Yeni Üyelik
1.
Bölüm

"Dava"1: İlk bakış

@yazmakisteyenbiri0

"Rüzgar olup eseceğim dediğim her anda hayat bana fırtına oldu "

E.V.Ö

UYARI!!! KİTAP ŞİDDET, KÜFÜR İÇERİR

 

 

Gülerek yanıma gelen Aseli buldu bakışlarım. "Hiç bırakmayacaksın demi somurtmayı? Ya bak ilk defa eğlenmeye gelmişiz. Tadını çıkar biraz!"

 

Yüksek sesten aşınmaya uğrayan kulaklarımla , bakışlarımı delice dans eden insanların üstünde gezdirdim. "Şu görüntü size eğlence, bana işkence canım"

 

Huzursuzca kıpırdandım yerimde. "Sırf sen çok ısrar ettin diye geldim Asel. Doğum günü kızı senin kuzenin olsa bile evde oturup dinlenmek benim için fazlasıyla cazipti."

 

"Ya tamam... haklısın. Ama kaç kez geliyoruz partiye Eylül? Sürekli çalışıyoruz zaten... hadi dans edip Tadını çıkaralım"

Elimi Aselin elinden kurtardım. "Sen et. Ben biraz hava alıcam"

Çıkışın yolunu tutmuştum ki bana doğru koşarak gelen bir adam ve ardından duyulan sesle öylece kaldım

 

"Durdurur musun şu adamı?!"

İyice yaklaşan adamla aniden yan tarafımda duran içki şişesini alıp adamın kafasına geçirdim. Adam saliseler içinde yere yıkılırken , bana seslenen adam bir bana , bir yerde yatan adama birde elimdeki şişeye baktı.

 

"Etkisiz hale getir dememiştim"

Anında elimdeki şişeyi atıp yerde yatan adamın nabzını kontrol ettim. Bakışlarımı ne yaptığımı izleyen adama çıkardım. "Neyseki hala yaşıyor"

Ayağa kalktım. "Rica ederim"

Diye gönderme yaptım. "Adamı bayılttın diye sana teşekkür etmeyeceğim çatlak "

 

Çatlak? "Eylül viyan... adım Eylül viyan"

Omuzlarını silkti. "Tut"

"Anlamadım?"

Mavi harelerini, kahve gözlerime çevirdi. "Adamı bayılt demedim. Bana iş çıkardın yardım etmek zorundasın"

Kaşlarım havalandı. "Yok ya! Bir de beni suçuna ortak mı edeceksin?"

"Yalnız sen değil, ben senin suçuna ortak oluyorum. Ne de olsa adamı ben bayıltmadım"

 

Ayaklarından tutan adam bana bakmaya devam etti. "Hadi?!"

"Size kolay gelsin"

Gideceğim esnada adamın önümü kesmesiyle donakaldım. "Açtığın dosyayı kapatmak zorundasın"

Ciddileşen sesiyle kaşlarım çatıldı. Kaşıyla adamı işaret etti. Gözlerimi devirip adamı tuttum. Yerinden bile kıpırdamayan adamla söylendim. "Elli kilo Birşeyim nasıl kaldırayım ben bu adamı?!"

 

Zoraki sürüdüğümüz adamı çıkışta kaldırıp ortamıza aldık. Kapıdaki görevlileri atlatıp arabaya doğru ilerledik. Allahım ne yaşıyorum ben ya?!"

"Lan?!"

Duyduğumuz sesle Arkamıza döndük. Kaşları çatılan iri yarı bir adam ortamıza aldığımız baygın adama bakıyordu. "Ne yapıyorsunuz lan siz?! " eli beline giden adamla kaşlarım çatıldı. Kolumun altındaki adamın kaymasıyla bakışlarım yanımı buldu

 

Mavi gözlü adam , baygın olan adamı arabanın bagajına atıp saliseler içinde yanıma gelip kolumdan tuttu. "Eylül bin!"

Beni arka koltuğa atıp aynı hızla öne bindi ve araba hareket etti

 

"Noluyor ya?!"

