Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@yazmakisteyenbiri0

Ay girmesem mi?"

"Karan ağayla evlenmek istemiyor musun?"

"İstiyorum tabiki" derin nefes alıp verdim. "Yaparsın kızım. En fazla ne olabilir ki? Sanki survivorda mıyız?"

Konağın kapısını açtım. sultan babaanne, karan, kaya, ömer, Ayşen, evin bütün çalışanları avludaydı ve bakışları üzerimdeydi

 

"Ooo... Allah yardımcın olsun Güneşciğim. Seni tanımak cidden güzeldi"

"Çok iyi moral veriyorsun hümeyra"

"Hangisi?"

Sultan babaannenin karana yönelttiği soruyla beni baya baya unuttuğuna tanık olmuştum. Kalbim kırıldı ama. Onca şey yaşadık. Bari birini hatırla be kadın

Babaanneye doğru gittim. Elini öpmek için uzanmıştım ki babaanne elini arkaya sakladı

 

"Daha sınava girmedin gelin adayı hanım "

Babaanne bir yere giderken bakışlarım karanı buldu. "Napacak bana?"

Yönelttiğim soruyla dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Güneşim sakin ol. Azıcık gönlü olsun son vericem ben sen merak etme"

"Gel bakayım gelin adayı hanım "

Babaannenin sesiyle yanına gittim. Avluya kurdurduğu masada yemek yapmak için bütün gerekli malzemeler vardı

 

"Bir saat içinde bize burdan bir yemek çıkart bakayım"

Bir saat mi?

Masanın üstündeki malzemelerden yola çıkarak en kolay yemeği yapmayı tercih ettim. Kol böreği. Peynirli kol böreği yapacaktım. Babaanne de az fena değil. Alakasız malzemeler koydurmuş yahu. Neyseki kolayca bulduğum yemekle sırıtıp işe koyuldum. Herkes âdeta film izler gibi beni izliyordu. Hayır yani bilmiyor mu bunlar iş yapan hiç kimse İZLENMEZ. Aksi takdirde yapacağı varsada yapamaz

 

"Ah!" Rendelediğim peynirin bittiğini fark etmeyip rendelemeye devam ettiğimden parmağımı kestirmiştim. "Güneş!" Karan anında kestiğim parmağımı tuttu. Hafifçe kan sızıyordu ancak devam etmeliydim çünkü ortada hiçbir şey olmamasına rağmen on beş dakika geçmişti. Parmağımı karandan kurtardım. "Çok az kalmış! İyiyim tamam çekil"

Karan istemesede geri çekildi

 

Açtığım yufkayı hazırladığım yoğurt ve soda ile sosladıktan sonra peynirleri serpiştirip sardım. Sardığım yufkaları tepsiye dizdikten sonra ısınan fırına koydum. Masanın üstündeki saate kaydı bakışlarım. Yirmi beş dakika daha geçmişti. Oldukça dağılan Ortalığı toparlamam için sadece yirmi dakikam vardı

 

Dağıttığım masayı toparliyim derken elimin çarptığı bardak yere düşüp dağıldı. "Güneş!.. Ya tamam babaanne yeter yaptı işte. Sakar benim sevgilim başına bir şey gelecek "

Kıstığım gözlerimi karana çevirdim. Sakar olduğumu daha iyi yüzüme vuramazdı. Eğilip dağılan cam kırıklıklarını toplamaya koyuldum. "Sen dur"

Karan cam kırıklarını toplayıp çöp kovasına attı

 

"Kendine zarar verecek sakarlıklar yapma" sesi ikaz doluydu.

Aşağı yukarı kafamı sallayıp karanın önüne geçtim ve ortalığı toplamaya koyuldum

 

On beş dakikanın sonunda Nihayet masa eski haline gelmişti. Burnuma gelen kokuyla gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Börek!" Fırını açtım. Bez yardımıyla tuttuğum tepsiyi fırından çıkardım. Elimde hissettiğim sıcaklıkla tepsiyi masanın üstüne attım. "Ah yandım!"

