Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@yazmakisteyenbiri0

Okulun bahçesine giriş yaptığımda, sırada olan çocukların arkasındaki yerimi aldım. Beynim dün geceyi hatırlatmakta beni zorluyordu. Müdür yardımcısının sesiyle kendime geldiğimde, kürsüdeki adama odaklandım. "Günaydın çocuklar. Sınıflarınıza geçebilirsiniz. İyi dersler" dediğinde, içeriye geçmeyi dört gözle bekliyormuşçasına koşturan çocukların peşinden bende içeriye girdim


Sınıfa girdiğimde çantamı masaya bırakıp oturdum. "Öğretmenim..." Diyen Erkan'ın sesiyle başımı kaldırdım. "Ayşen'in yanına ne zaman gidiceğiz?" Diye sorduğunda gülümsedim. "Ne zaman müsait olduklarını öğreniyim, o zaman gideriz" diye yanıtladım heyecanla kafasını salladı "tamam!"

çantadan kalemimi çıkarıp defteri doldurmaya koyuldum


Ayağa kalktığımda bakışlarımı sınıfın üzerinde gezdirdim. Gözüm nazlıyı arıyordu ama yoktu. Kapının tıklamasıyla başımı kapıya çevirdim. Nazlı gülümseyerek içeriye girdiğinde bende gülümsedim. Nazlı gelip küçücük boyuyla bacaklarıma sarıldı. kafasını kaldırıp yüzüme bakmaya çalıştı. Dizimin üstüne çöktüğümde gözlerime baktı


"Teşekkür ederim öğretmenim. Amcamı ikna ettiğiniz için" saçlarını okşadım. "Ne demek nazlıcığım. Hadi, yerine geç" dediğimde hızla gidip yerine , Berfinin yanına oturdu. Ayağa kalktığımda kapının önünde durmuş, gülerek bana bakan viran beyle karşılaştım. Kaşlarım çatılırken viran beye doğru bir adım attım


"Nazlı için en doğru kararı vereceğinizi biliyordum" dedim ve gülümsedim. "Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim " dediğimde"sizin gibi bir öğretmeni olduğu için ben teşekkür ederim " dedi. "görüşmek üzere Güneş Hanım " deyip gittiğinde Kapıyı kapattım. masanın üstündeki kalemleri alıp derse geçtim


...


Çalan zilin sesiyle masadaki eşyaları çantama koyup fermuarı kapattım. Toparlanan çocuklara baktım "görüşürüz çocuklar, verdiğim ödevleri yapmayı unutmayalım" dedim ve kapıya doğru ilerledim


Konağa yaklaştığımda nefes alış verişlerim de hızlanmıştı. Derin nefes alıp verdiğimde hiç dokunmadan aralık olan kapıdan içeriye göz gezdirdim. Kimsenin olmadığını görünce yavaşça kapıyı ittirdim. Böyle de hırsızmış gibi hissediyorum ama karan bey'e görünmemem lazım. Bahçeye giriş yaptığımda sessiz adımlarla etrafıma bakınarak ilerledim


Tam merdivene ayağımı atacakken duyduğum sesle ayağım havada kaldı. "Dur! Kaldır ellerini kaldır! Tek bir adım dahi atma!" Diye bağıran bir kadın sesi etrafı doldururken belimde hissettiğim şeyle Kaşlarım çatıldı. "Ellerini kaldır ve arkana dön!" Dediğinde yutkunarak ellerimi kaldırdım. "Ay valla hırsız falan değilim! Ay zaten bir namlunun ucuna gelmediğim kalmıştı!"


