@yazmakisteyenbiri0
|
"Bugünlük bu kadar yeter. Yazın da git gide güzelleşiyor" dedim Ayşene bakıp gülümserken. Masanın üstündeki kitapları toplayıp çantama koydum. "Görüşürüz Ayşenciğim" dedim ve Ayağa kalktığımda karan beyin bakışlarının üzerimizde olduğunu gördüm. Kaşlarını çatıp toparlandığında hafif gülüp kapıya doğru yöneldim Karan beyde kalkıp peşimden geldiğinde dışarıya çıktık. "Daha iyi misiniz karan bey? Adamlar Çok mu kalabalıktı?" Diye dalga geçercesine sordum yanımda ilerleyen adama bakarak. "Bir kişiydi ama tüm adamlara bedel olacak kadar manyaktı Güneş Hanım" dediğinde daha fazla dayanamayıp kahkaha attım Kaya ve Ömer neye güldüğümüzü biliyormuş gibi onların da kahkaha attığını duyduğumda yanlarına gelmiş olduğumuzu anladım. Kaşları çatılan karan bey "Ömer, kaya!" Dedi dişlerinin arasından uyarı verircesine. Gülmemi durdurmak için dudaklarımı birbirine bastırdım Kaya ve ömerde gülmemek için çaba sarf ettiklerinde "her şeyin bir ilki oluyormuş. Benim ilkimde..." Bakışlarını bana çevirdi "deli bir kadın tarafından kafama vazo fırlatılıp bayılmamı sağlaması" dedi karan bey. gülme sesi geldiğinde kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim Bana çok gerçekçi, ama oyuncak silahını doğrultan çocuk parmağıyla Karan beyi gösterip Kahkaha atıyordu. "Koskoca aşiretin ağası karan Kandemir, öğretmen hanımdan dayak mı yedi?! Hahaha!" Diye bağırarak konuştuğunda karan beyin kaşları çatıldı "Sus!" Diyerek hâlâ bağırmaya devam eden çocuğu susturmaya çalışıyordu. "Koskoca karan Kandemir öğretmen hanım tarafından bayıltılmış!" Dedi ve tekrar tekrar gülerek bağırdı. Karan çocuğu susturmaya çalıştığında "Araf! Tamam abiciğim! Ne istersen alıcam!" Dedi "Ne istersem mi?" Diye sordu Araf kaşlarını kaldırırken. Geldi o tehlikeli soru. Karan bey kafasını sallarken arafın muzipçe sırıttı. "Silah istiyorum! Ama gerçek!" Dediğinde "niye insan bırakmamak için mi?" Dedim. Çocuğun psikolojisi hiç ama hiç iyi değil. "Silah hariç herşey Araf" diye vurgu yaptı karan bey Arafın yüzü bozulurken "aman tamam! Birşey istemiyorum!.." dedi ve sırıtarak gitti. Karan bey bakışlarını üzerimizde gezdirdiğinde şu konuyu kapatsak mı artık der gibi bakıyordu. "neyse görüşmek üzere" deyip kapıya doğru yöneldim ... Her zamanki saatten erkene kurduğum alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Yatakta doğrulup oturdum. Komidinin üstündeki hâlâ çalmaya devam eden telefonu alıp alarmı kapattım. Yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim At kuyruğu yaptığım saçımı elimle düzelttim. Son bir kez aynada kendime bakıp çantamı aldım ve kapıya doğru yöneldim İçeriye girmeye başlayan öğrencilerin peşinden bende içeriye girdim. Sınıfa geldiğimde, ayağa kalkan çocuklara selam verip oturmalarını söyledim. Çantamı masaya Bırakıp sınıfa göz gezdirdim. Nazlı piknik gününden sonra hiç gelmemişti. Bugün de yoktu ve artık bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı Huzursuzlukla oturdum masaya. Çantadan kalem çıkarıp defteri önüme çektim ve doldurmaya başladım. Defteri doldurup ayağa kalktığımda, "nazlının neden gelmediğini bilen var mı?" Diye