"Yeter lan! Yeter tamam"

Karan gelip elimi tutup açtığı suyun altına getirdi

 

"Evlenince yemekleri sen yapmayacaksın"

"Abartma o kadar da kötü değilim "

"Kötü değilsin zaten sakarsın. Fazla sakar"

"Anladık sakarım. Aç kalırsın o zaman "

"Sen sana bir zarar vermede biz Aç kalsakta olur Güneş Hanım "

 

Suyu kapatıp çekmeceden çıkardığı yanık merhemini parmağıma sürdü. "Hımm sakar makar ama eli pek lezzetli"

Tepsinin başında böreğin tadına bakan babaanneye döndüm. "Afiyet olsun" dedim sırıtarak. Karanı buldu bakışlarım "ama yinede iyi ilerledim gördün mü?"

Sırıttı. "İyi ilerledin güneşin kızı "

 

"Yengem kazandı mı abimi sultanım?" Diye heyecanla sordu ömer . Babaannenin bakışları bizi buldu. "O çoktan kazanmış zaten. Karanımın Annesinden sonra ilk defa gözlerinin içinin parladığını gördüm"

İki elini öpmemiz için öne doğru uzattı. Sırıtıp babaannenin eline yapıştık. "Tontiğim"

Karan sulu öpücüğünü babaanenin yanaklarıyla buluşturdu

 

"Ayyy deli oğlan! Yalakalığa gerek yoktur" karanı ittirip beni kollarının altına alırken karanın afallayan yüz ifadesine kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bundan sonra onu koruyacaksın. İşlerine onu karıştırmayacaksın. O senin emanetindir. Gerekirse kendi gözünden bile sakınacaksın"

 

Gözlerim dolmuştu. Annemden görmediğim sevgiyi beni yeni kabul eden babaanne veriyordu. "O benim emanetimdir babaannem"

Karanın bakışları üzerimdeydi. "Haydi duyurun herkese düğünümüz vardır!"

Babaanne çoktan coşmuştu. Beni karanın kollarına atmasından belliydi. "Haydi gidin! Gelinlik , damatlık bakın! Yarın düğün vardır hala duruyorsunuz haydi ha!"

 

Babaanne çalışanlara da aynı şekil bağırırken Ayşeni de alıp konaktan çıktık. "Allah! Yazık çalışanlara vallahi kaldıracak ortalığı sultanım" ömer kapıyı kapattı. "Ben henüz yaşamak istiyorum. Haydi kaçalım"

Karan Ayşeni arabaya bindirdi. Ömer şoför koltuğuna, karan öne; kaya, Hümeyra ve ben arkaya geçtik

 

...

 

"Offf!"

Kızaran parmağımla isyan ettim. Fermuar arkada olduğundan kolum yetmiyordu. Hümeyra da yoktu. Kayanın koruması altında elbise bakıyordu. Kaya hümeyrayı bir saniye bile yalnız bırakmıyordu. "Güneş " Karanın sesiydi. "Efendim!"

"Niye çıkamadın?"

"Fermuar kapanmıyor çünkü! Karan bir görevli çağırabilir misin?"

 

Kabinin kapısı ardına kadar açıldı. "Ben varken görevlinin haddine değil Karımın fermuarını kapatmak. Dön "

Kaşlarım çatıldı. "Yok istemiyorum görevli çağır!"

Şimdi kaşları çatılma sırası karandaydı. "Dön dedim Güneş ben kapatacağım!"

Utanıyordum. Elimle gelinliği kavradım. "Ya yok! Utanıyorum Dönmeyeceğim. Görevli çağır"

Alnındaki damar şişmişti

 

"Lan görevliden utanmıyorsun kocan olacak adamdan mı utanıyorsun?!"

Aşağı yukarı kafamı salladım. Bu hareketim onu dellendirmiş gibiydi. "Çağırmayacağım görevli!" Dişlerinin arasından konuşuyordu. Üzerime doğru attığı adımla sırtım aynaya çarptı. Sanırım biraz hızlı çarpmış olmalıydım ki ayna çatlamıştı

 

Gözlerim açıldı. "Hiiiiğğğ ayna çatladı!"