Diye söylenirken belime bastırılan şeyle "ah" diye hafif bağırdım. "Tamam tamam! Dönüyorum" dedim ve yavaşça arkama döndüm. Muhtemelen yetmiş yaşlarında bir teyze bastonunu bana doğrultmuş, Kaşlarını çatarak bakıyordu. "Kimsin bakayım sen? Ne diye sessiz sessiz giriyorsun?..." Birden gözleri açıldı elindeki bastonu havaya kaldırdı


"Yoksa düşman saflarından ajan olarak mı geldin?!" Dediğinde Kaşlarım kalktı. "Yok teyzeciğim ne hattı ne düşmanı? Ben Ayşen'in öğretmeniyim" dediğimde yüzü gevşedi elindeki baston yavaşça yere indi. Aklına birşey gelmiş olacak ki yeniden kaşlarını çatıp bastonunu kaldırdı. "Ne diye sessiz sessiz giriyorsun o halde?!" Diye sorduğunda "rahatsız etmek istemedim" diye salladım. "Zaten Ayşen de beni bekliyor" dedim geri geri adım atarken


"Görüşürüz teyzeciğim. Kendine iyi bak. Çok da gezme dışarılarda, hava sıcak bak çarpmış seni belliki" Dediğimde hızla önüme dönüp merdivenleri çıktım. Ayşen'in odasının önüne geldiğimde kapıyı tıkladım. Açan olmadığında bir kez daha ve bir kez daha tıkladım. Yine açan olmadığında Kaşlarımı çatıp Ayşene seslendim


Muhtemelen içeride değildi çünkü hiç ses yoktu. Uzayıp giden koridora doğru ilerlediğimde bir yandan da etrafa bakınıyordum. Yarı açık olan kapıdan karan beyi altında yalnızca bir havluyla görünce gözlerim açıldı. Hızla arkama dönmüştüm ki ayağımı duvara çarptığım yetmezmiş gibi birde ah diye bağırdım


"Hay ben böyle işe!" Derken hızla gözden kaybolmaya çalıştım ama tabiki başaramadım. Karan beyin sesiyle küfür savurmak istedim. "Öğretmen Hanım? Kime bakmıştınız?" Diye sorduğunda yavaşça arkama döndüm. Hâlâ altında yalnızca havluyla duran adamın kaslı vücuduna gözlerim kaydığında yutkundum


"Hiç..." Diye geveledim. hızla gözlerimi vücudundan çekip yüzüne baktım. Dudağını ısırarak güldüğünü gördüğümde Kaşlarım çatıldı. "Ayşen odasında yok. Ona bakmıştım" diye toparladım. Üzerime doğru gelen karan bey bakışlarını gözüme sabitlemişti. Benim gözüm ise ara ara çıplak vücuduna kayıyordu


"Ay!" Diye bağırarak bakışlarımı vücudundan çektiğimde Kaşlarımı olabildiğince çattım. Bakmak yok kızım, bakmak yok. Hayatında hiç mi kaslı erkek görmedin? Görmedim! Ama bakmiyacağım! Yanıma gelen adam bakışlarını gözümden çekmeden "kaslarım vücudumun yerini almış değil mi?" Dediğinde Kaşlarım çatıldı


"Anlamadım?" Dediğimde güldü. Baya güldü ama! Otuz iki diş sırıttı. Acaba dün gece bununla ilgili birşey dedimde o yüzden mi böyle gülüyor? "Ay yok canım! Dememişimdir, yani inşallah!" Dediğimde dışımdan söylediğim için kendimi dövmek istedim! Yok ben rezillikte iflah olmam! Karan bey üzerime doğru bir adım daha attığında kaşlarımı çattım. Aramızda nerdeyse bir beş santim olduğu için başını eğip dudağını kulağıma yaklaştırdı


"Dün gece çok şey yaptınız öğretmen Hanım" Dediğinde gözlerim açıldı. Gülmemek için kendini zor tutan adam geriye doğru çekildi. Aklı sıra benimle dalga geçiyordu! Kaşlarım çatılırken "Ayşen'in yerini söyler misiniz artık?!" Diye çıkıştım. en son Arafla oynuyorlardı. Muhtemelen oyuna dalmışlardır. Balkonun diğer tarafında kalan koridora doğru gidin"