Belimi kavrayan elle gözlerim açıldı. Anında arkama döndüm. Siyah harelerini gözüme diken adam sertçe yutkundu. Ben bu adamın kucağında mıyım??? Başımı aşağıya eğmemle kucağında oturduğumu gördüm

 

Kaşlarım çatılırken hızla ayağa kalktım. Kalkmamla kafamı tavana çarpmam bir oldu. "Ah!" Elimle başımı tuttum. Kendimi koltuğa atıp sinirden yüzü kasılan adama çevirdim bakışlarımı. "Gökmen! Noliği ula?!"

Mavi gözlü , gökmen denen adam bize doğru döndü. "Abi çok uzun hikaye anlatırım sonra "

 

Oturduğum yerde öne doğru çıktım. "İndirin beni ya?! Vallahi adam kaçırmaktan dava açarım size?!"

Gökmenin bakışları beni buldu. "Adam kaçırmak değilde kurtarmak diyelim biz ona"

"Pardon? Kimi kimden kurtarıyorsun sen?" Aklıma gelen şeyle gözlerim açıldı. "Hiiiiğğğ! Yoksa mafya mısınız siz?"

 

"He Eylül he... biz mafyayız sende ilk kurbanımız"

Gökmenin söylediği şeyle şoförün saçına yapıştım. "Durdur şu arabayı ineceğim ben!"

Araba sağ sol yaparken gökmen direksiyona sarıldı. "Eylül dur!.. Ya öldürecek misin bizi?! Kızım dursana!"

 

"Siz durun!"

Belimi kavrayan elle geriye çekilmem bir oldu . Bakışlarım beni tutan adamı buldu. Sinirden keskin yüzü gerilmişti. "Dur artuk ula!.."

Bana bakmaya devam ederken

"Gökmen! Ne diye aldun ula bu kiz çocuğuni?!"

 

"Mecbur kaldım. Senden bile Çatlak zaten!"

Bakışlarımız önde oturan Gökmeni buldu. "Sensin çatlak... sensun çatlak"

Aynı anda söylediğimiz şeyle Hızla yanımdaki adamın elinden kurtuldum.

 

"İndirin artık beni... vallahi dava açmam saniye sürmez "

"Kapatmamız salise sürmez"

İkisinin de aynı anda dediği şeyle kaşlarım çatıldı. Geçmişin sesleri beynime hükmederken arabanın köşesine çekildiğimden haberim yoktu

 

13.02.2006

" Nereye görütürüyorsun beni?! Annemi istiyorum ben! Abimi istiyorum!"

 

"Artık onlar yok"

"Nerdeler?"

"Eğer dayanamazsan senin de gideceğin bir yerdeler"

O gün beş yaşındaki Eylül o adamın dediklerini anlamamıştı ama yaşayarak öğrenmişti. O gece minik Eylülün herşeyinin değiştiği geceydi. Beş yaşında büyümeyi öğrenmişti mesela. Beş yaşında gerçek acıyı tatmış, acımasız hayatı selamlamıştı

 

Şimdi

"İndirin beni?! Nereye görütürüyorsun indir beni?!"

"Tamam... durduk ula durduk"

Derinden gelen sesle bağırdığımın farkında değildim. "Gelmek istemiyorum!.. bırakın beni!"

"Eylül..."

Kulağımı okşayan sesle buğulu gözlerimi karşımdaki adama yönelttim.

 

"Tamam... sakin ol ... dokunmuyor kimse sana... gitmiyoruz bir yere durduk..."

Gökmene ait sesle etrafta gezindi bakışlarım. Arabanın köşesine çekilmiş, ellerimi bedenime siper etmiştim. Anlaşılan krizim tutmuştu.

"İ-inmem lazım "

 

Gökmen inmem için kapıyı açarken hızla kendimi dışarı attım. Siyah harelerini üzerime diken adamın gözleri fazla sorgulayıcıydı. Derin nefesler alıp verdim. "İyi misin?"

Gökmenin uzattığı suyu aldım. Aşağı yukarı kafamı sallayıp suyu içtim. "Etrafta gezindi bakışlarım. "Neresi burası?"

 

Büyükçe bir villanın önündeydik. "Nerde ineceğini bilmediğimiz için bize ,Behramın evine geldik"

Kaşlarım çatıldı. Sorgulayan bakışlarımdan anlamış olacak ki Siyah hareli adamı gösterdi. "İstemez..."

Arkamı dönüp ilerleyeceğim esnada Gökmenin sesiyle durmak zorunda kaldım. "Nereye?"