"Başlarım aynasına! benim karım benden utanamaz"

Alınmış mıydı o? Kollarımdan tutup çevirdi. Saçlarımı omuzlarıma attırıp fermuarı çekti. "Yapacağım şey buydu!" Ellerini Karnıma koyup kendine çekti. Sırtım bedenine çarptı. Dudaklarını boynumda hissetmemle vücudum taş kesti

 

Dişiyle hafifçe boynumu ısırıp geri çekildi. "Bunu sen istedin Güneş Hanım. Açıkla şimdi dışarıdakilere durumu" aynadaki boynuma kaydı bakışlarım. Diş izi olmuştu. Üstelik aynayıda çatlatmıştım! "Zalımın ağası!"

Utanmama hem kızıyordu hemde utandırıyordu

 

Sırıtışı Yüzünde büyürken dirseğimi karnına geçirdim. Acıyla karnını içine çekti. "Bunu sen istedin karan efendi"

"Yengeciğim bir sorun mu var?"

Ömerin sesiyle kaşlarım çatıldı. "Yok"

Saçımın bir tutamıyla boynumu kapattım. Diğer tutamını arkaya attırıp kapıyı açtım. Çalışan kızın bakışları ayna ile karan arasında mekik dokudu

 

"Güzelliğinden aynayı çatlattı kusura bakmayın" düzelen karan kabinden çıktı. "Parasını hesaba yazarsınız"

"Abi güzelliğinden olduğuna emin misin?"

Ömer gülmemek için dudağının içini dişledi. "İşine bak ömerciğim "

Karanın sesi uyarı doluydu. "Baktık abi. Ayşene çok tatlı bir elbise aldık "

 

Ayşenin memnun olmayan yüzünü buldu bakışlarım. "Çok tatlı maşallah! Ya abi ömer abim bana fosfor sarısı saçma sapan bir elbise aldı! Çok çirkin lütfen seninle bakalım"

"Fosfor sarısı ne lan. Lamba mı benim kardeşim?"

"Abi damadın kız kardeşi. Abartılı olsun dedim "

 

"Ayy Güneş çok güzel olmuşsun" Bana doğru gelen hümeyrayı buldu bakışlarım. "Teşekkür ederim hümeyracığım. Sen ne yaptın, alabildin mi?"

Hümeyra da yüzüne memnunsuz ifade yerleştirdi. "Kaya sağ olsun hiç birşey alamadım. Yok o çok açık yok şu şöyle! Bir türlü beğendiremedik!"

"Beğenmemek mi? Kızım ben orda eridim be! Bu yüzden alma dedik herhalde"

 

Hümeyranın yanakları kızardı. "Güneşim gelinliği beğendiysen alıp çıkalım"

Aşağı yukarı kafamı salladım. görevli kıza döndüm "Bunu istiyorum" üzerimdeki sade ama şık gelinliği çıkarmak için kabine geçtim

 

...

 

Titreyen telefonumu çantadan çıkardım. Anneannemden gelen aramayı cevapladım. "Anneaannem?"

"Senin haberin var mı?" Annemin sesiyle donup kaldım. Numaram bile yoktu telefonunda. "Haberin var mı dedim?!" Bağıran sesi telefondan dışarı çıkmış olmalıydı ki karan arabayı durdurdu

 

Yıllardır duymadığım sesinin etkisinden çıkmayı başarıp zoraki konuştum. "N-neyden haberim var mı?" Babamı duymuş olmalıydı. Yine beni suçlayacaktı. "Babandan! Babanın öldüğünden!"

"Yok" dedim tek düze sesle. "Öldü mü?"

"Bilmiyormuş ayaklarına yatmayı bırak! Baban birkaç hafta önce arayıp seni gördüğünü, yanında bir adam olduğunu, onu öldüreceğini söyledi. Dediğini yaptın mı?! Kendi öz babanı öldürdün mü?!"

 

Giderayak yapmıştı yine yapacağını. Bu nasıl bir adamdı böyle? "Ben birşey yapmadım! Evet gördü ama ben onu öldürmedim! Kardeşimi öldürmediğim gibi babamada bir şey yapmadım!"