Dediğinde hızla arkama dönüp koşar adımlarla söylenerek ilerledim. "Ay ben kesin dün çok konuştum!.." elimle başımı tuttum. "hadi hatırla! Hadi! Ful alkol de değil ki. Nasıl hatırlamam!" Derken birden önüme çıkan Ayşenle durdum. "Öğretmenim, ne zaman geldiniz?" Diye sorduğunda zorla kendime gelip "biraz oldu Ayşenciğim, bende yanına geliyordum" dedim


"Bende geleceğinizi unutup oyuna dalmışım" dediğinde eliyle sandalyesini masaya doğru iteklemeye çalıştı. Anında arkasına geçip yardım ettim. "Sorun değil Ayşenciğim"

Sandalye çekip bende oturdum. çantamı masaya bıraktım. Çantadan kalem ve kitapları çıkarttım. sürekli beynimi meşgul eden soruları kafamdan atmak istercesine derin nefesler alıp verdim ve derse geçtim


***


"Sınıf arkadaşların seni tekrar görmek istediklerini söylediler Ayşenciğim" dedim masanın üstündeki kitapları toplayıp çantama koyarken. Fermuarı kapatıp Ayşen'e baktım. "Bende müsait olup olmadıklarını sorarım ona göre gideriz dedim" dediğimde cevabını beklercesine gözlerine baktım. "Olur, yarın gelebilirsiniz" dedi gözlerinin içi gülerek


gülümseyip ayağa kalktım. "Erkan bu habere çok sevinecek" dediğimde Ayşen'in yüzü önce bir değişir gibi oldu ama sonra hemen geri düzeldi. "Görüşürüz Ayşenciğim" dedim ve merdivenlere yöneldim. Karşı koridordan karan beyin geldiğini gördüğümde adımlarımı hızlandırdım. Merdivenleri hızlı hızlı indim


Tam son basamağa gelmiştim ki ayağımın birbirine dolanmasıyla öne doğru savruldum. Ellerimi yere bastırsamda dizlerimi yara almaktan kurtaramamıştım. "Wiyyy! Bu kız sessiz gelip uçarak çıkıyor!" Diye bağıran teyzenin sesiyle kafamı kaldırdım. Kıpırdandığımda dizlerimin ve ellerimin acısıyla yüzümü buruşturdum. Hızla yanımda beliren karan beyin gözleri önce kanayan dizlerime daha sonra ellerime ve ordan gözlerime kaydı


"Siz en iyisi kaçmak yerine teslim olun öğretmen hanım. Daha az yara alırsınız" dedi ve birden kucağına aldı. Gözlerim açılırken "gerek yok! ben yürüyebilirim. Bırakır mısınız?" Diye çıkıştım. "uyyy! Karan ajan kızı kaçırıyor!.." diye bağıran teyzenin sesiyle, karan benimle birlikte teyzeye doğru döndü. "Komşular yetişin komşular! Karan kızı evlenmeden kucağına almış kaçırıyor!" Diye bağırarak dizlerini dövüyordu


"Babaanne bağırma. Ajan falan yok. Aşireti ayağa kaldıracaksın!" Dedi karan bey hâlâ dövünen kadını susturmaya çalışırken. "Yettim sultan nine!" Diye koşarak gelen Ömer elindeki baltayı boşlukta salladı. Bakışları bizi bulduğunda gözleri açıldı. Duruşunu dikleştirdi. "Abi" dediğinde sesi kısık çıkmıştı. "Oğlum Sultan nine'nin dediklerini yapmadan önce bir dinleyin demiyorum mu lan ben size?! Birde elinde baltayla gelmişsin. Gerçekten ajan olsa doğrayacak mısın adamı?" Diye çıkıştı karan Bey


