların tecrübesiz hallerini görmezden geliyordu. ''Çabuk havluyu uzatın bana!'' Sarayda kraliçenin çığlıklarına karışan bebek ağlamaları duyulduğunda herkes derin bir oh çekti. Kimse doğumun bu kadar zor olacağını tahmin etmemişti ve herkes kraliçeye bir şey olacağından korkmuştu. Bu yüzden sarayda çoğu kişi bu bebeğin ilahi güçlere sahip olduğunu konuşuyordu. Bebeğin büyülü olduğunu, yaşamak için kraliçeye yaşam bahşettiğini söylüyorlardı. Kraliçe kan ter içinde kendini yatağına bıraktı. Derin derin nefes alırken hâlâ aynı bölgede acı hissediyordu. Ebe kadın bebeği yanındaki genç kızlara verirken kraliçenin yanına geçti. Kraliçe hiç beklemeden o soruyu sordu. ''Kız mı, erkek mi?'' Ebe kadın onun ter damlayan yüzünü ıslak havluyla sildi. ''Doğumu yeni atlattınız. Önceliğim sizi iyi hissettirmektir. Ben size iyi geleyim ki siz de evladınıza iyi gelin.'' Kraliçe yorgun olmasına rağmen gözleri kararlılıkla parladı. ''Kız mı, erkek mi?'' Ebe kadın yorgun bakışlarını havluyu tuttuğu ellerine indirdi. O da en az kraliçe kadar yorgundu. Bu yaşlı bedenin artık daha fazla ömrü yoktu. ''Sizin kadar güzel olan bir kız, kraliçem.'' Kraliçe bir an duraklasa da öfkeyle yerinden kalktı. Rahmindeki şiddetli ağrıyı hiçe saydı. ''Gömün onu! Kucağıma bile vermeden gömün. Dokuz ay boyunca bir hiç uğruna mı acı çektim ben!'' Ebe kadın onu tekrar yatırmaya çalışırken sakinleştirmek istedi fakat o da her şeyin farkındaydı. Kraliçe doğurduğu iki oğlundan sonra kız doğurmayı bir ayıp olarak görüyordu. ''Ama kraliçem... O sizin kızınız. O artık bir prenses. Ona nasıl bunu yapmamızı istersiniz?'' Odadaki kızlar kucaklarındaki bebeğe acıyarak baktılar. Erkek olsaydı mükemmel bir kadere sahip olabilecek bu bebek, kız olduğu için aynı kadere sahip olamıyordu. O kızdı; kral olamazdı, savaşa katılamazdı, ülke yönetemezdi. Çünkü önünde fazladan bir uzvu yoktu. Kral odaya girerken gözleri hemen kraliçeyi buldu. Kraliçenin kan çanağına dönmüş koyu kahve gözlerine bakarken dedikoduların doğru olup olmayacağını düşündü. Gerçekten kraliçeyi doğan bebek kurtarmış olabilir miydi? ''İyi misin kraliçem?'' diye sordu kral kraliçeye yaklaşırken. Odadaki genç kızlar, kralın girmesiyle dışarı çıkmıştı. Kraliçenin odasında şimdi sadece kral, kraliçe, ebe kadın ve kız bebek vardı. ''Şükürler olsun ki iyiyim. Sadece ağrılarım var.'' Kral başını sallarken ebe kadına bebeği vermesini emretti. Yaşlı kadın bebeği dikkatlice kucağına alıp kralın kollarına bıraktı. ''Cinsiyeti nedir?'' ''Sağlığı çok şükür ki yerinde olan bir kızınız oldu, kralım.'' ''Kız mı?'' dedi kral kucağındaki bebeğe bakarken, ''Tüm bu kargaşa bir kız bebek için miydi?'' Gözleri kapalı, uyuyan bebeğin göz kapaklarında parmaklarını gezdirdi. Parmaklarını çektiği sırada açılan parlak turuncu gözlerle afalladı. Sanki ona karşı çıkarmış gibi bakıyordu. ''Krallıkta hiç bu renkte gözler gördün mü ebe kadın?'' dedi merakla kral. Saraydaki söylentiler hâlâ kafasını meşgul ediyordu. ''Hayır efendim.'' dedi ebe kadın, küçücük bebeğin canına kıyılmaması için ''Prensesimiz çok özel bir kız bebek.'' diye ekledi. Bu sözlerden sonra kralın bebeğe olan bakışları değişmişti. Artık ona Tanrı'nın bir hediyesi olduğunu düşünerek bakıyordu. ''Özel kızım, prensesim. İleride annen kadar güzel olacağına, annen gibi bu ülkeyi ışıltınla aydınlatacağına eminim. Sen bundan sonra benim en kıymetlimsin. Sana gelecek en ufak zararda tüm dünyayı karşıma alacağım.'' Bebeğin gözleri turuncu sarı karışımı bir renk alırken kral gülümsedi. Belki de artık kendisine zarar gelmeyeceğini anladığı için bebeğin bakışları yumuşamıştı. ''Lacy. Benim güzel kızım kendisi gibi bir ada sahip olacak. Bundan sonra onun adı Lacy.'' |
0% |