sordum. "Bilmiyoruz öğretmenim, evine gittim ama birşey söylemedi" diye yanıtladı Berfin Aşağı yukarı kafamı salladığımda derse geçtim *** Çalan zilin sesiyle çantamı aldım. Çıkmak üzere olan Berfini durdurdum. "Berfinciğim, beni nazlının evine götürür müsün?" Dediğimde tamam anlamında kafasını salladı Büyükçe bir konağın önüne geldiğimizde karan beygilin konağına benziyordu. "Teşekkür ederim Berfinciğim" dedim yanımdaki kıza bakarak. "Burdan sonrası bende" dedim ve kapıya baktım. Derin nefes alıp zile bastım Kapı, siyah takım elbiseli, kır sakallı, korkunç bakışlı koruma olduğu belli olan bir adam tarafından açıldığında yalancıktan gülümsedim. "merhaba, ben nazlının sınıf öğretmeniyim. Nazlıyı görebilir miyim acaba?" Dediğimde adamın kaşları çatıldı. "Göremezsiniz" dedi kendi gibi soğuk olan sesiyle kapıyı yüzüme kapatırken Kapı tam kapanacağı esnada ayağımı araya koydum. Keşke koymasaydım! Bu ayı adamı hesaba katıp ayağımın kırılacağını düşünmemiştim. Kaşlarını çatıp korkunç bir şekilde yüzüme bakan adama bende kaşları çatık baktım "O zaman viran beyle görüşiyim. İllaki biriyle görüşmem lazım" dediğimde o soğuk Sesiyle "viran bey yok!" Dedi ve kapıyı kapatmaya çalıştı. Elimle kapıyı ittirip kapanmasını engellediğimde "yahu konuşucam be adam! Ne biçim birisin sen?! Öğretmenim ben öğretmen! Zaten ayağımı kırıyordun!" Dediğimde kapının arkasından bize doğru gelen viran beyin sesini işittim "Noluyor orda?!" Dediğinde "viran bey benim güneş öğretmen" dediğimde Kapı açıldı. Karşımda bana bakan viran beye baktım. "Sizin bu korumanız çok kaba. Adam gibi cevap veremiyor" dedim parmağımla korumayı gösterirken. "Afedersiniz Güneş hanım. Nazlıyla Görüşmemenizi ben istedim ama geldiğinizi bana haber vermesini söylemiştim" dedi korumasına bakarken Soğuk adam başını öne eğdiğinde ben çatık kaşlarla viran denen adama bakıyordum. "Neden nazlıyla Görüşmemi istemiyorsunuz anlamadım?" Dediğimde viran beyin de kaşları çatıldı. "Nazlı kandemirgilin konağına gitmek istiyor. Ben buna izin vermiyorum ama okula gelirse siz dayanıp götürürsünüz. Ve bu benim hoşuma gitmez" dediğinde Kaşlarım çatıldı "Aranızdaki meseleyi bilmiyorum ama, kendi meselelerinize çocukları katıp hayatlarını mahvetmeniz çok saçma! Tamam nazlıyı oraya götürmeyeceğim, ama okula gelecek!" Dedim sertçe. Viran beyin kaşları kalktığında"siz öğrencilerinizden vazgeçmez misiniz?" Diye sordu. Herkeste bu soruyu soruyor arkadaş "Vazgeçeceğim şey öğrencilerim değil viran bey. Onlar için çok şeyden vazgeçtim ama onlardan vazgeçmem" dedim. "Nazlıyı yarın okulda görmek istiyorum" dedim ve arkama dönüp ilerledim. Kolumdaki saate baktım. Ayşen'in dersine geç kalmıştım. Koluma düşen çantayı omzuma getirdim ve adımlarımı hızlandırdım *** Konağın önüne geldiğimde açık olan kapıdan içeri girdim. Bahçede volta atan karan bey geldiğimi fark edince durdu. Kaşlarını çatarak yanıma geldi. "Niye geç kaldınız?" Diye sorduğunda "işlerim vardı" dedim. "Ayşen odasında mı?" Diye sorduğumda on saniye kadar yüzüme baktı. "Odasında" dediğinde tam gidecekken aklıma gelen şeyle vazgeçtim Bakışlarımı karan beyin gözüne çevirdim. "Viran