"Kes! Oraya gelecem ve işini bitirecem. Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin Güneş Hanım!"

Dıt sesiyle telefon kulağımda öylece kaldım

 

"Güneş?" Karanın sesini duysamda tepki veremedim. "Güneş!" Çenemi tutan eliyle kendine bakmamı sağladı. "Noluyor? Kimdi o?"

"A-annem"

"Neden bağırıyordu?"

"Öğrenmişler. Babamın öldüğünü. Beni suçluyor... babam beni gördüğünü, yanımda senin olduğunu, onu öldüreceğimi söylemiş anneme"

Gözümden akan yaş yanağıma doğru süzüldü

 

"P!ç. S!ktiğimin herifi!"

Karan küfürler yağdırırken kaya Ayşeni arabadan indirdi. Yutkundum. Kendimi konuşmaya zorladım. "Annem gelip işimi bitireceğini söyledi "

"Gelsin denesin bakalım " sesi netti. Beni kimseye ezdirmezdi. Bu kişi annem olsa bile. Karan yüzümü avuçlarının içine aldı

 

Parmak uçlarıyla durduramadığım göz yaşlarını sildi. "Korkma Güneşim. Söyledikleri sadece lafta kalır. Eyleme dökme cesaretini dahi bulamaz"

Burnumu çektim. "Korkmuyorum. annem, kendi öz annem ! beni; babamı ve kardeşimi öldürmekle suçluyor... kendi öz annem benden nefret ediyor... kendi öz annem beni öldürmeyi planlıyor ... o benim annem ama annemmiş gibi davranmıyor..."

 

Arkadan gelen Hıçkırık sesi hümeyraya aitti. Benimle birlikte ağlıyordu. Belkide o da geçmişine ağlıyordur. Karanın kahve harelerine yönelttim nemli bakışlarımı. Ağlamamdan nefret ediyormuşçasına yutkundu. "Ağlama artık!.. Güneş ben seni kimseye ezdirmem de, sen de kendini ezdirmemelisin. Hiç konuşmayı denedin mi annene. Dinlemesede vurdun mu gerçekleri yüzüne?"

 

Kaşlarım çatıldı. Iki yana salladım kafamı. "Hayır"

"Gerekirse o piç babanın yanındaki kadını buluruz. Konuşturur baban olacak piçin gerçek yüzünü gösteririz annene. Yeter ki ağlama... sen ne dersen ben onu yaparım. Öldür de öldürürüm. Karan dokunma de dokunmam. Bana o kadını bul de bulurum ama ağlarsan bir şey yapamam! Bakmaya kıyamadığım gözlerinden düşen her damla sadece seni değil beni de yakıyor"

 

"Ağlıyorum galiba!"

Ömerin ağlaklı sesi aramıza girdi. "Ben gerçekten ağlıyorum!" Diye mırıldandı hümeyra. Ayşeni bırakan kaya arabanın kapısını açmasıyla karşılaştığı manzara yüzünden kaşlarını çattı

"Noluyor lan burda?"

"Ayyyy! Gözüme romantiklik kaçtı. Sanırım kimse tarafından şu kadar sevilmeyeceğim!" Dedi ömer eliyle karan ve beni işaret ederken

"Ben seni severim" diyen Hümeyra sarılmak için ömere uzanmıştı ki kaya anında Ömeri kendine çekti

 

"Höst! Sen sadece beni sevebilirsin" sesi netti. "Onu ben severim"

Ömer kayanın elinden kurtuldu. "Ya bende ondan korkuyorum ya!.. sana kalacam galibaaa!" Ağlama şiddetini arttırdı. Kayanın kaşları havalandı. "Ne varmış bende? Neremi beğenmedin?"

"Sen bana ne ara göz koydun? Uçakta öyle demiyordun? Aşağı atacaktın beni?" gönderme yaptı ömer

 

"Ne göz koyacam lan ben sana?! Hümeyram dururken!.. teselli olsun diye dedim"

 

daha çok ağladı. Ömere yönelttim bakışlarımı. "Ben seviyorum seni ömer"

Gözleri aydınlandı. "Yengem benim canım yengem! Bir sen anladın beni"

Ortam duygu seline dönmüştü. Ağlayan Ağlayana teselli veriyordu

 

"Sen niye ağlıyorsun?" Kayanın hümeyraya yönelttiği soruyla Kızaran ela hareleri kayayı buldu. "Bilmem. Kendiliğinden geldi"

"Kendiliğinden gelir mi lan?!"