"Sen bana bunak mı diyorsun deli oğlan?!" Diyerek bastonunu havaya kaldıran sultan nine bize doğru gelmeye başladı. "Yok babaannem estağfurullah. Dermiyim hiç öyle şey?" Diyen karan Bey bakışlarını Ömer'e çevirdi. "Babaannemi odasına götür. İlaçlarını içtiğinden de emin ol" dedi ve ilerlemeye başladı


"Allah aşkına bırakın beni ya!" Diye söylendim. karan Bey'in kollarından kurtulmaya çalışıyordum. Bakışlarını yüzüme çevirdi

"yürüyecek durumda olduğunuzu düşünmüyorum. Diziniz hâlâ kanıyor"

"ilk kanayışı değil. Sizde doktor değilsiniz. Bırakın ya Allah Allah! Koskoca kızım, kendim giderim!" Dediğimde "ama hâlâ çocuk gibi davranıyorsunuz..." Diye karşılık verdi arabanın kapısını açtığında beni koltuğa bıraktıktan sonra kendi de şoför koltuğuna geçti


Kaşlarım çatıldığında "dedi benimle dalga geçen adam!" Diye cırladım arabayı çalıştırıp hareket ettirdi. Bir anlığına bakışlarını bana çevirdi. "Sizinle dalga geçtiğimi nerden çıkardınız?" Diye sorduğunda " 'dün gece çok şey yaptınız öğretmen Hanım' dediniz"

"dalga geçmedim ki. Gerçekleri söyledim" diye karşılık verdi. yutkundum

"Ne gibi şeyler?" Diye sorarken sesim adeta içime akmıştı


Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. kaşlarım çatılmıştı. Bütün kötülüğün anasının alkol! Azıcık hatırlasam nolur sanki?! Şu adama rezil ettin beni! "Kaslarınız kolunuzun yerini almış dedin" dediğinde yutkundum. Bakışlarımı yavaş yavaş yanımdaki adama doğru çevirdim. "Kafam güzelken saçmalarım ben. Üstünüze alınmadınız inşallah" bakışlarını gözlerime çevirdi


"Bugünde mi kafanız güzeldi?" dediğinde ima ettiği şeyle kendimi arabadan atmak istedim. Bu adam benim ayarlarımla oynuyor. Diyecek söz bırakmadı resmen! "Şarkı da söylediniz. Üstelik dans da ettiniz" dediğinde "onları hatırlıyorum zaten" dedim. Birden kafasını çevirip bana baktığında kaşları çatıldı. Yutkunup tekrardan önüne döndü


Nihayet evin önünde durduğumuzda kapıyı açıp indim. Yanıma gelen karan bey kucağına alacağı sırada "gerçekten gerek yok. Bundan sonrasını ben hallederim. Teşekkür ederim" diyerek durdurdum. Gülümseyip "görüşürüz" Dedim ve merdivenlere doğru yöneldim


...


Üzerime değen güneşle, zorla gözlerimi açtım. Yatakta doğrulup oturdum. Komodin'in üstündeki telefonu elime alıp saate baktım. Her zamanki kalktığım saatten geç kaldığımı görünce gözlerim açıldı. Hızla yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim


***


Okula geldiğimde bahçenin boş olduğunu görünce adımlarımı hızlandırdım. Sınıfın önüne geldiğimde müdür yardımcısının sesini işitmemle elim kapının kolunda kaldı. "Güneş Hanım" elimi kapının kolundan çekip bana doğru gelen müdür yardımcısına baktım. "Sırada çocuklarla söyledim, size de söyleyeyim. Cuma günü çıkıp, pazar akşamı geleceğimiz bir kamp yapıcağız. Kamp hakkındaki bütün bilgileri çocuklara anlatın lütfen" dediğinde gülümseyip kafamı salladım