beyle aranızda olan şey beni ilgilendirmez ama işinizin ucu çocukların hayatına dokunmasın" dediğimde çenesi seğerdi. "Viran mı?..." Yutkundu, boynundaki damar çıkmaya başlamıştı "o uç çoktan herkesin hayatına dokundu öğretmen hanım..." Bana doğru bir adım attı ve bakışlarını gözüme sabitledi "uzak durun, size de dokunmasın" Dediğinde sinirle geriye çekildi ve gitti. Bende merdivenlere yönelip Ayşenin odasının önüne geldim. Kapı ben tıklamadan açıldığında içeriye girdim. "Neden geç kaldınız? Kötü birşey yok değil mi öğretmenim?" Diye soran Ayşenin arkasına geçip sandalyesini balkona doğru itekledim "Yok ayşenciğim, işlerim vardı" dedim. Balkondaki masaya geçtiğimizde çantamdaki kitapları çıkartıp derse geçtim *** Ayşen'e gülümseyip "görüşürüz" dedikten sonra ayağa kalktım. "Oturmaya devam edicek misin?" Diye sorduğumda kafasını salladı. Gülümsediğimde merdivenlere doğru yöneldim Aşağıya geldiğimde, dışarıya çıktım. Burnuma hiç iyi kokular gelmiyordu. Viran bey ile karan Bey arasında büyük şeyler dönüyordu ve sonu hiç de iyiye gitmiyordu. Eve geldiğimde kapıyı açıp içeriye girdim. Yatak odasına geldim. Çantayı masanın üstüne bırakıp banyoya geçtim Çalmaya devam eden telefona son anda yetiştim. Serra yazısını görmemle telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Alo" dediğimde "kızım dakikalardır arıyorum, niye bakmıyorsun?" Diye sordu. "Duştaydım" diye yanıtladım. "Her neyse ben geldim. Ve bugün seni dışarıya çıkarıcam. Duyduğuma göre geldiğinden beridir hiç dışarı çıkmamışsın" "yok ben söz'lüyüm. Geceleri dışarıya çıkmayacağıma dair söz verdim kendime " dedim "O ne demek ya?! Zaten bir güncük çıkacaz. Geri döneceğim İstanbul'a" dediğinde sesli bir şekilde nefes verdim "tamam. Ama sırf senin için, seni görebilmek için" "işte bu! Biliyordum beni kırmayacağını. Hadi hazırlan o zaman birazdan gelirim" dıt dıt eden sesle telefonu kulağımdan çekip yatağın üstüne attım Serra benim çocukluk arkadaşımdı. Hani derler ya iyi günde kötü günde işte biz oyduk. Serra işi gereği bir günlüğüne Mardin'e gelmişti ama bana çok duramayacağını, bu yüzden görüşemeyebileceğimizi söylemişti. Serra çok çabuk hazırlanıp çıkabilen birisi olduğu için hızla dolaba yöneldim Etek ve üst görünümlü , astarlı şifon kumaş tek parça kırmızı kısa elbisemi elime aldım  Düzleştirdiğim saçımı açık bırakıp elimle düzelttim. Telefonumun sesiyle gidip yatağın üstünden aldım. Serranın Aradığını görünce açıp kulağıma götürdüm. "Aşağıdayım" Dediğinde "tamam, geliyorum" deyip telefonu kapattım. Çantamı alıp kapıya doğru ilerledim Arabasında bekleyen Serranın yanına gidip arabaya bindim. Uzanıp birbirimize sarıldığımızda geriye çekildim. "Nereye gidiyoruz Serra hanım?" Diye sordum. Arabayı çalıştırıp hareket ettirdi. "Harika bir yere" "hani senin işin vardı, görüşemeyebilirdik" dedim kaşlarım kalkarken. "İşimi yapmaya gidiyorum zaten" dedi. "Yine ünlü kovalamaca deme bana! Başımıza iş almak istemiyorum. Yarın okulum var" diye sitem ettim "Merak etme birşey olmayacak. Eğlenmeye gidiyoruz..." pek inandırıcı gelmedi ama neyse Bakışlarını bana çevirdi "hem ünlü kovalamak