@yazmakisteyenbiri0
|
"Of! Bittim! ambulans! İtfaiye! Yediğim güzelim yemekler yok oldu gitti! İmdattt!" Diye bağıran erkan'a baktım. "Hani yürüyebilirdin erkancığım noldu?" Diye sorduğumda bakışlarını bana çevirdi. "Bu kadar uzun olacağını tahmin etmemiştim öğretmenim" dediğinde gülümsedim Konağın önüne geldiğimizde Zile bastım . kapıyı açan Ömer Afallayarak bana ve arkamdaki çocuklara baktı "Almayacak mısın bizi içeriye Ömer? Çok uzun yoldan geldik" dedim. Anında şaşkınlığını atıp geçmemiz için kapıyı açtı. İçeriye girdiğimizde, "Ayşeni getirir misin?" "O günden sonra odasından hiç çıkmadı öğretmen Hanım" dediğinde "Benim geldiğimi söyle" diye ısrar ettim. "Gelmezse ben çıkarım" diye üsteledim. Ömer pes edip gittiğinde çocuklara doğru döndüm. "Sınıf arkadaşınız Ayşe'nin yanına geldik..." Dedim ve nazlıya elimdeki paketi uzattım. "Bunu ona ver. Hepinizin Ayşenle tanışmasını istiyorum..." "Biz Ayşeni tanıyoruz zaten öğretmenim ama hiç görmedik" diyen Berfin sözümü kestiğinde "ona yalnız olmadığını hissettirin. Biz onun Kahramanı olucaz anlaşıldı mı?" Diye devam ettim Kafalarını sallayan çocuklarla önüme döndüm. Tek başına gelen Ömer'i görünce Kaşlarım çatıldı. "Gelmiyor. Üstelik sizin çıkmanızı da istemiyor" dediğinde Kaşlarım daha çok çatıldı. Hızla Merdivenlere doğru yöneldiğimde Ömer durdurmak ister gibi oldu ama sonra vazgeçti Kapalı olan kapısını tıkladığımda birkaç dakika bekledim ama açmadı. "Ayşen, misafirlerini böyle mi karışılıyorsun" dedim . Çünkü camdan aşağıya baktığına adım kadar emindim. "Arkadaşların senin için buraya kadar geldiler. Bence arkadaşlarına ve sana bir şans vermelisin. Hem ben senin öğretmeninim! Kapıda kaldım resmen ayıp!" Yaklaşık yarım dakika sonra duyduğum tıkırtıyla gülümsedim. Kapı açıldığında eğilip önünde diz çöktüm. "İstediğini biliyordum" ayağa kalkıp arkasına geçtim. Tam itekleyeceğim sırada Ayşenin sesiyle durdum. "Ya beni böyle görünce arkadaş olmaktan vazgeçerlerse? Ya beni dışlarlarsa? Gitmek istemiyorum, yüz ifadelerini görmek istemiyorum" Dediğinde anında önüne geçip ellerini tuttum. "Bu düşüncelerini hemen kafandan atıyorsun! Utanacağın sözler söyleme" elimi uzatıp açık olan kumral düz saçlarını düzelttim. Gülümsediğimde "çok güzelsin" dedim ve ayağa kalktım. Arkasına geçip ilerlettim. Ben bile heyecanlanmıştım. Ayşeni düşünemiyordum Merdivenin başında durduğumuzda çocukların yanında duran karan Bey'in bakışları bize döndü. Yanımıza doğru geldi. bakışlarını gözüme sabitledi. "Vazgeçmeyeceksiniz değil mi?" Diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. "Benim sözlüğümde vazgeçmek yok" diye yanıtladım. Belli belirsiz sırıttığında, Ayşeni kucağına aldı. bende sandalyesini aldığımda bahçede gözünü Ayşene dikmiş olan öğrencilerin yanına indik "Ç-çok güzelmiş" diyen Erkan'ın sesini duyunca gülümsedim. "Ağır gel abiciğim" diyen Karan beyin sesiyle kıkırdağımda nazlı elindeki paketi Ayşene uzattı. "Bunu senin için hazırladık Ayşen" Ayşen paketi alınca nazlı Ayşene doğru uzanıp sarıldı. Ayşen afallayarak nazlıya bakarken nazlı geri çekildi. Ayşen şoka girmiş gibi dona kaldığında, tek tek tanışmaya başladılar "Diğer kızlar