 

"Geliyormuş demekki!"

 

"Söyle gelmesin. Yakışmıyor ağlamak sana"

 

Onu ağlarken görmek içini sızlatıyordu

 

"Çirkin mi oluyorum? "

 

Kaya sabır çekti. "Çirkin oluyor demedim. Sen ağlayınca böyle sinirlerim bozuluyor. Ağladığın şeyin peşine düşesim, niye ağlatıyorsun lan hümeyramı diye hesap sorasım geliyor"

 

"Ama ben hep ağlarım. Hangi birinin peşine düşeceksin?"

 

"Ağlama lan işte! Yorma beni!"

 

"Bağırma bana! "

 

Gözünden akan yaşa engel olamadı. Kaya küfür mırıldandı.

 

"Hay Allah beni bildiği gibi yapsın. Tamam bağırmıyorum ağlama"

 

"Keyif kaçırmak yok. Bu kez de bu düğünün iptal olmasına izin veremem" karan ortamdaki yoğun duyguları dağıtmak istercesine arabayı çalıştırdı. Kaya arabaya binip kapıyı kapattı . "Gidip imamla , nikah memuru bulalım"

 

Arabayı hareket ettirdi. "Ama beni istemedin?"

Yönelttiğim soruyla karanın bakışları bana döndü. "Kimden?"

"Anneannemden. Vallahi öldürür ikimizide"

"Tamam çağır gelsin"

Telefonu çıkardım. Arama kısmına girip anneannem yazısına tıkladım

 

Üçüncü çalışında açılan telefonu hoparlöre aldım. "Güneş "

"Anneannem. Yanıma gelebilir misin? Bugün "

"Güneş anneni durduramıyorum kızım! Öldürecek seni! Kaç kurtar kendini yavrum! Gözü dönmüş bu kadının! Arkasında yirmi tane adamla geliyor yavrum!.."

 

Sustum. Ne diyebilirdim ki?

"Ben evleniyorum anneanne. Seni düğüne çağırmak için aramıştım. Anneme gelince, telaşlanma sen... hiçbir şey yapamaz"

 

Belkide yapar. Uraz Giray'ın karısı o. Babam kadar olmasada annemin de gözü karadır.

"Kendine iyi bak anneannem"

Telefonu kapattım. Gözümden akan yaşa engel olamıyordum. "Geliyor... yüzünü unuttuğum annem bana bedel ödetmeye geliyor... işlemediğim günahların bedelini ödetmeye geliyor"

 

"Kaya!" Karanın sesi öfke doluydu. "Güvenlik önlemlerini arttır. Havaalanlarına adam yerleştir. Herkese haber ver. O kadın Mardin'e adım attığı dakikada haberim olacak!"

 

Bakışlarını üzerimde hissetsemde dönmedim. "Güneşim... korkma... sen artık kardeşinin cansız bedenine sarılı çaresiz küçük kız çocuğu değilsin... sen artık kardeşinin hesabını soracak güçlü bir ablasın. Ve senin önünde, yanlarında, arkanda ne dersen yapacak olan ben varım"

 

Haklıydı. Gözyaşlarımı sildim. Artık kardeşimin hesabını sorma vaktiydi. Ben o bedelleri ödeyeli yıllar olmuştu. Zaman, kendi adaletimi ortaya koyma zamanıydı. Karanı buldu bakışlarım. "Bana babamın yanındaki o kadını bulabilir misin?"

"Sen iste yeter... yalnız yüzünü hatırlıyor musun?"

Hiç unutmadım ki

 

Aşağı yukarı salladım kafamı. "Ben robot çizim yapabiliyorum" Hümeyrayı buldu bakışlarım. "Yalnız bana kağıt kalem lazım "

Karan uzanıp torpidoyu açtı. Hümeyraya uzattı. "Anlatabilirsin..."

