@yazmakisteyenbiri0
|
Kafama sardığım havluyla banyodan çıktım. Burnuma gelen yemek kokusuyla kaşlarım çatıldı. Kokuyu içime çeke çeke mutfağa geldim. karan fırının camından içeriye bakıyordu. Kaya sofrayı kurmakla, Ömer ise soğan doğramakla meşguldü. "Bütün bu hazırlıklar benim için mi?" Diye sordum sesimdeki sevinci gizleyemeyerek
Ömer anında yaşlı gözlerle bana döndü. " Tabiki senin için yengecim..." Burnunu çekti "yoksa soğan doğrar mıyım hiç!.. ay of! Bu soğan niye bu kadar acımasız ya?! Biraz faydalı diye yapmadığını bırakmıyor" diye söylendi. Tekrar önüne döndü. "Ömer soğanları doğrayabilirse, yemekler sen saçlarını kurutuna kadar hazır olur" diyen karanla Bakışlarım onu buldu
"Abi bana güvenmiyorsan hiç üzülmem gel sen doğra" diyen ömerle sırıtıp odama doğru ilerledim ... Kuruttuğum saçımı örgü yapıp sağ omzumun üzerinden öne doğru attırdım ve mutfağa doğru ilerledim. harbiden de sofra kurulmuş beni bekliyorlardı. Oturmam için sandalye çeken karan'a gülümseyip oturdum
"Maşallah siz de pek hamaratmışsınız" dedim masadaki yemeklere bakarak. "Eh öyle odun gibi göründüğümüze bakma yengeciğim. aslında biz çok amaçlı adamlarız" diyen ömeri buldu bakışlarım. "Çok amaçlı adam ne lan?!" Diye sordu kaya. "Çok amaç işte kardeşim. Her işi yaparız" diye yanıtladı Ömer. "Hadi o zaman yemekler soğumadan ye bakalım çok amaçlı Ömer" diyen karan elindeki balık dolu tepsiyi masaya bıraktı
Ömer anında sandalyeyi çekip oturdu. "Allahhh! Yengeciğim Allah senden razı olsun. Sen vurulmasan karan abim bize o meşhur balığını yapmazdı" derken çoktan balığı önüne almıştı."ne demek Ömer ben senin için bir kez daha vurulurum" dediğimde hızla kafasını kaldırdı. "Aman aman Allah korusun. Sen bir kez daha vurulursan karan ağamı daha toplayamayız. Zaten bir gün daha uyanmasan hastaneyi başımıza yıkacaktı" dediğinde en içten gülümsedim
Çalan zilin sesiyle bakışlarım Karanı buldu. "Bir şey mi bekliyordunuz?" Anında kafasını hayır anlamında iki yana salladı. Ayağa kalktığımda karan önüme geçti. "Bekle sen... Ben bakarım" dedi ve kapıya doğru ilerledi. Yaklaşık beş saniye sonra sultan ninenin sesi odayı doldurdu. "Sizi veletler sizi! Beni kandırdınız, eve tıktınız siz kaçtınız!" Diyen sesle bizde koridora çıktık
Sultan nine çatık kaşlarla karan'a bakıyordu. Arkasında duran adamların ise yanağında kızarıklık vardı. Sultan nineden dayak yedikleri açıkça belliydi. "Oğlum bir babaanneyle baş edemediniz mi lan?!" Diye çıkıştı karan . "Abi valla seni arayacaktık..." Dedi ve cebinden dağılmış telefon çıkardı. "Telefonu yere attı" diyen adamla Ömer kahkaha patlattı
Babaannenin Bakışları Ömer'i bulduğunda sırıtarak Ömer'e doğru gelmeye başladı. "Sultanım... İyi misin?" Diyen Ömerin adımları geri geri gidiyordu. "Hikmet'im" diyen babaanneyle Ömer'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Kahkaha patlatma sırası ise kayadaydı. "Babaanne gelme yahu!!!" Diye bağıran Ömer'i aldırış etmeyen babaanne, daha da üstüne gidiyordu