alınıcaksanız alınabilirsiniz, sınıfın en güzel kızı Ayşen" dedi Erkan Ayşen' in karşısına geçmiş gözlerine bakarken. Ayşenin kaşları çatıldığında erkan'a hiç de hoş olmayan bakışlar atıyordu. Bunlar ailecek kaba. "Biz seni çok sevdik Ayşen, kendini yalnız hissetme diye yanına her gün gelicem" diyen Berfinin sözüne Erkan atladı. "Bende! Bende hep gelirim!" Diye bağırdı heyecanla "Sen arada bir gel" diyen karan beyin sesiyle ona doğru döndüm. "Allah aşkına çocuk bunlar çocuk" dediğimde "olsun, büyümeyecekler mi?" Diye karşılık verdi. Gözlerimi devirdiğimde kaynaşan çocuklara baktım. "Saat geç oldu. Aileleriniz bekler. Sonra yine buluşursunuz. Olur mu?" Dediğimde yüzleri düştü. istemeselerde kafalarını salladıklarında telefonumu çıkarıp tek tek bütün velileri çocukları alması için aradım Öğrenciler gittiğinde bir tek nazlı kalmıştı. Onun da amcası yoldaydı Kapıda bekleyen viran beyi gördüğümde Ayşenle konuşan nazlıya baktım. "Nazlıcığım amcan geldi " dedim. Nazlıya kapıya kadar eşlik ettiğimde viran beyin bakışları oldukça tehlikeliydi. Arkamda bir yere odaklanmıştı. Benimde kaşlarım çatıldığında karan beye bakıyordu "nazlı bir daha buraya gelmeyecek Güneş Hanım" dediğinde kaşlarım çatıldı. "Neden?" Diye sordum merakla "öyle istiyorum çünkü" Nazlıyı alıp gittiğinde arkalarından bakakaldım Karan beygilin yanına doğru gittiğimde onunda bakışları hiç ama hiç iyi değildi Sormayacaktım. Nasıl olsa kokusu yakında çıkardı. Ayşenin önünde diz çöktüm ve ellerini tuttum. "Gördün mü bak seni çok sevdiler. Kötü düşünme demiştim" dediğimde gülümsedi. "Bende onları çok sevdim..." kaşları çatıldı "ama Erkan denen çocuktan pek hoşlanmadım. Tuhaf tuhaf bakıyor" Dediğinde güldüm Ayağa kalktım "o gün ders yapamamıştık. Yarın yapalım mı?" Diye sordum. kafasını salladığında "o zaman yarın görüşürüz ayşenceğim" dedim. Başımla bana bakan karan beye selam verip kapıya doğru yöneldim ... Elimdeki soğuk çayı tekte içtiğimde sesli bir şekilde nefes verdim. Hava o kadar sıcaktı ki duştan çıkmama rağmen fayda etmemişti. Bende duştan çıkar çıkmaz bedenime sarılı olan havluyla kendimi dolabın yanına atmıştım. Elimdeki boş bardağı tezgaha koyup Tekrardan odaya geçtim Altıma siyah üstünde minik beyaz çiçekleri olan altı fırfırlı etek, üstüne beyaz kolu kısa tişört giydim. Saçımı yüksekten topuz yaptım ve çantamı alıp çıktım *** Yarı açık olan kapıyı ittirdiğimde sandalyeye bayılmış gibi yatan ve ellerini zorla Kaldırıp yel gelmesi için sallayan kaya ve Ömere baktım. Ömer'in gözler yarı açık beni gördüğünde "hoşgeldin öğretmen hanım" dedi baygın baygın. "Hoş bulduk Ömer de bu haliniz ne?" Diye sordum. "Ha-hava çok sıcak öğretmen hanım " diye zorla konuştu kaya Duyduğum silah Sesiyle çığlık attığımda ömere yaklaştım ama keşke yaklaşmasaydım! O da aniden kalktığı için bedenime çarptı ve popomun üstüne düştüm. "Baskın var!!! Kim lan o ateş eden terbiyesiz! Adamsan karşıma çık!" Diye bağırdı Ömer silahını boşa sallarken. "Çıktım baygın Ömer" diyen karan beyin sesini duyunca kaşlarım çatıldı Ateş eden o muydu? Hızla kafamı bize doğru gelen adama çevirdim. ömer ve kayaya bakıyordu "Oğlum ben sizi boşa mı