Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@yazmakisteyenbiri0

Bavulumu kontrol ettikten sonra fermuarı kapattım. Resmen Fransa'ya gidiyorduk. Hep normal bir şekilde sakin sakin gezerim diye hayal ettiğim Fransa'ya babamı yakalayabilmek için gidiyordum. Tıklanan kapıyla karan'ın sesi odayı doldurdu

 

"Güneş'im hazır mısın? Gireyim mi?"

"Gir"

İçeriye giren karan bana doğru gelip yatağın üstündeki bavulu aldı. Bende son kez aynadan kendime bakıp odadan çıktım

 

Aşağıya geldiğimizde arabaya binmem için kapımı açan kayaya gülümseyip arka koltuğa oturdum. Şoför koltuğunda karanın adamlarından biri vardı. Ön koltukta ise Ömer oturuyordu. Karan da yanıma oturunca Kaya arabaya binip kapıyı kapattı. Arabayı çalıştıran adam gaza yüklendi

 

...

 

Karan bakışlarını bavullarımızı bagajdan indiren adama çevirdi. "Babaannem, Ayşen, konak herşey size emanet. Aydın denen adama dikkatli olun... Viranın bizim Fransa'ya gittiğimizden haberi olmayacak"

"Tamam ağam" diyen adam bagajı kapattı

 

Kaya ve Ömer bavulları alırken karan elimden tutup havaalanına doğru ilerledi

 

...

 

"Ayyy! Yapamayacağım!" Diye bağırdı Ömer bir ayağı uçağın merdiveninde bir ayağı hâlâ yerdeyken. "Oğlum daha adım atmadın lan!" Diye çıkıştı kaya Ömer'in çıkmasını beklerken. "Güzel kardeşim mesele o zaten!.. korkuyorum!"

 

Kaya Ömer'in beline elini koyup yukarıya doğru iteklemeye çalıştı. Ömer bırakın yerinden kıpırdamayı, merdivenin demirlerine âdeta yapışmıştı. Yanlarından bir kız çıkıp giderken sırıtarak Ömere bakıyordu. "Lan!.. oğlum koskoca adamsın rezil oluyorsun!" Ömer Kaya'nın bağırmasıyla kafasını kaldırdı

 

Etrafına bakındı. Sırıtan insanları görünce kaşları çatıldı. "Hayır yani koskoca adamız diye yüksekten korkamaz mıyız? Hem şu uçakta ben eminim bir sürü korkan ama belli etmeyen insan var. Ben belli edince gülüyor-" Ömer'in sözünü yarıda bırakan Kaya'nın Ömer'in ensesine vurarak bayıltması oldu

 

Gözlerim faltaşı gibi açılırken Ömer'i sürükleyerek yukarı doğru çıkaran kayaya bakıyordum. "Eline sağlık kaya'm" diyen Karanla kaşlarım çatıldı

"Ne demek abi her zaman" inanamıyormuş gibi bir kayaya birde karana bakıyordum. "Gitti çocuk"

"Çocuk değil eşek kadar adam yengem"

Diyen kaya Ömer'i uçağa çekmeye çalışıyordu

 

Nihayet Ömer'i uçağa sokan kaya , karanın da yardımıyla Ömer'i koltuğa oturttular. Ve tabiki bütün bunlar olurken tüm herkes film seyreder gibi bakışlarını bize dikmişti. Kaya ile Ömer, ben ve karan oturacak şekilde almışlardı biletleri. Pencere kenarına geçip oturdum. Bakışlarımı dışarıya çevirdim. Omzumda hissettiğim şeyle anında kafamı çevirdim. Karan kafasını omzuma koymuş gözlerini kapatmıştı

 

Burnuma dolan Dalin şampuan kokusuyla hafif kaşlarım çatıldı. "Dalin şampuan mı bu?"

Karan gözlerini açmadan cevapladı. "Evet... Ağayız diye muhteşem kokudan mahrum mu kalalım?"

