Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@yazmakisteyenbiri0

Çalan alarmın sesini derinden duyulurken zorla gözlerimi açtım. Sabah kalkarken neden bu kadar zorlanıyoruz ya? Elimi komidinin üzerindeki telefona uzattım ve hâlâ çalmaya devam eden alarmı kapatıp yatakta doğruldum. Ayağa kalkıp lavaboya doğru ilerledim


 


Kızıla yakın açık bıraktığım saçımı elimle düzelttim ve son kez aynada kendime baktıktan sonra çantamı alıp çıktım


 


***


 


Okula geldiğimde sıraya dizilen çocukların yanına doğru ilerledim. Kürsüde olan müdür yardımcısının Konuşma yaptığını görünce çocukların arkasında Durdum. "Günaydın çocuklar..." bakışları beni buldu "Güneş hocam çevre temizliğine sizin sınıfla başlıyoruz" dedi ve bakışlarını tekrar kalabalığa çevirdi


 


"Diğerleri sınıflarına geçebilir, iyi dersler"


oflayan sınıfıma baktım "hadi bakalım, herkes işe koyulsun" dediğimde istemeyerek dağıldılar


 


"Yahu biz bu okula haydar abiyi boşa mı aldırdık ?" Diye soran Ahmet'in sesini işittiğimde bakışlarımı çöp toplayan çocuğa çevirdim. "Haydar abi kim ahmetciğim?" Diye sordum elindeki poşete topladığım çöpleri atarken. Ahmet'in bakışları beni buldu"haydar abi okulun hizmetlisi öğretmenim. Öğretmenler bahçenin çöpünü çalışan kimse olmadığı için bize toplatıyorlar diye düşündüğümüzden işe aldırdık. Ama yine bize toplatıyorlar..."


 


Dediğinde düşünür gibi yaptı "acaba bir kaç kişiyi daha mı işe girdirsek?" Dediği şeyle gülümsedim


"Hadi bakalım çok bilmiş çocuk adam, ağzın değil elin iş yapsın" sınıftaki herkes burda mı diye göz gezdirdim. Bir kişi eksik çıktığında kaşlarımı çatıp tekrar saydım. Yine eksik çıktığında duyduğum bağırma sesi kaşlarımın çatılmasına neden oldu


 


"Öğretmenim! Kaçın!!!" Diye bağıran Erkan'ın sesiyle arkama döndüm. Bana doğru koşarak gelen çocuğu görünce kaşlarım çatıldı. "Öğretmenim valla bu sefer benim suçum yok!!! Yeni gelen horozla ikinci karısını birlikte görünce dellenmiş!!!" Dediğinde ne dediğini anlamaya çalışıyordum ki peşinden koşarak gelen horozu görene kadar


 


Gözlerim açıldığında yanımdan hızla geçen çocuk peşindeki horozu önüme bırakmıştı. Horoz bir müddet bana baktığında "üzücü bir durum, farkındayım. Ama nafakasını bize ödetme!" Derken adımlarım geri geri gidiyordu. "Öğretmenim birşey söylicem ama panik yapmayın" diyen Erkan'ın sesi doldurdu kulaklarımı


 


"Bu saldıraya geçmeden hemen önceki hali" diye devam etti "biliyorum erkancığım, sağ ol!" Dediğimde horoz kanatlarını açıp üstüme atılınca Çığlık atıp koşmaya başladım. "Allah'ım üç günde üç hayvan vakası, hayır benimle ne alıp veremedikleri var anlamadım ki?!" Diye bağırdım koşmaya devam ederken


 


Bahçede sıfır çizmeye başladığımda peşimden horozu tutmaya çalışan çocuklara baktım. Erkan'ın yakalamak üzere olduğunu gördüğümde "hadi Erkan!!! Tut artık şu çılgın horozu!" Diye bağırdım. Tam üzerime atlayacakken biri horozu tuttuğunda durup nefes alış verişlerimi düzenlemeye çalıştım


 


Horozu tutan erkana baktım "bu horozu , mümkünse bir daha okulda görmek istemiyorum Erkan. Tamam mı?!" Hızla kafasını salladı. "Artık ben de görmek istemiyorum öğretmenim, beni de kovaladı" dediğinde ilerlemeye başladı


 


Gülen çocuklara çevirdim bakışlarımı "Hadi bakalım sabah maratonu bitti! Herkes ellerini yıkayıp derse geçsin" gülerek okula doğru ilerlediler


 


...