"İyi dersler" deyip gittiğinde bende içeriye girdim. Ayağa kalkan çocuklara selam verip çantamı masaya bıraktım. Tekrar sınıfın ortasında durup, bakışlarımı sınıfta gezdirdim. "Bugün Ayşen'in yanına gideceğiz" Dediğimde Erkan "yaşasın!" Diye bağırdı. Gülümsediğimde "duyduğuma göre kamp yapmaya gidecekmişiz. Ayşe'nin gelmesini hepimiz çok isteriz değil mi?" hepsi hızla kafasını salladı


"Tabiki çok isteriz öğretmenim" diye atladı Erkan. "O zaman Ayşen'i cesaretlendiriyor muyuz?" Dediğimde hep bir ağızdan "evet!" Diye bağırdılar. Gülümsediğimde gidip çantamdan kalemleri çıkardım ve derse geçtim


...


Zil çaldığında hızla ayaklanan Erkan'a baktım. Çoktan kapıyı açıp dışarıya fırlarken gülümsedim ve peşinden ilerledim


Konağın önüne geldiğimizde Zile bastım. Kapı kaya tarafından açıldığında, geçmemiz için yol verince gülümseyip içeriye girdik. Erkan öne atladığında etrafına bakındı. Ömer boş sandalyeyi getirip önümüze koyduğunda , arkadan kucağında Ayşenle gelen karan beyi gördüm. Ayşen'i sandalyesine otutturduğunda bakışları Erkan'ın üstündeydi


Nazlı ve Berfin gidip Ayşen' e sarılırlarken Erkan'ın kaşları çatıldı. "Kızlar bana da yer verir misiniz lütfen?! İlk ben geldim" dediğinde geri çekilen Nazlı ve Berfin de çatık kaşlarla Erkan'a baktı. Gülümseyerek Ayşen'e doğru giden Erkan, çantasından çıkardığı papatyadan yapılma tac'ı Ayşenin kafasına takıp geri çekildi


Ayşen afallasada hoşuna gittiği gülen gözlerinden anlaşılıyordu. "Ağır gel abiciğim dedikçe uçuyor bu çocuk ya" diyen karan beyin sesiyle gülümsedim. "Dışarıda bu çiçeklerden çok var biliyor musun Ayşen?" Diyen Erkan'a baktım. Bu çocuk konuya nerden gireceğini iyi biliyor. "Evet! Hemde bir sürü" diye atladı Berfin. "Aslında dışarısı hep kötülüklerin olduğu bir yer değil. Güzel şeylerde oluyor" dedi Nazlı


ne yapmak istediklerini anlamış olacakki yüzü düşmüştü. Ayşen'in önünde diz çöktüm. ellerini tuttum. "Arkadaşların seni iki gün kalacağımız kampa götürmeye çalışıyor Ayşenciğim. Söylediklerinde haksız da sayılmazlar. Dışarıda güzel şeyler de oluyor. Hele ki seni korumak isteyen bunca insan varken korkmana gerek yok. En azından bir şans versen kendine. Bir denesen. Bak biz zaten burdayız. Sadece deneyeceksin. İstemezsen geri çekilirsin"


Dediğimde sessiz kaldı. Öylece gözlerime baktı. Güven vermek istercesine gülümsedim. Bakışları yanında, ayakta bekleyen abisine kaydı. karan bey de diz çöktü. "Ben burdayım abiciğim..." Yutkundu "o gün koruyamadım, ama bundan sonra bir nefes kadar yakınındayım. Korkma" dediğinde biraz olsun rahatlamıştı. Kafasını salladı "sadece deneyeceğim" hızla ayağa kalktım


Ayşen'in arkasına geçtim ve sandalyesini kapıya doğru yaklaştırdım. Kaya kapıyı açtığında nerdeyse hepimiz nefesimizi tutmuştuk. Ellerimi sandalyeden çekip geri çekildim. Nazlı ve Berfin gidip Ayşen'in elinden tuttuğunda dalmış olacak ki irkildi. Nefes alış verişleri yine hızlandığında "yok, abi yok yapamiyacağım" dedi titrek sesiyle