 

"Evime"

Arkamı dönmeden ve durmadan verdiğim cevaba karşılık Behram denen adamdan geldi. "Bu saatte tek başına mı?"

Aldırmadan devam ettim. "En ufak birşeyde kriz geçiriyorken mi? Meraklı değiliz senin gibi çatlağa... Mecburuz... ıssızdır buralar"

 

Durdum. Behram denen adama döndüm. "Siz beni kaçırmasaydınız krize girmezdim laz kalası"

 

Kaşları çatıldı. "Laz kalası? " diye algılamak istercesine tekrar etti. "Git ne halun varsa gör ula!"

"Sinirli Laz kalası!"

Çenesi seğerdi. "Ula!"

Gülmemek için dudağını dişleyen Gökmeni buldu bakışlarım. "En az onun kadar sende suçlusun sarı kafa"

 

Gülüşü Yüzünde soldu. Anlaşılan bu lafı hiç sevmiyordu. Bildiğim iyi oldu. "Abin yaşındayım... nerden geliyor bu samimiyet çatlak?"

 

"Beni kaçıracak samimiyeti sana kim verdi? "

"Orda kalsaydın da ölse miydin?!.. Adam silah çıkarıyordu be!"

"Sizin niyetinizde pek iyi sayılmaz!"

Dedim kaçırdıkları adamı kastederek.

"İşimiz gereği "

"Kabul ettiniz işte mafya olduğunuzu!"

"Ya sabır"

 

Aynı anda çektikleri sabırla arkamı dönüp koşmaya başladım. "Eylül!"

Gökmenin kükremesiyle yakalanmam bir oldu. Baş aşağı olurken tuttuğu gibi omzunun üstüne atmıştı. "Yahu bıraksana beni!.. şehir eşkıyası mısınız siz?!.. bak bırak yoksa kötü olur?!"

 

"Ula Gökmen hep senun başunun altundan çıkiğ bunlar! Çatlak bir kiz çocuğimuz eksuk idi! Tam oldi!"

 

Bu? Kafamı kaldırıp baktığımda beni tutan kişinin Gökmen olmadığını anladım. Yumruk yaptığım elimi behramın sırtına geçirdim. Boyu çok uzun olduğu için yerden oldukça yüksekteydim. "Hemen durup beni indirmezsen sana dava açarım!"

 

Kulağımı dolduran kahkahası sinirime dokundu. "Dava ha? Dene bakayim noli? Merak ettum "

"İndirirsen açacağım "

"İndirmiğrum"

"Bunu sen istedin o zaman!"

 

Dişlerimi omzuna geçirmemle bacaklarımı tutup belinden aşağı sarkıttı . Şu an poposuyla bakışıyordum ve bırakırsa kafa üstü çakılırdım. "Özür dile Ula!"

"Dilemeyeceğim!"

Kıpkırmızı olduğuma yemin edebilirdim. Biraz daha sarkıttı. "Dilemezsen kafanu yerle buluşturacağum "

 

"Sen beni kaçırdın senin dilemen lazım!"

 

"Kaçurmaduk kurtarduk "

"He he aynen! "

Parmağımı poposuna batırmamla beni bırakması bir oldu. Tam kafa üstü çakıldım derken birinin tuttuğunu hissettim. Ayaklarımın üstünde durmamı sağlayan adamla dağılan saçlarımı düzelttim. Kahve hareleri beni bulan adamın bakışlarından anlayamadığım bir ifade geçti

 

Yutkundu. Bakışlarını kaçırıp Behrama yöneltti. "Ne oluyor?"

"Gökmenin işleru! Etrafımuzda çatlak azmuş gibi bir çatlak daha geturdu "

"Çatlak değil, Eylül viyan benim adım"

"Çatlak kiz çocuğu"

Sinir etmek istercesine söylediği şeyle bir diğer adama yönelttim bakışlarımı.

 

Dokunsan ağlayacak gibi bakan adam anında duruşunu düzeltti. "Bakın siz anlayışlı birine benziyorsunuz... evime gitmek istiyorum ya ben!"