 


"Görüşürüz çocuklar, verdiğim ödevleri yapmayı sakın unutmayın!" Dedim çantamı alıp çıkarken


 


***


Konağın önüne geldiğimde, açık olan kapıyı ittirip içeriye girdim. Duyduğum silah sesiyle yerimde irkilip sıçrarken gözlerimi yumdum "Ayy! Kim vuruldu?!!" Diye bağırdım ve elimle vücudumu yokladım. Birşey hissetmediğimde duyduğum kıkırtı sesiyle yavaşça gözlerimi açtım


 


Elindeki silahla gülerek bana bakan karan beyi gördüğümde Kaşlarımı çatıp yanına doğru ilerledim. "Aklım çıktı ya! Napıyorsunuz?!"


elindeki silahla karşıdaki hedef tahtasını gösterdi. "Atış yapıyorum öğretmen hanım" dediğinde gözlerimi devirdim. Aklıma gelen şeyle karan beye doğru adım attım "bana değişik diyorsunuz da, siz benden de değişiksiniz karan bey"


 


Nereye bağlayacağımı merak edercesine Kaşları çatıldı "Bana neden çiçek gönderme gereğinde bulundunuz diye sormadan önce, evimin adresini nasıl buldunuz diye sorucam" dediğimde kaşlarını çatıp bakışlarını kaçırdı. Ömer ve adını bilmediğim diğer koruma da sağa sola bakınmaya başladığında, Kaşları çatılma sırası bendeydi


 


"Evet, soruma cevap alabilir miyim karan bey?" Diye sorduğumda bakışları beni buldu. "müdürden aldım" dediğinde pek de inandırıcı gelmemişti ama neyse... "Ben görevimi yapıyorum, çiçekler için teşekkür ederim ama gerek yok. Üstelik Ayşen' in çıkacağı kesin bile değilken kimseye umut olmak istemem. Bu kadar çabuk kabul edip çıkması onu dışarıya çıkacakken kapının ağzında durdurup yeniden içeriye hapsedebilir ve daha canlı olarak" dediğimde kaşları çatıldı


 


Boynundaki damarlar belirginleşirken merdivenlere doğru yöneldim. "Lan size uyan aklıma tüküreyim! Kıza resmen çiçek göndettirdim! Kendi bildiğimi yapıp adam gibi teşekkür edecektim!" Diye yüksek sesle fısıldayan karan Bey'in sesini işittiğimde merdivenin başına gelmiştim


 


Ayşenin odasının önünde durdum ve kapalı kapıyı tıklattım. Bir dakika sonra kapı açıldığında geçmem için yol veren Ayşene gülümseyip içeriye geçtim. "Abin dışarıda atış yapıyor, bugün burda çalışmaya ne dersin küçük hanım?" Diye sorduğumda kafasını salladı


 


Pencerenin kenarına gittiğimde yarı kapalı olan perdeyi açtım. Pencerenin de kapalı olduğunu görünce uzanıp pencereyi açtım . yedi yaşındaki bir çocuğun kendini bu denli kapatması beni huzursuz ediyordu. Ayşen'e döndüğümde Yüzüne rahatsız olduğunu belli eden ifade yerleşmişti "rahatsız mı oldun?"