Sırıttım. Bu grup cidden koca bebeklerden oluşuyordu

 

Uçak kalkışa geçerken görevli hostes gerekenleri söyleyip gözden kayboldu. Birinden saklanıyormuşçasına yerde çömelerek ilerleyen bir kız saniyede bir arkasına bakıyordu. Kız bizi geçip Kaya'nın olduğu tarafa gelince kaya kaşlarını çatıp yerdeki kıza baktı. Kız iyice telaşlanmışa benziyordu

 

"Bir dakikalığına aranıza girebilir miyim lütfen?!" Kaya ne diyeceğini bilemez halde kıza bakmaya devam etti

"Lütfen! bakın mecburum!" bacaklarını kızın geçebileceği şekilde açtı. Kız Ömer ile Kaya'nın arasına geçerken kaya kızın görünmemesi için biraz öne doğru çıktı

 

Orta boylarda, sakallı, esmer bir adam çatık kaşlarla etrafa bakarak kayagile doğru ilerledi. Adam öne doğru giderken kız sesli bir şekilde nefesini bıraktı. "Neyden , niye kaçıyorsun?" Kumral dalgalı saçları Ela gözlerinin önüne düşen kız kayaya dikti bakışlarını

 

"istemediğim , baş belası bir adamla evlendirmek istiyorlar. bir şekilde bilet alıp fransaya kaçmayı düşündüm ama burdada buldular!" aradığını bulamayan adam burnundan soluyarak tekrar bize doğru yönünü çevirdi. geleceği esnada yanına gelen hostesle durmak zorunda kaldı. "beyefendi yerinize geçer misiniz lütfen uçak kalkmak üzere" adamın kaşları çatıldı

 

"Hümeyra çağlar adında; orta boylarda, kumral dalgalı saçlı, ela gözlü bir kız gördünüz mü? bu isme ait biri var mı bu uçakta?"

 

"bu konuyla ilgili bilgi sahibi değilim. lütfen uçaktan inin beyefendi" adam sinirle merdivenlerden inip giderken kız sesli bir şekilde nefesini bıraktı. "nerelisin sen?" diye sordu kaya kıza. "mardinliyim" kayanın kaşları çatıldı. zorla yutkunduğu burdan bile belli oluyordu. kız ayağa kalktı. "yardımın için teşekkür ederim"

 

kız tam gideceği esnada uçağı dolduran çığlık sesiyle yerimde sıçradım. kızda aynı şekilde sıçrarken kayanın kucağına düşmüştü. "bırakın lan beni! " diye bağıran ömer ayağa kalkmaya çalışıyordu. ömer kendiine gelmiş olacak ki bakışları kaya ve kayanın kucağındaki kızdaydı

 

kaşları çatılan ömer, yavaşça yutkunurken bakışları kaya ve kızın üzerinde dolaştı. kız telaşla ayağa kalktı. "ö-özür dilerim" aynı telaşla arkalardaki yerine doğru ilerledi. "ardı kökü iki dakika baygınlık geçirdim...hemen aldattın mı beni?!.. kimdi o kız?!" diye çıkıştı ömer

 

"ne aldatması oğlum?!.. yok öyle şey...kızın yardıma ihtiyacı vardı..."

 

"nasıl yardımmış o öyle maşallah!.. kucak kucağa!" kaya sinirle baktı ömere. "sanane lan?! yokluktan bana sardın herhalde? gay falan oldum de de şurdan aşağı atayım seni!"

 

ömerin bakışları kayanın üzerinde gezindi. ağzıyla cık cık cık sesi çıkardı. "ne kadar ayıp? bu nasıl bir iftira böyle?!.. ne yapayım ben senin gibi kaslı kuvvetli, yakışıklı , sahiplenici erkeği?.. " kayanın oluşan tedirgin ve kaçmak ister gibi olan duruşuna istemsizce sırıttım

 

ömer sanki intikam alıyormuşçasına bıyık altından sırıtıyordu. ömer yavaşça kayaya yaklaşırken kayanın eli koltuk kemerine gitti "yemin ederim aşağı atarım seni ömer!"

 

ömer hala yaklaşmaya devam ederken kaya kemeri açıp ayağa kalktı. bakışlarını bana çevirdi. "yengem gözünü seveyim kurtar beni şu sapıktan!"