Karan bey Ayşeni kendisine çevirip önünde diz çöktü. Eliyle akan gözyaşlarını sildi

"tamam, olacak. Bugün olmasa bir gün olucak" dedi ve avucunun içine aldığı ellerini öptü. "Aklıma annem geliyor" dedi Ayşen burnunu çekerek. Karan Beyin kaşları çatılırken yutkundu. "Aklımda tek bir görüntü var abi. Aklımdan çıkmayan tek görüntü. Annemin yana düşmüş kanlı yüzü..." dediğinde karan Bey'in gözleri dolmuştu. Üstelik boynundaki damar da yerini almıştı


Anında diz çöküp Ayşen'e sarıldım. Geri çekildiğimde dolan gözlerimle yüzüne baktım. "Yapıcaksın, bir gün dışarıya birlikte çıkacağız" dediğimde "karan bey?" Diye soran bir kadın sesiyle bakışlarımı kapıya çevirdim. Bizim yaşlarımızda, Siyah düz uzun saçları, siyah gözleri ve altına mini etek giyen kadın ne olduğunu anlamaya çalışıyormuşçasına gözlerini üzerimizde gezdirdi


Karan Bey ayağa kalktı. gidip kadına elini uzattı "hoşgeldiniz Afra Hanım" dedi. El sıkışırlarken kadının bakışları beni buldu. "Hoşbuldum. Ayşe'nin burda ne işi var?" Diye sorduğunda karan Bey gülümsedi. "Size söylemeyi unuttum. Ayşen artık bahçeye çıkıyor" dediğinde ayağa kalktım. Kız hafif gülümsediğinde, "öyle mi? Ne zamandan beri çıkıyor?" "ben geldiğimden beridir" diye atladım


"ha siz şu Ayşen'i zorla dışarıya çıkarmaya çalışan ve Ayşen'i krize sokan kızsınız" Dediğinde gülümseyip dudağımı ısırdım. "O zaman siz de şu Ayşen'in ne halde olduğunu yıllardır görmeyen psikologsunuz" dediğimde yüzü düştü. Laf sokmanın verdiği hazla gülümsedim. kızın bakışları karan Beyi buldu. "Ayşen 'i odasına çıkartır mısınız karan Bey? Orda konuşmak istiyorum" dediğinde "konuşmamıza gerek yok. Hep aynı şeyleri konuşuyoruz zaten" diyen Ayşen'in sesiyle gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım


Kız'ın yüzü iyice bozulduğunda karan Bey'in kaşları çatıldı. "Ayşen, abiciğim ayıp oluyor ama" diyen karan beye baktım. "fikrini söylemek ne zamandan beri ayıplık oldu?" Dediğimde o gün beni aşağılayan adam sonunda elime düşmüştü. Karan Bey'in de bakışları beni buldu. kaşları kalktı. Ne diyeceğini dahi bulamamıştı. Sen misin beni azarlayan karan ağa. Hıh gördük psikolog hanımı. Tam da dediğim gibi çıktı


"Karan Bey, biraz konuşabilir miyiz?" Diyen kız karanın koluna girmişti. Üstelik sağ bacağı sol bacağının önüne geçmişti. E bu baya cilve yapıyor. Kız karan Bey'in iyice içine girdiğinde, Ayşen'in halini yıllardır görememesinin sebebini de anlamış olduk. Kızın niyeti Ayşen falan değil ki. Gözü çoktan karan Bey'e dikmiş. Uzaklaşmaya başladıklarında kaşlarım çatıldı