 


"Biraz, odamın Loş olması daha çok hoşuma gidiyor" dediğinde duvarın dibindeki masayı pencerenin kenarına çekmeye çalışıyordum ki Masanın kenarında gördüğüm elle masa havalandı. Kaşlarımı çatıp kafamı kaldırdım. "Masa kadar birşeysin zaten küçük öğretmen hanım, birde kaldırmaya çalışıyorsun" diyen karan bey masayı alıp pencerenin önüne koydu ve bana doğru döndü


 


"Neden dışarda çalışmıyorsunuz?" Diye sorduğunda "atış yapıyorsunuz diye" yanıtladım


"Bitirdim, geçebilirsiniz"


"gerek yok, bugün de böyle olsun" Kafasını bir kere aşağı yukarı salladı ve kapıyı kapatıp çıktı. Yüzü düşük olan Ayşene baktığımda, yanına doğru gidip arkasına geçtim


 


"Derse geçelim mi?" kafasını salladı. . Masaya geçtiğimizde yüzü hâlâ düşük olan Ayşene baktım. "Dersten önce nefes egzersizimizi yapalım" dediğimde derin nefesler alıp vermeye başladım


 


Dışarıya bakarak derin nefesler alıp verdiğinde yüzü biraz olsun rahatlayınca çantamdan kalemleri ve kitabı çıkarıp masanın üstüne koydum


 


***


 


"Aferin sana, verdiğim ödevleri mükemmel bir şekilde yapmışsın! O zaman yeni ödevlerini veriyorum" dedim kitabın sayfalarını karıştırırken


 


Sayfaları işaretlediğimde , elimdeki kitabı Ayşene doğru uzattım. Çantamı toplayıp ayağa kalktım


Ayşene baktım"görüşürüz Ayşenciğim, söylemek istediğin birşey var mı?" kafasını iki yana salladı. Gülümseyip kapıya doğru ilerledim


 


Aşağıya geldiğimde, avludaki Arabanın yanında bir yere gitmeye hazırlanan karan bey ve adamlarının yanına doğru ilerledim. Karan beyin bakışları beni bulduğunda selam verircesine tebessüm ettim. "Görüşmek üzere öğretmen hanım" dediğinde acelesi varmış gibi arabaya bindi


 


Yanımdan hızla geçip giderken bende eve doğru yürüdüm


 


***


 


"Evde ekmek olup olmadığından haberim olmazsa, bu satte düşerim işte yollara!" Diye söylendim sokak lambalarının aydınlattığı sokakta yürürken


 


Eve yakın olan fırının kapalı olduğunu görünce "bu satte tabi açık olmaz! İşin yoksa market ara!" Diye söylendim istemsizce ilerlerken


 


Karşıda silahlarını birbirine doğrultan adam silüetleri gördüğümde gördüklerim gerçek mi diye bakarcasına kıstım gözlerimi Valla olay var! Baya da büyük gibi. En iyisi ben kaçiyim. Arkamı döndüğümde tam gidecekken duyduğum ses durmama neden oldu. "Son anda anlaşmayı bozmak ne demek lan?!" Diye kükreyen karan beyin sesiyle yavaşça önüme döndüm "biz anlaştık demedik ki?! Sen kendi kendine anlaşmışsın" diyen başka bir adamın sesini işittim


 


"Lan!..." Diye kükreyen karan bey adamların üstüne doğru yürüdüğünde arkada silahını karan Beye doğrultan adam öne çıkınca Ömer olduğunu anladığım kişi de karanın önüne geçti. İçimden bir ses birazdan burda katliam çıkacağını ve benim buna şahit olacağımı söylüyor ama inşallah yanılıyordur! Diye düşünürken duyduğum ses düşüncelerimi doğruladı


 


"En uca gelmişken o kendi kendime girdiğim anlaşmayı bozarsan, bozulan tek şey anlaşma olmaz!" Diyen karan beyin sesi oldukça ürkütücü çıkmıştı. Karşıdaki adam karan beye doğru birkaç adım attığında pek de korkmamışa benziyordu "çoktan bozuldu! Ya dediğimi Yapar bütün işi kurtarırsınız, ya da o çok sevdiğiniz şirketiniz elinizden gider!" Dediğinde burdan bile karanın zor durduğu anlaşıyordu ki elleri yumruk olmuştu bile


 


Karan beyin çok bile beklediği yumruk adamın yüzüne inerken arkadaki adamla , Ömer birbirine girdi. Ayy birşey yapmam lazım!!! Gerçi karışıp karışmamak konusunda oldukça kararsızım! elindeki çantayla bana doğru koşarak gelen bir adam gördüğümde, diğer elinde tuttuğu silahı bana doğrultunca kaşlarım çatıldı. Olayı çok yanlış anladı! Eli tetiğe gider gibi olduğunda Ayağımı adamın önüne uzattım ayağıma basıp takılan adam öne doğru savrulduğunda