"ben aranızdaki ilişkiye karışamam kayacığım" dedim sırıtarak. "abi Allah için sen kalk ya!.." karandan nasibini alamayan kaya ömere döndü "vallahi bağırıp rezil ederim seni! "

 

"tahrik etti derim"

 

kaya geri geri gideceği esnada ömer ufak bir kahkaha patlattı ve geri çekilip koltuğuna yaslandı. "sen beni bayıltır mısın kaya efendi? bu korku sana yıllık yeter" keyifle söylendi ömer. kaya yerine oturdu. "bu korko sono yıllok yetor... başka çare mı bıraktın?! koskoca adam başka nasıl sokulurdu içeriye?!"

 

"her neyse... çabuk şu kız olayını anlat" ömer heyecanla kayanın vereceği dedikoduları dinlemeye hazırlanırken bende kafamı çevirip camdan dışarıyı seyre daldım

 

...

 

kaya ve ömer bavulları taksiden indirirken bizde önünde durduğumuz otele bakıyorduk. "benden kaçış yok Uraz Giray" diye mırıldanan karanla kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. karan uzanıp elimi tuttu ve içeriye doğru ilerledi. resepsiyona doğru ilerlerken gözlerim oldukça ihtişamlı ve büyük girişte gezindi. karan odaların kartını aldıktan sonra asansöre doğru ilerledi

 

Karan'ın adımları odanın önünde durdu

"adamın hangi odada olduğunu biliyor musunuz?" kaya sağa sola kafasını salladı ."yok abi... çok fazla oda var. hem sorarsak haberini alıp kaçabilir diye düşündüm"

"hemen hazırlanın yemek yiyip adamı aramaya koyulalım. buraya kadar geldik. o adam elimizden kaçırılmayacak" kaya ve ömer tamam anlamında kafasını sallayıp odaya girdiler. karan elimi tutmaya devam ederken odanın kapısını açtı ve içeriye doğru adım atmıştı ki ben ilerlemediğim için giremedi

 

sorgulayan bakışlarını yüzüme yöneltti

"aynı odada mı kalacağız?"

 

Sorduğum soruyla afalladı.

"müstakbel karım olduğunu unuttunuz sanırım Güneş Kandemir" kandemirin üzerine bastırmıştı. Birden içeriye çekilirken belimi kapıya yaslı bulmamla afalladım. ellerini iki yanıma koyup kapının kapanmasını sağlayan karan üzerime doğru eğildi. "hem artık aynı odada kalmaya alışsak iyi olmaz mı?" bakışları yüzümde gezindi

 

kaşlarım çatılırken ellerimle karanı ittirmeyi denedim . bari bir milim oynasa zalımın ağası

"birde çocuklara hızlı olun dedin. senin şu yaptığına bak! hem ben senin daha karın falan değilim!.."

bakışlarım odadaki koltuğu buldu. "neyseki koltuğun rahat görünüyor" kaşları çatıldı. bakışlarını baktığım yere çevirdi. bir kaç saniye bakıp tekrardan gözlerime yöneldi

 

"nasıl olsa yakında evleniriz Güneş hanım" geri çekilip bavula doğru ilerledi. Küçük bir yakınlaşmayla alev alan vücudum daha ötesinde neler hissedecekti acaba!

gerçekten bünyeme zarar bu adam. kendime gelip bavuluma doğru ilerledim. Giyeceğim kıyafetleri alıp banyoya girdim

...

 

koltukta oturan karanın yanındaki duvarda asılı olan aynanın karşısındaki yerimi aldım. salaş topuz yaptığım saçımı elimle düzeltip karana döndüm. bakışlarının elimde olduğunu görünce istemsizce ellerime baktım. ayağa kalktı

"Yüzüğün nerde?"