"Ah, sen nerelerden çıktın hikmet'immm!!!" Diye bağıran babaanne Ömerin üstüne atladı. Babaannenin sarılmasıyla afallayan Ömer ellerini teslim olur gibi yukarı kaldırmıştı. "Hikmet kim abi?!" Diye sordu Ömer karan'a bakarak. "Dedem" babaanne birden geri çekildi. Çatık kaşlarla Ömer'e bakıyordu
"Seni namuzsuz seni!! Üstüme kuma getirirsin demek ha!" Elindeki bastonu havaya kaldırdı ve arkası arkasına Ömerin beline indirmeye başladı. "Ah! Ya babaanem... Ah!.. ya ben hikmet değilim öldü senin kocan öldü... Ah!" Diye bağıran Ömer elini kafasına siper etmişti. "Abi Allah aşkına biriniz kurtarsın beni ya?!" Diyen Ömer zorla karanın arkasına saklanmayı başardı
"Babaannem tamam..." Diyen karan babaannenin bastonunu yakalayıp havadaki elini indirdi. "Hadi gel. Yemeğimizi yiyelim" dedi ve babaanneyi mutfağa doğru götürdü. "Ah..." Diye doğruldu Ömer. "Nasıl nefret başladıysa adama yılların acısını benden çıkardı valla" "E sende mis gibi sultanımın üstüne kuma getirmeseydin" diyen kayayla Ömer'in kaşları çatıldı " Ha ha ne güzel dalga geçilecek bir konu!" Kaya sırıtarak Ömer'in koluna girdi
"Tamam tamam geçti..." Dedi ve mutfağa doğru ilerletti. Kapıda duran adamlara baktım. "Ayakta kaldınız girinsenize içeriye" dedim elimle içeriyi işaret ederek. "Yok yenge. Sağ ol. Biz rahatsızlık vermeyelim. Hem biz işimizin başındayız" dedi ve merdivenleri inip girişte beklemeye başladılar . Bende yavaş adımlarla yüksek seslerin geldiği mutfağa doğru ilerledim
Sultan babaannenin Bakışları beni bulduğunda kaşları çatıldı. Ayağa kalkıp yanıma doğru geldi. "Ah yavrum! Bu karan hiç bakamıyor sana! Vurmuşlar seni ben duydum... Gel geç otur çok durma ayakta" dedi ve sandalyede oturan karanın ensesine bir şaplak attı. "Kalk bakayım deli oğlan! Gelinime yer ver!" Diye bağıran babaanneyle karan afallayarak ayağa kalktı
"Ge-gelinim mi?" Diye koro halinde bir ses yükselmesi yaşandı. "Oğlum...kim babaanneme bu fikri aşıladı?" Diye sordu karan hayretler içinde. "Onun alnından öpecem" diye ekledi. "Valla ben sultanım eve geldiğinden beridir kabusta gibiyim" diye cevapladı Ömer. "Kim yaptıysa büyük iş başarmış" dedi kaya
"Gel yavrum" diyen babaanne beni tutup sandalyeye otutturdu. Yanımdaki sandalyeyi çekip kendiside oturdu. Çatalına taktığı balığı ekmeğe koyup ağzıma tıktı. "Bobonno. Gerek yok. Bon yorom" diye zorla konuştum. "Sus bakayım! İyice ye sen iki canlısın!" Diyen babaanneyle öksürdüm
"Neyyyy!!!! Yen-yengem ha-hamile miiii?!!" Diye bağıran Ömer acılarına rağmen hızla ayağa kalktı. "Aaaaaa!!!!!" Diye çığlık atan ömerle yüzümü buruşturdum. "Bu çocuk evlenmediklerine göre karan abimden değil! Yoksa o adam birşey mi yaptı!!!" Diye bağırdığında gözlerim açıldı
"Yok artok!" Dedim hâlâ ağzımda olan lokmayla. Karanın boynundaki damarlar çıkmaya başlarken zorla ağzımdaki lokmayı yuttum. "Yok ya öyle şey! Değilim hamile falan!" "Valla babaanneye biri sizi fazla fazla aşılamış" dedi kaya