 


"Ah! Ayı! Resmen ayağımı hissetmiyorum ya?!" Diye bağırdım adam tam yerden kalkacakken üstüne atladığımda "lan sen bana niye silah doğrultuyorsun manyak?! Belki korkuyoruz? Hem benim sizinle bir bağlantım var gibi mi?!" Dedim. Adam beni üzerinden atmak için çırpınırken kolumu boynuna doladım


 


"Valla bende sana yapışmaya meraklı değilim ama bulaştım bir kere! Bırakırsam ikimizin de istemeyeceği şeyler olur" dediğimde "lan! Noluyor burda?!" Diye bağıran karan beyin sesiyle kafamı çevirip afallayarak bize bakan karan beye baktım


 


"Bana silah doğrulttu! Çıktığı yolda herşey mübah zannediyor herhalde! O vurmadan ben vurdum!" Dediğimde adam birden beni arkaya doğru attırdı. Kendimi karan beyin kollarında bulduğumda kaşlarımı çattım. Aynı şekilde bana bakan Adamın boynundaki damar yerini almıştı birden beni bıraktığında adamın bastığı ayağımın Acısıyla inledim


 


"Ah!!! Yuh be! Yavaş bırakır insan! Sende atacaksan niye tutuyorsun?!" Diye bağırdımda omzunda kalan Kolumu çektim. "sizin ne işiniz var bu saatte burda?! Hem niye karışıyorsunuz?! Herkesin eli silahlı! Niye gitmiyorsunuz?!" Diye bağırdığında Kaşlarımı çattım


 


"Gidecektim sesinizi duyunca doğal olarak bir durdum. Hem adam beni de vurucaktı! Üstelik size gerçekten iyilik yaramıyor!" Diye çıkıştım "iyilik? Az kalsın herşeyi mahvediyordunuz! Ben aylardır bu adamın foyasını ortaya çıkarmaya çalışıyorum! O adamın dosyaları alıp kaçağını zaten biliyordum! İlerde yakalamak için kaya bekliyordu zaten!"


 


Diye bağırdığında, "sanki ben istedim olaya dahil olmayı?! Çekiyorum napiyim?! Zaten evime ekmek stokliyacağım bundan sonra!" Dediğimde kaçan adamı yakalayıp getiren kaya denen diğer korumaya baktım. "Herşeyi kayıt altına aldım abi. İtiraf etti" dediğinde karanın bakışları yakaladığı adama döndü


 


Dişlerini sıktı. bize doğru gelen Ömer ve karan beyin dövdüğü adamın geldiğini gördüm. "Polise teslim edin şunları!" Dedi dişlerinin arasından "yoksa elimden bir kaza çıkıcak!" Diye devam ettiğinde Ömer ve kaya adamları alıp götürdü


 


"Gece dışarı çıkarken fazlasıyla dikkatli olmalısın öğretmen hanım. Üstelik kimsenin işine karışmamalısınız" diyen karan beyin sesiyle ona doğru döndüm. Yok bu adam gerçekten anlamıyor! "Yahu adam silahı bana doğrulttu diyorum! Deli midir nedir? Kimsenin işine karışmadım yani. Kendimi korudum" dedim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım


 


"Siz de biraz delilik var mı?" Diye soran karan beyin sesiyle duraksadığımda Kaşlarımı çatıp peşimden gelen karan beye baktım. "Bu soru hiç hoşuma gitmedi! Üstelik kendini korumak ne zamandan beri delilik sayılıyor?!" Diye sorduğumda "onun için demedim zaten. Elinde silah olan iki adamın birine taşla koşup taşı ayağına attınız. Diğerine de düşmesi için çemre taktınız" dediğinde Kaşlarım çatıldı


 