"çantamda"

 

karan çantama doğru ilerleyip biraz karıştırdıktan sonra elinde yüzükle tekrar yanıma geldi. elimi tutup kutudan çıkardığı yüzüğü parmağıma taktı. bakışlarını gözüme tırmandırdı

"bu yüzük bu parmaktan hiç çıkmayacak"

 

"banyoda düşmesin diye çıkartıp çantama koydum..." kaşımla elini işaret ettim. "hem seninde yok yüzüğün... sende niye yok?" karan cebinden çıkardığı kutudan alyans çıkarıp sol elinin dördüncü parmağına taktı

bu 'evliyim' demenin göstergesiydi. istemsizce sırıttım. çok da yakışmıştı zalımın ağasına. uzanıp elimi tuttu ve parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip birbirine kenetledi. "işte şimdi oldu" dedi ve kapıya doğru ilerledi

 

"ne zaman aldın sen bu yüzüğü?" diye sordum koridora çıkarken. "hastanede kızlar bana baktığı için al dediğin gün aldım"

 

kaya ve ömer de odadan çıktıklarında asansöre doğru ilerledik

 

otelin kafesine geldiğimizde boş bir masaya geçip oturduk. "abi..." diyen kayayı buldu bakışlarımız. "çalışanlardan birinin eline biraz para sıkıştırıp Uraz Girayın hangi odada kaldığını bulmasını istedim. yarım saate halledeceğini düşünüyorum"

 

"kimseye söylemeyeceğinden emin misin?" diye sordu karan. "eminim abi..." kaya eliyle yavaşça belindeki silahı işaret etti. "para + silah söyleyeceğini hiç sanmıyorum"

 

karan oturduğu sandalyede hafif arkasına yaslandı. "güzel"

 

O sırada gelen garson siparişleri alıp giderken kayanın istekte bulunduğu çocuk geldi. Tek kelime etmeden elindeki kağıdı masaya bırakıp gitti. Kağıdı eline alan karanın kaşları çatılırken Merakımdan biraz karana doğru yanaştım ve notu okumak için başımı öne doğru uzattım. Not Fransızca yazılmıştı. "Böyle bir kayıt bulunmamakta. Herşeyine kadar inceledim ama burda olduğuna dair hiç kayıt yok"

 

"Ay ne yazıyor çatladım meraktan?!" Ömer kağıdı karanın elinden çekti ve notu okumaya başladı. "Bizden önce davranmış olamaz!"

Dişlerinin arasından kükreyen karanın eli yumruk olmuştu.

"Belkide öyle gösteriyorlardır" diye ekledi kaya.

Bu sırada gelen yemeklerden kendi yemeğimi önüme çektim ve büyük bir iştahla yemeğe koyuldum

"Belkide bizi girerken gördü?" Diyen ömere kafasını salladı kaya

 

"Sanmıyorum. Fazla durmadık Zaten yukarıda. O zaman diliminde kaçmış olamaz. Kesin burda ve saklanıyor" bakışları etrafta gezindi. "Hatta belkide bizi görüyor"

"Kaya haklı. Elimizi çabuk tutmamız lazım"

Karan aceleyle yemeğini önüne çekti. "Olabildiğiniz kadar hızlı olun. Buraya kadar gelindi . O adamı almadan burdan gitmek yok"

 

...

 

"Siktiğimin adamı yer yarıldı içine girdi sanki!.. ama burdan o adamı almadan gidersem viranı yaşatmam"

 

Yeterince yükselen müziğin sesi bile karanın kükremelerine engel olamıyordu. Haksız da sayılmazdı. Akşam olmuştu ve biz babama dair tek bir iz dahi bulamamıştık. Kaya'nın tuttuğu çocuğun iki gecedir bir barda olduğunu söylemesiyle birde barlara düşmüştük. Babamı burdan bulursak hiç şaşırmazdım zaten. Dünyayı birbirine katsada hiçbir şey yapmamış gibi eğlencesinden ödün vermezdi

 

Evet otelde yoktu ama burda bir yerlerde olduğunu biliyorduk. "Abi ben biraz etrafa bakınacam. Belki buralardadır" kaya çılgınlarcasına dans eden kalabalığın arasında kaybolurken bakışlarım buraya bakan bir grup kızın üzerinde durdu. Karan'a mı bakıyordu onlar?

 

Çakma sarı, dudağı arı sokmuşçasına botoks dolu olan kızın bakışları karan'ın vücudundan kaslarına doğru tırmandı. Hain karı. Başka adam kalmadı sanki kocama dikti gözlerini!