"Nasıl değilsin?! Ayşen bana ağlayarak öyle dedi. 'Ben hissediyorum. Abimle güneş öğretmenim birbirini seviyor, bebekleri olucak daha onların dedi'" gözlerim açılırken Ömer rahat bir nefes verip yerine oturdu. "Ay rahatladım. Yani olsunda karan abimden olsun" dedi ve yemeğine odaklandı
"O da olur inşallah babaannem ama şu an öyle birşey yok" diyen karan diğer tarafdaki boş sandalyeye oturdu. Bakışlarım Karanı bulurken sırıtarak göz kırptı. "Babaanne artık biz gitsek mi? Çok geç oldu. Uykun gelmiştir" diyen kaya babaannenin kollarından tutup ayağa kaldırdı. "A-ama ben daha gelinime yemek yediriyordum" "Ağrıları varmış azıcık uyuyacakmış sonra yine geliriz tamam mı sultanım" diyen kaya babaanneyi çıkardı
"Abi varya ellerine sağlık... Efsane olmuş... çok özlemişim" dedi Ömer peçeteye ağzını silerken . "Doydun mu kardeşim?" Diye sordu karan. Ömer hızla kafasını aşağı yukarı salladı. "Çok şükür" "İyi kalk o zaman. Kayayı yalnız bırakma. Konak size emanet. Ben güneşin yanında kalacam" dedi karan
Ömer hızla ayağa kalktı. "Aklın kalmasın abi" bakışlarını bana çevirdi "görüşürüz yenge" dediğinde gülümsedim. Ömer gittiğinde elime boş bir tabak alıp ayağa kalktım. Elimdeki tabağı oldukça dağınık olan tezgaha bıraktım. Arkama döndüğümde karanın vücuduna çarptım
"Napıyorsun?" "Sofrayı topluyorum" Birden eğilip kucağına aldı. Bakışlarını gözüme çevirdi. "Bugün mutfak bende. Siz dinleneceksiniz" dedi ve salona doğru ilerledi. Eğilip beni koltuğa bıraktı. Geri çekilmeden gözlerime baktı. "Siz ne ara bu kadar kibarlaştınız?" Diye sordum alayla. Sırıttı. "Ani frenle hayatıma girip, tüm hayatım olan kadınla. Yani senle" deyip eğildi ve yanağıma bir öpücük bırakıp geri çekildi
Yanaklarım alev almaya başlarken karan mutfağa doğru gitti
🕒🕓🕔🕕
"Güneş?" Karanın sesiyle kendime geldim. "İyi misin? Yaran mı acıyor?" Diye sordu ve gelip kanepenin kenarına oturdu. Telefonu kapattım. "İyiyim. Yaram faza acımıyor" dedim ve bir tık daha doğruldum. Karan bana doğru biraz daha yaklaştı. Bakışları yüzümde geziniyordu
"Güneş..." Dedi tane tane ve oldukça yavaş bir şekilde. Ve ben adımın ilk defa bu kadar güzel söylendiğini duymamış, hissetmemiştim. Biraz daha yaklaşıyordu. Yaklaştıkça kalbim hızlanıyordu. "Evl-" çalan zilin sesiyle cümlesi yarıda kaldı. Fakat bunu aldırmayıp yaklaşmaya devam etti "Karan... kapı" "Çalar çalar gider boşver" Zil ısrarla bir kez daha çaldığında elimle Karanı geriye doğru itttirdim ve ayağa kalktım
Kapıyı açtım. Elinde kendi topladığı belli olan çiçeklerle gülümseyerek bana bakan nazlı, ve viran bey gelmişti. "Geçmiş olsun öğretmenim" diyen nazlıya gülümseyip uzattı çiçeği aldım. "Teşekkür ederim nazlıcığım. Sen mi topladın bu çiçekleri?" Aşağı yukarı kafasını salladı. "Evet. Sizin için" "teşekkür ederim" dedim ve geçmeleri için yol verdim