"Endişeni anlıyorum... ama sakin ol. Düşündüğün gibi adamlar değiliz... Bu gece misafir ol. Yarın erkenden adamlar seni evine bırakır . Şu an için dışarısı güvenli değil "

 

"Size güvenli değil... Ben sokakta büyüdüm... bakın ben bu evin içine girmem...ne derseniz diyin... gerekirse avluda otururum yinede girmem"

 

"Bu kız harbi tuhaf... şu evin yakınından bile geçmek isteyen kaç kız var haberin var mı senin?" Gökmeni buldu bakışlarım. "Git onları getir o zaman"

Oturdum. Avluya oturup bağdaş kurdum. "Eylül saçmalama... içerde seni yiyen insanlar yok merak etme... hizmetliler var..."

 

Omuzlarımı silktim. "Donmak mı istiğsun?"

Behrama çıkardım bakışlarımı. "Donarım ama girmem "

"İyi ula girme! "

Arkasını dönüp giden adamın arkasından bağırdım. "Laz kalası!"

"Çatlak kiz çocuğu!"

 

"Eylül hadi kalk"

Elini uzatan Gökmene çıkardım bakışlarımı. "Yapamam"

"Neyi yapamazsın?"

Önümde diz çöktü. Mavi harelerini kahvelerimde sabitledi. İnsanın içini kımıldatan türdendi gözleri. Alnına düşen sarı saçları beyaz teniyle uyumluydu. "Bak biz mafya değiliz. Avukat ve savcıyız biz..."

 

Kaşlarım çatıldı. "Avukat mı ?" Bu yüzden kapatmamız salise sürmez demişlerdi...

"Evet... düşmanımız çoktur bizim. Bu yüzden gitme bu gece misafirimiz ol diye ısrar ediyoruz. Hem seni ben sürükledim bu işin içine. Hata yaptım... yani bayılt demedim tabi ama..."

İstemsizce sırıttım. "Refleksen oldu... hobilerimin arasında adam bayıltmak yok yani..."

 

Ayağa kalktı. Kalkmam için tekrar elini uzattı. "Hadi kalk"

Uzattığı eli tutmadan ayağa kalktım. Biraz bozulsada belli etmeden villaya doğru ilerledi. Peşinden ilerlerken hizmetlilerin tuhaf bakışları üzerimdeydi. Gökmene doğru yanaştım. "Niye bana böyle bakıyorlar?"

 

"Eve aldığımız ilk kızsın çünkü"

 

"Niye? Bu kadar adamsınız biriniz bile kız arkadaşını getirmedi mi?.. hem niye hepiniz aynı yerde kalıyorsunuz ki?"

 

"Çok kurcalama çatlak... "

Eliyle koltuğu gösterdi. "Burda yatabilirsin"

Gösterdiği yerde, Büyükçe salonda gezindi bakışlarım. Dışıyla alakası yoktu. Oldukça sade ve düzenliydi. Hemde bu kadar adama rağmen.

Düşüncelerimden sıyıran çalan telefonumun sesi oldu. Aselden gelen aramayı cevaplayıp kulağıma götürdüm. Konuşmasına fırsat vermeden ben konuştum

 

"Ben iyiyim... sonra haberleşiriz... bekleme beni"

 

"Eylül çatlatma insanı!.. noluyor?.. ne yaşıyorsun acaba yine sen?"

 

"Asel merak etme... sabah geliceğim"

 

Telefonu kapatıp cebime koydum. Çoktan yanımdan giden gökmenle saate baktım. Biri geçiyordu. Sessizliğe bakılırsa herkes odasına çekilmişti. Ev üstüme üstüme gelirken hava almak için bahçeye çıktım. Soğuk hava tenime nüfus ederken üstüme giydiğim ceketin fermuarını sonuna kadar çektim

 

Hayatımda o kadar çok sürüklenmiştim ki artık ne yaşadığımı kestiremez olmuştum. O kadar çok krize giriyordum ki artık bedenim alışmıştı. Kapanmayan yaralarım, açılması gereken davalarım vardı. Rüzgarın savurduğu o kız, bir gün rüzgar olup esecekti...

 

İçeriye geçip uzanacaktım ki ne bir yastığım ne de üstümü örtecek bir pikem vardı. Hizmetliler de odalarına çekilmişlerdi... yavaşça ilerledim. Alt katta oda yoktu. Yavaşça merdivenleri tırmandım. Üst kata geldiğimde koridorun sonunda duran dolaba doğru ilerledim. Kulağıma dolan küfür sesiyle durdum. "S!ktir... yedum senu gökmen!"