Hızla karan'ın yüzük takılı elini tuttum ve piste doğru çekiştirdim. Karan afallayarak bakarken elini belime koydum. Elleri belimi sararken kolumu boynuna doladım

 

Karanın dudağının kenarı hafif yukarı doğru kıvrılırken bakışlarına muzip bir ifade kondurdu.

Karanın sırtı kıza gelecek şekilde dönmüşken hafifçe elimi kaldırıp yüzüğü görmesini sağladım. Yüzü düşen kız saniyeler sonra masayı terk ederken sırıtışıma engel olamadım

 

"Amacımdan saptırmak mı istiyorsun sen beni?.. hem de evlenmeden"

 

Karanı buldu bakışlarım

"Hı? Ne amacı?"

 

Belimi tutan elleriyle baskı uygulayıp biraz daha çekti kendine

"Dönünce ilk işimiz nikah kıymak"

 

"Babama noldu?"

 

"Siktir et babanı! Bulduğum gibi öldürecem onu. Daha fazla engel olmasına izin veremem"

 

"Neye?"

 

"Seni karım yapmaya. Sürekli babanın açtığı belalar yüzünden erteleniyor. Zaten babanın yaptığı tek güzel şey sensin"

 

Yanaklarım yine ve yine alev alırken kalbim iki katına tırmanmaya başlamıştı. Adam kocam olacaktı aptal kalbim en ufak şeye depar atıyordu

 

Yankılanan silah sesiyle karan beni kendine hapsederken belindeki silahı çıkardı. "Kaya!" Diye kükreyen sesi yükselen çığlıkları bastırdı. Masaların altına saklananlar, bağırarak kaçanlarla rahatlayan alanda onu buldu bakışlarım . Uçakta kayadan yardım isteyen kızdı

 

Kaya eli silahlı bir adamı yakalamış sıkmasına engel olmak istercesine elini havaya kaldırmıştı. hızla giden ömerin ardından bizde kayaya doğru ilerledik. Kaya adamı bir yumrukla yere serdi. İlk defa bu denli sinirli görüyordum onu. "Utanmıyor musun lan savunmasız bir kıza saldırmaya!"

Altına aldığı adama arkası arkasına yumruklarını indirirken ömer ve karan gidip koluna yapıştı

 

Korkudan titreyen kızın yanına gittim. Omuzlarından tuttum. Hafif irkilirken bakışları gözümü buldu. "Sakin ol. Bak biz burdayız "

Yutkundu. Hafifçe aşağı yukarı kafasını salladı. Bakışlarım etrafda gezinirken bakıştığım kişiyle gözlerim açıldı

 

"Hiiiiğğğ! Babam!"

 

"Baba mı?"

Anında kafaları kalktı. Panikleyen babam hızla kapıya yöneldi. "Kaçıyor?!"

 

Anında ayağa kalktılar. Karan önde, ömer hemen arkasında koşarken ben mıh gibi yerime kitlenmiştim. Kaya koşacakken aklına birşey gelmiş gibi durdu. Aynı hızla gelip beni ve yanımdaki kızı kolumuzdan tutup çekiştirmeye başladı. Yerde yatan adama son kez vurmayı da ihmal etmedi

 

"Ya beni nereye götürüyorsun?!"

Kayanın bakışları bir anlığına kızı buldu. "Bu haldeyken burda mı kalmak istiyorsun?! Tanımadığın insanlarla!"

"Seni tanıyor muyum?"

 

Kayanın adımları duraksar gibi oldu. Yüzü düşmüştü. Neler oluyordu kayaya böyle? İlk gördüğünde de beyninden vurulmuşa dönmüştü. Sessizlik içinde dışarıya çıktık. Ne karandan ne ömerden hiç bir iz yoktu. "Dur kaçmayın?!" Arkamızdan gelen adım sesleri yaklaşırken okkalı bir küfür savurduk. "Hassiktirrrr!"