"Hoş geldiniz" dedim viran beyde içeriye girerken. "Bu arada..." Viran beyin bakışları beni buldu. "Beni ve bizi kurtardığınız için bir teşekkür borçluyum" Viran bey hafifçe tebessüm etti. "karan abiii!" Diye bağıran nazlı gidip karanın bacaklarına sarıldı. Karanın sert bakışları nazlının sarılışıyla biraz olsun yumuşamıştı
Karan nazlıyı kucağına aldı. "Hoşgeldin fıstık" dedi ve yanağına bir öpücük bıraktı. "Hoş buldum karan abi. Ayşen nerde?" "Evde" yüzü düşen nazlı karanın kucağından inip salona geçti. Sert bakışları yine viranı bulmuştu. "Hiç bakma öyle. Nazlı çok ısrar etti" Diyen viran da içeriye geçti
"Sakin. Lütfen. Bir kaos daha kaldıracak bedenim kalmadı" dedim ve içeriye geçtim. Nazlının yanına geçtim ve yarama dikkat ederek nazlıyı kucağıma aldım. "Sen de daha iyi misin?" Diye sordum saçlarını elimle tararken. Hızla kafasını salladı. "Sizi görünce daha iyi oldum öğretmenim" "vurulduğunuz günden beridir ağlıyor hanım efendi" diyen viran beyi buldu bakışlarım
"Öğrencileriniz sizi bir öğretmenden daha fazla seviyor. Aynı zamanda velilerde" diyen adamla karanın elleri yumruk oldu. "Yani her Veli'nin rahatça güvenebileceği bir öğretmensiniz" hafifçe gülümsedim "Teşekkür ederim. Görevim" Nazlıyı kucağımdan indirip ayağa kalktım. "Karan benimle bir gelir misin?" Dedim ve mutfağa doğru ilerledim
"İyi ki sakin ol dedim be adam! Adamı dövmek için ağzından çıkan kelimeleri bekliyorsun!" Diye çıkıştım karşımdaki karan'a bakarak. "Dövmek için kelimeleri beklememe gerek yok. Adamı görür görmez geliyor o his zaten. Bak Güneş bilmediğin çok şey var. Bilki o adamı bu evden kovmuyorsam senin için" "tamam birşeyler olduğu belli ama sırası değil" dedim ve dolaba uzanmaya çalıştım
Karan hızla arkamdan elini uzatıp bardakları aldı ve tezgahın üstüne koydu. Bir tanesine çay, bir tanesine de meyve suyu koydum. Tezgahın üstünde doldurduğum çayı alacakken karan aldı. "Bunu ben veririm" dedi ve salona doğru ilerledi. Nazlının yanına oturdum ve elimdeki meyve suyunu önündeki sehpaya bıraktım
Karan da elindeki çayı viranın önüne koyduktan sonra gelip yanıma oturdu. "Yeter artık. Çok oluyorsun. Acın var diye sesimi çıkarmadım. Bakışlarını üzerimden çek artık" dedi viran dişlerinin arasından. "Rahatsız olduysan kalk git lan o zaman!" Diye aynı şekilde karşılık verdi Karan. "Kendi meselelerimizi özel hayatlarımıza katma!" Diyen viranla Karan dişlerini sıktı
"Bunu diyen sen misin lan?! Küçücük çocuğa..." Parmağıyla nazlıyı işaret etti. "zarar vermeyeceğimi bilmene rağmen okula göndermedin! Ben senin gibi değilim. Bunu sende biliyorsun! İstesem seni şu ana kadar yüz kere öldürmüştüm. Ve istesem şu an seni bu eve bile sokmazdım! Güneş benim sevgilim. Sen de hâlâ düşmanımsın! Nerde durman gerektiğini bil viran!" Diye sertçe uyardı karan
Nazlı fazla anlamasın diye ses seviyesini yükseltmiyor, adeta dişlerinin arasından konuşuyordu. Bu hareketi bile karşısındakine oldukça korku veriyordu. Ancak viran beye pekte öyle olmamış gibi görünüyordu. O da dişlerini sıktı. Damarları belirginleşmişti. "Bilerek olmadı diye defalarca söyledim! Sen dahil bütün aşiretin anlamadınız! Üstelik ablanla olan meseleyi de unutma!!!" Diye bağırdı viran