yanıma alıyorum? Bu sesi duymadan kapıda olmanız lazım sizin. Kendinize gelin biraz" dediğinde ikiside kafasını salladı"pardon abi. Hava aşırı sıcak olunca bayıldık" diye açıklama yaptı kaya "İyi, şimdi ayıldınız. Ben size ayakta bekleyin demiyorum diri olun oğlum diri!" Sabah sabah Hayırdır bundaki enerji ya? Dilan Polatı fazla dinledi herhalde. Ömer ve kaya kapıya doğru gittiğinde Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım. Elimle arkamı silkelediğimde bana bakan adama baktım "Ruh hastası mısınız siz ya?! Adam ayıltırken silah sıkıldığı nerde görülmüş?! Ben bayılıyordum az daha!" Diye bağırdım. "Başka türlü ayılmaz bunlar" dediğinde daha atamadığım korkumu atmak adına derin nefesler alıp verdim "Aksiyon dozumuda aldığıma göre Ayşeni görebilirim artık" dedim ve ilerleyecekken kıkırdayan Ayşenin sesini duydum. Kafamı kaldırıp baktığımda merdivenin başında eliyle ağzını kapatıp gülen Ayşene baktım. "Neye gülüyorsun bakim sen?" Diye sorduğumda "hepinize" diye yanıtladı Bakışlarını abisine çevirdiğinde "abiciğim beni alır mısın?" Karan anında gidip kardeşini kucağına aldı ve yanıma getirdi. "Dersi burda yapalım" diyen Ayşene kafamı salladım. Kaya ve Ömer masayı hazırladığında gidip oturduk Bir saat sonra ne benim anlatacak gücüm, ne de Ayşenin anlayacak hâli kalmıştı. Birden üzerimize gelen suyla irkildiğimizde karşıda hortumu tutarak çimleri ve bizi ıslayan biri vardı. Hızla masadaki kitapları çantaya deptim ve Ayşenin arkasına geçip sandalyesini suyun altından çektim. Ellili yaşlarında bir amca muhtemelen bizi görmeyip çimleri suladığını zannediyordu Bakışları bizi bulduğunda adamın kaşları kalktı. "Ah! Kızım kusura bakmayın orda olduğunuzu bilmiyordum. Görmedim" dediğinde mecburen "önemli değil amcacığım" dedim. Karşıdan gözlerini üzerimden ayırmadan gelen karan beyin kaşları çatıldı . Bakışları hâlâ üzerimde gezinirken "noldu burda?" Diye Sordu "Görmedim, ıslattım karan bey" diyen adamın sesiyle bakışlarını bir anlığına üzerimden çekti sonra gözlerime baktı. "Sizi evinize götürsem iyi olucak öğretmen Hanım" dediğinde kaşlarım çatıldı. Bakışları tekrar üzerime kaydığında bende başımı eğip üzerime baktım Beyaz tişört giydiğimden dolayı ıslanınca üzerime yapışmıştı ve içim görünüyordu!!! Kaşlarımı çatıp anında elimle üstümü kapattım. Gözlerimi kısıp karan beye baktım. Gidip masanın üstündeki çantamı aldım ve Ayşene baktım. "Görüşürüz Ayşenciğim. Bugünlük bu kadar yeter zaten pek Birşey yoktu. Arkadaşlarınla aynı gidiyoruz" dediğimde gülümseyip kafasını salladı Hızla kapıya doğru yöneldim. "nereye?" Diye soran adamın sesiyle duraksadım. "Ben bırakacağım sizi" derken yanımda belirdi. "Teşekkür ederim karan bey ama zaten bir sokak ötesi" ilerlemeye başladım. "Sapık adam! Kendi bırakacakmış, en çok kendi baktı be! Birde arabasına mı binecem?!" Diye söylendim sokağı dönerken Apartmanın merdivenlerini çıktığımda, çantamdaki anahtarı çıkarıp yerine takacakken kapının hafif aralık olduğunu gördüm. Kaşlarım çatılırken yavaşça kapıyı itttirdim. Duyduğum tıkırtıyla sehpanın üstündeki vazoyu elime aldım. Vazoyu sıkıca kavradım. yatak odasında sırtı bana dönük, kafasında