 

Kaya sola doğru çekiştirirken son süratle koşuyorduk. Bir el daha duyulan silah sesiyle bir Anlığına arkama döndüm. Kaya'nın dövdüğü adam, arkasında adeta orduyla peşimizden geliyordu. Fransızca "burda benden kaçamazsınız!" Diye bağırdı. Üstelik oldukça yaklaşmışlardı

 

Kayanın kolundan çıktım. Koşmaya devam ederken zor da olsa Ayağımdaki topuklu ayakkabıları çıkardım. Kaya öyle bir koşuyordu ki kız hızına yetişemeyip düştü. Kaya hızla Eğilip kızı kucağına aldı ve koşmaya devam etti. "Hâlâ aynısın!"

 

Köşeyi döndüğümüzde ayak tabanımın ağrısıyla yüzümü buluşturdum. "Ya bu böyle olmayacak!.. karanda yok zaten"

Bakışlarım taksi aradı. Ancak bırak taksiyi bir araba dahi yokta koskoca caddede. Ayağımın altında hissettiğim ıslaklıkla kaşlarım çatıldı. "Ay ama yeter be!"

Uzanıp kayanın belindeki silahı aldım. Adamlara döndüm. Ayaklarının dibine bir el ateş ettim. Fransızca "Yeter lan! Sanki biz suçluyuz?! Sarkmasaydın kıza! Sapık herif! Bir adım dahi atarsanız vurmaktan çekinmem!" Diye bağırdım

 

Kaşları çatılan adamın dudaklarında çapkın bir sırıtış belirdi. "Bana kafa tutan ilk kız. Hoşuma gitti"

"Senin hoşuna..."

Derin nefes alıp verdim. "Anlamıyor. En iyisi kaçmak " tekrar koşmaya başlarken ayaklarımda yayılan ıslaklığın arttığını hissettim. "Karan'ım neredesin yiğidim? Karını Fransız kurtları kapacak!"

"Nah kaparlar!" Kızı kucağından indiren kaya aynı hızla beni kucağına aldı

 

"Peşimden gel!"

Kıza attığı uyarı niteliğindeki sözleri sitem etmesini sağladı. "Başka çarem mi var?"

Bir sokak köşesini daha dönerken aralıksız koşmaya devam ediyorduk. Hâlâ bir sonuca ve karan'a ulaşamamıştık. Yarı yolda kaya dayanacağını söylesede zorla kendimi kucağından indirmeyi başarmıştım. Tabi ayaklarım buna pek memnun olmamış gibiydi

 

Taşların kestiği ayaklarım kırmızıya bulanmıştı. "Bittim. Yeter!"

Nefes nefese belimi bir evin duvarına yasladım. "Yengem dayan. Çok az kaldı otele"

Kahve harelerini dağılmış Kumral saçlarının kapattığı kayaya baktım. Ayaklarımı tutup havaya kaldırdım. "Ben dayansam ayaklarım dayanmaz"

 

Ayak sesleri yaklaşan adamlarla kaya gelip omzunun üstüne aldı. "Kaya indir!" Dinlemedi. "Ya kaya indir diyorum! Bak halledecem güven yengene ya!"

 

"Yengeme güveniyorum çevreye güvenmiyorum"

 

Koşmaya başladı. "Ay kaya yeter valla kusacam! Kaç kaç nereye kadar?! Hem kandırma daha çok var otele biliyorum!"

 

"Zeki yengenin olması da dert arkadaş"

Diye kendi kendine söylendi. "Tamam indir şimdi beni"

"İndirmem abim öldürür"

"Abine kalmadan ben öldürecem şimdi seni! Oğlum indir taktiğim var diyorum adamlar çok yaklaşmış"

Gerçekten de arayı kapatmışlardı kansızlar

 

Kaya'nın adımları dururken kusmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kaya birden beni bırakırken geçirdiğim iç sarsıntıyla sanırım artık gerçekten kusabilirdim. "Güneşin senin omzunda ne işi var lan?!"

"Abi?.."

"Başlatma abine! Tut şu şerefsizi!"

Karanın sesiyle gözlerim açıldı. Ortada sıkışan Babam kaçmak için hamle yaparken kaya fırlayıp babamı tuttu. Aynı hızla Arkamızdaki adamlar gelip beni tutarken karanın kahvelerindeki yakıcı kızıllık beni tutan adamı buldu

 

"Beş saniye içinde bırak yoksa o kollarını kökünden koparırım!"