benim işim biliyorsun, boşa magazinci olmadım" Dediğinde Tekrardan önüne döndü. Bende bakışlarımı pencereden dışarıya çevirip, akıp giden yolu seyrettim Bar gibi bir yere geldiğimizde arabadan indik. Önde giden serrayı takip ettiğimde, alt kattaki insanların yanından geçip üst kata çıktık. Boş masanın birine geçtiğimizde, hemen yanımızda bir garson belirdi. "Ne alırdınız efendim?" Diye sorduğunda "kokteyl" diye Atladı Serra. Garsonun bakışları beni bulduğunda "bende aynısından" dedim Garson gittiğinde bakışlarımı etrafta gezdirdim. Çıkmak iyi gelmişti. Evde tek başına aynı şeyler üstüne yorgunluk sıkıyordu artık. Bir dakika sonra garson elinde iki kokteyle geldi. kokteyleri masaya bırakıp gitti. Önüme çektiğim kokteyli büyük yudumlarla içtim Bittiğinde bir daha istedim. İkincisi de geldiğinde bakışlarını bir yere sabitleyen serraya baktım. Kaşlarımı çatıp serranın baktığı yere baktım Yüzü çok tanıdık gelen, muhtemelen fenomen birisi ama benim tanımadığım birbirlerini yiyecek kadar Flört eden bir adam ve bir kadına odaklanmıştı. Yanlarında bekleyen iki adam ünlü olduğunu gösteriyordu. Ünlü kovalama işini sevmediğim için önüme döndüm ve kokteylimden büyük bir yudum daha çektim. Bu kez de benim gözüm tanıdık birine takıldığında kafam güzel olmuş gibi gözlerimi kısıp tam karşıdaki el kol hareketi yaparak konuşan iki adama baktım Görüşüm hafif bulanıklaştığında gözümü daha da kısıp kafamı öne doğru uzattım. "Serra, bu kokteylin içinde ne var? Kafam güzel oluyor gibi . Karan ve viran beyi görüyorum sanki" dediğimde "alkol" diye yanıtladı. Gözlerim açılırken "neee?!!!" Diye bağırdım ellerimi masaya bastırıp ayağa kalktım. "Ama ben alkolsüz sandım" dediğimde Serra koluma yapışıp oturmam için çekti "kızım bağırma ya! Fotoğraf çekicem otur!" Dediğinde telefonunu çıkardı Gözlerimi devirdim. Bakışlarımı karşıdaki adamlara çevirdim. Gerçekten de karan bey ve viran bey sert bakışlarla ayakta her an birbirlerine girecekmiş gibi konuşuyorlardı. Hareketli bir parça çaldığında bardakta kalan son kokteyli de kafama diktim. Karan bey eliyle viran beyi yittirdiğinde , viran beyin arkasındaki korumalar öne çıktı. Ömer ve kaya durur mu? Onlar da karan beyin önüne geçti Başım dönerken elimle masadan destek alarak ayağa kalktım. Geçmesini beklediğimde oynayan insanlara doğru bir adım attım. "Güneş! Niye kalkıyorsun?!" Diye bağıran serranın sesiyle anlamayarak arkama döndüm. Serranın üstüne gelen bir adam ve kaçmaya çalışan serrayı gördüğümde "seni pislik! Hemen ver o telefonu bana !" Diye bağırarak üstüne atlayan adamdan son anda kurtulup koşmaya başladı Bir yandan oynayan insanlar, bir yandan serrayı kovalayan adam ve ayağındaki topukluya rağmen kaçmaya çalışan Serra, bir yanda ise birbirine girmek üzere olan karan ve viran Bey. Hızla ve bağırarak yanlarına gittim "duruuuunnnn!!!.." diye bağırdığımda bende zorla durdum. "Bu nikah kıyılamaz! Aman! Bu kavga yapılamaz!" Diye bağırdığımda " Napıyorsunuz siz ya?! Bu ne hep kavga hep kavga! Valla aranızdaki meseleyi sormiyim sormiyim diyorum ama illa sorduracaksınız! Bu ne hep şiddet hep sert bakış ya?! No şiddet, yes