siyah kar maskesi olan ve çekmeceleri karıştıran adama doğru yavaş adımlarla ilerledim Yeterince yaklaştığımda elimdeki vazoyu yavaşça havaya kaldırdım. Gözlerimi kapattım ve bağırarak adamın ensesine indirdim. gözlerimi açtığımda bana bakan adamın gözleriyle karşılaştım. "Bayılman lazımdı!" Diye bağırdığımda içeriye biri daha girince elimdeki vazoyla arkama döndüm ve içeriye dalan adamın kafasına fırlattım. Vazoya verdiğim paraya helal olsun. Kırılmadı! "Ahhh!!!" Diye bağırarak kafasını tutan adamın sesi tanıdık gelirken eliyle alnını tutan adama baktım. Karan bey olduğunu görünce kaşlarım çatıldı. "Karan bey!" Dediğimde ayağımın dibine düşen adama baktım. Küfür savuran karan beyin sesini işittiğimde o da düşüp bayıldı. "Ayy!!! Katliam çıkardım resmen! İnşallah kimse görmez bu ne ya seri katil gibiyim! Adam bırakmadım!" Dedim ve yerde yatan karan beyin yanına koştum Elimle nabzını kontrol ettiğimde nefes aldığını görünce rahat bir nefes verdim. Kanayan alnıyla gözlerim açıldı. Hızla ayağa kalktım. yerde yatan adamı görünce koşup telefonuma yapıştım ve polisi aradım. evime hırsız girdiğini ve onu bayılttığımı ihbar ettim. Karandan ise hiç bahsetmemiştim. Telefonu yatağın üstüne atıp karan beyin ayaklarından tutup banyoya doğru çekiştirdim "Allah'ım şu an kendimi katil gibi hissediyorum!!! Adamı resmen saklamak için banyoya sürüklüyorum!" Diye söylenerek banyoya getirdim. Zilin sesiyle hızla bacaklarını tuttuğum adamı bıraktım. Ayakları hızla yere çarpınca yüzümü buruşturdum. Banyonun kapısını kapatıp kapıya doğru ilerledim Kapıdaki polislere geçmeleri için yol verdiğimde yatak odasındaki adamın yanına getirdim. Yeni yeni ayılan adamı yerden kaldırdılar, bileğine kelepçe takıp götürdüler. "Güneş Hanım, sizden de bir ifade alalım" diyen polisin sesiyle kafamı salladım Polislere teşekkür edip kapıyı kapattığımda hızla koşup ilk yardım malzemelerini alıp banyoya geçtim. Hâlâ yerde kanlar içinde yatan adamı gördüğümde diz çöküp yere oturdum. Başını ellerimin arasına aldım ve dizimin üstüne koydum. "Ayy! Ayılması lazımdı şimdiye kadar!!!" Dedim ve pamukla alnından akan kanı temizledim Parmağımla omzunu dürttüğümde "karan bey" diye seslendim. Tekrar dürttüm ve tekrar "karan bey" diye seslendim. "Ay ama bir belirti verin!" Yine ses gelmediğinde "yok bu böyle olmayacak. Hastaneye götürmem lazım!" Tam kalkacakken tek gözünü açan adamla bakıştım. Acı duymuş olmalıydı ki yüzünü buruşturdu. Kalkmaya çalıştığında elimle baskı uygulayıp kalkmasını engelledim "Şimdi kalkarsanız başınız döner, pansumanı yapana kadar bekleyin" dedim ve pamuğa tentürdiyot döktüm. Tentürdiyotlu pamuğu yaranın üstüne sürdüğümde sargı bezi yapıştırdım. "Oldu" dediğimde doğrulmaya çalışan adama yardım ettim. Başını tutarak belini duvara yasladığında bana baktı "Polisler gitti mi?" Diye sorduğunda kaşlarım çatıldı. "Polis geldiğini nerden biliyorsunuz?" "Duydum ama ayıkamadım, sizi ihbar edicektim... Malum kafamı kırdınız, yetmedi banyoya getirip attınız" dediğinde Kaşlarımı çattım. "Ne bileyim ben siz olduğunu?! Adamın arkadaşı falan sandım! Çetelerinden biri sandım!" Dediğimde aklıma gelen şeyle Kaşlarım