 

Bana doğru geldiğini anladığım behramla dolaba doğru ilerliyordum ki bedenimin çarpmasıyla arkaya doğru savrulup popomun üstüne düştüm. "Ah!"

Işığın yanmasıyla gözlerim kısıldı. "Ne işun vardur burda?!"

Ayağa kalktım. "Göstermediğiniz misafirperverlik Yüzünden yastık ve battaniye almaya geldim Laz kalası!"

 

Sabır çeker gibi yaptı. "Kapimumu dinliğsun sen?"

"Ne münasebet... tamam bari sen ver bana yastık ve pikeyi"

"Senu kim misafir olarak olduysa ondan iste "

Gözlerimi kıstım. "Laz kalası!.. ben alırım"

 

Tam gidecekken karşıdaki odadan çıkan gökmenle durdum. Üstünde hiçbirşey yoktu. Altında ise eşofman vardı. Kapının büyük çoğunluğunu kapatacak kadar geniş omuzları vardı. "Hemen felak nas oku"

Gökmenin sesiyle kendime geldim. "Ne?!"

"Nazar diyorum... canım bünyeme senin yüzünden birşey olsun istemem "

 

"Kendini beğenmiş sarı kafa"

Yüzü bozuldu. "Eylül!.." sesi ikaz doluydu. "Ne biçim ev sahibisin sen ya?! İnsan bir yastık verir..."

Gökmenin bakışları, arkamda duran behramı buldu. "Sadece benim değil bu ev... Behramdan niye istemedin?"

"İstedim de... kim beni misafir olarak aldıysa ondan isteyecekmişim..."

 

Gökmenin uzattığı yastık ve pikeyi aldım. "Ayıp lan"

"Sen sus ula!"

"Noluyor Behram?"

Behram elindeki telefonun ekranını bize doğru çevirdi

 

Gökmen beni arabaya attığında Behramın kucağına oturduğum görüntülerdi. "Siktir!"

Küfür savuran gökmen, "Baban görmüş müdür?"

Diye sorunca olanları anlamaya çalışıyordum

 

Behram huzursuzca kıpırdandı. "Bilmiğrum !"

"Arardı ya..."

Gökmenin söylediği şeyle behramın telefonun çalması bir oldu. "Ariği!"

Telefonun ucundaki adam, "Gördüklerim ne demek oluyor?"

"Hangu görduklerun?"

Bilmiyormuş gibi yapıyordu.

 

"Bilmiyormuş gibi davranmayı bırak!"

Çenesi seğerdi. "Bağurma bağa!.."

"Sana hayatına birini almaman gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum... sonuçlarını da söylemiştim..."

Okkalı bir küfür savurdu. "Ona dokinursan senu bitirurum! Yapacağumu biliğsun!"

 

Behram öyle çok öfkeliydi ki istemsizce geri geri gidiyordum. Telefon kapanmış olacak ki gökmen behramı sakinleştirmeye çalıştı. Ancak duymuyor gibiydi. Bakışları beni bulan behram hızla yanıma gelip bileğimden tuttu. Sürüklemeye başlarken kaşlarım çatıldı

 

"Napıyorsun ya?!"

Dinlemedi

"Sana diyorum dursana! Ya dur bak kötü olur!!!"

"Oliği zaten!"

"Ne demek oliği?.. yahu bırak!"

Durmasıyla bedenim bedenine çarptı. Nerden baksan 35 cantim boy farkımız vardı. Siyah hareleri fazla öfkeliydi. "Evleneceğuz"

 

"Ne?"

İlerlemeye başladı. "Ne saçmalıyorsun be sen?! Evlenmeyeceğim ya ben kimseyle! Küçüğüm daha ben!"

"Ufalda cebume gir"

"Ben şimdi seni bir ufalarım!"

Bileğimi elinden kurtardığım gibi bacağının arkasına tekme attım. Dizi kırılıp yere çökerken koşmaya başladım

 

"Tutun ula şunu!!!"