konuşmak" Dediğimde karan beyin bakışları beni buldu. Kaşları çatıldı, bakışları baştan aşağıya üzerimde gezindi ve yutkundu "lan!!!" Dediğinde gözlerime baktı. "Sarhoş musun sen?!" Diye sorduğunda yüzüm düştü "Ay evet ya! Çok günah ve ben bir öğretmenim! Ama nerden bileyim ben kokteylin alkollü olduğunu?!" Diye sitem ettim. "Güneş!!! Kaç!" Diye bağıran serranın sesiyle arkama döndüm. Bana doğru koşarak gelen adamı ve serrayı gördüğümde Kaşlarım çatıldı. İkisi birden niye benim üstüme koşuyor ki? Diye düşünürken Serra hızla yanımdan geçti. Bana doğru koşarak gelen adamı gördüğümde refleksle yan masadaki içki şişesini alıp yanıma gelen adamın kafasında kırdım "Helal olsun kız sana! Bütün Türkiye'nin yapmak istediğini yaptın" Diye bağıran Serra ikinci bir adamın ona doğru koşmasıyla küfür savurup kaçmaya başladı. "Gerçekten no şiddet!" Diye bağıran karan beyin sesiyle ona doğru döndüm. Viran beyin bakışları üzerimde gezindiğinde gülümseyip dudağını dişledi. Bileğimi tutan elle çekiştirildiğimde karan beyin vücuduna çarptım "Dediklerimi unutma viran asrınoğlu!" Diyen karan bey dişlerinin arasından konuşmuştu. Çekiştirilmeye başladığımda Çalan müzikle gülümsedim. Kafasında şişe kırıp bayılttığım adamın üstünden geçerken bağırarak çalan şarkıya eşlik ettim. "Tahtımı kendim yaptım ben Ne anadan kalma ne babadan!.." diye bağırdığımda sürüklenircesine merdivenleri indim "Bu gece benim her yerde patron Ne klişe severim ne de şablon Beni kimseyle karıştırma Rahatsız ettiysek pardon!" Diye bağırırken herkes bana bakıyordu. Birden birine çarptığımda sendeledim. Arkaya doğru düşeceğim esnada karan bey belimden tuttu. Bakışlarını gözüme sabitldi "susucak mısınız artık?!" Kaşlarım çatıldığında tam ağzımı açıp konuşacakken duyduğum sesle karan beyin elinden kurtuldum. Dengemi sağlayana kadar kolunu tuttuğumda çalan şarkıya eşlik ederek dans ettim "Haydi gamzelim, gece yanar tenim Haydi gamzelim, bu gece raks edelim..." Karan bey yutkunduğunda boynundaki damar yerini almıştı "Haydi gamzelim, gece yanar tenim Haydi gamzeli-" karan bey birden beni kendine çekti bakışlarını gözüme sabitledi "yeter artık öğretmen Hanım. Şu an maalesef ki size bakan s!ktiğimin erkekleri gibi bende tahrik oluyorum!" Dediğinde birden ayaklarım yerden kesildi. insanlar da ters döndüğünde kaşlarım çatıldı "Hey! Ya bırakınsanıza beni! Oynamak istiyorum ben!" Dediğimde hâlâ devam eden şarkıyla oynadım. "Sabit durur musunuz artık?!" Diye bağıran karan beyin sesiyle beline bir tane vurdum. "Rahatsız olduysanız indirin!" Diye bağırdığımda beni takmayan adam gitmeye devam ediyordu. İyi bende onu dinlemem o zaman. Oynamaya devam ettiğimde müziğin sesi git gide azalıyordu "Ya of! Bırakın artık! Ben gitmek istemiyorum, ben dans etmek istiyo-" birden bırakıldığımda cümlem yarıda kalmıştı. Dengemi sağlamak için belimi bırakmayan karan bey boştaki eliyle arabanın kapısını açtı. Beni arabaya bindirdi kapımı kapatıp kendi de şoför koltuğuna geçti ve arabayı hareket ettirdi *** Sarsılmayla gözlerimi açtığımda etrafa baktım. Kapı açıldığında karan beyle karşılaştım. Birden eğilip beni kucağına