Nazlı irkilerek kucağıma sokuldu. Viran ne yaptığını anlamış olacak ki bakışları nazlıyı buldu. "Birşey yok birtanem amcan ve karan abin biraz heyecanlandı sadece..." Dedim bakışlarımı iki adam arasında uyarırcasına gezdirirken. Nazlıyı kucağımdan indirdim. "benim odamda tam sana göre bir okuma kitabı var. Hadi sen git onu oku. Çok seveceksin" dediğimde gözleri ışıldayarak odama doğru gitti
Bakışlarım Karanı bulduğunda kucağında tuttuğu çay dolu bardağı sıktığını gördüm. Ve sanırım bardağı sıktığını farkında değildi. "Kar-" demeye kalmadan bardak elinde parçalandı ve sıcak çay eline döküldü. Hızla ayağa kalktı . Hızla ayağa kalktım. "Ablamı bu işe karıştırma lan!!!" Diye kükredi karan. Viranın üstüne doğru gideceği sırada hızla önüne geçtim
Oldukça sert ve sinirli bakışları beni buldu. "Güneş lütfen..." Dedi yalvarırcasına. Elimi kalbine koydum . "Asıl sana lütfen karan. Söz verdin bana ya!" Bakışlarım kanayan elini buldu. Tüm gücümü kullandım ve Karanı nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde ittirerek arkadaki koltuğa otutturdum. Viran beye döndüm. "Nazlı daha fazlasını görmeden gider misiniz lütfen?" Dedim
Viran bey ayağa kalktı. Gidip nazlıyı aldı ve evden çıktı. Bende gidip ecza dolabımdan tentürdiyot ve sargı bezini aldım. Tekrar salona döndüm. Şimdi sinirlenme sırası bendeydi . "Sana iyi ki bünyem bir kaosu daha kaldırmaz dedim! Niye dinlemiyorsun beni be adam niye?!" Diye bağırırken birden kolumdan tutup kendine çekti ve kucağına otutturdu. Yaralı eli belimi tutarken diğer eliyle ensemi kavradı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı
Öpüşü gittikçe derinleşirken belimdeki elini kazağımın altına geçirdi. Eli tenimde gezinirken vücudumun alev aldığını hissettim. Elini yaramın üstünde durdurdu. Usul usul yaramı okşamaya başladı. Nefes almak için geri çekildi. Alnını alnıma yasladı. "Silemiyorum Güneş..." Diye fısıldadı eli hâlâ yaramın üstündeyken. "O adamın sana yaptıklarını, viranın aileme yaptıklarını hiç birşeyi unutamıyorum"
Gözlerini açtı. Gözlerimle buluştu. "Bir tek seninle sakinleşiyorum" Yaramın üstündeki eli yukarıya doğru çıkmaya başladı. Bu kezde elini kalbimin üstünde durdurdu "Ben seni tüm sakinliğinle hissetmek istiyorum kadın... Ben seni tüm deliliğinle kabullenmek istiyorum. Az önce yarım kalan cümlem... Evlen benimle Güneş Giray. Sonum olana dek karım ol" dedi ve kalbimin üstündeki elini biraz bastırdı
Kalp atışımı çözmeye çalışıyorsa eğer kalbim çoktan 30.turunu tamamlamıştı. Öyle hızlı atıyordu ki duyulan tek ses benim kalp çarpıntımdı. "Kalbin sanırım evet diyor" diyen karana şaşırarak bakıyordum. Hayatım boyunca hiç böyle bir evlilik teklifi hayal etmemiş ve duymamıştım. "Aboovvv!!!!!" Diye bağıran sesle kaşlarım çatıldı
Kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Karşımda gördüğüm kişiyle gözlerim öyle bir açılmıştı ki biraz sonra yerinden çıkacaktı. "Aaa!!! Yakışıyormu koskoca adama bu hareketler?! Hem bak senin yüzünden tüm apartman rahatız oldu!" Diye bağıran Ömer'in sesi odayı doldurdu. Birden içeriye dalan ömer "gelme! Yav gelme!" Diye bağırıyordu ki bakışları bizi buldu
Onun da gözleri kocaman açıldı. "Abooovv... Gelme oğlum gelme yine yanlış zamannn!" diye bağırdı Ömer fakat kaya da çoktan içeriye dalmıştı. "Gene tutturamadık" diyen kayayla hızla ayağa kalktım. "Anneanne!!!" Diye bağırdım şaşkınlıkla. Kaya ve Ömer aynı anda "anneanne mi?" Dedi. "Anneanne sen nerden çıktın?" Diye sordum şaşkınlıkla
"Uyyy!! Güneş! Ha sen evlendin mi yoksa?!! Necidir bu kucağına oturduğun adam?!" Ömer'in bakışları yanında duran anneannemi buldu. "abovvv. Bir anneannemiz eksikti" diye fısıldadı. Valla tamda içimden geçeni söyledi şu an. "yok anneanne ne evlenmesi? Evlenmedim" "Aboovvv! Daha kötü!" "Yav yok anneannem..." Diye geveledim ve gidip karanın yaralı elini tuttum. "karan benim yavuklum. elini yaraladı ona pansuman yapıyordum" dedim karanın elini havaya kaldırarak
"Yavuklu mu?.." anneannem dengesini kaybeder gibi olduğunda Ömer hızla anneannemi yakaladı. "Uy bana bişeyler oluyor!" Hızla anneannemin yanına gittim. "ay sakin ol be validem valla kötü birşey yok!" Dedim ve anneannemin koluna girip koltuğa otutturdum. "Ay gitti kadın! Tabi gider. Hadi biz alıştık böyle şeyler görmeye! Kadın alışık değil ki ilk defa görüyor!" Diye bağıran Ömere bakış attım
"Ömer lütfen git kolonya getir" dediğimde Ömer hızla ayağa kalktı ve odaya gitti. Saliseler sonra elinde kolonya şişesiyle geldi. Hızla elindeki kolonyayı aldım. Kapağını açıp anneanneme koklattım. "Anneanne! Ay kendine gel! Anneanne!" Diye seslendim. "Ay o öyle olmaz..." Diyen Ömer beni kenara ittirip kolonyayı elimden aldı
Eline döktüğü kolonyayı avucuna yaydı. "Haydi bismillah Allah'ım sen affet!" Dedi ve anneannemin yüzüne hafifçe bir tokat attı. "Uyyy!" Anneannem bağırarak doğruldu. Çatık kaşlarla Ömere baktı. "Yemin ederim tıp yanımda halt etmiş..." Diyen Ömer geri çekildi ve bakışlarını bana çevirdi. "Nasıl bir tokatla ayılttım ama yengeciğim"
"Hadi bu yavuklundur..." Dedi anneannem bastonuyla Karanı gösterirken. "Ha bu gevşek ile..." Ömer'i gösteriyordu. "Bu adam neyin nesi oluyor?" Diye sordu bu kez de kayayı göstererek. "Aşk olsun ama tontişim..." Dedi Ömer alınmış bir biçimde "o kadar ayılttım seni"
"Karanın arkadaşları onlar anneannem" dedim yanına doğru ilerlerken. Anneannemin bakışları karanın üstündeydi. Karan ayağa kalktı. Anneannemin önünde durdu ve eğilip elini öptü. "Kusura bakmayın. Kötü tanıştık. Ben karan. Güneşin sevgilisiyim. Hoş geldiniz"
Anneannemin bakışları biraz olsun yumuşamıştı. "E dikilmeyin da öyle tepemde!.. oturun" diyen anneannemle üçü de aynı anda oturdu. "Ne zamandır birliktesiniz?" Diye sordu anneannem. "Beş aydır" diye atladı karan. "O kadar oldu mu ya?" Diye sordu Ömer şaşkınla. Doğrusu bende şaşırmıştım. "Sus oğlum..." Dedi karan dişlerinin arasından "Vermez yoksa güneşi" "İsteyecek miyiz?!" Diye bağırdı Ömer