daha çok çatıldı. "Hem siz niye gelmiştiniz?" bakışlarını kaçırdı. Gözlerimi kısıp karan beye baktım "polisi geri mi çağırsam acaba? Takip ediliyorum diye" dediğimde anında bana döndü. "Takip demeyelim. O şekilde sokağa çıktınız. Hem gördünüz işte bu işin gecesi gündüzü yok. Pislikler her yerde!" "temizlik yapmayı iyi bilirim" diye karşılık verdim "Yalnız iyi ki şiddetten hoşlanmıyorsunuz. Hoşlansanız adam kalmazmış zaten" dediğinde "mecbur kaldık herhalde!" Dedim. Yüzünü buruştururken alnını tuttu. "aslında Eve çıkmak gibi bir niyetim yoktu. Bağırdığınızı duyunca bakayım dedim..." Bakışlarını gözüme çevirdi "de sizi hesaba katmamışım" Dediğinde Kaşlarım çatıldı. Taş geldi gibi ama neyse... Odayı dolduran telefon sesiyle karan bey elini cebine attı. Telefonu çıkardı ve gelen aramayı cevapladı "efendim Ömer" "Abi acil konağa gelmen lazım" diyen Ömer'in sesi telaşından Telefonun dışına çıkmıştı. "Noldu oğlum?! Ayşene mi birşey oldu?!" Diye sorduğunda Kaşlarım çatıldı "Yok abi! Ayşen Gayet iyi! Gelmen lazım!" Dediğinde karan bey telefonu kapatıp ayağa kalktı. Başı dönmüş olmalıydı ki yandaki duşa kabinden destek aldı. Bir dakika kadar bekledi ve dışarı çıktı. Bende peşinden gittiğimde "kötü birşey mi var?" Diye sordum. "Zannedersem çok kötü birşey yok. Kötü Birşey olsa Ömer direkt söyler" dediğinde rahatladım Kapıyı açtığımda dışarıya çıkan adam hızlı adımlarla merdivenleri inip gitti. Ardından kapıyı kapatıp banyodaki kanları silmeye koyuldum ... Okula geldiğimde, içeriye giren öğrencilerin peşine takıldım. Sınıfa girdiğimde selam verip çantamı masaya bıraktım ve defteri doldurmak için sandalyeye oturdum. "Öğretmenim" diyen Erkan'ın sesini işittiğimde kafamı kaldırdım. Elindeki kağıttan çiçeği okşarken "bugün de gidecez demi Ayşenin yanına?" Diye sordu. Gülümsediğimde "maalesef erkancığım bugün olmaz. Daha geçen gün gittiniz ya" bakışlarını bana dikti. "Geçen günün üzerinden çok zaman geçti öğretmenim! Hem hani her gündü?!" Dediğinde "abisi izin vermiyor" dedim. Yüzü düşerken birden kapının açılması ile irkildim. Müfettiş bey çatık kaşlarla içeriye girdiğinde, ayağa kalktım. Bir kapıyı çalsaydı iyiydi "Güneş Hanım" dediğinde "müfettiş bey" diye karşılık verdim. Ortalara doğru geldiğinde gözleriyle sınıfı tarıyordu. Bakışları beni buldu "sınıfınız oldukça pis. Hijyene dikkat edelim lütfen" dedi. Gözlerimi devirmemek için zor durduğumda "tabi dikkat ederiz" dedim. "Çocuklar güneş hanımdan memnun musunuz?" Diye sorduğunda sınıfça "çoook!" Diye bağırdılar Gülümsediğimde "çocuklara psikolojik baskı uyguluyorsunuz herhalde, hepsinin sizi sevmesinin imkanı yok" diye saçmaladığında Kaşlarım çatıldı. "Bunu duyduğuma sevindim... Psikolojik baskı uygulamadığıma göre hepsi beni seviyor" bu kez kaşları çatılan müfettiş bey oldu "Öyleyse size iyi dersler güneş hanım" dediğinde memnuniyetsiz bir şekilde sınıftan çıktı. Müdür yardımcısının gülen bakışlarıyla buluştuğumda bende gülümsedim. Gururla sınıfa döndüm "şimdi Ayşene gidecez mi öğretmenim?" Diye soran erkan'a baktım. "Değişecek birşey olmadı Erkan. Sonra götürecem sizi bugün değil" dediğimde yüzü düştü ve önüne döndü "Ya söz hafta