Böyle diyince bir tuhaf geldi. Haklı. "Bir öğretmen olarak şiddete karşıyım. Haliye ucu böyle tuhaf yerlere çıkıyor" Dediğimde dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Yeni fark ettiğim şeyle Kaşlarım çatılırken bakışlarımı yanımdaki adama çevirdim


 


"Siz neden benimle geliyorsunuz?" "buralara yabancısınız, üstelik gece" dediğinde birşey demeyip önüme döndüm


 


***


 


Evin önüne geldiğimizde bakışlarımı karşımdaki karan beye çevirdim. "İyi geceler" dediğimde "iyi geceler öğretmen hanım" diye karşılık verdi


 


İçeriye girdim ve merdivenlere yöneldim .Kapıyı açıp içeriye girdim ve mutfağa doğru ilerledim. "Ekmek de alamadım ya!" Diye söylendim dolabın kapağını açıp göz gezdirirken. Ayak üstü birşeyler atıştırdıktan sonra ellerimi yıkadım ve odama doğru ilerledim


 


...


 


At kuyruğu yaptığım saçımı elimle düzenlediğimde son kez aynada kendime bakıp, çantamı alıp çıktım


 


***


 


Okula geldiğimde yine sırada olan minik kalabalığa doğru ilerledim. Kendi sınıfımın arkasına geçtiğimde, kürsüde konuşma yapan müdür yardımcısına baktım. "Her yıl olduğu gibi müfettiş bey gelicek!" Dediğinde yanımda söylenen diğer öğretmenlerin sesini işittim. "Bittik!" Diyen öğretmenin ardından başka bir öğretmenin sesi duyuldu


 


"Ama daha çok erken?!" Dediğinde "sınıflarımıza geçelim ve biraz çeki düzen verelim" diyen müdür yardımcısının sesiyle ona doğru döndüm"iyi dersler, geçebilirsiniz çocuklar " deyip içeriye gitti


 


Kalabalığa karışıp içeriye girdiğimde bir anlığına sınıfın yerini şaşırıp, 1-c yazan sınıfımı bulmaya çalışıyordum. "Güneş hanım" diyen müdür yardımcısının sesiyle duraksadığımda arkamdan gelip görüş açıma giren müdür yardımcısına baktım. "Müfettiş bey hakkında biraz bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Oldukça zor birisidir. Memnun etmesi baya zor yani. Biraz da asabidir, fazlasıyla suyuna gitmek lazım"


 


Dediğinde Kaşlarım çatıldı. "Neden küçücük çocuklardan ne bekliyor ki?!"


"teftiş ettiği kişi çocuklar değil ki. Sizsiniz, yani öğretmenler" dediğinde mantıklıydı. Hafif gülümseyip çalan içeri ziliyle müsade istedim ve sınıfa doğru ilerledim


 


Yüksek sesler gelen sınıfa adımı mı attığımda yüzüme çarpan şeyle kaşlarımı çattım. Yere düşen kağıttan yapılma uçağı gördüğümde kafamı kaldırıp sınıfa baktım. Havada uçuşan kâğıttan yapılma uçaklarla Kaşlarım çatıldı


 


Elindeki çubukla arkadaşını kovalayan can'ı gördüğümde "Can! Elindeki çubuğu derhal bana veriyorsun ve yerine geçiyorsun" Dedim sesimi duyan çocuk bir anlığına duraksar gibi oldu ama yinede koşmaya devam etti


"can! Sana diyorum, sabah sabah bu nasıl bir enerji ya?!" Dedim etrafımda bağırarak dönen çocuklara bakarken


 


"Heyyo! Ben geldim! Hani öğretmeniniz olan ben!" Diye bağırsamda duracakları yoktu. Birden eğilip can'ın önünü kestiğimde kaşları çatık bir şekilde bana baktı. "Öğretmenim çekilin! Bu mesele çok ciddi bir mesele!" Dedi ve koşmaya devam etti


 


"Evet! Bende onu diyorum çok ciddi bir mesele! Ya müfettiş gelicek geçin artık yerlerinize!" Diye bağırdım ayağa kalkarken. Hâlâ koşmaya devam eden çocuğu gördüğümde elindeki çubuğu yakaladım fakat dengemi kaybedip öne doğru savruldum