Kızın bakışları bir anlığına beni bulduğunda hakkımda ne dediğini çok merak ediyordum. "Lan ben bu kızı..." "Hay sen sağ ol öğretmen Hanım. Demek istediğimi dedin" diyen Ömer'in sesiyle kaşlarımı çatıp yanımdaki adama doğru döndüm. Gözlerini kıza dikmişti. "Bu kadını geldiğinden beridir gözüm tutmadı. Niyeti Ayşen falan değil zaten" Dedi diğer koruma olan kaya. tekrardan bakışlarımı kıza çevirdim. Karan beyin bakışları da beni bulduğunda gözlerimi kıstım


Ay yok ben dayanamayacağım. Sonuçta benim hakkımda konuşuyorlar. Bilmeye hakkım var değil mi? Yanlarına doğru adım attım , kız beni görünce kaşları çatıldı. "Tatlım özel konuşuyoruz" dediğinde özel kısmına vurgu yapmıştı. "Biliyorum, beni konuşuyorsunuz" diye atladım


"Doğru, sizin ne kadar bilinçsiz davrandığınızdan bahsediyordum. Mâlum, Ayşen'e bahçeyi dolaşacağız diyip dışarıyı göstermeniz, krize sokmanız, üstüne gitmeniz, bunlar çok bilinçsizce"

"Bilinçli olan Ayşenle üç yıldır saçma sapan konuşup gözünü karan Bey'e dikmek mi?" Dediğimde Ömer ve Kaya'dan "uvvvvvv" sesi geldi


Bu kez bozulan taraf kız olduğunda üstüme doğru bir adım attı. "Kelimelerine dikkat et! Her şeyin bir zamanı var. Ayşen dışarıya çıkmaya henüz hazır bir psikolojide değil!" Diye cırladığında, "ha bir üç yılı daha var diyorsun yani?" Dedim. Kız iyice bozulurken her an üstüme atlayacakmış gibi üzerime doğru geliyordu


"Çok oluyorsun artık" dediğinde bize bakan çocukları görünce "öğrencilerime kötü örnek oluyorsunuz ama lütfen" dedim. "Ha birde öğretmensiniz! Bu kadar cahil bir öğretmen. Çocuklara başlı başına kötü örnek olan bir öğretmen" Dediğinde "öğretmenliğime laf etti. Şimdi bittin sen!" Deyip üstüne atlayacağım esnada biri karnımdan tuttu


Kaşlarım çatıldığında karşımdaki kıza baktım. "Sen benim öğretmenliğime laf edemezsin! Üç yıldır kızı bahçeye çıkaramamış, bir de benim öğretmenliğime laf ediyor!.." diye bağırdım. kıza doğru uzanmaya çalıştım ancak karnımı tutan el öyle sıkı tutuyorduki kıpırdayamıyordum bile. "Ya kim tutuyorsa bıraksın beni ya?! Ömer sen misin?" Dediğimde"yok tövbe! Ben hiç tutar mıyım öğretmen Hanım?" Diye yanıtladı


"Kaya?" Dediğimde "ben yardım bile ederim " dedi. Birden durdurulduğumda sertçe gözlerime bakan karan beyle karşılaştım. Üstelik aramızda bir karıştan az mesafe vardı. "Ben tutuyorum! Ya iyiki şiddet yok ya! İyi ki öğrencilerinize kötü örnek olmuyorsunuz!" Diye bağırıp geri çekildiğinde belimi tuttuğunu, geri çekilince fark etmiştim


Kıza doğru döndü. "maalesef ki Güneş Hanım haklı Afra Hanım. Zaten sizi buraya bunu konuşmak için çağırmıştım. Artık yollarımızı ayırsak iyi olacak. Bana Güneş Hanımı kötülemek yerine mesleğinize odaklanın. İyi günler" dediğinde yüzü bir hayli bozulan kız, arkasına dahi bakmadan hızlı adımlarla gitti


İstemsizce sırıttım. karan Bey'in bakışları beni bulunca gülmemek için dudağımı dişledim. Ayşengile doğru döndüğümde gülümseyerek bana bakan Ayşen'e göz kırptım


Loading...
0%