sonu gidecez" dediğimde kafasını kaldırdı. "Ama daha çok var" "aklından çıkarıp derse odaklanırsan çabuk geçer" dedim ve derse geçtim *** "Öğretmenim!" Diye bağıran Erkan'ın sesiyle durdum. "Bunu Ayşene verir misiniz?" Derken uzattığı kağıttan yapılma çiçeğe baktım. Gülümsediğimde "veririm tabiki. Sen mi yaptın?" Diye sordum çiçeği elime alırken. "Evet... Ben yaptım" "görüşürüz erkancığım" dedim ve dışarıya doğru ilerledim Konağın önüne geldiğimde yine yarı açık olan tahta kapıyı ittirdim ve içeriye girdim. "Kaldır ellerini kaldır!" Duyduğum sesle olduğum yere çakılı kalırken teslim olurcasına ellerimi kaldırdım. "Noluyor be?!" Diye bağırdığımda Ayşen yaşlarında bir erkek çocuğu elindeki silahı bana doğrultmuştu Gözlerim açıldığında "ay! Çocuğum! Kim verdi senin eline silahı?!.. bırak onu mazallah şeytan doldurur" dediğimde "şeytana gerek yok, ben doldurdum" dedi. gözlerim daha da çok açıldığında "Kimsin sen ya?! Kimse yok mu?! Ay imdat! Çocuğun eline silah vermişler!" Diye bağırdım duyduğum tık sesi ve bedenime çarpan şeyle gözlerimi sıkıca kapattım Nefes alış verişlerim hızlandığında yavaşça gözlerimi açtım. Gözlerimi vücudumda gezdirdim ayağımın dibine düşen çok gerçekçi ama oyuncak olan mermiyi görünce kaşlarım çatıldı. Gülme krizine giren çocuğu buldu bakışlarım "Bu kadar gerçekçi oyuncağı nerden aldın be çocuk? Bir an öldüm sandım" dediğimde "Araf! Oğlum insanların üzerinde kullanma şu oyuncağını demedim mi ben sana?!" Diyen kırklı yaşlarında esmer, orta boylu, hafif kilolu bir kadın çocuğun elindeki silahı alırken bakışları beni buldu. "Kusura bakmayın... Benim oğlanın kanı biraz deli Akar" dediğinde kaşları çatıldı "kime bakmıştınız dediğinde "Ayşenin yeni öğretmeniyim ben" dedim. Gülümsediğinde "öyle mi? Bende halasıyım. Buyrun öğretmen hanım Ayşen odasında " dedi eliyle içeriyi gösterirken gülümseyip içeriye girdim Merdivenlere doğru yöneldim. Ayşenin kapısına geldim ve anında kapı açıldı. Ayşene gülümsediğimde içeriye geçtim. "Sanırım dersimizi dışarıda yapamayacağız" dediğimde "maalesef" dedi. Pencerenin kenarına geçen Ayşenin karşısındaki yerimi aldım ve elimdeki kağıttan yapılma çiçeği Ayşene uzattım "Bil bakalım bunu sana kim gönderdi?" Diye sorduğumda önce bir düşündü sonra aklına biri gelmiş olacak ki yüzünü buruşturdu. "Erkan" dediğinde gülümseyerek kafamı salladım. Elimdeki çiçeği alması için kaşımla işaret ettiğimde istemeyerek çiçeği aldı. "Seni görmeyi çok istedi. Bende hafta sonu getireceğini söyledim. Umarım dayanabilir" dediğimde Ayşenin yüzünde hafif bir gülümseme oldu Birden açılan kapıyla irkildiğimizde nefes nefese içeriye giren karan beye çatık kaşlarla baktım. "Çok pardon... Siz hiç rahatsız olmayın... Ben şurda köşede sessizce otururum" derken Ayşenin yatağına oturdu. "Öğretmenim abimi adamlar dövmüş. Alnı o yüzden öyle" diyen Ayşenin sesiyle karan beye doğru döndüm. Duruşu dikleşirken kaşları çatıldı Güldüğümde "öyle mi??? Geçmiş olsun karan bey. Kaç kişilerdi? Karşı taraf nasıl? Biz bir de karşı tarafı görelim değil mi?" Diyerek dalga geçtiğimde yutkundu. "Tabi" dedi ve boğazını temizledi. Sırıtıp önüme döndüm ve derse geçtim |
0% |