 


Tam o esnada kapı açıldığında, bir çift ayakkabı ile burun buruna geldim. Yalvarırım aklıma gelen şey olmasın! Yavaşça kafamı kaldırdığımda mavi takım elbiseli, orta boylarda, toplu yüzlü bir adamla göz göze geldim. rezil oldum! Ama bu kez büyük rezil oldum! Yavaşça ayağa kalktım ve üzerimi sirkeledim


 


Adamın arkasındaki müdür yardımcısıyla göz göze gelmemek için bakışlarımı kaçırdım. Ama bu adamda burda bekliyormuş canım?! Daha içeriye gireli kaç dakika oldu?! Diye düşünürken düşüncelerimi bölen müfettişin sesi oldu "okulun yeni öğretmeni Güneş Hanım. Yerde napıyordunuz acaba?" Diye sorduğunda Kaşıyla elimi işaret edince bakışlarım elime kaydı


 


Elimdeki çubuğu gördüğümde küfür savurmak istedim. "Üstelik elinizdeki çubukla" dediğinde bakışlarımı müfettişe çevirdim. "Silgi! Silgiyi düşürdüm onu arıyordum" Dediğimde"peki ya elinizdeki çubuk? Onunlada ders anlatıyorum demiyeceksiniz herhalde?" Diye sorduğunda yalancıktan gülümsedim


 


"Valla! Nerden bildiniz?! Tam da öyle diyecektim!" Dediğimde gözlerini kısıp sınıfa, bana doğru gelen müfettişe baktım. Yutkunduğumda belli belirsiz geri geri gidiyordum. "Sizi bir kez daha teftiş etmeye gelicem güneş hanım..."


gözlerindeki suç arama hırsı dedektifte yoktu!


 


"Hemde ansızın!" Dediğinde yavaşça sınıfa doğru dönüp göz gezdirdikten sonra gitti. Nefesimi sesli bir şekilde verdiğimde "adam müfettiş mi dedektif mi belli değil! Havasından mıdır suyundan mıdır herkes bir değişik!" kıkırdayan sınıfa doğru döndüm


 


Kaşlarım çatılırken "cezalısınız enercik sınıf!" Dediğimde hepsinin yüzü düştü. "Bugün resmen üzerime oynadınız! Adamın gözünün en içine battım! Bugün ödevler bir kat daha fazla olacak!"


hep bir ağızdan çıkan of sesi sınıfı doldururken Masaya geçtim. çantamı masanın üstüne bırakıp ders aletlerini çıkardım


 


***


 


Konağın önüne geldiğimde, kapalı olan kapıyı görünce zile bastım. Yaklaşık bir dakika sonra kapı Ömer tarafından açıldı "Hoşgeldiniz öğretmen hanım" deyip geçmem için yol verince içeriye geçtim. "Hoşbulduk" dedim balkonda ders yapan Ayşenin yanına doğru ilerlerken


 


Geldiğimi fark eden Ayşen bakışlarını bana çevirdi. "Hoşgeldiniz öğretmenim"


"hoşbulduk Ayşenciğim. Bensiz çıkmışsın dışarıya, ne güzel!" Dediğimde gülümseyerek kafasını salladı. "İçerisi çok sıktı"


"İyi bari morelim biraz olsun düzeldi" Dedim çantamdan kitabı ve kalemleri çıkartırken


 


Derin nefesler alıp veren Ayşene baktığımda gülümsedim. "Aferin işte böyle" dediğimde kapalı olan gözlerini açıp "derse geçebiliriz" dedi


 


***


 


"Bugünlük bu kadar yeter, yarın kaldığımız yerden devam ederiz " dedim eşyaları toplarken. Ayağa kalktım ve Ayşene baktım "oturmaya devam edicek misin?" Diye sorduğumda kafasını aşağı yukarı salladı. "Abim işten gelene kadar oturacağım" Gülümseyip "görüşürüz" dedim ve merdivenlere yöneldim


 


Kapının önüne geldiğimde ömer kapıyı açıp "görüşürüz öğretmen hanım" dediğinde


gülümseyip çıktım


 


 


Loading...
0%