Güvenliğin üstüme doğru koşmasıyla yönümü değiştirdim. "Yakalayın yakalayabiliyorsanız"

Havuzun etrafında dönerken önümü de kesen güvenlikle durdum. Üzerime gelen güvenliğin karnına geçirdiğim tekmeyle havuza düşmesini sağladım.

 

Hızla çıkışa doğru koşmaya devam ettim. Karşıdan gelen behram ve Gökmenle tekrar yön değiştirdim. "Allahım tavaf ediyorum resmen ya! Başka çıkışı yokmu bu iğrenç yerin?!"

"Dua et senu yakalamiyayum!"

Behramın sesine karşılık "amin" diye bağırdım

 

Karşıma çıkan güvenlik beni tutarken dirseğimi karnına geçirip elinden kurtuldum. Attığım tekmeyle arkaya doğru savrulurken bahçe kapısına doğru koştum. "Nihayet!"

Behram ve Gökmenin iyice yaklaştığını görünce açılmayan kapıyla küfür savurdum.

 

Duvar da atlayamayacak kadar yüksekti. Yükselen alarm sesiyle garaja koştum. Kapıyı zorladığım için çalmış olmalıydı. Garajda duran arabanın kapısını açmayı denedim. Açılmasıyla kocaman sırıtıp arabaya atladım. Şansa bak ki anahtar da üstündeydi. Kontağı çevirip arabayı çalıştırdım.

 

Behram , gökmen, bahçedeki değişik abi, hizmetliler , bir çok kişi dışarı fırlamıştı. Gaza yüklenip üzerlerine doğru sürdüm. Hepsi bir kenara kaçışırken manyak Behram öylece dikilmeye devam ediyordu.

 

Oldukça yaklaşmıştım ancak kaçmıyordu. "Duracağımı sanıyorsa yanılıyor"

Gaza daha da yüklenmiştim ki burnuma gelen yanık kokusuyla araba, behrama değmek üzereyken durdu.

Pis sırıtışı Yüzünde büyüyen adam bana doğru gelirken kapıları kitledim.

 

Açılmayan kapıyla kaşları çatıldı. "Aç ula!"

Omuzlarımı silktim. "Açmam"

"Aç dedum!"

"Yok Açamam!.."

"Korkiğmusun ula?! "

"Ne korkacam be?!" Çok korkuyorum. "Aç dedum birşey yapmayacağum "

"Yemin et"

Sabır çeker gibi yaptı. "Söz ula yapmayacağum!"

 

Bismillah deyip kiliti açtım. Kapımı açıp bakışlarını gözüme dikti. "Bindiğun arabanun bozuk olup olmaduğuna bakmanu tavsiye ederum"

Yavaşça arabadan indim. " oldu o zaman... herkese iyi geceler..." gidiyordum ki behramın sesiyle durmak zorunda kaldım.

 

"Nereye gidiğsun?"

"Sizin olmadığınız bir yere"

"İki tane adamumu telef ettun!.. alarm sistemumu çökerttun!"

"Yani?.."

"Yanusu evlenmek zorundasun"

"Abim yaşında adamsın... utanmıyor musun göz koymaya?"

 

Kaşları çatıldı. "Doğru konuş!.. Göz falan koymadum. Sahtecikten evleneceğuz... sakin kalup benumle geleydun anlatacaktum... ama yok nerde? Çatlak kiz çocuği!"

Tam konuşacaktım ki gökmen benden önce davrandı. "Aklımdan geçen şeyi yapmayacaksın değil mi?"

 

"Senun aklunu bilmem... kendi aklumdan geçenu yapacağum"

 

Bileğimden tutan Behram kapıdaki başka bir arabaya doğru sürükledi. Yemin ederim hayatımdan on sezonluk dizi çıkar. Rüzgar olup eseceğim dediğim her anda hayat bana fırtına oldu...

 

 

 

Ay ay ay! Bölüm nasıldı?

 

 

Sizlerle birlikte davalar açıp davalar kapatacağımız, gülüp ağlayacağımız, harika bir kurgu ile geldim!

 

Karadeniz aşkımı kitaplara da yansıtmak istedim🤭

 

Beğenip bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen♡

 

SEVİLİYORSUNUZ BALLARIM😚

 

İNSTEGRAM: YAZMAKİSTEYENBİRİ018

TAKİBİNİZİ ALIRIM ARTIK😁

 

 

 

 

Loading...
0%