Unutamadığım o korkunç yüzünü tüm ayrıntılarıyla aktardım hümeyraya

 

...

 

Bir saattir avluda volta atıyordum. "Yengemm!.. yetmez mi? Benim başım döndü seninki dönmedi "

İsyan eden Ömeri buldu bakışlarım. "Oturamıyorum ömer... ne yapayım?"

Ayağa kalkıp omuzlarımdan tuttu. Sandalyeye otutturdu. "Herşey yolunda. Az sakin ol. Bak adamlar her yerde kadını arıyor. Er ya da geç çıkar... anneniz denen kadınsa adım atar atmaz haberimiz olacak. Seni bu kadar paniklendiren şey ne?"

 

Konuşmak için ağzımı açmıştım ki arabasıyla avluya dalan karanla olduğumuz yerde sıçradık. Hızla arabadan inen karan ve kaya yanımıza geldi. "Aylin Giray Mardinde" karanın sesi damarlarımdaki kan akışını durdurmuştu sanki. "Muhtemelen Güneş'in evine gidecek... burayı bildiğini sanmıyorum"

 

"Bilir o... babamdan biliyordur" Sesim karana zor ulaşmıştı. Duyulan siren sesiyle ayağa kalktım. Kaşlarımız çatıldı. Elit kadındı annem. Bırakın polisi beni rezil etmek için magazinci bile getirirdi. Hissetmiş gibi dediğim olurken kaşlarım çatıldı. Elinde kameralarla giren paparaziler... önden giren polisler ve arkasında babamın yirmi adamıyla giren annem...

 

Kalbim ağzıma geldi. Nabzım hızlanıyor, kan beynime hücum ediyordu. "İşte kocamın katili orda! Kocamın katili kızı Güneş Giray!"

Flaşlar yüzümde patlarken karanın adamları etrafı sarmıştı. Annem bana doğru birkaç adım atarken karan yerinde kıpırdandı. Her an olacak şey için atakta bekliyordu

 

Bilmiyordu ki ona birşey olursa yaşayamam

 

"Kaçacak bir yerin kalmadı artık Güneş... " karanı işaret etti. "Sığındığın o adam bile kurtaramaz seni artık"

"Orda bir dur kaynana"

Annemin çatılan kaşları arkamdaki karana kaydı.

 

"İster annesi ol ister başka birşeyi. Ben olduğum sürece onun kılına zarar veremezsin"

 

"Nasıl bir kadını koruduğunun farkında mısın?"

Annemin yönelttiği soru ok gibi kalbime saplandı. Benden iğrenerek bahsediyordu.

"Ben herşeyin farkında olacak kadar zeki, siz ölen kocanızın ne kadar piç bir adam olduğunu anlamayacak kadar aptalsınız"

 

Annemin kahve hareleri kızıştı. Silahını çekecek gibi oldu fakat yanındaki polisleri ve magazincileri hatırlamış olacak ki yapmaktan vazgeçti.

"Gidip tutuklayın şu kızı!"

 

Üzerime gelen polislerle karan , kaya, ömer önüme durdu. "Bakın biz birşey yapmadık memur bey. Şu kadının sözüyle mi oluyor her şey? " Karanın sesinden öfke akıyordu. "Mecburuz karan bey. Derdinizi karakolda anlatırsınız"

 

Karanın damarları yerini belli ederken dişlerini sıktığı bariz bir şekilde ortadaydı. "Çok mecbursan beni al. Güneşin bu cinayetle bir alakası yok"

İşlenmeyen suçları üstleniyordu bedenlerimiz. Ve buna karanda dahil olmuştu benim için...

Polisler karanı alırken kaşlarım çatıldı. Ellerini kelepçeleyen polisin ellerini tuttum durması için

 

"Biz birşey yapmadık! Bırakın onu lütfen!"

Dinlemediler. Karan kolunda iki polisle çıkarken gözyaşlarıma hakim olamadım. Dizlerimin üstüne çöktüm. Annemin Sırıtışı doldu kulağıma. "Seni bir adamın arkasından ağlarken göreceğim aklıma gelmezdi. Bu aileye yaşattıklarını yaşayacaksın Güneş!"