aldığında, Kaşlarım çatıldı. "Noluyor ya?..." Çırpınmaya başladığımda "bırakın beni! Ben kendim yürüyebilirim" dedim başımın ağrısı yüzünden zorla konuşarak. Karan bey arabanın kapısını kapattığında, ilerlemeye başladı "Anahtarınızı çıkarın öğretmen hanım" dediğinde elimi kucağımdaki çantaya attım. Anahtarı bulduğumda biraz eğilip kapının deliğini bulmaya çalıştım. Çiftli gördüğüm için kapının deliğini bulamıyordum kafamı karan beye çevirdim. "Bu kapının deliği yok. Dışarıda kaldık. Geçmiş olsun" dediğimde birden ayaklarım yere değdi Sendelediğimde karan beyin kolundan tutundum. Pardon kaslarından. Bir eliyle belimi tutarken elimden anahtarı aldı. Sırıttığımda "maşallah, bunu nasıl yaptınız acaba? Kaslarınız kolunuzun yerini almış" dediğimde kapının açılma sesini duydum. Yine ayaklarım yerden kesilirken başımı sabit tutamaz hale geldiğim için karan beyin göğsüne yasladım Bir yere bırakıldığımı hissettiğimde cenin pozisyonunu alıp uykuya daldım ... Zırıl zırıl ısrarla öten telefonun sesiyle gözlerimi açtığımda yatakta doğruldum. Başımın ağrısıyla yüzümü buruşturduğumda komidinin üstündeki telefonu elime alıp serradan gelen aramayı cevapladım. "Güneşşş! İyi misin? Özür dilerim seni bırakıp gitmek zorunda kaldım. Geceden beri arıyorum. İstanbul'a geldiğim için yanına da gelemiyorum. Kızım affet beni ya! İyisin değil mi sen? Birde sarhoş olmuştun!" Dediğinde nihayet susup bana konuşma fırsatı vermişti "İyiyim, biraz başım ağrıyor sadece" dediğimde serranın nefesini verdiğini duydum. "Çok şükür" dediğinde "pek birşey hatırlamıyorum. En son birinin kafasında şişe kırdım. Karan beygilin yanındaydım..." Dediğimde gözlerim açıldı. "Karan bey mi?! Ay gene rezil oldum ya! Kesin o getirdi beni eve! Serra benim yine çenem düşmüştür kesin! Hayır o da değil ben bir öğretmenim! Gittim sarhoş oldum! Ama hep senin yüzünden! Niye alkollü demiyorsun!" Diye bağırdım "Kızım kokteyle alkolsüz olsun demezsen alkollü olur. Hem kim ki bu karan bey?" Diye sorduğunda "öğrencimin abisi. Yani bir veli! Ah biz çocuklarımızı böyle bir öğretmene mi emanet ediyoruz diyecekler!" Dediğimde "saçmalama, tamam sen sarhoş olunca çenen düşüyor olabilir ama birşey dememişsindir" diye teselli vermeye çalıştığında, yeni yeni gözümün önüne gelen sahneyle çığlık attım "Noldu?!!! Güneş?!! Orada mısın?!" Diye bağıran serranın sesiyle kendime geldim. "Ayy! Ben galiba bağırarak şarkı söyledim!" Dediğimde "yok yok, ben en iyisi bir müddet karan beye gözikmiyim" "of birşey oldu sandım" diyen Serraya görecekmiş gibi kaşlarımı çattım. "daha nolsun acaba? Hayır yani rezil olmak için daha nolabilir?" Dediğimde aklıma gelen şeyle gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu "Dans etmek... Dans ettim... Serra hemen haber yap! Uraz Giray'ın kızı Güneş Giray bir daha bulunamamak üzere kayıplara karıştı yaz!" Dediğimde serranın güldüğünü duydum. Gözüm saate kaydığında "hadi benim kapatmam gerek. Sen bir daha yanıma gelme Serra! Geliyorsan da gece dışarı çıkmak yok! Sözümü bozdurdun zaten bana!" Dedim ve görüşürüz deyip telefonu kapattım Yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim |
0% |