 

Adam dinlemezcesine beni geriye doğru çekerken karan ona doğrultulan silahları aldırmadan koşar adımlarla üzerimize doğru geldi. Karanın bu hareketiyle ömerde arkadaki adamların üzerine saldırdı

Sokak tam bir kaos alanına dönmüştü. Karan üzerine atladığı adamı kollarından tutmuş sırtında birleştirmişti. Ömer iki adamı birden dövüyor , kaya kaçmasın diye babamın kafasına silah doğrultmuştu

 

Karan üstüne çıktığı adamı sırt üstü çevirdi. Yakasından tuttu. "Sen kimin kadınına göz koyuyorsun lan?!"

Adam acıyla yüzünü buruşturdu

"Kadın mı?"

"Kadın benim kadınım!"

Yumruğunu adamın yüzüyle buluşturdu. Ayağımın altında hissettiğim acıyla daha fazla dayanamayıp yere çöktüm. Korku dolu bakışlarını yönelten karan bakışlarını tuttuğum ayağıma indirdi

 

Kanı görmesiyle yüzünün gerilmesi bir oldu. Adama döndü. "Lan!"

Yakasından tuttuğu gibi adamla birlikte ayağa kalktı. "Karımın canını yakanın canını alırım"

Bacağına indirdiği tekmenin acısıyla yere yığılan adam acıyla kıvrandı. "Göt herif! Milletin karısına kızına sarkmasaydın. Hele de benim karıma!"

 

Eğilip beni kucağına aldı. "Ömer, Uraz Girayı al. Kaya... kızı getir"

Duvarın dibinde bacaklarını karnına çeken kız, kollarını bacaklarına sarmış titreyerek gözlerini kapatmıştı. Kaya usulca kızın yanına gitti. Elini uzattı. "Hadi kalk"

Sesi sakinleştirmek istercesine yumuşak çıkmıştı. Ela gözlerini kayaya yönelten kız bir müddet bekledi. Korku dolu gözleri yaşla dolmuştu

 

Kaya daha fazla beklemeden kızı kucağına aldı. "Bende şu kansıza kaldım iyi mi?" Diye sitem etti ömer

 

"Canın çok yanıyor mu?"

Karanın sorusuyla bakışlarımı kucağında olduğum adama yönelttim. "Biraz"

"Siktiğimin adamı!"

"Dönelim artık karan"

"Döneceğiz güzelim ama önce babanın işini bitirmem lazım"

 

Caddenin başında bekleyen arabadaki adam kapıyı açtı. Karan kucağından indirmeden arabaya bindi. Ömer babamı bagaja atarken kaya kızı koltuğa bırakıp zorla yerleşti. Başım yorgunlukla kucağında olduğum karanın göğsüne düştü. Dudaklarını saçımda hissettiğimde istemsizce sırıttım. "Ona zarar vereceğim için benden nefret edecek misin?"

 

Karanın yönelttiği soruyla kalbimdeki parçaların oynadığını hissettim. Başımı kaldırdım. "Hayatımı benden alan biri için, Hayatımı bana geri kazandıran adamdan nefret etmem. Ama sen ne yaparsan yap içimde ölen çocuğu canladırmayacak. Belki annenin, kardeşinin, kardeşimin kanı yerde kalmayacak; belki olacak felaketlerin önüne geçecek ama içimizde kalan yarım hayatlar hiç bir zaman tamamlanmayacak"

 

Burnumu çektim. "Belki de birlikte tamamlanalım diye yarım kaldık?"

Sırıttım. "Belki de"

Başımı göğsüne çekti. Sanki gelecek tüm tehlikelerden, bana zarar vermek isteyen herkesten uzak tutmak istercesine kalbine bastırdı

 

 

 

 

 

Kaya ve kız hakkında neler düşünüyorsunuz???

 

Yorum ve beğeni yaparsanız sevinirim ♡

 

İnstegram:yazmakisteyenbiri018

 

 

Loading...
0%