 

Nemli kirpiklerimin arasından annemi buldu bakışlarım. Hızla ayağa kalkıp dibinde bittim. Kaya ve ömer arkamdaki yerini almışlardı. "Hiç birşeyden haberi olmayan!, kendini zeki zanneden kadının tekisin sen!"

Attığı tokatla başım yana düştü. Kulağımın çınlaması kaya ve Ömerin kükreyen bağırışlarını durdurmaya yetmedi

 

"Senin o elini s!kerim kadın!"

Kaya anında beni arkasına aldı. Attığı tokat yüzümü değil kalbimide yakıp kavurmuştu .

"Bundan sonra sana mutlu olmak haram Güneş Giray. Suçun üstlenen o adamın hapislerde çürümesini beklemekle geçecek ömrün..."

 

Arkasındaki bir yığın adamla konaktan çıktı. Daha fazla taşıyamadı bedenimi bacaklarım. Kırılarak yeri buldu dizlerim. Gözyaşlarım durmuyordu. Durmuyor!. Kaya yüzümü avuçlarının içine aldı . "Yengem... hümeyra! Pamuk getir!"

 

Burnumda hissetiğim sıcaklık kan olmalıydı. Tokadı çok sertti. İlk defa atmıyordu. İlk defa kanamıyordu burnum. Kardeşimin öldüğü gecede aynı acıyı yaşamıştım. Ayağa kalktım. "Gerek yok kaya... gidelim karanın peşinden gidelim"

 

Gitmeye yeltendim fakat kaya önüme durdu. "Abim halleder... onu burda tanımayan yok. Burnun çok kanıyor Yengem hadi lütfen ısrar etmede otur. Hem abim seni böyle görürse işte o zaman gerçek bir cinayet işler"

İstemeyerek oturdum sandalyeye. Pamuk ve buz torbasıyla gelen hümeyra, Pamuğu kayaya verirken buzu alnıma tuttu

 

"Ah Güneşim"

Gözü Kızaran kızı buldu bakışlarım. Yine ağlamıştı. "Yine mi ağladın sen?"

Kayayla aynı anda yönelttiğimiz soruyla hümeyra aşağı yukarı salladı kafasını. "Ağlanmayacak gibi mi şu olanlar?.." kayayı buldu bakışları

"Bakma bana öyle... dedim ben sana Herşeye ağlıyorum diye"

 

Kaya sinirle önüne döndü. Anlamasından gerçekten nefret ediyordu. Hızla avluya giriş yapan ömer yanımıza geldi. "Abimi içeri atmışlar" hızla kalktım ayağa. "Niye oğlum? Yaptığına dair delil bile yok! Nasıl atarlar!"

 

Kaya haklıydı. Delil bile yoktu ki. "Biri bizim orda olan ve adama silah doğrulttuğumuz fotoğrafı polise vermiş"

Kaşlarım çatıldı. Tek bir kişi vardı bizim orda olduğumuzu bilen ve asıl cinayeti işleyen...

Üçümüzünde ağzından aynı kelime döküldü

"Viran"

 

Kaya hızla kapıya yöneldi. "Siktiğimin adamı! Fazla oldu artık o!"

Ömer anında Kaya'nın önüne durdu. "Bir dur be oğlum! Abim bizi görmek istiyor"

Anında kayanın yanındaki yerimi aldım. Ömeri buldu bakışlarım

"Bana silah getir"

Afallayan bakışlar yüzümü buldu

 

"Hadi!"

Karanın adamlarından biri silahını getirip elime verdi. "Bana da getir" diyen Hümeyra yanımdaki yerini alırken kayanın afallayan bakışları Hümeyrayı buldu. Hümeyra da silahını alırken kapıdaki arabalardan birine yöneldik. "Bizsiz nereye acaba?" Kaya ve ömerin arabaya atlamasıyla bizde bindik

 

O viran asrınoğluysa bende Güneş kandemirdim. Müstakbel Kocamı elimden almak o kadar kolay değildi

 

 

 

Loading...
0%