"Ömer... Sus kardeşim" diye uyardı kaya. "Oovv! Saat da geç olmuş..." Dedi anneannem daha yedi buçuğu gösteren saate bakarak. "Benim uykum geldi. Haydi siz gidin bakayım oğlanlar" Karan istemeyerek ayağa kalktı. "Görüşmek üzere. Tanıştığımıza çok memnun oldum" dedi ve kapıya doğru ilerledi
"Bende geçireyim" dedim ve ayağa kalktım. Kaya ve Ömer kapıyı açıp çıkarlarken karan bana doğru döndü. "Yarım bıraktığımız bir işimiz var. O cevabı bana vereceksin" dedi ve göz kırptı. "Eline pansuman yapmayı unutma sinir küpü" dedim konuyu değiştirmek istercesine ve kapıyı kapatıp içeriye geçtim
Anneannem benim yanıma keyfi gelmezdi. Kesin birşey olmuştu. Koltukta oturan anneannemin bakışları beni buldu. "Otur bakayım güneşim" huzursuzca yanına geçtim. Anneannem en son benim yanıma babam beni evlatlıktan sözlü olarak reddettiği gün gelmişti
"Bakma öyle. Bu kez gerçekten seni görmeye geldim. Baban olacak adam senin vurulduğundan bahsetti..." İç çekti. "Bunu sana söylemek istemezdim güneşim ama Gram üzülmedi" durdu. Gözü dolmuştu. Gözüm dolmuştu. "Annen zaten dünyadan bir haber. Dayanamadım geldim" dedi ve elini dizine koydu Gözüm dolu dolu gülümsedim ve başımı anneannemin dizine koydum
Elini uzatıp saçlarımı okşadı. "İyi misin yavrum? Nasıl oldu? Kim yaptı bunu sana?" Diye sordu arkası arkasına. "iyiyim anneannem. Merak etme. Kaza diyelim" diye yalan attım. "O yalakacı çocuk essahtan senin yavuklun mu? Seviyor musun?" Sırıttım. "Essahtan yavuklum anneannem. Seviyorum" dedim
"Sana iyi davranıyor mu? İyi biri mi? Korkuyorum güneşim. Çok korkuyorum. Baban gibi yanlış adamlara düşersin diye" Yattığım yerden kalktım. Bakışlarımı anneanneme Çevirdim. "Emin ol dünya yüzünde babamdan daha kötü bir adam yoktur anneanne" tabi bozan da dahil
"Sen iyi ol yeter güneşim. Ama belli. O yalakacı oğlan sana iyi gelmiş" dedi sırıtarak ve oturduğu yerden hafifçe doğruldu."haydi bakayım. Yatıp dinlenelim. Malum, bileti sabaha aldırdım" kaşlarım çatıldı " bu kadar çabuk mu döneceksin?! Ama daha yeni geldin" dedim sitem edercesine. "Kimsenin haberi yok buraya geldiğimden kızım. Baban öğrenirse olay çıkartır. Hem bu aralar pek bir gergin. Aklından yine birşeyler geçiyor ya, hadi hayırlısı"
Dedi ve ayağa kalktı. İçeriye doğru ilerledi. anneannemin peşinden bende ayağa kalktım. odama geçtim ve anneannemin yatağını hazırladım. yatağıma yatan anneannemin üstünü örttüm ve yanağına öpücük bıraktım. "iyi geceler validem" diye fısıldadım ve geri çekildim. kapıyı kapatıp odadan çıktım. sehpanın üstündeki bardakları toplayıp mutfağa doğru ilerledim. Bardakları tezgaha bıraktıktan sonra odama doğru ilerledim. sessizce dolaptan pike ve yastığımı alıp tekrar salona geçtim. çok fazla yorgun ve halsiz hissettiğim için biran önce uyumak istiyordum
|
0% |